@veylzv : Kızıl gibi sevdim seni, beni yıpratsanda bırakamadım..
Okuma 4
Oy 0
Yorum 0
Tarih 12dk önce
@veylzv : Kızıl gibi sevdim seni, beni yıpratsanda bırakamadım..
Okuma 4
Oy 0
Yorum 0
Tarih 12dk önce
@harmonyseries : YENİ BÖLÜM!
Okuma 3
Oy 0
Yorum 0
Tarih 1s önce
@kurabiye_hesabim : ✨️400 okunmaya son 28..
Okuma 2
Oy 0
Yorum 1
Tarih 1s önce
@sadecelerdenzeynep : Sahur grubu gün 24 gelsene be ne cekiniyorsun bebikkkkk
Okuma 3
Oy 0
Yorum 0
Tarih 1s önce
@ahiretyolcusu : 1,5k olmuşuz. Destek veren herkese teşekkür ederim. Sizlerin sayesinde...🤗☺️
Okuma 9
Oy 1
Yorum 0
Tarih 1s önce
@agartaustadi : israil zulmü
Okuma 8
Oy 3
Yorum 1
Tarih 1s önce
@yakamozdaki_kediyy : Deniz Yıldızı 600 okuma olmuss destekleyen herkese teşekkür ederim🎀
Okuma 2
Oy 0
Yorum 0
Tarih 1s önce
@yagmur_k : SİZLERE TEŞEKKÜR HEDİYEM OLSUN🌹❤️🔥
Okuma 5
Oy 2
Yorum 1
Tarih 1s önce
@kralice7 : Finalden önceki son çıkış🤤 ben mafyanın kendisiyim kitabımı okumayanları sayfama bekliyorum🔥
Okuma 4
Oy 0
Yorum 0
Tarih 1s önce
@yazar_beratmd : Merak ile Beklenen Kitabımın İlk Bölüm Yayında 💥
Aşkın Kalbime Hançer 1.Bölümü Kaçırmayın ✨
Okuma 1
Oy 0
Yorum 0
Tarih 1s önce
@yeyipicipyaziyorum : ‼️
Okuma 4
Oy 0
Yorum 0
Tarih 1s önce
@efexwq : Sahurlar açıldı çok şükür (bugünde imanliyiz)
Okuma 34
Oy 5
Yorum 7
Tarih 2s önce
@piyara : Asi ve Aşık; Bir kadını diz kapağından öpmek ne demekti?
Okuma 15
Oy 1
Yorum 2
Tarih 2s önce
@hicrwn_ : Acil buraya bakmalısın!!
Okuma 13
Oy 3
Yorum 3
Tarih 2s önce
@mustafa2002 : yeni kitabım
Okuma 6
Oy 1
Yorum 0
Tarih 2s önce
Tamamlanmış Kitaplar
Keyifle okuyacağınız kitaplara gözatın
Yonca`nin Uğur`u
Okuma 35.43k
Oy 2.27k
Bölüm 29
Yorum 554
Tamamlandı
Küçük yaşta babası şehit olan Yonca babasının tabutu başında bir yemin eder herkesin bildiği. Ama bir yemini daha vardır herkesten gizlediği.
Babasının şehadeti arkasından intikam için aynı yolu seçen Uğur. Babası gibi asker olup bayrak, vatan ve babası için savaşmaktadır.
Yonca ile Uğurun ortak kaderi onlara neler yaşatacaktır.
Küçük yaşta babası şehit olan Yonca babasının tabutu başında bir yemin eder herkesin bildiği. Ama bir yemini daha vardır herkesten gizlediği.
Babasının şehadeti arkasından intikam için aynı yolu seçen Uğur. Babası gibi asker olup bayrak, vatan ve babası için savaşmaktadır.
Yonca ile Uğurun ortak kaderi onlara neler yaşatacaktır.
Okuma 35.43k
Oy 2.27k
Bölüm 29
Yorum 554
Bir büyük şehirde, hayata dair umudunu kaybetmiş bir genç kızın hikayesi. Başkarakterimiz Sedef, hayatının anlamını yitirdiği bir dönemde, sokakların karanlık yüzüyle tanışır. Eski bir müzisyen olan Ali, onu bu yer altı dünyasına çekerek, şehirdeki kaybolmuş ruhların hikayelerini anlatır .Ali, sokaklarda dolanan diğer kaybedenlerle birlikte, müzikle ve anlatılarla kendi gerçekliklerini yaratmaya çalışır. Sedef, bu karanlık dünyada kaybolmuş ruhlarla tanışırken, kendi içsel çatışmalarını ve hayal kırıklıklarını keşfeder. Her karakterin geçmişi, bir öncekinden daha trajik ve karmaşıktır. Alkol, uyuşturucu ve hayal kırıklıklarıyla dolu bir yaşam sürerken, Sedef’in amacı hayatta kalmak değil, kendini bulmaktır. Zamanla, bu yer altı topluluğunun dayanışması, Sedef’in içsel huzur arayışına dönüşür. Ancak, geçmişteki travmalar ve yüzleşmeler, ona gerçek bir özgürlük ve kabul sağlamayacak mıdır? Şehir, Sedef için bir labirentken, aynı zamanda bir kurtuluş yolu da olabilir.
Okuma 422
Oy 56
Bölüm 14
Yorum 16
" Komşu kızı, ben sana nereden tutuldum?"
ALPASLAN&FİRUZE
Okuma 46.17k
Oy 1.89k
Bölüm 30
Yorum 85
İstek şiir yayımlanır.
İstek şairden şiir alınır.
Yazdığınız şiirler yayınlanır.
Pek çok şairden şiirler yayınlıyorum.
Necip Fazıl Kısakürek
Nazım Hikmet
Özdemir Asaf
Erdem Bayazıt
Cahit Zarifoğlu
Can Yücel
Cemal Süreyya
Ahmed Arif
Akif İnan
Sezai Karakoç
Abdurrahim Karakoç
Okuma 2.16k
Oy 1.18k
Bölüm 81
Yorum 25
7 yaşındayken bilime meraklı olan Hera Altındağ 17 yaşındayken aklına gelen projeyi yapıp konferansta sunacaktır. Konferansta sunumunu beğenen birlikte hayal kurdukları arkadaşı Ozan Çağlayandır. Ozan kendisine zaman yolculuğu borcu olduğunu söyleyip onu ikna etmeye çalışır. Sonunda ikna olan Hera ile yolculuğa çıkarlar...
Elena bir gece köyünde duyduğu çığlıklarla korkarken ejderhaya dönüşen bir krala tutsak olur. Peki ya onu bekleyen sırlar ve lanetlerden haberi var mı?
Okuma 29.45k
Oy 3.39k
Bölüm 48
Yorum 1.41k
O nun kalbi sadece seni seçti
Okuma 4.26k
Oy 98
Bölüm 18
Yorum 10
"Bazen,hiç var olmamış ve hatırlanmayan insanlar gerçektir.Yalnızca bir zaman arasına sıkışmış olabilirler."
Zaman arasına sıkışmamaya dikkat edin.
Herkesin normal olarak bildiği bir lisede hiç var olmamış insanları hatırlayan öğretmenlerin olması kimsenin ilgisini çekmez.Her zamanki gibi okuluna giden Umay,bir anda kendini 1980`li yıllarda öğretmenlerinin öğrenci olduğu zamanda bulur.Bir büyü sonucu zamanlar arası sıkışmıştır ve büyüyü bozup hiç var olmayan hatırlananları kurtarması için yanlız bir haftası vardır.
Okuma 3.7k
Oy 434
Bölüm 25
Yorum 189
Bir Hasret hikayesi...... Yıllardır rafta bekleyen bir hikayeydi ama vakti geldiği için yüze çıkmak istedi herhalde. O zaman çıksın bakalım neler olacak !!!
Okuma 6.56k
Oy 299
Bölüm 41
Yorum 5
Gülilzar, saçlarını sarmaçtan kurtararak özgürlüğü verdi ellerine. Aynada kendini izleyeme başladı. Gözlerinin altı çökmüş müydü? Oysa daha gençliğinin baharını yaşıyordu. Elleri, yanaklarında gezindi. Yeterince güzel miydi Gülilzar? Değildi, biliyordu ama güzel olması gereken yürek değil miydi? Kalbi de sevilesi miydi ki? Boğazı düğümlenirken Doktor Rıza düştü aklına, ne demişti o? `Ana gibi kadınsın,` mıydı dilinden dökülen? Öyle ya! Anaydı o. Kendi doğurmadığı yavrucakların anası. Yumruya rağmen bir tebessüm belirdi dudaklarında. Yarı hüzün, yarı saadetle çevrili. Gülilzar, buydu işte. Hem tamamlanmış hem yarım...
Ellili yılların tahta bavullu, köy öğretmenlerinden biri olan Gülilzar, Aydın`ın bir köyüne, genç zihinleri aydınlatmak için gönderilir. Gülilzar, idealist, kararlı bir öğretmendir lakin işi de kolay değildir. Kadın, üstelik de genç olan bu öğretmen, kendisine olan ön yargıyla başa çıkmaya çalışacak üstüne bir de ilçeden sık sık köye gelen Doktor Rıza, tarifi mümkün olmayan hisler yaşamasına sebep olmaktır. Tüm bu keşmekeşin içinde Gülilzar`ın kaçtığı bir geçmişi vardır. Gülilzar, hayata ve en önemlisi kendisiyle olan harbinden sağ olarak çıkabilecek miydi yoksa kendi kabuğuna mı çekilecekti...
Okuma 5.23k
Oy 725
Bölüm 41
Yorum 386
Kim gri ya da siyahı sever ki Gri bilinmezlik değil midir? Siyah karanlık değil midir? ben Beyazın masumiyetini, diğer renklerin canlılığını severim ama kim benim griye tutunup siyaha aşık olacağımı bilebilirdi ki
Okuma 86.78k
Oy 2.93k
Bölüm 81
Yorum 232
Küçüktüm gerçekten küçüktüm daha kaçtı ki yaşım? 17 ya sadece 17 ama yok " Sen kızsın okuyup başımıza adam mı olacaksın?" Demişti babam. Liseyi bitirmeme bile izin vermesi mucize gibi geliyordu tıpkı seni görmem gibi, hakkım olmadan sevmem gibi hâlbuki sen benim Matematik öğretmenimdin bir rica sonucu gönüllü olarak hizmet edip gidecektin ama ben senden gidemedim. Her bakışın kalbimi yaktı, her sözün mıh gibi kalbime çakıldı. Bir çift mavi değildi gözlerin her baktığımda iki elimle geçmeye çalıştığım bir okyanustu. Sevdim ama masum ve safça sende sevdin mi hocam beni? Ayıptı, haksızlıktı biliyorum ama kaltpti ve lanet olsun ki kendi seçiyordu kapılarını kime açacağını.
Küçüktü, çok küçük çocuktu benim için halbuki sadece güzel bir şey yapıp gidecektim buradan yapamadım o kadar güzel, o kadar masumdu ki baktıkça sanki bakışlarım kirletiyor gibi masumluğunu yapamadım. Adın Kardelendi, kıyamadım narin taç yapraklarına dokunmaya.
Okuma 83.45k
Oy 4.12k
Bölüm 45
Yorum 809
Bir kitap yazdığını düşün. İçindeki krallık; entrikası bol, kardeşlerin bile birbirine düşman olduğu, taht için birbirleriyle mücadele ettikleri bambaşka bir evrende. Her kitapta olduğu gibi bunda da bir baş karakter var elbette. Günü geldiğinde tahtı alıp tacı giyecek, yeni kral olacak bu prens için her şey yolunda. Peki ya kitabın kötü adamı olarak yazdığın başka bir prens, öleceği gün odanda belirir ve kaderini değiştirmen için seni kitabın içine çekerse?
