Yeni Üyelik
5.
Bölüm

4. Bölüm

@1907_busra

 

 

Selamm

 

 

 

FLASBACK

 

Duymak ağır gelmişti hemde fazlasıyla karnındaki canın yitip gittiğini hissetmişti ama duymak öğrenmek yıkıp yakmıştı Bahar'ı çocukları için çıktığı bu yolda elindeki her şeyi kaybetmiş hissi ile mücadele ediyordu

Oğlu vardı korumayı bile beceremediği oğlu acizlik hissi dört bir yanını sarmıştı Bahar'ın gece boyu ağladı hıçkıra hıçkıra ağladı Çınar zeminde cenin pozisyonunda annesinin ağlama ve hıçkırık seslerini duydu sessizce ağlayarak ona eşlik etti yan odasında kardeşi öldü Çınar annesinin yanına gitmeye cesaret edemedi göreceği görüntü ona ağır gelirdi gidemedi küçücük çocuktu ama göreceği ağır gelir diye annesinin yanına gidemedi

Yıllar sonra ise kendini suçlayacaktı

niye gitmedim? Niye annemi yalnız bıraktım? Kardeşim ölürken ben ne yaptım? Annem dayak yerken ben ne yaptım?

Oysa Bahar o gece Çınar onu görse daha kötü olurdu oğlu kendini yerde kanlar içinde hıçkırıklar ile ağlarken görsün istemezdi Çınar daha 5 yaşında bir çocuktu bunu görmesine gerek yoktu bu adaletsizlikti.

Sabah bir doktor ile çıka geldi Kemal, kontrol için geldi doktor Bahar'ı düşündüğü için getirmedi doktoru bebeğin öldüğü kesinleşsin diye getirdi Bahar duysun dersini alsın diye..

Nasıl bir cani bu insanlık mıydı kim kendi çocuğun bile isteye katili olurdu?

Ağır geliyordu artık ağır geliyordu taşıyamıyordu bir bebek öldü kendi karnındaki bir bebek babası tarafından öldürüldü Çocuklarım için dediği bu yolda birini kaybetmek Bahar'ı ölmekten beter etti

Oğlu vardı korumayı bile beceremediği oğlu dün gece Kemal tarafından eli yakılan oğlu avuç içine sigara basılan oğlu elinde ki iz asla geçmeyecek oğlu

Kemal istediğini alınca doktoru da aldı gitti etrafa baktı Bahar yerdeki kanlara bizzat kendi kanına ölen bebeğin kanına kalktı sonra Çınar bu kanları görmemeliydi Dayak yiye yiye karnındaki bebeği düşürdüğü gecenin sabahı oğlu kanları görmesin diye kalktı yeri temizledi kanını temizledi gözlerinden yaşlar düşe düşe..

Odaya geçti Çınar ne halde diye bakmaya yerde bacaklarını kendine çekmiş uyuyan Çınar'ı gördü çıktı odadan yaslandı duvara çöktü yere ellerini ağzına kapattı ağladı Çınar sesini duyup uyanmasın diye hıçkırıklarını tek tek yuttu

Uyandı Çınar annesinin ağlama seslerini duymadı ama uyandı kalktı yerden avucunda yoğun acı vardı hala öyle ki daha fazla acıyordu kalktı annesine bakmaya nerdeydi annesi nasıldı ne haldeydi

Peki ya kardeşi?

Duymuştu Kemal giderken "Artık karnındaki yok bu sana ders olsun" diyişini duymuştu kabuslarına konu olacaktı silinmeyecekti kulaklarından o ses unutmayacaktı unutamayacaktı.

Bahar'ı gördü Çınar gördü annesini kehribar rengi gözleri kıpkırmızı olmuş annesini gördü doldu hemen gözleri minik adımlarla korka korka annesinin yanına ilerledi yaktı içini Bahar'ın oğlunun bu hali

"iyi misin anne?" Diye sordu nasılsın değil iyi misin iyi olmadığını bilir gibi "iyiyim oğlum" dedi iyiyim kelimesi keskin bir acı bıraktı bir gün iyi olabilecek miydi?

Çınar geldi annesinin yanına sigara yanığı olan elini annesinin karnına yasladı dolu gözlerle annesine baktı "kardeşim artık yok mu?" Diye soruşu Bahar'ı kaç kere öldürdü sayamadı Bahar içi ne kadar yandı ama sönmedi yandı yandı yandı...

