@moonlight643 : Tanımadığınız birini bulmak için bir hacker ile iş birliği yapar mıydınız?
Okuma 2
Oy 0
Yorum 2
Tarih 5dk önce
@miss.b : Sürpriz...
Okuma 0
Oy 0
Yorum 0
Tarih 10dk önce
@balim_eftalyamm : Arkadaşlar kitabıma bir şans verir misinizz
Okuma 9
Oy 1
Yorum 0
Tarih 21dk önce
@rawzaa : Günooooo 💫
Okuma 1
Oy 0
Yorum 0
Tarih 21dk önce
@limonllulolipop : Akşamki dedikoduları panomda anlaticam okuldan sonra GUNOOOOOOOO 10 tane olmassada anlatmam
Okuma 5
Oy 0
Yorum 0
Tarih 21dk önce
@ozgusel : ÜVEY ABİM YENİ BÖLÜMM
Okuma 4
Oy 0
Yorum 0
Tarih 22dk önce
@tantuniliatis : İsterseniz bakın isterseniz bakma ama önemli
Okuma 11
Oy 2
Yorum 1
Tarih 28dk önce
@belinayceylan : Günaydınnnnnn (6 n`li)
Okuma 7
Oy 4
Yorum 9
Tarih 30dk önce
@mlissa : VAVELYA KULLANAN VAR MI?
Okuma 9
Oy 0
Yorum 0
Tarih 32dk önce
@toji_fushigroo : Eve her gittiğmde ağliyorum...
Okuma 4
Oy 0
Yorum 2
Tarih 33dk önce
@ahsen998 : Ara bölümlerden sonra gireceğimiz final evresine hazırmıyız!? 😮💨🥲💙
Okuma 2
Oy 0
Yorum 0
Tarih 45dk önce
@eyosiste : Okul var😭
Okuma 11
Oy 1
Yorum 5
Tarih 54dk önce
Tamamlanmış Kitaplar
Keyifle okuyacağınız kitaplara gözatın
GAYRİMEŞRU
Okuma 21.49k
Oy 3k
Bölüm 39
Yorum 501
Tamamlandı
Öz abisinin okuduğu üniversiteye başlayan Ala Ülkü kendi sınıfında karşılaştığı gayrimeşru abisi ile neye uğradığını şaşırır. Sonrasında ise kavgalı olan iki abisini karşılaştırmamaya çalışır.
Tabii, ne kadar başarılı olacak, bilinmez.
Öz abisinin okuduğu üniversiteye başlayan Ala Ülkü kendi sınıfında karşılaştığı gayrimeşru abisi ile neye uğradığını şaşırır. Sonrasında ise kavgalı olan iki abisini karşılaştırmamaya çalışır.
Tabii, ne kadar başarılı olacak, bilinmez.
Okuma 21.49k
Oy 3k
Bölüm 39
Yorum 501
("Gerçek ailem), vatan için ailesinden ayrı düşen fulya"
*yanlış insanda doğru sevgi ve aşkı aramış ama sonu hüsran olmuştu
*Yeni başlangıçlar her zaman kötü değildir.
Okuma 55.56k
Oy 4.79k
Bölüm 46
Yorum 472
Tülin ve Taner, iki yıldır sarsılmaz bir güvenle birbirlerine bağlıdır. Ancak Taner`in doğum gününde Tülin`e atılan iftiralar her şeyi değiştirir. Gerçekler ortaya çıktığında, ikisi de çok daha büyük bir yalanın içine düştüklerini anlayacaklardır...
Okuma 4.94k
Oy 300
Bölüm 26
Yorum 25
Artık tutsaksın,benim tutsağım
Okuma 32.65k
Oy 1.41k
Bölüm 64
Yorum 189
sadece ilgi istiyorsun
☘️
[omegaverse] | angst
🍀
texting, düzyazı.
Okuma 433
Oy 6
Bölüm 27
Yorum 1
Sabaha karşı saat beşi beş geçe radyoda duyduğu o büyülü sesin peşinden sürüklenen Sare ile hayranının kim olduğunu öğrenmek için yanıp tutuşan Kartal`ın,masumâne aşk hikayesi.
Okuma 40.41k
Oy 2.07k
Bölüm 44
Yorum 86
İlk texting romanım.
Yarı texting de olabilir
Kitap fotoğrafı pinteresten alınmıştır.
Kitabımız 4 aile çocuğunu anlatır. Kitabın daha içine girersekse 2 kişi olur. Bakalım nasıl bir texting romanımız ortaya çıkacak??!
Okuma 1.73k
Oy 176
Bölüm 15
Yorum 64
Kader
Bir zamanlar, sıradan bir kasabada, sıradışı bir aile yaşardı. Ailenin iki çocuğu vardı: Kader ve Yağmur. Kader, 16 yaşında, beyaz tenli ve mordan pembeye geçişli uzun saçlarıyla dikkat çeken bir kızdı. Yağmur ise 8 yaşında, açık kahverengi tenli , tekerlekli sandalyesiyle etrafındaki dünyayı keşfetme çalışan ve kum rengi saçlarıyla sevimli bir çocuktu. Ancak, onların hayatındaki en ilginç şey, cadı ailesinden gelmeleriydi. Ne anneleri ne de babaları cadıydı ama ailelerinde cadılıkla ilgili bir geçmiş vardı. Bu yüzden Kader ve Yağmur, diğer çocuklardan farklıydılar. Onlar cadıları biliyorlardı ve onları kıskanıyorlardı. Neyse ki, cadı ya da peri olmamalarına rağmen, cadı-peri ortak okuluna gidiyorlardı.
Okuma 90
Oy 26
Bölüm 25
Yorum 2
Bu koza da yaşayanların
Kozasından çıkarak kelebeği dönüşenlerin hikayesi
Yaprak ve Cansel`in yolları kesişirken hayat ve aşkları onlara ne gibi sınavlar hazırlıyordu
Yaprak odasından bile çıkamazken Alpaslan`a gidebilecek miydi Cansel bebeğim için derken onu nasıl bir aşk bekliyordu
Okuma 1.9k
Oy 220
Bölüm 25
Yorum 47
0537**: Ne oluyoruz, kimsin sen?
0537**: Annemden girip de babamdan çıkacak kadar ne yaptım acaba çok merak ediyorum.
Siz: Soruyor musun bir de?
Siz: Ulan matematik dersimde aldığım notu aile grubuna atıp `bu kızın haline bakıp Allah`a her gün şükür ediyorum. Ya beni de böyle yaratsaydı?` yazdın ya mal !
0537**: Ben yazdım? Sizin aile grubuna?
0537**: Arkadaşım gece gece yorma beni yol al.
Siz: Kerem beni delirtme! On dakika içerisinde bizde ol. Yoksa sevgilinle yediğin haltları bir bir teyzeme anlatmazsam bana da Laçin demesinler !?
0537**: Biraz daha saçmalarsanız kapınıza gelecek kişi Kerem değil, sapıklığınızdan dolayı polis olacak!
Okuma 128.44k
Oy 8.71k
Bölüm 80
Yorum 2.08k
tuana ve çağan çocukluktan beri arkadaşlar ama birbirlerini söylemiyolardı ve yağızda abisi ve tuananın ailesi kavga ettikleri ayrılıyor yani tuana hem abisinden hemde çocukluk aşkından uzaklaşıyor ama uzlaşmamdan çnce çağana sana aşığım diyor çağanda bende diyor tuana yağıza abi seni çok seviyorum seni çok özliycem beni asla unutma olurmu yağızda asla unutmam benim minik kardeşim seni bulucam söz veriyorum der devami dizide
Okuma 809
Oy 61
Bölüm 11
Yorum 46
Rüyamda gördüğüm benden yardım isteyen güzeller güzeli Avzeme aşık oldum.
Rüyam gerçek oldu. Ona yardım ettim. Hayatımı ortaya koydum.
Evet meğerse hayatımı gerçektende ortaya koymuşum. Avzeme yardım edip onu kurtarırken günden güne ölmekte olan kendimin farkında değilmişim.
***
"Ben sana can verirken kendi canımdan olmuşum meğerse"
Okuma 25.94k
Oy 1.94k
Bölüm 54
Yorum 220
İnternetten sevgilimi olur be evet olurmuş ben açelya 14 yaşındayım ve internetten sevgilim oldu ve aramızda 836 km varken biz bu zorlukları aşarak sevgili olduk
Okuma 1.69k
Oy 191
Bölüm 15
Yorum 16
“Sarılmakla boğulmak arasındaki farkı, zehirli bir sarmaşık öğretti bana. Bu kitap; ihanetin, psikolojik çöküşün ve kendi küllerinden doğma mücadelesinin hikâyesidir. Her sayfası gerçek bir hesaplaşma. Adını bile anmadığım O’na değil, kendime yazdım.”
