@1907_busra
|
Merhabaa iyi okumalar diliyorum yorumlarınızı bekliyorum oy vermeyi unutmayın
Flasback İstemediği durumlar içerisinde buluyordu kendini Bahar sürekli yine o durumlardan biri içerisindeydi. Hamileydi Yine istemediği halde 3 aylık hamileydi,zordu bunu kaldırması gerçekten zordu Bahar artık kendisi için değil Çınar için ayakta duruyordu yıkılmıyordu Henüz Çınar'a söylememişti hamile olduğunu ama küçük oğlunun buna sevineceğini adı gibi biliyordu bir kaç sefer oğlunun mahallede kardeşi olan çocuklara nasıl imrenerek baktığına şahit olmuştu Bahar Hamilelik haberini ilk aldığında bkorkmuştu bu hayatın içine yeni bir can getirmek o cana haksızlık değil miydi? Bu hayatı hak etmiyordu o günahsız can oğlu hak etmiyordu kendisi hak etmiyordu Ama yaşıyorlardı tabi buna yaşamak denirse öyle ki Çınar ufacık sesten bir kapı çarpmasından bile irkilir hale gelmişti bu hali Bahar'ın kalbinin acımasına yol açıyordu. Hele bazı akşamlar kemal geldiğinde Çınar zarar görmesin diye Çınar'ı odaya koyup kapıyı kapattırdı. Yüzünde ve vücudunun çeşitli yerlerinde morluklarla geri geldiğinde Çınar'ı zeminde cenin pozisyonu almış ellerini kulaklarını sıkı bir şekilde bastırmış halde bulduğunda kalbi parça parça oluyordu bunu en derininde hissediyordu haberi ilk aldığında aklına düşen şeyler bunlardı Çınar'a söylemeyi planlıyordu en azından oğlu mutlu olcaktı hatta şu an söylemeyi düşünerek Çınar'ın oturduğu koltuğa yöneldi ve oturdu Koltuğa oturan annesi Çınar'ın dikkatini çekti annesi sanki bir şey söyleyecek gibiydi bunu fark etmişti Çınar her zaman zeki bir çocuk olmuştu oğlunun gözlerinde merak pırıltılarını fark eden Bahar çok beklemeden şu soruyu sordu "bir kardeşin olsun ister misin?" Çınar bilmiş bir şekilde kendinden emin cevabı " isteyim tabi" oldu Bahar bu sevimliliği karşısında Çınar'ı ısırmak istemişti bunu duymak iyi gelmişti Bahar'a biliyordu böyle bir cevap alacağını fakat bilmek ile duymak tamamen ayrı şeylerdi haberi vermeden önce Çınar'ın elini tutup kendi karnının üzerine bıraktı "kardeşin var burada daha çok küçük ama kardeşin olacak" dediği andan itibaren Çınar'ın gözlerinde oluşan büyük mutluluğun farkindaydı Bahar annesinin karnının üzerindeki elini ileri geri oynatarak şaşkın bir nida ile "burada mı?" Diye sordu onun bu şaşkın hali Bahar'ı güldürdü artık bu hayatta onu güldüren nadir şeylerden biriydi oğlu " Evet burada" dedi Bahar güleç bir ifade ile ama Çınar'ın gözlerindeki ifade bir anda değişerek mutluluk yerini endişe ve tedirginlik alınca Bahar'da korktu oğlundaki bu değişimin sebebi ne olabilirdi? " Ama ya o kardeşime de zarar verirse" işte bu korku ve tedirginlik içerisinde olan kelime Bahar'ı yıktı geçti sadece bir kaç kelimenin onda bıraktığı hasar tahmin bile edilemezdi henüz bu cümleyi atlatamadan Çınar bu defa " anne o baba ise bizi neden sefmiyor" işte bu Bahar'a olan en şiddetli darbeydi şimdi oğluna ne cevap verecekti? işte o an Çınar'ın bu sözleri Bahar'ı yıktı ama aynı zamanda aklına şu fikri düşürdü evet