Yeni Üyelik
44.
Bölüm

İlk Kare

@1benzen

Selam canım dostlarım, kaç kişiyiz bilmiyor olsam da hepinizi çok seviyorum. Benimle tam 33.bölümdür Lavin ve Murat'ı yaşayan herkese kucak dolusu sevgiler. Benim en sevdiğim bölümlerden birisi bir de yeri gelmişken 2.kitapta oteldeki kavuşma sahnesi....

Hаtırlаdın mı, elini tuttuğumdа

Dudаklаrım her zаmаn, pаrmаklаrındа

Yаkın kаl bаnа, hiç uzаklаşmа

Eve dönmek gibi, sevmek seni

"Alıp masamın başucuna koyup özlediğimde güzel gözlerine bakacağım bir fotoğrafın bile yok bende!"

"Unutma Yılmaz, bu bedende en az senin kadar benimde hakkım var!"

01.33

San Laçin'in eşsiz İtalya'yı andıran sokaklarında dolaşmış, dükkan dükkan gezmiştik!

Murat'ın hakkında yeni yeni şeyler öğrenmiştim, mesela Murat'ın da taşlara zaafı varmış!

Al Deniz'i vur Murat'a, ikisi de birbirinden beterdi! Taş delileri...

Bana taşların anlamını öğretmişti ve biliyor musunuz, Sarper garip bir şekilde burçlara inanıyor, bir de benim ikizler burcu olduğumu en başından beri biliyormuş! Kova burcu olduğunu söyledi ama özelliklerini göstermiyormuş! Burçlara inanmasının sebebinin sadece hoşuna gidiyor olduğunu söyledi. Bence sebebi bu değil, bundan emin olsam da sorgulamadım! Canı istediğinde anlatırdı.

Burçların açıklaması olan kartları karıştırdığımda kova burcunu çoktan bulmuştum! Tek bildiğim ikizler ve yengeç burcuydu! Gözlerimi anlık olarak Murat'a çevirdim, görevliyle bir şeyler hakkında konuşuyordu. Bu fırsattan istifade ederek kova burcu kartını okumaya koyuldum.

Kova Burcu Erkek;

Zeki ve akıllı ve inatçı kişilerdir!

Çok zekiler de diyebilirlerdi ne kadar övseler yeriydi yani!

Hayatı asla şakaya almayan, yaşadıklarını akıllıca değerlendiren anlaşılmaz kişilerdir!

İkizler kadar değil be kartçığım!

Başlarına nadir gelen olayları yaşadıkları için insanlarla arasında bir bariyer vardır!

İlk zamanımıza göre haklı, onu büyüten adamın kızı olmama rağmen gayet soğuk ve öküzce davranmıştı! Gülümsedim, nadiren başına gelen olaylar...

İleri görüşlü saygı duyulan kişilerdir... Kontrol delisidirler, bu yüzden hayatlarına giren çelişkiye sahip olacak insanları görmezden gelirler! Seslice gülebilirdim buna, ikizler asla kova burcuna göre biri değilmiş...

Haklıymış burcunun tek bir özelliğini bile taşımıyormuş. Taşısaydı beni evinin kapısının önünden dahi geçirmezdi.

Çocuklarla arası daima iyidir, kova erkeğinin bir diğer bilindik özelliği de iyi baba olmalarıdır...

Gözlerim tekrardan Murat'a kaydı. Bir çocuğu olsa aralarındaki ilişki nasıl olurdu diye merak ettim! Serdar Yılmaz'ın elinde büyüse de onun gibi bir baba olmayacağına nedense adım gibi emindim! Babamın bana yaşattıklarını Murat çocuğuna yaşatmazdı; onun yüreğinde dinmek bilmeyen bir sevgi vardı, herkese karşı göstermediği bir sevgi! Babam gibi sevgisini esirgeyecek bir adam değildi! Bunu yüreğinin yüreğimin kapılarına dayanmasına izin verdiğimde anlamıştım! Murat Sarper'den iyi bir baba olurdu! İleriyi göremesem de bunu hayal edebiliyorum! Bir gün eğer yollarımız ayrılmazsa -ki şu hayatta her şey mümkün- içimde ondan bir parça taşımak isterdim. Ona benzesin isterdim; merhameti oluşu, bakışları, saf sevgisi, güçlü duruşu, yüzündeki gülümsemesi, arada beliren tek gamzesi, uzun kirpikleri... Zaten insan her zaman çocuğunun aşık olduğu insana benzemesini isterdi. O gün geldiğinde ben de annem gibi bir anne olmayacağıma söz verebilirdim. Bile isteye çocuğumu bırakıp gitmeyeceğime söz verebilirdim...

