Dünya`nın en iyi 112 suikastçisi
80 Mafya babası ve Kurt Azrail.
Canlı yayınlanan bir oyunun içine düşen güçlerinin sınırı olmadığını düşünenlerin savaşı.Oyunun sonunda hayatta kalacak 13 kişi.
Hayatına son vermek isteyen bir kadın ve ölümün tanrısı.
Silva intihar etmek üzere bir uçurumdan atladığında kendini beş tanrının hükmettiği Wienor`da bulur. Ölüm Krallığı`nda Ölüm Sarayında kendini bulan Silva yaşama son bir şans vermek isterken büyük bir tehlike sinsice diyara sızmaktadır.
Ölüme ardından da Ölüm Tanrısına çekilen Silva kendinin de normal bir insan olmadığını öğrendikten sonra tehliklerle ve aşkıyla karşı karşıya kalacaktır.
En korkunç sonun, ölümün tanrısıyla mutlu bir son düşlemek mümkün mü, üstelik kıyamet bu kadar yakınken?
"Sen benimsin, benim kadınımsın ve ben hayatımın sonuna dek sana köle olmaya razıyım."
Başlangıç Tarihi: 31.08.2024
Bana okulda 1 saatin 60 dakika olduğunu öğrettiler. 1 dakikanın da 60 saniye olduğunu. Ama sensiz bir dakikanın sonsuza dek sürdüğünü öğretmediler.
İYİ OKUMALAR DİLERİİİZ...
Kitabı seveceğinize %99,99999 eminim. 1 bölüm okuyup kaçmayın ha 😁
CASUSLUK AKADEMİSİNDE EĞİTİM GÖREN BİR KIZ İLE MAFYA LİDERİNİN AŞKI...
BAŞ DÖNDÜRÜCÜ BİR OYUN, SONSUZ BİR AŞK.
KALP SERİSİ 1. KİTABI.
Sarsıcı. Beklenmedik. İlgi Çekici.
Güç, aşk ve intikam arasında kaybolan masum ve gerçek kimliğini bilmeyen bir kız.
Onu her ne pahasına olursa olsun korumaya yemin etmiş bir mafya lideri.
Elini kalbime götürdü. "Beni burada hissetmelisin. Çünkü tam buradan ipliklerle bağlandık. Seni zorlamayacağım. Kendi kararınla beni seçeceğin günü bekleyeceğim."
Sözleri zihnimi karıştırdı. Ama aramızdaki bağ, kelimelerle ifade edilemeyecek kadar özeldi. Biz buyduk, kaçınılmaz bir kaderin parçası gibiydik.
Lucas kapıya yönelmeden önce kulağıma eğildi ve ekledi: "Şimdiden benim olduğunu sen de hissediyorsun, S."
Geri çekildiğinde kelimeler istemsizce dudaklarımdan döküldü. "Senin değilim," dedim, içimdeki karışıklıkla.
Lucas hafifçe gülümsedi, bu seferki gülümsemesi daha sakin ve anlayışlıydı. "Henüz değil," dedi, "ama olacaksın. Ve bu, senin kendi seçimin olacak."
"Benim tatlı işkencemsin S."
GİZEMLİ. DESTANSI. BÜYÜLEYİCİ.
Büyü, sırlar ve kaderin savaşı başlıyor.
Aisa Mortanius, ailesini bir gecede trajik bir şekilde kaybeder ve hayatı sonsuza dek değişir. Ancak geride bıraktığı sırlar, onu yalnızca geçmişini değil, geleceğini de yeniden yazmaya başlar.
Bir yanda Baş Lider Nicholas Klothon ve babasının gölgesinden kurtulmaya çalışan geleceğin lideri Klaus Klothon. Diğer yanda, Aisa’yı tehdit eden, gizemli düşmanın karanlık planları. Klaus ve Aisa arasında derin bir bağ gelişirken, sırlar ortaya çıkmaya başladıkça her şey daha tehlikeli bir hal alır.
