Yeni Üyelik
3.
Bölüm

3. Bölüm { Anka Kuşu}

@1907bne


Damla;


"oo damla hanım sizi buralarda görmek ne büyük şeref. Özlettiniz kendinizi hanımefendi."


"oo ozan bey gene çok yakışıklısınız." Deyip ozanın yanına geçip ona sıkıca sarıldım. Küçük kardeşim gibiydi ozan benim için, yeri çok farklıydı bende. Demir ve ateşe nazaran daha sempatik daha komik bir yanı vardı.


" damloş beni aksatmaya başladın bak gene."


"ah hayatım seni aksatmak mümkün mü? Sadece bu ara istenmedik pürüzler çıkıyor karşıma" deyip göz ucuyla ateşe bakmıştım. Oda ona yaptığım imayı anlamış ve tebessüm etmişti.


Karaaslanların akşam yemeğine davet edilmiştim. Ateş demir ve ben şirketten beraber gelmiştik ve direk salona geçip oturmuştuk, odaya hilal girdiğin de başıyla selam verip ağız ucuyla ' hoş geldin' demişti.


Hilal benden hoşlanmazdı ve bende bunu hiç sorun edip üzerin de durmamıştım açıkçası. Hilalden sonra içeri ali abi ve eşi Ayfer abla girmişti Ali abi demirden sadece 2 yaş büyük kardeşiydi.


Hoş geldin beş gittin faslını geçip yemek masasına geçmiştik.


"damla kızım"


"efendim rıza bey amca"


" var mı? Bir sıkıntın, ihtiyacın güzel kızım." Rıza amcanın sorusuna cevap veremeden Ayfer lafa atlamıştı.


" aman baba ne sıkıntısı olacak sırtını Karaaslanlara yaslamış."


Ayferin dediği ile gerilmiştim. Ben kimseye sırtımı yaslamamıştım emeğimle, çabamla çalışıp bir yerlere gelmiştim.


" yenge senden ne haber? Devam mı sıkıntıdan o dernek senin, bu dernek benim boş boş gezmeye." Demirin dediği ile demire bakışlarımla yapma şeklinde bir ifade verdim. Demir beni asla kimseye ezdirmezdi ama o abisinin eşiydi gözlerim ali abiye kaydığın da hiçbir şey umurunda olmadan yemeğini devam ediyordu. Ali abi böyleydi genelde sessiz kalır bir şeylere tepki vermezdi, karısının yaptığı patafatsızlıkları bile umursamazdı.


Ali abinin istemediği bir hayat yaşadığını görebiliyordum ama hiç irdelememiştim.


"aa demircim ne boşu ben soy adımızı yansıtıyorum sosyalleştiriyorum." Diyen ayfere bu sefer cevap veren ozan olmuştu.


"yengecim soy adımızı zaten demir abim ve damla black'te fazlasıyla yansıtıyorlar sen zahmet etme." Ozana masa altından tekme attığımda "ahh" diye bağırmasıyla herkes ona bakmıştı.


"kramp girdi herhalde ozancım bacağınaa."


"hı-he evet kramp ya öyle arada giriyor."


Tüm saçma diyaloglar ardından rıza amcaya dönmüştüm.


"çok teşekkür ederim rıza amcacım gayet yolun da her şey."


"ozancımm."


"damloşumm."


"sınavdan 95 aldığının havasını atmıyorsun hayırdır." Demem ile demir ozanın kafasına şakadan vurmuştu makbule teyze ise ellerini yüzüne sürüp' şükür' demişti.


Rıza amca ise "aferin oğul, aferin."demişti.


" yaa şimdi övünmek gibi olmasın da 90 alırsam istediğim arabayı alacağınıza söz vermiştiniz e şimdi 95 aldım bir kıyak yaparsınız."


"ne sınavı?"


" ateş abi benim bu sene son biliyorsundur. Bir dersim vardı geçemedim ve kurtarma sınavına girdim geçemesem sene tekrarı yapacaktım ve ailemde ortaya bir hediye koydu."


" sen ilk sınavda rezalet bir puan almadın mı? Nasıl kurtarma sınavın da 95 aldın."


"hilalcim keşke sorumlu bir abla olsaydın ve kardeşin ile ilgilenseydin."


"az gezseydin de çalışsaydın."


