Yeni Üyelik
18.
Bölüm

15.BÖLÜM

@1buluttangelen

Herkese merhabaa

Bu sıralar okunmalarım ve oylarım çok düştü kurgu zor yetişiyor.

Oy ve yorumlarınız beni çok mutlu ediyor ayrıca yazmaya da teşvik ediyor.

Lütfen oy vermeden geçmeyinn 💟

Bu arada kusura bakmayın bu sefer bölüm çok geçikti.

Vakit bulabildiğim zaman dilimlerinde yazmaya çalışıyorum oy sınırı 7 olacak bu sefer 7 oy gelince yeni bölüm atacağım🪷

İyi okumlar bebeklerim❤‍🔥

---------------------------------------------------------------

Bugün kontrolüm vardı. Hayatımıza beklemediğimiz bir anda giren bebeğimizle küçük çaplı bir tanışma olacaktı bu.

Yavuz sırf bu nedenle toplantılarının hepsini ertelemiş, benimle kalacağını söylemişti.

Elimi karnıma götürdüğümde onu hissedemesem de içimde yaşayan bir miniğin olması beni heyecanlandırıyordu.

Yavuz üstünü giyindikten sonra yanıma geldi önce yanağıma sonra da eğilip karnıma bir öpücük kondurdu.

"Bizi duyuyor mudur? "

"Bence şuan kafası yeni oluşuyordur Yavuzcuğum." Ufak kıkırtımın ardından,

"Nasıl kafası, niye çocuğumuzun kolu bacağı yok Aryin? " Yüksek sesle bir kahkaha patlattığımda

"Bebeklerin oluşumu böyle gerçekleşiyormuş hayatım, sakin ol. "

"Allah'ım, Aryinim yüreğime indi ya, denir mi öyle. "

"Yavuz ben ne bileyim öyle korkacağını. Oyalanma da gidelim yavaştan hadi. "

Yavuz elimi tutup kapıya doğru yölendirdiğinde Fenerbahçe hakkında çocuğumuza bilgi veriyordu.

Pardon verdiğini sanıyordu.

Fenerbahçeli olduğunu söylemiş miydim ben?

Sanırım hayır çünkü bende bu zamana kadar böyle şeylerle ilgilenmediğim için sormamıştım ve yeni öğreniyordum.

Yavuz'a seni nasıl anlasın bakışı attığımda omzunu indirip kaldırdı.

Asansörden inip arabaya doğru yürüdüğümüzde kapımı açtı. Ona gülümseyip yerime oturdum.

Yavuz da yerine oturduğunda hastanenin yolunu tuttuk.

Arabayı tek elle sürerken bir eli koltuğuma gitti ve biraz geri yatırdı.

"Napıyorsun hayatım? "

"İkiniz de rahat edin, kızım iki büklüm kaldı. "

"Bak canım, kız olacağının garantisi yok ayrıca sadece çocuğumuzu mu düşünüyorsun 1 2 hafta da. Ayıp."

"Benim kızım olacak Aryin'im ve sana benzeyecek. Çocuğumu düşünüyorum ama senden daha değerlisi yok bunu biliyorsundur. "

Açıklama çabasına kıkırdasam da cevap vermedim. Arabayı sürmeye devam ederken tek elini arkaya uzatıp kırmızı bir battaniye aldı ve üzerime örttü.

"Ya napıyorsun aşkım"

"Üşütürseniz hasta olursunuz, olmayın"

" Yavuz hava otuz derece! "

" Yavrum yine kızıyorsun, sizi düşünüyorum. "

"Bence sıcaktan ve sinirden havale geçirmemi istiyorsun. "

Battaniyeyi üstümden çektiğimde koca birr nefes verdim. Adam daha ikinci haftada böyle yapıyorsa ilerleyen zamanlarda yapacaklarını kestiremiyordum.

Hastaneye geldiğimizde arabadan ilk önce Yavuz indi. Kapımı açmaya gelecekken içerden ona sinirli bir bakış attığımda mazlumca inmemi bekledi.

Kıyamadım.