Yalan söyleyemedi "Artık yok melek oldu gökyüzünde bir yıldız oldu" dedi oğlunun dopdolu olan gözlerine bakarak Çınar'ın gözlerine bakmak kendi gözlerine bakmak gibi gelirdi çoğu zaman Çınar annesine benziyordu

"Gökyüzündeki yıldız" diye tekrar etti Çınar oğlunun dolu gözlerinden öptü Bahar "evet artık yıldız oldu kardeşin orada daha mutlu olacak" orada daha mutlu olacak demek ağrına gitti ama belki de gerçekten orada daha mutlu olacaktı zordu bunu kabullenmesi

"Ne zaman yıldızlara baksan bil ki kardeşin orada bir yerde" dedi Bahar oğluna teselli vermek ister gibi en çok kendisinin teselliye ihtiyacı varken

"Keşke bizde yıldız olsaydık gökyüzünde daha mutlu olurduk değil mi anne?"

Oğlundan gelen bu soru kahretti Bahar'ı yüreğine bir kor düştü sanki hiç bir şey diyemedi oğluna zaten ne kaldı ki diyecek tuttu gözyaşlarını sakladı hepsini yuttu acısını oğlunun avucuna baktı

"Yarana bakalım mı?" Dedi annesinin kıpkırmızı olan gözlerine baktı Çınar yorgundu annesi farkındaydı sorun çıkarmak istemeyerek "tamam" dedi

Bahar yanıklara iyi gelen bir krem alıp getirdi avucunu açtı Çınar, acıyordu eli ama kardeşinin kaybı kadar değil zihninde Kemal'in sesi oynarken acıdığı kadar değil..

Annesinin yüzüne baktı Çınar 'annem olmasaydı ben ne yapardım' diye geçirdi içinden kardeşi yıldız olmuştu bunun düşüncesi ile gözleri tekrar ıslandı ya annesi de yıldız olursa?

Çınar'ın yeniden dolan gözlerine bakan Bahar avuç içinin acımasından endişe ederek "acıyor mu?" Diye sordu "Hayır acımıyor" dedi Çınar acıyor derse annesi üzülürdü biliyordu

"İyiyim anne" dedi bu defa İyiyim kelimesi ok oldu Bahar'ın yüreğine saplandı çünkü biliyordu oğlu iyiyim demeyi ondan öğrendi oysa o istemezdi ki oğlu onun gibi olsun iyi olmadığı halde bir enkaz'dan hallice olduğu zamanlarda iyiyim desin istemezdi ki

​​​​​​Her şeye rağmen dik durmak zorunda kalsın istemezdi Çınar onun gibi olsun hiç istemezdi..

​​​​​Merhem'i sürdü oğlunun eline Çınar elinden geldiğince canının yandığını annesine belli etmemeye çalıştı çünkü biliyordu annesinin de yaraları vardı

Yüzünde kızarıklıklar vardı dudağı kanamıştı yüzünde sadece bunlar vardı çünkü morlukların yaraların büyük bölümü karnında göğüslerinde oluşmuştu tekme yiye yiye

Bahar Oğlunun eline merhem'i sürmeyi bitirdi zor olmuştu oğlunun eline bakarken ağlamamak hemde çok zor

Annesi eline merhem sürünce sıra Çınar'a geçti kalktı yerinden annesinin her zaman sürdüğü kremi aldı eline parmak uçları ile kremden biraz alıp annesin yüzünde ki kızarıklıkların üzerine sürdü

Çınar'ın eli Bahar'ın yüzüne değdiği an Bahar'ın gözünden bir göz yaşı süzüldü Çınar görmesin diye hemen sildi Çınar'ın çoktan gördüğünü bilmeden

Annesin yanağında oluşan kızarıklığı okşadı "uf olmuş ama geçer değil mi anne?" Geçer miydi tende ki iz geçerdi peki ya ruhunda kalan iz geçer miydi? mesela oğlunun elinde kalan iz teninden bile silinmeyecekti..

"Geçecek" dedi kendini zorlaya zorlaya geçsin isterdi her şeyden çok oğlu bir gün bu olanları hatırlamasın isterdi annesinin uf olduğunu unutsun isterdi hiç bilmesin isterdi anne uf olmuşsun demesin isterdi

Güzel bir hayattı olsun isterdi..

