@1907_busra
|
Merhaba Oy ve yorumlarınızı bekliyorum Keyifli okumalar
Flasback
Kimse yardım etmiyordu tek umutları polisler öyle ki onlar bile el uzatmamıştı
Kemal bahar ile Çınar'ı kolundan tuttuğu gibi dışarı çıkardı gitmek istemiyorlardı ama tutunduları tek dal kökünden kırılmıştı Büyük umutlarla gittikleri karakol'dan tüm dünyaları yıkılmış umutları kül olmuş şekilde gidiyorlar Bahar'ı en çok üzende bu oldu çocukları için çıktığı bu yolda elindeki her şeyi kaybetmiş hissi ile geldikleri cehenneme geri dönüyorlardı Düşünüyordu Bahar o eve gittiklerinde neler olacağını düşünüyordu kimin üzüleceğini kimin acı çekeceğini kimin anlayacağını ve tek bir sonuç vardı kendisi ve oğlu Çınar tek temennisi oğlunun bu geceyi en az hasar ile atlatması idi Biliyordu mutlaka evde bir şeyler yaşanacaktı şu an arabada olan ölüm sessizliği Bahar Biliyordu ki fırtına öncesi sessizlikti Çınar hiç dönmek istemiyordu o ev denilen ama onlara asla ev olmayan o cehenneme Neden diğer çocuklar gibi olamıyordu oyunlar oynayıp bunları düşünmek zorunda kalmamalıydı Kemal onun babasıydı o zaman neden onu sevmiyordu? Diğer çocukların babaları onları seviyordu Çınar görüyordu mahallede çocukların babaları onları kucağına alıyordu oyuncaklar alıyorlardı oyunlar oynuyorlardı o zaman neden onun babası sevmiyordu ki onu Çirkin miydi? Yoksa beceriksiz mi? Kemal ona 'hiç bir işe yaramıyorsun' diye bağırıyordu bir işe yaramadığı için mi sevilmiyordu? Korku sarmıştı içini korkmayı sevmiyordu ama korkuyordu annesi için kardeşi için bir de kendisi için Geldiler herkesin evdiye adlandırdığı ama onlara cehennem olan yere geldiler Kemal ilk önce Çınar'ı kolundan çektiği gibi dışarı çıkardı oğlu çıktıktan sonra Bahar için fazla seçenek kalmamıştı o da arabadan indi İçeri girdiler oranın onlara cehennem olacağını bile bile.. Ah bu duvarların dili olsaydı da konuşsaydı atılan çığlıkları yakılan feryat figanları çaresiz ağlayışları konuşsaydı anlatsaydı Eve girdiler Kemal bir sigara yaktı Bahar ise Çınar'ı kurtarma telaşı içerisindeydi "Çınar oğlum diğer odaya geç" dediğinde Kemal olaya atlayarak "Gidemez onur konuğu o" dedi bu Bahar'ı daha fazla korkuttu Kemal sigarasından bir nefes çekerek "niye gittin polise?" Sorusunu sordu Bahar korkmadı bu defa başı dikti "Çocuklarım için" dedi İçinden ekledi kendim için yaşamak için kurtulmak için.. Kemal "Çocukların için demek" diyerek kendi öz evladına canına kanına acımadan Çınar'ı tuttuğu gibi yanına çekerek elindeki sigarasını Çınar'ın avuç içine bastırdı "Bu çocuğun için mi!" Diye bağırdı Çınar elinde yoğun bir acı hisseti sanki elinde bir ateş topu vardı acı içinde bir çığlık çıktı Çınar'ın ağzından dışarı Bahar Çınar'ı tuttugu gibi kendine çekti Kemal bırakmak zorunda kaldı oğlunun yaşlı gözlerine baktı içi yandı bu görüntü karşısında acı ile Çınar'ın gözlerinden bir kaç damla yaş sürülmüştü o daha küçük bir çocuktu bu kadarını kaldıramazdı Kemal bu defa ayağa kalktı ve Bahar'a şiddetli bir tokat attı Bahar tokadın şiddeti ile yere düştü fakat hala düşündüğü kendisi değildi "Çınar diğer odaya geç!" Dediğinde Çınar o an ki korkusu ve annesi bağırdığı