Yeni Üyelik
1.
Bölüm

1. Bölüm

@1907bne


 


 


 


 


 


 


Damla;


 


Asansörlerin önüne geldiğim de yanımda duran adama baktığım da tanıdık gibi gelmişti. Tekrar baktığım da onun Ateş Karaaslan olduğunu anlamıştım. Asansör çağırma tuşlarına sürekli basıyordu.


 


" yalnız sürekli basmış olmanız hızlı gelmesine etki etmiyor?." Dediğim de bakışlarını bana çevirmiş beni baştan aşağı süzmüştü.


 


" pardon?.


 


"tuşlara sürekli basmanız bir şey değiştirmeyecek."


 


Asansör kapısı açıldığın da sessizce ikimizde içeri girmiştik. Asansör sendelediğin de ateş tam düşecekken koluna girip onu tuttum.


 


Bir an göz göze geldiğimiz de öyle kalmıştık ateş doğrulduğun da kolunda ki kolumu yavaşça çekmiştim.


 


Filmler de tam tersi olmaz mıydı? Kız düşecekken başrol kahramanımız kızı tutardı ve saatlerce mal gibi bakışırlardı. Neyse ki film çekmiyorduk ve ben o aptal başrol kız değildim. Ateş düşecekken onu tutmuş olmama rağmen bir teşekkür bile etmemiş olması canımı sıkmıştı.


 


Demir ile kardeş olduklarından şüphe ediyorum şuan demirin nezaketinden bu adam neden gram almamış.


 


" rica ederim."


 


" ne"


 


" düşecekken seni tuttum ya teşekkür ettiği farz sayarak rica ediyorum." Dediğim de ima ile ateş beni gene süzmüştü ve bir süre gözlerimin içine bakıp yarım bir tebessüm ederek asansörden inmişti.


 


--


 


"abii ben gel-"


 


Odaya dan diye giren adamla bir birimizi bakıyorduk anlamsız bir biçimde.


 


" abim nerede ? ve sen neden onun koltuğun da oturuyorsun?."


 


" Ateş Karaaslan" deyip ellerim ile bana bakan adamı gösteriyordum.


 


" evet?."


 


Oturduğum yerden kalkıp Ateş'e doğru ilerleyip elimi uzattım.


 


" Damla Korkmaz."


 


" pek memnun olamadım abim nerede?."


 


"abinizi öldürdüm ve yerine geçtim." Dediğim de ateş daha da gergin bir biçim de bana bakıyordu.


 


" şaka tabi ki. Demir bir iş için şehir dışına çıktı." Deyip ikili koltuklardan birisine oturduğum da ateş hala gergin bir biçim de bana bakıyordu. Neydi bu gerginlik hiç anlayamamıştım.


 


Kapı tıklandığın da içeri demirin asistanı ece girmişti.


 


" damla hanım son proje için onayınız gerekiyor." Deyip bir dosya uzatmıştı. Ecenin uzattığı dosyayı alıp tekrar demirin koltuğuna oturup dosyayı incelemeye başladım.


 


" Ececim bana bir sade Türk kahvesi getirir misin? Ateş beyinde bir isteği varsa."


 


Tekrar dosyaya döndüğüm de ateş sert ses tonu ile konuşmaya başlamıştı.


 


"Ece, Korhan şirkette mi ?"


 


Kafamı kaldırıp ateşi incelediğim de dağınık bir saç stili vardı bunun yanına sıra hafif kirli bir sakal bırakmıştı, yüz hatları oldukça belirgindi elmacık kemikleri fazla belirgindi hatta. Uzun boyu ile fazlasıyla yakışıklıydı sanırım Karaaslan genleri gereği aslan kardeşler fazla yakışıklıydı. Bakışlarımı ateşten çekip umursamazca projeyi kontrol ediyordum.


 


Demir Karaaslan şirket dışında olduğu zaman şirketin her türlü yönetimi bana aitti.


 


" evet ateş bey Korhan bey odasında." Ateş bana bir şey söylemeden odadan bir hışımla çıkmıştı.


 


" ece ateş bey şirkete geldiğin de sinirleneceği bir durum mu oldu?."


 


" damla hanım ateş bey şirkette en son geldiğinden beri fazla değişiklik oldu işte dinlenme alanı, teras, kahve bölümü vs alanlar ondan sonra yapılmıştı. Bunları kimin yaptırdığını sorduğun da sizin istediğiniz üzerine olduğu söylediğimiz de bir hayli şaşırdı ve sinirlendi bizde pek anlam veremedik. Sonrada birden demir beyin odasına daldı, demir bey burada değil dememe bile fırsat kalmadan."


