Yeni Üyelik
20.
Bölüm

Gelişme 18

@1benzen

 

Zorla okula gelmiş gibi bir halimiz vardı. Hem Kaan'ın hemde benim. Kaan ne kadar gülümsemeye çalışsada Toprak yüzünden hâlâ mutsuzdu. Kaan o havalı çocuklardan değilmiş. Tamam Kaan havalı ama o soğuk nevalelerden değil onun gerçekten güzel bir kalbi var, sevilmeyi hak eden bir kalbi. İnsanların onu popülerliğinden ya da yakışıklılığından sevmediği bir sevgiye ihtiyacı var. Onu yere çeken değil. Toprak belki de onun en güzel anılarını almıştı. Belkide Kaan kimseyi Toprak gibi sevemeyecekti. Bana kalırsa Toprak'ın sevilecek bir yanı da yoktu.

Başımı yorgunlukla sıraya koydum. Gerçekten uykusuzluktan ölüyordum. Eymir değildi beni uyutmayan sağolsun annemlerin sürpriz olarak aldıkları kuştu. Cik cik cik öttü durdu başımda. Bir insan, pardon bir hayvan hiç mi uyumaz ya. Bak hâlâ kafamın içinde ötüyor cik cik cik.

"Hişt iyi misin?" diye fısıldadı.

"Değilim, deliricem."

"Eymir bir halt mı yedi?"

Kendi arkadaşını nasılda tanımıyorsun Kaan'cığım.

"Allah'ın cezası kuş sabah kadar öttü ya!"

Kaan sessizce gülmeye çalıştı. Dersimiz ingilizceydi. 4 yıl boyunca hep aynı şeyler önümüze gelmişti ama ben okulda ingilizce namına hiçbir şey öğrenmemiştim. Sağolsun ingilizce diziler sayesinde ingilizcem gelişmişti.

"Nerden çıktı?"

"Off neymiş efendim ben odamdan çıkmıyormuşumda evde onlara başka bir evlat lazımmış."

Kaan biraz daha sesli gülünce herkesin gözü bize çevrildi.

"Whats happining?"

Bu kadının tüm ders boyunca ingilizce konuşmasıda beni benden alıyordu. En azından cik cikten iyidir. Kaan'ın ingilizce özür dilemesinden sonra herkes önüne döndü ve hoca ingilizcesine devam etti.

"Eymir'i iç güveysi alsınlar severler!"

Sadece gülümseyerek söyleyebilmişti çünkü ingilizce hocası ikinci bir olayda beni uyutmayacak gibiydi.

"Off Kaan şu an komiklikten ölüyorsun!"

"Yalan mı kızım kapı gibi sevgilisiniz!"

"Bak kafamın içinde kuşlar ötüyor zaten, yapma!"

"Kuşu kaçır, birlikte gökyüzüne salalım. Ne dersin?"

"Annemler beni keser. Dedim ki onlara ya kuş ya ben. Sen zaten salonda yoksun diyorlar bana."

"Kuşu mu seçtiler yani?"

Kaan gayette eğleniyordu, tencere yuvarlanmış resmen kapağını bulmuştu. Eymir'e bak Kaan'ı ayarla mübarek.

Öbür tarafa dönmeden önce Kaan'ın sıranın altına teptiği hırkayı alıp masaya yerleştirdiğimde kafamı hırkasına koydum.

"Sıcakkanlı olduğun için gerek yoktur."

Ve sesizlik... Notlarım yüksek olmasa büyük ihtimalle ingilizce hocası beni derste bırakacaktı. Büyük değil kesin bırakırdı. Dersinde varla yok arasıydım. Kaan'da başının çaresine baksındı, montumu giyebilirdi. İyi ingilizcemelerdi ona.

"Uyuyacak mısın?"

"Hayır..." diye mırıldandım, "...gömüşüyorum."

Biraz sesli gülüşü çıktıktan sonra sesi kesildi. Lütfen ingilizceciye yakalanmasın, gömüşmeyi saçma salak anlardı şimdi. Gömüşmek benim dilimde kafanı sıraya gömüp uyumaktı. Bunu ilk bilen insan Kaan'dı son olmasının dileğiyle. Gözlerimi kapatıp birkaç dakika içinde kendimi uykuya bıraktım.

♧♧♧♧

Kolumun altında titreyinin ne olduğunu bilmemekle her tarafımın uyuştuğunu hissediyorum, adını bir de Melek koydular. Pis cik cik diyeceğim ona, ne hali varsa görsün! Bak yine sinirlendim. Bu da ne halt varsa titriyor uyuyorum kardeşim ya uyuyorum!