KADERİN ANAHTARI, büyü ve aşkın iç içe geçtiği, intikam ve güçle yazılmış bir hikaye. Aisa, geçmişin gölgeleriyle savaşırken, kaderi onun ellerinde şekillenecek. Ama bu savaşın bedeli her şey olabilir.
"Bazen kaderin kilidini açmak, tüm dünyayı değiştirebilir."
Genç bir bordo bereli olan Armin, mesleğe ilk girdiğinde tanışmış olduğu timini anlamsız bir şekilde kaybetmesiyle gözlerini aralar. Zihninde dönen yardım çığlıkları, ihanetlerin hançer darbeleri ve daha nicesine cevap ararken gelen emir ile Hakkâri`ye gider. Yeni hayatının ilk adımını, tanımadığı bir şehir ve yabancı simalar ile karşılarken her şeyin normale döneceğini umut ederek kendini yeni timine adar. Peki Armin gerçeklerle yüzleşmeye ve güvendiği insanlardan alacağı darbeleri taşımaya hazır mıdır?
Yeni şehir, yabancı yüzler ve sersem adımlar...
"Arkamdan vurması değil, gözlerimin içine bakarak vuracaksın!"
Yazılan tüm bölümlerde geçerli olmak üzere;
Bölümlerde adı geçen kurum ve kuruluşlar, gerçek hayattan esinlenme olup, kalan yerlerin tamamı yazarın hayal dünyasına dayanmaktadır. Kitabın gerçek kurum ve kuruluşlarla ilgi-alakası yoktur, tamamı kurmacadır.
Ölümle Baş Başa adına yazılan bir kurgu olarak, kitap içeriği, alıntılar ve bölümlerin tamamı Duru Taşkulak`a aittir. Uyarlanma veya kurgunun alıntılanması sonucu, adli işlem başlatılacaktır.
Sende hiç tanımadığın birinden ama her anını bilen ve senin hayatını karartmaya çalışan ve ondan gizemli kutular alsan ne yapardın?...
Bu hikayede olabildiğince gizem ve yalan var! Hikaye boyunca kim Yancı olabilir diye tahmin edeceksin ve çoğu kişiden şüpheleneceksin! Belki de doğru kişiden...
Hazır mısın? Hazırsan hikayeyi okumaya başla!
"ÜSTTEKİLER" adında bir çete... Gözüne kestirdiği kişilerle uğraşmaya başlar ve onların hayatını mahvetmeden asla bırakmazlar! Bu çetenin lideri Bora dır... Ve 2 Yancısı vardır! Bu yancılar gizli olacak ve yancı 1, yancı 2 olarak adlandırılacak... Yancıları hikayeyi okurken bulmak sizin göreviniz! Hikayenin başladığı yer... Daha öncede Boradan mesaj alan Mehirin isyanıyla başlar... Tabii ki sadece tek mesaj alan Mehir değildir! Hikayenin devamında 3 kişi daha mesaj alacaktır... Bu hikayede 2 kişi üsttekiler çetesini biliyordur ve gizlice, kimliğini ortaya çıkarmadan, kaç kişi olduklarını bilmeden onları çökertmeye çalışıyorlardır... Eskiden mesaj alanlar 3 kişidir... Bu kişileri söylemiyorum çünkü bulmak sizin göreviniz! Hikayede yanıltıcı ve gerçek ipuçları olacak! Gerçek ipuçlarını birleştirdiğinizde yancıyı bulabilirsiniz... Bu arada hikaye sadece gizemden oluşmaması için içine aşk, komedi ve dramatik olaylar koydum yancıyı bulmaya çalışırken kafanız karışabilir... Şimdiden iyi eğlenceler!
Ben kimseyi görmedim
Sizin telefonun uzdan ihbar geldi
0532******* numara sizin değilmi
Iıı evet benim
Sizin telefonunuzdan bize aramam yapıldı okyonusta değişik bir varlık gördüğünüzü söylemişsiniz
Ben kimseyi görmedim kimseyide bir ihbar etmedim şimdi gidebilirmiyim
Adelia Winchester ve vampir ırkının sırlar, gizemler dolu hikayesi.
