@18_murat_18
|
Sabah oldu, kahvaltımı yaptım. Sadece birkaç kelam ettik evdekilerle. Bunca sene nasıl okudum, neler yaptım diye hiç sormadı. Merak etmiyorlardı. Çıktım dışarı köyü dolaşmaya başladım. O gün güneşli bir gündü, hava sıcaktı. Toprak yolda yürürken, karşıda oyun oynayan çocukları gördüm. Çocuklar bana doğru baktılar öncelikle, daha sonra oynadıkları topu bana doğru atıp; Hadi abi bir kişi eksiğiz, çift kale maç yapalım dediler. Bu sırada attıkları top bana doğru gelmemiş, arkama doğru düşmüştü. Topa doğru 10-15 adım koştum ve yakaladım. Yok çocuklar, ben oynamayacağım, demek için çocuklara doğru döndüğümde, az önce karşımda olan çocuklar kaybolmuştu. Ama nasıl olabilirdi böyle bir şey, nerdesiniz lan diye bağırdım, ses seda yoktu. Daha da ilgin olanı, çocukların saklanabileceği herhangi bir yer de yoktu etrafta, toprak bir yolun ortasındaydık. Allah'ım aklıma mukayyet ol, neler oluyordu böyle... Bir kaç dakika ilerledikten sonra, yine aynı çocukları gördüm ve yine aynı oyunu oynuyorlardı. Hemen yanlarına gittim, ulan benden niye kaçtınız da buraya geldiniz, dalgamı geçiyorsunuz benimle dedim. Çocuklar şaşırmış bir vaziyette oyunlarını bırakıp, ne kaçması abi, dediler. Az önce yolun gerisinde beraber oynayacağız dediniz, sonrada beni orada bırakıp kaçtınız ya, dedim. Çocuğun biri, yok abi biz kaç saattir burada oynuyoruz, hiç ayrılmadık ki dedi. Çocukların yüzlerinde yalan ifade yoktu, ama benim yüzümde aşırı derecede korkunun ve şaşkınlığın ifadesi vardı. Az önce ben ne gördüm de, neyle konuştum o zaman diyebildim içimden. Çocuklara da hiç bir şey demeden yanlarından ayrıldım. Kahveye girdim, öğle vakti olmasına rağmen herkes kahvedeydi. Hiçbirini de tanımıyorum. Selam verdim, fakat kimse selamımı almadı. Zaten yolda yaşadığım olaydan dolayı gergin ve aşırı derecede korkuyordum. Kahvedekilerin bu tavrı daha da gerdi beni. Dün gece konuştuğum dayı yine aynı yerinde tek başına oturuyordu. Gidip yanına oturdum. Dayı, siz bu köye yeni mi taşındınız, ben sizi hiç görmedim daha önce, dedim. Yok yeğenim, ben senelerdir bu köyde yaşarım. Burada doğdum, çocukluğumda burada geçti, gençliğimde. Bak yaşlılığımda burada geçiyor, dedi. Şaşırdım, ben mi daha önce hiç görmedim ki diye düşündüm. Sonuçta köyden uzun zamandır ayrıydım, yüzlerini unutmuş olabilirdim. Adını sormaya karar verdim. Dayı senin adın ne, dedim. Hasan dedi, Davutların Hasan... Birkaç saniye adamın yüzüne baka kaldım, çünkü bu ismi tanıyordum, yüzünü de hatırlıyordum, ama karşımdaki yüz, benim tanıdığım Davutların Hasan'ın değildi. Tamam dayı dedim sadece, kalktım masasından. O sırada aklıma bir şey takıldı, dün geceden görüp de üstünde takılmadığım bir şey... Kahvedeki bütün masalara baktım, hiçbirinde çay, kahve ya da başka içecek bir şey yoktu. Ayrıca okey, tavla gibi oyunlarda yoktu. Herkes masasında put gibi oturuyor, ne bir sohbet, ne bir muhabbet vardı. Bu manzara karşısında korku ve dehşet duyup, hemen kahveden ayrıldım. Artık garip şeyler olduğunun farkına varmıştım. Bu köyde ve köyün insanlarında bir gariplik vardı. 6 yılda bu kadar değişemezlerdi. Hemen eve doğru yürümeye başladım, amacım anneme ve babama bu durumu anlatıp, nedenini sormaktı. Vardım eve; babam televizyon izliyor, annemde mutfakta bulaşık yıkıyordu. Direk lafa girip, babama sordum. Gerçi, kahvedeki insanlar nasıl yabancı gibiyse, babamda o derece yabancı gibi duruyordu.
|
0% |