Yeni Üyelik
19.
Bölüm

Gelişme 17

@1benzen

Not: Avrupa Birliği Gençler Orkestrası 2024'te tam tarih açıklanmadığı için kendi kafama göre bir tarih uydurdum ve o gün bugün oluyor xjsmfmsmsm

Bölüm Şarkısı: Pera, Işıl Ayman-Uyanmayalım

 

3 ay sonra...

Bir gün bir yağmurun altında hayatıma bir adam girmişti, ıslıklarını bana çalarken yakalmıştım onu. Gülüşü yere düşen her bir damla mucizeliğindeydi. Bir müzik başlamıştı kafamızın içinde ve biz etrafında dönmeye başlamıştık. Bir gün bana geleceği fısıldamıştı, bir gün ona geleceği fısıldamıştım yer ayağımızın altından kayarken. Düşüyordum belki de yeri boylamak üzereydim ama o beni tutardı, bunu biliyorum. Sarardı kollarının arasına. Belki bitmezdi hikayemiz ama buruk kalırdı. Ve yine çalardı kafamızın içinde o müzik, hiçbir şeyin eskisi gibi olamayacağını...

Avrupa Birliği Gençler Orkestrası Seçmeleri 22 Temmuz 2024... Hayallerime bir adım kalmıştı. Kemanı ilk elime aldığımda gelecekle ilgili hayal kurmuyordum, elimdeydi tellerinin her bir titreşimi içimi hareketlendiriyor, dünyaları bana veriyordu. O zamanlar bana sadece bu his yetiyordu. Yıllar geçti, benimle birlikte hayallerimde dallandı budaklandı. Artık bütün insanlara varlığımı haykırmak istiyorum. Ben de buradayım demek istiyorum. Benimle birlikte yeteneğimde yanımda; beni duyun, beni anlayın istiyorum. Benim duygularımı harekete geçiren her bir zerre size de bulaşsın istiyorum. Bunca yılın emeğini artık kanlı canlı karşımda görmek istiyorum. Şan veya şöhret için değil isteğim ben gerçekten başarabilmek istiyorum. Başarabilmek ve hayatımı raylarına oturtturabilmek. Eğer bu seçmeleri geçersem İtalyaya gidecek ve Avrupa Gençler Birliği Orkestarasına katılma şansı bulacaktım. Kadere bakın Eymir'de İtlayada... Sadece biraz daha kalmıştı...

Kurstan çıkıp evin yolunu tuttuğumda telefonumu açmış ve heyecandan Eymir'i aramıştım. Birkaç kez çalmanın sonucunda telefonu açmıştı.

"Alo!" diye mırıldandı ve bana ait olan kelimeleri kullandı.

"Buradayım."

Onun bu cevabına karşılık kıkırdadım.

"Sana bir haberim var!" dedim heyecanla.

"Noldu?"

"Seçmelere kabul edildim!"

"Oh bee, sonunda! Tebrik ederim sevgilim, başaracağını biliyordum..."

Eymir'in ohh diyişi benimde içime su serpiyordu.

"Eğer İstanbul'daki seçmeleri de geçersem yanına seni görmeye geliyorum, belkide temmeli orada yaşamaya..."

"Kim bilir belki önce ben gelirim."

Eymir ile hiç karşı karşıya gelme mevzusunu konuşmamıştık. Ya ona ya da bana büyük bir sürpriz olacaktı çünkü ikimizde yarın oradayım diyecek tipler değildik.

"Hayır ya dur durduğun yerde, ben gelmek istiyorum!"

Eymir'in kahkahaları kullağıma ulaştıktan sonra yine benimle oynamaya başladı.

"O kadar eminsin yani seni görmeye geleceğime?"

"Gelme Eymir git zaten sen İtalyansın orada yaşa, hatta kendine İtalyan bir sevgili de bul!"

Şaka olduğunu bilsemde Eymir bana hep böyle gelince sinirlerim zıplıyor ve her defasında ona kanıyordum. Uyuz Eymir!

"Sarışın olabilir bak, kızıllar pek benlik değil!"

Bak yine yapıyordu! Sinirlenme Alçin, sakin ol bilerek yapıyor seni sinir etmek için sende kanıyorsun.

İçimden sen kızıllara kurban ol demek geçsede kendimi frenledim.

"Aa bak burada sarışın bir kız var ayarlayayım mı sana?"

Salak Alçin o senin sevgilin.

EYMİR'E hiç salak demiyorsun KADER!

Zeki insanın hali bir başka oluyor Alçin!

