Yeni Üyelik
48.
Bölüm
@1benzen

Bugün finalden önceki son bölümümüzü okuyor olacağız! 2.kitap için çok heyecanlıyım. Duyurularda da paylaştığım gibi 2

Temmuz'un anlamını da 2.kitapta öğreneceğiz! Kendinize iyi bakın, görüşmek üzere...

Delip geçen gözlerinle

Söylenmemiş sözlerinle Sırsın sen

Hiç oyunsuz, sorunsuz

Ne bir eksik, ne bir fazla Canımsın sen

"Sana o kadar ihtiyacım varmış ki Lavin"

"Yok canım çizerim ben ona ev!"

01.34

Saat 17.58'e gelirken San Laçin iyice sessizleşmişti! Bu kadar boş olmasına ürpersem de gezmekten kendimi alıkoyamamıştım. Murat ile birlikte son durağımız olan türbemsi bir camiye gelmiştik. Burayı bu kadar ünlü yapansa bir hikayesinin olmasıymış! Ünlü bir rivayeti... Krallıktan kaçan bir prenses ve düşman krallığını terk eden bir veliaht prensin evlendiği yer olmasıyla ünlüymüş burası! Asıl insanları buraya bağlayansa vavlık bir hikayesi oluşu değilmiş, o iki sevgilinin her zorluğa göğüs gererek son anlarına kadar birbirleriyle olmalarıymış! Bu yüzden çoğu insan burada dini nikahla evleniyormuş! Murat Sarper bunu o kadar çok inanarak anlatmıştı ki saçma bulduğumu dahi

söyleyememiştim! Bana kalırsa buraya turist çekmek için yapılan bir slogandan ibaretti, GELİN EVLİLİĞİNİZ DAİM EYLEYELİM... Murat'a kalırsa bu hikaye o kadar mantıklı ki... Osmanlı zamanı başkent İstanbul'un çıkışında bir köy olduğu için gizlenmek için en uygun yerin burası olduğunu söylüyor. İnanmasam da inanmış gibi davrandım! Murat'ın mistik şeylere de inanıyor olacağını hiç düşünmezdim. Tanıdıkça içinden daha garip bir adam çıkıyordu. Ki sende kendini ona daha çok kaptırmaktan alıkoyamıyorsun! Ne yapayım adam romantik komedi dizilerindeki hep istediğim o başrol gibi! Zaten sende Murat'ı bunun için istiyordun Lavin!? Sen iflah olmazsın...

"Senin düşünceni merak ediyorum."

Anlamsız bakışlarımı ona çevirdim! Hikaye hakkında mı?

"Hangi konuda?"

"Dini nikah... İster miydin?"

"Oradan bakınca dinden çok uzak biri gibi mi duruyorum?" diye sordum!

"İş dine gelince insanların tavırlarını biliyorsun Lavin! Sanki ölümcül bir şeyden bahsediyormuşuz gibi bakıyorlar artık! O yüzden bu konuyu açmakta çekinceliyim!"

İşte aşık olmak için başka bir sebep daha Lavin! Adam sanırsak Müslüman!? Yok Hıristiyan! Daha neler?

"Çekinceli olmana gerek yok, isterdim! Bir çoğunu yerine getiremesem de Allah'ın emri Sarper! Annem hep böyle derdi!" dedim gülümseyerek!

"Pardon, bakar mısınız?"

Arkamdan gelen sese döndüğümde bir adam yanında kız arkadaşıyla bize sesleniyordu.

Murat adamı, "Buyurun!" diye yanıtladı.

"On dakikaya nikahımız kıyılacak ama şahidimiz yok, eğer zamanınız varsa bize bu konuda yardımcı olabilir misiniz?"

Murat'ın yüzü bana doğru döndüğünde aynı anda gülümsemiştik.

"Neden olmasın?"

🌌🌌🌌

Nikah için başıma bir tülbent almış ve biraz önceki tanıştığım kadının -Betül'ün- yanına geçmiştim. Sarper ise benim yanıma oturmuştu. Betül'ün yanında ise erkek arkadaşı Enes vardı! O an aklıma evlenme teklifi gelmiş ve gülmeden edememiştim! Bir çocuk doğurtmadığımız kalmıştı galiba! Hızlı bir şekilde nikah adli gerçekleştiğinde onların mutluluğunu paylaşırken aklımın hep bir tarafında Murat ile benimkinin nasıl olacağını düşünmeden edememiştim! Mesela Betül mehir için 3 burma bilezik istemişti! Acaba ben Sarper'den ne isterdim! Üniversiteden daha yeni mezun olsam kyk borcumu ödemesini isterdim sanırım...