için hemen odadan çıkarak diğer odaya kaçtı Kemal bu defa onu bıraktı hastalıklı zihninde Çınar cezasını çekmişti sıra Bahar'a gelmişti Çınar odaya girdiği gibi kapıyı kapattı çünkü annesi öyle yapardı hiç bir zaman baba diyemediği o adam ne zaman annesine el kaldırsa annesi onu hep bu odaya bırakır ve kapıyı kapattırdı Çınar zemine uzandı elinin acısı ile ellerini kulaklarına kapattı duymamak için.. Bahar ayağa kalkmaya çalışırken bir tokat daha yedi kalkamadı daha sonra karnına doğru atılan sert tekmeler yemeye başladı "Karnındaki için mi gittin!" "BENİ REZİL ETTİN!!" bağrışlarını duydu Elleri ile karnını korumaya çalışıyordu fakat bir yerde ellerinin gücü de tükendi "Yapma ne olur yapma" dedi bu defa yalvarıyalvarışı canının acısı için değildi karnındaki can acımasın diyeydi Kalkmaya çalıştı yine kendini korumak için bebeği korumak için kalkmaya çalıştı ama yine sert bir darbe aldı kalkamadı yere düştü içindeki can çekiliyordu hissediyordu Kemal ard arda vurmaya devam ediyordu karnında kanaması vardı yerde ufak bir kan birikintisi oluşmuştu fakat Kemal'i bu bile durdurmuyordu Biliyordu Bahar kaybediyordu bebeği o can yotu artık içinde durdu kemal vurmayı kesti "Artık karnındaki yok bu sana ders olsun" dedi Ve Bahar hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı Çınar ise yan odada annesinin hıçkırık seslerini dinleyerek sessizce ağlıyordu bir çocuk gibi gürültülü değildi ağlaması sanki yetmiş yaşında yorgun bir adamın içli ağlayışı gibiydi...
ŞİMDİKİ ZAMAN ÇINAR GÖKSOY Kafe'den çıktığımızda Okan "lunapark'a gidelim değişiklik olur" diye teklif sunduğunda Asaf gülerek "bak oğlum korku tüneline gireriz ağlarsınız" dedi Okan da altta kalmayarak "hadi oradan seni de görürüz" dediğinde kızların dakabul etmesi üzerine lunaparka geldik zaten kafe ile arasında fazla mesafe yoktu bakınca görülüyordu en fazla 10 dakika yürüdük Asaf ile Okan hala korku tüneli hakkında iddialaşıyorlardı ege bile onlara katılmıştı bu yüzden ilk korku tüneline girecektik ama korku evi var diye korku evine girdik girdiğimizde bizi megefonda ki ses karşıladı "Hoşgeldiniz" Daha sonra ise yüksek sesli insanı ürküten türden bir kahkaha attı "Adınız ne bakalım?" Diye sorduğunda Asaf'ın Okan'a "sen söyle" dediğini duydum Okan ise "ben niye söylüyorum sen söyle" dedi bunlar az ben asla korkmam asıl ben korkmam diye tartışan kişiler değil mi? 5 dakika da kişilik değiştirdiler 10/10 tespit diye yorumladım Onlar kimin söyleyeceğini tartışırken Ada öne çıkıp "ismim Ada" dedi ismini ilk o söyleyince ses "bu grubun cesuru kızlar galiba" dedi ada yan gözle Asaf ile Okan'a baktı Ada'ın ona baktığını gören Okan anında delikanlı moodunu açarak "benim ki de Okan" dedi Tekrar kişilik değiştirdi Herkes sırasıyla ismini söylediğinde megafondaki ses "Ege sevdim seni" dediğinde Ege'nin beti benzi attı ama egosundan asla ödün vermeden "niye kimse benim cazibeme karşı koyamıyor" diyerek korktuğunu saklamaya çalışıyordu Yemezler "İçeri girin ve size hazırladığımız sürprizleri görün nihahahahah" Diyen sesi duyduğumuzda Asaf "abla Allah aşkına sen gülme" diye fısıldadı yada fısıldadığını sandı