VAMPİRİSTİK: Gecenin Prensi Wilhelm Donovan sahalarda.
Bu hikayede saf bir aşk mı var yoksa bir saplantı mı?
Vampirler dünyasında bir insanı başına neler gelebilir en fazla?
Bir vampir ve bir insan aşkı gerçekleşebilir mi?
Bu hikayede aşkın, aksiyonun, maceranın, tutkunun, savaşın, düşmanlığın, eski hatıraların iliklerine kadar inildiği konuyu işliyor.
Gerçekler neler?
Ya da gerçek diye bir şey var mı?
Gerçek bir aşk mesela? Gerçekten düşmanlar düşman mı, düşman olanlar doğuştan kötü olanlar mı gerçekten?
Savaş mı Barış mı?
Yıkım mı Yenileşme mi?
İşte bu hikayede tam da bu var!
Zıtlıkların kapışması.
Sende oku, sende bu yaşanmışlıklara ortak ol.
Amerika ve Kanada topraklarında vampirlerin ve diğer insanüstülerin hükmünde...
Hayatta kalabilir misin sırları bilen insan?
...
GİZEM VE SIRLI BU DÜNYADA ISIRILMADAN HAYATTA KALINABİLECEK Mİ?
Merak ediyorsanız bu hikaye tam sizlik!
Çünkü...
VAMPİRİSTİK vampir doğasıyla yakından ilgili:)
VAMPİRİSTİK
~Aşkın tadına bak~
°Gecenin Dişleri°
-Bir roman serisidir. (Beşinci sezonu yazılmaktadır.)
Adelia Winchester, Wilhelm Donovan, Thomas Lockwood... Ve daha niceleri.
Okumaya başla geçmişten gelen hikayelerine sen de ortak ol.
(+18 sahne içerikler olmamakla birlikte, kitap türünün gereğince kan bulunmaktadır. Lütfen bunu göz önünde bulundurunuz okurken. Boşuna demiyoruz: Vampiristik= Kan, vahşet ve de dehşet!)
Alex, fırtınanın şiddetli uğultusu ve yağmurun amansız hücumu altında başını gökyüzüne kaldırdı. Şimşekler, gecenin karanlığını yırtarken gökyüzünde açılan boşluklar, içindeki fırtınayı da gün yüzüne çıkarıyordu. Gözyaşları, yağmurun damlalarına karışıp belirsizleşirken içindeki derin pişmanlık, her bir yağmur darbesiyle daha da yoğunlaşıyordu. Kafasını kemiren tek bir soru vardı: "Her şeyi değiştirebilir miydim? Yoksa en iyi son bu muydu?"
Milyonlarca yıldır gezegeni dengede tutan, ayakta tutan bir grup vardı. Kaizen, artık gezegen zorlu bir sürecin eşiğindeydi. Zamanın Varisi, gizemli yetenekleriyle gezegenin kaderini değiştirecek ve bilinmeyen sırları açığa çıkararak kendi yolculuğuna başlayacaktı.
Yazgı gece yarısı çatı katında sesler duymuş ve yukarı çıkmıştı. Karşısında gördüğü manzara onu şok etmiştir. Babasının en yakın arkadaşı olan Kaya`nın yanına gönderilmiştir. Babası yüzünden öksüz kalan Yazgı`yı Kaya`nın gıcık oğlu Tugay`ın sabır sınavı beklemektedir.
Yazgı`nın bu yeni hayatında aşk peşini bırakmayacak, çok hasar verecektir.
"O Doğu`ysa ben Batı`ym."
"O siyahsa ben beyazım."
Diye haykırdı genç kız. Fakat bu cümleleri kurarken bu hikâyenin aslında Doğu`yla Batı`nın kavuşmasını, siyahın beyaza karışmasını anlattığını bilmiyordu. Öğrendiğinde ise hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı.
Çünkü çoktan kendi hikâyesinde hem kazanmış hem de kaybetmiş olacaktı.
Kaybetmek de kazanmak da daha önce onun için hiç bu kadar zevkli olmamıştı.