Hayır yani o benimle sevgiliyken sarışınla kızılı kıyaslayabiliyordu da ben yapınca mı sıkıntı oluyordu?

"Cık, o güzel değil!"

O an kalbim hızlandı burada mıydı? Nereden biliyordu kızın güzel olmadığını. Bana kalırsa kız gayette güzeldi. Eymir'in gözleri kör olabilir miydi? Gerçekten burada mıydı? Sakin ol belki yine gaf yapıyordur.

"Senin gözlerin kör bence Eymir kız gayette güzel."

"Cık, güzel değil."

"Nerden biliyorsun acaba?"

Buradayım dese düşer bayılırdım herhalde. Saçmalama Alçin Eymir falan yok burada. Bilerek yapıyor biliyorsun. Hem belki stalkerları buradadır.

"Çünkü sen oradasın minik yıldız, senin olduğun bir yerde kimse senden daha güzel olamaz."

Kurduğu cümle burada olmasından daha fena hissettiriyordu. Hani kızıl onun tipi değildi? Gıcık adam bir daha ona kanmayıp, aynısını yapacaktım. Şu anlık onu affedebilirdim çünkü çok tatlı konuşuyordu.

"Nasıl başarıyorsun bunu? Bir anda beni sinirlendirip sonra yumuşatmayı."

"Seni seviyorum minik yıldız ve kalbinin derinlerini anlayabiliyorum. Ve çok sevindim, buraya geleceğin günü oraya geleceğim günü sabırsızlıkla bekliyorum."

Bir yerde bir yazı okumuştum, birbirlerini yürekten bağlı olan insanlar kırmızı görünmez bir iple birbirlerine bağlanırlarmış. Gün geçtikçe o ip gevşemek yerine daha da küçülürmüş ve kavuşmak onlar için kesinleşirmiş. Belki erken belkide geç ama mutlaka olurmuş. O yüzden geçmişteki hiçbir şey için üzülmeyin, eğer o sizin kaderinizse mutlaka karşınıza çıkacaktır. Sizi bağlayan o görünmeyen ipler sizi hep birbirinize yaklaştıracaktır. Belki bugün değil ama mutlaka bir gün. İnanıyorum ki bir gün Eymir'i karşımda bulacağım, bir gün onun karşısına çıkacağım. Ama ne zaman olur bunu bilemem. Her hikayenin içinde mutlaka bir parça burukluk bulunur. Bizim burukluğumuzsa birbirimizden çok uzakta olmamız. Evet şu an istersem karşısına çıkabilirim ve bu doğru zaman olabilir ama ben kadere müdahale etmek istemiyorum. Sanıldığı gibi destansı bir hikayede istemiyorum. Nasıl olsa o ipler bizi birleştirecek. Yani kısacası sizi sevmeyen insanları kalbinizin merkezi hâline getirmeyin. Onlar olmadan da olur; emin olun, olur. Kaderinizde varsa zaten o kişiyle bağlandığınız ip sizi asla ayırmayacaktır.

"Neredeyim biliyor musun?"

"Sokak?"

Tam şu an o yağmurlu günki yerden geçiyorum, kaderin bana Eymir'i getirdiği o yerden. İlk karşılaştığımız o yerde uzaktan durmuş iki insanın hayalini izliyorum. Tam karşımdaki yerden arkamı dönmüş ve onun varlığı ile karşılaşmıştım. Tam bulunduğum yerde oturmuştuk. Ve bende öyle yaptım, o yere oturdum.

"Cık, sahil."

Yanımdaydı belki bu telefonun içindeydi ama buradaydı.

"İlk karşılaştığımız yerdeyim."

"Eymir'i bulursan söyler misin o kıza daha önce yazmalıydı."

İlk verdiği cevap gerçekten bu muydu? Kendisine kızmak...

"Hayır ya kızma Eymir'ime o en doğru zamanda yazdı."

"Eymir'in mi oldu şimdi o çocuk?"

Sesi gerçektende kızgın geliyordu hem ne diye bir insan kendisine kızardı ki. Hayır kızabilirdi ama yani bu durumdaki bir insan kızmazdı.

"Ya sen kendine mi sinirleniyorsun Allah aşkına."

"Alçin sende savunma beni ona!"

Kahkahalarımın arasında, "İllahi Eymir, sen benide geçtin!" dedim.

Konuşmalarımızda hiç kıskanç bir insan olduğunu düşünmemiştim ama Eymir baya baya kıskançtı. Sorarsanız kesin bir tık kıskancım derdi.