Randevu aldığımız yere ismimizi söyleyip sıra aldıktan sonra uzman Doktor'un odasına yürüdük. Sıra yoktu ve içerisi boş gibi gözüküyordu.

Yavuz kapıyı tıklattığında odanın boş olduğunu görüp içeri girdik.

"Hoş geldiniz" Dedi kadın doktor.

"Merhaba hoş bulduk"

"Bebeğinizin durumunu öğrenmek için randevu almıştınız değil mi? "

"Evet, nasıl öğreneceğiz? "

Sesimden heyecan akıyordu ve Yavuz da sessizce beni izliyordu. Kadın tekrar konuştu,

" Bu arada size ismimi söylemedim, ben Aslı, bundan sonra gebelik sürecinizde beraber ilerleyeceğiz. Sizi şimdi şu sedyeye alalım Aryin hanım. "

Aslı Hanım kartını uzattığında Yavuz Efe almıştı. Ben sedyeye yattığımda elinde bir jel birde elektronik bir cihazla gelmişti yanıma.

Jeli karnıma döktüğünde bir soğukluk hissine karşı karnımı büktüm. Aslı Hanım elindeki cihazı karnıma getirip oval daireler çizerken merakla ona bakıyordum.

Yavuz da bana.

Ekrana bi şeyler yansımaya başladığında Aslı Hanım,

"Bebeğinizin durumu stabil, herşey iyi görünüyor. Bakmak ister misiniz? "

Yavuz da yanıma yaklaştığında ekrana baktık. O kadar küçüktü ki görünmüyordu bile. Ama şuan bu bile bana yetmişti.

Doktor'un verdiği peçeteyle karnımı sildiğimde üzerimi düzeltip kalktım.

"Çok teşekkür ederiz Aslı Hanım. "

"Ne demek bu benim işim, bir endişen olduğunda beni araman yeterli. "

"Tamamdır teşekkürler. "

Odadan çıktığımızda Yavuz elimi tutmuş, yürümeye başlamıştı. Yüzüne baktığımda mutlu görünüyordu. Çok mutlu.

Arabaya geçtiğimizde de sessizliğini koruyordu. Sonra bana dönüp,

"O kadar mutluyum ki, acaba iyi bir baba olabilecek miyim ona? "

"Tabii ki olacaksın, hemde dünyanın en iyi babası olacaksın. "

Yaklaşıp anlımı öptüğünde bu konudan yana tereddütte olmasını beklemiyordum açıkçası. O çok güzel biriydi ve çocuğumuzun da her anlamda en iyi bileceği kişi olacağından hiç şüphem yoktu.

Eve geldiğimizde üstümüzü değiştirip salona geçtik.

"Ailelerimize söylemeliyiz" Dedim. " Ne kadar benim kendi ailemle aram bozuk olsa da ilk önce Rojbin annenin ve Baran babanın bilmeye hakkı var.

"Haklısın canım ama senin ailende en az bizim kadar mutlu olacaktır bence. "

"Babam dışında"

Yavuz'a babamın bana yaptıklarını anlatmıştım zaten. Bu yüzden hiç sesini çıkarmıyordu bu konuları açtığımda.

Yine her üzüldüğümde yaptığı gibi beni göğsüne yatırıp saçlarımla oynadı, sevdi. Sonra da yeni bir şey ekleyip karnımı öptü.

Biraz uyku bastırdığında Yavuz'a daha çok sokuldum. "Biraz burda uyuyayım mı? "

"Uyu tabii bitanem benim. Odamızda uyumak ister misin? "

"Yok burda kalalım"

Yavuz cevap vermedi ama kafasını salladı. Üstümüze battaniyeyi örttüğünde kendimi uykuya teslim ettim.

🫶-----------🫶

Yatağımda uyanmıştım ve yanımda Yavuz Efe yatıyordu. Ama buna yanımda denirse. Bana vatoz gibi yapışmıştı adam.

"Kalkar mısın Yavuz"

Cevap vermedi.

"Ya kalk acıktık biz ama"

Yine ses etmedi.

"YAVUZ! "

Göz kapaklarını aralayarak ne olduğunu anlama çalıştı. Kendine geldiğinde tek dediği.

"Ben uyusam şöyle beş dakika daha" Olmuştu.