Okuma 154
Oy 14
Bölüm 18
Yorum 0
Sadece bir halı saha maçı yaptılar en fazla ne olabilir ki....
Neler olmaz ki askomm😝😝
Okuma 211
Oy 17
Bölüm 28
Yorum 9
İmkansızlık nedir bilmiyordum , ne istediysem almayı başarmış ne yapmak istediysem yapmıştım . Ama o beni imkansız nedir onunla tanıştıran adam .
Ay güneşe aitti onun ışığı olmadan yapamazdı , ışık yayamazdı karanlığa aydınlık olamazdı . Ay Güneşe hep muhtaçtı ama asla yan yana durmazlardı bir gökyüzüne sığamaz sürekli birbirlerini kovalarlardı . İşte biz o kadar imkansızdık güneş ve ay kadar imkansız .
Okuma 78.9k
Oy 3.21k
Bölüm 44
Yorum 328
İpek, hayalini kurduğu kariyeri elde etmek için her günü mücadeleyle geçiren genç bir kadın. Kuzey ise dışarıdan bakıldığında her şeyi olan, ama içinde hep bir eksiklik hisseden bir işadamı. Hayatlarında, her şey yolundaymış gibi görünse de, içsel boşlukları birbirlerinden habersizdir.
Bir tesadüf, bir kafede yollarını kesiştirir. İlk bakışta, birbirlerine yabancı gibi görünen bu iki insan, farkında olmadan birbirlerinin hayatlarına dokunurlar. Kelimeler, paylaşılan anlar ve gülüşler, aralarındaki mesafeleri yavaşça siler. Ama aşk, her zaman olduğu gibi kolay bir yolculuk değildir. Geçmişin gölgeleri, duvarlar ve kırık kalpler, ikisini de test edecektir.
Kalp Bağı, duyguların en derinlerine dokunan, kalbin en ince köşelerinde yankı bulan bir hikaye. Gerçek aşkın, bazen sabır ve cesaret gerektiren bir yolculuk olduğunu gösteren bu hikaye, sizi de kendi kalp bağınıza yolculuğa çıkarmaya davet ediyor.
Okuma 57.3k
Oy 1.82k
Bölüm 61
Yorum 430
Herkese merhabalar bir bedel kitabı yazmıştım bildiğiniz gibi ama hiç içime sinmedi vetekrar yazma kararı aldım ve bu süreçte binlerce #berdel kitabı okudum bir bedel kitabı nasıl yazılır diye ve başlayacağım unutmadan tartıyı koyma sebebim 18 yazınca kitap kaldırılıyor o yüzden artı yazdım bu arada böyle çok isim koy ı am isim olunca çok karışıyor ve isimleri unuttugum için 1 bölüm yazmak zamanımı alıyor ve hadi bismillah
Okuma 2.65k
Oy 158
Bölüm 12
Yorum 31
Gizli numara sizin de hayatınızı bu kadar değiştirebilir miydi, yoksa hiçbir şey olmamış gibi devam mı ederdiniz?
Her şey bir kafenin bahçesinde, hiç beklenmedik birisinin gizli numaradan Güneş`i rahatsız etmesiyle başlar.
Güneş, gizli numara olayından sonra kendini istemsizce değiştirecek bir süreç yaşayacaktır.
Güneş, arkadaşları Asya ve Gece ile gizemli kişinin kim olduğunu araştırırken biz de Güneş`in zorluklarla nasıl mücadele ettiğine tanık olacağız.
Okuma 394
Oy 29
Bölüm 21
Yorum 3
Zorla yapılmış bir evlilik,
Yarım kalan hayaller,
Bilinmeyen gerçekler,
Hastalıklı zihinler...
Bir bedene hapsolmuş üç kişi, bu bedeni kim yönetecek?
Nasıl geldik bu hale? Her şey o fal ile başlamıştı. Doğru bilmişti her şeyi. Lila girmişti hayatıma. Tüm kurallarımı alt üst edip hayatımın en güzel rengi olmuştu.
Ama onu kopardılar benden, ölüme ittiler onu.Hiçbir şey yapamadım, hiçbir şey...
Falcı her şeyi doğru bilmişti ama eksik söylemişti.
Uyarmalıydı beni anlatmalıydı tüm gerçekleri.
"Şu olanlara bir bak, karın senin yüzünden kendini 5 yaşında bir çocuk zannediyor." Poyraz`ın söyledikleri hâlâ kafamın içinde yankılanıyordu.
Haklıydı benim yüzümden olmuştu.
Ama nereden bilebilirdim ki. Sadece hafızanı kaybettiğini düşünmüştüm ama öğrendiğim gerçek bambaşkaydı.
"Aras Amca benimle gel. Poyraz Amca yine benim oyuncaklarımla oynuyor." Evlendiğim kadın mıydı bu? Öncesinde bana korkmadan meydan okuyan, şimdiyse çizgi film izleyip oyun oynayan.
Bir kişiyle değil, üç ayrı kişi ile evlendim...
~Aras Yıldırım~
Kitabımı daha önce başka bir platform üzerinde yayınlamıştım. Burada da yüklemek istedim. Bölümler hazır olduğu için. Kısa sürede devamı gelir. Sevgili okurlar sizden ricam ön yargı ile yaklasmamanız.
Okuma 13.84k
Oy 815
Bölüm 30
Yorum 149
Trafikte bir arabaya çarptım, en fazla ne olabilir ki?
Merak ettiyseniz gelin beraber öğrenelim.
Kurgumun herhangi bir şekilde kopyalanmasını istemiyorum ve eğer aksi bir durum meydana gelirse gerekli işlemler yapılmaktadır.
Okuma 12.63k
Oy 1.61k
Bölüm 26
Yorum 205
16 yaşındaki genç kız Linda aile sevgisi görmemiş, abisi tarafından terk edilmiş ve en yakın arkadaşı tarafından yüz üstü bırakılmışken doğumda karışmış olduğunu öğrenir. Yeni ailesi ile anlaşabilecek mi? Çocukluğundan beri ona aşık olan Berkay`ı sevebilecek mi?
Okuma 21.84k
Oy 1.1k
Bölüm 35
Yorum 258
“Ben ölmüş gibi hissederken, hatta neredeyse ölecekken sen yoktun yanımda.”
Gözlerini yumdu. Göz pınarlarından yanağına inen damlalar kalbime aktı. Fakat bunları söylemek zorundaydım. Canımın acımasına rağmen, onun acı çekmesine rağmen.
“...Sen yoktun, söz verdin ama yine de herkes gibi beni yarı yolda bıraktın.”
Sona doğru kısılan sesim hıçkırıklarımla kesilmişti. Kollarımda hissettiğim nazik dokunuşla bir nebze kendime gelerek bakışlarımı ela gözlerine çevirdim. Ağlamaktan, belki de uykusuzluktan dolayı kanlanmış gözlerinde beliren pişmanlık ve acı, onu suçlar gibi söylediğim sözlere beni pişman etmişti.
Gülümsedi yine de. Beni teselli eder gibi, haksızsın der gibi. “Yanılıyorsun, ben her zaman yanındaydım ama sen görmeyecek kadar bana kördün.”
Okuma 22.45k
Oy 2.72k
Bölüm 46
Yorum 922
DUYURU!!!! : 27 - 30. Bölüm arasını düzenledim!!!
15 yaşındaki Ethan, korsan yaşamının bilinmeyen tehlikeleri arasında, kendisini bir seçim yapmak zorunda bulur. İlk yağmasında serbest bıraktığı bir esirin ardından, hayatı beklenmedik bir şekilde değişir. Gemi tarafından terk edilen Ethan, kendini uzak bir krallığın kapılarında bulur.
Ravenna`da, genç Ethan’ın keşfedeceği sırlar ve yüzleşeceği gerçekler, onu tanıdığı dünyadan tamamen farklı bir yolculuğa sürükler. Kendisinin ve ailesinin geçmişine dair bilinmeyenler ortaya çıkar.
Okuma 526
Oy 114
Bölüm 32
Yorum 3
Küçüklüklerinde aynı yurtta büyümüş olan Bulut, Deniz, Şevval, Eren ve Utku yıllar sonra yine karşılaşırlar fakat her şey istedikleri gibi ilerlemez bu yolculuğun sonunda Deniz, Eren ve Utku kalır fakat onlar ne gibi zorluklarla karşılaşacaklarının farkında değillerdir.... Umarım seversiniiz🫶🏼🌸
Okuma 2.04k
Oy 105
Bölüm 12
Yorum 13
karnımdaki ağır sıcaklıkla birlikte nefesim kesildi. Gözlerimi ilk önce adama daha sonra karnıma çevirdim. Adamın elindeki bıçak karnımı delmişti. Çığlık atmak istiyordum. Nefes bile alamıyordum oysaki. Adam bıçağı sertçe çıkardığında derin acıyla elimi karnıma koydum. Belim büküldüğünde gözlerim bulanıklaştı. Başım dönüyordu. Yere düştüğümde adam üzerime çıkıp bıçağı iki eliyle kaldırdı.