çünkü bizi yönlendiren ses bunu duymuş olmalı ki "Sen gülmemi istemeyen çocuk öne çık size gönderdigimiz küpü al çözseniz iyi olur çocuk yoksa seni yanıma alabilir nihahahaha" Dedi ama benim takıldığım Asaf'ın yüz ifadesi oldu bunu fotoğraflıyabiliyor muyuz? Ege Asaf'ın o yüzüne bakınca kahkaha atmaya başladı "ne oldu lan Adanalı hani korkmazdın" diye gülmeye devam edince Asaf öne çıkarak küpü aldı "Çözün lan şunu yoksa kadın beni yanına alacak" diye tırsmış bir ifade takınınca bu sefer gülmemek için ben bile kendimi zor tuttum Ecrin Asaf'ın elinden küpü alarak çözmeye başladı hepimiz pür dikkat onu izlereken bir yandan da ne kadar zeki bir kıza tuttulduğumu düşünüyordum Ecrin bir kısımda takılınca " Süre azalıyor" megafonda ki ses böyle deyince Asaf endişe içinde bağırarak "Lan süre mi vardı biz niye bilmüyürüz" diye Adana şivesine geçiş yaptı kadın "Çünkü seni yanıma almak istiyorum Asaaaf" dedi Asaf daha da panik olarak "Çözün be şunu bak vallahi güme gideceğim" diye söylenince Ecrin'in elinden küpü nazik bir şekilde aldım ve ona gülümsemeyi asla ihmal etmedim Onun tıkandığı yerden çözmeye başladım zaten Ecrin fazlasını yapmıştı azı kalmıştı bende o kısmı çözerek küpü aldığımız yere bıraktım "Bu seferlik yırttın Asaafff bir dahakine kesin yanımdasın" Asaf bı sefer "dilim kopsaydı da demeyeydim" dediğinde hiç birimiz kendimizi tutamadık gülmeye başladık Başka bir odaya geçtiğimde odada epey ses vardı hani şu korku filmlerinde duyduğumuz türden ses bir anda Ege'nin olduğu tarafdan yükselince ege olduğu yerde zıpladı "o neydi la" dedi ege zıplayınca megafonda ki ses "Nihhahahahahaha nasıl korktu" Dedi ege alınmış gibi "hani beni sevmiştin" diyince ses "ben sevgimi böyle gösteriyorum" dedi "aman aman evlerden ırak" dedi ege bence dua etmeliydi megafonda ki ses duymamıştı Bu defa odanın içinde bir sandık vardı "Okan sen aç sandığı" dedi ses bu kez Okan ileri çıktı ama şu an korkudan ödünün patladığını biliyorum kesin ada'nın önünde karizması çizilmesin diye böyle yapıyor Tanıyoruz bu çocuğu ya Okan sandığı açtığında içinde türlü şekiller çıktı "duvarda çıkıntılar var bunları çıkıntılara yerleştirin süre 5 dakika" bir anda ortamın ışığı azaltıldı ve görmemiz zorlaştı herkes eline birer şekil alarak duvarı araştırmaya koyuldu zaman geçtikçe kapı kapanıyordu bu da bizi geriyordu Sadece Ege'nin elinde bir tane kalmıştı ama yerini bulamıyordu telaş içinde "bulamıyorun yerini kapı kapanıyor lan!" Deyince Asaf "ver lan bana" diye şekili Ege'nin elinden kaptığı gibi duvarda ki yeri bularak yerleştirdi ve kapı kapanmadı Kapı tamamen geri açıldığında o odadan da çıktık fakat karşımızda bu defa üç kapı vardı "iki kişi takım halinde olacaksınız Ege ile Asaf olsun onları sevdim" dedi ege ile Asaf birbirlerine bir bakış attı ama konuşan Ege oldu "boku yedik" Katılıyorum "Nihahahahahahah" Ada'nın Okan ile birlikte olabilmesi için Ecrin benim yanıma geçti muhtemelen bunun içindi takımlar belli olduğunda herkes bir kapıdan içeri girdi ege ile Asaf içeri girmeyince onları iterek biz soktuk İçeri girdiğimizde kapı kapandı Ne oluyor lan bu aşağılık yerdeee Ecrin ile dönüp