Yeni Üyelik
18.
Bölüm

Cinlerin Oyunu 13

@18_murat_18

Mağara, eski bir mağaraydı. Köyün sarhoşları orada takılır, alkol içerlerdi.

Temiz bir yer bulduktan sonra, iki bakır tepsiyi aldı. Birini kendi önüne, birini benim önüme koydu.

Önce nas ve felak surelerini okuduktan sonra, bu iki tepsiye su döktü. Arkasından da ayetel kürsüyi okuyordu. Ben de onun yaptıklarını yapıyordum.

Daha sonra Aramice "vela humme Allah'i ani Muhammed" deyip koyun pisliklerini oturduğu taşın altına sürdü. Aynısını ben de yaptım. En son defne yapraklarını ikimizin suyuna döktü ve Fatiha süresini okudu.

Bütün bunlar olurken yaktığımız ateş şiddetlenmeye başlamıştı.

''Hazır mısın'' diye sordu. Hazır olduğumu söyledim. Ve rituele başladık. Samme yanımızdaydı.

Çocuk seri halde dualar ediyordu. Ben de, elime verdiği kâğıttaki yazıları okuyordum.

Ateşin ısısı yüzümüzü yakacak kadar yükselmiş, mağara sanki depremin tam ortasında gibiydi. Ve nihayetinde söylediği sözcükler işe yaramıştı.

Karanlık içinde gözler belirdi. Şekilleri, şemailleri belli olmuyordu. Gördüğümüz tek şey kan kırmızısı gözlerdi. Sürekli hareket ediyorlar, ateşin aydınlattığı noktalara gelmiyorlardı.

Çocuk duaya kesip, ayağa kalktı. ''Sesleri duyuyor musun'' dedi.

''Ne sesi'' dedim

Birazdan duyacaksın, bekle dedi. Tüm dikkatimle seslerin gelmesini bekledim.

Nihayet beklediğim ses gelmişti. Sesini ilk kez duyuyordum. Bunca zaman bana annem, babam olarak sık sık gözükmüştü, ama bu onun kendi sesiydi.

Hayatta duyduğum en güzel sesti belki. "Yardım et" diyordu. Karanlığın içinden bembeyaz elbisesiyle bana doğru yürüyordu. Söylediği tek şey "yardım et" olmuştu.

Kâbuslarımın ilk zamanlarında gördüğüm; elleri, kolları ve bacakları oluşmamış; alnında tek bir gözü olan, ağzı ve burnu olmayan bir bebek vardı elinde.

Samme bana yaklaşıyordu. Attığı her adımda gözleri renk değiştiriyor, ayakları git gide çirkinleşiyor, yüzü o ifrit halini alıyordu.

Çocuğun Sammeye doğru koşup onu def etmesiyle kendime geldim.

"Velha suna kevser, velha suna kevser" diye bağırıyordu. Samme ormanın derinliklerine doğru kaçmaya başladı.

Ateşimiz sönmüştü. Gülüşme sesleri artıyor, beynimiz gürültüden sancılanıyordu.

"O çocuk" dedi "Senin çocuğun muydu?".

Samme ile bir münasebete girmediğimi açıkladım.

"Cinnialar ile münasebete girmek, insan ile münasebete girmekten farklıdır. Eğer ki o çocuk senin ise, ya onlar seni alacak, ya sen onları. Bunun başka yolu yoktur" dedi.

Ne yapacağımızı sordum.

"Bu gece güzel bir uyku çekelim, beni evine misafir eder misin" dedi. İstemeye istemeye kabul ettim, eve doğru yürüdük.

Yol boyu dua ediyordum. Bir yerde nas ve felak okumaya gelmişken; "sakın" dedi.

"Nas ve felak Allah huzurunda ve cinlerle iletişimde kullanılır. Gecenin bir vakti ıssız bir yerde, cinlerin çok olduğu bir yerde bu duayı okumak seni onlara hedef eder" dedi.

Eve doğru yürümüştük. Bahçeye geldiğimde evin önünde kalabalık olduğunu fark ettim. Bizim evin bahçesine bakıyorlardı.

Bu annemdi, yere çökmüştü. Beyaz elbisesi kan-revan içindeydi.

Elleri kanlıydı ve dev bir bıçak vardı elinde. Çok sevdiği köpeğimizi kesmişti. Kendisini duvara dayamış, ona doğru gelenlere bıçak savuruyordu.

Annemi öyle görünce ağlamaya başladım, o da bana bakıp ağlıyordu.

Hayatımız bitme noktasına gelmişti. Artık sırf bunlardan kurtulmak için intihar etmeyi bile düşünüyorduk.

Çocuk insanları dağıttı. Kimseler kalmamıştı, yavaşça annemin yanına gittik.

Sürekli çocuğun suratına bakıyordum, anneme umutsuzca bakıyordu. Annemi alıp eve çıkardık. Hala normal değildi, ama sorularımıza cevap veriyordu.

Çocuk benden önce davranmıştı. "Bu köpek... Size başta insan gibi mi göründü" dedi.

Annem şaşırmış, göz bebekleri büyümüştü. "Evet" dedi. Bir yandan da ağlamaya devam ediyordu.

Çocuk annemin avucuna baktı. Avucunda "mihem vecine" yazıyordu. Bu aramice "çocuğunu al" demekti.

Anneme saldırmışlar, onun tenini, canını acıtarak bana not bırakmışlardı. Çocuk sonrasını dinlemedi, annem de çok anlatmak istemiyordu zaten.

Annemin yanına gidip ona dualar okudu. On dakika geçmeden de annem uyuyakalmıştı.

Ellerini iplik ile bağladı, yatağına yatırdı. Annemin gece bize zarar verebileceğini söylemişti.

Sebebini sorduğumda "cinnialar erkeklere aşık olur, kadınları öldürmek ister.

Senin yanında annen dahi olsa, çevrendeki her kadını öldürecek, sıra sana gelince de seni öldürtecektir." dedi.

"Kan bağın olan bir başka kadın var mı" diye sordu.

Yoktu. Sadece annemle kan bağım vardı. Anneanem ve babaannem rahmetli olmuştu. Halam, teyzemde yoktu. Başka kan bağım olan insan tanımıyordum.

 

Loading...
0%