 


"tamam canım sen çıkabilirsin."


 


~ ~


 


ATEŞ;


 


Şirkete geldiğimden beri hiçbir şeye anlam veremiyordum. Şirkette neredeyse her şeyin yeri, her alan değişmişti disiplin abidesi demir beyin şirketin de dinlenme alanı diye bir yer olmasına mı şaşırayım? Burnu yere düşse almayacak olan Demir Karaaslan'ın koltuğun da bir kadının olmasına mı? Şirketi kimselere emanet edip 1 gün bile uzak kalamayan demir beyin şehir dışında oluşuna mı şaşırayım.


 


Bu damla denen kadın kimdi? Ve abim neden bu kadına böylesine güvenip her şeyi teslim etmişti korhan dururken.


 


Korhanın odasından bir hıçımla girdim.


 


"korhan."


 


" oo ateş Karaaslan sizleri burada görmek büyük şeref."


 


"korhan bu damla kim?."


 


"olum bir dur nefes al, gel hoş geldin."


 


Korhanın beni görmeyi beklemediğini biliyordum. Fazlasıyla uzun zamandır bozkurttan uzakta yaşıyordum ve geleceğimi kimseye haber vermemiştim, güya abime sürpriz yapacaktım. Korhan ile tokalaşıp koltuklardan birisine oturdum.


 


" demek meşhur damlamız ile tanıştın."


 


" pek tanışmak sayılmaz. Kim bu kadın neden abimin odasında?."


 


"damla şirketimizin de, demirin de göz bebeği."


 


Damla abimin sevgilisi miydi ? neden bu fikir benim canımı sıkmıştı.


 


" abimin bir sevgilisi mi ? var."


 


"yo yoo öyle bir şey değil."


 


" hiçbir şey anlamıyorum inan ki korhan."


 


" damla şirketimizin baş modelisti ve ayrıca demir olmadığı zamanlarda şirketin yönetimin de duruyor."


 


"sen varken neden damla?."


 


" demir Karaaslan öyle uygun gördüğü için birader."


 


"işte bende onu anlamıyorum kimdir bu kız, nereden gelmiş, abimle nereden tanışıyor ve abim neden ona bu kadar çok güvenip, istediklerini yapıyor. Farkındasın demi şirkette bir dinlenme alanı var, bir teras var abim şirket içinde disipliniyle bilinen birisi değil mi? Ben mi yanlış hatırlıyorum. Herkesin masasın da bile mesafe olsun, çalışanlar bile bir birine uzak olsun isteyen birisiyken şimdi şirketin tam ortasında çalışanlar iç içe."


 


" yani evet şu an şaşırmanı daha iyi anlıyorum. Sen en son şirketi ve demiri bıraktığın da öyleydi fakat şimdi her şey çok farklı.


 


Damla adeta elinde sihirli değnek ile geldi ve 2,5 sene de her şeyi değiştirdi."


 


"onu anladık da nasıl oldu bu? Abim bu kıza aşık mı?."


 


"sanmam hiç öyle bir şey duymadım ikisinden de."


 


"aşk dışında abimi ne değiştirebilir ki."


 


" aşksa da aşk olum ne var bunda."


 


"abimin bir aşk kurbanı olmasını istemem. Neyse nereye gitti, ne zaman dönecek?."


 


" bilmiyorum, giderken bir tek damlaya söylemiş bilirse o bilir."


 


Damla;


 


Kapı birden açılıp içeri ateş girdiğin de şaşkınlıkla ona bakıyordum.


 


" burası bir çalışma odası dağdan mı geldin? Dan diye giriyorsun."


 


" abimin odasına girerken senden izin mi alacağım?."


 


Bu ateş benim canımı sıkacaktı anlaşılan, umarım bir an önce geldiği yere geri dönerdi. Oturduğum yerden kalkıp ateşin karşına geçtim.


 


" abinin odası burası dingonun ahırı değil."


 


Burun buruna bir birimize anlamsız bir öfke kusuyorduk. Kapı birden açılınca bir adım geri gelip kafamı geri itip ellerimle yumruk yapıp serbest bıraktım.


 


Gelen kişiye baktığım da gelen demirdi. Sevinçten demirin boynuna atlayabilirdim ama sakin kalıp böyle bir saçmalık yapmadım ateş denen hanzonun yanında.


 


Demir ateşi görmesi ile gözlerinin içi parlamıştı ve sıkıca kucaklaşmışlardı.