"Ayh!" diye birden kalktığımda etraftaki perdelerin çekildiğini fark ettim çok karanlıktı ve kesin tenefüstü. Kaan yanımda yoktu ve benim zeki arkadaşlarım yine perdeleri kapatmıştı. Hayır anlamıyor 9. Sınıfta da böyleydi 12 olduğumuzda da. Büyüsünlerdi biraz ya da ne halleri varsa görsünlerdi!

Hâlâ kolumun altında titreyen telefonumun nasıl buraya gelip titreşime alındığını bilmemekle telefonu açtığımda whatsap uygulamasından bir sürü mesaj geldiğini fark etmemle 6 derstir uyuduğumun farkına varmam bir oldu. Eymir ve Biz Bir Haltlar Yedik grubundandı.

İlk önce neden bilmiyorum ama gruba girdim hem yeni uyanınca pekte çekilmiyordum. Gruba girdiğimde içimden lanet okumaya başlamıştım. Tabii ki Kaan'a. Uyurken fotoğrafımı çekmiş ve gruba atmıştı. Ve altınada, 'GÖMÜŞÜYORMUŞ!' yazmıştı. Kaan buraya bir gelsin ona yapacağım kötülükleri düşünüyordum.

Tolga:

O ne demekmiş.

Kaan:

Bu demekmiş.

Eymir:

Rahat bırak kızı Kaan.

Kaan:

Bak bak kızdı. Sen kızı uyutma sabah kadar sonra RÖHÖT BÖRÖK KÖZÖ.

Eymir:

Küfür yok bu grupta güzel insanlar var, küfür yok bu grupta...

Oğlum sen bana eziyet diye mi yollandın ya?

Deniz:

Sabah sabah bu ne tantana dostlar?

Ahahah o Alçin mi?

Ve Tolga'dan bir görüntülü mesaj. Allah Tolga'yı da bildiği gibi yapsındı. Selin gelir gelmez telefonunun flashını açmış ve çok saçma bir şekilde kızın fotosunu çekmişti.

Tolga:

Abi sevgiline söyle hep geç kalıyor. Hep soluk soluğa geliyor.

Deniz:

Rahat bırakın sevgilimi ya.

Eymir:

RÖHÖT BÖRÖKÖN SÖVGÖLÖMÖ YÖ

Selin:

Allah cezanı versin Tolga almancacı sınıftan çıksın o güzel saçlarını teker teker yolacağım.

Kaan:

Not stnok Alçin sleep...

Eymir:

İngilizce dersinde misiniz yine?

Kaan:

Evet.

Ve konuşmaya yarım saatlik ara verimiş. Tolga'dan bir fotoğraf daha. Yerini mi değiştirmiş o?

Tolga:

Allah sabır versin Deniz

Saçlarım dökülüyor oğlum

Ben bir daha o cadıyla oturmam

Tek kal Selin!

Selin:

Salak Herif

Tolga:

Salak Herif?

Kaan:

Oğlum haberleşmek için mi mesaj atıyorsunuz?

Tolga:

Sus Kaan

Selin:

Sus Kaan

Eymir:

Onlar dumanla anlaşıyorlar Kaan xbsmfmdms

Ve tam öğle arasında Kaan'ın mesajıyla konuşma devam ediyordu.

Yine benim fotoğrafım ama burada zorla çekmiş resmen saçımı falan kaldırmış yani.

Kaan:

Eymir bu baya baya uyuyor.

Selin:

Ayh Kaan taktın kıza

Alçin uyanınca kovmaz seni sırasından inş.

Tolga:

Dua et de yolmasın saçını sonra çocuk gibi ağlayıp yanıma gelme

Kaan:

Alçin Selin değil Tolga'cığım...

Hem senin saçın yolunduysa benim saçımın suçu ne?!

Eymir:

Bırakın uyusun

Kaan:

Uyandırayım o zaman.

Eymir:

Kaancığım sınırlarımı zorlama. Bak bugün elime siparişin geçti arkadaşım. Paranla ödediğin o mühim şeyini Alçin'e yollarım.

Deniz:

Ne aldın ki Kaancık?

Kaan:

Sana ne kıvırcık salatası.

Ve Kaan konuşmadan çıkmıştı. Denizler biraz daha Kaan ile dalga geçmişti. Bu arada Tolga'da soğuk nevale değilmiş, çok şükür bunu da öğrnemiş olduk.