arkamıza kapanan kapıya baktık "gazamız mübarek olsun" dedi Ecrin başımı sallayarak ona katıldığımı belirttim Kız iki kere iki beş dese ona da katılacaksın Bu seni hiç alakadar etmez. Yürürken önüme bir anda üstünde siyah çarşaf olan bir manken çıktı ikimiz de geriledik ve mankenin yanından geçerek yola devam ettik yürüdükçe daha fazla ses geliyordu bu defa Ecrin'in yanından hayalete benziyen bir şey çıkınca Ecrin bana doğru geldi sanırım bu anı çıkış karşısında fazla irkilince bana biraz fazla yaklaştı saçlarının kokusunu alabiliyorum Bu inanılmaz bir şey çok güzel di öyle ki olduğum ortamdan bile soyutlanmış hale geldim bir kızın saçları beni bu hale getiremezdi zaten o sadece bir kız dan ibaret değildi O dünya bizim dünyamız Ama bu büyülü an kısa sürdü çünkü Ecrin çekildi üzücü oldu bu O sırada artık yan odada ne oluyorsa Ege bağırarak "Bak ben boks yapıyorum bak fena olur" diye sallıyordu boks yapıyormuş Külahımda aynı fikirde Ecrin ile birbirimize bakıp Ege'nin bağrışlarına güldük az önce ki irkilişi geçmiş gibi duruyordu bu sefer Asaf'ın çığlıklarını duyduk 'biz aşiretiz' falan diyordu Ecrin bana dönerek "korkudan ne saçmaladıklarını onlar bile bilmiyor" gerçekten haklıydı aşiret? Yalan bir halay olsaydı Asaf ve Ege başı çekmeye hazır " Haklısın" dedim Ecrin'e hitaben yolun sonu gelmişti artık aydınlık bir yol vardı evet bitmişti dışarı çıktık bizden biraz sonra ada ile Okan daha sonra da nefes nefese ege ile Asaf çıktı "Size ne oldu?" Diye soran ada oldu "kadın sizi sevdim ben burada kalın diye kapıyı kapatmaya başlayınca ayaklarımızı kıçımıza vura vura koştuk" dedi ege bunun üstüne Asaf "bir daha buraya gelen namert" demişken yanımıza bir görevli gelerek "buyrun bunlar içeride çekilmiş fotoğraflarınız" dedi Elimize alarak incelerken ege ile Asaf'ın birbirlerine sarılmış fotoğrafını görünce hepimizin gözü bu ikiliye çevrildi Ecrin kıkırdayarak "ne oldu cesur yürekler ne bu hal?" Deyince Asaf alınmış bir halde "O kadın sizi sevseydi siz görürdünüz" demesi hepimiz kahkahaya boğdu O sırada Ecrin'in bana yaklaşmış olduğu fotoğrafı görünce el çabukluğu ile hemen aralarından çekerek cebe indirdim Bu sefer de hız trenine binmek isteyince bizimkiler bende ayak uydurarak hız trenine yöneldim herkes bindiğinde ada midem bulanır kusarsam korkusu ile Ege'nin yanına oturdu en azından ikizimin üstüne kusmuş olurum diyince ege tiksiniyorum senden bakışı attı Okan ada ile oturamadığı için bir miktar üzgün görünüyordu Asaf ile ikisi oturunca Ecrin de benim yanıma oturdu Bugün şans bizden yana Tren hareket etti ilk yavaştı ama sonrasında git gide hızlandı özellikle de dik yokuşlardan inerken epey hızlanıyordu buda Ecrin'in oldukça hoşuna gidiyordu tren her hızlandığında çığlık atarak gülüyordu onun bu kadar eğlenmesi sayesinde bende eğlendim Gülen yüzünü görmek her şeye bedel gibi Trenden indiğimizde ada epey solgun görünüyordu "kusucam" dediğinde ecrin hemen oradaki satıcının birinden bir poşet alıp gelerek adaya uzattı ada kusmaya başlarken Ege saçlarını tutmak maksadıyla geçecekken ondan önce Okan ada'nın saçlarını tuttu Sabah Okan'ın ne yediğinin araştırılmasını