Peri Padişahının Kızı, annesini kaybettikten sonra içinde bulunduğu elit çevreye uyum sağlayamamaya başlar. Kendini yavaş yavaş toplumdan soyutlar. Aitlik algısını yitirir ve yirmi birinci yaş gününde intihar etmeye karar verir. Ancak hayat, onun kararlarını kökünden değiştirecek bir plana sahiptir.
Kara Vezir, terk edilmiş bir inşaatta yaşıyordur. Geçimini sağlamak için ufak teslimat işleri yapan; aşka âşık olduğunu iddia eden sıra dışı bir kişiliktir. Günlerden bir gün, kendisini aşka bağlayan kızın intihar edeceğini öğrenir. Eğer kız ölürse Kara Vezir aşktan kopacağı düşüncesine dayanamaz ve yıllardır uzaktan takip ettiği kızın hayatını kurtarmak için perde arkasından çıkar.
Peri Padişahının Kızı ve Kara Vezir ’in yolu bir çatının kenarında kesişir. Bu kez, Prensesi Beyaz Atlı Prens değil, Padişahın sağ kolu olduğunu gösterirken aslında Padişahın kuyusunu kazan Kara Vezir kurtaracaktır.
“Dinle beni Kara Vezir. Nefes alıp verdiğin mühlet, klasik satranca benzer. Önce sen hamle yaparsın. Sonra hayat hamle yapar. Hayat hamlesini çoktan yaptı. Şahı korumazsan mat olmana az kaldı.”
İntikam için kadının hayatına giren bir çift yeşil göz ve zamanla intikamdan doğan vazgeçilmez bir aşk hikayesi... ❤️🩹
KİTAPTA YETİŞKİN İÇERİKLİ SAHNELER VARDIR. LÜTFEN BU UYARIYI DİKKATE ALARAK OKUMAYA DEVAM EDENİZ CANLARIM! ☺️💖
HER GÜN BİR KISIM YAYINDA...
Jenny Hale, ailesinin yeniden taşınmak istemesiyle kendisini Kantoga Kasabası`nda bulmuştu. Bu kasabaya taşınana kadar Kurt Adamlar ile ilgili efsanelere inanmıyordu ve kendisine her defasında bu varlıkların yaşadığını söyleyen arkadaşlarıyla dalga geçmişti. Her zaman dolunay geldiğinde değiştiği söylenen ve insanlar ile beslenen bu varlıkların geçmişte yaşadığına dair bir kanıt olmadığını söyler dururdu.
Genç kız, kasabaya varmasının ardından bu efsanenin gerçekliği ile yüzleştiğinde gördüklerini kimseye söyleyemez. Zaten söylese de ona inanacak kimsenin olmadığını çok iyi bilmektedir.
Peki, kasaba halkı da onun gibi bu varlığın gerçekliğini biliyorsa ve bu zamana kadar onlarla mücadele etmişse? Aradan geçen zaman zarfında genç kıza karşı düşmanlıkları daha da artarken kendilerini tekrardan onunla savaşırken bulurlarsa ne olacaktı?
Kurtuluş kimin ellerindeydi? Jenny`nin kasabaya gelmesi mi laneti tekrar tetiklemişti yoksa lanet hep vardı da insanlar ortadan kalktığını mı sanmıştı? Bunu zaman ve yaşanan olaylar gösterecekti.
"Umarım kalbinin olduğu yerde bir boşluk vardır. Çünkü ben artık orada yokum ve bir başkasının olmasını kaldıramam..."
✨
Neva Dersim, eniştesi Örsal Sonkoç tarafından sahte evrak ve tanıdık aracılığıyla akıl hastanesine kapatıldıktan sonra hastaneden çıkar çıkmaz intikam ateşi ile yürüdüğü yolun sonunda kendisini anma töreninde bulur.
Kayboluşunun ardından üç hafta geçen 29 yaşındaki Örsal Sonkoç`un ölü bedenine yazlık evlerinde ulaşan polis, olayın cinayet olduğuna karar verdiğinde kurbanın eşi Hazen Sonkoç ve aile yakınları sarsılmıştır.