 

 

 

ŞİMDİKİ ZAMAN

ÇINAR GÖKSOY

 

Feride abla da gelmişti aslında daha önce de gelebilirdi sanki biraz gecikmiş gibiydi benim aklıma takılan Toprak abi'nin de aklına takılmış olacak ki "sanki biraz geciktin?" Dedi sorar gibi

Feride abla ise karşılık olarak "evet aslında mahkeme daha önce bitmeliydi ama uzun sürdü biraz" dedi belliydi halinden yorgun gözüküyordu

Bu defa soru soran kişi ben oldum "aldın mı dava'yı abla" diye sordum bana baktığında yamuk ve kendini beğenmiş bir gülümseme takınarak "sen bir bak bana sence kaybettim mi?" dedi Toprak abi güldü onun bu haline

"Dışardan gören hiç dava kaybetmedin sanar" diyince Feride abla hemen müdahil olarak "o konu bana ağır gelir açma yasemen" iyi hoş ama

Yasemen kim?

 

Evet bende tam olarak onu düşünürken toprak abi ve ben Feride abla'ya garip garip bakışlar atınca Feride abla "azıcık Instagram falan izleyin cahiller" dedi bize cahil dedi

Alındım gücendim hanım efendi

 

Toprak abi ile birbirimize bakarak "bize cahil dedi" diye söylendi Toprak yüz ifadesi şok içindeydi "abi sana yasemen de dedi" diye ufak bir hatırlatma da bulundum Toprak abi sanki iki dakika önce olan şeyi unutmuş gibi kafasını sallayarak "doğru" dedi daha sonra bağırarak

 

"Feride yasemen kim?" Diye gitti Feride abla'nın "Toprak seni boğarım kocacım" diyişi kulağıma geldi

 

Boğarım demesi değil de kocacım diyince ürküyorum

 

​​​​​​Bir kere Feride abla asla öyle şeyler yapmaz tamamiyle şiddete karşı tam bir melek kendisi

Evet savunma sanatı bilen şiddette karşı bir insan

 

Allah allah savunma sanatı bilen şiddete karşı olamaz diye bir kural mı var varda biz mi bilmiyoruz

 

Ama şimdi Feride abla'yı o konuda hafife alamzdım çünkü gerçekten savunma sanatı biliyordu bildiğim kadarı ile bir kaç kişi ona sarkınca öğrenmişti hatta lise de yaşadığım olaylardan sonra bana da öğretmişti lise de yaşadıklarım fiziksel'in aksine psikolajik olsa bile, Feride abla sanırım beni biraz hırpalamak istediği için öğretmiş olabilir diye düşünüyorum zira tam öğrenmeden kaç kere beni yere serdi hiç saymadım.

Sayarsak ortaya pek hoş şeyler çıkmaz bil diye söyledim

Asla bilmiyordum.

Feride abla yemek yapmak için beni çağırınca bende yanına gittim Güneş yanında değildi çünkü mutfakta olursa mutfak yerli yerinde kalmayabilirdi özellikle yemek falan yaparken güneş de ellemek istediği için bir keresinde Feride ablanın göz hapsinden kurtulup elini sıcak tencereye değdirdiğinden beri mutfağa sınırlı girebiliyordu

Toprak abi Güneş ile ilgilenmeye devam ederken bizde hemen hızlıca makarna ve salata yapmaya karar verdik ben "Çınar makarna sende" dedi Feride abla bana makarna yapmayı o öğretmesine rağmen benim makarna konusunda bir uzman olduğumu düşünüyordu bir kere 'sen futbolu falan bırak git bir makarna restoranttı aç' demişti

​​​​​​Neyse ki futbol oynamayı seviyorsun

​​​​​​Hemen makarna için kolları sıvadığımda hızlı hızlı yapmaya başladım çünkü Feride abla için yoğun ve yorucu bir gün olmuştu daha fazla yorulsun istemediğim için hızlıca her işi yapmaya çalıştım makarna kaynarken bu sefer Feride abla'nın yaptığı salatayı almaya çalışınca Feride abla bana ters ters bakarak "Çınar sen makarna yap yeter çocuğum salata yaparken yorgunluktan bayılmam" dedi sanki bıçağın ucu hafiften bana doğrulmuş gibi hissediyorum