Gözleri gözlerime değince yüzünde o tatlı gülümsemesi belirdi. Buruk bir şekilde gülümseyip kartıma geri döndüm!

Aşk hayatı; Korkak, duygularını saklayan zor bir kişilik... Doğru zaman, doğru partneri arar! Bu dileği yerine geldiğinde kalbinin kapıları istemese de karşısındaki kadına açılıverir!

Doğru kişi, yanlış zaman, yanlış yer... Gülümsedim bence Murat tipik bir kovaydı! Altta yazan garip cümleyle gözlerim oraya çevrildi!

Kova erkeği nasıl kadınlardan hoşlanır?

Tabii ki okuyacaktım, okumazsam merakımdan çatlardım!

Kova burcu erkeği kendisini kıskanmayan, aklı başında, hayal kurmayı seven ve yeniliklere açık kadınları sever. Modern, bilgili kadınlar onları etkileyebilir.

Evet, Murat kova burcu değilmiş arkadaşlar! Kova burcu erkeği aklı başında olan kadınları sevmez ki, yani Murat aklı başında olan birini sevse beni sevmezdi herhalde! Hem herkes kıskanır, bende kıskanırım! Yanına bir kadın gelip samimi davranırsa sevgilim diye yanında bitiverirdim! Yalancı kart!

Kova burcunun ruh eşi burcu;

İkizler değil ondan eminim, dengesiz burçları sevmiyormuşlar hem! Gitsinler balık, yengeç falan sevsinler! İkizleri kim sever ki?

Kova burcu kadınının genellikle yengeç, kova, akrep ve başak burçları ile cinsel çekimleri uyuşur.

Al işte söylemiştim, ikizlerin neyinden hoşlandı ki acaba? Yalancı bu kart ya! İnanmıyorum burçlara falan...

Fakat özgürlüğüne düşkün olan kova burçları, yengeç burcu ile çok iyi bir aşk yaşasa da evlilikte daha çok ikizler ve terazi ile mutlu olur. Al işte ne demiştim tabii ki yengeç ile yaşayacak! İkizler diyor Lavin! Ne ikizler mi? Gözlerim tekrardan kartta dolaştı, ikizler kelimesini tekrar tekrar okudum! En sonunda doğruluğunun farkında varınca sevinçten havaya dahi uçabilirdim. Ee tabii sonucunda başka hangi burç yazılı olabilirdi ki? Ay sanırım doğru bu burç şeyleri!

"Fakat özgürlüğüne düşkün olan kova burçları..."

Gülerek bu kelimeleri kulağıma fısıldayan canım sevgilim, belimi elleriyle sararak beni kendine çektiğinde utancımdan yerin dibine girmek üzereydim!

"Yengeç burcu ile çok iyi bir aşk yaşasa da evlilikte daha çok ikizler ve terazi ile mutlu olur."

İkizlerden sonra gülümsemesi sesine yansıdı! Evet, evet yerin dibine girme zamanım gelmişti, ufaktan bir yerlere kaçsam çok iyi olurdu! Utancımdan ölmek üzereydim! Elimle birlikte elimdeki kartları tutup sayfayı değiştirdiğinde kalbim artık dayanamayacağının sinyallerini vermeye başlamıştı! Ne diye burç şeylerine böyle saçma sapan bir şeyler koyarlardı ki, ayıptı yani! Hem bunları genç insanlarda okuyabilirdi! Gerçekten ayıptı!

Kova Burcu Erkeği Cinsel Hayatı ve Cinsellik

Buralar çok sıcak olmuştu, sarmasa mıydı belimi ya da ben kaçıp bir yerlere mi gitseydim? Evet, evet kaçmalıydım!