Öküz mü taşıdın sanki be kocacığım?

"Ya uyu sen uyu da beni bırak, yemek yiyeceğim ben. "

Kollarını sardığı bedenimden ayırdı. Bende ilk önce tuvalete gidip elime yüzüme su çarptım. Aşağı mutfağa indiğimde masa tamamen doluydu. Bir kuş sütü eksikti.

Kandırmıştı beni, ama bunlar çok güzel gözüküyordu.

Belime sarılan ellerle arkamı döndüm.

" Sürprizimi beğendin mi sevgilim? "

"Beğenmek ne demek bayıldım bayıldım. "

"Sen daha çok sulanmadan yiyelim hadi"

Tabağımı ağzına kadar doldurmuştum. Ağzıma örgü peynirden attığımda hayat bir saniyeliğine durmuştu. Hiç bir peynir bunun kadar güzel olamazdı.

Yumurta ve patatesten de yerken midem Bayram ediyordu. Yavuz gülerek beni izlerken ağlayasım gelmişti birden.

Ve ağladım da.

Neden ağladığımı bilmiyordum ama ağlıyordum. Yavuz ciddileşip yanıma geldiğinde,

"Neden ağlıyorsun bırtanem"

"Bilmiyorum ağlayasım geldi. "

"Kafayı mı yedin ki acaba"

"Ben mi yedim kafayı, çok kötüsün. "

Daha çok ağlamaya başlarken o kadar saçmalıyordum ki ama bunu durduramadım.

"Yok güzelim vallahi sen yemedin. Seni çok seviyorum hadi ağlama lütfen "

"Tamam tamam ağlamayacağım. "

Yavaş yavaş sakinleşirken hamile olduğum için böyle olduğunu düşünüyordum çünkü öyleydi. Boşuna neden ağlayacaktım ki.

Yavuz'a masum masum bakarken yanağıma bir öpücük bıraktı.

Gülümsediğimde yemeğimizi bitirmeye koyuldum tekrar.

Yemek bittikten sonra da mutfağı güzelce toplamıştım. Yavuz işe şirkete gidecekti. Toplantıları benim yüzümden aksamıştı çünkü.

Bende annemlere gitmeye karar verdim. Zordu benim için bu karar. Çok zordu. Ama bu haberden en azından annemi ve ablamı mahrum bırakamazdım.

Hazırlandığımda Yavuz Efe bırakacaktı beni. Kendim giderim desem de dinlememişti.

Yola çıktığımızda minik bir heyecanım vardı. Ama korkum da...

Babam evden kovarsa diye korkmuyor değildim. Benimle Yavuz da oturacaktı biraz. Bunu da istemesem de daha çok gerilmemi önlüyordu aslında.

Tırnağımı koluma bastırdığımda acımıştı ama stres de atıyordum. Ağzımdan küçük bir acı inleme çıktığında Yavuz bana baktı ve elimi tuttu.

Varana kadar bırakmamıştı. Geldiğimizde eski evimi tekrar görmüş olmak içimdeki duyguları kabartmıştı.

Zile bastığımda biraz bekleyişten sonra annemi avluda gördüm. Arada konuşurduk telefonla ama yüz yüze evlendiğimden beri ilk olacaktı.

Annem kapıyı araladında beni görmesiyle gözleri doldu.

"Kızım benim, hoş geldin"

"Annem, canım"

"Oğlum hoş geldin sende içeri geçin bakayım."

"Hoş bulduk anne"

İçeri girdiğimizde babamın olup olmadığını sormuştum ve annem dışarda olduğunu söylemişti.

"Ziyarete mi geldiniz kuzum"

"Evet annecim ama bir haber vermeye de geldik. "

"Hayır olsun bakayım, nedir? "

Tam ağzımı açacağım sırada

"Ne işiniz var sizin bu evde!? "

---------------------------------------------&-

Dırırırıırırı burda biter mi demeyin bitti kdkdkmkfmjfhdfhr

İnşallah beğenirsiniz, sizi seviyorum.

Ve tekrar hatırlatıyorum oy sınırı 7

görüşürüzz🩵🩵

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%