 


Kısa bir sevgi dolu kucaklaşma ardından demir koltuğuna geçtiğin de bende masa önünde duran koltuklardan birisin geçtiğim de ateşte karşıma geçmişti.


 


" demek damla ile tanıştınız."


 


"pek tanıştık sayılmaz ama." Deyip dudak kıvırdığın da ateş ona kafa atmamak için kendimi zor tutuyordum.


 


" ya ya evet."


 


" e koçum anlat neden habersiz geldin, naptın, temelli mi geldin?."


 


"evet abi temelli geldim." Dediğin de ateş fısıltı şeklinde ağzımdan tüh lafı çıkmıştı. Demire baktığımda o duymamıştı ama ateşin yüz ifadesinden anladığım kadarıyla o duymuştu.


 


" geldim de seni bulamadım."


 


"e- evet ya öyle birkaç işim vardı."


 


"sen pek şirketi bırakıp şehir dışına çıkmazdın, duyunca çok şaşırdım, gerçi bir çok şeye şaşırdım da neyse."


 


" damla buradayken gözüm arkada kalmıyor."


 


" hiç bahsetmemiştin bu hanım efendiden."


 


" birader senin bizi aradığın, sorduğun mu var? Sesine hasret kaldık da senelerdir."


 


"yani."


 


"hadi hadi kalk makbule sultana sürpriz yapalım, mutluluktan delirecek." Demirin dediği ile yerimden kalktım."


 


" damla hanım sen nereye?."


 


" odama geçiyorum, işlerim var."


 


"sende geliyorsun."


 


"benim defneye sözüm var sen benim yerime makbuşumu öpersin."


 


Demem ile ateş kısık sesle 'makbuşum mu' deyip kaşlarını çatmıştı.


 


"tamam güzelim, haber verirsin bana."


 


"tamam canım." Deyip odadan çıkacakken ateşe döndüm. " tekrar hoş geldiniz ateş bey." Deyip kafamı sallayıp odadan çıkmıştım.


 


Bu adamda ne vardı beni birden böyle bedenimi sinir ve öfke kaplamıştı öyle.


 


Ateş;


 


Abim damlaya güzelim mi demişti? Damlada abime canım? Bunların arasında ne vardı. Demir Karaaslan şirkette babamla bile resmi konuşurken, benimle bile ateş bey diye konuşurken bir çalışanına güzelim mi? Demişti.


 


Gerçekten abimi tanıyamıyordum. Damla denen kadın abime ne yapmıştı böyle, ayrıca fazla genç duruyordu nasıl bizim şirketin baş modelist olmuştu ki sanırım öğrenmem gereken çok şey vardı.


 


Şirketten çıkıp evin yolunu tutmuştuk. Buralardan gitmem hiç kolay olmamıştı, gitmek de istiyor gibi değildim mecbur bırakılmış gibiydim aslında. Seneler sonra bu yolları gitmek bile bana yük gelmişti. Temelli dönme kararı vermiştim birden ama bunu yapabilecek miyim bilmiyorum.


 


Damla;


 


Depresyon Güzelim Aranıyor...


 


"güzelimm neredesin."


 


"evdeyim bebeğim, sen nerdesin."


 


"şirketteyim de çıkacam birazdan ne yapıyoruz."


 


"abim daha gelmedi ne zaman gelir bilmiyorum da fermanda nerede bilmiyorum."


 


"tamam ben birazdan çıkarım yamanı da ararım da siz fermanla gene mi küstünüz?."


 


"kıskançlık krizleri devam ediyor. Gelir mi bilmiyorum."


 


"hey Allahım ya. Neyse yaman çağırınca gelir. Sen çatı katını hazırla gelirken bir şeyler alırız."


 


"tamam canım."


 


"hee defnee volkan mesaj attı gene, geldiğimde detaylı anlatırım."


 


"tamam zuzu görüşürüz."


 


Defne ile görüşmeyi sonlandırdıktan sonra defnenin abisi biricik arkadaşım yamanı aradım.


 


Yaman Ünal Aranıyor...


 


" yamoş ne yapıyorsun gülüm."


 


"Damla! Bana şöyle deme."


 


"tamam tamam kızma. Sizde toplanıyoruz, birazdan çıkacağım rica etsem ferman beyi arar mısınız?."


 


" defne ile gene mi küs bunlar."


 


"hiç sorma öyleymiş. Sen ararsın o zaman gelir ben şimdi kapatıyorum, görüşürüzzz."