 

Hissetmiyorsun zaten doğruldu sen makarna yapmaya devam et

 

Feride abla'nın yanından uzaklaşarak ocağın başına geçip makarnayı tamamladım kıymalı yapmıştım öyle seviyorduk sofrayı da kurduk birlikte, sanki toprak abi Güneş ile ilgileniyorum diye işten biraz kaytarıyormuş gibi geldi ama neyse

 

Sofrayı kurduğumuzda Feride abla Toprak abi'ye seslenince toprak abi Güneş ile birlikte geldi Güneş koşarak Feride abla'nın kucağına atladı tabi sabahtan beri görmemişti annesini özlüyordu

 

Anne özlenir çok özlenir biliyoruz anne yokluğu nedir çok iyi biliyoruz

 

İsterim ki Güneş sadece annesinin eksikliğini bir kaç saat hissetsin benim gibi ömrünün sonuna kadar değil.

 

Toprak abi makarnanın tadına baktığında "Çınar yaptı değil mi?" Diye sordu Feride abla gülümseyerek "Çınar'ın olduğu yerde ben makarna yapmam" dedi gülümsedim bu söylemlerine "abla bana makarnayı sen öğrettin" dedim Feride abla bana bakıp "boynuz kulağı geçti" dedi

 

Yemek yemeyi bitirdiğimizde sofra ve bulaşıklar tamamiyle Toprak abi'nin üstüne yıkılmıştı Feride abla 'yemek bizde'ydi masayı toplama işi sende' toprak abi şöyle bir masa'da ki bulaşıklara bakıp benden yardım isteyecek gibi olduğunda Feride abla hemen "Yemeği Çınar yaptı masa sende" dedi tekrar Toprak abi benden de ümidi kesince masayı toplamaya başladı

Toprak abi'ye söz geçiren tek kişinin Feride abla olması mükkemel bir olay

Ben üzerimi değiştirmek için yukarı çıktım, indiğimde Feride abla ile Güneş'in çizgi film izlerken sarılarak koltukta uyuya kaldıklarını fark ettim Toprak abi ise onların fotoğrafını çekmekle meşguldü

Feride abla sabah'tan yorgun olduğu için Güneş'in sevdiği çizgi filmi izlerken uyuya kalmış olmalıydı zaten Güneş'in de uyku vakti gelmişti

Bir gün şöyle bir görüntü görmek nasip olur mu be

Ecrin ve benim kızım olacaksa olsun diğer türlü gerek yok

Toprak abi beni fark ettiğinde sessizce telefonu bırakıp "Feride bende sende Güneş'i odasına götür" dedi uyanmasınlar diye konuşmadan başımı sallayarak onay verdim

Toprak abi yavaş ve nazik olmaya çalışarak Feride abla'yı kucağına aldığında Feride abla bir an gözlerini kısıkça açarak "Güneş" diye mırılandandı "Burada merak etme Çınar yatıracak" dedi fısıltı ile Toprak abi Feride abla bunu duyunca Toprak abi'nin kucağına yerleşerek gözlerini kapattı Toprak abi ise onun bu haline bakıp iç geçirdi

Bu ikisinin ilişkisine imreniyorum

Bende gerçekten çok güzel bir ilişkileri vardı ikisi de ayrı ayrı mükkemel karaktere sahip olan insanlar ben Toprak abi ile tanıştığımda henüz 11 yaşlarında bir çocuktum Toprak abi o zamanlar bizim okula beden hocası olarak gelmişti daha sonra olan olaylar ve beni yetimhane den almak istemeleri sebebiyle ilişkileri hızlı ilerlemişti

Yaklaşık 3 aylık birliktelikleri vardı beni almak istemeleri üzerine aileler tanışmıştı zaten Feride abla'nın ailesi kalabalık değildi annesi ve babası işte bu kadar dı kardeşi falan yoktu

Ailelerin tanışması da olaysız değildi çünkü Feride abla da Toprak abi de üç aylık ilişkiyi evliliğe götürecek insanlar değildi aileler bunu garipsedi sonra benim için evlenmek istedikleri anlaşıldı Toprak abinin ailesi karşı çıktı istemedi Feride ablayı değil ama beni istemedi