Polis, Örsal Sonkoç`un katilini ararken anma töreninde bir genç kızın söyledikleri herkesin kafasında soru işaretleri oluşturmuştur.
"Ben Çilay Zümrüt. Örsal`ın sevgilisiyim..."
Yoksa Örsal Sonkoç cinayeti bir aşk üçgeni yüzünden mi işlenmişti?
Elindeki kopmuş kafayı başka bir tarafa salladıktan sonra ayağa kalkarak bana doğru döndü. Korkuyla ürperdim.
Sıra bende mi?
Soluksuz kalmış, kesik nefesleri arasında ellerine baktı. Kızıla boyanmış ellerindeki kaygan his, ona yabancı değildi.
-Suikastçı olarak yetiştirilmek üzere, yetimhaneden evlatlık edinilmiş kızın hikayesi-
Dünyayı perde arkasından yöneten seçkin aileler, çocuklarını gelecekte yönetimi devralacak varisler olarak özel bir eğitimle yetiştirirler. Bu aileler "Ulular", onların çocukları ise "Veliahtlar" olarak bilinir. Yedi kişiden oluşan Veliahtlar ekibinin başındaki kişi, Baş Veliaht Arem Barkın Soykamer’dir. Arem’in kalbini çalan kadın Melisa Aksel’dir; ancak Melisa, Arem’in gözleri önünde acımasızca öldürülür. Aynı zamanda, eski asker olan bir baba gizlice kızını bu sistemi yok etmek üzere eğitmektedir. Onun amacı, Ulular ve Veliahtlar düzenini yerle bir etmek ve intikam almaktır. Kızı Hera Türkeş, Melisa’ya olan benzerliğiyle dikkat çeker. Arem, Melisa’ya tıpatıp benzeyen Hera’yı gördüğünde, ekibin diğer üyelerini umursamaz ve onu Veliahtlar’ın arasına dahil eder. Hera`nın asıl görevi Veliahtlar arasına sızarak devlete muhbirlik yapmaktır. Ancak işler planladığı gibi gitmez; Arem’in yıllar önce kurduğu stratejik tuzaklar, Hera’nın tüm kaçış yollarını kapatmıştır. Hera Türkeş, Melisa Aksel için yıllar önce hazırlanmış bir planın parçasıdır ve şimdi yeniden Arem tarafından bir kez daha kullanılacaktır. Yedi Veliaht ve bir tanrıçanın mücadelesi, işte bu noktada alevlenerek başlar ve yangın sönüp her şey kül olduğunda sona erer.
Annesini küçük yaşta kaybetmiş Nilda Kılıç 2076 yılında başarılı bir bilim insanıdır.Normalde normal bir ücretle ayını geçirmeye çalışan Nilda yurt dışından bir teklif alır ve bu teklifin derinliğini bilmeden kabul eder.Yurt dışına çıktığı andan itibaren gizli kalmış gerçekler yüzeye çıkacak,seri katiller kapısını çalacaktır.Bunlar bir yana dursun katıldığı projede onu ölümle yaşam arasına mahkum edecetir.Sence Nilda bu hayat mücadelesinde daha ne gibi felaketler yaşayacaktır?
Vücudumdaki zehir damarlarımda geziyordu ve doğduğum andan beri ben dahil çevremdeki dokunduğum canlı, cansız herşeye zarar veriyordu.
Ve asıl acı olan benim bu zehire ihtiyacım vardı.
Bu zehir benim hayatımdı, benim kanımdı, kalbim bile bu zehir ile çalışıyordu. Normalde benim kaderimi yaşayan insanlar içindeki zehri görmezden gelip normal olduklarına kendilerini inandırırlardı.
Ama benim bildiğim tek şey normal değildim, hemde hiç.
Derya, hayatı boyunca hiçbir şeyi tesadüfe bırakmamış, güçlü, özgüvenli ve feminist bir kadın. Aşkı beklemek yerine gidip alacak kadar cesur. Ömer Ali’yi ilk kez metrobüste gördüğünde, o kahve rengi gözlerde kaybolacağını hissetmişti. Fakat Ömer Ali’nin karmaşık dünyası, Derya’nın sandığından çok daha derin ve karanlık.