Bahar kararını verdi polise gidecekti polise gidecekti yeni bir hayat kurmak için çocukları için hiç bir şeyden haberi olmayan karnındaki can bu hayatta gözlerini açmayı hak etmiyordu uyudular uyandılar kemal gitti ve artık gitmeye hazırdılar "Gidecegiz kurtulacağız" dedi Bahar "bizi bulamayacak değil mi" dedi Çınar "bulamayacak" dedi Bahar büyük umutlarla çıktılar evden başlarına geleceği bilmeden bu cehennemden kurtulabilmek için attılar adımlarını Bahar kaçmak yerine polise gidiyordu çünkü elinde çocuklarına yeni bir hayat kuracak kadar parası yoktu hamileydi ve bu halde çalışamazdı Ayrıca kemalinKemal'in ailesinin eli kolu uzundu eğer kaçarlarsa onları tekrar bulabilirdi Bahar bu riski alamazdı bu yüzden polise gidiyordu polis onları korurdu öyle değil mi? Kemal evden çıktığında Bahar Çınar'ıda hazırladıktan sonra evden çıkararak karakolun yolunu tuttular ilk otobüse bindiler fakat sonra 20 dakikalık yolu yürüdüler özgürlükleri için attıkları hiç bir adım onlara yük olmuyordu aksine sevinç kaynağıydı karakola varlıklarında Bahar bir şikayette bulunmak istediğini ve amirle görüşmek istediğini dile getirdi bunun üstüne Bahar ile birlikte Çınar'ı da amir odasına aldılar. Bahar yaşadığı her şeyi bir bir anlattı yediği dayakları anlattı uğradığı tecavüzleri anlatı kendisine yönelik olan büyük psikolajik şidetti anlattı. Çınar bile sessiz kalmadı "bizi kurtarın kardeşime bir şey olmasın" dedi kendini değil kardeşini korumak istedi bu yaşta neden bunları düşünmek zorundaydı ki? Bahar için bunları anlatmak epey zordu ve sancılı olmuştu bundan sonra kendi için iyi bir hayat olabilir miydi? Bilmiyordu ama deneyecekti çocukları için Polisler Kemal'i almak için gittiler geldiklerinde Kemal tutuklanacaktı yani Bahar öyle düşünüyordu ne olacağını o da bilemedi Kemal'i getirdiler polisler ile birlikte geldiğinde Kemal'in Bahar'a olan bakışı ile Bahar olduğu yerde irkildi. Kemal amirin odasına girdi yaklaşık olarak yarım saat veya daha fazla bir süre amirin odasında kaldı Çınar ile Bahar'ın endişeli bekleyişi sürüyordu ve Kemal o odadan çıktı Çınar ile Bahar'ın yanına geldi "Gidebilir miyiz?" Diye polis memuruna sordu polis ise "Gidebilirsiniz" dediğinde Bahar'ın dünyası adeta başına yıkıldı Bu nasıl olabilirdi? "Olamaz olamaz size anlattım bizi nasıl gönderirsiniz" dedi Bahar inanamıyordu. Bu nasıl olabilirdi anlatmıştı her şeyi sesi yükseldi Bahar'ın "SİZE ANLATTIM NASIL GÖNDERIYORSUNUZ BİZİ NASIL?" Yardıma ihtiyacı olan bir kadın çığlığı idi bunlar ama kısmet yardım etmedi Çınar bile sessiz kalmadı bu defa "polis amca göndeymeyin bizi lüffen" deme cesaretini gösterdi ama Çınar'ın baba demesine asla layık olmayan Kemal onun elini öyle sıkı tuttu ki Çınar elinin kıralacağını zannetti kurtulmaya çalıştı ama eli açıyordu o adam elini çok sıkı tutuyordu bir kez bile baba dememişti Çınar Kemal'e demeyecekti de Kemal bu sıfatı hak eden birisi değildi Artık nafileydi atılan yardım çığlıkları polisler Kemal'in ailesi tarafından çoktan susturulmuştu...