Kova burcu erkekleri, cinsel yaşamlarında sıra dışı deneyimlere her zaman açıktır.

Sadece duygularıyla hareket etmeyen, mesafe koymada başarılı kadınlarla çok iyi anlaşırlar. Duygularıyla değil, mantıklarıyla cinsel yaşamlarını sürdürmeye çalışırlar.

Ay ne diye okuyorsam el alemin cinsel hayatını, bundan bana ne yani?

Sıra dışı deneyimlermiş, pardon? Mesafe koymada başarılı kadınlarmış, Allah bilir

Megumi öyledir! Megumi'yi karıştırma Lavin! Karıştırırım! Mantıklarıylaymış, tövbe estağfurullah! Sinirlenmiyoruz Lavin, sinirlenmiyoruz! Nasıl sinirlenmeyelim ya? Mantıklarına mı sinirlenmeyelim yoksa sıra dışı deneyimlerine mi?

"Hmm..." diye mırıldandı kulağıma kulağıma.

"Sanırım tipik bir kova burcuyum!"

Elinden kova kartlarını çekiştirip yerine sertçe fırlatarak Murat'ın kollarından kaçmaya çalıştım.

"Saçma sapan burçlar, neyine inanıyorsan?"

Kollarından kurtulmayı beceremediğimde direnmeyi bıraktım.

"Sen kızdın mı?"

"Neye kızacağım Allah aşkına?" dedim ona doğru dönerken.

"Mantığınla sürdürdüğün cinsel yaşamına mı, hiç sanmıyorum!"

Güzel gülüşü kulağı mest ederken bu işkenceden kurtulmak istiyordum! Yanıyordum ya cayır cayır!

"Mesafe koymada başarılı kadınlara belki!"

Sinirden dirseğimi karnına geçirdiğimde acı içinde inledi!

"Megumi'ye git o zaman!" dedim sinirle! Hani Megumi'yi karıştırmıyorduk? Karıştı karışacağı kadarıyla!

"Kime kime?" diye sordu şaşkınlıkla!

"Sana unutulmaz bir gece yaşatan kadına işte!"

Kollarından kurtulup sinirle dışarıya çıkıp göletin ahşapla çevrelenmiş bariyerine doğru ilerleyerek içimden küçük bir çığlık attım! Bu adam beni deli ediyordu! MÖSÖFÖ KÖYMÖDÖ BÖŞÖRÖLÖ KÖDÖNLÖR! Oldu paşam, var mı başka erminiz? Gitsin Megumi'ye, o nasıl olsa sever seni! Hayır ya, karıştırmayayım karıştırmayayım diyorum ama illa zorluyor! Pis herif!

"Lavin!"

Daha çok seslenirsin Sarper, hatta sen ancak seslenirsin!

"Lavin diyorum!"

Duymazlıktan gelip sakinleşmeye çalıştım, zaten bu da kolumdan tutup beni kendine çevirene kadar sürdü!

"Ne yapıyorsun ya?"

Gülüyordu, hem de gamzesini göstere göstere! Pis herif! Ellerini yanımdaki bariyere koyup üzerime doğru eğildiğinde geriye doğru gitmek zorunda kaldım. Çok güzel, şimdi de Sarper ve bariyer arasındayım...

"Sen Megumi'yi mi kıskandın?" diye sordu.

"Haa bir de inkar etmiyorsun?" dedim sinir bozukluğuyla.

Gözleri gözlerimden aşağıya başıyla birlikte kaydığında bıyık altından güldüğünü hissedebiliyordum! Başını sola doğru yatırdığında bunu da teyit etmiş oldum! Kafasına vurmak geliyordu içimden! Gözlerini yukarıya doğru kaldırdı.

"Lavin... Megumi adam!"

Kulağımda bilmem kaç defa duyuldu bu ses! Lavin Megumi adam... Lavin Megumi adam... Lavin Megumi adam...

Ne demek adam? Nasıl adamdı? Bildiğimiz çekik gözlü, orta boylu, siyah saçlı Japon erkeği! Yani bildiğimiz adam! Nasıl erkek olabilir? Kadın olması lazım, kadın!