Okuma 5.37k
Oy 609
Bölüm 36
Yorum 52
Belçin Öztürk…
Akademiden yeni mezun olmuş bir polis…
Mezuniyet günü başına gelen talihsizlikle timine katılacağı adamla tanışır ve adam ona oldukça pahalı bir hediye verir ve hikaye başlar.
Görevinin başına geçen Belçin, yeni insanlarla tanışacağından ve yeni dostluklar edineceğinden bir haberdir.
İki özel harekatçı arasında kalan Belçin’in hikayesi anlatılır bu kitapta.
İkiside zıt kutup olan Agah ve Aslan…
Okuma 2.45k
Oy 205
Bölüm 14
Yorum 20
◆sen güçlüsün enkazından çıkmayı başardın
◇ben hiçbir zaman o enkazdan çıkmadım, güç de umursamazlığın parçası ,yeni aile yeni abiler ,hicbirsey değiştirmez o enkaz için...
Benim o evi yakmam bir şey değiştirmedi, eski hayatim hâlâ yerli yerindeydi
Okuma 13.16k
Oy 1.21k
Bölüm 34
Yorum 406
Korkunç kardan adam seni takip ediyor
Okuma 512
Oy 24
Bölüm 15
Yorum 5
*Asker Kurgusu
*Wattpad de 9 Milyon okundu.
*Basılı kitap
"Güzel seviyorsun," dedim gözlerine bakarak.
"Güzeli, güzel seviyorum," dedi.
İnsan yeni bir hikâyeye, biriyle tanışarak ya da yeni bir yere giderek başlarmış. Benim hikâyemde ikisi de vardı.
Gittiğim yeni şehirde tanıştığım adamla hikâyem başladı.
Teğmen Emre Kurt...
Zümrüt yeşili gözleri beni her defasında büyülüyordu. İçine çekildiğim derin bir kuyuydu sanki. O derin kuyu bende keşfetme isteği uyandırıyordu. Bana doğru attığı her adım bir diğerinden daha güçlüydü ve kaçmamı imkânsız hâle getiriyordu. Sonunu göremediğim o kuyuya gözlerimi kapatıp, kendimi bırakma isteğim gün geçtikçe artıyordu.
Askeriyede öğretmenlik yapmaya başladığımda, başıma geleceklerden bihaberdim. Abimin de görev yaptığı bu askeriyedeki öğretmenlik görevi, içerideki haini bulmam için bir araçtı. İçimizde, kapalı kapılar ardında, ihanet eden biri vardı. Açtığım her kapı bir diğerine çıkarken; o kapılardan birinde
onu bulmaktan korkuyordum.
Okuma 189.76k
Oy 10.9k
Bölüm 77
Yorum 959
çağan tuananın koruması olcak ve yakın zamandada ona aşık olcak ama bir sürü zorluklar olcak
Okuma 2.21k
Oy 95
Bölüm 18
Yorum 111
Partiler, kovalamacalar, pembe dizilerden fırlamış tekinsiz adamlar, yüzümüze patlayan flaşlar ve bir de... DÜNYACA ÜNLÜ SEVGİLİM.
Kendilerini entrikaların kasıp kavurduğu bu gösterişli dünyada bulan dört genç kızın çılgın hikayesi.
Okuma 15.42k
Oy 917
Bölüm 127
Yorum 28
Anlamsız gözlerle iki korumaya baktım. Arkama dönüp, "Bu ne demek oluyor? Söylesenize çekilsinler." dedim. Edip`in dibimde olduğunu farkettiğimde kalbim hızla atmaya başlamıştı. Neler oluyordu?
"Benim oluyorsun demek Demir kızı." Boynumda bir acı hissettiğimde bilincim yavaş yavaş kapanmıştı.
***
Kitabım yayından kaldırıldı 65k okuma ve bir onca yorum, oy boşa gitti.
Okuma 25.05k
Oy 678
Bölüm 42
Yorum 26
"Zırlamayı kes sarı"
"Sus artık demir beni koruma... "
"Seni her tecavüz edenle ben uğraşmak istemiyorum sarı!!!"
Okuma 2.37k
Oy 91
Bölüm 11
Yorum 12
4 kız ve 5 erkek arkadaş grubu ve onların yaşadıkları olaylar. Yarı mizah
Okuma 15.77k
Oy 834
Bölüm 27
Yorum 360
İda, doğduğundan beri lanetli olduğunu biliyordu. Dokunduğu her şey ya ölüyor, ya da büyük acılar çekiyordu. Bu karanlık güçle yaşamak zorunda kalan İda, kendini herkesten uzak tutmaya çalışırken, sınıf arkadaşı Batuhan hayatına girer. Ancak Batuhan’ın ortaya çıkışı, İda`nın hayatını daha da karmaşık hale getirir. Batuhan ona yardım etmeye çalışırken, asıl niyetinin çok daha karanlık olduğunu kim bilebilirdi? İda, kendi içindeki karanlıkla mücadele ederken, bir yandan da kendini bu tehlikeli güçlerin ortasında bulur. İnsanları dokunuşuyla acıya sürükleyen bir kızın, hayatta kalma ve güçlerini kontrol etme mücadelesine tanık olmaya hazır mısınız?
Okuma 823
Oy 135
Bölüm 17
Yorum 46
Arkadaşı gökçe ile tatile giden duru`nun başına gelmeyen kalmaz. Fakat otel de ışıklar gider ve bir ceset görürler. Ceset`in başında da iki kişi. Bakalım neler olacak
İyi okumalar
Okuma 1.12k
Oy 545
Bölüm 23
Yorum 6
Şanlıurfa yakacak bir aşktı onların ki...
Sevda bir kere onun demiş, kalbine mührünü vermişti, İdris Çakıroğlu.
Aşkı, sevdayı, aşkı için sabırla bekleyen Meryem, sevdiği adama sımsıkı tutunmuş bir taze gelindi.
İkiside birbirine sevdalı ikiside birbirine deli gibi aşıktı.
Bir sevdaya yakın, bir sevdanın ateşi kadar derin olan yakıcı bir ateşi. Sevmek onlara kılınmış bir ateşti.
Ateştin içinde yanmakti aşk...
Okuma 46.12k
Oy 2.89k
Bölüm 59
Yorum 374
İçimizdeki Şeytan, Sabahattin Ali`nin, 1940 yılında yayımladığı, ikinci romanıdır.
Roman, Macide ve Ömer isimli iki önemli karakterin aşkını içerir. Eserde kişilerin iç konuşmaları ve kendileri ile hesaplaşmaları yaygın olarak kullanılmış, bu yolla duygu ve hisler çok başarılı bir şekilde anlatılmıştır. Ömer`in sürekli kendini sorgulaması, olaylara çözüm üretmek istemesi ve başarısız olması göze çarpan hususlardandır. Ömer bu sıkıntıları içindeki şeytandan kaynaklandığına kanaat getiriyor. Bu romanında, Sabahattin Ali toplumsal gündemin kişilikler üzerindeki baskısını ve güçsüz insanın "kapana kısılmışlığını" etkileyici bir biçimde anlatıyor. Ayrıca roman, yazarın yaşadığı dönemin (1940’lı yıllar) Türkiye’sini yansıtmaktadır.
Okuma 879
Oy 16
Bölüm 28
Yorum 1
Ben Şevval. Henüz on altı yaşındayım ama yaşadıklarım, omuzlarıma yaşımdan büyük yükler yüklemiş durumda. Annem öldüğünde, sadece on yaşındaydım. O gün bugündür, evimizde ne düzen kaldı ne de huzur. Annemin ardından, babamın üzerine kuma olarak gelen Hanife kadın, beni hiçbir zaman sevmedi. Bunu biliyorum, hissediyorum. Oysa annem... Annem bambaşkaydı.
Annem ince uzun boylu, yüzünde her zaman bir bahar esintisi taşıyan, kocaman yürekli bir kadındı. Saçları koyu kestane, gözleri zümrüt gibi parlayan bir yeşildi. Abilerime düşkündü; başlarına bir şey gelecek diye gözüne uyku girmezdi. Bizimle güler, bizimle ağlardı. Annem, evimizin kalbiydi. Ama şimdi... O kalp durmuştu.
Hanife kadın bambaşkaydı. Soğuk, otoriter ve hep hesap kitap içinde biriydi. İşin doğrusu, bu evde kimsenin ondan hoşlandığını sanmıyorum, ama babam sessiz. Belki annemin yokluğunun ağırlığı altında eziliyor, belki de buna boyun eğiyor. Ama benim, asla boyun eğesim yok!
Yine çağırdı beni. “Şevval! Gel ortalığı toparla!” diye seslendi salonun bir köşesinden. Sesindeki buğulu ton, her zamanki gibi mideme bir yumruk gibi oturdu. Oysa ortalığı kimin dağıttığı belli; kızlarıyla, gelinleriyle sabahtan akşama kadar oturup dedikodu yapar, her yanı karmakarışık ederler. Ama iş temizliğe, düzenlemeye gelince iş hep bana kalır. Neden onlara söylemez? Neden hep ben? Bilmiyorum. Ya da biliyorum ama kabul etmek istemiyorum. Çünkü benimle uğraşmaktan, bana yük olmaktan keyif alıyor.
Ayağa kalktım. Hızlıca salona yöneldim. Yerlerde, halının üzerinde çay bardaklarının izleri, tabakların dökülen kırıntıları vardı. Pencereler, günlerdir silinmemiş gibi kir içindeydi. Derin bir nefes aldım. “Yapacağım,” dedim kendi kendime, “Ama bir gün bu evden çıkıp gideceğim ve hiçbir şey beni geri getiremeyecek.”
Bir köşede, yavaşça yere çömelip camları silmeye başladım. Ellerim çalışıyordu ama zihnim annemdeydi. Annem olsaydı... Şimdi yanıma oturur, belki de sessizce saçlarımı okşardı. Gözlerim doldu. Ama ağlamayacaktım. Hanife kadın gözyaşlarımı görse, bunu bile bir zafer sayardı.
Son camı sildiğimde bir nefeslik mola verdim. Salondaki sesler kulaklarımda uğulduyordu. Kendi aralarında konuşuyor, arada dönüp beni işaret ediyorlardı. Ama duymuyordum artık. Annem gibi olmayı hayal ettim bir an. Güçlü, sevgi dolu, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın... Belki bir gün... Ama o gün çok uzak gibi görünüyordu.
Okuma 66.84k
Oy 3.86k
Bölüm 46
Yorum 1.06k
Hayal kurarak başladı benim dünyam renklenmeye. Ve bunun sonucunda herşey baştan yazılmıştı.
Kurgumun herhangi bir şekilde kopyalanmasını istemiyorum ve eğer aksi bir durum meydana gelirse gerekli işlemler yapılmaktadır.
Okuma 12.61k
Oy 1.97k
Bölüm 24
Yorum 218
22 yaşındaki genç kız olan Lidya`nın önce yasak bir aşk yaşamasıyla ve daha sonra da seçimleri sonucu yaşamının nasıl evrilidiğini anlatan hikayesi
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
Öykü’nün Dünyası, 7-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli ve öğretici hikâyelerden oluşan büyülü bir macera kitabıdır. Ana karakterimiz Öykü, hayal gücü çok geniş, maceraperest bir kızdır. Bir gün odasında eski bir kitap bulur. Kitabı açtığında, kelimelerin arasından bir ışık yayılır ve kendini büyülü bir dünyada bulur.
