@18_murat_18
|
Bu durum beni biraz ürküttü açıkçası, yani kafamda mantıklı bir açıklamasını kuramadım. İstisnasız evlerinin önünden geçtiğim herkes dışarıdaydı ve sessizlik, ölüm sessizliği gibiydi. Bunun nedeni neydi ki acaba, bir türlü açıklayamıyordum. Tabi ki nedenini sonradan öğrenecektim. Bu ürkütücü durumu düşünerekten evime vardım ve kapıyı çaldım. Geleceğimden haberleri yoktu, evdekilere sürpriz olacaktı. Kapıyı çaldım, lakin açan olmadı. Evin ışığı yanıyordu, içerdelerdi, ama açan olmadı. Tekrar çaldım, yine açan olmadı. Uyudular mı ki bu saatte diye düşündüm. Bir sigara yakıp, evin etrafına doğru baktım. Hava soğuk sayılmazdı, ama sigarayı yakar yakmaz içimi bir titreme aldı, donuyordum resmen. Evin karşısındaki yola gözüm takıldı, bir tavuk ve 10 kadar civcivi yavaş yavaş yolda ilerliyordu. Açıkçası korktuğumu hissettim. Tavuk cinsi gece vakti dışarı çıkmaz, tüner, kümesinde kalır. Öyleyse bu tavuk ve civcivler neyin nesiydi, niçin nizami bir asker gibi yürüyorlardı. Ben bu manzaraya bakarken kapı açıldı. Arkamı döndüm annem karşımdaydı. Hoş geldin yavrum deyip, ağlamasını beklerken annem sadece kuru bir, hoş geldin, dedi. Başka hiçbir şey demedi. Yüzünde hiç bir his yoktu. Ne sevinç vardı, ne de hüzün… Açıkçası bu duruma hem şaşırdım, hem üzüldüm. Yıllar sonra böyle bir karşılama beklemiyor insan tabi. Hoş buldum anacım, diyebildim sadece. Buyur geç içeri dedi, ardında. Geçtim, babam salonda çekyatta oturuyordu. Salona geçtim, selam verdim. Hoş geldin dedi. O da annem gibi davranıyordu. Yüzünde bir gram mimik yok, duygusuz, tıpkı Kahvedeki tanımadığım insanlar gibiydi. Oturdum biraz yanlarında. Baktım bana bir şey soracakları, edecekleri yok. Bende yukarı kata, odama çıktım. Eski köy evi burası, villa gibi düşünmeyin. Alt katta salon mutfak, üst katta 2 oda var. Geçtim odama biraz tozlu, ama temizdi. Zaten yorgun olduğumdan yatacaktım hemen, ama bir huyum vardır, yatmadan önce illa bir sigara içmem lazım, yoksa uyuyamam. Çıktım balkona, yaktım sigaramı. Balkon, evin önünden geçen yola bakıyor, hemen 5 metre önü yol var. İlerden ayak sesleri duymaya başladım. Ama birden fazlaydı ayak sesleri, yumurta topuk ayakkabı sesleri gibi, tak tak tak geliyordu. Kalabalık bir topluluk evin önündeki yoldan geçmeye başladı, bense yukarıdaki balkondan onları izliyorum. Fakat geçen topluluk çok garip, hiçbir ses seda yok, kimse kendi arasında konuşmuyor. Sadece ayakkabıların çıkardığı ses var, başkada ses yok. Kafile geçerken aralarında kadınlarında olduğunu fark ettim, ama hepsi kara çarşaflıydı. Yanlarında da sakallı, şalvarlı; bazıları yaşlı, bazıları genç erkekler vardı. Sadece önlerine bakarak yürüyorlardı. Derken bana doğru yaşlı, beyaz sakallı, adeta yüzünün nuru gitmiş bir adam baktı, diğerlerinden farklı olarak. Bana bakarken aynı anda yürüyordu. Bakışı insanı dehşete düşürüyordu, bu bakışı yazıyla tarif etmek mümkün değil. Bir süre bana baktı, bense kontrol edemediğim şekilde ondan gözlerimi ayıramıyordum. Sonrasında başını yere eğdi ve yoluna devam etti. Bende hemen sigarayı atıp, içeri geçtim İçeri geçtim, ama hala titriyorum korkudan, bir yandan da düşünüyorum; Gece gece bu kadar insan nereye gidiyor. Ayrıca giyimleri neden bu kadar garip… Peki ya annemin babamın bana olan tavırları, kahvedeki kimseyi tanımamam, yoksa köye yeni insanlar mı taşınmıştı… Yoksa başka bir durum mu var. Yok canım ne durumu olacak dedim kendi kendime. Her şeyin bir açıklaması olmalıydı, ama ne… Bunu uyku uyuduktan sonra, sabah öğrenirim dedim ve yatağıma yattım. O gece uykuya dalmakta zorlandım, çünkü yaşadığım olaylar ve gördüğüm kafile beni korkutmaya yetmişti. Bir türlüden gözümün önünden gitmiyordu o yaşlı, nursuz adamın yüz ifadesi.
|
0% |