"Nasıl adam?"

"Basbayağ!" demişti gülmesini engellemeye çalışarak! Nasıl erkek olabilirdi ya? O zaman nasıl ona unutulmaz bir gece yaşatabilirdi?

"Unutulmaz gece peki?"

Gülümsemesi iyice artarken bana yavaş yavaş utanç yükleniyordu! Bunca zaman bir erkeği mi kıskanmıştım yani?

"Yeni bir teknik yarattık, birlikte!"

"Ama ismi kadın!"

Başını tamamen kaldırdığında gözlerinden kaçmak istiyordum! Nasıl kadın değildi ya? Ben onca kıskançlık krizlerine bir erkek yüzünden mi girmiştim?

"Japonlar da saygı olarak soy isim kullanılır! Aslında ismi Haruko! Yılmaz Lavin gibi!"

Haruko? Yuh ama! Ben nerden bileyim, kadın ismiydi Megumi? Ne yapsaydım o da demeseydi, bana harika bir gece yaşattın diye! İnsanın aklı başka tarafa gidiyor! Bunca zaman yaşadığım o gün yaptığım tüm rezillikler boşuna mıydı yani? Yüzüne bakmayı bırakın başımı yerden kaldıramıyordum! Yerin dibine girmiştim resmen! Demek erkekti! Ağzımdan kaçırmasam kim bilir ne zaman öğrenecektim! Allah'ım sen affet, çok büyük suçladım ama vallahi bilerek yapmadım! Hem erkek olsa kıskanır mıydı? Yapmazdım!

"Bir erkeği bile bu kadar kıskandıysan işimiz zor Savcı!" diye fısıldadığı anda başımdan aşağı kaynar sular boşaldı. Yüzüm kızarmaktan domatese dönmüş olmalıydı! Ama o da söyleseydi Megumi erkek diye! Ben sözlük müyüm neyim yani? Nerden bileceğim ismiyle mi soy ismiyle mi hitap ettiğini? Aşk olsun Megumi'nin de atalarına ne diye Megumi soy adını aldılarsa? Çok hatalılar, çok!

"Hem ben kova burcuyum kıskanç kadınları sevmem!"

Gözlerimi sinirle gözlerine diktim! Zevk alıyordu değil mi? Utanıyordum işte, utanıyor! Ne diye üzerime üzerime geliyordu!

"Sevmezsen, sevme! Allah Allah sevmiyormuş beyefendi!"

Ben zaten sana bayılıyorum, sensiz yapamıyorum!?

"Hem..."

Ellerini ahşap bariyerden çekip belime yerleştirerek beni kendine doğru çektiğinde sözümü boğazıma dizdi! “Hem ne?” dedi nefesi yüzüme çarparken! Kendimi biraz geriye doğru çektim! Gözleri gözlerimden dudaklarıma kaydı ve orada sabitlendi! Herhalde öpemezdi beni, değil mi? Hem canı her istediğinde beni öpemezdi! Öpmemeliydi! “Sakın Sarper, sakın! Aklından geçen başına gelmesin!” Gözlerini gözlerime çevirdiğinde biraz daha yakınlaştı.

"Sinirlenince çok tatlı oluyorsun!"

"Tatlı oluyormuşum!" diye homurdandım. İnsan sevgilisini dinlerdi! Niye dinlemiyordu beni?

Gözleri tekrardan dudaklarıma çevrildi! Niye beni bu kadar kıvrandırıyordu? Öpecekse öpseydi!

"Bir de üste çıkmaya çalışmıyor musun sevgilim?"

Elleri belimden çözülüp ellerimi tutarken ikimizin elini de ahşap bariyere koyup kaçma ihtimalimi sıfıra düşürdü!

"Bitiyorum sana..."

