Yeni Üyelik
12.
Bölüm

Cinlerin Oyunu 7

@18_murat_18

Saat gece 3 sularıydı... Taksi çağırıp Harmancık'a gidiyoruz dedim. Gece vakti köye doğru yol almaya başladık.

Taksici benimle sohbet etmeye çalışıyordu, ama kafam götürmüyordu. Pek oralı olmadım.

Köye vardığımızda beklemesini söyledim, ama herhalde bana kıl kapmış olacak beklemeden geri dönmüştü.

Köyden çıt çıkmıyordu, kahve boştu. Okanların evinin lambası dışında bütün lambalar sönüktü. Aslında biraz terk edilmiş havası vardı.

Okanların kapısına doğru yürümeye başladım, kapıyı tıklattım. Pencereden Okan baktı, eliyle bekle işareti yaptı. Yüzü bembeyazdı. Kapı açıldı.

"Bende seni bekliyordum, gel içeri konuşalım dedi Okan.

Sakin gözüküyordu. Ona, bunların neden olduğunu, niye başımıza geldiğini sordum. Ve bütün her şeyi anlatmaya başladı.

"Yıllar önceydi... dedi.

Ben, annem, babam, abim çok mutlu bir hayat yaşıyorduk. Birbirimize destek oluyor, her günümüzü güzel güzel geçiriyorduk. Günlerden bir gün abim senin gördüğün kâbusları görmeye başladı".

Ben Okan'a kâbuslarımdan bahsetmemiştim, ama o biliyordu. "Saklamana gerek yok, biliyorum" dedi.

"Abim kendi halinde bir adamdı, ama ona büyüler yapıldı. Ona ifritler musallat edildi. O Defne var ya o Defne... Onun adı Samme. Onu abimin başına musallat ettiler"

Nefes bile almadan Okan'ı dinliyordum. O anlatmaya devam ediyordu.

"Bu büyüyü ona kim, neden yaptırdı bilmiyoruz, ama biz her şeye rağmen Samme'yi gelin aldık. Onu evinize getirdik" dedi.

"O bir cin mi? Peki nasıl olur, saçmalık bu" deyip gitmeye çalıştım. Kolumu tuttu.

"Bak, seni buraya, bu köye, bu eve çağırmamda bir sebep vardı.

Bu işi bilen bir hocayla konuştuk. Samme'yi büyüleyip gördüğü ilk yabancı erkeğe musallat olması adına adaklar adadık, kurbanlar kestik, büyüler yaptık...

O musallat edilecek erkek de sendin" dedi.

Ağlamaya başlamıştım, çünkü biliyordum. O an itiraf edemediğim şeyi, bu sefer kabul etmiştim. Ben Defneye, yani Sammeye tutulmuştum.

Neden ben Okan dedim.

Ece... dedi. Eceyi nasıl sevdiğimi biliyordun, ama onu elimden aldın... Efendi adamım diye geçinip kıza yapmadığın piçliği bırakmadın" dedi.

Yüzünde yine o sinirli hal belirmişti.

"Biz sammeyi sana musallat edip abimi kurtardık sanıyorduk, ama anladık ki beceremedik. Sammenin şerri abimin dayanıklılığını yendi, dayanamayıp intihar etti" dedi.

Senin de sonun öyle olmadan, kurtar kendini.

Hiçbir şey diyemeden dışarıya çıktım, içeride 2 dakika daha kalsam Okan'ın katili olacaktım çünkü. Ondan sadece bu büyüyü yapan sözde hocanın adresini istedim.

Bursa Fidyekızık köyünde bir yerdi. Bu köy zaten Bursa da sık sık cinlerle alakalı olaylarda anılırdı.

Geceyi sokakta geçirmiştim, gözüme uyku girmiyordu.

Sabah oldu Bursa'ya gittim, günü Bursa merkezinde geçirdim. Emir Sultan Hazretlerine gidip dualar ettim. Bütün günümü bu tarz işlere ayırdım.

O sırada telefonum çaldı. Arayan okuldan arkadaşım Selimdi. Okan'ın ve ailesinin evde ölü bulunduğunu, intihar şüphesi olduğunu söyledi.

Tekrar taksiye atlayıp Harmancık'a geri döndüm. Okanların evinin önünde polis şeridi vardı. Olay yeri inceleme bitince polislerden bilgi aldım.

Bütün aile fertlerinin kendini astığını, herhangi bir darp izinin olmadığını söylemişlerdi. Ben nasıl olur diye düşünürken olay yeri inceleme ekipleri evin içinden çıkmıştı.

Mühür vurulmadan içeriye girip, evi incelemeye başladım.

Duvarlarda izler vardı. Sanıyorum polislerinde dikkatini çekmiştir. Her yerde pençe benzeri izler vardı ve gerçekten çok kötü kokuyordu.

Asil ilginç olan ise; her yerde hayvan sakatatlar olmasıydı. Allah sizi inandırsın hayatımda gördüğüm en korkunç yerdi diyebilirim.

Evi inceledikten sonra, pencere kenarında bir zarfın içinde mektup olduğunu gördüm. Mektup Türkçeydi, yazan da Okan'dı zaten...

Mektubu açıp okumaya başladım. Mektupta Fidyekızık'taki eve gidip "beni marangoz Ethem'in oğlu Okan yolladı, Sammeyi öldüreceğiz" demem gerektiği yazıyordu. Hemen yola çıkıp Fidyekızık köyüne vardım.

 

Loading...
0%