Dua edilip hoca gitmeye yöneldiği sırada ikisi de bize minnetle teşekkür etmişti! Gözlerim Sarper'e kaydığında, kulağına doğru eğilmiş ve belki de hayatımda attığım en koca adımı atmıştım! Belki de anın etkisiyle! Kim bilir belki bilinç altımda yatan bir şeydi...

"Sarper benimle şimdi, şu anda evlenir misin?"

Hayır deli değilim! Nasip kısmet için birisinin adım atması gerekiyordu ki bu adımı atan da ben olmuştum! Madem onun ailesiydim, bunu güzel kılmalıydık! Annemin deyişiyle, ne de olsa Allah'ın emriydi!

Murat şaşkınlıkla bana dönmüş kaşları çatılmıştı! Birkaç saniye öylece durup idrak etmeye çalıştı. Ne söylediğimi anlayamıyordu, haklıydı da pata küte söylenmezdi!

"Lavin?" demişti duyduklarım doğru mu der gibi! Gülümseyerek başımı sallamıştım!

"Doğru Sarper!" diye yanıtladım onu.

"Evlenirim!"

🌌🌌🌌

Betül ve Enes ile karşılıklı olarak yerlerimizi değiştirmiştik! Bu işler karşılıklı dercesine onlardan şahidimiz olmasını istemiştim! Şaka bir yana onlarda sanki bu anı bekliyorlarmış gibi kabul etmişlerdi. İmamı ayarlamak biraz sıkıntılı olsa da sonunda o da kabul etmişti! İmam, önce bizim Müslüman mı olup olmadığımızı anlamak için soru sormuş, sonrasında da olumlu yanıtı almıştı!

"Kızım adın, baba adın?" diye sormuştu imam!

"Lavin..."

Babam öldü! Gözlerim Sarper'e döndüğün gözlerini kırptı! Sıkıntı yoktu; Murat yanımdaydı, geçmişimse kapı dışarı edilmişti.

"S...Serdar!"

Babamı çok özledim...

"Oğlum adın, baba adın?"

"...M...Murat..."

"...Sami!"

Geç gelen babasının ismini de öğrenmiştim! Murat Sarper'i tanımadan ruhunu bildiğim doğruydu!

"Mehiriniz nedir?"

O anda Sarper'e döndüm. Mehir mi? Sarper'den 3 bilezik isteyemezdim kimse kusura bakmasın! Adam kârûn kadar zengindi, hem üç bilezikle de atlatamazdı!

"Evimi çizsin!" dediğimde başta Murat olmak üzere hatta ve hatta imam da dahil herkes güldü!

"Tövbe estağfurullah!" dedi imam!

Komik olan neydi ki? Bir mimara ev çizdirmek için günümüzde ne kadar para alıyorlardı haberleri var mıydı? Hem de Murat Sarper'den!

Murat'ın koluna dirseğimi geçirdim! Hadi diğerlerini anlıyordum da Murat niye gülüyordu? Birazdan eşi olacaktım, her an kalkıp gidebilirdim!

"Maddi olması gerekiyor!" diye devam edince imam mehirin istek değil de maddi istek olduğunu anladım! Ne bileyim daha önce hiç mehir olarak ne istenir diye Google kardeşe aratmamıştım!

"Onun çizdiği tapulu bir ev!" dediğimde Betül'ün beni dürtüklediğini fark ettim.

"Nee? Bu da mı olmuyor?"

Sarper'in gülümsemesini tutarken güldüğünü fark edince bir kez daha kolumu karnına geçirdim.

"Bu biraz fazla oldu sanki?" dedi Betül!

"Yok canım çizerim ben ona ev!"

Murat'ın dediğini duyar duymaz bir kol daha atmaya yeltendiğimde eliyle kolumu tuttu. Kulağıma eğilip kimsenin duyamayacağı bir şekilde, "Kızınca çok tatlı oluyorsun sevgilim!" deyiverdi. Ayıptı! Hem de burada çok ayıptı!

Murat imam abiye dönüp, "Benim çizip yaptırdığım tapulu bir ev mehirimdir!" deyiverdi! Zengin ve mimardı bir zahmet!

"Peki!"

İmam önündeki kağıda bunu yazarak dua etmeye başladı ardından da asıl kısma geçiş yaptı!