Dört kardeşi olan kalabalık bir aile yapısına sahipti Toprak abi iki abisi bir ablası vardı lale halam yani Okan'ın annesi beni kabul eden tek kişi olmuştu başından beri Toprak abi'ye destek olan tek kişi

"Ne olduğu belirsiz bir çocuğu tuttun getirdin" demişti Toprak abinin annesi geldiğim ilk zamanlardı ilk günler eve bunu söylemek için gelmişti zaten olan mahcubiyetim istenmemem üzerine kat ve kat arttı

Benim için ailesine rest çekti Toprak abi bugün bile görüşmüyorlar denilecek kadar az konuşurlar Lale halam bile kesmişti onlarla görüşmeyi ben miydim bu hikaye de kötü olan yoksa onlar mı?

Güneş'i kucağıma alarak yavaş ve sarsmadan yatağına götürüp yatırdım bende yatmak üzere kendi odama geçtim yarın büyük gündü derbi günü Ecrin bize gelecekti

Okan,Asaf ,ege ve ada da gelecek

Ecrin bize gelecek. Sadece buna odaklanıyorum

Heyecan duygusu şu an her hücremde çünkü Ecrin'i gömek farklı bir şey ama benim evimde görmek bambaşka bir şey benim evimde olması benim dokunduğum yere dokunması benim oturduğum yere oturması bir insan ne kadar çok sevilir bilmiyorum

Ama ben Ecrin'i kalbim patlayacak kadar çok seviyorum yüreğim bedenime sığmadığını hissedecek kadar seviyorum bir gün Ecrin beni sevmese bile ben ondan başkasını sevemem kalbim kabul etmez, benliğim ona asla ihanet etmez

Çabuk bir şekilde yarın olmasını diliyorum

Ecrin'in sabah direkt burada olmayacağını biliyorsun değil mi?

Bu benim heyecanımı kontrol altına almamı sağlamıyor biliyorum yarın direkt burada olmayacak maç 20:45 itibari ile başlayacaktı onlar da muhtemelen yarım saat önce falan gelirdi ama netice itibari ile gelecekti önemli olan buydu

Alarmımı kurmadım çünkü yarın erken kalkmamı gerektirecek bir durum yoktu yani kabus görmezsem uyanmam diye umut ediyorum tüm bunları düşündükten sonra kendimi uykuya bırakıp fişi çektim

...

 

Kabus görmediğim bir gece olmuştu ama benim öyle zamanlarım da olmuştu ki kabus görürüm diye uyumaya korkar olmuştum

Öyle ya uyumaktan korkuyordum yine zihnimin ücra bir köşesinde onun yüzü belirir diye içimden bile soylemediğim o kişinin

Kemal Zorlu

Böyle olmak istemezdim annemi kaybetmek istemezdim benim bu hayatta sahip olduğum tek şeydi annem onu da elimden almıştı çocukluğumu almıştı kardeşimi almıştı ben'den her şeyi almıştı

Ama ben iyileşiyordum, iyileşiyorum değil mi? O artık yok ,yok değil mi?

Hani herkes der ya keşke çocuk olduğumuz o zamanlara dönsek başımızı yastığa kaygısızca koyabildiğimiz zamanlara, ben hiç bir zaman bunu diyebilen bir insan olmadım benim çocukluğum olmadı ki o zamanlara geri dönmek isteyeyim başımı yastığa bir kez olsun kaygısızca koyamadım ki

Ama ben hep buydum bu olmuştum ve her şeye karşı koymalıydım güçlü olmalıydım annem öldü benim kardeşim öldü benim görmezden gelindim kabullenilmedim

Bunca şeye dayanabiliyor oluşuma kızgınım.Her gün içimde kopan fırtınalara,kırgınlıklarıma ve görmezden gelinmelere rağmen yüzümde hiç bir şey yokmuş gibi ifade taşımaktan yoruldum. Sanki tüm yaşadıklarımı yok saymak, üstünü örtmek güçlü görünmek zorundaymışım gibi. Oysa içimde birikmiş bir öfke var. Hayatta beni bu kadar güçlü durmak zorunda bırakan herkese, bazen insanın hissetiği gibi davranması gerektiğini düşünüyorum belki bazen kırılmak, yıkılmak, ağlamak gerekiyordu ama ben her zorlukta daha dik durmaya kendimi zorladım kendimi katılaştırdım ve şimdi bu katılık ruhumda yük gibi duruyor

Kimi zaman gülüyorsun şaka yapıyorsun ama aslında ne kadar yorgunsun..