"öyle yaptım zaten ama tabi ki de kurtarıcı meleğim damla sayesinde geçtim sınavı. Düzenli olarak o çalıştırdı beni ve hatta sınava da o götürdü ve yol boyu tekrar yaptık. Hakkını ödeyemem çok ilgilendi benimle."


" her zaman bebeğim" diyerek ozana küçük öpücük atmıştım.


Yemekleri yedikten sonra bahçede çay içmeye karar vermiştik ama rıza amcanın başının ağrımasından dolayı uzanmak istemişti ve makbule teyzede yanına gitmişti.


Ali abi ve ayferde evlerine geçmişlerdi, hilal odasına çıkmıştı, demir bir telefon görüşmesi yapmak için yanımızdan ayrılmıştı ozan ise geliyorum diye gitmişti ve bahçede ateşle ikimiz kalmıştık.


" bizimkiler seni çok seviyor." Dediğin de ateş ona anlamayan gözlerle bakıyordum.


" Ayfer sana laf soktuğun da demir ve ozan anında seni savunmaya geçtiler. Hatta ozan hilaldense seni ablası olarak görüyor gibiydi."


" hilal ile demirin de ozanın da pek arası iyi gibi değiller, ozan çok deli dolu birisi ama bazen şirazesini kaybediyor ve birisinin ona yol göstermesi gerekiyor. Ozan çok zeki bir çocuk ama sevgi eksikliği yaşıyor." Demem ile ateş sözümü kesmişti.


"ozan mı sevgi eksikliği yaşıyor? Sen gerçekten kör olmalısın, o bizim en küçüğümüz en sevilenimiz."


" ateş sevgi sözle olan bir şey değil eylem gerektirir. O bunu hissetmediği sürece de en sevilen olması bir şey değiştirmez.


Demirin yaşadıklarını biliyorsun kendi çektiği acıdan gözü ozanı görmemiş, sen her ne sebebin var bilemem çekip gitmişsin, ali abi zaten kendi mutsuzluğun da boğuluyor, hilal herkese, her şeye kapanık bir hayat yaşıyor, ayferin derdi çok başka annen ve baban desen tüm evlatları farklı bir burhan için de hangisine yetişsin. Ozan çok yalnız kalmış, yalnız kaldıkça da içine gömülmüş, hissedemediği o sevginin esiri olup kendini farklı yollara itmiş.


Ozan ile aramızda çok güzel bir bağ oluştu çünkü benim burada bir ailem yok ben ozana abla, o bana kardeş oldu."


"farklı yollar derken?."


" sana küçük kardeşimi ifşa edecek değilim sayın aslan." Dediğim e ateş gene o garip etkileyici tebessümünü atmıştı.


" ailem burada yok derken neyi kast ettin."


"ben Güneştepeliyim, ailemde güneş tepe de yaşıyor. Burada sayılı tanıdığım var."


"burada mı okudun?."


"sayılır son dönemin de yarısını burada okudum."


"neden geri dönmedin.?"


" herkes sizin kadar şanslı değil ateş bey, bazılarının dönecek bir evi olmaz." Ateş kaşlarını çatmıştı.


" nası-" derken ozan bir hızla bahçeye geri dönmüştü.


"damloşşş."


"yakışıklım." 


"bu sana." Diye bana bir paket uzatmıştı ozan.


Ben paketi açarken de demir gelmişti.


" ne yapıyorsunuz?."


"damloşuma bir hediye aldım, sınav için bana yaptığı yardım için ufak bir hediye."


Paketi açtığım da bir Anka kuşu kolyesiydi.


"demir abim sana hep Anka kuşu diyor ya, onun sana aldığı Anka kuş kolyesi koptuğunu biliyorum. Sen gerçekten bir Anka kuşusun Damla Korkmaz ve Karaaslan kardeşlerinde kurtarıcı meleğisin o yüzden bizi sana hep hatırlatsın diye." Gözlerim dolmuştu ve oturduğum yerden kalkıp ozana sıkıca sarılmıştım.


" siz benim ailemsiniz."


"fazla romantik oldu burası ve ben hiç hoşlanmam." Diyen demire küçümseyici bakışlar atıyordum."


Çay içip havadan, sudan sohbet ediyorduk.


Volkan Özsoy Arıyor..