Bıçağı kalbime indireceği sırada son gücümle kollarını tutup çığlık attım.
Gücüm bitiyordu. Kollarım yere düştüğünde adam üzerimden hızla savruldu. Boğuk sesleri duyabiliyordum. Elim karnıma gittiğinde parmaklarımın arasından sızan kana baktım.
Kafamı sol tarafıma çevirdiğimde Mert`in adamı öldüresiye dövdüğünü gördüm. Gözümden bir damla saçlarımın arasına karıştı.
"Mert..." Kısık çıkan sesimle Mert durdu. Nefes nefese gözlerini bana çevirdiğinde gözü karnıma kaydığında dudakları şaşkınca aralandı. Zorlukla yutkundum.
"Mert," Adamı bırakıp hemen yanıma geldi.
Saçlarımı okşarken bağırdığını duydum.
"Doktor! Buraya bakın çabuk!" Gözlerim kararıyordu.
Dolu gözlerle bana baktı.
"Güzelim, sakın. Sakın kendini bırakma. Beni bırakma, istersen ömrüm boyunca yüzüme bakma ama gitme yalvarırım!" Saçlarımdan ve yanaklarımdan öptü. Cevap vermek istedim.
`Seni nasıl bırakırım ki?` demek istedim. Diyemedim. Gözlerim kapanırken son göz yaşım Mert`in eline damlayıp ıslatmıştı. Son hissettiğim, dudaklarımdaki sıcaklık olmuştu.
Okuma 15.8k
Oy 1.33k
Bölüm 41
Yorum 125
Bu kitapta çok fazla smut olmicak bilginize
Okuma 16.17k
Oy 518
Bölüm 20
Yorum 375
Kan! kaç bedel ödetir. Babasını öldüren adamın kızı ile evlenmişti Ferzan. Yüreğini yakan sevda sızını baba acısı bastırmıştı. Süveydanın sırtına yüklendikleri omuzlarını bükmüştü de ses çıkarmamıştı.
Okuma 17.26k
Oy 1.46k
Bölüm 30
Yorum 158
YAŞAMIMIZ BOYUNCA AKLIMIZDA KALBİMİZDE İÇİMİZDE VE DIŞIMIZDA KOPAN TUFANLARI YAZDIM.
Okuma 366
Oy 157
Bölüm 71
Yorum 7
Ben Şevval. Henüz on altı yaşındayım ama yaşadıklarım, omuzlarıma yaşımdan büyük yükler yüklemiş durumda. Annem öldüğünde, sadece on yaşındaydım. O gün bugündür, evimizde ne düzen kaldı ne de huzur. Annemin ardından, babamın üzerine kuma olarak gelen Hanife kadın, beni hiçbir zaman sevmedi. Bunu biliyorum, hissediyorum. Oysa annem... Annem bambaşkaydı.
Annem ince uzun boylu, yüzünde her zaman bir bahar esintisi taşıyan, kocaman yürekli bir kadındı. Saçları koyu kestane, gözleri zümrüt gibi parlayan bir yeşildi. Abilerime düşkündü; başlarına bir şey gelecek diye gözüne uyku girmezdi. Bizimle güler, bizimle ağlardı. Annem, evimizin kalbiydi. Ama şimdi... O kalp durmuştu.
Hanife kadın bambaşkaydı. Soğuk, otoriter ve hep hesap kitap içinde biriydi. İşin doğrusu, bu evde kimsenin ondan hoşlandığını sanmıyorum, ama babam sessiz. Belki annemin yokluğunun ağırlığı altında eziliyor, belki de buna boyun eğiyor. Ama benim, asla boyun eğesim yok!
Yine çağırdı beni. “Şevval! Gel ortalığı toparla!” diye seslendi salonun bir köşesinden. Sesindeki buğulu ton, her zamanki gibi mideme bir yumruk gibi oturdu. Oysa ortalığı kimin dağıttığı belli; kızlarıyla, gelinleriyle sabahtan akşama kadar oturup dedikodu yapar, her yanı karmakarışık ederler. Ama iş temizliğe, düzenlemeye gelince iş hep bana kalır. Neden onlara söylemez? Neden hep ben? Bilmiyorum. Ya da biliyorum ama kabul etmek istemiyorum. Çünkü benimle uğraşmaktan, bana yük olmaktan keyif alıyor.
Ayağa kalktım. Hızlıca salona yöneldim. Yerlerde, halının üzerinde çay bardaklarının izleri, tabakların dökülen kırıntıları vardı. Pencereler, günlerdir silinmemiş gibi kir içindeydi. Derin bir nefes aldım. “Yapacağım,” dedim kendi kendime, “Ama bir gün bu evden çıkıp gideceğim ve hiçbir şey beni geri getiremeyecek.”
Bir köşede, yavaşça yere çömelip camları silmeye başladım. Ellerim çalışıyordu ama zihnim annemdeydi. Annem olsaydı... Şimdi yanıma oturur, belki de sessizce saçlarımı okşardı. Gözlerim doldu. Ama ağlamayacaktım. Hanife kadın gözyaşlarımı görse, bunu bile bir zafer sayardı.
Son camı sildiğimde bir nefeslik mola verdim. Salondaki sesler kulaklarımda uğulduyordu. Kendi aralarında konuşuyor, arada dönüp beni işaret ediyorlardı. Ama duymuyordum artık. Annem gibi olmayı hayal ettim bir an. Güçlü, sevgi dolu, kendi ayakları üzerinde duran bir kadın... Belki bir gün... Ama o gün çok uzak gibi görünüyordu.
Ben Belen… 7 yaşında ellerini kanla bulamış ve ondan sonra da bir Orca misali, sadece yakıp yıkmak için yaşamış Belen… Yıllarca hayatta kalmaya çalıştığım ama en çok kendimi kaybettiğim bu savaşta, potansiyel bir tehlikeydim ama ne kadar tehlikeli olduğumun hiç farkında değildim.
" Bu şehirde cinayetler bitmez başkomiserim."
İstanbul Galata Emniyet Müdürlüğünün, Cinayet Büro Amirliğinde görev yapan üç polisin hikâyesi. Başkomiser Yavuz ve ekibi, kadim İstanbul şehrinde işlenen cinayetleri çözmeye çalışıyor. Serinin ilk kitabı.
Allah der ki; " Kimi benden çok seversen, onu senden alırım." Ve ekler; " onsuz yaşayamam deme, seni onsuzda yaşatırım."
Burası İstanbul. Dışından güzelliğiyle yakar. Ama içine girdiğinde seni yakar. Derdi yok, ama içindekilerinin suçu çok. İçine girince, bu şehir niye bu kadar karanlık dersin.
Karanlık sokaklarında, beni kurtar diye bağırırsın. Ama sesini kimse duymaz. Merak etme, kimse duymuyorsa ben duyarım. Sen şimdi diyeceksin ki, sen ölmedin mı? Hayır. Cinayetin başkomiseri Yavuz Kılıç ben. Öldü sanılmıştım, geri döndüm.
Her zaman olduğu gibi adaletin peşindeyim, İstanbul’un karanlık köşelerinde adaleti arayanlar. Bu şehirde sessiz kalanların sesi, kaybolanların iziyiz biz. Yeniden buradayım ve bu karanlık sona erecek...
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Zamanın ve mekânın ötesinde, kaybolmuş ruhlar bir araya gelir. Alaz, Ravin ve Nir, içsel çatışmalarla, kaybolmuşlukla ve yeniden doğuşla yüzleşirken, birbirlerinin yansımalarında kaybolurlar. Karanlıkla barışıp ışığı keşfetmek, aslında bir bütünleşmenin, iyileşmenin yoludur.
Işık ve karanlık arasında, gerçek ve yansıma arasındaki sınırlar bulanıklaşırken, bir soruya yanıt ararlar: Gerçekten farklılar mı, yoksa sadece birer yansıma mı? Bir yolculuk, bir birleşme, bir keşif...
Kader
Bir zamanlar, sıradan bir kasabada, sıradışı bir aile yaşardı. Ailenin iki çocuğu vardı: Kader ve Yağmur. Kader, 16 yaşında, beyaz tenli ve mordan pembeye geçişli uzun saçlarıyla dikkat çeken bir kızdı. Yağmur ise 8 yaşında, açık kahverengi tenli , tekerlekli sandalyesiyle etrafındaki dünyayı keşfetme çalışan ve kum rengi saçlarıyla sevimli bir çocuktu. Ancak, onların hayatındaki en ilginç şey, cadı ailesinden gelmeleriydi. Ne anneleri ne de babaları cadıydı ama ailelerinde cadılıkla ilgili bir geçmiş vardı. Bu yüzden Kader ve Yağmur, diğer çocuklardan farklıydılar. Onlar cadıları biliyorlardı ve onları kıskanıyorlardı. Neyse ki, cadı ya da peri olmamalarına rağmen, cadı-peri ortak okuluna gidiyorlardı.