Bu dünya, farklı diyarlarla doludur: konuşan hayvanlar, sihirli şehirler, zamanı kontrol eden saat kuleleri, rüya fabrikaları, uzayın derinliklerine açılan kapılar… Öykü, her bölümde farklı bir diyara gider ve her macerasında önemli bir ders öğrenir. Dostluk, cesaret, doğa sevgisi, bilim, sanat, hayal gücü gibi değerleri keşfeder.
Öykü, bazen bir zaman yolculuğuna çıkar, bazen uzaya uçan bir gemiye biner, bazen ise denizlerin altındaki gizli bir şehri keşfeder. Okuyucular da onunla birlikte bu büyülü dünyada yolculuk yapar, heyecan verici bulmacaları çözer ve her hikâyeden yeni bilgiler öğrenirler.
Bu kitap, sadece okumak değil, aynı zamanda hayal kurmak isteyen çocuklar için!
Burçlar, Gezegenler ve Kendi Kafamın İçindeki Karmaşa
Kitap Açıklaması
Hepimiz bir noktada astrolojiyle tanışırız. Belki bir derginin arkasındaki günlük burç yorumlarında, belki de bir arkadaşımızın “Sen kesin Akrep burcusun!” demesiyle. Peki, astroloji gerçekten hayatımıza ışık tutabilir mi, yoksa sadece eğlenceli bir tesadüfler bütünü mü?
Yıldızların Peşinde işte tam da bu soruya mizahi ve psikolojik bir yaklaşımla cevap arayan bir kitap. Geleneksel astroloji yorumlarından sıkılan, ama yine de yıldızlara inanmaktan vazgeçemeyenler için hem eğlenceli hem de düşündürücü bir rehber niteliğinde.
Bu kitapta astrolojiye sıradan bir burç yorumu gibi yaklaşılmıyor. Aksine, gezegenlerin ve burçların psikolojik etkileri, günlük hayatımızdaki rollerimiz ve kendi içsel yolculuğumuzla bağlantısı keşfediliyor. Kendini keşfetmek, içsel karmaşalarını çözmek ve belki de biraz olsun hayatın akışına teslim olmak isteyenler için samimi, eğlenceli ve içten bir anlatımla kaleme alındı.
Kimler İçin?
Astrolojiye ilgi duyan ama geleneksel yorumlardan sıkılanlar
Psikolojiye meraklı olup burçlarla kişilik analizini birleştirmek isteyenler
Kendi doğum haritasını keşfetmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyenler
Eğlenceli, mizahi ve düşündürücü bir kitap okumak isteyenler
“Burcum yüzünden mi böyleyim, yoksa sadece biraz kaotik biriyim?” diye düşünenler
“Bir bakış, bütün hayatı değiştirebilir. Ama bazen, en derin izler yalnızca gözlerde kalır.”
Dudaklarında Bir Yudum kitabının devamı olan Gözlerinden Bir Bakış, Duru ve Rıza’nın derinleşen ilişkisini ve aralarındaki çatışmalarla dolu zorlu yolu keşfetmeye devam ediyor. Aşk, pişmanlıklar ve gizli sırlar arasında sıkışan iki ruh, birbirlerine sadece bir bakışla yeniden bağlanıyor. Ancak bu bakış, yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda gelecekteki tehlikeleri de gözler önüne seriyor.
Duru ve Rıza, birbirlerine olan tutkularıyla mücadele ederken, hayatlarının en zor seçimlerini yapmak zorunda kalacaklar. İkisi de kırık ve yaralı, ama aşkları ne kadar güçlü olursa olsun, gerçekler ve ihanetlerle yüzleşmek onları bekliyor.
Luna en yakın arkadaşı ve kuzeni ile küçükken bir macerada kaybolan ailesini bulmak için yollar arar. Gemisi Ayışığı ile adaları dolaşıp korsan konseyini toplamayı amaçlar. Sizce başarabilecek mi? Yoksa bir tutsak olarak mı kalacak?
İyi okumalar dileriiim✨✨✨
GÖKYÜZÜ VE YERYÜZÜNÜN HASRETİ İKİ BEDENDE CAN BULMUŞTU ARTIK, ONLAR BİRBİRİNE ÇOK YAKIN AMA ASLA KAVUŞAMAYACAK İKİ KALPTİ.
İntikam ateşiyle dört kişinin yolları hiç ayrılmamak üzere kesişir.
Bundan sonrası onlar için daha zordur çünkü hayatlarının en büyük parçaları yok olmuştur.
Ateş ve su ikinci perde ile devam...
2002 yılında Sakarya Adapazarı`nda doğdu. Üç kardeşten en büyüğüdür. İlkokulu Adapazarı Aykut Yiğit İlkokulu`nda, ortaokulu Adapazarı Aykut Yiğit Ortaokulu`nda bitirdi.
liseyi adapazarı
Tes-İş Anadolu Lisesi`nde bitirdi
Erzurum Atatürk üninersitesinden
menzun olan genç şair, doğuştan Serabral Palsi
( kas rahatsızlığı ) hastasıdır.
Şiiri `iç ses`in dışa vurumu olarak gören, her şeye rağmen umudun peşinden gitmenin önemini yaşantısıyla öğreten genç şair, asıl yolculuğun duygulara yapılan yolculuk olduğuna yürekten inanmaktadır
Bir devrim, bir halkın özgürlük mücadelesi, ve son bir krallığın çöküşü…
Althera Krallığı, yıllarca süren baskı ve despotik yönetimle halkını ezmiş, adaletsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bir diyara dönüşmüştür. Fakat halkın sabrı tükenmiştir. Kadin, direnişin lideri olarak halkı birleştirir, Eryndor adlı bir isyan hareketi başlatır. Onun ardında ise Elara, Thorne, Isolde gibi cesur ve kararlı liderler vardır. Ancak eski düzenin simgesi Arden, ve onun destekçileri, Althera’nın gücünü korumak için her türlü yolu deneyeceklerdir.
Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta ihanete uğramış bir soyluluk sınıfı… İsyanın içinde yer alan her birey, sadece kendi geleceğini değil, tüm halkının kaderini şekillendirecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Efsaneler, onları birer hayalet gibi anlatır. Halkın arasında saklanan, gölgelerin içinde büyüyen, kanla mühürlenmiş bir soydan gelenler… Onlar Mor Irk. Ne bir krallığa bağlılar ne de bir hanedana. Sadece kendi kanunlarını takip ederler.
Bir sancak yükseldiğinde, bir diğeri düşer. Ama Mor Irk’ın sancağı, ne zafer için ne de taht uğruna dalgalanır. Onların mücadelesi, unutulmuş bir kehanetin son satırlarında yazılı. Tarihin en derin sırları, en kanlı savaşlarla açığa çıkar.
Kim gerçek düşman? Hangi taraf haklı? Ve en önemlisi, Mor Irk gerçekten kimin tarafında?
Cevaplar, kılıçların gölgesinde gizli. Ama unutma… Gölgeler, her zaman en tehlikeli oyunları oynar.
Öykü’nün Dünyası – Türk Tarihinin Kahramanları adlı kitap, çocuklara Türk tarihinin farklı dönemlerinden öne çıkan kahramanları tanıtmayı amaçlayan, eğlenceli ve öğretici bir yolculuk hikâyesidir. Bu kitap, 7-12 yaş grubundaki çocukların ilgisini çekecek şekilde tasarlanmıştır. Hikâyenin başkahramanı Öykü, sihirli kitabı sayesinde tarihin kapılarını aralayarak, birbirinden farklı dönemlerde yaşamış önemli şahsiyetlerle tanışır. İşte bu yolculuk boyunca hem tarihten keyifli anekdotlar öğrenecek hem de karakterlerin ilham veren yönlerini keşfedeceksiniz.
---
Kitabın Teması ve Kurgusu
Ana Karakter: Öykü
Öykü, meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocuktur. Elindeki sihirli kitap, ona zamanın ve mekânın sınırlarını aşma imkânı verir. Her bölümde farklı bir tarihi döneme giderek oradaki kahramanlarla tanışır.
Zaman Yolculuğu
Öykü, kitabın sayfalarını çevirdikçe bambaşka çağlara ve coğrafyalara adım atar. Göktürkler döneminden Osmanlı’nın yükselişine, Cumhuriyet’in ilk yıllarından modern bilim insanlarına kadar geniş bir zaman dilimini kapsar.
Tarihi Şahsiyetler
Kitapta, Türk tarihine damga vurmuş liderler, sanatçılar, bilim insanları ve düşünürler yer alır. Örneğin, Bilge Kağan’dan Mimar Sinan’a, Hazerfen Ahmet Çelebi’den Piri Reis’e, Sabiha Gökçen’den Cahit Arf’a kadar pek çok ismin hem yaşam öyküsü hem de mirasları anlatılır.
Eğlenceli ve Öğretici Anlatım
Her bölüm, çocukların ilgisini çekecek şekilde kurgulanmıştır. Öykü, gittiği dönemde o karakterin en önemli özelliğini veya başarısını yakından görür. Böylece çocuklar tarihî bilgileri bir macera eşliğinde öğrenir.
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
Tamamen özgün bir masal tarzında kaleme aldığım bu şiirde çocuklarımızın hayal dünyasını genişletecek, masal ve şiiri sevdirecek, okumayı özendirecek, aynı zamanda Türk masallarında işlenmiş olan doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı her zaman kazanması; sevgi, fedakârlık ve kahramanlık duygularının ve birçok etik davranışın işlendiği; eğitici ve öğretici unsurlar da bulunmaktadır.
Bu masal/şiirin çocuklarınıza ve torunlarınıza armağan edeceğiniz, uyumadan önce başucunda okuyarak onu hayaller dünyasına götürecek, aynı zamanda Türk kültürünü yaşatacak, masal ve şiiri sevdirecek ve yazmaya yönlendirecek bir kitap olduğu kanısındayım.
Geçmişin gölgeleri, yeniden karanlığa bürünüyor.
Mor Kader serisinin ikinci kitabı “Mor Ölüm”, ihanetlerin, kayıpların ve ölümün soğuk gölgesinde yeni bir başlangıca yol açıyor. Mortis ve dostları, kazandıkları zaferin bedelini ödemek zorunda kalacak. Geçmişin izleri, yeni tehditlerle birleşiyor ve ölüm, tekrar kapılarına dayanıyor.
Bir zamanlar dost olan insanlar, şimdi birbirlerine düşman. Ronan’ın karanlık sırları, eski bir düşmanın geri dönüşü ve yeniden şekillenen kaderler, Mortis’in dünyasını sarıyor. Her şeyin bedeli vardır.
Mortis, artık peşinden koşulan değil, peşinden düşülen bir adamdır. Yeni bir yolculuğa çıkarken, geçmişin hayaletleri peşinden gelir. Yıkım ve ölümün, dostları ve düşmanları birbirine karıştırdığı bu dünyada, hayatta kalmak her şeyden daha zor olacak.
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Hayatta adaleti sağlamak isteyen Efnan, hayatın gerçekleri ile yüzleşmek zorunda kalır. Zaafı olan “sır”dan adam artık kaderin ağları ile hayatına girmiştir ve Efnan doğasını bulmalıdır. Aşkı ile benliği arasında ki savaşta yenilmemek için direnen Efnan kaldığı karanlıktan kurtulmak için mum gibi yanmak zorundadır. Her ne kadar tükeneceğini bilse de doğası budur. Bir kibrit yanar ve mumu yakar. Efnan’ı yakan ise o “sır”dan adamın aşkı olmuştur.