Masa da duran telefonum çalması ile ekrana bakmam ile gerilmiştim ve işin kötüsü arayanı demirde görmüştü.


" neden arıyor lan bu lavuk seni."


"ne bileyim yavrum müneccim miyim?."


"arama cesaretini senden mi alıyor?."


"demir sana şurada bir kafa atarım beyninin pekmezi akar." Demem ile ozan kahkaha atmış. ' video gelir mi?' demişti.


Üçümüzün bir WP grubu vardı ve ozan her konuda video gelir mi ?n derdi.


Ateş olanlara anlamsızca bakıyordu.


"damla?"


"efendim volkan?."


"nasılsın?."


"teşekkür ederim. Buyur ?."


" seninle önemli bir konu hakkında görüşmek istiyorum."


"bizim görüşecek bir konumuz olduğunu düşünmüyorum."


Demem ile telefonu elimden demir almıştı.


" bir daha damlayı aramaman konusun da seni uyarmıştım Özsoy neden hala bu ısrar. Bir daha ararsan kötü olur."


Deyip telefonu kapatan demire bakıyordum.


" sen ne yapıyorsun ya?."


" ne yapıyormuşum hanımefendi. Volkanın seni araması hoşuna mı gidiyor?"


"demir gerçekten kaşınıyorsun bak. En nefret ettiğim şey benim adıma bir konuda birisinin benim yerime boy göstermesi bilmiyor musun? Bir de saçma sapan konuşmaya başladın." Deyip sinirle yerimden kalkıp evin çıkışına ilerlerken demirde peşimden geliyordu.


Ateş;


Anlamsızca abimle damlanın tartışmasını izliyordum kimdi bu volkan ve abim neden böyle bir çıkış yapmıştı.


İkisi de bahçeden gittiğinde ozan ile ikimiz kalmıştık.


"bu volkan kim?."


"tanırsın sende Volkan Özsoy yok mu? Harun Özsoy'un oğlu."


"babamın düşmanı olan harun?."


"evet."


"damla ve oğlu ne alaka?."


"damla bir dönem volkan ile görüşmüştü sonra demir Karaaslan müdahelesiyle ilişkileri başlamadan bitti. Volkan biraz değişik bir tip, iyi işler yapmıyor ve damlaya da takıntılı."


"damla ve abim sevgilimi ?."


"yoo, bilmem ne oldu?."


"hiiç" deyip ozanı değiştirerek odama çıktım.


Ben; damlanın eski konuştuğu aradı akşam. Demir bir hayli sinirlendi adamla konuştu falan sence sevgilisi olmasa böyle tepki verir miydi?


Serdar akın: "Bilmem bro. Yakın arkadaşlarsa da koruma amaçlı olamaz mı?"


Ben; "yani bilmiyorum. Damla çekti gitti, abim de peşinden gitti.


Bahçede baş başa kaldık orada biraz konuştuk. Ailesinin burada olmadığını söyledi. Dönecek bir evinin olmadığını vurguladı."


Serdar Akın;" ailesiyle küs müymüş?"


Ben: " sanırım. Bu kızda farklı bir şey var. Gözlerinin derinliklerin de bir hüzün var, çok acı çekmiş belli. Yaşını bilmiyorum ama baya genç olmasına rağmen çok olgun konuşuyor, fazlada duygusal hemen gözleri doluyor, hatta duygulandığın da alt dudağı titriyor. Biraz da hırslı bir yanı var."


Serdar akın ; "aşık olmadığına emin misin?"


Ben:" bunun aşkla ne ilgisi var? Ben iyi insan analiz ederim, yengem sayılır o benim, hatta yengem. Sonuçta ailemden birisi olmuş, olacak iyi tanımak istemem normal."


Serdar Akın:" aynen, aynen çok normal."


Ben: "serdoo."


Serdar Akın: "tamam tamam"


Damla;


"güzelim."


"demir lütfen sonra konuşalım."


" damla yapma. Haklısın özür dilerim fazla tepki verdim."


"sizin de genleriniz de fazla tepki vermek var herhalde."


"o ne demek."


"boş ver ya. Tamam eve gidiyorum, yarın şirkette görüşürüz."


"damla bir tanem, kardeşim lütfen bana sırt dönme."