Kaan:

Abi bu kız 6 derstir uyuyor

Yemedi, içmedi de

Ama sevgili dostunuz telefonunu kolunun altına koydu...

Eymir:

KAAN ÖZELE GEL ÖZELE

Deniz:

Ne özeli ya bensiz ne özeliniz var?

Tolga:

Oğlum biriniz 21 diğeriniz 22 yaşındasınız kendinize gelin.

Selin:

Bu grubu açan aklımı seveyim...

Deniz:

Sevelim aşkım.

Kaan:

Aşkımda aşkım. Başlıycam AŞKINIZAAA

Tolga:

Dedi hiç sevgilisi olmayan son mohikan...

Kaan:

Aha valla uyandı

Eymir yazma özelden. Bak her şeyi Alçin'e gösteririm, sonra senin ne kadar k*fürbaz birisi olduğunu öğrenmiş olur!

Eymir:

Kaan kapa çeneni, kapa

Deniz:

Alçin beni duyuyorsan ben Deniz, Lütfen yukarılara bakma.

Zil çaldığında sona yaklaşmıştım. Ve yazmaya koyuldum.

Sen:

Sevgili Kaan geldiğinde bana köfte ekmek getirmezsen saçını başını yollarım. Uykumdan zorla uyandığımda nasıl bir şeytana dönüşeceğimi bilemezsin. Haa bir de Matematik dersi geç kalırsan ne olacağını biliyorsun!

Kaan'a sinirlenmemiştim sadece biraz korksun istemiştim.

Deniz:

Aferin yenge

Selin:

Deniz yenge ne ya yenge ne?

Deniz:

Sen istemiyorsun diye Alçin de istemeyecek değil di mi?

Sen:

Kalsın enişte ^^

Niyeyse Tolga sadece mesajlarımızı okuyordu. Sınıfta birinin bağırdığını gördüm. Sanırım sınıf başkanımızdı.

"Akif hoca bugün izinliymiş evlere dönebilirmişiz!"

Ve sınıfta oh beler duyuldu.

Deniz:

Peki Alçin.

Tolga:

Kaan neredesin koçum.

Sen:

Kaan Akif Hoca yoklamayı aldı gelme istersen derse?

Kaan:

Ne demek aldı, nasıl aldı? Hızlı Nejla bile daha yeni çıkıyor merdivenleri.

Tolga:

İyi insandı...

Akif Hoca değişik bir insandı. Sert hocalar vardır ya, "Defterini mi unuttun evladım, kendini de unutsaydın! Çık evladım, defol git sınıftan!" işte o tam öyle bir hocaydı.

Kaan iki dakika geçsede sınıfa gelememişti. Sınıfsa yeni yeni boşalmaya başlamıştı. Grupsa şakamatik gibiydi...

Sınıfta Kaan'ı bekleyip öyle çıkacaktım ve o yüzünü videoya alacaktım. Tüm sınıf boşaldığında kayıda girdim.

"Evet arkadaşlar bugün 6 abone olmamızın şerefine size Kaan'ı nasıl kandırdım videosu çekiyorum? Hocamız yok ve canım arkadaşım söylediklerime kandı."

Ve sınıfa doğru gelen hızlı ayak sesleri.

"Alçin!"

Elide bir kaç çikolatayla ve siparişlerimle geldi.

Benimse kahkahalarım.

Kaan sıraya gelir gelmez çikolataları sıraya attı ve elindekileride masaya bıraktı.

"Kameraya el salla Kaan!"

"Selin gibi keşke saçımı yolsaydın!"

Kahkahalarımın ve Kaan'ın o surat ifadesinden sonra videoyu sonlandırarak gruba attım.

Kaan ne yaptın bakışlarını bana çevirdi.

"Yapmadım de?"

"Yaptım, yaptım!"

Köftemi kemirmeye başlarken gruptaki konuşmalardaki herkes Kaan'ı yerin dibine sokmuştu. Ve Kaan'dan bir fotoğraf. Tam da köfteyi ısıran benim fotoğrafım.

Kaan:

Kızlardan korkmalısınız.

Eymir:

Sevgiliniz olmayan kızlardan*

Kaan:

Sana da sinirliyim Eymir

Ulan şere... biz seninle 10 yıldır dostuz 10 yıl.

Kaan'a sinirle baktım.

"Kaan!"

Yanıma oturup telefonunu kapattı ve kollarını tabiri caiz ise çiçek yaptı.