Karanlıkta gizlenen Siyah Jaguar’ın gözlerine bağımlı olan Efnan, o gözleri karanlıkta kaybetmemek için yanmayı ve yok almayı göze alabilecek mi? Yoksa doğasına karşı gelip yok olmamak için karanlığı kabul mü edecek?
“Hayatıma girdiğinden beri o kadar dengesizdim ki. Bazen çok umursamaz, bazen çok öfkeli ve bazen de her şeyi kabullenen biri olmuştum. Ne yaptığımı, nasıl tepkiler verdiğimi bende kestiremiyordum. Akıl sağlığımı korumam için babamın, annemin ve Müni’nin bana öğrettiği her şeyi teker teker uygulamam gerekiyordu ama beni bundan alıkoyan bir şey vardı. Ona olan zaafım. Bunun farkında olmak canımı çok yakıyordu. Bunu kendime bile yeni itiraf etmiştim. Tam şu an, bu yatağın içinde. Korkuyordum. Ondan ve kendimden ama en çok yaşayacaklarımdan. Uyku yavaş yavaş bedenimi ele geçiriyordu. Canımın acısını bir tek o dindirebilirdi.”
Efnan
"İnsanlar, kelimelerin sadece birer araç olduğunu düşünür. Oysa kelimeler, dünyayı şekillendirir. Onları elinden aldığınızda, insanın ruhu çıplak kalır; geçmişini, kimliğini ve geleceğini kaybeder. Sessizlik sadece bir boşluk değil, aynı zamanda bir aynadır. Ve o aynada yüzleştiğiniz şey, bazen en büyük korkularınız, bazen de en saf gerçekliğinizdir."
Bu karanlık yolculukta, ne Elif ne de Alihan hayatta kalabilirdi. Onların ölümleri, birer lekesiz hatıra olarak geriye kaldı. Ama tüm bu trajedi, Cevher ve onun gibilerin hayatlarını da yavaşça mahvetti. Çünkü gerçek intikam, asla sadece dışarıda aranan bir şey değildi; önce içten başlar, sonra her şeyi yakar.
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
"Tavır Her Şeydir", kişisel gelişimi sıkıcı olmaktan çıkaran, mizahi ve akıcı bir dille yazılmış bir rehberdir. Bu kitap, özgüvenli bir duruş sergilemenin, insan ilişkilerinde, iş hayatında ve sosyal ortamlarda nasıl fark yarattığını anlatıyor. Hayatta karşılaştığımız kapıları nasıl açacağımızı, nasıl etkileyici ve karizmatik olacağımızı, kendimizi ezdirmeden, güçlü ve saygın bir şekilde var olmayı öğretiyor. Okuyucuya pratik öneriler, gerçek hayat örnekleri ve eğlenceli hikâyelerle ilham vererek, kişisel dönüşüm yolculuğunda rehberlik ediyor. Eğer hayatında tavrın gücünü keşfetmek istiyorsan, bu kitap tam sana göre!
Son Mektup, derin bir aşkla birbirine bağlı Leyla ve Emre`nin hikayesini anlatıyor. Bu aşk, zamanla aile baskıları, toplumun değerleri ve zorlu yaşam koşullarıyla sınanır. Bir gün, Emre`nin Leyla`ya yazdığı bir mektup, her şeyin yeniden açığa çıkmasına sebep olur. Mektup, bir veda olmanın ötesindedir; ayrılığın ardındaki gerçekleri, pişmanlıkları ve sevgiyi içerir. Leyla, bu mektup karşısında öfke ve hüzün içinde kaybolur. Mektup, onu sadece geçmişin gölgeleriyle yüzleştirmekle kalmaz, aynı zamanda duygusal bir yolculuğa çıkarır. Bu süreçte Leyla, kayıplarını, affetmenin anlamını ve içsel bir yenilenmeyi keşfeder.
Kitap, bir aşkın gücünü ve derinliğini hem kalpte hem de zihinde hissedilmesini sağlayan, dokunaklı bir hikaye sunar.
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
Atatürk Ağladığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının bilinmeyen, duygusal ve insani yanlarını ortaya koyan bir anlatıdır. Bu eser, efsaneleşmiş liderin çocukluğunda başlayan umut dolu ama bir o kadar da sancılı yolculuğunu, gençlik yıllarındaki hayalleri, zorlukları ve içsel çatışmaları; askerlik döneminde yaşadığı acı, cesaret ve yalnızlık anlarını; savaşın yıpratıcı yüzünü; devrim sürecinde taşıdığı büyük idealleri ve milletine duyduğu sarsılmaz sevgiyi, tüm bu unsurları bir bütün halinde ele alır.
Kitap, tarihe damgasını vurmuş bir insanın, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda duygu yüklü, kırılgan, zaman zaman yalnız kalan bir birey olduğunu ortaya koyar. Atatürk’ün gözlerinde saklı kalan sevinç, hüzün, umut ve acı izleri; okuru derin bir içsel yolculuğa davet eder. Her satırında, bir liderin yüreğinde taşıdığı çelişkiler, umutsuzlukla karışan umut ışıkları ve hayatın acı-tatlı gerçekleri kendini gösterir.
Bu anlatı, okuyucuyu geçmişin derinliklerine götürürken, aynı zamanda günümüz insanının evrensel duygularıyla da bağ kurmasını sağlar. Atatürk’ün hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar, elde ettiği zaferler ve bu zaferlerin ardında yatan insani dramlar; bir milletin yeniden doğuşunda, fedakarlıkta ve inancın gücünde saklı hikayeleri gözler önüne serer.
Eser, sadece tarihsel bir belgesel sunmakla kalmaz; aynı zamanda insan ruhunun en derin noktalarına dokunarak, büyük bir liderin kalbinde yatan kırılganlığı, umudu ve acıyı da samimi bir dille anlatır. Böylece, okuyucu Atatürk’ü, yalnızca ulusun kurtarıcısı olarak değil, aynı zamanda hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele eden, insanlığı ve duyguları yücelten bir insan olarak yeniden keşfeder.
Ölü bedenlerin kokusuyla onların gözünden gördükleri son üç saniyeyi görebilen benzersiz yeteneğe sahip dedektif Aşkım Lüks, sadık yardımcısı Remzi ile hem komik hem de gerilim dolu maceralara atılıyor.
Tükenmişlik sendromuna yakalanan Aşkım, polislik mesleğinden istifa eder ve cinayet bürosundan ayrılır. Kendi dedektiflik bürosunu açarak Turkish Pointer Dedektiflik Bürosu`nu kurar. İşte hikaye tam da bu noktada başlar.
Aşkım`ın hayatı, talihsizliklerle dolu bir serüvene dönüşür. Karşılaştığı her aksilik onu zorlasa da bu olaylar, her seferinde eğlenceli ve sürükleyici maceralara kapı açar. Aşkım ve Remzi, zorluklara birlikte göğüs gererek adalet arayışlarında komik ve heyecan dolu anlar yaşarlar.
Cesaret ve dostluğun iç içe geçtiği bu hikayede, Aşkım ve Remzi`nin başına gelenleri okumaya hazır olun. Eğlence garantili maceralar sizi bekliyor!
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
Öykü’nün Dünyası, 7-12 yaş arası çocuklar için eğlenceli ve öğretici hikâyelerden oluşan büyülü bir macera kitabıdır. Ana karakterimiz Öykü, hayal gücü çok geniş, maceraperest bir kızdır. Bir gün odasında eski bir kitap bulur. Kitabı açtığında, kelimelerin arasından bir ışık yayılır ve kendini büyülü bir dünyada bulur.
Bu dünya, farklı diyarlarla doludur: konuşan hayvanlar, sihirli şehirler, zamanı kontrol eden saat kuleleri, rüya fabrikaları, uzayın derinliklerine açılan kapılar… Öykü, her bölümde farklı bir diyara gider ve her macerasında önemli bir ders öğrenir. Dostluk, cesaret, doğa sevgisi, bilim, sanat, hayal gücü gibi değerleri keşfeder.
Öykü, bazen bir zaman yolculuğuna çıkar, bazen uzaya uçan bir gemiye biner, bazen ise denizlerin altındaki gizli bir şehri keşfeder. Okuyucular da onunla birlikte bu büyülü dünyada yolculuk yapar, heyecan verici bulmacaları çözer ve her hikâyeden yeni bilgiler öğrenirler.
Bu kitap, sadece okumak değil, aynı zamanda hayal kurmak isteyen çocuklar için!
Burçlar, Gezegenler ve Kendi Kafamın İçindeki Karmaşa
Kitap Açıklaması
Hepimiz bir noktada astrolojiyle tanışırız. Belki bir derginin arkasındaki günlük burç yorumlarında, belki de bir arkadaşımızın “Sen kesin Akrep burcusun!” demesiyle. Peki, astroloji gerçekten hayatımıza ışık tutabilir mi, yoksa sadece eğlenceli bir tesadüfler bütünü mü?
Yıldızların Peşinde işte tam da bu soruya mizahi ve psikolojik bir yaklaşımla cevap arayan bir kitap. Geleneksel astroloji yorumlarından sıkılan, ama yine de yıldızlara inanmaktan vazgeçemeyenler için hem eğlenceli hem de düşündürücü bir rehber niteliğinde.
Bu kitapta astrolojiye sıradan bir burç yorumu gibi yaklaşılmıyor. Aksine, gezegenlerin ve burçların psikolojik etkileri, günlük hayatımızdaki rollerimiz ve kendi içsel yolculuğumuzla bağlantısı keşfediliyor. Kendini keşfetmek, içsel karmaşalarını çözmek ve belki de biraz olsun hayatın akışına teslim olmak isteyenler için samimi, eğlenceli ve içten bir anlatımla kaleme alındı.
Kimler İçin?
Astrolojiye ilgi duyan ama geleneksel yorumlardan sıkılanlar
Psikolojiye meraklı olup burçlarla kişilik analizini birleştirmek isteyenler
Kendi doğum haritasını keşfetmek isteyen ama nereden başlayacağını bilmeyenler
Eğlenceli, mizahi ve düşündürücü bir kitap okumak isteyenler
“Burcum yüzünden mi böyleyim, yoksa sadece biraz kaotik biriyim?” diye düşünenler
“Bir bakış, bütün hayatı değiştirebilir. Ama bazen, en derin izler yalnızca gözlerde kalır.”
Dudaklarında Bir Yudum kitabının devamı olan Gözlerinden Bir Bakış, Duru ve Rıza’nın derinleşen ilişkisini ve aralarındaki çatışmalarla dolu zorlu yolu keşfetmeye devam ediyor. Aşk, pişmanlıklar ve gizli sırlar arasında sıkışan iki ruh, birbirlerine sadece bir bakışla yeniden bağlanıyor. Ancak bu bakış, yalnızca geçmişin izlerini değil, aynı zamanda gelecekteki tehlikeleri de gözler önüne seriyor.
Duru ve Rıza, birbirlerine olan tutkularıyla mücadele ederken, hayatlarının en zor seçimlerini yapmak zorunda kalacaklar. İkisi de kırık ve yaralı, ama aşkları ne kadar güçlü olursa olsun, gerçekler ve ihanetlerle yüzleşmek onları bekliyor.
