Yeni Üyelik
2.
Bölüm

Üç Gölge Köyü 2

@18_murat_18

Otobüs şoförü ve ben kalmıştık sadece. Ön koltuklara doğru ilerleyip, "Kar fena bastırdı, devam edebilecek miyiz?" diye sordum.

"Zor kardeşim, ama deneyeceğiz belki durur" dedi.

Aradan 15-20 dakika geçti, Bursa yönüne gittikçe kar yağışı daha da artıyordu. Otobüs şoförü daha fazla ilerleyemeyeceğini anlayıp; "Arabayı sağa çekemeyiz, Eskişehir'e geri dönelim" dedi.

İnegöl'e pek fazla bir şey de kalmamıştı. "Şu an tam neredeyiz?" diye sordum.

"Mezit 1, Üç Gölge Köyü" dedi

''Tamam, ineyim ben burada" dedim.

"Kardeşim kar kıyamet ne yapacaksın sokaklarda?" dedi.

O dönem biraz daha deli dolu, biraz daha heyecan arayan bir insandım. Şoförü dinlemeyecektim tabi ki.

"Allah misafiri der kalırız bir evde" dedim.

Otobüs şoförü, otobüsü geri çevirdi ve beni indirdi. Ben köyün patikasına doğru yürümeye başlayacaktım ki, arkadan seslendi.

"Bak kardeşim, bu köy için pekiyi şeyler söylemezler, dikkat et" dedi.

"Nasıl?" diye sormaya kalkmadan, otobüsü hareket ettirdi.

Gözden kayboldu, herhalde köyün yerlisi bir gariptir diye düşündüm ve gece kar yağışında yürümeye devam ettim.

Telefonumun şarjı bitmek üzereydi, hava da cidden soğuktu.

Saat 9-10 sularıydı, köye de pek fazla bir mesafe kalmamıştı zaten.

Çantalar büyük ağırlık yapıyordu; kitaplar, kıyafetler üst üsteydi. Hele ki üstüne kar da binince hepten ağır olmuştu.

Sonucunda köye vardım. Tahminen 20-25 tane hane vardı köyde. Hanelerden bazıları insan oturamayacak kadar yıkık ve dökük bir haldeydi.

Köy kahvesine doğru yürüdüm, köydeki insanların çoğunun yaşı büyüktü. Kahvede oturmuş sohbet ediyor gibiydiler, ancak ben yanlarına gittikçe hepsi susmuş ve beni izlemeye geçmişti. Çıt bile çıkmıyordu.

"Selamun Aleyküm" dedim.

Selamı almadılar, sadece başlarını sallayıp selamladılar.

Yaşça biraz daha büyük olanlardan bir tanesi; "Hayırdır evlat, yolunu mu şaşırdın?" dedi.

Öğrenci olduğumu ve proje ödevi için bu köyde bulunduğumu söyledim.

Çantama bakıyorlardı, "O Çantadakiler ne?" diye sordular.

"Kamera, kitaplar, defterler, metre falan" dedim.

Baştan aşağı beni süzüyorlardı. Aslında rahatsız olmuştum, daha sıcak bir yerli bekliyordum.

"Müsaade ederseniz köyde 3-4 gün kalacağım" dedim. Bu dediğime biraz bozulmuş gibiydiler, ancak ses çıkarmadılar.

Akşam olunca onlar gitti, köylerde en son kahveler kapanırdı.

Son oturan kişi de kalkınca köy kahvecisi içeride bana bir döşek, bir de yastık ayarladı. Gözümün önünde çekinmeden kasayı kilitledi, bütün paraları aldı ve bunları yaparken bana sanki hırsızmışım gibi davranıyordu.

Köyün insanında hakikaten de bir farklılık vardı.

"Sabah kahve erken açılır, sen de uyanmış ol" dedi.

Kapıyı kapattıktan sonra "Emrin olur" dedim.

Loading...
0%