Bazen yorulursun ama sabah kalktığında hiç bir şey olmamış gibi gülersin hayat belini büker ama senin dizin bükülmez çünkü buna hakkın olmaz her zaman dik olmaz insan yaşadıkları onu dik durmaya zorlar bu hayattı sen seçmezsin ama yaşaması gereken sensin dayanmak zorunda olan sensin acımasızca

Çok fazla acımasızlık gördük

Güneş'in odaya girip yatağıma zıplaması ile birlikte hapsolduğum kara delikten kurtuldum şen kahkahalar içinde yatağımda zıplamaya devam etti "abi çok uyumusun babam geysin dedi uyandıy da dedi" Toprak abi böyle dememişti biliyordum güneş hanım beni uyandırmayı seviyordu bir kaç kez daha böyle yapmıştı

"Doğru söyle demedi değil mi baban öyle bir şey" diye sordum yakalanmışlığın verdiği telaş içinde hızlı hızlı "şöyledi abi uyandıy dedi geyçekten" ona inanmadığımdan yatağa yatırarak gıdıklamaya başladım "doğruyu söyle minik" elimden kurtulmak istemesiyle birlikte gülmeler içinde "demedi ama sen uyuyoysun ben kimiyle oyun oynayabiliyim" dedi ellerini açıp kaldırdı hanım efendiye bak kiminle oyun oynasınmış beni uyandırmış bak ya

"Sen iste ben seninle oynarım ama yalan söylemek yok" dedim onu kaldırıp alnından öperken "tamam biy keye daha söyemem" dedi gülümsedim ona birlikte aşağı indik aslında güneş de haklıydı çünkü saat 10:30 olmuştu bu kadar uzun süre kabus olmadan uyumak saşırttı beni

İndiğimde kahvaltı masası çoktan kurulmuş bekliyordu muhtemelen onlar etmişti çunku sofrada sadece tek kişilik yer vardı Feride abla bana seslenerek "Çınar biz yedik sen de ye" dedi tahmin ettiğim gibi, sabahları fazla iştahlı olmazdım o yüzden sadece biraz atıştırdım ve kahvaltılıkları toparladım

Mutfağa geçtiğimde Feride abla'nın bir şeyler ile uğraştığını gördüm hamur yapıyordu ama ne hamuru "abla ne yapıyorsun?" Diye sordum merak ederek bana baktığında

"Biliyorsun Toprak maç izlerken atıştırmalık bir şeyler istiyor bir de şimdi yenerseniz kutlamak istersiniz çocuklar da gelecek kek kurabiye falan yapayım diye düşündüm" yanına giderek yanağını sıktım "ya sen bizi mi düşündün ama ne zahmet ettin gerek yoktu" dedim ama onlarla bile bu samimiyete gelmem hiç kolay olmamıştı dışardan bakan biri atlattığımı düşünürdü ama ben atlatılacak şeyler yaşamadım

O kurabiye hamurunu yoğurdu bende yardım etmek isteyerek kurabiyelere şekil vermek istedim Feride abla aynı zaman da başka şeyler de yapacağı için bana izin verdi önüme bir kaç kalıp bıraktı bende şekil vermeye başlarken gözüme kalp şeklindeki kalıp takıldı sanırım kalpli kurabiye yapacaktım

Tabi ki Ecrin için

Okan için yapacak değilim herhalde, Ecrin için ama sanırım bu kurabiyelerin reçelli olanlarınıda görmüştüm bu yüzden en güzeli olsun diye ufak çaplı bir araştırma yapmaya koyuldum.

Ecrin vişne reçeli çok severdi, ve şans oydu ki bizim evde şu an vişne reçeli vardı. Dolaptan reçeli çıkararak görselde ki gibi kurabiyeye şekil vermeye çalıştım ilk önce yuvarlak yapıyorum sonra parmaklarım ile içine kalp yapıp içine reçel koyuyordum

Güzel oluyor lan

​​​​​​Harbiden güzel oluyordu. Zordu ama yapması Ecrin geldiğinde tabi ki ona 'bak ben sana kalpli kurabiye yapmak için sabahtan beri uğraşıyorum' diyemeyecektim ama olsun Ecrin bilmese bile onun için burada kapli kurabiye hazırlayan onu çok seven değer veren birisi var.