Luna en yakın arkadaşı ve kuzeni ile küçükken bir macerada kaybolan ailesini bulmak için yollar arar. Gemisi Ayışığı ile adaları dolaşıp korsan konseyini toplamayı amaçlar. Sizce başarabilecek mi? Yoksa bir tutsak olarak mı kalacak?
İyi okumalar dileriiim✨✨✨
GÖKYÜZÜ VE YERYÜZÜNÜN HASRETİ İKİ BEDENDE CAN BULMUŞTU ARTIK, ONLAR BİRBİRİNE ÇOK YAKIN AMA ASLA KAVUŞAMAYACAK İKİ KALPTİ.
İntikam ateşiyle dört kişinin yolları hiç ayrılmamak üzere kesişir.
Bundan sonrası onlar için daha zordur çünkü hayatlarının en büyük parçaları yok olmuştur.
Ateş ve su ikinci perde ile devam...
2002 yılında Sakarya Adapazarı`nda doğdu. Üç kardeşten en büyüğüdür. İlkokulu Adapazarı Aykut Yiğit İlkokulu`nda, ortaokulu Adapazarı Aykut Yiğit Ortaokulu`nda bitirdi.
liseyi adapazarı
Tes-İş Anadolu Lisesi`nde bitirdi
Erzurum Atatürk üninersitesinden
menzun olan genç şair, doğuştan Serabral Palsi
( kas rahatsızlığı ) hastasıdır.
Şiiri `iç ses`in dışa vurumu olarak gören, her şeye rağmen umudun peşinden gitmenin önemini yaşantısıyla öğreten genç şair, asıl yolculuğun duygulara yapılan yolculuk olduğuna yürekten inanmaktadır
Bir devrim, bir halkın özgürlük mücadelesi, ve son bir krallığın çöküşü…
Althera Krallığı, yıllarca süren baskı ve despotik yönetimle halkını ezmiş, adaletsizliğin ve sefaletin hüküm sürdüğü bir diyara dönüşmüştür. Fakat halkın sabrı tükenmiştir. Kadin, direnişin lideri olarak halkı birleştirir, Eryndor adlı bir isyan hareketi başlatır. Onun ardında ise Elara, Thorne, Isolde gibi cesur ve kararlı liderler vardır. Ancak eski düzenin simgesi Arden, ve onun destekçileri, Althera’nın gücünü korumak için her türlü yolu deneyeceklerdir.
Bir tarafta özgürlük, diğer tarafta ihanete uğramış bir soyluluk sınıfı… İsyanın içinde yer alan her birey, sadece kendi geleceğini değil, tüm halkının kaderini şekillendirecek bir seçim yapmak zorunda kalacaktır.
Efsaneler, onları birer hayalet gibi anlatır. Halkın arasında saklanan, gölgelerin içinde büyüyen, kanla mühürlenmiş bir soydan gelenler… Onlar Mor Irk. Ne bir krallığa bağlılar ne de bir hanedana. Sadece kendi kanunlarını takip ederler.
Bir sancak yükseldiğinde, bir diğeri düşer. Ama Mor Irk’ın sancağı, ne zafer için ne de taht uğruna dalgalanır. Onların mücadelesi, unutulmuş bir kehanetin son satırlarında yazılı. Tarihin en derin sırları, en kanlı savaşlarla açığa çıkar.
Kim gerçek düşman? Hangi taraf haklı? Ve en önemlisi, Mor Irk gerçekten kimin tarafında?
Cevaplar, kılıçların gölgesinde gizli. Ama unutma… Gölgeler, her zaman en tehlikeli oyunları oynar.
Öykü’nün Dünyası – Türk Tarihinin Kahramanları adlı kitap, çocuklara Türk tarihinin farklı dönemlerinden öne çıkan kahramanları tanıtmayı amaçlayan, eğlenceli ve öğretici bir yolculuk hikâyesidir. Bu kitap, 7-12 yaş grubundaki çocukların ilgisini çekecek şekilde tasarlanmıştır. Hikâyenin başkahramanı Öykü, sihirli kitabı sayesinde tarihin kapılarını aralayarak, birbirinden farklı dönemlerde yaşamış önemli şahsiyetlerle tanışır. İşte bu yolculuk boyunca hem tarihten keyifli anekdotlar öğrenecek hem de karakterlerin ilham veren yönlerini keşfedeceksiniz.
---
Kitabın Teması ve Kurgusu
Ana Karakter: Öykü
Öykü, meraklı ve öğrenmeye hevesli bir çocuktur. Elindeki sihirli kitap, ona zamanın ve mekânın sınırlarını aşma imkânı verir. Her bölümde farklı bir tarihi döneme giderek oradaki kahramanlarla tanışır.
Zaman Yolculuğu
Öykü, kitabın sayfalarını çevirdikçe bambaşka çağlara ve coğrafyalara adım atar. Göktürkler döneminden Osmanlı’nın yükselişine, Cumhuriyet’in ilk yıllarından modern bilim insanlarına kadar geniş bir zaman dilimini kapsar.
Tarihi Şahsiyetler
Kitapta, Türk tarihine damga vurmuş liderler, sanatçılar, bilim insanları ve düşünürler yer alır. Örneğin, Bilge Kağan’dan Mimar Sinan’a, Hazerfen Ahmet Çelebi’den Piri Reis’e, Sabiha Gökçen’den Cahit Arf’a kadar pek çok ismin hem yaşam öyküsü hem de mirasları anlatılır.
Eğlenceli ve Öğretici Anlatım
Her bölüm, çocukların ilgisini çekecek şekilde kurgulanmıştır. Öykü, gittiği dönemde o karakterin en önemli özelliğini veya başarısını yakından görür. Böylece çocuklar tarihî bilgileri bir macera eşliğinde öğrenir.
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
Tamamen özgün bir masal tarzında kaleme aldığım bu şiirde çocuklarımızın hayal dünyasını genişletecek, masal ve şiiri sevdirecek, okumayı özendirecek, aynı zamanda Türk masallarında işlenmiş olan doğrunun yanlışa, iyinin kötüye karşı her zaman kazanması; sevgi, fedakârlık ve kahramanlık duygularının ve birçok etik davranışın işlendiği; eğitici ve öğretici unsurlar da bulunmaktadır.
Bu masal/şiirin çocuklarınıza ve torunlarınıza armağan edeceğiniz, uyumadan önce başucunda okuyarak onu hayaller dünyasına götürecek, aynı zamanda Türk kültürünü yaşatacak, masal ve şiiri sevdirecek ve yazmaya yönlendirecek bir kitap olduğu kanısındayım.
Geçmişin gölgeleri, yeniden karanlığa bürünüyor.
Mor Kader serisinin ikinci kitabı “Mor Ölüm”, ihanetlerin, kayıpların ve ölümün soğuk gölgesinde yeni bir başlangıca yol açıyor. Mortis ve dostları, kazandıkları zaferin bedelini ödemek zorunda kalacak. Geçmişin izleri, yeni tehditlerle birleşiyor ve ölüm, tekrar kapılarına dayanıyor.
Bir zamanlar dost olan insanlar, şimdi birbirlerine düşman. Ronan’ın karanlık sırları, eski bir düşmanın geri dönüşü ve yeniden şekillenen kaderler, Mortis’in dünyasını sarıyor. Her şeyin bedeli vardır.
Mortis, artık peşinden koşulan değil, peşinden düşülen bir adamdır. Yeni bir yolculuğa çıkarken, geçmişin hayaletleri peşinden gelir. Yıkım ve ölümün, dostları ve düşmanları birbirine karıştırdığı bu dünyada, hayatta kalmak her şeyden daha zor olacak.
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Hayatta adaleti sağlamak isteyen Efnan, hayatın gerçekleri ile yüzleşmek zorunda kalır. Zaafı olan “sır”dan adam artık kaderin ağları ile hayatına girmiştir ve Efnan doğasını bulmalıdır. Aşkı ile benliği arasında ki savaşta yenilmemek için direnen Efnan kaldığı karanlıktan kurtulmak için mum gibi yanmak zorundadır. Her ne kadar tükeneceğini bilse de doğası budur. Bir kibrit yanar ve mumu yakar. Efnan’ı yakan ise o “sır”dan adamın aşkı olmuştur.
Karanlıkta gizlenen Siyah Jaguar’ın gözlerine bağımlı olan Efnan, o gözleri karanlıkta kaybetmemek için yanmayı ve yok almayı göze alabilecek mi? Yoksa doğasına karşı gelip yok olmamak için karanlığı kabul mü edecek?
“Hayatıma girdiğinden beri o kadar dengesizdim ki. Bazen çok umursamaz, bazen çok öfkeli ve bazen de her şeyi kabullenen biri olmuştum. Ne yaptığımı, nasıl tepkiler verdiğimi bende kestiremiyordum. Akıl sağlığımı korumam için babamın, annemin ve Müni’nin bana öğrettiği her şeyi teker teker uygulamam gerekiyordu ama beni bundan alıkoyan bir şey vardı. Ona olan zaafım. Bunun farkında olmak canımı çok yakıyordu. Bunu kendime bile yeni itiraf etmiştim. Tam şu an, bu yatağın içinde. Korkuyordum. Ondan ve kendimden ama en çok yaşayacaklarımdan. Uyku yavaş yavaş bedenimi ele geçiriyordu. Canımın acısını bir tek o dindirebilirdi.”
Efnan
"İnsanlar, kelimelerin sadece birer araç olduğunu düşünür. Oysa kelimeler, dünyayı şekillendirir. Onları elinden aldığınızda, insanın ruhu çıplak kalır; geçmişini, kimliğini ve geleceğini kaybeder. Sessizlik sadece bir boşluk değil, aynı zamanda bir aynadır. Ve o aynada yüzleştiğiniz şey, bazen en büyük korkularınız, bazen de en saf gerçekliğinizdir."
Bu karanlık yolculukta, ne Elif ne de Alihan hayatta kalabilirdi. Onların ölümleri, birer lekesiz hatıra olarak geriye kaldı. Ama tüm bu trajedi, Cevher ve onun gibilerin hayatlarını da yavaşça mahvetti. Çünkü gerçek intikam, asla sadece dışarıda aranan bir şey değildi; önce içten başlar, sonra her şeyi yakar.
Hatay Tarihi: Medeniyetlerin Kavşağında Bir Şehir
Hatay, binlerce yıllık tarihi boyunca sayısız medeniyete ev sahipliği yapmış, kültürel ve dini çeşitliliğiyle öne çıkan bir şehirdir. Dünyanın en eski yerleşimlerinden biri olan bu topraklar, Hititlerden Roma`ya, Bizans`tan Osmanlı`ya kadar birçok büyük uygarlığın izlerini taşımaktadır.
Bu kitap, Hatay’ın köklü tarihini, stratejik konumunun ona kazandırdığı önemini, ticaret yollarındaki rolünü ve kültürel zenginliklerini detaylı bir şekilde ele alıyor. St. Pierre Kilisesi’nden Habib-i Neccar Camii’ne, Antakya Mozaik Müzesi’nden Asi Nehri’ne kadar şehrin simge yapılarının ve doğal güzelliklerinin izini sürerken, Hatay’ın tarihi süreç içindeki dönüşümünü de anlatıyor.
Hatay Tarihi, sadece geçmişi öğrenmek isteyenler için değil, bu benzersiz kentin kültürel mirasına daha yakından bakmak isteyen herkes için önemli bir kaynak niteliğinde.