"Serdar kızı Lavin şahitler huzurunda tapulu bir ev mehiri ile Allah'ın izni peygamberin sünnetiyle Sami oğlu Murat'ı eş olarak kabul ettin mi? Ona zevce olarak vardın mı?" Betül gibi, "Ettim!" dedim.

"Ettin mi?"

"Ettim!"

"Ettin mi?"

Murat'a doğru dönmüş ve, "Eettim!" demiştim!

"Sizde şahit misiniz?"

"Şahidiz!"

"Sami oğlu Murat, Serdar kızı Lavin'i zevce olarak aldın mı?"

"Aldım!"

"Aldın mı?"

"Aldım!"

"Aldın mı?"

Sarper bana doğru dönmüş ve gözlerimiz birleştiğinde gülümseyip, "Aldım!" demişti!

"Sizde şahit misiniz?"

"Şahidiz!"

"Bende nikahınızı kıydım!"

İmam bundan sonrada uzun bir dua ederek nikahımızı kıymıştı. Hayalden de öteydi, Murat Sarper ve ben şu an resmen evlenmiştik! Tamam resmi değil ama en azından dini nikahımız vardı! Murat Sarper benim kocam mıydı? Şu an Merve Boluğur gibi kocamda kocam diye gezmek istiyordum! Şaka gibiydi! Biz evlenmiştik! Lavin Yılmaz, Murat Sarper'in ailesi olmuştu!

🌌🌌🌌

"Nereye gidiyoruz?"

Önümü göremiyor, Murat'ın yardımıyla bodoslama gidiyordum! Hâlâ San Laçin'deydik. Bu zifiri karanlıkta neden gözlerimi kapatmıştı anlayamamıştım!

"Şiştt sevgilim, iki dakika daha bekle!"

Elleri ellerimi tutarken beni bir yere götürüyor bense temkinli adımlar atıyordum! Susup ona zorluk çıkartmadan ilerlemeye devam ettim! Bir süre sonraysa elleriyle beni durdurdu.

"Geldik mi?"

"Hıhı!"

Elleri gözlerime bağlı ipi çözdüğünde anlamsızca etrafıma baktım, elleri hâlâ elimi tutuyorken etrafında dolandım.

"Sarper?"

Şaşkınlıkla dudaklarımdan çıkan bu kelimeyle buraya nasıl geldiğimizi sorguluyordum! Etrafta bir sürü ağaç ev vardı! Arthur'dakinden ziyade burada baya baya bungalov ağaç evler vardı! Bazılarının ışıkları yanıyordu, uzaktan bakılınca büyük ateş böcekleri gibi görünüyordu! Murat'ın önüne doğru geldiğimde önünde bulunduğumuz ağaç eve doğru dönüp onu ardımda bıraktım!

"Murat?" diyebildim tekrar şaşkınlıkla!

Elleri belimi sardığında çenesini omzuma yerleştirmişti!

"Artık tanışalım mı Lavin Yılmaz?"

Kalbimin kaç salisede bir attığını bilemesem de artık vücudumu sağır etmesine alışmıştım! Ona doğru dönerek ellerimi boynuna bağladım!

"Bu benim için bir onurdur bayım!"

🌌🌌🌌

Ağaç eve çıktığımızda alt katını üst kata bağlayan küçük bir merdiven vardı! Üst tarafta yatak odası vardı. Al tarafsa salonvari düzenlenmişti! Siyah bir L koltuğun tam karşısına yerleştirilmiş elektrikli şömine ve eskiyi hatırlatan el dokumalı uzun bir kilim! Duvarlarda çerçeve aralarına konulmuş doğadan kalma motifler vardı! Burası tek kelimeyle müthişti!

Murat Fransız mutfağa geçmiş bize bir şeyler hazırlarken bense onu gözlerimle takip ediyordum! Velda'dan çıktıktan sonra ikimizde nikah hakkında konuşmamış, sessizlik politikası izlemiştik! Hiçbir değişiklik olmamıştı hayatımızda!

"Sevgilim yukarıda minderler var istersen şöminenin önüne geçebiliriz!"

Başımı sallayarak onu onayladıktan sonra yukarıya çıkmış ve iki büyük minderi dolaptan çıkartıp aşağıya inerek şöminenin önüne yerleştirmiştim! Murat ise bir süre sonra yanıma gelmiş ve içecekleri arkamızdaki sehpaya koymuştu!

"İkimize de birer kahve yaptım, erken uyumanı istemiyorum!"