Hale, Ömer Ali’nin ablası, acımasız bir mafya lideri. Zamanında bir mafya askerinin eşi olarak yaşadığı korkular, onu güçlü olmak zorunda bırakmış. Ancak bu dünyadan çıkış yolu bulmak yerine, sevdiklerini korumak için içinde kalmayı seçmiş. Hale’nin karanlık dünyası, Derya’nın aşk yolculuğunu daha da zorlaştıracak.
Bir yanda, aşkın peşinden korkusuzca koşan Derya. Diğer yanda, geçmişin izleriyle güçlenmiş ama içinde hâlâ çatışmalar yaşayan Hale. Ve tüm bunların arasında, Ömer Ali’nin kendisiyle ve geçmişiyle yüzleşme çabası.
Aşk, fedakârlık, karanlık sırlar ve kadın dayanışmasının çarpıcı bir hikâyesi...
Derya’nın cesareti ve Hale’nin direnci, Ömer Ali’nin kaderini değiştirebilecek mi?
Lidya koca malikane de bir çok hizmetçiyle yaşamasına rağmen yanlız hisseder sadece kendine iyi gelen George vardır fakat George ile işler ciddiye bindiğinde George kötü yollara başvurur bu durum lidyayı sinirlendirir ve George `un aklına uyup mafya liderini kendi malikanesinde tutsak etmeye başlar
İyi okumalar..
Arya, 24 yaşına bastığında ortak oldukları şirketin ikiz oğullarından Kerem ile uzun süredir yaşadıkları ilişkiyi evlilik ile taçlandırmak istediklerini açıklarlar. Uzun süredir birbirlerine sadece aşk ve tutku ile bağlı olan masal gibi aşkları, masal gibi bir düğün ile taçlanır ama güzel olan her şey bir bedel ister sonsuz mutluluğa erişmek için bazen eşle sınanır insan, bazen evlatla, bazen ise hiç olmasını istemediği bir hastalıkla peki ya üçü ile birden sınansa kaldirabilir mi insan?
Omuzlarında taşıdığı yükler içinde bir umut sığındığı aşkının üzerine dağ gibi yıkılıp ezerse ne kalır geriye? En güvendiği, en sevdiği, huzuru, yuvayı hissettiği adam nefretle baksa suçsuz yüzüne kalbi ne hisseder, nasıl aynı anda bin parçaya bölünürken hala ritmini koruyarak atmaya devam eder?
Merak mı? Gel kitabıma ve hepsini öğren!
“Zeynep, kızım, yavrum, bir tanem...
Eğer buradaysan, yeterince büyüdüğünü ve artık sana bir şeyler itiraf etmem gerektiğini bil.
Böyle ayrılmak istemezdim. Ama bunları karşında söylesem gitmeme izin vermeyecek kadar inatçı olduğunu da biliyorum. Bu yüzden şimdi bir mektupla annene sonsuza dek veda etmek zorundasın.
Öldü diyecekler sana. Ne derlerse desinler; dediklerine sakın ama sakın inanma.
Çok isterdim benim yaşadıklarımı yaşamamanı. Belki o zaman bu kadar kolay bırakamazdım seni. Bu kadar aptal değildir, diyerek avuturdum kendimi. Ama ne yapalım? Benim on yedi yaşındayken başlarına açtığım borcu benim on yedi yaşındaki kızımla ödediler.
O anlaşmayı kabul ettiğin için sakın pişman olma. Sen o anlaşmanın sadece küçücük bir kısmında yer alıyorsun. Sen Bora’yı kabul etmedin, o seni satın aldı. Sensin ki doksan beş trilyon eden bir annenin elli beş trilyonluk kızı.