Meryem, okuduğu tatlı komedi romanına öyle hayran kalmıştı ki, bir dilek diledi ve kendini o neşeli mahallenin içinde buldu! Artık "Cıvıl Cıvıl Çıkmazı"nın sakiniydi ve kitabın yakışıklı sakarı Kerem`le tanışması an meselesiydi. Ancak Meryem`in gelişiyle kitabın komik akışı değişmeye başlayınca işler karışır. Acaba Meryem, bu nostaljik dünyanın tadını çıkarıp aşkı, arkadaşlığı ve aile sıcaklığını doyasıya yaşayabilecek mi? Yoksa kendi dünyasına dönmenin bir yolunu mu aramalı? Kahkahalarla dolu bu fantastik macerada Meryem`i neler bekliyor? Unutmayın, her şey bir dilekle başladı!
Mina, zorbalıkla ve yalnızlığıyla dolu bir dünyada hayatta kalma mücadelesi verirken, vampirlerin ihanetinin yarattığı düşmanlıkla yüzleşmek zorundadır. Umut arayışı ve gizemli bir portalın peşinde koşarken, kendi kaderini şekillendirecek kararlara yönelir. Ve Vamafia`da ne olduğu bilinmeyen varlıklarla hayatta kalma mücadelesi verir.
(Arkadaşımın kitabıdır.)
Ayşe`nin internet akımına katılmasıyla hayatı hiç beklemediği bir yöne gidiyor! Rastgele bir numara, komik bir ses taklidi ve kahkahalarla dolu bir aşk hikayesi başlıyor. Can`ın rock yıldızı hayalleri ve Ayşe`nin fantastik dünyası, bu tuhaf karşılaşmada birleşiyor. Birbirinden eğlenceli karakterler, sürpriz dolu olaylar ve bolca romantizm sizi bu komik aşk romanına davet ediyor. Telefonun ucundaki o "Alo?" sesi, hayatınızı değiştirebilir!
“Bedenler değişebilir, ama ruhlar birbirini hep bulur…”
Soğuk, sanki kemiklerinin içine işliyordu.
Uyandığında burnuna ilk çarpan şey, rutubetli ahşap kokusuydu. Tozla karışmış eski bir evin yalnızlığı.
Gözlerini araladığında bir tavan gördü; ahşap kirişleri çatlamış, aralarından örümcek ağları sarkıyordu.
Birden oturdu, kalbi göğsünü yumrukluyordu.
Kimsin sen?
Neresi burası?
Neden hatırlamıyorsun?
Etrafına bakındı. Oda küçüktü. Solgun ışık perdelerin ardından sızıyor, duvarlara asılı gölgeleri dans ettiriyordu.
Yatak, eskiydi. Örtü yıpranmış, kenarında harfler işlenmişti: “E.A
Ellerini yüzüne götürdü. Soğuk ten.
Ama… bu onun yüzü değildi.
Yüz hatları farklıydı. Eller daha zarif, daha narindi.
Ayağa kalktı, sendeledi.
Yerdeki aynaya doğru yürüdü, ağır adımlarla.
Ve o an, göz göze geldiği yansıma…
yabancıydı.
Korkudan çığlık atmak istedi ama boğazında bir yumru vardı.
Derin derin nefes aldı.
Bu kadın kimdi?
Ve neden onun bedenindeydi?
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Velmora, büyünün her köşesine işlediği bir diyardır, ancak lanetli büyülerin yükselmesiyle karanlık her geçen gün daha da derinleşmektedir. Krallıklar arasındaki güç mücadelesi, eski emirlerin gölgesinde bir kez daha alevlenir.
Her büyü, yalnızca güç değil, aynı zamanda bir lanet taşır. Her emir, sırlarla doludur ve bu sırlar yalnızca itaat edenlerin değil, isyanın da içinde gizlidir. Bu topraklarda hayatta kalabilmek, sadece güce sahip olmayı değil, karanlıkla yüzleşmeyi gerektirir.
Sireva Noctharn, lanetli büyüyle olan bağını çözüp geçmişin karanlık sırlarını ortaya çıkarmaya çalışan genç bir kızdır. Başka bir adam ise, kaybolmuş bir gücü yeniden bulma peşindedir. Birlikte, diyarı tehdit eden eski bir gücü uyandıracaklardır. Ancak bu yolculuk, yalnızca geçmişin sırlarını değil, kendilerinin de en derin korkularını ortaya koyacaktır.
Velmora, büyünün ve karanlığın gölgesinde, sadece hayatta kalmak değil, geçmişin ve geleceğin kaderini değiştirmek için bir mücadelenin başladığı yerdir.
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
“Bazen insan, en çok kendine ağırlık eder...”
Asya, ne çocuktu ne de genç kız. O sadece, herkesin görmezden geldiği bir yükün taşıyıcısıydı. Sessizliğinde haykıran, gülüşlerinde kırılan, her adımında biraz daha yalnızlaşan bir ruhtu.
Arkadaşsız bir çocukluk, kırılmış bir güven, derinleşen bir yalnızlık... Ve sonra gelen bir dönüşüm. Asya artık ne kırılgandı ne de sessiz. O artık susarak can yakan, bakışlarıyla susturan biri olmuştu.
“Yükler Altında”, görünmeyen acıların, bastırılmış çığlıkların ve insanın içindeki karanlıkla verdiği savaşın romanı.
Bu sadece bir genç kızın hikayesi değil; bu, hayatta kalmaya çalışan herkesin sessizce fısıldadığı çığlığın yankısı.
Hiç doğmamış yaşamları duydunuz mu ?
Bir bedende sıkışmış iki ruhtur onlar
Bazen asi sosyal medya fenaomeni olan büyük abla bazen yeni yazar olan kütüphanede çalışan bir kardeş.
Peki aşk yazarın kapısını çalarsa bir imza gününe giderken havalimanında tatlı ve sevimsiz bir karşılaşma yaşanırsa yazarın başına ne gelecek. Havalimanda çalışan polis durumu anlamaz ve yazarın kalbini kırarsa. Tüm bunlar bu kurgunun içinde
Yazar notu ( bu çok eski bir kurgumun yeniden düzenlenmesiyle üniversite değilde meslekleri ele almış seviyedir. )
" İzin peşinden gelen dumanın hikayesi"
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
“Sarılmakla boğulmak arasındaki farkı, zehirli bir sarmaşık öğretti bana. Bu kitap; ihanetin, psikolojik çöküşün ve kendi küllerinden doğma mücadelesinin hikâyesidir. Her sayfası gerçek bir hesaplaşma. Adını bile anmadığım O’na değil, kendime yazdım.”
Eleanor de Vaux, ailesinden kalan eski malikâneye döndüğünde sadece anılarıyla yüzleşeceğini sanıyordu. Oysa gölgeler arasında saklanan bir sır, onu geçmişin dansına davet ediyordu. Bir asır önce lanetlenmiş genç bir asilzade, Lucien Montclair, hâlâ malikânenin salonlarında geziniyor ve tamamlanmamış son valsini bekliyordu.
Geceleri yankılanan ayak sesleri, soğuk fısıltılar ve bir hayaletin gözlerindeki sonsuz özlem… Eleanor, Lucien’in ruhunu özgür bırakmanın yolunu ararken, kalbini geri dönüşü olmayan bir aşka kaptırdığını fark eder. Ama bir ölünün kalbi atamaz ve bir yaşayan sonsuza dek bir gölgeye tutunamaz… değil mi?
“Ölüler dans edemez, Eleanor. Ama seninle bir gece daha vals yapabilmek için, kaderimi bile çiğnemeye hazırım.”
Bir lanetin gölgesinde filizlenen imkânsız bir aşk… Peki ya aşk, ölümden bile güçlü olabilir mi?
Seversin, sevdiğine kavuşursak mutlu olursun. Seversin, sevdiğine kavuşamazsan Şair olursun, dünya okur şiirlerini. Ama bilmez kimse yüreğini. Yürek değil yangın 🔥 yeri..
Kadınlar 1 saatte unutur. Ama erkekler unutmaz ve aşkından şair olur, şiirleri yıllarca okunur. Anlaya, tabii anlayana... Taşı bile yosun sararken. Sol yanında taşıdığını saracak hiç bir şey bulamayanlara adanan bir kitaptır bu....