ŞİMDİKİ ZAMAN ÇINAR GÖKSOY Yine küçük Çınar halindeydi, kendini koruyamadığı halinde. etrafına baktı Çınar kimse var mı diye içinde yoğun bir korku vardı ama niye? o esnada o adamın sesini duydu zihninde hiç bir zaman baba sıfatını alamayan daima Kemal Zorlu olacak o adamın "Nerdesin lan" korktu Çınar o adamdan korkmaktan nefret etti ama korktu koşmaya başladı kaçtı o adamdan annesi neredeydi? Annesi olsa koruyabilirdi onu annesini bulmalıydı Durmadan koşuyordu ama sanki o koştukça o adam ona daha fazla yaklaşıyordu yakaladı onu Kemal tuttu Çınar'ı çok sıkı tuttu "Annem nerede?" Dedi Çınar sesi korku içindeydi Kemal ise yüzünde pis bir sırıtış içerisinde " annen mi öldü anladın mı öldü" dedi Çınar kendini o anda annesinin mezarının önünde buldu ve yanında küçük bir mezar BAHAR ZORLU BEBEK ZORLU "Anne anne anne anne... Uyandım kabusumdan sayıklamalar eşliğinde uyandım. Bu kabuslar sık sık yoklardı beni unutmama izin vermeyecek kadar sık gerçekçi olurlardı hatta öyle gerçekçi olurdu ki uyandığımda sorgulardım kurtuldum mu yoksa hala orada mıyım? Saate baktım beş olmak üzereydi bu iyiydi en azından sabaha karşıydı beni gün boyu idare edecek uykuyu çoktan almıştım Artık uyuyamazdım biliyorum.Böyle kabus gördüğüm zamanlarda Güneşin yanına kıvrılırdım minik kardeşim beni sığınağım olurdu çocuklar anlamaz derler ya aslında en çok çocuklar anlar Yine aynısını yaptım Güneşin odasına gittim yanına yatarken gözlerini kısıkça açtı ben olduğumu anlayınca yanıma gelerek bana sarıldı ve uyumaya devam etti Onun bu huzurlu ifadesi beni mutlu etti çocuklar bunu hak ediyordu ama biliyordum ki uyurken bile bu huzurlu ifadeye sahip olamayan bir çok çocuk vardı bende bu çocuklara dahildim Güneş'in yanında kısa süre uyumuştum Güneş tarafından uyandırılıncaya denk yatakta zıplayarak benide uyandımıştı "Abi kayk annem bizi kafaytıya çayıyor" dedi kelimeleri birleştirebildiği kadar onun bu konuşma şekline bayılıyorum Gülümseyerek yataktan kalktım ve Güneş'i kucağıma alarak kahvaltı masasına indik Toprak abi ile Feride abla masada bizi bekliyorlardı "Günaydın" dediğimde Toprak abi ile Feride abla da bana aynı şekilde karşılık verdi Kahvaltımızı yaptıktan sonra el birliği ile masayı topladık ben bulaşıkları makineye dizerken diğerleri sofrayı kaldırmakla meşguldü 10 parmağımda 10 marifet her eve lazımdım ama en çok Ecrin'in evine bu marifetlerimi en çok Ecrin bilmeli ama bilmiyordu Masayı halletikten sonra Güneş yanıma gelerek "abi evciyik oynayalım mı?" Diye sordu yapacak bir şey yoktu annesi ile oynarken sıkılıyordu babası fincanı güzel tutamıyordu bu yüzden benimle oynamak istiyordu Saçlarım kısa değildi bu yüzden Güneş ile oyun oynarken saçlarıma pembe tavşan kulaklı tacını takardı bir kere Ege'nin yanında da takınca Ege benden gizli fotoğrafımı çekerek sehpanın üzerinde kalan telefonumdan instagramıma atmıştı fotoğrafı canım arkadaşım kesinlikle herkese böyle bir arkadaş lazım Asıl önemli olan olay Ecrin'in bu storyi beğenmesi olmuştu hatta sadece beğenmek değil aynı zamanda 'çok tatlı' diye mesaj atmıştı daha sonra da 'yani Güneşi kast ediyorum' yazınca biraz hayal kırıklığına uğramış olsam bile ilk mesaj geldiğinde kalp krizi geçireceğimi düşünecek kadar heyecanlanmıştım O olayda bu yüzden Ege'ye fazla kızmadım derken Ege'den mesaj geldi Sanırım iyi insan lafın üstüneydi Ege: Siz: Ege:kalbimi kırdın Siz: Ege.Sadede.Gel. Ege:Noktalara geçtiysek ben konuya geleyim Ege: yeni bir kafe açılmış buluşacağız sende gel Siz :
Siz: oğlum yeter be her gün siz her gün siz gelmiyorum ben
Ege:
Siz:
Ege: Ecrinde geliyor Siz: konum at bende geliyorum Ege: ne oldu birden fikrin değişti 😏
Siz: Ege:
Siz:
