Yeni Üyelik
3.
Bölüm
@1_zuzayli

Hayatta bazı anlar vardır. Hani bir şeyi insan gibi anlatırsınız da karşınızdakinin insan olmadığını fark edersiniz. Ben de tam o anlardan birindeyim işte. Zaten tahmin etmişsinizdir ama ben yine de söyleyeyim. Bir sülale toplantısının içindeyim. Babaannemin babamı arayıp "Oğlum sizi çok özledim, gelin de bi yüzünüzü göreyim." demesinden anlamıştım bir şeyler olduğunu. Şuan herkes veranda da oturmuş benim varlığımdan rahatsız olmuş bir şekilde birbirlerine bakıyorlardı. Babaannem içerde çay içiyordu. Akrabalar tarafından pek sevilen biri olduğum söylenemezdi. Aslında en başında babam yalnız kalmasın diye onunla gelmiştim. Ama şuan babam amcamla bahçede sohbet ediyor, ben ise bu akbabaların yanında mahsur kalmıştım. Ortamın biraz yumuşaması için aralarındaki en genç birey olan 60 yaşındaki Halime Teyze'ye döndüm.

"Eee Halime Teyze daha daha nasılsın?" Bu babamın kullandığı bir taktikti aslında. Ama benim kullanamayacağım anlamına gelmiyor.

"İyilik kızım." deyip yanındaki adını bile hatırlamadığım başka bir teyzeye " Ay bu kız aynı babası." diyerek devam etti. Pardon teyzeciğim de sütçüye mi benzeyecektim? Babam ya hani, ondandır belki. Tabi her ortamda kavga çıkarıp kenara çekilen o fitneci teyze ortalığı karıştırmak için ilk adımı atmıştı bile.

"Babasına da hiç benzemiyor Halime. Benim Alparslan'ımın sabrı, saygısı yok bunda. Geldiğinden beri içerde az dışarı çık dedik eline telefon aldı." Alooo teyze ben buradayım ha. Alooo teyze ben buradayım ha. Arkamı döneyim öyle konuş bari. Hadsiz karı! Neydi bunun ismi ya. İsmine tükürdüğümün garip bir ismi vardı.

"Alparslan'la bu bir olamaz zaten. Yeni nesil bu. Saygı, gelenek, görenek aranmaz bunlarda." Yeni nesil tepsin seni.

"Kurban olun bana." dedim. Hayır senin gençliğini de biliyoruz yani. Sen bana bulaşabilecek insan mısın?

"Niye kurban olacakmışız size? Bizim zamanımızda böyle değildi. Büyüklerimizin karşısından konuşmayı bırak yüzlerine bakamazdık. Ah ah, siz bizim zamanımızda yaşasaydınız bunları yapabilecek miydiniz acaba!"

"Sizin zamanınızda yaşıyor olsaydım, şu an evli olurdum!" dedim. Evet, tamam insanların zayıf noktalarını kullanmak çok adice biliyorum. Ama ağzımdan çıkıverdi işte.

"O ne biçim laf kız! O zaman biz günahsızken evlenirdik de başımızda bir erkek olurdu. Şimdi sizin gibi başı boş dolaşmazdık sokaklarda!"

Ne? O gerçekten dedi mi onu? Bu çağda bile insanlar bebek yaşta evlendirilirken, oyuncak bebek oynayacak yaşta kendi bebeğiyle oynamak zorunda bırakılan çocuklar varken, gerçekten bunu çok rahat bir şekilde hatta gururla söyleyebildi mi bunu? Sadece yüzüne iğrenerek baktım. Al işte yine midem bulanmaya başladı. Daha fazla yüzüne bakamadan eve girip kendimi bi odaya kilitledim. Bu evden uzaklaşmam lazımdı. Hemen telefonuma sarıldım. İkinci "dıt" sesinden sonra telefon açıldı.

"Asya altı harflilerin gazabına uğradım Asya!"

Tanışma köşemize hoş geldiniz. İşte Asya! Asya şu en başında anlattığım bazı insanlardan biri. Akıl yoldaşım. Grubun gerçekçisi. Ayrıca akademik olarak en başarılımız. Ve açıkçası biz olmasaydık büyük ihtimalle daha iyi yerlerdeydi.

"Yine mi sülale toplantısı? Çiçeğim gerçekten artık zevk aldığını düşünmeye başlayacağım. Her defasında aynı numarayı yiyecek kadar salak olduğunu düşünmüyorum çünkü."

"Valla bu sefer çok barizdi. Ama babam inandı. Ben de onu yalnız bırakamadım. Neyse senden bir şey isteyebilir miyim?"

"Sormana gerek var mı sence? Arıyorum çocukları sende her zamanki banka gel."

"Seviyorum kızım seni. İyi ki varsın benim küçük Wednesday'im."

"Ne dedin sen ban-" demesine kalmadan telefonu kapattım. Tam o sırada odanın kapısı çaldı.

"Kuşum?"

"Babam?" diyerek açtım kapıyı. Babamla amcam odaya girdiler.

"Kim üzmüş benim yeğenimi?" dedi amcam. Daha 5 dakika geçmeden şikayet etmişler beni. Kuyruk acısı diye yorumladım.

"Beni kimse üzemez amcam, ben onları üzmeyeyim diye geçtim içeri."

"Aferin kız sana!" diyerek burnumdan bir makas aldı. Ona gülümseyip babama sarıldım.

"Babam ben bizimkilerle buluşacağım."

"Bahane bulabilirsen kaç. Hızlı ol ama çay içiyorlar bulaşık yıkamak zorunda kalırsın." yanağından öpüp,

"Aslan babam be! Ben kaçıyorum o zaman Allah'a emanet olun." Evden o kadar hızlı çıktım ki sadece amcamın arkamdan "Kaç sen kaç, sıpa!" dediğini duydum. Otobüse bindiğim an babaanneme onu çok sevdiğime dair ufak bir mesaj yazıp sahile doğru yola koyuldum.

***

Evet efendim! Hoş geldiniz sefalar getirdiniz. Nasılsınız iyisiniz inşallah?

SİZİ SEVİYORUM HENÜZ OLMAYAN OKUYUCULARIMMM (Çok kalp)

Loading...
0%