Türkiye`nin en sevilen oyuncularından Savaş Demirkan`ın kariyeri zirvede! Peki ya bu parlak kariyerin arkasındaki gizemli menajeri Gökçe? Gündüzleri Savaş`ın her işini titizlikle takip eden Gökçe, geceleri ise "Gece Kuşu" adıyla bilinen, magazin dünyasının en çok konuşulan dedikodu sitesinin sahibi! Savaş`ın en ufak bir şeyden bile haberi yokken, Gökçe onunla geçirdiği her anı bomba etkisi yaratacak manşetlere dönüştürüyor. Aşk, komedi ve bolca kahkaha dolu bu hikayede, Savaş bu duruma ne zaman uyanacak ve acaba menajerine kalbi de mi kaptıracak? Her yaştan okuyucuyu ekran başına kilitleyecek (ya da sayfa başına!) bu eğlenceli maceraya hazır olun! Unutmayın, bu sadece bir başlangıç...
Bir zamanlar huzur vardı. Bir zamanlar denge… Ama şimdi, her şey değişiyor.
Malven, içindeki karanlıkla yıllarca savaştı. Şimdi, bu karanlık onun en büyük düşmanı olacak. Kendisinin ve dünyasının kaderini değiştirecek bir yolculuğa çıkmak zorunda.
Fakat yolculuk yalnızca bir kişinin değil, birkaç hayatın kesiştiği bir an. Malven, dostlarıyla birlikte, kaybolan krallıkları, kaybolan zamanları, kaybolan insanları bulmak için yola koyulacak. Her adımda, her yeni keşifte daha derin bir boşlukta olduklarını hissedecekler. Arkasında gölgeler, etrafında sessizlik… Her şeyin ardında, her şeyin ötesinde bekleyen bir felaket var. Ve bu felaketten kaçış yok.
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
Ben Belen… 7 yaşında ellerini kanla bulamış ve ondan sonra da bir Orca misali, sadece yakıp yıkmak için yaşamış Belen… Yıllarca hayatta kalmaya çalıştığım ama en çok kendimi kaybettiğim bu savaşta, potansiyel bir tehlikeydim ama ne kadar tehlikeli olduğumun hiç farkında değildim.
" Bu şehirde cinayetler bitmez başkomiserim."
İstanbul Galata Emniyet Müdürlüğünün, Cinayet Büro Amirliğinde görev yapan üç polisin hikâyesi. Başkomiser Yavuz ve ekibi, kadim İstanbul şehrinde işlenen cinayetleri çözmeye çalışıyor. Serinin ilk kitabı.
Allah der ki; " Kimi benden çok seversen, onu senden alırım." Ve ekler; " onsuz yaşayamam deme, seni onsuzda yaşatırım."
Burası İstanbul. Dışından güzelliğiyle yakar. Ama içine girdiğinde seni yakar. Derdi yok, ama içindekilerinin suçu çok. İçine girince, bu şehir niye bu kadar karanlık dersin.
Karanlık sokaklarında, beni kurtar diye bağırırsın. Ama sesini kimse duymaz. Merak etme, kimse duymuyorsa ben duyarım. Sen şimdi diyeceksin ki, sen ölmedin mı? Hayır. Cinayetin başkomiseri Yavuz Kılıç ben. Öldü sanılmıştım, geri döndüm.
Her zaman olduğu gibi adaletin peşindeyim, İstanbul’un karanlık köşelerinde adaleti arayanlar. Bu şehirde sessiz kalanların sesi, kaybolanların iziyiz biz. Yeniden buradayım ve bu karanlık sona erecek...
Kendisine "halkı eğitmek" gibi bir rol biçen ve "hâ- ce-i evvel" yani "ilk öğretmen" olarak anılan Ahmet Mithat Efendi, edebiyat dünyasına 1870 yılında ya- yımlanan Kıssadan Hisse adlı eseriyle adım atmıştır. Ezop`tan, Fenelon`dan ve yerli fıkralardan tertip edilen hikâyeler Ahmet Mithat Efendi`nin sonraki eserlerinde de izlerini göreceğimiz, toplumsal ahlakı mesele eden ilk örneklerdir. Nesilden nesile aktarılarak önemini bugün de koruyan kıssaların yer aldığı kitap, Ahmet Mithat Efendi hayattayken yayımlanan nüshaları ti- tiz bir şekilde karşılaştırılarak okuyucuların karşısına çıkıyor.
Zamanın ve mekânın ötesinde, kaybolmuş ruhlar bir araya gelir. Alaz, Ravin ve Nir, içsel çatışmalarla, kaybolmuşlukla ve yeniden doğuşla yüzleşirken, birbirlerinin yansımalarında kaybolurlar. Karanlıkla barışıp ışığı keşfetmek, aslında bir bütünleşmenin, iyileşmenin yoludur.
Işık ve karanlık arasında, gerçek ve yansıma arasındaki sınırlar bulanıklaşırken, bir soruya yanıt ararlar: Gerçekten farklılar mı, yoksa sadece birer yansıma mı? Bir yolculuk, bir birleşme, bir keşif...
Kader
Bir zamanlar, sıradan bir kasabada, sıradışı bir aile yaşardı. Ailenin iki çocuğu vardı: Kader ve Yağmur. Kader, 16 yaşında, beyaz tenli ve mordan pembeye geçişli uzun saçlarıyla dikkat çeken bir kızdı. Yağmur ise 8 yaşında, açık kahverengi tenli , tekerlekli sandalyesiyle etrafındaki dünyayı keşfetme çalışan ve kum rengi saçlarıyla sevimli bir çocuktu. Ancak, onların hayatındaki en ilginç şey, cadı ailesinden gelmeleriydi. Ne anneleri ne de babaları cadıydı ama ailelerinde cadılıkla ilgili bir geçmiş vardı. Bu yüzden Kader ve Yağmur, diğer çocuklardan farklıydılar. Onlar cadıları biliyorlardı ve onları kıskanıyorlardı. Neyse ki, cadı ya da peri olmamalarına rağmen, cadı-peri ortak okuluna gidiyorlardı.
Meryem, okuduğu tatlı komedi romanına öyle hayran kalmıştı ki, bir dilek diledi ve kendini o neşeli mahallenin içinde buldu! Artık "Cıvıl Cıvıl Çıkmazı"nın sakiniydi ve kitabın yakışıklı sakarı Kerem`le tanışması an meselesiydi. Ancak Meryem`in gelişiyle kitabın komik akışı değişmeye başlayınca işler karışır. Acaba Meryem, bu nostaljik dünyanın tadını çıkarıp aşkı, arkadaşlığı ve aile sıcaklığını doyasıya yaşayabilecek mi? Yoksa kendi dünyasına dönmenin bir yolunu mu aramalı? Kahkahalarla dolu bu fantastik macerada Meryem`i neler bekliyor? Unutmayın, her şey bir dilekle başladı!
Mina, zorbalıkla ve yalnızlığıyla dolu bir dünyada hayatta kalma mücadelesi verirken, vampirlerin ihanetinin yarattığı düşmanlıkla yüzleşmek zorundadır. Umut arayışı ve gizemli bir portalın peşinde koşarken, kendi kaderini şekillendirecek kararlara yönelir. Ve Vamafia`da ne olduğu bilinmeyen varlıklarla hayatta kalma mücadelesi verir.
(Arkadaşımın kitabıdır.)
Ayşe`nin internet akımına katılmasıyla hayatı hiç beklemediği bir yöne gidiyor! Rastgele bir numara, komik bir ses taklidi ve kahkahalarla dolu bir aşk hikayesi başlıyor. Can`ın rock yıldızı hayalleri ve Ayşe`nin fantastik dünyası, bu tuhaf karşılaşmada birleşiyor. Birbirinden eğlenceli karakterler, sürpriz dolu olaylar ve bolca romantizm sizi bu komik aşk romanına davet ediyor. Telefonun ucundaki o "Alo?" sesi, hayatınızı değiştirebilir!
“Bedenler değişebilir, ama ruhlar birbirini hep bulur…”
Soğuk, sanki kemiklerinin içine işliyordu.
Uyandığında burnuna ilk çarpan şey, rutubetli ahşap kokusuydu. Tozla karışmış eski bir evin yalnızlığı.
Gözlerini araladığında bir tavan gördü; ahşap kirişleri çatlamış, aralarından örümcek ağları sarkıyordu.
Birden oturdu, kalbi göğsünü yumrukluyordu.
Kimsin sen?
Neresi burası?
Neden hatırlamıyorsun?
Etrafına bakındı. Oda küçüktü. Solgun ışık perdelerin ardından sızıyor, duvarlara asılı gölgeleri dans ettiriyordu.
Yatak, eskiydi. Örtü yıpranmış, kenarında harfler işlenmişti: “E.A
Ellerini yüzüne götürdü. Soğuk ten.
Ama… bu onun yüzü değildi.
Yüz hatları farklıydı. Eller daha zarif, daha narindi.
Ayağa kalktı, sendeledi.
Yerdeki aynaya doğru yürüdü, ağır adımlarla.
Ve o an, göz göze geldiği yansıma…
yabancıydı.
Korkudan çığlık atmak istedi ama boğazında bir yumru vardı.
Derin derin nefes aldı.
Bu kadın kimdi?
Ve neden onun bedenindeydi?