Dudakları dudaklarıma nazlı nazlı yaklaşıyordu! Hatta yaklaşıyor muydu emin bile değildim! Belki de izin vermemi bekliyordu ya da benim öpmemi! Gözleri tamamen kapanmış benimkiyse kapalı gözleri ve dudakları arasında gidip geliyordu! Lanet olası iradem, kim bilir nereydi? Gözlerimi kapatarak direnişime bir son verdiğimde ona doğru yaklaştım ve saliselik olarak dudaklarımız birbirine değdi! Ah sevgilim, beni delirtiyorsun! Murat Sarper işi hızlandırarak tekrardan dudaklarıma kapandığında istediğini vermiş istediğimi almıştım! Ellerimi ellerinden kurtarıp iki yanağına yerleştirerek ona doğru daha çok yakınlaştığımda elleri de bana yardım etmişti. Düşünebildiğim tek şey dudakları ve durmadan onu öpmekten ibaretti! Başka bir kadınla yakınlaşmasını bırakın düşüncesi bile beni deli ediyordu! Sarper bana aitti! Bedende... Sus iç ses, sus! Soluklanmak için birbirimizden uzaklaştığımızda elim yanaklarından omuzlarına indi!

"Yılmaz..." diye mırıldandığında ismini mırıldanmak istesem de sesim çıkamadı. Beni nasıl bu hâle getirebiliyordu?

"Ben yıllarca seni uzaktan izledim, uzaktan sevdim! Bırak bir kadınla özel bir şeyler yaşamayı yakınlaşamadım bile!... Kıskanma diyemem sana, ne yalan söyleyebilirim ki kıskanman hoşuma gidiyor... Ama şunu bil ne senden önce bir kadın vardı ne de sonrası olabilir! Kıskan ama bir yandan da şunu bil, benim gözüm senden başkasını görmez Lavin!"

Kulaklarımda çınlayan her bir kelimesi ruhumun ruhundaki yükselişini sanki kalbime yansıtıyordu! Kalbinin ritmi kalbime çarparken sevgi ruhuma işleniyordu! Duyduklarım içimi rahatlatsa da hâlâ utancımdan yerin dibine girmiş gibi hissediyordum!

"Kapatalım mı şu konuyu, utanıyorum!"

"Tamam kapatalım!"

Gözlerimi açtığımda gözleri çoktan açılmıştı. İnanamaz bir şekilde gözlerini kısarak bana bakıyordu. Yine neyi fark etmişti acaba?

"Sen Japonca bilmiyorsun?"

Sorusunun nereye varacağını anladığımda, "Çeviriyi kullandım!" dedim.

"Bildiğimiz çeviri mi?"

"Hıhı!"

"Seni seviyorum güzelim!"

"Hani sevmiyordun?" dedim imayla, gülümsedi ve tek kelime etmedi! Edemedi... Çünkü ikimizde cevabı çok iyi biliyorduk!

🌌🌌🌌

Limanı dolaşmış ve San Laçin'in kalesine çıkmıştık. Kale neredeyse denize sıfırdı! Kalenin girişindeki taş tabelanın üzerindeki bilgileri okuduğumda 1746 yılından kaldığını öğrendim. Neredeyse 300 yıl öncesi... Çok garip, gerçekten çok garip! Kim bilir bu kaleye kaç neslin ayakları basmıştı! Tuhaflıkta burada başlıyordu, 300 yıl sonra bizim ayaklarımız bu toprakların üzerinde dolaşmaya başlamıştı! Gerçekten çok garipti! Zaman geçmişi yutup geleceği hunharca yaratıyor, yaşayan tüm varlıkları ayak basılan toprağın içine gömüyordu!

"Sevgilim..."

Murat'a doğru döndüğümde, "Yanıma gelebilir misin?" diye sordu.

Murat taş zeminin üzerine oturup gözleriyle beni takip etmeye koyulmuştu. Aradaki ince bölmeden geçip onun yanına vardığımda sağ kolumu sağ omzundan doğru uzatırken sol elimde sol omzundan destek alarak taş zeminin üzerine oturdum.

"Çok efsanevi..." diye mırıldandım.

Gözleri gözlerime değdiğinde, "Nedir efsanevi yapan?" diye sordu.

Burayı efsanevi yapan ne klasik kahverengi taşları ne de kulaktan kulağa yayılan efsanevi hikayeleriydi!

"Düşünsene yıllar önce tam burada bir insan oturmuş dinleniyordu, şimdiyse tam da burada biz bulunuyoruz! Çok garip, gerçekten çok garip!"