talep ediyorum yürek yemiş olabilir Olabilir ama muhtemelen Ege bunu Okan'ın daha yakın olmasına bağlayacak ada kalkarak "Teşekkür ederim" dedi Okan'a hitaben Okan da bu teşekkürü karşılıksız bırakmayarak "rica ederim" dedi ege anlamıyorsan seni salaklar listesinde birinci sıraya koyuyorum kardeşim Ada'nın durumu böyle olunca fazla oyalanmayarak lunaparktan çıktık çıkarken Ecrin'in gözünün bir peluş ayı da kaldığını fark edince onun yanına giderek "Güneş için bir oyuncak almak istiyorum yardımcı olur musun?" Diye sordum beni kırmayarak "tabi olur" diye cevap verdi Oyuncak tezgahının önüne giderek oyuncaklara bakmaya başladık ecrin bana bir bebek gösterdiğimde "çok rüküş bizimle değilsin Çınar" dedi bebeğin kıyafetinin rüküş olmasının ne gibi bir önemi olabilir ki Bana peluş bir tavşan gösterdiğinde "Güneş'in zaten bir uyku arkadaşı var" dedim bana bakarak "bu iş git gide zorlaşıyor" dediğinde güldüm bu söylemine sonunda elbisesi rüküş olmayan bir bebekte karar kıldık "Bana yardım ettiğin için bu ayıcık da senin" dedim biraz önce gözünün takıldığı ayıcığı alarak zaten büyük bir ayı değildi bana gülümseyerek "Teşekkür ederim" dediğinde onu gülümsetebildiğim için kendimi iyi hissetim gülüşü bize güç kaynağı ya Ecrin ile kucağında ayısı oradan ayrıldık Asaf yürüyerek gelmişti evi buraya yakındı ege ile adayı okan bırakacaktı Ecrin'in evi Ege'lerin evine yakın diye onu da Okan bırakacaktı Şans bugün bizden yana mı demiştim unut gitsin Ecrin ile geçecek bir araba yolculuğu beni daha iyi yapabilirdi ama olsun en azından bugün birlikte bir fotoğrafımız oldu bu güzel bir şey Bende yol arkadaşı olarak Güneş'e aldığım bebeği seçerek yola koyuldum çok geçmeden eve geldim ve arabadan indim Kapıyı çaldığında açan Toprak abinin başında her zaman benim taktığım yani Güneş'in bana taktırdığı taç vardı insanlar bu adamı ciddi biri zannediyordu "Abi iyi ki kapıda ben vardım yoksa karizma fena çizilmişti" diyip güldüğümde "çizilir çizilsin kızım mutlu olsun yeter" dedi Bu adam örnek baba ya Biliyorum ömrümde benim baba olarak tanımlayacağım tek insandı ona baba dememiştim ama babam olarak gördüğüm tek insandı mahcubiyetim minnettarlığım ve biraz da yük oluyormuş hissiyatı engel olmuştu bunu söylesem Feride abla ayrı kızardı Toprak abi ayrı fırça atardı biliyorum İçeri girdiğimde Güneşin yanına adımlayarak "minik bak sana ne aldım" dediğimde heyecanla bana doğru gelerek hediyesine bakmaya çalıştı bebeği ona uzattığımda gözleri parladı bu parıltıdan beğendiğini anladım toprak abi dahil olarak "biri bize hediye verdiğinde ne diyorduk kızım?" Diye sorunca güneş bana dönerek "teşekküy edeyim abi" dedi Yerim ben bu kızı "Ecrin ablan ile birlikte aldık" dedim "abla neyde?"Diye sordu Ecrin'i severdi bu yüzden de soruyordu "başka zaman gelecekmiş" dedim hafta sonunu kast ederek " O geydiyinde ona teşekküy edeyim" dedi yanağını sıkarak "edersin" dedim Yanakları tombul bir çocuk olduğu için daha sevimli gözüküyordu insanın ısırası gelirdi Feride abla da geldiğinde bizim çekirdek aile tam olmuştu
bir bölümün daha sonuna geldik Yorumlarınızı ve Oylarınızı eksik etmeyin 🫶
|
0% |