Ben zaten erken uyumazdım, bazı zamanlar... Depresif olmadığım zamanlar! Murat'ın belki de artık öğrenmesi gerekiyordu! Söylemek için geç bile kalmıştım! Bugün söylemeliydim...

"Sabaha kadar seninleyim Sarper, uyumak yok!"

Arkadan fincanımı alıp sırtımı sehpaya yaslarken başımı da Sarper'in omzuna yaslamıştım!

"Seninle ilk karşı karşıya geldiğimizde göz renginden maskenin ardındakinin sen olduğunu anladım." diye mırıldandı.

"Serdar abinin göz rengini almışsın!"

Bu kadar derinden mi girecektin Sarper? Babamdan? Omzundan ayrılmadan kahvemi yudumladım.

"Sen senin kadın olduğuna şaşırdığımı düşünürken ben hâlâ senin orada olmanın şokunu yaşıyordum.”

O an aklıma geldi eliyle ağzımı kapatmış beni sımsıkı sarmıştı! Sonrasıysa ikimiz için ters köşeydi! Kimse bilemezdi, herhangi bir anda göz göze geldiğimiz insanların hayatımızda derin bir iz bırakabileceğini!

"Seni orada görünce nutkum tutuldu!" diye mırıldandı sanki o anlar gözünün önünden geçmiş gibi!

Sonra kokumu içine çekerek saçlarımın arasına bir öpücük bıraktı!

"Yılmaz..." diye mırıldandı zorla...

"Kalbimin sesini duyma diye o an seni oracıkta bırakıp gittim!"

Kahvemden bir yudum daha alırken söylediklerinin nereye varacağını çok merak ediyordum!

"O gün aslında o depoya gelmeyecektim ama SARS’tan senin depoda olduğuna dair bir mesaj gelince kayıtsız kalamadım. Senim yanından ayrıldıktan sonra SARS'a ii olduğunun haberini verdim, videon onlara ulaşmış ama bildiğin gibi bozukmuş! Ne yaptığını öğrendim! Ben şu zamana kadar seni sadece Tarık'tan uzak tutmak, bu olayların derinine girmemeni istemiştim! Sen beni Denizle beklerken ben saatlerce seni nasıl kurtarabileceğimi düşündüm!"

Gözlerimi kaldırıp ona döndüğümde şömineye doğru dalmıştı!

"Senin yüzünden ayağımı incitmiştim..." diye mırıldandım...

"Beni vurmuştun!" diye yanıtladı! Aklımın hatırlamamak için silmeye çalıştığı o an aklıma gelmişti! Tam kalbinin hizasından vurmuştum! Belki bir iki santim sağa hedef almış olsam düşünmek bile istemiyorum... Yaşamımdan canını almış olurdum...

"Özür dilerim..." dedim tekrardan o anı yaşıyormuşçasına! Hâlâ bu yüzden kendimi suçluyorum, sağ eli belimden yanağıma çıkıp yavaşça yanağımı okşamaya başladı.

"Lavin... O gün orada olmaman gerekiyordu..."

Tam ağzımı açacakken, "Ama iyi ki bana geldin..." diye mırıldandı!

"Sana o kadar ihtiyacım varmış ki, bunu seni her kollarımı alışımda her kokunu içime çekişimde seni her öpüşümde anlıyorum!"

Kim ne derse desin sevgi bir ihtiyaçtı! Ve babası tarafından sevilmeyen kızlar -genelde- hep bir erkeğin sevgisine ihtiyaç duyarlardı! Her şey ailede başlayıp ailenin içinde bitiyordu! İçimde bitmek bilmeyen bir sevgi ve dindiremediğim inceden sızlayan bir aşk vardı!

Gözlerimi onunla buluşturduğumda anlayamadığım bir özlemle dolmuştum! Bir insan yanındaki insanı nasıl özleyebilirdi? Asıl bilinmezlik yıldızlarda falan değildi, uzağı bilemezdiniz ama yakını bilememek ne kadar da farklıydı!

Elimi yanağıyla buluşturup ona doğru yaklaştığımda üzerime doğru eğildi! Burnu burnuma değince, tam onu öpecekken biraz geriye doğru çekildi!

"Yılmaz... Sen beni yıllar önce vurdun..."