Başını sallayarak düşündüklerimi onaylarken düşüncemi kendi süzgecinden geçiriyordu.

"Haklısın, aslında yıllar hatta asırlar önce ayak basılan yerlere tekrar tekrar basıyoruz ama asla hiçbirine bu bakış açısıyla bakmıyoruz! Farkına varabilmemiz için maddesel şeyler gerekiyor, garip..."

Ona iyice sokulurken yıllar önce yaşayıp yaşayamayacağımı düşünmeye koyuldum! Cevap kesin ve netti, yaşayamazdım! Geçmiş bana kalırsa lanetliydi! Asla geçmişe yolculuk falan yapmak istemezdim.

"Outlander, izledin mi?"

"İzledim!"

"Düşündüm de geçmişe gitseydim kesin oralarda yapamazdım! Bi kere çok konuşkanım, her şeyi söyleyiveririm! İki dayanamazdım; kadına saygı denilen bir şey yok, tamamen cinsel düşünceler için var olduklarını düşünüyorlar! Bilgeleri de zaten cadı olarak yakıyorlarmış! Kesin beni yakarlardı ya..."

Evet, evet kesin beni kazı... Neyse düşüncesi bile çok kötü!

"Zaten arkadaş canlısı da değilim kimsede evine almazdı beni, cadılığa kalmadan ölürdüm!"

Clair mesela hemşireydi ama ben savcıydım! O zamanlarda kadın savcı mı? Başlarına taş yağardı herhalde! Hem adaletin ası var mıydı oralarda? Hiç zannetmiyorum!

"Bir de bu psikolojiyle var ya sürüm sürüm sürünürdüm!"

Düşüncelerimden sıyrılıp Murat'a baktığımda gülümseyerek beni dinlediğini fark ettim!

"Belki Jamie gibi biri çıkardı karşına?" diye sorunca istemsizce gülümsedim!

"Clair'in sözünü aksine bence insan hayatta bir kere aşık olur Sarper, ben onu da yaşadığıma göre sonum ya cadı kazanı ya da hayatsal ölüm olurdu!"

Elini omzuma attığında sağ elimi omzundan çektim. Parmağı omzumu okşamaya başladı.

"O kadar eminsin yani aşık olduğuna?"

"Eevet!" dedim doğal bir şeymiş gibi!

"Hem yani sen değil misin?"

Gülümsemesi daha da çok arttı!

"Yani hemen geleceğe dönerdin?"

"Hayır hemen dönmezdim! Not bırakırdım, tarihin bildiğim kısmını içeren notunu! En sonda ben geleceğe gidiyorum arrivederci yazardım galiba!"

Yani zaten geçmiş yaşandığı için gelecekten de gelsem hiçbir şeyi değiştiremezdim!

"Sen n'apardın?"

"Bende geri gelemezsem kesin açlıktan ölürdüm, insanlar ev çizimi alacak kadar delirmemişlerdir herhalde o zamanlar?"

"Sevgilim..." dedim gülerken!

"Taş kaçakçılığı yapardın! En sevdiğin iş ne de olsa?"

Ne ben ne de Murat geçmişte yaşayamazdık! Zaten ne bende Clair şansı ne de onda Jamie şansı vardı! Hem ben zaten kızıl erkekleri sevmem! Jamie'nin gözü yaşlı Lavin! O bir istisna...

"Biliyor musun güzelim seninle hiç fotoğrafımız yok!" deyiverdi bir anda! Ardından alnıma bir öpücük kondurdu!

Bense bu konuyu düşünmeye başlamıştım! Şu zaman kadar bir fotoğraf bile çektirmemiştik!

"Alıp masamın başucuna koyup özlediğimde güzel gözlerine bakabileceğim bir fotoğrafın bile yok bende!"

Seni bırak bende kendimin fotoğrafı var mı acaba Sarper?

"Eskiden insanlar sevdiklerinin fotoğraflarını cüzdanlarında saklarlarmış, cüzdanımda fotoğrafın nasıl olmaz Lavin?"