"Tamam kapatalım şu konuyu, nerdesin sen?"

"Sahildeyim kıskanç sevgilim."

"Eve dön sinirliyim sana."

Eymir'in zayıf karnını bulduğuma göre beni sinir ettiğinde üzerine bu kozlarla gidebilirim. Bu niye daha önce aklıma gelmemişti. Sonucunda erkeklerin pekçoğu kıskançtı.

"Cık, sahil çok güzel. Suda buz gibidir bir dalıp çıksam mı ya?"

"Hadi sevgilim kapat, hadi sinir hastası olmak üzereyim."

"Eymir biliyor musun, bu sana müstehak."

Yüreğime çektirdiğin oyunu bir bilseydin Eymir o zaman anlayabilirdin bu sözlerimi. Seninle konuşurken dahi uzun zamandır konuşmadığım bir arkadaşım gibi özlüyorum seni. Seninle konuşurken bile ben seni özlüyorum ama yollarını gözleyemiyorum Eymir. Kalbim sanki benim bambaşka birine evrildiğimi söylüyor. Sen kalbime tam zamanında inen bir yağmur damlasısın. Islandım, seve seve ıslandım. Benim için sen yağmur tadındaydın, insanların arasında dilimi uzatıp tadına bakmaktan çekindiğim o yağmurun tadındaydın. Hâlâ bakamam ama seve seve ıslanırım.

"Evet Alçin sen bana müstehaksın, şimdi eve dön beton soğuktur."

"Her şeyi nasılda kendine yoruyorsun."

"Hayır ben her şeyi sana yoruyorum. Mesela şimdi o betona kızıyorum. 22 yaşında koca adamım ama ben seni hasta edecek diye ona kızıyorum."

Ayağa kalkarak yürümeye başladım. Kendi isteğimle değil bana kalsa orada daha otururum ama Eymir ellerimden tutup beni o kaldırımdan kaldırdı. Kendi kendimi hasta edebilecekken onun yanımda olması bana en büyük lütuftu.

"Kalktım eve dönüyorum."

"Teşekkürler sevgilim."

Bazen düşünüyorum Eymir karşımda olsaydı ne düşünürdüm diye? Cevabım sizi güldürmesin, yanaklarını sıkmak isterdim.

"Sen napıyorsun?"

"SADRA yarışmasına başvurdum. Ödülü oldukça büyük, atölyemi genişletenileceğimi düşünüyorum. Tabii eğer kazanırsam."

"Ben inanıyorum sana ve ilhamına, sende bende başaracağız sevgilim."

Eymir'in yeteneği gerçekten büyüleyiciydi. Resimden anlamayan ben bile onun resimlerindeki duyguları hissedebiliyordum.

Yaklaşıyordun Alçin...

Eymir her seferinde kendi sanatının dilinin kapalı olmadığını anlatıyordu. Ne amaçla çizdiğini söylemediği ama herkesin yaptığı yorumun doğru olduğunu savunuyordu.

"Sevgilin?"

"Sevgilim?"

Söylemek ilk zamankine göre farklıydı ama kalp atışlarım hiç değişmiyordu.

"Nee..." diyiverdim kendimden beklemediğim bir tatlılıkla.

"...değil misin?"

"Öylesin... sevgilim..."

"Sevgilin?"

Eymirin gülüş sesleri benimkilerine karışıyordu.

"Ama ben senin gibi güzel, 'Nee!" diyemem sevgilim. Benimki daha çok taşı yutmuşum gibi çıkar."

"Çok mu yuttun?"

Ve tekrar kulaklarıma bahşettiği gülüşü. Eymirle uğraşmaktan hiç vazgeçemeyecektim o da büyük ihtimalle beni zayıf karnımdan vurmaktan vazgeçemeyecekti. Eve gidene kadar bu böyle sürdü, sürekli eve gidip gitmediğimi sordu. Yolu uzatmak istemiştim çünkü ilk defa dışarısı bana bu kadar güzel gelmişti. Alçin soğuk havanın içine çekilmenin bu kadar iyi geldiğini ilk defa anlamıştı, bugünü unutamayacaktım. Bugünü unutmayacaktım çünkü hayallerimize uzanan bu yolda ilk adımızı atmıştık. Birbiriyle kesişecek olan hayallerimiz gerçekleştiğindeyse yaşadığımı hissedecektim. Buna adımın Alçin olduğu kadar emindim. İnsanın sevdiği insana yaşadığını hissetirmesi aşk değildi de neydi?

 

 

 

 

Loading...
0%