İlk Nefes, Atatürk dönemi Türkiye’sinde geçen, gerçek olaylara dayanan tarihi bir romandır. Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki toplumsal, siyasal ve askeri mücadelenin derinliklerine inen bu eser, dönemin bilinmeyen yönlerini ve perde arkasındaki kahramanları gözler önüne serer.
Kitap, Atatürk ve arkadaşlarının, Türk milletinin bağımsızlık mücadelesini kazanmasının ardından Cumhuriyet’i inşa ederken karşılaştıkları zorlukları anlatır. Hem halkın hem de devrimci kadronun gösterdiği fedakarlıklar, yapılan devrimler ve bu devrimlerin getirdiği toplumsal değişim, kitabın temel dinamiklerini oluşturur. Anlatım, hem tarihi bir belge olma özelliği taşırken, hem de okuyucuya duygusal bir bağ kurma fırsatı sunar.
İlk Nefes, Atatürk’ün vizyonunu, Cumhuriyet’in temellerinin atılmasını ve bu sürecin ne denli büyük fedakarlıklar gerektirdiğini etkileyici bir şekilde aktarır. Kitap, okuyucuyu dönemin atmosferine çekerken, yalnızca büyük liderlerin değil, bu tarihi değişimi gerçekleştiren sessiz kahramanların da öyküsünü anlatır. Hem bilgilendirici hem de duygusal bir yolculuğa çıkararak, Cumhuriyet`in ilk yıllarındaki mücadeleyi anlamanızı sağlar.
Yukardak tanıtım Instagram hikaye boyutunda siyak yanları ve çok gerçekçi olsun
Velmora, büyünün her köşesine işlediği bir diyardır, ancak lanetli büyülerin yükselmesiyle karanlık her geçen gün daha da derinleşmektedir. Krallıklar arasındaki güç mücadelesi, eski emirlerin gölgesinde bir kez daha alevlenir.
Her büyü, yalnızca güç değil, aynı zamanda bir lanet taşır. Her emir, sırlarla doludur ve bu sırlar yalnızca itaat edenlerin değil, isyanın da içinde gizlidir. Bu topraklarda hayatta kalabilmek, sadece güce sahip olmayı değil, karanlıkla yüzleşmeyi gerektirir.
Sireva Noctharn, lanetli büyüyle olan bağını çözüp geçmişin karanlık sırlarını ortaya çıkarmaya çalışan genç bir kızdır. Başka bir adam ise, kaybolmuş bir gücü yeniden bulma peşindedir. Birlikte, diyarı tehdit eden eski bir gücü uyandıracaklardır. Ancak bu yolculuk, yalnızca geçmişin sırlarını değil, kendilerinin de en derin korkularını ortaya koyacaktır.
Velmora, büyünün ve karanlığın gölgesinde, sadece hayatta kalmak değil, geçmişin ve geleceğin kaderini değiştirmek için bir mücadelenin başladığı yerdir.
Bilindiği gibi kahramanları hayvanlar olan, güldürüp düşündüren; eğitici, öğretici ve eğlendirici öykü ve masallara ÖYKÜNCE (FABL) denir.
Ezop`a ait öyküncelerden esinlenerek ve aslına sadık kalarak çocuklar için yazdığım şiirler.
“Bazen insan, en çok kendine ağırlık eder...”
Asya, ne çocuktu ne de genç kız. O sadece, herkesin görmezden geldiği bir yükün taşıyıcısıydı. Sessizliğinde haykıran, gülüşlerinde kırılan, her adımında biraz daha yalnızlaşan bir ruhtu.
Arkadaşsız bir çocukluk, kırılmış bir güven, derinleşen bir yalnızlık... Ve sonra gelen bir dönüşüm. Asya artık ne kırılgandı ne de sessiz. O artık susarak can yakan, bakışlarıyla susturan biri olmuştu.
“Yükler Altında”, görünmeyen acıların, bastırılmış çığlıkların ve insanın içindeki karanlıkla verdiği savaşın romanı.
Bu sadece bir genç kızın hikayesi değil; bu, hayatta kalmaya çalışan herkesin sessizce fısıldadığı çığlığın yankısı.
Hiç doğmamış yaşamları duydunuz mu ?
Bir bedende sıkışmış iki ruhtur onlar
Bazen asi sosyal medya fenaomeni olan büyük abla bazen yeni yazar olan kütüphanede çalışan bir kardeş.
Peki aşk yazarın kapısını çalarsa bir imza gününe giderken havalimanında tatlı ve sevimsiz bir karşılaşma yaşanırsa yazarın başına ne gelecek. Havalimanda çalışan polis durumu anlamaz ve yazarın kalbini kırarsa. Tüm bunlar bu kurgunun içinde
Yazar notu ( bu çok eski bir kurgumun yeniden düzenlenmesiyle üniversite değilde meslekleri ele almış seviyedir. )
" İzin peşinden gelen dumanın hikayesi"
"Öykü’nün Dünyası - Atatürk’ün Işığı" ile çocuklar, Öykü’nün büyülü dünyasında Atatürk’ün hayatı ve fikirleriyle tanışacak. 7-12 yaş grubuna hitap eden bu kitap, Atatürk’ün vizyonunu, liderliğini ve çocuklara armağan ettiği değerleri eğlenceli bir şekilde anlatıyor. Her bölümde, Öykü, Atatürk’ün hayatında önemli bir anı ya da fikri keşfeder ve bu yolculukta tarih, özgürlük, bilim, sanat ve insan sevgisi gibi değerleri öğrenir.
“Sarılmakla boğulmak arasındaki farkı, zehirli bir sarmaşık öğretti bana. Bu kitap; ihanetin, psikolojik çöküşün ve kendi küllerinden doğma mücadelesinin hikâyesidir. Her sayfası gerçek bir hesaplaşma. Adını bile anmadığım O’na değil, kendime yazdım.”
Eleanor de Vaux, ailesinden kalan eski malikâneye döndüğünde sadece anılarıyla yüzleşeceğini sanıyordu. Oysa gölgeler arasında saklanan bir sır, onu geçmişin dansına davet ediyordu. Bir asır önce lanetlenmiş genç bir asilzade, Lucien Montclair, hâlâ malikânenin salonlarında geziniyor ve tamamlanmamış son valsini bekliyordu.
Geceleri yankılanan ayak sesleri, soğuk fısıltılar ve bir hayaletin gözlerindeki sonsuz özlem… Eleanor, Lucien’in ruhunu özgür bırakmanın yolunu ararken, kalbini geri dönüşü olmayan bir aşka kaptırdığını fark eder. Ama bir ölünün kalbi atamaz ve bir yaşayan sonsuza dek bir gölgeye tutunamaz… değil mi?
“Ölüler dans edemez, Eleanor. Ama seninle bir gece daha vals yapabilmek için, kaderimi bile çiğnemeye hazırım.”
Bir lanetin gölgesinde filizlenen imkânsız bir aşk… Peki ya aşk, ölümden bile güçlü olabilir mi?
Seversin, sevdiğine kavuşursak mutlu olursun. Seversin, sevdiğine kavuşamazsan Şair olursun, dünya okur şiirlerini. Ama bilmez kimse yüreğini. Yürek değil yangın 🔥 yeri..
Kadınlar 1 saatte unutur. Ama erkekler unutmaz ve aşkından şair olur, şiirleri yıllarca okunur. Anlaya, tabii anlayana... Taşı bile yosun sararken. Sol yanında taşıdığını saracak hiç bir şey bulamayanlara adanan bir kitaptır bu....
Türkiye`nin en sevilen oyuncularından Savaş Demirkan`ın kariyeri zirvede! Peki ya bu parlak kariyerin arkasındaki gizemli menajeri Gökçe? Gündüzleri Savaş`ın her işini titizlikle takip eden Gökçe, geceleri ise "Gece Kuşu" adıyla bilinen, magazin dünyasının en çok konuşulan dedikodu sitesinin sahibi! Savaş`ın en ufak bir şeyden bile haberi yokken, Gökçe onunla geçirdiği her anı bomba etkisi yaratacak manşetlere dönüştürüyor. Aşk, komedi ve bolca kahkaha dolu bu hikayede, Savaş bu duruma ne zaman uyanacak ve acaba menajerine kalbi de mi kaptıracak? Her yaştan okuyucuyu ekran başına kilitleyecek (ya da sayfa başına!) bu eğlenceli maceraya hazır olun! Unutmayın, bu sadece bir başlangıç...
Bir zamanlar huzur vardı. Bir zamanlar denge… Ama şimdi, her şey değişiyor.
Malven, içindeki karanlıkla yıllarca savaştı. Şimdi, bu karanlık onun en büyük düşmanı olacak. Kendisinin ve dünyasının kaderini değiştirecek bir yolculuğa çıkmak zorunda.