" abi sınırlarımı aşıp bana hiç duygu sömürüsü yapma."


"ne yapayım damlam abi olmak kolay mı?."


"hilale abilik yap çok abi olmak istiyorsan."


"damla sen benim öz kız kardeşimden bana daha yakınsın, sen benim öz kardeşimden daha öz kardeşim oldun."


"işine gelince hemen abim oluyorsun, işine gelmeyince bana abi deme kendimi yaşlı hissediyorum diyosun sen var ya sen çok üçkağıtçı oldun benim başıma."


"ee ne olacadi güneştepe cüzeli senden öğreniyrum."


" şive yapmazsan çok sevinirim."


" hıhh haspam yaa."


"o değil de kaç zamandır soramadım, detaylı konuşamadık ateşin gelişi falan. Tedavi ne durum da." Demem ile demir gerilmişti. Hastalığından konuşmaktan hiç hoşlanmazdı, gerçi benim dışım da bilen tek kişi korhandı.


Demir benim sonradan bulduğum bir mucizeydi bana abimden daha çok abi olmuştu, ailemden daha çok aile olmuştu.


Bir dost, arkadaş demek demir için anlamsız olurdu, yetersiz kalırdı o bir abiydi benim için, kardeşti...


Farklı anneler, babalardan olma iki kardeş gibiydik. Kendi kardeşlerimden kilometrelerce uzaktaydım ama kardeşlik yokluğunu hiç hissetmiyordum. Demir ve ozan kendi kardeşlerimden daha yakınlardı bana.


" demir gelmemi istemedin, doğru düzgün bir açıklama da yapmadın. Nasılsın?."


"iyiyim güzelim, bir şeyim yok. "


"seni kaybedemem biliyorsun değil mi?."


"biliyorum başımın tatlı belası."


Demire bir öpücük kondurup gelen taksiye binip evimin yolunu tuttum.


--


Yeni güne gözlerimi açtığım da bugün cumaydı ve Ayvalı'ya gidecektik ekip olarak biraz çalışma biraz eğlenme amaçlı ayda 1 kez böyle organizasyon yapardık.



Mini kot bir elbise giyip, altına beyaz spor ayakkabı tercih etmiştim. Saçlarımı düzleştirip, hafif bir makyaj yapıp evden çıkıp, şirkete geçtim...


Şirketten içeri girdiğim de herkes hazırlanmış ve demirlerin gelmesini bekliyordu. Benim ardımdan demir ve ateşte girmişti ofisten içeri.


" arkadaşlar servis otoparkta sizi bekliyor, orada görüşürüz." Dediğin de bende otoparka doğru ilerlerken demirin sesi ile durdum.


" damla sen kal."


" sen bizimle geliyorsun."


"pekala" diyerek demir ve ateşin peşinden arabaya geçtim. Yolculuk başladığından beri sessizlik hakimdi ta ki demir konuşana kadar.


" damla hanım ayvalı'ya giderken sizde bir neşe olurdu şarkılar, türküler söylerdiniz ne oldu?."


Camdan geçtiğimiz yola baktığım da yeşillerin arasında beliren mas mavi gökyüzü baktım ve bir süre sessiz kaldıktan sonra şarkı söylemeye başladım.


" her şey bana seni hatırlatır, unutmak isterken.


Utanırım hep o acılı şarkılarla ağlarken


Bazen bir dost, yada bir çiçekle evime gelirsin.


Her şey seni hatırlatır da yeniden


Geri dön, geri dön,, geri dön ne olur geri dön


Uzanıp tutuver elimi 


bir gün utanır diyemem geri dön"


" ciğer bırakmadın sabah sabah be kızım."


Demirin dediği ile tebessüm ederek gözümden akan bir damla yaşı sildim. Dikiz aynasına baktığım da ateş ile göz göze gelmiştik...


Yüzünde buruk bir i

fade vardı ateşin gözlerinden gözlerimi alamamıştım. Büyülenmiş gibi kalakalmıştım, gözleri bir uçurum hissi yaratmıştı içim de biraz daha bakarsam o uçurumdan düşecek ve yol olacakmışım gibiydi, gözlerimi aynadan bana bakan ateşten çekip yolu seyretmeye devam ettim.


Tekrar düşmeye hiç niyetim yoktu...


Loading...
0%