"Tavır Her Şeydir", kişisel gelişimi sıkıcı olmaktan çıkaran, mizahi ve akıcı bir dille yazılmış bir rehberdir. Bu kitap, özgüvenli bir duruş sergilemenin, insan ilişkilerinde, iş hayatında ve sosyal ortamlarda nasıl fark yarattığını anlatıyor. Hayatta karşılaştığımız kapıları nasıl açacağımızı, nasıl etkileyici ve karizmatik olacağımızı, kendimizi ezdirmeden, güçlü ve saygın bir şekilde var olmayı öğretiyor. Okuyucuya pratik öneriler, gerçek hayat örnekleri ve eğlenceli hikâyelerle ilham vererek, kişisel dönüşüm yolculuğunda rehberlik ediyor. Eğer hayatında tavrın gücünü keşfetmek istiyorsan, bu kitap tam sana göre!
Son Mektup, derin bir aşkla birbirine bağlı Leyla ve Emre`nin hikayesini anlatıyor. Bu aşk, zamanla aile baskıları, toplumun değerleri ve zorlu yaşam koşullarıyla sınanır. Bir gün, Emre`nin Leyla`ya yazdığı bir mektup, her şeyin yeniden açığa çıkmasına sebep olur. Mektup, bir veda olmanın ötesindedir; ayrılığın ardındaki gerçekleri, pişmanlıkları ve sevgiyi içerir. Leyla, bu mektup karşısında öfke ve hüzün içinde kaybolur. Mektup, onu sadece geçmişin gölgeleriyle yüzleştirmekle kalmaz, aynı zamanda duygusal bir yolculuğa çıkarır. Bu süreçte Leyla, kayıplarını, affetmenin anlamını ve içsel bir yenilenmeyi keşfeder.
Kitap, bir aşkın gücünü ve derinliğini hem kalpte hem de zihinde hissedilmesini sağlayan, dokunaklı bir hikaye sunar.
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
Atatürk Ağladığında, Mustafa Kemal Atatürk’ün yaşamının bilinmeyen, duygusal ve insani yanlarını ortaya koyan bir anlatıdır. Bu eser, efsaneleşmiş liderin çocukluğunda başlayan umut dolu ama bir o kadar da sancılı yolculuğunu, gençlik yıllarındaki hayalleri, zorlukları ve içsel çatışmaları; askerlik döneminde yaşadığı acı, cesaret ve yalnızlık anlarını; savaşın yıpratıcı yüzünü; devrim sürecinde taşıdığı büyük idealleri ve milletine duyduğu sarsılmaz sevgiyi, tüm bu unsurları bir bütün halinde ele alır.
Kitap, tarihe damgasını vurmuş bir insanın, sadece bir devlet adamı değil, aynı zamanda duygu yüklü, kırılgan, zaman zaman yalnız kalan bir birey olduğunu ortaya koyar. Atatürk’ün gözlerinde saklı kalan sevinç, hüzün, umut ve acı izleri; okuru derin bir içsel yolculuğa davet eder. Her satırında, bir liderin yüreğinde taşıdığı çelişkiler, umutsuzlukla karışan umut ışıkları ve hayatın acı-tatlı gerçekleri kendini gösterir.
Bu anlatı, okuyucuyu geçmişin derinliklerine götürürken, aynı zamanda günümüz insanının evrensel duygularıyla da bağ kurmasını sağlar. Atatürk’ün hayatı boyunca karşılaştığı zorluklar, elde ettiği zaferler ve bu zaferlerin ardında yatan insani dramlar; bir milletin yeniden doğuşunda, fedakarlıkta ve inancın gücünde saklı hikayeleri gözler önüne serer.
Eser, sadece tarihsel bir belgesel sunmakla kalmaz; aynı zamanda insan ruhunun en derin noktalarına dokunarak, büyük bir liderin kalbinde yatan kırılganlığı, umudu ve acıyı da samimi bir dille anlatır. Böylece, okuyucu Atatürk’ü, yalnızca ulusun kurtarıcısı olarak değil, aynı zamanda hayatın acımasız gerçekleriyle mücadele eden, insanlığı ve duyguları yücelten bir insan olarak yeniden keşfeder.
Ölü bedenlerin kokusuyla onların gözünden gördükleri son üç saniyeyi görebilen benzersiz yeteneğe sahip dedektif Aşkım Lüks, sadık yardımcısı Remzi ile hem komik hem de gerilim dolu maceralara atılıyor.
Tükenmişlik sendromuna yakalanan Aşkım, polislik mesleğinden istifa eder ve cinayet bürosundan ayrılır. Kendi dedektiflik bürosunu açarak Turkish Pointer Dedektiflik Bürosu`nu kurar. İşte hikaye tam da bu noktada başlar.
Aşkım`ın hayatı, talihsizliklerle dolu bir serüvene dönüşür. Karşılaştığı her aksilik onu zorlasa da bu olaylar, her seferinde eğlenceli ve sürükleyici maceralara kapı açar. Aşkım ve Remzi, zorluklara birlikte göğüs gererek adalet arayışlarında komik ve heyecan dolu anlar yaşarlar.
Cesaret ve dostluğun iç içe geçtiği bu hikayede, Aşkım ve Remzi`nin başına gelenleri okumaya hazır olun. Eğlence garantili maceralar sizi bekliyor!
RUS MAFYA LİDERİ VIKTOR VOLKOV İLE BALERİN VERA VASILIEV...
BU KİTAP KARANLIK DANS SERİSİ BİRİNCİ KİTABIDIR.
Bu hikaye yalnızca kalbinizi değil, ruhunuzu da ısıtacak.
Romantik. Tutkulu. Baş Döndürücü.
Eğer tutkulu aşkların ve zorlu mücadelelerin hikayelerinden hoşlanıyorsanız bu kitap daha fazlasını vadediyor: Bir adamın, sevdiği kadını karanlığın içinden çekip çıkarmak için neleri feda edebileceğini gösteriyor.
Viktor Volkov, sadece bir mafya lideri değil, o Vera`sının karanlık dünyadaki tek ışığı. Vera da onun güneşi.
Buzla kalpli bir kalp, güneşin ışığına dayanamaz. Peki buz eridiğinde, geriye ne kalır?
"Sen hayatımda eksik olan her şeyi tamamlıyorsun, Vera." — Viktor Volkov
CASUSLUK AKADEMİSİNDE EĞİTİM GÖREN BİR KIZ İLE MAFYA LİDERİNİN AŞKI...
BAŞ DÖNDÜRÜCÜ BİR OYUN, SONSUZ BİR AŞK.
KALP SERİSİ 1. KİTABI.
Sarsıcı. Beklenmedik. İlgi Çekici.
Güç, aşk ve intikam arasında kaybolan masum ve gerçek kimliğini bilmeyen bir kız.
Onu her ne pahasına olursa olsun korumaya yemin etmiş bir mafya lideri.
Elini kalbime götürdü. "Beni burada hissetmelisin. Çünkü tam buradan ipliklerle bağlandık. Seni zorlamayacağım. Kendi kararınla beni seçeceğin günü bekleyeceğim."
Sözleri zihnimi karıştırdı. Ama aramızdaki bağ, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar özeldi. Biz buyduk, kaçınılmaz bir kaderin parçası gibiydik.
Lucas kapıya yönelmeden önce kulağıma eğildi ve ekledi: "Şimdiden benim olduğunu sen de hissediyorsun, S."
Geri çekildiğinde kelimeler istemsizce dudaklarımdan döküldü. "Senin değilim," dedim, içimdeki karışıklıkla.
Lucas hafifçe gülümsedi, bu seferki gülümsemesi daha sakin ve anlayışlıydı. "Henüz değil," dedi, "ama olacaksın. Ve bu, senin kendi seçimin olacak."
"Benim tatlı işkencemsin S."
İKİ AİLE… İKİ BÜYÜK HATA… İKİ KURBAN: LAVİN ve PUSAT.
Lavin Kartaca ve Pusat Kurtoğlu, birbirlerini yok etmek için doğmuşlar, intikam ateşiyle büyümüşlerdi.
Biri bir çığ gibi her şeyi önüne katarak yıkıcı, diğeri bir silah gibi soğuk ve ölümcül… Ama kaderin karanlık oyunu, onları birbirine mahkûm etti.
Nefretin kıvılcımı, bir tutkuyu körükleyebilir mi?
Kanla yazılmış bir geçmiş, yeniden yazılabilir mi?
İntikam, aşkın pençesinde eriyip kaybolabilir mi?
“Küllerimizden doğamayız, değil mi?” dedi Lavin.
Pusat gülümsedi. “Ama beraber yanabiliriz.”
Nefret ve tutkunun iç içe geçtiği bu hikâyede, intikam mı galip gelecek, yoksa aşk mı?
Bu aşk, sizi karanlığa sürükleyecek! Hazır mısınız?
İKİ DÜŞMAN MAFYA AİLESİ, BİR EVLİLİK ANLAŞMASI...
Kanla yazılmış bir kader, tutkuyla mühürlenmiş bir savaş.
Luca De Santis: Mafyanın acımasız varisi. Soğukkanlı, tehlikeli ve kontrol delisi.
Isabelle Rose Moretti: Ailesini kurtarmak için kendi hayatını feda eden güçlü ve özgür ruhlu bir kadın.
Bu evlilik, güç dengelerini değiştirirken, tutkunun ve tehlikenin sınırlarını zorlayacak.
Luca’nın planında bir şey eksikti: Isabelle’in ruhunu ve kalbini fethetmek sandığından çok daha zor olacak. Ve bu savaştan galip çıkmak, artık sadece mafya kurallarıyla değil, kalplerinin derinliklerindeki arzularla da belirlenmeye başlayacak.
Peki hangisi daha tehlikeli? Aileler arasındaki yıllarca süren çekişme mi, yoksa Luca ve Isabelle`in içlerindeki derin ve karmaşık duygular mı?
"Kimse beni gül ve dikenleri konusunda uyarmadı."
Luca De Santis
"Ya sen kafayı mı yedin? Annem bir daha yan yana bile gelmeyeceksiniz dedi! Hayatımdan çık Bahadır abi zarar veriyorsun bana." söylediklerim sanki kayaya çarpıp dağılıyordu. "Sen beni hiç tanımamışsın Zeynep. Ölsem de bırakmam seni. Bir daha böyle şeyler söyleyip damarıma basma 6 ay sabret. Annen de alışacak bana." kafamı kaldırıp masmavi gözlerine baktım. "Peki ya ben ? Ben seviyor muyum da böyle iddialı iddialı konuşuyorsun." dedim. Gözlerini kısıp yüzümün her detayını inceledi. "Seveceksin. Belki benden çok sevemezsin ama seveceksin elbet. Kavuşacağız biz. " kendinden ve en çokta benden emindi...Ben Bahadır abiyle yapamazdım...
Gazeteci Fidelya Soykan, ilgi çekici haber arayışındayken işler ters gider. Devlete karşı konsey ile alakalı önemli bilgilere çoktan şahit olmuştur. Fidelya olayı daha sindirememişken izlendiğini farkeden teröristler bulunduğu yere, Midyat’a, saldırı düzenlerler. Amaçları o kadını kaçırıp ne haltlar karıştırdığını öğrenmektir.
Tabi ülkelerini korumak için canı pahasına savaşmaya hazır olan Türk askerlerinden Gölge Timi’de o gün, oradadır.
Gölge Timi komutanı Yüzbaşı Turan Kaner ise Fidelya Soykan’ı sonuna kadar yaşatmakta kararlıdır.
Hayatımızı mahveden tek şey maskelerini takıp, bize gülümseyen insanlara öylece kanmamızdan başka bir şey değildi.