Fakat yolculuk yalnızca bir kişinin değil, birkaç hayatın kesiştiği bir an. Malven, dostlarıyla birlikte, kaybolan krallıkları, kaybolan zamanları, kaybolan insanları bulmak için yola koyulacak. Her adımda, her yeni keşifte daha derin bir boşlukta olduklarını hissedecekler. Arkasında gölgeler, etrafında sessizlik… Her şeyin ardında, her şeyin ötesinde bekleyen bir felaket var. Ve bu felaketten kaçış yok.
Mitoma son zamanlarda herkesin oynuyor olduğu Büyülü dünyanın kurtarıcısı isimli oyunun kullanıcılarındandı. Oyun içinde birbirinden farklı karakterler vardı. Büyücüler, kara büyücüler şövalyeler, rahipler, barbarlar ve iblislerin olduğu bir dünyada karakterler akademi ortamında kimisi birbirleriyle ittifak kurarak güçlenmeyi ve dünyayı kurtarmak isterken diğer bir ittifak grubu sahip olduğu potansiyel ile dünyayı hükmetmek istiyordu . Ancak bir kişi onlardan farklıydı oyun içerisinde nerdeyse kimsenin kullanmadığı bir karakter vardı. Kullanım şekli aşırı zor olan bir karakter vardı. Oyun içinde hiç büyü enerjisine sahip olmayan tek karakter. Ancak oyun içinde bu karakter oyun içinde hiçbir karakterin sahip olmadığı bazı ayrıcalıklara sahipti.
1. Bu karaktere karşı yapılan saldırılarının isabet oranı yüzde elliydi. Bu özellikle fazla enerji gereksinimi taşıyan saldırılara karşı oldukça kullanışlı bir etki
2. Bu karakter oyunun en hızlı ve çevik karakteriydi. Ve ona yapılan saldırıların kendisi bile ondan hızlı olursa tespit denen yeteneği ile olduğundan iki kat daha hızlı olur
3. Bu karakter oyun içerisinde ki barbar sunıfı Bir annenin ve şövalye sınıfı Bir babanın bir evladı olarak dünyaya gelmişti. sahip olduğu Yoshido kılıç tekniğine sahip oyun içerisindeki samuray sınıfı tek karakterdi . Ancak anne ve babası birlikte olabilmek için ailelerini geride bıraktı. Ancak karakterin doğduğu gün ikisine de aileleri tarafından saldırı düzenlendi babası karakterin annesi ile kaçabilmesi için ona saldırı düzenleyen herkese karşı savaştı. Ancak bu onun ölmesine mani olunamadı. Annesi yaralı bir şekilde karakter ile birlikte karlı bir tepenin üzerine kadar ulaştı . annesi ölürken gördüğü son şey bir yetimhane binası oldu. Yetimhanede kiler kadını kurtaramasada karakteri kurtarmışlardı. Fakat bu karakter oyun içinde tamamen yalnız bir adam olarak tasarlanmıştı. Ne oyun içinde ki kadın baş kahraman Leone ve müttefiklerine de oyunun baş kötüsü Velkoz ve onun müttefikleri onu yanına çekememişti. O tamamen kendi adına o akademi de okuyup kendi adına yaşayarak hem yeteneğine hem de yeteneğine muhtaç olan dünyayı kendinden mahrum ederek ailesini kendinden koparan dünyadan kendince intikam almıştı. Ve bu karakterin adı Yoshido`ydu
Gerçek dünyada
Mitoma her gün oynadığı büyülü dünyanın kurtarıcısı oyununda günlerdir beklenen güncelleme geldi. Güncellemeye göre oyuna başka bir dünyanın yarı tanrısı olarak tanımlanan bir karakter olan Tiran şaman Kam Boran isimli bir karakter vardı. Global boss olarak tasarlanan bu karakter ile kapışmak üzere oyuna girdi kullanım şekli aşırı zor olan bu karakter ile sonuna kadar devam etti. Onun ne kadar güçlü olduğunu anlayınca Yoshido`nun özel saldırısını kullanıcaktı. Kun Peng denen bu saldırı rakip yeterince can kaybı yaşaması durumunda rakibi tamamen öldüren bir saldırıyı. Ancak yüzde elli ihtimal ile kendisi de ölecekti.
Ölmese bile canı yalnızca 1 e inecekti. Ancak Mitoma şans seviyesini maksimuma çıkarmıştı. Gölgesi içinden dev kanatlara sahip devasa simsiyah bir koi balığı çıkıp geyik başlı asaya sahip gölgeden ibret vücudu ve masmavi gözlere sahip olan Kam boran ı yuttuğu vakit patlamıştı. Ve can barı 1 e indi. O sırada gördüğü son şey ise tozlarına ayrılan Kam Boran dı
Mitoma tatmin olmuş bir his ile oturduğu sandalyeye yaslandı. Ancak bir anda ekranda bir şey belirdi. Ekranda
2.Aşamaya geçiliyor
Yazılıydı. Mitoma nın ekranı aniden parladı. Ve gözlerini açtığında. Kendisi oynadığı oyunun içindeydi. Ancak o Yoshido`nun bebek halindeydi. Bu Yoshido`nun annesini hkayede kaybettiği andı.
"Düşerken Tuttuğum", iki kız kardeşin birbirine paralel ama bir o kadar da zıt hayatlarının iç içe geçtiği, sırlarla dolu karanlık bir hikâyeyi anlatıyor.
Zambakların arasında saklı olan hakikat, onları birbirine bağlayan kan kadar keskin ve aynı zamanda kopmaya hazır bir bağdır. Aşk, suç, fedakârlık ve ihanet bu hikâyede birbirine karışıyor. Çünkü bazen en yakın bildiğin, en büyük düşüşündür.
Savcımız bir teşkilata seçilir ve onu eğitecek olan komutan ile tanışır ve ikisinin de hedefi hain ve alçak terör örgütünün lideri Esatdır
Eğlenceli ve bir o kadar da resmi ayrıca gözü kara bir de timimiz vardır
beğeneceğinize eminim
Yazım ve noktalama işaretlerine gire düzenleniyor.
Kapak için @marsell arkadaşıma çok teşekkür ediyorummm
Konu: Neslihan ve Ilgaz üniversite de hukuk okuyup sevgili olan iki gençtir. Ancak Neslihan gördükleri karşısında Ilgaz`dan ayrılır.
Ilgaz da annesinin vefatından sonra üniversiteyi bırakıp başka bir şehire gider.
Yıllar yıllar sonra bir mahkemede karşılaşırlar.
Bu mahkeme onların arasındaki aşkı tekrar mı alevlendirecekti yoksa söndürecek miydi?
Hepinizi kitaba bekliyorum.
Okuyun seveceğinize ve beğeneceğinize eminim.
Kitap kapağını hazırlayan meleğime teşekkürlerimi iletiyorum:))
Hayatımızı mahveden tek şey maskelerini takıp, bize gülümseyen insanlara öylece kanmamızdan başka bir şey değildi.
Ailesi yüzünden peşine takılan karanlık adamlardan kurtulmaya çalışan Yalnız Kuştu o. Kaçarken asıl karanlığın kollarına sığındığından haberi yoktu.
Karanlıktan korkan bir kadının karanlık bir adamla yollarının karşılaşmasının masalıydı bu. Yalnız Kuş`un masalıydı...
⚜️
Yeni bölümler salı ve perşembe günleri⚜️🥀
İlayda Ekin Yılmaz ve ikizi Damla Ahsen Yılmaz aynı kolejde okurlar ama farklı evlerde yaşarlar; çünkü anne ve babaları boşanmıştır. İlayda annesiyle, Ahsen babasıyla kalmaktadır. Kolejde dışarıdan mükemmel bir hayatları varmış gibi görünse de gerçekte durum farklıdır. İlayda ilk kez âşık olur ve bu duyguyu Giray Demirkan’a karşı hisseder. Giray, İlayda`nın okul sonrası yalanlarından ve davranışlarından ikizlerin aslında kusursuz bir hayatları olmadığını anlayan kişi olur...
17 yaşında bir kızın annesi evlenince en fazla ne olabilir ki? Ya evlenir ya da kendi ayakları üzerinde durup çocuğuna bakar benim annem evlenmişti ve ben başka bir adama baba demek zorunda kalmıştım o evde hayatımın aşkı ile tanışabileceğimi nerden bilebilirdim? Ya da bu sadece bir hevesten ibaret miydi?
Futbolun her zaman sahada olduğu sanılır. Ama Derin ve Arda için oyun hiç de öyle basit değildir. İki farklı dünyadan gelen, ama bir sahada birleşen bu gençler, ne zaman topa vurduklarında kalpleri de çarpmaya başlar.
Derin, futbolu sadece bir oyun olarak görürken, Arda için o bir yaşam tarzıdır. Onun için her pas, her şut bir anlam taşır. Ancak ikisi de, sahadaki arkadaş gruplarının sürüklediği karmaşada, kalbinin başka birini sevdiğini fark edince her şey değişir. Aşk ve rekabetin, dostluk ve kırılgan duyguların birbirine karıştığı bu hikâyede, futbolun sadece bir araç olduğunu, kalbin ise gerçek oyunun ta kendisi olduğunu keşfedecekler.