Feride abla'nın dikkatini çekmiş olmalıyım ki yaptığım kurabiyelere bakarak "madem böyle marifetlerin vardı daha önce niye söylemedin" dedi sonra bana imalı bir bakış atarak yamuk şekilde gülümseme takındı "bu kurabiyelerin kimin tabağına gideceği seçildi değil mi?" Dedi ah Feride abla her şeyi anlamak zorunda değilsin be

"Tabi ki senin tabağına" dedim

Yalan aklına bile gelmedi

Feride abla inanmaz bakışını kuşanarak "hadi oradan ben bilmiyorum sanki" dedi tamam abla biliyorsun abla tamam ya illa söylemek zorunda değilsin arkamı dönüp biri var mı diye baktım "abla tamam biliyorsun" dedim

Panik halime bakıp bayağı eğlendi sonra tekrar kurabiyelere bakıp "inanmıyorum ya Toprak bile bana yapmadı" dedi Toprak abi bunun için sanırım epey uzun bir trip yiyecek

"Düşünülmek güzeldir Ecrin bilmese bile senin onun için bu kurabiyeleri yapmak için bu kadar uğraşman bak yine sevgim kabardı sana karşı" diyip kalkıp bana sarıldı. Ben de ona sarıldığım sırada Toprak abi mutfağa girerek

"Ne için bu sevgi seli" diye sordu Feride abla benden ayrılıp, anında trip mooduna girerek "Çınar kalpli kurabiye yapmış sen bana hiç yapmadın" dedi yemin ederim bu kadın dan korkulur

Toprak abi şaşkın bir hal içinde bana dönerek "Kalpli kurabiye nerden çıktı ya" tabi ben cevap vermeden Feride abla müdahil olarak "Ne demek nereden çıktı ben kalpli kurabiye yapılmaya layık bir insan değil miyim?" Diye trip atma işini iyice arşa çıkardı

Toprak abi'ye acımaya başladım şoklar içindeyim

Sen mi? Ben mi?

Toprak abi Feride abla böyle deyince hemen telaşa kapılarak "Hayatım olur mu öyle şey sen her şeyin en iyisine layıksın" dedi Feride abla hiç de gönlü alınmış gibi durmuyordu yüzünde ufak bir yumuşama olduysa bile ustalıkla gizledi ve "hıh" nidası ile mutfaktan çıkış yaptı

Feride yapıyorsun bu sporu

Valla yapıyor Toprak abi Feride abla'nın çıkışının ardından bana dönerek "oğlum niye Feride evdeyken yapıyorsun al sonra ceremesini ben çekiyorum" diye bana isyan etti. Hayır ben burada sevdiceğim için güzel güzel kalpli kurabiye yapıyorum benim ne suçum var

Tek suçumuz kaplı kurabiye yapmak..

Toprak abi de peşi sıra Feride abla'nın arkasından çıktığında, bende kurabiyeleri fırına atarak pişirmeye başladım yanmasın diye de bayağı özen gösterdim ne zor işmiş bunlar çok stresli

Dedi bundan bir gün sonra maçı olan hem kaptanlık bandını taşıyan hem de gol atması gereken şahıs

O Farklı bu farklı bir süre de pişirmeyle ilgilendim elimde şu an iki tepsi kalpli ve reçelli kurabiye vardı tabağa bir kaç tane koyarak Güneş'e tattırmaya karar verdim yanına gittim ve kurabiyeyi önüne bırakarak "ye bakalım nasıl olmuş" dedim kalpli kurabiyenin reçelli kısmına bakarak "çok güzey" dedi ve hemen eline alıp ısırdı bitirdiğinde birini daha eline alacaktı ki onu durdurup "bir dakika önce tadı nasıl onu söyle minik" dedim bana bakıp "abi kaypli çok güzey olmuş" ve devam etti "reçel biye vay" dedi

Kalpliymiş bak bak bilmediği de yok

Zaten hamuru Feride abla yaptığı için sıkıntı yoktu. Ama işimi sağlama almak için Güneş tadına baksın istemiştim

