Yeni Üyelik
10.
Bölüm

Cinlerin Oyunu 5

@18_murat_18

İlk bir hafta sakin geçmiş, kâbuslar kesilmişti. Ama aklım fikrim hep Defnede ve Harmancık köyünde olan olaylardaydı.

Bütün günüm o köyü ve Defneyi düşünmekle geçiyordu. Defneye karşı ne hissettiğimi bile bilmiyordum. Tek bildiğim onunla konuşmaktı.

Okan'ı aramıştım, telefonu kapalıydı. Daha sonra köyden 1-2 gence sordurdum, numaramı engellemiş.

Dün arayan numarayı tekrar aradım, O da kapalıydı, üstelik o aradığım numaranın Okan'a ait olması da kesin değildi. Eve gidip bilgisayara girdiğimde Okan'dan bir e-mail geldiğini gördüm.

Sadece tek bir fotoğraf, fotoğrafta abisinin cenazesi vardı. Abisi rahmetli olmuştu. Askeriye "cinnet geçirip intihar etmiş" diye açıklama yapmıştı. (Araştırırsınız İnternet'te rastlayacaksınız zaten)

Abisi ölmüştü ve Okan nedense beni suçluyordu. Hemen arkasından bu sefer yazılı metin maili attı. Sadece "öleceksin" yazıyordu. Okan'a onunla görüşmek istediğimi yazdım. Cevap vermedi.

Harmancık köyü muhtarını aradım, bana sağlıklı bir bilgi vermedi. ''Sadece bu köyde artık her şeyin çok tehlikeli olduğunu ve bu insanların buralardan taşınması gerektiğini'' söyledi.

''Okan ve ailesinin durumunu sordum, defne nasıl'' dedim.

''Defne cenaze haberi gelmeden önce, kendi ailesinin yanına gittiğini, köyde onu gören olmadığın'' söyledi.

Bu beni şaşırtmıştı... Defne nerede kalıyor diye sordum.

Gürsu'da Katır Dağları vardır (isteyenler araştırabilir kuş uçmaz kervan geçmez bir yer) ailesi orada yaşıyor dedi.

Defne neden evi terk etmişti. Okan cevaplamazdı, ama muhakkak öğrenmem gerekiyordu. Bu sırada akşam olmuş, odama çekilip uzanmıştım.

Annem o gece, komşu Selda teyzelerde kalacaktı. Kızı evleniyordu, davetiyeleri falan yazıyorlardı.

Ben de bütün gece evde sap sap takıldım. Uzanırken bir an içim geçmiş, yine o kâbuslara dönmüştüm.

Rüyamda Okanların evinde, salondaydım. Ortada bir tabut, etrafında ağlayan insanlar vardı. Bunlar Okan ve ailesiydi, ama Defne yoktu.

Tabutun önünde abisinin fotoğrafı vardı. Hepsi aynı anda dua mırıldanıyordu sesli sesli. Ancak daha önce duymadığım bir duaydı.

Ben onlara yaklaştıkça, onlar daha yüksek sesle duayı söylüyorlardı. Ben her adım attıkça ortalık gürültüden geçilmiyordu.

O sırada gözlerim pencereye ilişti. Pencerenin dışında Defne tabuta bakıp kahkahalar atıyor ve beni yanına çağırıyordu. Okan ve ailesi üstüme doğru saldırmaya başlamışlardı.

Ben Defneye doğru kaçmak isterken, Defne ortadan kaybolmuştu. Az önce olduğu yerde şimdi hayvan sakatatları, kil ve kül parçaları vardı.

Arkamı döndüm ve Okan'ın o korkunç yüzünü gördüm. Son hatırladığım buydu, uyandığımda ter içindeydim.

Uyanmıştım, rüyadan çıkmıştım, ama bu sefer bir gariplik vardı. Titiz bir adamım, düzenime çok dikkat ederim. Odam genellikle derli topludur, fakat bu sefer bir sıkıntı vardı?

Uzandığımda bilgisayar sandalyesi pencere kenarındaydı, ancak uyandığım zaman başucumdaydı ve bana dönüktü. Sanki birisi ben uyurken oturup beni izlemişti.

Lambayı yakıp sandalyeye baktığımda, siyah uzun saç telleri gördüm. Annem başörtülü bir kadındı ve saçları kumraldı. Eve başka giren, çıkan da yoktu.

Mutfağa gidip su içmek istiyordum, ama korkmuştum. Yine de saçmalama oğlum deyip mutfağa doğru yöneldim. Et kokusu geliyordu.

Mutfağa gittim, ortada bir şey yoktu. Sadece değişik bir koku alıyordum. Önemsemeyip içeriden bir sigara alıp, balkona çıktım. Denize baka baka içiyordum.

O sırada gözüm Behçet'e takıldı. Bizim evin kapısının önündeydi.

"Behçet ne yapıyorsun kardeşim?" dedim.

"Seni koruyorum Bey'im" dedi.

-Gidip evine yat hadi, ben kendi kendimi korurum dedim

Yok olmaz ben emir aldım, seni koruyacağım dedi

-Kim verdi sana emri? dedim gülerek

Sen ona Defne dersin, ama adı başkadır dedi.

Şok olmuştum, dilim, nefesim ve nutkum tutulmuştu.

"Behçet bekle beni" deyip aşağıya indim. O da ürkmüştü, bana bakıyordu.

"Sen Defneyi nereden biliyorsun" diye sordum. Sonuçta delidir, ama bu yaptığının bir açıklaması vardı.

Sorularıma istediğim cevapları vermiyordu. Sinirleniyordum, ama belli edemezdim. Sonuçta Behçet günahsız, saf bir çocuktu, ama bu olanlar artık katlanılamaz bir hal almıştı.

Evde olanlara aklım ermezken, şimdi Behçet'in dedikleri iyice kafamı karıştırmıştı.

 

Loading...
0%