 


İçim de oluşan bu boşluk hissi de neydi şimdi böyle.


 


Millet işten çıkıp ailesinin evine giderdi, ailesi ile beraber yaşamasa bile gideceği bir aile evi olurdu fakat benim burada bir ailem yoktu.


 


Hatta bu koskoca şehirde kan bağım olan kimsen yoktu, ama sevginin, aile olmanın kan bağından ibaret olmadığını kanıtlayan güzel dostlarım vardı.


 


Defne benim kız kardeşim gibiydi, onun sayesinde bozkurta gelmiştim. Kim bilebilirdi ki sanal ortamdan tanıştığım bir insanın hayatıma bu denli değiştireceğini. Bazen annemi özlediğim de aramak istiyordum ama yapamıyordum bunu elim o arama tuşa gitmiyordu elbette çok özlüyordum ama kendimi tutuyordum yaşananları unutamıyordum. Onlar aradığında ise açamıyordum bir tek ailemden iletişimim güven abim ileydi, onunla da ne kadar sık olursa işte herkesin bir işi, hayatı vardı neticede.


 


Demirin dediği gibi ben bir anka kuşuydum küllerimden doğmuştum ve pes etmemiş kendime bir hayat kurmuştum. Çok çalıştım, bedel ödedim, emek sarf ettim ama sonunda kavuşmuştum hayallerime, güzel bir yaşantıya. Düşlerimden kurtulup hazırlanıp şirketten çıkmıştım.


 


Kısa bir market turundan sonra defnelerin apartmanında ki çatı katında kendimize mekan yapmış genelde dördümüz burada takılırdık.


 


Defnenin abisi yaman, yamanın en yakın arkadaşı ferman ve tabi ki ferman ile de defne birlikteydi.


 


2,5 senedir bozkurtta yaşıyor olsam da defne ile daha önceden tanıştığımızdan dolayı yaman ve fermanda yıllardır hayatımda olan insanlardı. Ben Güneştepe'de yaşarken görüntülü konuşur ve hep beraber takılma hayalleri kurardık.


 


Güzelce kurulduğumuz da aldığım biralardan birisini açıp çocuklara döndüm.


 


" size bir dedikodum var. Demirin kardeşi ateş dönddü."


 


" şu fransada olan mı?."


 


"evet."


 


"nasıl bir tip."


 


" acayip gıcık, kasıntı, gergin, ukala, böyle cins ya, adamı sinir eden bir yanı var."


 


"oo oo ilk günden seni delirtmeyi başarmış, hayırlı olsun."


 


"yamannnn!."


 


"tamam kızım kızma ya. Öyle bir hidettle sıraladın ki."


 


"ne yapayım adam dağ ayısı gibi davranıyor. Hiç demire çekmemiş."


 


"demirin bir örneği daha yok." Diyen defneye sert bakışlarla bakan ferman olmuştu.


 


"öylemi defne hanım."


 


"öyle ferman bey."


 


"ayy çıldırıcam artık ya bıktım triplerinizden."


 


"Damla haklı çocuklar ya. Neyse bu ateş neden gitmiş, ne yapıyormuş orada, neden gelmiş."


 


"onları bilmiyorum da demir pek bahsetmezdi ateşten. Öyle konu açılınca falan yada evde konuşulurken falan fransada bir akademi de çalıştığını duymuştum ama neden gitti bilemem. Döndüğünün sebebini de bilemem ama umarım şirkette falan çalışmaz."


 


"damla zuzu sen saf mısın? Adam moda okumadı mı? Fransa da akademide çalışmışsa ve buraya döndüğün de abisinin bir marka değeri olan tekstil şirketin de çalışmayacakta ne yapacak."


 


"o da doğru of. Neyse ben kalkıyorum yarın çok işim var."


 


"bırakayım mı seni."


 


"yok bebeğim ya taksi ile geçerim ben."


 


Çocukların yanından ayrıldığım da hemen taksiye binmeyip biraz yürümeyi tercih etmiştim.


 


Kahramanım Arıyor...


 


" güzelimm."


 


"demir beyyy."


 


"neredesin, ne yapıyorsun canım."


 


"çocukların yanından ayrıldım, yürüyorum yavrum sen ne yapıyorsun."


 


" ne yapayım bende ateşin gelişini kutladık annem çok mutlu oldu seneler sonra tüm çocuklarıyla beraber yemek yiyebildi kadın. Sonrada işte sohbet, muhabbet bahçeye indim de seni merak ettim."


 


"iyi ne güzel. Bizde takıldık, ettik."