Ege:
Böylelikle Ege ile olan konuşmamın sonuna geldim. Odama çıkarak hazırlanmaya başladım beyaz bir gömlek kot bir pantolon giydim saçlarıma şekil vermek için fazla uğraşmayın elimle dağıttım Ecrin eğer ki beni beğenecek olursa bence böyle de beğenebilir İki fıs da parfüm tamamdım ben çıkarken Feride abla çoktan çıkmıştı avukattı Feride abla bugünde duruşması vardı Toprak abi ise besyo okulunda koçluk yapıyordu yetenekli bulduğu öğrencileri spora yönlendiriyordu bende dahildim bu kısma Toprak abi bugün dersi olmadığı için güneş ile o ilgilenecekti. Evden çıkarak arabaya bindim ve yola koyuldum ben geldiğimde sanırım henüz herkes gelmemişti içeriye girdiğimde Ecrin ile Ada'yı gördüm sanki hararetle bir şey konuşuyorlardı Yaklaştıkça istemeden dahi olsa söylediklerine kulak misafiri oldum Okan ile ada' dan bahsediyorlardı bu ikisi birbirinden hoşlanıyordu gayet tabi farkındaydım zira Okan da söylemişti bana fakat ikisi bir türlü duygularını birbirlerine itiraf edememişti Okan ada'dan bir yeşil ışık bekliyordu çünkü şu an gidip Ege'ye ben ikizini seviyorum demek için bir sebebi olsun yok yere arkadaşını karşısına almak istemiyordu Okan'da onu da anlayabiliyorum Ecrin şöyle söyledi "Açılmalısın bence Okan gözünün içine bakıyor" haklıydı gerçekten öyleydi ada ise "Bilmiyorum ya öyle değilse yanlış anlıyorsam" bu kız hiç anlamıyordu galiba konuya bodoslama dalmak bende istemezdim ama dalmak zorundaydım şu an yalan atma gayet dalmak istedin sandalyeyi çekip oturduğum gibi "demek Okan dan hoşlanıyorsun" dedim adaya yönelik anında savunma yapmak isteyerek " yok ne alaka" dedi Bende yedim Katılıyorum bende yedim yani bunu "öyle mi sevmiyorsun yani" dediğimde bile gözlerinde oluşan kırılma Okan'ı sevdiğine dair bir işaretti "O zaman şu an içeriye giren Okan hiç umurunda olmaz" dediğimde direkt elleri saçlarına giderek saçlarını düzeltmeye çalıştı ve sağa sola bakarak 'hani nerede' diye telaşa düşmüştü Onu izlerken Ecrin ile göz göze geldik ve ikimizde o an gülüşümüzü saldık bizi kahkahalar içinde gören ada olayı anlamış olacak ki gözleri kısık bir şekilde bize bakarak " çok kötüsünüz" dedi " Okan dan hoşlandığın kanıtlandığına göre bence ona açılmalısın bazen bakmaz sandığımız aslında hep bize bakıyordur" dedim ada bana minnetle gülümseyerek "Teşekkür ederim Çınar" dedi önemli değildi Ecrin konusunda benim de ondan yardım alacağım zamanlar illa ki gelirdi Ecrin o çok sevdiğim yüzünü bana dönerek "Sende bu işlerde hiç fena değilmişsin" dedi alınmış bir ifade ile ona bakarak " Fena değil miymişim çok iyiyim olayı ben çözdüm" dedim böyle hallerim bir tek onun yanındayken ortaya çıkardı galiba benim ilklerim hep bu kıza olacaktı ilk seksek oynayışım da ilk aşık oluşumda.. Ecrin "hiç de bile ben tam çözüyordum olayı sen geldin hemen üstüne alınıyorsun" dedi kendinden emin bir biçimde onunla daha fazla konuşabilmek için aynı zamanda sinirlendiğinde çok tatlı olduğu için " Tabi efendim" dedim o sinirlenmiş ama aşırı tatlı olan ifadesi ile bana baktı bir insan sinirlenirken nasıl böyle şirinlik abidesi olabilir? "Bak beni sinirlendirme yoksa iddiayı kazandığımda sana çok kötü şeyler yaptırabilirim" dedi korkunç olmaya çalışarak senin için dünyanın en güzel şeyi olduğunu bilmeden Bilmeden halbuki bilmiyordu o ne isterse yapabilirdim bunun için iddia kazanmasına gerek yoktu biz konuşurken Ege ile Okan da aramıza katıldı Okan'ın elinde iki tane pamuk şeker vardı görünce kızlara almak istediğini söyledi ama adım kadar emindim ada sevdiği için almıştı ada pamuk şeker aşığı bir kızdı ve bunu söylemekten hiç geri kalmazdı pamuk şekeri görünce Okan'ın aklına ada geldiği için almıştı şu an