Yeni Üyelik
9.
Bölüm

Cinlerin Oyunu 4

@18_murat_18

Terminale gittim. Kafamda tonla soru işareti vardı.

Defne diğer insanlardan çok farklıydı, ondaki fark neydi. Annesi neden beni etraflarında istemiyordu.

Beni köye davet eden Okan'dı. Peki neden bana böyle davranıyordu ve o bahçede olanlar neydi...

Bütün bunları düşünürken zaman su gibi geçmişti. Otobüse atlayıp Çanakkale'nin yolunu tuttum. Biraz temiz hava iyi gelecekti.

Annemler Geyikliye gitmişlerdi. Sezon geliyordu, oralar şimdi canlanır ne güzel kafamı dağıtırım diye seviniyordum.

Yolculuk devam ederken gece saat 2 gibi Balıkesir Bandırma'da mola verdik.

Mola saati otobüsten indim. Hiç adetim değildir ama bir paket sigara aldım. Otobüs hareket edene kadar içmeye başladım.

O sırada telefonum çaldı. Şarjım çok azdı, baktım arayan Okan'dı. "Sana buralardan uzaklaşman gerektiğini söylemiştim değil mi?" dedi.

Ben de; ''senden korkacak adam miyim Okan'' diye cevap verdi.

Ona karşı böyle konuşmam onu sinirlendiriyordu. Sesini sertleştirip; "Gördüğün sayılı dolunaylar, bundan sonra çok fazla yatsı göremeyeceksin Ferhat" dedi.

Açık açık tehdit ediyordu, ama neye güvenerek bunu söylüyordu anlayamıyorum.

Zayıf ve çelimsiz bir çocuktu. Silah falan da taşımazdı.

"Defne için ise sana söyleyeceklerim şu, aklın varsa onun adını bile anma" dedi ve telefonun şarjı bitip kapanmıştı.

Asıl Defne konusu beni merak ettiriyordu ve yine soruma cevap alamamıştım.

Yolculuk boyu her şeyi boş verip sadece Defneyi düşünüyordum. Güzel yüzü aklımdan gitmiyordu, ama diğer yandan da o korkunç halini unutamıyordum. Pencereden bana bakıp anlamsızca kahkaha atması beni ürkütmüştü.

Nihayetinde Çanakkale'ye varmıştım. Köyden arkadaşım Cemal beni karşılamaya gelmişti. Bir güzel birbirimize sarıldık ve arabaya atlayıp köye doğru yol aldık.

Köye bu sene çok tatilci gelmediğini, ortalığın henüz sakin olduğunu söylüyordu. Bizim oralar cennet gibidir, yazları ayrı bir güzel olur, kışları ayrı bir güzel.

Köyümüze vardık. Anacığımın ellerini öptüm, dostlarımla buluştum. Bütün gecemi onlarla geçirdikten sonra, annemin yemeklerini yedim ve temiz bir uyku çekmek için odama geçtim.

Çok özlemiştim odamı. Lise yıllarımı, ergenliğimi hatırlatıyordu bana. Lambamı kapattım, uykuya daldım.

Yine rüya görüyordum. Rüyamda Okanların evindeydik. Bu sefer farklı bir odadaydım. Odada Okan'ın kız kardeşi vardı, tencerede yemek pişiyordu.

Karnın aç mı? diye sordu?

''Açım, yemek var mı'' dedim.

Var, otur dedi.

Önüme küp küp doğranmış haşlama etleri koydu. Yemeye başlamamla gözüm tezgâha ilişti...

Bunlar o bahçede kesilen ve bavuluma atılan taksinin ezdiği koyunun etiydi. Kanı çok kirliydi ve berbat kokuyordu.

Yiyemiyordum, o sırada arkadan Defne gelip zorla yemeği bana yedirmeye başlamıştı.

Tırnakları pisti ve etleri ağzıma sıkıştırmıştı. Ben ısırdıkça ağzımdan kanlar akıyor, Okan'ın kız kardeşi kahkahalar atarak gülüyordu.

Uyandığımda annem başımdaydı, rüyamda Arapçaya benzeyen bir dilde bir şeyler dediğimi (sonradan öğrendik İbranice olduğunu) ve yıllar önce vefat eden babam hakkında ileri geri konuştuğumu söyledi.

Birbirimize sarılıp ağlamaya başladık.

Annem bir şeylerin kötü gittiğini anlamıştı. Bütün gece benim odamda kalıp dualar okudu.

Sabah olunca telefonuma baktım. Dün gece saat 5 de tanımadık bir numaradan arama vardı. Numarayı aradım, telefon kapalıydı. Hayırdır inşallah deyip çıktım köy meydanına.

Köylülerle oturduk konuştuk. Köydekilerle aram hep iyiydi, beni yine çok sıcak karşılamışlardı.

Cemal ile kahvede otururken, köyün delisi Behçet'i gördük... Behçet bizle yaşıt bir çocuktu, küçük yasta anasını babasını kaybetmişti. Babası define peşinde koşan bir adamdı. Garip bir aileydi anlayacağınız.

Behçet de o yaşlardayken şizofreni olmuştu. Neyse, beni görmesiyle birlikte ilk kez yüzü düştü, Ve bu sefer Okan'ın yaptığının aynısını o yaptı.

"Defol bu köyden" deyip üzerime koşmaya başladı.

Herkes şaşırtmıştı, Behçet'i zor zahmet üstümden alıp evine götürdüler. Bu olanlar iyiden iyiye canımı sıkmaya başlamıştı.

Loading...
0%