Ama sahada her şey görünür, kalpteki sırlar hep saklanabilir mi? Derin ve Arda, hem birbirlerine karşı hissettikleri duygularla hem de arkadaşlıklarıyla yüzleşecekler.
Bir gol atmak, sadece sahada değil, aşkta da her zaman kazanmak demek midir? Ve peki ya kaybetmek? Kalp kırıkları, pişmanlıklar, gizli duygular... Hepsi bu oyunun bir parçası.
Arkadaşlarımla çevirdiğim rastgele bir numaranın hayatım olacağını nerden bilebilirdim? Ya da maceram olacağını. Hayatımın nokta kadar yerini tüm hayatıma bırakan o numara artık her şeyimdi. Ve ben onu kaçırmamak için elimden geleni yapacaktım. Ve yapıyordum.
°°°°°°°
Kurgumu çok seveceğinize eminim. Hepinizi kitabıma davet ediyorum.
Nisa 16 yıldır ailesinden şiddet görüp 16 yıl sonra karıştığını öğrenir. Gerçek aile ile anlaşabilecek mi(İlk kitabım olacak ondan dolayı yazım hatam varsa şimdiden özür dilerim)
Annesinin ölümüyle ansızın hayatı değişen küçük kızdan daha fazlası Beril.
Annesinin ölümünden daha fazla acı çekeceğinden habersiz hayatına devam eden Beril Yargı
GökAlp’in mutluluk dolu hayatının devamında tüm hayatında vazgeçmek üzere bağlandığı son aşkı… Murat komutan.
"kardan adam yapsak senle ha?"
"olur!"
Hiç beklemediği anda kendini karlar içinde bulmuştu. Kardan adam o olmuştu.
Türkiye`nin gözlerden uzak bir köşesinde, varlığı sır gibi saklanan bir akademi... Burada sıradan öğrenciler değil, geleceğin en gizli ajanları yetiştiriliyor.
Beş genç, kural tanımayan bir dünyaya adım atacak.
Duygular yasak.
Hatalar affedilmez.
Ancak planlamayan bir şey olacak: Sahra ve Yaman, tehlikenin tam ortasında kalplerini korumak zorunda kalacak.
Çünkü burada bir küçücük bir adım bile her şeyi mahvedebilir...
Elzem on dört yaşında asker babasının büyük bir oyun yüzünden asker yengesini öldürmesine şahit olur. Yengesini canından çok seven amcası karısının ölümünden sonra abisi ve ailesine düşman olur ve onları ölürür. Lakin Elzem onun elinden kaçmağı başarmıştır. Kaçdığı zaman onu bulan adam evlatlık alır ve hâlâ peşinde olan amcasından saklamak için ismini değiştirerek Londraya gönderir. On yıl sonra artık tehlike olmadığını düşünerek Türkiyeye gelen Elzem bu sefer şimdiye kadar tanımadığı üvey abisiyle tanışır. Ve amcasının şimdi de peşinde olduğunu öğrenir. Elzem bu sefer ölümden nasıl kurtulacak?
Kutayı gerçekten de tanımıyor mu?
Peki Kutay aslında kim?
Okuyup görelim...
Yeni Dünya Diriliş Yüseliş Ve Çöküş üçlemesinden oluşan Yeni Dünya Döngü kitabına Hoşgeldiniz kitabı normalde ayrı ayrı olarak paylaşmayı planlıyordum ama Döngü adı altında toplamaya karar verdim.
kurbagaprenses: Çirkin kızlar da sevilmek ister ve her öpülmeyi bekleyen kurbağa prens olmaz.
🐸
Sevilmenin kurallarını yeniden yazıyoruz. Burada ne badem gözler ne elma yanaklar ne bal dudaklar ne de fındık burunlar var. Tüm algıları yıkıyoruz ve heybetli bir çirkin kız kulesi örüyoruz. Bu arada saçlarımız da küt ve kıvırcık o yüzden kuleden salıp prensi yukarı çekemiyoruz.
Çirkef aşklar diyarına hoş geldiniz.
Mahallemiz de bol bol küfür, iç gıdıklayan aşk ve çay yanına bolca samimiyet var. Tek yapmanız gereken bir kase çekirdek ve bir bardak kola almanız. Sonrasında mahalle de koşturup maç yapacağız, bahçelere dalacağız, duvar üstünde çekirdek çitleyeceğiz, yeri geldiğinde kavga edeceğiz ve nihayetinde de müthiş bir aşkın ilk paragraflarını yazacağız.
Bu hikaye çirkin bir kızın içimize hüzün bulutlarından yağmur yağdıracağı fakat aşkıyla yağmurdan sonra güneşi açtıracağı bir hikaye.
Günebakan mahallesine hoş geldiniz.
-Lale
Başlangıç: 04/08/2024
Lara Bayhan sekiz yıl önce ailesini öldürdüğü iddia edilen adam cihan karçayı öldürmekle yargılanıp hapse girer ama işlemediği bir suç için ceza yediğini kanıtlamak ister biriyle ittifak olmak zorundadır cihan karçanın kardeşi kıraç karça ile ailesini ve cihan karçayı öldüren kişiyi bulmak için vesper` denenen örgütün derinliklerine inmeye çalışır......
Bir kız var adı gece Gece okul gurubunda voleybolcu ve aynı zamanda da takım kaptanı
Bir ekeğimiz var adı özgür Özgürde kendi okul gurubunda voleybolcuve aynı zamanda takım kaptanı bu iki okul birbirinden ölesiye nefret ediyor bir yandan kızlar okulu bir yandan ise erkekler okulu bakalım bu hikayede ne olacak?
Bebekken karıştırılan iki bebek ve biri sevgi dolu diğeri nefret dolu iki aile...
Umut 16 yaşında bebekken para için onun ve başka bir bebeğin yerini değiştirmiş bir hemşire yüzünden her gün ailesi sandığı insanlardan şiddet görür, bir gün babası sandığı adam onu arar ve hastaneye gelmesini söyler sonrasında Umut`un tüm hayatı tepe taklak olur
Karen`ın abisi cinayete kurban gittikten sonra Karen için hayat durmuştu. Olduğu okulda çıkan dedikodular yüzünden okulunu değiştirmek zorunda kalan lise son sınıf öğrencisi Karen`ın bir gece telefonuna gelen mesajla hayatına koruyucu bir melek girer.
" Olduğun yerden çıkman gerekiyor."
Hortkulukların varlığını çözen bir kız,
Madolyonu almak için Regulus`tan bir süre sonra mağaraya giden ve onun hayatını kurtaran.
Kız ve oğlan karanlığı durdurmak için birlikte hortkuluk avına çıkarsa, her şeye rağmen, tüm farklılıklarına rağmen...
Peki Zoe Elisabeth Wilson ve Regulus Arcturus Black, savaşın bilinmeyen yüzünün kahramanları olabilecekler mi?
Hafızasını kaybedip kendi oğlundan geç haberi olan bir doktor anne ,
Esir düştüğü kazada eşini kaybetti sanıp oğlundan haberi olmayan bir baba..
Kaderin bi çift için oyunuu..
Ateş:benim bi oğlum var yani teklifimi kabul ediceksen haberin olsun
Deniz:Nasıl yani çocuğun mu var?
Ateş:evet
Deniz:kaç yaşında peki ismi ne?
Ateş:2 buçuk yaşında daha, ismi alp
Deniz:çok küçük daha
Ateş:evet
Deniz:kabul, kabul eriyorum asker bey Alp`e anne sevgisini eksik hissetirmeyeceğim, kendi çocuğum gibi severim onu :))
Ateş:tamam o zaman doktor hanım ikinizede canım pahasına çok iyi bakacağım :)) güveniyorum sana
anne sevgisinden mahrum kalmış küçük çocuğa Deniz kendi çocuğu gibi bakar
hayatın Deniz Altuğ, Ateş Demir ve alp ile ilgili gerçeği
Deniz ve Ateş`in anlaşmalı olan evliliğinin gerçeğe dönüşmesi gelin hep beraber birlikte bakalım
bi şans verin lütfen kitabıma eminim beğeneceksiniz.
(Harry potter kurgusudur)
Medusa bir ruhtu kalbi olmayan bir ruh onun kalbini geri getirecek şeyi bulması gerekiyordu…
Harry Potter aşıklarını buraya alalım💅🏻
Yıllar önce yaşadığı bir ihanetin ardından memleketini terk eden Defne, annesinin hastalığı nedeniyle çocukluğunu geçirdiği mahalleye geri döner. Eski arkadaşları, küllenmiş duygular ve gizlenmiş sırlarla yüzleşmek zorunda kalır.