@18_murat_18
|
Mehmet hocanın karısı… Jeton düştü birden. Peki ya diğer eşi. Ona ne olmuştu. Onu atlamış olması imkânsızdı. Hemen cafeden fırladım. Esra’yı yakaladım. Esra şey ne oldu peki. Babanın diğer eşine ne oldu. Hiç konuşmuyordu zaten bizimle dedim. Ne saçmalıyorsun sen, ne diğer eşi dedi. Ne demek ne eşi, ikinci karısı vardı ya dedim. Ya bir defol git başımdan saçma sapan konuşma geri zekâlı deyip yoluna gitti. Aşırı derece öfkelenmişti Esra. Kafam allak bullak oldu. Bir anlam veremedim. Yurda gidene kadar bunun üzerine düşündüm. Aklımı sıyırmak üzereydim. Yurda geçtim. Yemek yedikten sonra arkadaşlarla cafeye gittik. Mekânda canlı müzik falan vardır. Yarım saat oturduktan sonra kapıdan iki kız girdi. Biri Esra diğeri de başka bir kızdı. Esra’yla göz göze geldim. Kafasını çevirdi, solumdaki masanın bir önüne geçtiler. Çok net görebiliyordum. Yine denk gelmiştik. Artık bunun tesadüf olmadığına iyice emindim. Esra’nın benden sakladığı bir şey vardı. O da Mehmet hocanın ikinci karışıydı. O hayal olamazdı. Gördüm onu. Gördüğümü çok net hatırlıyorum. Arkadaşlar karı kız kesiyordu. Ben sürekli düşünüyordum. O kadına ne oldu. Esra neden haberi yokmuş gibi yaptı. Acaba o kadın mı öldürdü hepsini diye düşündüm. Ara sıra göz ucuyla bakıyordum. Esra da bana bakıyordu, yine aynı ciddi suratla. Masalarına iki erkek oturdu. Sevgilisi var galiba diye düşündüm. İlk kez güldüğünü gördüm o an. Muhabbete girmişlerdi. Sonra kulağımın dibinde bir çınlama sesi başladı. Önce sol kulağım, sonra sağ kulağımda çınlama git gide artıyordu. Rahatsız edercesine ti bir çınlama, beynimde yankılanıyordu. Birkaç saniye sonra, çınlama yerini fısıltılara bıraktı. Birkaç kişi fısıldıyordu kulağıma. Anlayamıyordum ama sürekli artıyordu fısıltılar. Artık çıldırmak üzereydim. Başım dönmeye başladı ve sola doğru yığıldığımı hatırlıyorum. Tekrar düşündeydim. Gökte koyu mavi ay. Bir dağ başındayım. Uçurum var, derin bir uçurum. Ağlayan bir kadın beliriyor yanımda. Bana eliyle aşağıya bakmamı işaret diyor. Aşağıya baktığımda birinin kanlar içinde yattığını görüyorum. Kafamı arkaya çevirdiğimde Mehmet hocayı görüyorum. Dokuz yıl önceki haliyle. Hocam, ölmediniz mi diye sordum. Kerim, Allah yolundan ayrılma, her zaman seni gözetiyor rabbim, kızıma sahip çık, sana emrimdir bu dedi. Hocam ama o benden nefret ediyor, sizin ölümünüzü benden biliyor dedim. Hayır, zamanla nefreti geçecek, Allah doğruyu gösterecek dedi. Peki, hocam ikinci eşiniz. Esra haberi yokmuş gibi yaptı. Onlar, ondan haberdar değillerdi. Sadece sen ve ben gördük onu dedi. Nasıl yani hocam. Bak evladım, o kadın dişi cinlerdendi. Ben onu yakaladım. Emrime aldım. O karım değildir. Ailemi korurdu. Ancak onu aldığım kavimle, sana bulaşan ifriti öldürdüğüm kavim aynı kavimdi. Büyük bir cin kavmiydi aralarında muhakeme edip intikam için yemin etmişler. Senin bunda kabahatin yok. Onlar kavimlerinden o cini yakaladığımdan beri bana kinlilerdi. Hep senden aileni alacağız derlerdi. Peki hocam bitti mi şimdi. İntikam aldıklarına göre bitti mi dedim. Esra’yı almak için bekliyorlar. Onu korucuyu ritüeller yapmıştım, ama tılsımın etkisi bitmek üzere. Diğer çocuklarım da tılsımlarken geç kaldım dedi hocam. Şimdi senden istediğim köyüme git. Evime gir. Kapıdan girer girmez sağdaki ilk odaya gir. Yere açılan bir kapı var. Onu aç. Dar bir odaya gireceksin. Elinde fenerin olsun. Orada sadece sarı bir sandık bulacaksın. O sandığın içinde seni ifritten kurtarırken okuduğum büyü bozan ilimlerin olduğu kitap var. O kitabı al. Türkçeleştirmiştim onu. Aramicedir, harut ve marut zamanından kalma ilimler vardır. Onu al ve hem kendin hem kızımı tılsımla. Sana güveniyorum Kerim. Allah’ın yolunan şaşma. Kızım sana emanettir. O sandığı açmak için anahtarı Esra’dan al, boynunda taşıyor onu dedi. Hoca kayboldu. Gözlerimi açtığımda hastanedeydim. Başımda arkadaşlarım vardı.
|
0% |