Dudaklarıma kapanan dudakları geçmişinin acısını çıkartır gibiydi! Aşk, beraberinde tutkuyu da getiriyordu! Soluk alıp vermelerimiz hızlandığında Sarper'e iyice sarılmış o geçmişinin acısını alırken bense tüm yaşamımı dudaklarında

dindiriyordum! Dudakları dudaklarımda bir mum misali eriyip giderken tüm duygularıma yeniliyordum! Hüzün, mutluluk, özlem, acı hepsi birbirlerine harmanlanmıştı sanki! Dudakları dudaklarımdan ayrılırsa tadacağım boşluk hissini bildiğimden dolayı kopamıyordum... Üzerime daha çok eğilirken mindere sırtımı yasladım.

Yavaş yavaş dili dehlizlerime karışmaya başlayınca engel olmak istemedim! Gökyüzüne karıştığımı hissederken bu yakıcı his bana çok daha fazlasıyla geri dönüyordu! Bir eli belimdeyken diğer eli elime kenetlenmişti! Kasıklarım acıyla sızlarken nefessiz kalana kadar dudağını bırakamadım. Aynı anda geriye doğru çekildiğimizde gözlerim kapalıydı, nefesini tenimde hissediyordum! Derin derin nefes alıyordu! Kalkıp inen göğsü göğsüme çarpıyordu! Yavaş yavaş gözlerimi araladığımda, beni izliyordu!

Dudaklarımızı ne kadar tekrardan birleştirmek istesem de yapmadım, yapamadım... Gözlerimden yaşlar yavaş yavaş süzülürken net görebildiğim tek şey Sarper'in endişeli yüzüydü!

Ona hastalığımı öğrendiğimden itibaren söylemeliydim!

"Lavin ben..." endişeli çıkan sesini dindirmek istesem de konuşamamıştım.

"Özür dilerim..." diye devam etti! Hiçbir suçu yokken! Benimde bir suçum yoktu, psikolojimin bozuk olması, hasta olmam benim suçum değildi!

Kolumla gözlerimi kapatırken yavaşça dudaklarımı araladım!

"Murat..."

Nasıl söylenirdi ki bu? Ne düşünürdü benim hakkımda?

"Ben..."

Hastayım... Özür dilerim ama hastayım...

"Bipolarım..."

Yıllarca herkesten saklamış, iyileşmek uğrunda direnmiştim! Sonuç başarısızdı! Yeniden başlamış, yeniden girmişti hayatıma! Hayatımı yeniden mahvedecek, beni yerle bir edecekti! Ellerimi gözlerimden zorla çektiğimde Sarper'e doğru baktım. Gözleri ilk defa gözlerimde değildi. Yıllar önce uzun bir tedavinin ardından iyileştiğimi söylemişti doktorum! Şimdiyse tekrar başlamıştı! Gözlerimi tekrardan kapattım.

"Bitmişti..." diye devam edebildim.

"Uzun süredir hiçbir belirti göstermiyordum!"

Taa ki 3 ay öncesine kadar! Sarper'in vücudun sana tepki veriyor dediği an aslında hastalığımın başlangıçlardan biriydi! Bense onun gibi düşünmek istemiştim, stres anlarında beynimin kendini kapattığını düşünmüştüm! Benim için son radde Yekta'nın ölüm haberi olmuştu...

"Sana yemin ederim daha yeni öğrendim! Tekrar başlamış..."

Manik ve depresif dönemleri tekrardan yaşamak istemiyordum! Hayatımın bir zehre çevrilmesini istemiyordum! Sarper'in hayatını zehre çevirmek istemiyordum! Dengesizliğimin sebebinin bipolarlık değil de ikizler burcu olmasını istiyordum! Ben o günleri tekrardan yaşamak istemiyordum! Sabahlara kadar uyuyamamak ya da sürekli uyumak istemiyordum! Yatağımda tek başıma saatlerce ağlamak, sinir krizleri girmek istemiyordum! Ben en çokta Murat'ı yıpratmak istemiyordum! En çokta bir süre sonra bana dayanamamasından korkuyordum!

Çünkü ben tam da o günlerden birindeyken bana sen severken öldürürsün demişti! Ben tekrardan bunları yaşamak istemiyordum.

"Özür dilerim Murat!"

Hayatım boyunca pek çok yerde çaresiz hissetmiştim, bu çok daha farklıydı! Korkuyordum, o kadar çok korkuyordum ki tir tir titriyordum! Ben gerçekten onu kaybetmekten o kadar çok korkuyordum ki, çaresizliğimi ruhuma bağlayanda bu korku oluyordu...

 

Benzen: Kısalığına bakmayın, bir sonraki bölüm uzun olacak. Ve orda yeni yeni şeyler öğreneceğizzz

Loading...
0%