benim kalbimin sahibi bir nevi paravan görevi görüyordu benden kaçmazdı Ayağa kalkarak ikisi ile de selamlaştım.Oturduklarında Ada'nın gözünün sık sık Okan'a kaydığınında farkındaydım Garson bir kız siparişlerimizi almak üzere masamıza geldiğinde gözleri Okan'a kaymıştı kız bildiğin Durmadan ayan beyan Okan'a bakıyordu ama bunu fark eden diğer kişi şüphesiz ada idi Kıza öyle bir baktı ki sanırsam bakışlarla adam öldürülebilseydi kız şu an beş parçaya ayrılmıştı ada'nın bakışlarının farkına vardığında garson anında toparlandı siparişleri alıp ışık hızında tüydü Galiba ada'nın şansı şu şu Ege'nin masada değil lavaboya gitmiş olmasıydı ve Okan'ın da olanların farkına varamayacak kadar telefona dalmış olması İkisi de birbirleri için yaptıklarının farkında değildi mesela ada Okan'ın pamuk şekeri onun için aldığının farkında değildi Okan da ada'nın onu ne denli kıskandığının Bu ikisi iflah olmaz Çok doğru olmaz bunlar iflah falan olmaz çok merak ediyorum acaba birbirlerine nasıl açılacaklar? Ege lavabodan geldiğinde "Neden kimse konuşmuyor" diye sordu buna cevaben Ecrin'de "Hiç öyle seni bekliyorduk" Dedi tabi Ege "ben olmadan konuşamıyorsunuz bile değil mi?" Diyerek egosunu konuşturdu bu sırada arkasından gelen Asaf "egonu çekde bende oturayım" diye serzenişte bulundu Ben ve Okan Fenerbahçe altyapısında yetişmiştik ama Asaf ve Ege bizim gibi değildi onlar bizim takıma transfer olmuştu ilk Asaf gelmişti Adana Demirspor altyapısından her an 'Adanalıyık Allah'ın adamıyık' diyebilirdi Ege ise Gençlerbirliği altyapısından transfer olmuştu ilk önce Asaf gelmişti onunla takımda tanışmıştık Ege ile ise lisede Ege asaf'tan sonra gelmişti takıma ve böyle bir dörtlü oluşmuştu Biz Fenerbahçeliyiz ama Asaf profösyönel olabilmek adına takım tutmayı tercih etmiyordu ama yine de bizimle derbileri izliyordu bence onun içinde bir Fenerbahçeli var Ya da sen herkesi Fenerbahçeli olarak görüyorsun Hiç alakası yok hemde hiç Ege sanki yanında gerçekten biri varmış gibi "gel canım egom diyerek" sandalyesi ile biraz kenara kaydı ve Asaf'ın ona attığı Bombastic Side eye bakışını tamamen görmezden geldi Asaf'ta kendine bir sandalye çekip oturduğunda tamamdık garson gelip siparişlerimizi bıraktı Asaf içinde söylemiştik o yüzden onun tatlısı da önündeydi Okan ile ada'nın bakışmasını fark eden Asaf bana dönerek iki kaşınıda kaldırdı ve bunlar ne ayak bakışı attı bende başımı iki yana salladım bunlar iflah olmaz dercesine Asaf'ta baş parmağını havaya kaldırarak bana onay verdi ikimiz gülüştük gülüş sesimize katılan bir gülüş sesi daha vardı Ecrin'in gülüş sesi sanırım yaptığımız kaş göz işaretine gülüyordu ama nasıl güzel gülüyor sanki güneş doğumu gibi Ben Ecrin'in gülümsemesi ile büyülenmişken Ege beni kendime getirmek istemiş olmak suretiyle dirseğini karnıma geçirdi bu darbeyi beklemediğimden olsa gerek iki büklüm oldum Bu çocugun dirseğinin hiç mi ayarı yok gavura vurur gibi vuruyor? Sende hayvan gibi kıza bakmasaydın Sen kimin tarafındasın? Ecrin'in endişeli sesi kulağıma geldi "iyi misin?" Dediğinde doğruldum ve "iyiyim" dedim Ege'de kulağıma eğilerek "çok mu sert vurdum?" Diye sorunca ağzının üstüne bir tane vurasım geldi bir de sert mi oldu diyor yok yumuşak oldu "Ege sus elimden bir kaza çıkacak" dediğimde inanmaz şekilde bakarak "Sen karıncayı bile incitmezsin" dedi bu cümlesinin üzerine dudağımın bir kenarı kıvrıldı "Ama sen karınca değilsin" Dediğimde masadaki herkes gülmeye başlamıştı tabi bir kişi hariç tahmin edileceği üzere o kişi Ege Güzel bir gün oluyordu çünkü Ecrin hala gülüyordu
Evet bir bölümün daha sonuna geldik Umarım beğenmişsinizdir Yorum ve oylarınızı bekliyorum 😜
|
0% |