Kollarından hafifçe sıyrılarak ona doğru başımı çevirdim! Gözleri gökyüzünü seyreder gibiydi! Gözlerimde kim bilir neyi görüyordu? Benim kendimde bulamadığım neyi görüyordun da gözlerime bakarken dahi beni özlediğini hissediyorum Sarper? Sanki ben yıllardır seni bekliyormuşum!

"Mesela ileride bence bir aile tablomuzun olması gerekiyor! Sarper olmaz soyadımız ama nokta nokta ailesi oluruz! İleriye de gerek yok hem, sen benim ailemsin zaten Lavin! O yüzden bende fotoğrafların olmalı, fotoğraflarımız olmalı!"

Aile ve Lavin Yılmaz, hiçbir zaman içine bile dahil olamadığım aile... Zamanında iki kişilik bile olamadığım şimdiyse gözleriyle bana tüm varlığını sunan adam!

Hangisi daha bencil diye düşündüm? Annem mi babam mı? Kanımdan, canımdan olmayan bu adam beni ailesi olarak seçmişken gerçekten soruyorum; kim daha bencildi?

Murat'ı yetiştiren babam mı, kızına bile bakamayan annem mi? Bazı şeyler zamanla aşılamıyormuş bunu öğreneli çok olmadı! Annem ve babam hiçbir zaman aşamayacağım yüksek duvarlardan ibaret! Murat Sarper bana bir aile vermiş olsa dahi hep bir yanım buruk kalacaktı çünkü benim hayatımın büyük bir kısmında ailem yoktu... Annem gittiğinde 8 yaşındaydım ya 8! İki katından fazla seneyi onsuz geçirmiştim! Peki ya babam? İki sene önce ölse de 22 senedir kızını görmeye bile gelmemişti! Aile demişti bana Sarper, iki kişilik çekirdek bir aile! Bana dünyaları verebilecek 4 harf; aile! Hiç düşünmeden seve seve olurdum!

"Şiştt, ben sana ağlamayı yasaklamadım mı? Bundan sonra sadece mutu olabilirsiniz küçük hanım!"

Ağlamasam bile derinlerde bir yerlerde hep üzülüyorum! Belki de onca sitemim onları çok özlememdendi! Yaşıyor olmaları için her şeyimi verirdim, her şeyimi!

"Mutlu olmadığımı kim söyledi?"

Mutluydum, bir yanım buruk olsa da bana ailem demişti nasıl mutlu olamazdım ki?

"Ailen olduğumu söylersen nasıl mutlu olamam ki?"

Gülümsemesinin güzelliğini bana yansıttığında önce alnımdan sonra yanağımdan öperek kulağıma doğru eğildi.

"Unutma Yılmaz, bu bedende en az senin kadar benimde hakkım var! Ruhum seninle! Ruhumu kırma, kırılma, üzülme, üzme... Canın yanarsa canım yanar! Geçmişin seni üzüyorsa emin ol senin kadar beni de üzer! Unutma Yılmaz, bir bedende artık iki ruh taşıyorsun!"

Sözleri ruhumu, ruhunu harekete geçirirken sözlerini anlatmak istediği gibi anlamıştım! Bazen kelimeler anlamlarından fazlasıydı, eğer kalbinizle okumayı öğrenebilirseniz onları anlardınız! Kimse kimsenin bedeninde hak iddia edemezdi, Sarper'in kastıysa kalbimden başka bir yer değildi! İki ruhum yoktu, sadece kalbimde onu taşıyordum! Onun deyişiyle bir nevi iki ruhum vardı! İkimizin de kalbi geçmişe kırgındı! İkimizin de ruhu geçmişe kırgındı! İkimizin de yaraları benzerdi, belki de bu yüzdendi bir bedende iki ruh taşımak...

"Ve sen Lavin, benim ruhumun hissettiği ailemsin! Buna iznin var mı Savcım?"

Dudakları kulağımdan çekilirken, boşluğa düştüğümü hissettim! Nefesi tenime değmiyordu... Hissettiğim varlığı nabzımın attığının kanıtıydı!

Gözleri gözlerime yol alırken dudaklarımdan istisnasız bir, "Var!" çıkmıştı! Dudakları var sözcüğünün üzerine kapanırken ruhum can suyunu buluyordu! Ölüm çiçeği can suyunu almıştı! Yaşıyordu, hem de toprağına kök salamayacağı bir yerde...