3 yaşındaki çocuğa olan güven

Daha sonra onun bir kurabiye daha yemesine izin verdim şöyle saate bir göz attığımda az bir zaman kaldığını fark ettim kurabiye şekillendirmek tahminimden daha uzun bir süremi almış bunu fark ettim

Güneş'i bırakarak yukarıya çıktım hızlı bir duş aldım.İmzalı Fenerbahçe formamı üzerime giydim tüm takımdan imzalı bir formaydı bu henüz hiç A takım mücadelesine çıkmamış olsak bile bazen kadro da boşluk olursa maçlara gidiyorduk sadece ben değil diğerleri de bu fırsattı buluyordu

Ama bu iş benim için daha zordu çünkü ben santrafor olarak sahadaydım Fenerbahçe ise gölcüsüz kalıp 19 yaşındaki beni oyuna almaları biraz uçuk bir hayal, yakın zamanda olmasa bile bir gün mutlaka Fenerbahçe A takım formasını giyip maça çıkacağım.

Formamıda üzerime geçirdiğimde tamamdım. Az bir parfüm sıktım aslında pek fazla sevmiyordum parfüm kullanmayı, ama şimdi Ecrin geliyor.

Aşağı indiğimde Toprak abi ile Güneş'inde derbi mooduna çoktan geçtiğini gördüm Toprak abi ile benim çabalarım sayesinde güneş çok sıkı bir Fenerbahçeli adayı olmuştu.

Toprak abi "Sarı" dediğinde Güneş "Laciyeyt" dedi Toprak abi "en büyük" dedi bu defa Güneş "Feney!" Diye bağırdı Toprak abi onu kucağına alarak "aferin benim minik kanaryama" dedi ve onun yanaklarını ısırır gibi sesler çıkarıp Güneş'i eğlendirdi

Feride abla da onların bu hallerini gülerek izliyordu Beşiktaş'lıydı Feride abla şu anda üzerinde Beşiktaş forması vardı ama fanatik denilecek düzeyde izlemezdi. Şu an sırf Toprak abi gıcık oldun diye giydiğine yemin edebilirim ama kanıtlayamam

Yo sorarsan söylüyor zaten ne zaman sakladı?

Birlikte izlediğimiz derbilerde fotoğraf çekilmeyi severdik iki Fenerbahçe'li bir Beşiktaş'lı zaman içerisinde üç Fenerbahçeli, bir Beşiktaş'lı olarak değişmişti bu halinden memnunduk oldukça

Yine fotoğraf için hazırlandık selfie olacaktı Feride abla çekiyordu "Hazır mısınız?" Diye sordu Güneş heyecan içinde "Hazıyız" diye bağırması üzerine Feride abla fotoğrafı çekti bu fotoğrafında albüme gideceğini adım gibi biliyorum

Derken kapı çaldı geldi

Ecrin geldi sonunda be

Sabahtan beri onun için bekliyordum kurabiye bile yaptım hem de kalpli sırf o beğensin diye onun için yaptığımı bile bilmeyecekti oysa.

Hızlı adımlarla kapıya yönelerek açtım kapıyı heyecan içerisinde, bizimkiler kapıdaydı Ecrin arkada kalmıştı herhalde

Değil mi?

Hepsine selam verdim içeriye geçtiler Ecrin hala yok arkada değil o zaman nerede? Gelmedi mi? Yok kesin geliyordur?

En son geçen Ege kapıya baktığımı fark edince üzgün gözlerle bana bakıp

"Gelemeyecek"

dedi omzumu sıkıp heyecanlı olduğumu biliyorlardı ben söylemezdim ama anlarlardı Asaf ve Okan da omzumu sıkarak destek vermeye çalıştılar

Gelmemiş o zaman kalpli kurabiyeyi niye yaptık?

Gelmemiş..

Hayal kırıklığı sadece buydu hissetiğim hayal kırıklığı onu benim evimin içinde görmek, onun için yaptığımı bilmediği kurabiyeyi yerken görmek ve hayal ettiğim diğer şeyler kırılmıştı şimdi hepsi

​​​​​​Gelmemiş..

 

 

 

 

Ama ya haksızlık o kadar kalpli hem de reçelli kurabiye yaptık reva mı ya gelmedi

Gelmemiş.

​​​​​​Sus ya tamam gelmedi işte

 

Çınar'ın yaptığı kurabiye 🥺⬇️

​​​​​​Gelmediii😭

Loading...
0%