Şaşırmıyorum da değil bazen. Nasıl oldu da kabul etti benim kızım kendinden on iki yaş büyük bir adamı? Aşk bölüşülmez sonuçta. Kardeş şakası yapıldığında bile ağlardın sen. Ah be kızım, daha anne babanın sevgisini bölüşemeden aşkı mı bölüşmeye kalktın sen?
Biliyorum şimdi hiçbir şey anlamıyorsun. Anneni de tamamen tanımıyorsun. Ama tanıyacaksın. Ben Şeyda Erdem, tanıdık geliyor mu?
Eğer on yedi yaşındayken o küçük aklımla babama oyun oynamaya kalkmasaydım, o zaman yaşayacağın hayatın şimdi hayalini bile kuramazsın.
Ama sana bu aileden sadece ateşi harlanmış, sıcak bir savaş bırakıyorum ve gidiyorum. Çünkü ben artık kendi babamla savaşmaktan çok yoruldum. En azından bir zamanlar benim yanımda beni seven bir adam vardı. Ama sen, bu savaşta tek başınasın.
Zavallısın Zeynep. Çok zavallısın. En az benim kadar zavallısın.
Küçükken geceleri uyuyamıyorsun diye kızardım hep sana. Uyuma bundan sonra da. Uyurken sana doğrultulan bir silahı, göğsünden başlayarak bütün vücuduna dağılan kurşunları fark edemezsin.
Sakın pes etme. Son gücünle savaş hayatında bir kerecik bile görmediğin dedenle. Doğduğundan beri seni takip ediyor. Sen onu tanımıyorsun ama o seni çok iyi tanıyor.
Sakın beni arama, bulmaya da çalışma. Ne yaparsan yap bulmana izin vermeyeceğim.
Diğer mektubu abine ver. Tugay bazı şeyleri bilmeyi hak ediyor.
Bence hiç inat etme. Geri dön o eve. Yoksa seni de yanındaki o asker çocuğu da yaşatmazlar.
Görüşürüz sevgili kızım. Bu savaşın sonunda öleceğini biliyorum, ama yaşamayı en çok ben hak ediyorum.
Annen...”
Sende hiç tanımadığın birinden ama her anını bilen ve senin hayatını karartmaya çalışan ve ondan gizemli kutular alsan ne yapardın?
Bu hikayede olabildiğince gizem ve yalan var! Hikaye boyunca kim Yancı olabilir diye tahmin edeceksin ve çoğu kişiden şüpheleneceksin! Belki de doğru kişiden...
Hazır mısın? Hazırsan hikayeyi okumaya başla!
"ÜSTTEKİLER" adında bir çete... Gözüne kestirdiği kişilerle uğraşmaya başlar ve onların hayatını mahvetmeden asla bırakmazlar! Bu çetenin lideri Bora dır... Ve 2 Yancısı vardır! Bu yancılar gizli olacak ve yancı 1, yancı 2 olarak adlandırılacak... Yancıları hikayeyi okurken bulmak sizin göreviniz! Hikayenin başladığı yer... Daha öncede Boradan mesaj alan Mehirin isyanıyla başlar... Tabii ki sadece tek mesaj alan Mehir değildir! Hikayenin devamında 3 kişi daha mesaj alacaktır... Bu hikayede 2 kişi üsttekiler çetesini biliyordur ve gizlice, kimliğini ortaya çıkarmadan, kaç kişi olduklarını bilmeden onları çökertmeye çalışıyorlardır... Eskiden mesaj alanlar 3 kişidir... Bu kişileri söylemiyorum çünkü bulmak sizin göreviniz! Hikayede yanıltıcı ve gerçek ipuçları olacak! Gerçek ipuçlarını birleştirdiğinizde yancıyı bulabilirsiniz... Bu arada hikaye sadece gizemden oluşmaması için içine aşk, komedi ve dramatik olaylar koydum yancıyı bulmaya çalışırken kafanız karışabilir... Şimdiden iyi eğlenceler!
Aysima ailesinin baskılarına daha fazla maruz kalamayarak evden kaçar.
Ama beklemediği bir şeyle karşılaşır bir depoda eli kolu bağlı adamı görür. İşte olaylar ondan sonra başlar.