Dudaklarında bir şey vardı, dudaklarıma her değdiğinde sonumu getiriyor pekala iyileştiriyordu! Gökyüzünden bulutlara düşmek gibi bir histi, yeryüzüne çakılmaktı... Bunun adı delilikti...

"Beni mutluluktan ağlatarak ilk fotoğrafımızı mahvetmek mi istiyorsun Sarper?" Dudaklarımız ayrıldığında kurduğum ilk cümle bu olmuştu, Murat'ınsa genizden gelen kahkahası sözüme eşlik etmişti! “Seninle olan bir fotoğraf mahvolmaz sevgilim!” Bunu bir gün hatırlatmak isterdim, yaşlandığımızda...

Çantamdan telefonumu çıkartarak ilk fotoğrafımızı çekmek için kamerayı açtım! Telefon tersime geldiği için Murat'a doğru uzattığımda tek bir kelime bile etmeden telefonu aldı! Sağ elim belinde dolaşıp sol elimi sol omzuna yerleştirdiğimde Murat'a sımsıkı sarılarak başımı çenesine yasladım! Gözlerimi kameraya çevirdiğimde Murat anı yakalayarak ilk fotoğrafımızı tarihe geçirdi! En güzel fotoğrafım buydu. Onun içinde olduğu her şey güzeldi, onun olduğu her yer güzelleşiyordu.

Hayatımda İnstagramı hiç aktif kullanmıyordum ama bu fotoğrafı atıp altına seninle olan bir fotoğraf mahvolmaz sevgilim yazmak istiyordum! Gerçekten bunu deli gibi istiyordum! Ve aşk sizde bu potansiyeli gerçekten doğuruyordu!

"Neyi düşünüyorsun?" diye sordu Sarper sanki aklımdan geçenleri hissediyormuş gibi.

"Saçma bir şeyi!" diye yanıtladım.

"Neymiş o?"

İçimden güldüm, bu benim için she said yes gibi bir şeydi! Saçma dersem linçleneceğim o üç kelime...

"Fotoğrafımızı paylaşmak..."

"Saçma mı?" diye sordu Sarper!

"Değil mi?"

"Sevgilim..." diye mırıldanıp alnıma tekrardan bir öpücük bıraktı!

"Değil! Ama şunu bil ki eksik kalmam!"

Murat'ın İnstagram sayfası mı vardı?

"Senin İnstagramın mı var?"

Telefonumu elinden alıp İnstagrama girmiş ve Murat Sarper diye aratmıştım. Aylar önce Murat'ı arattırdığımı hatırlıyorum ama o zaman hesabını bulamamıştım! Şimdiyse karşıma hesabı direkt çıkmıştı. Profil fotoğrafında yüzü denize dönük bir adam vardı. Hesabına girdiğimde afalladığım başka bir şeyse 335 bin takipçisi, 28 takip ettiği kişinin olmasıydı! Gözlerim 335 binde takılı kaldığında şaşkınlıkla ona doğru döndüm! "Bin?"

Gülümsemesi artarken telefona geri dönüp istek attım! Daha doğrusu takip ettim çünkü hesabı açıktı! 37 tane gönderisi vardı ama hesabını burada, Murat'ın yanı başında stalklamayacaktım! Telefonu kapattım.

"Hiç söylemedin?" dedim!

"İnstagram hesabım olduğunu mu?"

"Cık, 335 bin takipçin olduğunu!"

Omuz silkti umurunda değilmiş gibi! Onu bu sefer 335 bin takipçisinin oluşuna mı yoksa kimler kimler onu takip ettiği için mi kıskandım bilemedim! Acaba kimler kimler vardı? 335 bin takipçisi, Sarper'in aslında bir ajan olduğunu öğrenseler ne yaparlardı? Bir milyon olurdu bence! Ünlü, süper yakışıklı, mimar, ajan Murat Sarper! Bungalov evimize gittiğimde yapacağım ilk şey Sarper'i stalklamak olacaktı!

 

 

Loading...
0%