❝Yüreğindeki ateşin içinde cayır cayır yanıyordu kadının ruhu. Mahkum edildiği hayatı istememişti oysa... çocukluğu gibi çalınıp alınmıştı gençliği de.
Güvendiği her limanın onu yarı yolda bırakmasına da alışmıştı, diğer birçok şeye alıştığı gibi.
Şimdi ise içine düşmüş olduğu bir diğer bilinmezliği anlamaya çalışıyordu.
AŞK`tan haberi olmayan bir kadındı o, güvenemezdi.
Sevemezdi de...
Sevmeyi bilmeyen adam ise ona AŞıK olamazdı.
Üzer ve kırardı...
Bu hikayenin birden fazla kahramanı vardı, lakin hepsi galip gelir miydi... işte orası büyük bir muammaydı.
Kıran kırılırdı, üzen üzülürdü.
Ama adalet er ya da geç yerini bulurdu.❞
🌑
3 0 / 1 0 / 2 0 2 1
ALINMASI, KOPYALANMASI VE ÇALINMASI DURUMUNDA YASAL İŞLEM BAŞLATILACAKTIR 🖇
Bir gün sende sever misin beni?
Seni hiç bir zaman karım olarak görmeyeceğim.
Beni hiç bir zaman karın olarak görmeyecektin.
O benim karım!
Kardeşim dediğin insana dokunacak kadar aşağılık mısın?
Sen benim karımsın!
Karını sevgiline hizmetçi ettirdin!
Çok pişmanım!
Dilan ve Savaşın arasındaki ilişkiye yakından göz atalım mı?
Abisinin vefatı sonucu yengesiyle evlenmek zorunda olan Mirza Ali ve Sarya`nın hikayesi...
Yazılan yazılmış ve mürekkep kurumuştu.
Alın yazısı silinmiş yenisi yazılmıştı.
Urfa` nın ünlü aşireti olan Akyol aşiretinin ağası olan ömer ve abisinin yaptığı bir hata sonucu evlendirilmeye mahkum bırakılan asya` nın hikayesine hoşgeldiniz
Herkesin korktuğu ömer ağa bana nasıl davranacaktı ? Sonuçta bana iyi davranmasına gerek yoktu o da benim gibi zorla evlendiriliyor du ondan iyi davranmasını bekleyemezdim
Instagram:azimet340
Peşindeki çetenin elinde ölmemek için İstanbul`dan Mardin`e kaçan hırsız bir kız. Umay...
Ve berdel ile evlenmekten Mardin`den İstanbul`a kaçan bir kız. Dicle...
Bu iki kız, insanlar gerçekten çift yaratılırmış dedirtecek kadar hatta tıpatıp birbirine benzerse terminalde karşılaşıp çarpışarak çantaları ve kimlikleri karışırsa ne mi olur. Gümüşdoğan konağı yangın yarine döner. Şahin ağa elinden kaçan gelinini, Dicle`yi ararken İstanbul`un en iyi hırsızını bulur.
Abisinin yaptığı hata yüzünden evlenmeye mahkûm kalan bir kız okuma hayali yıkılan yeni bir eve yeni bir aileye alışmak zorunda kalan bir kız okumaya hazır mısınız?
Berdele kurban giden genç bir kızın başından geçen derin öyküsü. ~Bu evlilik bana hem cehennemi hemde cenneti yaşatmıştı.~
-"Ben buradayım Arslan, senin gözünün önündeyim beni yok sayamazsın!" -
-"Ben seni sevmek istiyorum ama Arslan!"-
-"Sen benim mecburiyetimsin Ayla, sana kalbimi açamıyorum, seni sevemiyorum, seninle mutlu olamıyorum." -
(...)
-"Ben Ayla`ya aşık mıyım yani?" -
İclal, Mardin`in köklü aşiretlerinden Meran ailesinin en büyük kızıdır. Çevresindekilerden farklı olarak; kurallara uymaktansa kendi kurallarını yazarak yaşamayı tercih etmiştir. Ancak bulunduğu coğrafyanın bedelini ödemek mecburiyetindedir.
Berkay, Mardin`in bir başka isim yapmış aşireti olan Karaevrenler`dendir. Lise yıllarında ailesini bırakıp yurt dışına çıkmıştır. Kendini töreye göre değil, farklı kültürlerin farklı medeniyet anlayışlarına göre yetiştirmiştir. Ancak geride bıraktığını sandığı hayatı, ansızın, onu yeniden çağırır.