Ailesi yüzünden peşine takılan karanlık adamlardan kurtulmaya çalışan Yalnız Kuştu o. Kaçarken asıl karanlığın kollarına sığındığından haberi yoktu.
Karanlıktan korkan bir kadının karanlık bir adamla yollarının karşılaşmasının masalıydı bu. Yalnız Kuş`un masalıydı...
⚜️
Yeni bölümler salı ve perşembe günleri⚜️🥀
Yıllar önce çocukluk aşkıyla yolları ayrılan Ayliz hayatına devam etmenin yollarını kendi çapında bulmuştur. Ancak bir gün hiç beklemediği bir anda karşısına `o` çıktığında ne yapacağını bilemez.
Tıpkı onunla eskisi gibi olup olmayacağını bilmediği gibi...
"Tutuklusunuz hanımefendi."
"Niye polis bey? Kalbinizi mi çaldım?"
İKİ FARKLI İNSAN AYNI HAYATI PAYLAŞIRMI...
heryeri örtünmüştü öylece bakıyordu sadece gözleri gözüküyordu çok hoşuma gitti bilmiyorum neden "onu bana bulun hemen"
Sürme gözlüm....
"Nereyadur ula Eluf!"
Tamam, pekâlâ şimdi buradan başlarsak hiçbir şeyi anlamayabilirsiniz. O yüzden sizi Karadeniz`in hırçın dalgalarında boğulmadan önceki anlarımı anlatmakla başlamak istiyorum. Her şey en yakın arkadaşımın sevdiği adamla evlenmek istemesiyle başladı. Sorun elbette bu değildi, sorun arkadaşımın, kendisinden daha deli akrabalarıydı.
Muhtemelen herkes Karadeniz`in ve Karadenizlinin inadını bilir, tanır belki de içinde yaşatır. Ben bir Karadenizli değildim ama arkadaşımdan iyi bilirdim. Şimdiki kocası, benim abim olan adama ve bana az çektirmemişti. Bu topraklara sürgün edildiğimizde bizim için her şey bir tık daha zorlaşmıştı zira arkadaşım evlenmek için gün almış, babaannesinin zoruyla gizli saklı yapılacak olan düğüne en az üç yüz kişi gelmiş, bunun sonucunda kendisinden daha deli abisine haber uçmuştu.
Hani şu abimi bir kere gördüğünde hastanelik edecek kadar döven abisi.
Abisinin onayı olmayan düğün babaannesinin onayıyla kıyılmaya durulurken abisinin baskın yapılacağı duyurulmuş ve sonuç olarak durumu benim kurtarmam gerekmişti. Topyekûn boşaltılan düğün yerinde tek başına kalıp oyalamak görevi de bana kalmıştı.
Ve bir Karadenizli ile nasıl başa çıkılır bilmemekle birlikte, deliye dönmüş bir abiyle nasıl başa çıkacaktım onu da bilmiyordum. Sonuç olarak başıma örülen çorabın söküğünü nasıl bulacağımı da çözememiştim.
☸
Bu hikâyede yetişkin unsurlar bulunmaktadır, ona göre okunması önemle duyurulur.
•Kitap kapağı tasarımı şahsıma aittir.•
Bu kitap bir manifesto değil, bir çığlık.
Kimin haklı, kimin suçlu olduğundan önce sormamız gereken tek bir soru var:
Adalet gerçekten herkese eşit mi davranıyor?
“Adalet Kimlik Sormaz”, adaleti sadece belirli kimliklere göre uygulayan bir sistemin karşısında duruyor.
Bu bir siyasi taraf tutma meselesi değil.
Bu, insan gibi yaşamak isteyen herkesin meselesi.
Bu kitapta ne bir parti propagandası bulacaksınız, ne de kuru kuruya öfke.
Sadece bu ülkede vicdanıyla yaşamaya çalışan bir insanın, adalet arayışındaki haykırışlarını okuyacaksınız.
Belki rahatsız olacaksınız, belki de “Ben de böyle hissediyordum” diyeceksiniz.
Ama emin olun, en azından sahte bir sessizlikle değil, gerçek bir sesle karşılaşacaksınız.
Küçük yaşta terk edilen ama başka bir aile tarafından büyütülüp, sevgiyle bakılan bir kız çocuğu Eylül (Ayra) kimliği hakkında hiçbir bilgi sahibi olmamıştır. Yıllar sonra babası Aleksei ve ikiz abileri olan William, Liam onu bulmak için arama çalışmalarına başlarlar.
***
"Anneni asla affetmeyeceğim, kızım." dedi, babam olacak adam. Söylediği komiğime gitmişti bir kıkırtı döküldü dudaklarımdan.
"Hadi ya, ben sizi affetttim ki siz, annem olacak kadını affetmiyorsunuz." Çenem de duran elini yavaşça yanına bıraktı, söylediklerimi onu dumura uğratmıştı. Bilsindi ne onu, ne de karısını asla affetmeyecektim.
21 yaşındaki dünyaca ünlü buz dansçısı Selis iki abisi babası ve üvey annesiyle mutlu bir yaşam sürmekteydi
Babasının metresi bildiği annesini yıllarca sormayan Selis, Alperen abisiyle yalnız kaldıklarında kafasını karıştıran sorulara yanıt arar
Annesinin bir metres olmadığını ve üç abisinin daha olduğunu öğrenen Selis, babasına duyduğu nefreti içinde büyütür
Selis`te travmalar bırakan geçmişin sayfaları yeniden açılır, Selis`in intikam almak için çıktığı bu yolda yalanlar gerçeğe iyiler ise kötüye karışır
Selis babasının kanlı mirasına ulaşabilmek için önüne çıkan tüm engelleri yok etmeye ve yeni bir devrim yaratmaya devam eder
5 ulusun tarih boyunca çatışmalarından doğan bu topraklarda torunlarının başlarına gelen bir takım olaylar silsilesi , Merlin Magus geçmişte işlediği günahlardan kaçarken Violet ile amansız bir aşkın pençesine düşer. Peki ya asıl kötüler Victor ve Victoria kardeşler değil ise?
Peki ya..
Harley dokuz kuyruklu şeytanlardan sadece biri , Violet bu yeni dünyayı keşif ederken Harley`den kurtulabilecek mi? Yoksa Rein Orka`nın peşindekiler yeni bir tür mü klonlayacaklar? Aslında Heiliantlar bir çok kez bu dünyada yaşadı bir çok kez dilek dilendi ve bir çok kez Ejderhalar kaos yarattı ama bu sırrı bize kim söyledi dersiniz? Tilki...
Çaresizlikten Doğan Aşk…
İsra ve Kerem, kendi iradeleri dışında bir evliliğe zorlandılar. İsra, kardeşini korumak için; Kerem ise hayatını mahvetmemek adına bu kararı kabul etti. İkisi de bu evliliğin sadece bir zorunluluk olduğunu düşündü. Ama kaderin başka planları vardı…
Zamanla değişen duygular, hiç beklenmedik anlarda karşılarına çıkan gerçekler ve ailelerinin gölgesinde verdikleri mücadele… Bu evlilik gerçekten bir mahkumiyet mi, yoksa bambaşka bir başlangıç mı?
Bazı aşklar isteyerek değil, mecburen başlar. Peki ya sonra?
KARANLIK SOKAKLAR, GİZLİ KİMLİKLER VE KAÇINILMAZ BİR ÇEKİM...
Psikolog Gazel Lina Erten, sadece danışanlarının zihnini çözümleyen biri değil, aynı zamanda devlet için çalışan, gizli operasyonlara katılan ölümcül bir şehir askeri. Ölüm sessizliğinde hareket eden, gölgeler gibi kaybolan, dokunduğu tetiği asla ıskalamayan, yumruklarıyla rakibini un ufak eden. Ama asıl tehlikeli olan ne silahları ne de dövüş yetenekleri... Zihni,duyguları en büyük silahı Kimseye güvenmeyen her daim kazanır.
Ta ki bir gece, sahada yanlış kişiyle karşılaşana kadar...
Atlas Süvari, yeraltı dünyasının en tehlikeli isimlerinden biri. Acımasız, zeki ve kural tanımaz. Yıllardır düşmanlarıyla ölümüne savaşan bu adam, hedefini ortadan kaldırmaya giderken hiç beklemediği biriyle karşılaşıyor: Gözleri zehir gibi yeşil ve ölümcül bir kadın.
Aynı hedefin peşinde olan bu iki yabancı,aynı hedefin peşinde olduklarını bilmeden kıyasıya bir savaşa girişir. Fakat gerçeği öğrendiklerinde işin rengi değişir. Gazel`in dünyasında Atlas gibi adamlara yer yoktur ama ne kadar kaçarsa kaçsın, o adamın gölgesi hep peşindedir. Atlas ise Gazel`in kim olduğunu ve neden bu kadar tehlikeli olduğunu öğrenmeye kararlıdır.
Düşman mı, müttefik mi, yoksa birbirlerini mahvedecek iki bağımlı mı olduklarını anlamaya çalışırken ikisi de aynı gerçeği fark eder: Bazı çekimler kaçınılmazdır. Bazı tutkular ölümcüldür. Bazı aşklar ise... tam anlamıyla zehirli bir cennettir.
***
Bu kitap, şiddet, işkence, cinsel içerik ve diğer rahatsız edici unsurlar içermektedir. Özellikle fiziksel ve psikolojik işkenceler, travmatik deneyimler, kanlı sahneler ve aşırı şiddet detaylı bir şekilde yer almaktadır. İçeriği, duygusal olarak zorlayıcı olabilir ve bazı okuyucular için rahatsız edici düzeyde olabilir.18 yaşından küçüklerin okumamasını tavsiye ederim.
Çorak toprakların bir damla yağmur suyuna muhtaç olduğu zamanlarda, aşkın topraktan fışkırarak umut olduğu bir hikaye... Bir sevda ki, geleneklerin ve yasakların arasından filizlenir, imkansızlıkla sınanır ve kayıplarla şekillenir. Mirali ve Gülnaz’ın hikayesi, zamanla bir hastalığa dönüşen bir aşkla, geçmişin izlerini taşıyan bir yolculuğa çıkar. Kayıp bir sevdanın küllerinden doğmasını keşfedin.
Elif Asaf`ını kaybetmişti, hemde bir uçak kazasıyla. Onun gidişiyle hayatı durdu. Ruhunun rengi siyaha büründü. Fakat yıllar sonra karşısında tekrar kocasını görünce bir rüya sandı. Sımsıkı o rüyaya tutundu. Taki bütün gerçekler omzuna çökerken o rüyadan uyanmak zorunda kaldı.
Hayatına son vermek isteyen bir kadın ve ölümün tanrısı.
Silva intihar etmek üzere bir uçurumdan atladığında kendini beş tanrının hükmettiği Wienor`da bulur. Ölüm Krallığı`nda Ölüm Sarayında kendini bulan Silva yaşama son bir şans vermek isterken büyük bir tehlike sinsice diyara sızmaktadır.
Ölüme ardından da Ölüm Tanrısına çekilen Silva kendinin de normal bir insan olmadığını öğrendikten sonra tehliklerle ve aşkıyla karşı karşıya kalacaktır.
En korkunç sonun, ölümün tanrısıyla mutlu bir son düşlemek mümkün mü, üstelik kıyamet bu kadar yakınken?
"Dile Ay Işığı, iste, emret. Ben de senin için her şeyi mümkün kılayım."