"Küstün mü?"

Omuz silkti. Gerçekten bu erkekler neden çocuk gibiydi?

"Kaan burada küsmesi gerek benim!"

Ve yüzüme dönerek gülmeye başladı. Bu çocuk gerçektende dengesizdi.

"Yalnız ödüm bir yerime karıştı. Çok fenasın Alçin!"

Onunla birlikte bende kahkahayı bastım. Gerçekten onlarla eğleniyordum. Hepsi o kadar samimi o kadar eğlenceliydiler ki ilk defa arkadaşlığı anlıyordum. İlk Selin'in yaklaşımı sonra Kaan ve diğerlerinin; gerçekten hayatımın yönü tamamen değişmişti. Kendimi sıkıcı değilde eğlenceli buluyordum. Kendimi üzgün değilde mutlu hisediyordum.

Şu zamana kadar yalnızlık politikası izlemiştim. Belki kendimi korumuştum ama tüm bu eğlenceden de kendimi uzak tutmuştum. Belkide aklımızı zindana çevirip insanlardan uzak durmak kendi kendimize çektirdiğimiz bir eziyetti. Kuşu kafesinden serbest bırakmalıydık. Evet evet onları serbest bırakmalıydık.

Ve hayatımın her yerini değiştiren adama geldim Eymir'e...

Eymir:

Neden uyuyamadın? 8.18

Bir şey mi oldu? 8.18

Hem gömüşmekte ne demek? 8.19

Sevgilim Kaan'ı öldüreceğim galiba... 13.31

İyi ki varsın Alçin 13.49

Sen:

Sen de Eymir 13.50

Köftemi bir elime alırken diğer elimle çantamı omzuma yerleştirdim.

"Kaan, hadi gidelim!"

Sen:

Gömüşmek, sıraya gömülüp yatmak demek!

Akşam bahsetmiştim ya sana, gıcık cik cik!

Susmadı Allah'ın cezası susmadı!

Eymir:

Kuşu camdan uçurmanın zamanı gelmişte geçmiş desene sen!

Sen:

Ahh bir bilsen sevgilim, bir bilsen!

"Önüne baksana!"

Kaan'ın çıkışmasıyla ona doğru döndüm.

"Sanane Kaan? Sanane! İster bakarım ister bakmam! Rahat yok mu ya?"

Eymir:

Beni ne kadar sevdiğini mi?

O an diğer gruptan bir mesaj daha geldi. Kaan'dan bir resim gelmişti, inşallah benim resmim değildir derken. Resmi açtığımda sinirle gözlerim Kaan'a döndü. Eymir'in beni ne kadar sevdiğini mi dediği mesajı okurkenki -sırıtıyordum- resmimi gruba yollamıştı. Ve o an olan oldu. Kaan koşarak kapıdan çıktığında arkasıdan sallıyordum.

Eymir:

Allah'ın cezası, ne özelemiz varsa döküyorsun gruba!

Göstereceğim ben sana!

Hele bir İtlaya'ya gel yerdeki farelerle uyutacağım ben seni!

Yine bir resim göndermiş ve bu resimde Selin yine Tolga'nın saçını yoluyor.

Tolga:

Oğlum bu kız çok fena saç çekiyor.

Yandın sen ^^

Tolga'nın yazdığı mesajı nasıl okumalıydım bilmiyorum ya da neye yormalıydım?

Fesat bence Alçin!

Bence de Kader!

İşte grubu sessizliğe çekende bu mesaj olmuştu. Herkeste sürekli yazıyor çıksada yazdıklarını silip tekrar yazıyordu. Dışarıya çıktığımda da Selin'in bağırma sesleri yükseliyordu.

"Ulan andaval, gel buraya gel! O hindi saçlarını tek tek yolacağım senin!"

"Yapmayın arkadaşlar nolur!"

Kaan ikisinin arasında sıkışınca gözlerimiz kesişti.

"Kaan bende senin o saçlarını didik didik yapmazsam bana da Alçin demesinle!"

"Özür dilerim Tolga!"

Kaan hızlıca koşarak çıktığında Tolga da ona yetiştiğinde geriye okulun bahçesinde Selin ve ben kalmıştım.

"Hödükler!" "Hödükler!"

İkimizin ağzından aynı anda çıkan bu kelimler bizi kahkahalara boğmuştu...

 

 

Baya hödükler ya, bu bölümü yazarken kahkahalara boğuldum. Kaan vr Tolga'ya yazık oldu...

Loading...
0%