 


"annem sana kızdı neden gelmedi diye."


 


"alırım ben onun gönlünü."


 


"ondan hiç şüphem yok anka kuşum. Hadi bu saatte tek başıma bozkurtta tek gezme, geç evine sabah görüşürüz."


 


"görüşürüz canım."


 


Demir Karaaslan hayatımın dönüm noktası, tam merkezi.


 


--


 


Şirkete gelmiş kahvemi yudumluyordum ki şirket whatsapp gurubuna 10 dk için de herkesin toplantı odasında olmasına dair bir mesaj gelmişti demirden.


 


Odamın balkonuna çıkarak bir sigara yakmış kahve eşliğinde ikili bir keyif yapıp ardından toplantı odasına geçmiştim.


 


Demir ve ateş ikilisi içeri girdiğin de korktuğum şeyin başıma geleceğini anlamıştım.


 


Aslında ön yargılı birisi değildim, elbette ateş abisinin şirketinin başında olacak, çalışacaktı ama neden ondan gerilmiştim. Kaba oluşundan mı, gergin hallerinden mi bilemiyorum.


 


" evet arkadaşlar bazılarınız bilir, bazılarınız tanımaz kardeşim Ateş Karaaslan. Bozkurt güzel sanatlar mezunudur kendisi de bir çocuğunuz gibi, kendisi yaklaşık 3 senedir Fransa da bir akademide hocalık yapıyordu ama artık aramızda, bizlerle beraber çalışacak."


 


Herkes hoş geldin faslı yapıyordu. Ademin sorusu üzerine gözlerimi ona çevirmiştim.


 


" kendisi hangi pozisyonda çalışacak demir bey. Bizim baş modelistimiz damla hanım ve bildiğiniz üzere 3 ekip olarak çalışıyoruz."


 


" bu konuda damla hanım ben ve ateş bey ile bir toplantı gerçekleştirip size bildireceğiz. Şimdilik işlerinize dönebilirsiniz."


 


Herkes bir, bir odadan çıkarken ben yerimde oturuyordum. Demir ve ateşin de oturması üzerine toplantı odasında sadece üçümüz kalmıştık.


 


" şimdi gençler yeni sistemimizi oluşturalım."


 


" baş modelist ben olacağım ve herkes benim sistemime göre dizayn olacak." Diyen ateşe sadece sessizce bakıyordum.


 


"ateş bu mümkün değil, ikinizin da baş olacağı bir sistem oturtmalıyız."


 


"abi pardon da zaten anlamadığım şey sen şirketin başına, en önemli pozisyona bu kadar genç birisine nasıl emanet edersin, hanımefendi çok genç yani tecrübesiz."


 


Ateşin dediği ile sessizce tebessüm ediyordum ve susmaya devam ediyordum.


 


" Damla bir şey söylemeyecek misin?."


 


" demir siz kendi aranızda konuşmaya devam edin, sen ateş beyi ikinci olmaya ikna ettiğin de bana haber verirsin." Deyip toplantı odasından çıkıp odama geçtiğim de tebessüm etmeye devam ediyordum. Demirden emindim benim elimden görevimi alıp ateşe vermezdi, ama onu da kırmamak adına ve onun gerçekten benden daha tecrübeli bir modacı olmasından dolayı da bir orta yol bulacağını biliyordum sadece ateşe nedensiz bir biçimde göz dağı vermek istedim.


 


Tam balkona çıkıp sigara yakacakken odamın kapısı dan diye açıldı ve hışımla giren tabi ki ateşti.


 


" sen neye güveniyorsun bu kadar? Abimle aranız da ne varda sen kendinden bu kadar emin bir biçim de konuşuyorsun."


 


" saçmalaman bittiyse odamdan çıkar mısın? Çalışmam gerekiyor."


 


"bana bak. Abime ne veriyorsun da böyle


eminsin kendinden" demesi ile ateşin tüm hücrelerimde sinir, öfke hissediyordum.


O anlık sinirle ateşe bir tokat atmıştım, ne sanıyordu beni, ne olarak görmüştü. Beni tanımıyor olabilir ama bir kadının bir yerlere gelmesi, başarılı olmasına inanmak bu kadar mı güçtü de altında iğrenç sebepler arıyordu. Saf sevgi diye bir şeyden haberi yok muydu bu adamın.

Ballarım selam. Kitabımızın 27 bölümü hazırda beklemektedir okuma ve yorumlara göre hızlı bir şekilde eklenecektir. 🖤🖤

 


Loading...
0%