Yeni Üyelik
35.
Bölüm

Kamp 2

@18_murat_18

Ortalama on çadır kuruldu. 25 kişilik grup, güvenli bir şekilde Ilvat köyünde bu geceyi geçirecektik. Yarın çadırları daha yüksek yerlere kurarız demişti rehberimiz.

Rehberimizin adı ilhandı. İlhan abi, uzun boylu, zayıf dalgalı saçlı, 40'lı yaşlarda biriydi. İyimser bir insandı ve her zaman yüzü gülüyordu. Bana ''Hemşerim'' diye hitap ediyordu.

Oda İstanbul'da yaşıyormuş ve asıl mesleğinin ardından rehberlik yapıyormuş. İyi derecede İngilizce ve birkaç dil daha biliyormuş. Biz yabancı değildik elbet, ama bölgeyi çok iyi bildiği için, okulumuz onu bulmuştu.

Bu gezinin, bu bölgeye neden yapıldığını kimse bilmedi, kimin fikriydi bilmiyorum.

****

Büyükçe bir ateş yakıp, etrafında çember oluşturarak oturduk. Karnımızı, yine bu iyimser köylülerin ikram ettikleri yiyeceklerle doyurduk.

Köy fazla kalabalık değildi aslında, 13-14 haneden oluşan küçük bir mahalle gibiydi. Toplam nüfusu kırk kişiyi bulmayan bu köyde, nüfusun yarısı ihtiyardı.

Köyün tamamına yakını bu köylüydü. Sadece bir kişi vardı Karakadı köyünden olan. Bu kişi kimsesiz kalınca, bu köyden birisi evlatlık almış bu çocuğu.

Grupta bulunan bir kız, gelirken yanında gitarını getirmiş. Çok güzel gitar çalıyordu ve bu, ateş karşısında ayrı bir güzeldi.

Karnımız toktu. Semaverde de çay demleniyordu. Yanan ateş etrafında müzik dinlemekte ayrı bir güzel olmuştu.

Vaktin nasıl geçtiğini anlamadık. Demek ki, televizyon ve telefon olmadan da vakit geçebiliyormuş diye düşündüm.

Sırayla herkes çadırına gitti. Ateşin etrafında bir kaç ihtiyar amca, biz 2 arkadaş ve rehberimiz İlhan abi kalmıştı.

Arkadaşım Alper dayanamayıp, yanındaki yaşlı amcaya sordu. Kemal amca; bu dağ ve dağın başındaki Karakadı köyü hakkında değişik şeyler söylenmiş zamanında, bunlar doğru mudur?

Bu dağlara gidenler, niye geri gelemiyor. Bu karakadı köyü, neden 50 yıl önce boşaltıldı.

Kemal amca, daha öncede bu tür soruları çokça duymuş olacak ki, ilk başta gülümsedi.

Evet evladım, bu dağlar tehlikelidir. Daha doğrusu, karakadı köyünün üst bölümündeki dağlar çok tehlikelidir.

Ağaçları çok sıktır, keskin yamaçları fazladır. Bilmeyen birisi girdiği anda, en fazla beş dakika yürüsün yolunu kaybeder. Geri dönmesi de imkânsızdır.

En az 50 yıldır, bu köyden kimse gitmedi o bölgelere, ama macera perest insanlar girip kayboldular.

Bu kez ben söze girdim. ''Peki amca, neden Karakadı köyü 50 yıl önce boşaltıldı. Amaç neydi.''

Bu sefer sözü diğer amca aldı.

O köy çok daha önceleri boşalmaya başlamış. Köydeki kadınlar doğum yapamıyormuş, bebekleri doğmadan düşmeye başlamış.

Bebek doğmayıp, yaşlılarda öldükçe, köy hızlıca azalmış dolayısıyla. Kalabalık nüfusa sahip karakadı köyü, 2-3 senede yarı yarıya düşmüş.

Köyde ki insanlar birde hastalığa tutulmuş, o zaman tıp bu kadar gelişmemiş tabi, ne hikmetse insanlar sırayla ölmeye başlamış.

Geriye kalanlar köyü terk etmiş, ama onlarda gittikleri yerde ölmüşler. O zamanlar kanser veya bulaşıcı hastalıklar pek bilinmiyordu.

Daha sonrada kimse gidip köyü araştırmadı. Araştırmaya gidenlerde geri dönmedi. Dedi ikinci yaşlı amca.

''Belki bir bulaşıcı hastalık yayıldı köye, belki de içtikleri su veya başka bir şey kanser etti onları'' dedi rehberimiz İlhan abi.

Dedikleri mantıklıydı İlhan abinin, her şeyi paranormal olaylara bağlamak olmazdı. Ben bunları düşünürken Kemal amca lafa girdi.

''Siz siz olun merak falan edip, o bölgeye girmeyin. Sadece bunlardan ibaret değil o köyün hikâyesi'' dedi ürpertici bir ses tonuyla.

''Nasıl yani'' dedi Alper, büyük bir şaşkınlıkla...

''O köylü olup ta, hayatta kalan ve bu köyde yaşayan bir kişi var. Eğer ki korkmayacaksanız yarın ondan dinlersiniz. Ama akli dengesi pek yerinde değildir, hareketleri sizi korkutabilir.'' diye cevap verdi.

Ben heyecanla, ''hemen gidip onu dinleyelim amca, bizi ona götür'' dedim.

''Hayır geç oldu, sabah olsun götürürüm sizi, hadi bize müsaade'' dedi. Ve evlerine gitmek için kalktılar.

Evet saat gece yarısını geçmişti. Diğer gelenler uykuya çoktan dalmıştı bile. Bizde ateşi söndürüp, çadırımıza gittik.

Sabahın olmasını iple çekiyordum.

Loading...
0%