Günlerden bir gün, aralarındaki kan davasını bitirmek isteyen Meran ve Karaevren aşiretleri kan berdeli yapmaya karar verir. Fakat planlamadıkları bir şey vardır: Berdeli gerçekleştirmek için töreye kurban vermeyi düşündükleri İclal ve Berkay, aykırı kişilikleriyle yıllardır süregelmiş olan formatı bozacaktır.
"Bir varmış bir yokmuş diye başlar mutlu sonla biten masallar. Bizimki bir zamanlar diye başladı."
Fersah, hayatı boyunca babasından sürekli dayak yemiş masum bir kızdı. Her darbe, onun ruhunda derin izler bırakmıştı. Ancak bu acılar, onun içindeki gücü ve direnci de ortaya çıkarmıştı. Fersah, yaşadığı zorluklara rağmen masumiyetini korumuş, her şeye rağmen umutla hayata tutunmuştu. Onun hikayesi, acının içinden doğan bir direnişin ve masumiyetin hikayesiydi.
"Ruhundaki kelebekleri özgür bırak, onlar senin için mutluluk yakalayacak."
Sunda kelimesi berrak, saf ve eksiksiz anlamına gelir.
"Dünyadaki Cennet" diye adlandırılan kasabada yaşayan genç bir kız yeşilliklerin ve dağların arasında birgün o çok hayalini kurduğu macerayı yaşamak için gelecek günü bekleyerek yaşamaktadır.
Ve bir gün gerçekten de ona hayalini fazlasıyla yaşatacak bir olaya şahit olur,o andan sonra ise kasabanın ve kendisinin kaderi dudakları arasından çıkacak tek sözcüğe bağlıdır.
Seçimi onu bir yoldan başka bir yola sürüklerken yalnız hayatı yeni bir arkadaşın varlığı ile yeniden renklenir. Şahit olduğu olaya bir şahit daha eklenince kasabanın kaderi artık gerçekten de tehlikededir.
~~
Tüm telif hakları saklıdır.Kurgusu tamamen bana aittir. Herhangi bir şekilde kopyalanamaz ya da paylaşılamaz. Aksi bir durumda gerekli yasal işlemler başlatılacaktır.
Gece ile gündüz kadar farklı, dünyaları siyah ile beyaz kadar ayrı olan,
Kumru ve Azerin hikâyesi.
" Benden ne kadar nefret edersen et, kaçmaya çalışırsan çalış ama tek bir gerçek var Kumru kuşu. Dönüp dolaşacağın tek yer benim yanım olucak"
.
.
Bu yaşadıklarım benim için sonmuydu yoksa yeni bir başlangıç mı bilmiyorum. Tek bildiğim bir bilinmezliğin içine hapsolmuş olduğum.
Gözümden akan yaşlar sicim gibi yanağımı ıslatırken işler bu raddeye nasıl geldi aklım almıyor.
Ben asi..
Ben hırçın ....
Ben babamın deli dolu, akıllanmaz, yaramaz kızı ASYA.
Benim üstümdeki bu gelinlikle ,yüzümü kapatan bu duvakla,bu oda da ne işim var!!.
Yetişkin içerik !!
İntagram. @aleysyam1 kitap hakkındaki bilgiler için takip edebilirsiniz
Pencerenin kenarında tekerlekli sandalyede, ölmeyi bekleyen adama! Berdel olarak verilmiştim..
Urfa`nın dar sokakları üstüne, üstüne gelirken savaşmak hiç bu kadar zor olmamıştı...
Liya Dağdeviren
Hazar Harzemşah
@! Tüm haklar şahsıma aittir. Çalıntı veya kopyalama durumunda yasal işlem başlatılacaktır!.
“Bir töreye bağlı kader, aşkı esir alabilir mi?”
Evin, hayatını özgürce yaşamayı hayal eden genç bir kadındır. Fakat ailesinin onu bir töre evliliğine zorlamasıyla tüm hayalleri bir anda yıkılır. Midyat’ın kadim sokaklarında, kendi dünyasından koparılarak Aslan Serhildan’la evlendirilir. Aslan, sert görünüşünün ardında geçmişin yaralarını taşıyan bir adamdır ve bu evliliği kabul etmek istemez.