Başlangıç Tarihi: 31.08.2024
Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanamadığım için, sana âşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum. Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum. (Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali)
Aden Adal, ailesinden ayrı yaşayan bir asistan doktordur. 3 kız arkadaşıyla birlikte kalıyorlardır. Bir gün işten gelir ve bir kaç saat sonra uyur. Uykusunun en derin anında telefon çalma sesiyle uyanır ve tehdit edilerek bir otele çağrılır. Otele gittiğinde kendi yaşlarında çocuğa kayıt dışı pansuman yapar. O çocuğun mafyanın oğlu olduğunu öğrenir ve ondan uzak durmak ister. Ama başaramaz...
bu kitap yalnız olupta dışlanan , dalga geçilen kişilere umut olmasıyla dilediğim bir kitap olsun istiyorum. kitabın konusu şu şekilde :
ailesi tarafından kardeşiyle birlikte zorba görüp tüm umutları tükenmesiyle birlikte , okulda gördüğü zorbalık ve dışlanmalardan sonra bir gece gelen mesajla birlikte hayatı değişmeye başlıcaktır .
Bu bir oyun. Başından beri öyleydi.
Ama kimse tek başına kaybetmedi.
Bir ölümle başladı. Oyun kurulduğunda, ilk hamle çoktan yapılmıştı. Kurbanlar belliydi, yollar çizilmişti. Ama kimse, piyonların da savaşacağını hesaba katmamıştı.
Aden, arkadaşlarıyla birlikte bu oyunun içine sürüklendi. Kimi kayıplar verdi, kimi zaferler kazandı. Ama öğrendiği tek bir gerçek vardı: Her adımın bir bedeli oldu. Ve bazen, bir sonraki hamleyi yapmak için geçmişin hayaleti ile yüzleşmek gerekirdi.
Katil pusuda beklerken, dostluklar sorgulanırken, her hamle yeni bir bedel doğururken… Onların önünde tek bir seçenek vardı: Hayatta kalmak. Ama ne kadar ileri giderlerse, o kadar geriye çekildiklerimi fark ettiler. Çünkü bu sadece bir kovalamaca değil, ölümün ta kendisiydi.
Satranç tahtası.
Piyonlar feda edildi. Kurbanlar verildi. Tahta kana bulandı. Ama unuttukları bir şey vardı:
Piyonlar da şah olabilir.
Oyunu kazanabiliriz.
Ama önce hayatta kalmalıyız.
22 yaşındaki Nil Ulusoy`un bu hayat yüzünden geldiği hal ve hayatını anlatan bir kitap Nil ve Aras arasındaki hem aşk hemde ihanet olan bir kurgu
Okumanızı isterim eğer okunursa bölümlerin devamı gelicek iyi okumalar 🌟
Yaman Ali, Melih, Meyra ve Havin arasında geçen acı bir aşk hikayesi... Yaman Ali yıllarca Meyra`yı kalbinde taşımışken, Meyra yıllarını onun kardeşini sevip beklemekle geçirir. Yıllarca sevip beklediği adam, yıllar sonra başka bir kızla evlenerek döner...
(+18 – Psikolojik şiddet, cinsel imalar, ahlaki sorgulamalar içerir.)
“Bazen kader, bir imza değildir… bir mühürdür. Ve o mühür, kilitlenmiş bir hayatın ta kendisidir.”
"Bazı aşklar evliliğe varmaz. Bazı evlilikler ise mezara çıkar..."
1995 İstanbul’unda geçen bu hikâyede, genç bir kadın ve bilinmeyenlerle dolu bir adamın yolları kesişiyor.
Türkan Saylanoğulları, İstanbul’un köklü ailelerinden birinin kızı. Büyük bir aşk uğruna kalbinin izini sürer.
Samet Demir ise zengin görünümlü, kelimeleriyle büyüleyen, geçmişi karanlık bir adam.
Aşk… her şeyin üzerini örter gibi başlar.
Ama düğün gecesiyle birlikte, hayat çok geçmeden açılmayacak kapıların ve kırılmayacak mühürlerin ardına sürüklenir.
Bir kadın… sevdiği adamın kim olduğunu çözmeye çalışırken kendi benliğini yitirmeye başlar.
Bir adam… çocukluk travmalarının gölgesinde, hem kurban hem cellat olmaya meyillidir.
Bu hikâye, sadece aşkı değil; esareti, sessizliği, suskunluğun haykırışa dönüştüğü anları anlatıyor.
"Hasbelkader (Mühür & Kilit)", aşkın, kandırılmışlığın, bastırılmış travmaların ve toplumsal tabuların gölgesinde geçen çarpıcı bir psikolojik gerilim.
Kimin masum, kimin zalim olduğunu zaman değil; gerçekler ve cesaret gösterecek.
"Menemeni çok seviyormuş, duydum." Gökçe abla tekrar gülmeye başlamıştı. Yumurtaları çırparken artık yüzüm asılmaya başlıyordu. Alt tarafı menemen yapıyordum. Ne vardı ki bunda.
"Sevmek ne kelime bayılır o menemene. En son annaneme menemeni güzel yapan kız bulursan evleneceğim demişti. O günden beri her tanıştığı kıza menemen yaptırıyor Ülkü Sultan." Elimde yumurta kasesi ile donup kalmıştım. "Ne?"
"Ne yaptığın için bu hale geldiğimi biliyor musun, küçüğüm?" dedi dudaklarını dudaklarımdan birkaç santim aralamayı başardığında.
"Benim olanı başkalarına sunuyorsun. Benim olanla başkalarının altında inliyorsun. Şu an benden saklamaya çalıştığın herşey zaten benim. Hayır, utanmıyorum. Hayatım boyunca arzuladığım tek kadına delirdiğim için kendimden utanmıyorum. Gerçekte benim olanı istemekten utanmıyorum."
"Daha düne kadar senin çocuk gibi görüyorum diyen sen değil miydin?"
"Bir sabah uyandım ve gördüm ki, benim küçük şeytanım boyundan büyük işler çeviriyor."
_________________________________________
Küçük yaşta babası tarafından tecavüze uğrayan kız ve kızın ailesinin katili olan adamın imkansız gibi görünen hikayesidir. Kitapta şiddet, psikolojik şiddet, cinsellik sahneleri, eşcinsel karakterler bulunmaktadır. Alışılmış +18 sahnelerden ve de kitaplardan bıktıysanız, sizinle gerçek aşk ve tutku dolu bir yolculuğa çıkabiliriz.
İtalya`da uğraştığım insan sayıları o kadar çoktu ki. En başta mafyalardı. Bu özel dövüş aldığım kişinin emriyle birçok mafyayı bitirmiştim.
İstanbul`a gelmemin amacı evlenmek istemek değildi. Özel dövüş veren kişi burada bir mafyayı bitirmemi söylemişti. Mafya hakkında verdiği tek bilgi adının Poyraz Ayaz olduğuydu.
Selammm kuzenlerimmm gurup açtim evet exslerden nexs olunmazzzzzzz hadi sarlin barişinnn
Ben neva bu benim gerçek
kuzen karakterler hepsi komik ve kitapa yapacam onlardan inanaki seveceksiniz
*Sırlar Ardında*
Kasaba, zamanla unutulmaya yüz tutmuş bir yerdi. Yalnızca eski taş binalar, dar sokaklar ve kasvetli havasıyla tanınan bir yerdi. Ama her kasaba, gizlediği sırlarla yaşar. Kimse nehirlerin derinliklerini, kasabanın sakinlerinin gizli korkularını ve kaybolanların ardında bıraktığı karanlık izleri bilemez. Ancak bir kişi, bu sırların peşine düşmeye karar vermişti.
Caner Kılıç, geçmişinin izlerinden kaçmak için kasabaya taşınmıştı. Genç, idealist bir dedektifti, ama taşındığı bu kasaba, onun içinde kaybolmuş bir travmayı yeniden gün yüzüne çıkaracaktı. Kasaba halkı, kendi koyduğu kurallarla yaşamayı alışkanlık haline getirmişti. Ama Caner, kasaba halkının sırlarını çözmek için kararlıydı. Herkesin bir sırrı vardı, ama bu sırları ortaya çıkarmak, onun işiydi. Geçmişiyle yüzleşmek, kasabanın karanlık geçmişine ışık tutmak ve kaybolan kadının ardındaki gizemi çözmek için tek başına savaşmaya başlayan Caner, kasaba halkının korkularıyla savaşmak zorunda kalacaktı. Ancak tüm bu sırların ortaya çıkması, Caner’i de derinden etkileyecek ve onu, kendi geçmişiyle yüzleşmeye zorlayacaktı.
Karen`ın abisi cinayete kurban gittikten sonra Karen için hayat durmuştu. Olduğu okulda çıkan dedikodular yüzünden okulunu değiştirmek zorunda kalan lise son sınıf öğrencisi Karen`ın bir gece telefonuna gelen mesajla hayatına koruyucu bir melek girer.
" Olduğun yerden çıkman gerekiyor."
Ben Ülkü Alev...
Belki Yorulduk
Belki Bıktık
Ama Asla Yıkılmayacağız
Ben Ülkü annesinin bir tanesi Kınalı kuzusu Ülkü, Babasını aslan kızı Ülkü, Abisini Mavişi Ülkü Alev...
Baba benimle gurur duyuyor musun bilemem ama Ben Polis Özel Harekat Mensubu Ülkü Alev`im senin gibi bir Üsteğmen olamasamda
"Aşk bedel ödetir, Meva..." dedi alev topuna dönmüş gözlerini gözlerime esir ederken. Büyük bir gayretle bedenini ileriye doğru itelediğim sırada bileğimi kavrayıp, "Annenin katili ben değilim." Diyebildi.
Durgundu. Güçlü omuzları çöküntüye uğrarken, dehşetle baktı bir kez daha yüzüme. Bir şey demesine fırsat vermeden asileşen gözlerimi gözlerine dikip cevap verdim. "Annemin değil, yok olan duygularımın katilisin.
Tüm hakları saklıdır! Aksi takdirde yasal işlemler başlatılacaktır!
"yulaf ezmesi den eserlenmiş kod adı; hosbital, herkeze özel olan numaralı bir hastanede esir kaldınız, ilk yapacağınız ne olurdu?
"yulaf ezmesi
Kod adı; hospital
28.02 2025
*Tamamen yazara ait olan eserdir kopyası benzeri yoktur*
4 arkadaş bir suç işler ve bu suçun üstünü örtmek için bu suçu bilen kişileri katleder her seferinde yeni bir kişi katledilmek zorunda kalınır ve artık bu örgüt herkesin korkusu olmuştur bu kitapta ise 4 arkadaşın mesajlaşmaları yer almaktadır.
Bebekken, babası tarafından bilinmeyen sebepten ötürü terk edilen Aleda, ablası ve annesi ile tek kalmıştır. Acımasız dedesi yüzünden az çekmeyen bu küçük çaresiz aile, merhametli babaanneleri sayesinde hayata tutunmuşlardır ama o evde dedesinin acımasızlıkları son bulmamıştır maalesef.
Yirmi dört yaşında, yeni görevine başlayan Matematik öğretmeni Aleda, bir akşam dedesinin, arkadaşı ve ailesini davet etmesi üzerine kaderiyle yüzleşir.
Geçmişte yaşadıklarından dolayı hassaslaşan, güçsüz düşen Aleda, ablası ve annesi için ne kadar güçlü durmaya çalışsa da küçük kalbine binen yüklerden dolayı tekrar yaralanır.
Başına gelen kalmayan Aleda bakalım sonda mutlu olacak mıydı?
🫀
Aleda Kılıçhan & Savaş Karahanlı