Yeni Üyelik
21.
Bölüm

Cinlerin Oyunu Final

@18_murat_18

Ortalığı izliyordum. O sırada gözüm yüzüğüme ve muskaya takılmıştı.

O muskayı ve yüzüğü bana annemin katili olduğundan şüphelendiğim bir çocuk vermişti. Annemin katili ya Samme, ya da oydu.

Yüzüğü parmağımdan çıkardım, muskayı gelişigüzel bir yere fırlattım ve ellerimi açıp dua etmeye başladım. Allah'ım yardım et bana...

Konağın içinden sesler yükseliyordu. Cebimden o güne kadar okuduğum Aramice duaları teker teker okudum.

Konağın içindeki gölgeler birer birer kayboluyor, acı dolu çığlıklar azalıyordu.

Şaşırmıştım, bunu ben nasıl başarıyorum diye düşünürken konağın kapısından Samme'nin geldiğini, bana doğru yürüdüğünü fark ettim.

Dünyanın en güzel gözleri, en güzel saçları, en güzel yüzüydü. Gülerek bana bakıyordu.

Uzun bir elbisesi vardı. Ayaklarını göremiyordum, ama umurumda değildi, tek istediğim şey, bir an önce onun yanına gidebilmekti.

Dua etmeyi bırakıp karanlık odaya, Sammenin yanına doğru yürüyordum.

Elleriyle gel işareti yapıyordu. Ağır adamlarla gidiyordum yanına, o sırada ayağım tökezledi.

Birkaç saniye adım atamadım ve kafamı tekrar Sammeye çevirdim.

Kendimi görüyordum, dünyanın en korkunç manzarası, bir insanın kendini dışarıdan görmesidir...

Ağır adımlarla Samme'ye doğru yürüyordum, sanki orada iki ben vardı, hangisi bendim onu bile anlamıyordum.

Tekrar dua etmeye başlamamla o ifritlerin şeytani yüzünü gördüm. Bana doğru dönmüşlerdi, karanlıktan çıkıyorlardı.

Başları öne eğilmişti, yüzlerini görmüyordum, ama kas katı kesilmiştim.

Konaktan dışarı atamıyordum kendimi... Samme ve kendi suretimdeki cinni ağır adımlarla yanıma geliyordu.

Başımı iki elimin arasına alıp kulaklarımı ve gözlerimi kapatmıştım.

Diz üstü yere çöktüm. Onlar adım attıkça duyulmamış, işitilmemiş, sesler duyuyordum.

Hepsini seçemedim, ama özellikle bir bebeğin ağladığını, yaşlı bir adamın kalın bir sesle durmadan dualar ettiğini ve cinnilerin korkunç alay edercesine birbirlerine İbrani dilinde söyledikleri şeyleri hatırlıyorum.

Söyleyebildiğim tek şey "Allah'ım ne olursun canımı bağışla" demek oldu.

Gözlerimi açıp Sammenin olduğu yöne doğru baktım. Samme oradaydı. O güzelliğinden eser yoktu. Bütün pisliği ile bakıyordu bana.

Benim suretimde olan cin yoktu. Karanlık odadan Okan ve ailesi, annem, babam, köydeki küçük çocuk, büyüyü yapan adam ve yaşlı annesi çıkmıştı.

O sürede gözlerimi kapattığımda, Sammenin onları nasıl çıldırtıp ne şekil öldürdüğünü, sanki film şeridi gibi görebiliyordum. Bu çok farklı bir şeydi.

Okan'ın nasıl intihar ettiğini... Annemin boynunun nasıl kırıldığını... Köydeki adamın nasıl çıldırıp dağlara çıktığını... Hepsini görüyordum.

Onun dilinden de söyledikleri nedense anlıyordum. Yapabildiğim tek şey Allah'a dua etmekti.

Ayağa kalktım... Yanına gidecek cesaretim yoktu, ama kaybedecek bir şeyim de kalmamıştı. Ölmek belki de bu işten çıkış olacaktı. Samme'nin ve arkasındakilerin yanına doğru yürüdüm.

Bir ademoğlu ile, bir cinni karşı karşıyaydı. Cinni, Ademoğluna büyü ile musallat edilmişti, büyüyü yaptıranlar cezasını çekmişti, ama masumun ne suçu vardı.

Bunları Sammeye o kadar çok anlatmak isterdim ki... Aslında daha çok, o gün Okan'ın yanına, o kadar çok gitmemek isterdim ki...

***

Uyandığımda hastanedeydim. O geceyle ilgili de pek bir şey hatırlamıyordum. Kapı önünde jandarmaların konuşmalarını dinliyordum.

Bulunduğumda 2 kolum ve sağ ayak bileğim kırılmıştı. Duvarda kan izlerimin olduğu ve kan kaybımın çok yüksek olduğu söyleniyordu...

Olay yerinde herhangi bir ikinci kişinin izinin olmadığı, köyün yıllar önce terk edilmiş bir köy olduğu söyleniyordu.

Okan ve ailesini, Hoca Mahir DURSUN'U ve öz annemin öldürülme suçlarından mahkemeye çıkarılacağımı duymuştum. Bu cinayetleri benim işlediğim söyleniyordu.

Olay yerlerinde nasıl olduysa kendime ait kıyafetler doku ve DNA örnekleri bulunmuştu. Bunca zaman bulunamayan şeyler, o köye gittikten sonra hallolmuştu.

********

Sonuç olarak güzel bir şehirde güzel bir esir hayatı yaşıyorum... Koğuşumdan ve arkadaşlarımdan da memnunum, en azından artık arkadaşlarım var.

Ama kanıma en çok dokunan da Anne katili olarak içeride yatmak.

Olsun... Çanakkale'ye de, Bursa'ya da gitmeye ömrüm el vermeyecek anlaşılan... Olsun...

Ha bir de, olay yerinden bir bez Bebek bulunmuş... Sırtında samme yazıyormuş.

Hani diyorlardı ya "ya sen onları alacaksın, ya onlar seni" anlaşılan kazanan ben olmuşum. Belki hayatım mahvolmuştu, ama hayattaydım.

Umuyorum okuduğunuzda fazla ürkmez ve üzülmezsiniz. Allah kimseye benim yaşadığım derdi yaşatmasın...

 

SON

Loading...
0%