İki yabancı, törelerin gölgesinde aynı çatı altında birbirine yabancı kalmaya çalışır. Ancak zamanla aralarındaki duvarlar çatlamaya başlar. Bu zoraki birliktelik, iki yüreği birbirine yaklaştırırken, geçmişin hesapları ve törenin acımasız kuralları peşlerini bırakmaz.
Kalplerindeki sessiz çığlıklar, bir gün özgürlüğe kavuşacak mı? Yoksa töre, aşklarını sonsuza dek esir mi alacak?
Ölümün kıyısında yaşayan.
Var olmak ve yok olmak arasında kalmış.
Yaralı ruhuna rağmen o yaraları tek başına sarmaya çalışan.
Bir kadın o Yıldız Bakırcı.
Kırık kanatlarına rağmen uçmaya çabalayan ama her defasında yere çakılan biriydi o.
Hayatı`nın sonuna kadar acı mı çekecekti, yoksa tüm acılara göğüs gerip savaşacak mıydı?
Not! Wattpad`de yazdığım bir kurguydu Wattpad kapanınca yarım kaldı bende buradan yayınlıyorum.
Not!
Kitap adı değişti.
İki düşman aile...
Berdelle evlenen çift...
Hiçbir zaman sevilmeyeceğini düşünen, çocuğu olamayacağı için üstüne kuma getireceklerini düşünen Roza Avani,
Küçüklüğünden beri onunla evlenmeyi hayal eden, onu canından çok seven, değil üstüne kuma getirmek gözü ondan başkasını görmeyen Azad Şerwan.
Yıllardır süre gelen kan davasına kurban edildi hayatları.
17 sinde abisi yaşındaki adama gelin oldu HEVİN.
Kan davası bitsin diye küçücük kızı gelin aldı ALAZ AĞA.
BİRİ BABASININ KATİLİNİN YEĞENİYLE EVLENDİ BİRİ ABİSİNİ VURAN ADAMA GELİN OLDU.
DOĞU`NUN ASİL KADINLARI SİZ SUSMAYACAKSINIZ ÇÜNKÜ İHRA NOVA SİZİN SESİNİZ OLACAK, SİZİN ELİNİZİ ASLA BIRAKMAYACAK!!
Kader bir örümcek misali hırsla ilmek ilmek ağlarını örmekte..
İhra Nova Zadeoğlu & Mir Mirhanoğlu
......Alıntılar.....
"Mehir olarak ne istiyorsun kızım?"
"Sadece talak hakkı ve Mir Ağa`nın yanından ayırmadığı silahını istiyorum", diyerek İmamın sorusunu yanıtladım.
Mir Mirhanoğlu "Düğünde takılan takılar, kilosunun 5 katı altın, Dubaideki şirketlerimin yüzde elli bir hissesi, Van`da ki, Urfa`da ki, Antep`te ki bağların yüzde elli bir hissesi ve son olarak İstanbul ve İzmir`deki villanın tapusu", diye kendi isteklerini sıraladı.
"Babaların vedası en ağırıdır derdi dedem. Kız evlat babanın incisidir. O inciyi başka birine teslim etmek çok zordur kopamazsın öyle kolay kolay demişti. Şimdi hiç beklemediğimiz bir anda ayrılık acısı benim dağ gibi babamın omuzlarına bindirilmişti. İlk defa çaresizlikten omuzlarının düşüklüğünü, boynunun büküklüğünü ve ağladığını görmenin acısı da benim omuzlarıma yüklenmişti..."
"Anne yüreği hissedermiş evladını. Hissetmişti benim annem yürek yangınımı ve elinden hiçbir şey gelmediği için ışıl ışıl gözlerini gölgeler sarmıştı. İki gözümden öpmüştü. Beni senden kopardılar, ayrılık getirdiler der gibi. Bir anneye beklenmeyen vedanın ağırlığı yüklenmişti. Yüreği kanatılmıştı..."
"İlk defa bir kızın ağabeyinin koluna girmesi bu kadar zordu. İlk defa bir ağabeye kız kardeşine kolunu uzatması bu kadar zordu. Çünkü bu defa uzatılan kol sözsüz bir elvadaydı..."
Bu kitap tüm kadınlara, kızlara, annelere ve kızlarına, sesi kesilenlere...