Bana okulda 1 saatin 60 dakika olduğunu öğrettiler. 1 dakikanın da 60 saniye olduğunu. Ama sensiz bir dakikanın sonsuza dek sürdüğünü öğretmediler.
İYİ OKUMALAR DİLERİİİZ...
Kitabı seveceğinize %99,99999 eminim. 1 bölüm okuyup kaçmayın ha 😁
Asker fetişli: Çiçeği sana ayarlarım yemin ederim
Sancak4(kerem): 0536*
Sancak4(kerem): Dünyalar güzeli arkadaşım istediğin numara olsun al
Sancak4(kerem): Komutan Mert Erdem Baltalı
📣Eğlence amaçlı yazılmış bir kurgudur tamamiyle hayal ürünüdür konu eksikleri yazım yanlışları olabilir
📣Kurgu tamamiyle şahsıma aittir çalınma taklit edilme durumunda adli işlem başlatılacaktır
Siz; kim olduğumu merak edersen hiç çekinme ara beni
Kimliksiz; psikopat herif ararım merak etme
Kimliksiz; bulursam ne yapacağıma inanmazsın...
Siz; ben seni muhatap almıyorum. Yürü anca gidersin...
Kimliksiz; kim olduğunu öğrendiğim zaman kaçacak delik arayacaksın; benden söylemesi...
Hiç sevmediğim bir yere gidicektim. İlk ve son kez aşık olacağımı bilmeden...
(Yavuz ve Seren`in hikayesine hoşgeldiniz ilk denemedir hatalar için şimdiden kusura bakmayız. Keyifli okumalar dileriz)
Yüzyılın kışı diyorlardı o seneki kışa... Yabani, bir kısrak gibi kişneyerek şahlanmış da şahlanmış alabildiğine hoyratça esiyordu poyrazı karayeli...
Buzdan geceler hüküm sürerken, biri vardı yatağında ter döken. Onun adı anaydı... Yüreğine matem çökmüştü oğlu, her anacığım dediğinde. Ayağı taşa takılsa oğulların ve kızların, ne zaman anacığım deseler; her bir kelimenin hecesi kanatlanıp yol bulur ve anaların yüreğine konardı...
Uyku tutmamış sabaha kadar, yasa bürünmüştü Emine kadın. Oğlu, ateşler içinde "anacığım" diye inledikçe, anasının yüreğine kızıl oklar saplanmıştı.
Biri daha vardı rüyasında kabuslar gören. Ahmet`i can evi, mahremi, sürekli kendisinden kaçıyordu... Sabah olup uyandığında bedeninde bir ağırlık vardı, elinde olsa yataktan hiç çıkmazdı. Emektar elleriyle gözlerini yokladı, gözleri hala ıslaktı. Bu yaşlarda neyin nesiydi? Sabaha kadar rüya görmüş ve rüyasında ağlamıştı ama gözlerindeki ıslaklık sanki gerçek gibiydi...
Alışılmadık bir aile kurgusudur💥 Bol kahkaha garantilidir💃🏻
Kitaptan küçük bir alıntı⤵️
🪷
Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. “Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” kafamı aşağı yukarı salladım.
“Abim!” dedim gür bir sesle. “Abimsin sen benim!”
Afalladı. Ona, sen uzaylısın desem bu kadar şaşırmazdı hani. “Ne?” dedi.
“Nil ben. Kardeşinim!”
🪷
21.08.2024🍭
545*******: Siz kimsiniz?
Siz: AY SONUNDA
Siz: Ay bi sakin olim öhm (Gönderilmedi)
Siz: AY NE DİCEM Kİ (Gönderilmedi)
Siz: Ne dicem bilmiom nası başlim?? (Gönderilmedi)
Siz: Eşarbını yan bağlama
Siz: Eşarbını yan bağlamağğ
Siz: Ben söyleyim sen ağlama
545*******: ???
Kendini her an garip bir şekilde nezarethanede bulan kız, ve adalet peşinde koşan bir adam...
Not: Her şey kurgudur. Argo, şiddet ve olumsuz örnek olabilecek davranışlar içerir. Şimdiden iyi okumalar:)
Hırsızlık çetesinin liderinin verdiği iftara katıldım çünkü "Mübarek gün de bu kadar günahımız yeter" demiş ve tüm mahalleyi iftara çağırmıştı ta ki iftar sonunda herkesin cüzdanı ve telefonu çalınana kadar.
Her şey böyle başlarken hırsızın benim telefonumu geri göndermesi tamamen şaşırtıcıydı.
Peri Padişahının Kızı, annesini kaybettikten sonra içinde bulunduğu elit çevreye uyum sağlayamamaya başlar. Kendini yavaş yavaş toplumdan soyutlar. Aitlik algısını yitirir ve yirmi birinci yaş gününde intihar etmeye karar verir. Ancak hayat, onun kararlarını kökünden değiştirecek bir plana sahiptir.
Kara Vezir, terk edilmiş bir inşaatta yaşıyordur. Geçimini sağlamak için ufak teslimat işleri yapan; aşka âşık olduğunu iddia eden sıra dışı bir kişiliktir. Günlerden bir gün, kendisini aşka bağlayan kızın intihar edeceğini öğrenir. Eğer kız ölürse Kara Vezir aşktan kopacağı düşüncesine dayanamaz ve yıllardır uzaktan takip ettiği kızın hayatını kurtarmak için perde arkasından çıkar.
Peri Padişahının Kızı ve Kara Vezir ’in yolu bir çatının kenarında kesişir. Bu kez, Prensesi Beyaz Atlı Prens değil, Padişahın sağ kolu olduğunu gösterirken aslında Padişahın kuyusunu kazan Kara Vezir kurtaracaktır.
“Dinle beni Kara Vezir. Nefes alıp verdiğin mühlet, klasik satranca benzer. Önce sen hamle yaparsın. Sonra hayat hamle yapar. Hayat hamlesini çoktan yaptı. Şahı korumazsan mat olmana az kaldı.”
Siz: Annem bana kocaman bir şey almış.
Siz:komik oldum bak çok komik oldum.
Siz: hemde kocaman bir şey almış
Siz: komik oldum çok komik oldum.
Siz: pişt yakışıklı!
Siz:Anamın bana aldığı tokam, kurabiyeme çay, çorabıma eş, anneme damat, evime kolon olur musun?
"Sen beyazsın" dedi elinin tersiyle yüzümü okşarken. "Ben ise siyahım. Senin beyazlığında ben leke olurum ancak." dedi kendine kızan bir ses tonuyla.
"Senin kalbin hayatın koca bir beyaz ama benim hayatım hep karanlık"
Onu dinlerken dolan gözlerime engel olamadım. Kalbim birkaç parçaya bölünüyordu sanki. "Sen adın gibi güneşsin ben ise ay. Biz hiç ortak bir noktada denk gelmeyiz, gelemeyiz sevgilim" parmakları akan gözyaşlarımın üzerinde gezdi.
"Ne sen sandığın kadar siyahsın ne de ben beyazım." diye fısıldadım sessizce. Gözyaşlarım artık durmadan akıyordu.
"Ben beyaz olacak kadar iyi değilim ama siyah olacak kadar kötüleşmedi de kalbim.Ben arafta kalan griyim." bu sefer benim ellerim onun kemikli yüzünü kavradı. "Sende onlar kadar kötü değilsin canımın en neşeli yanı. Sen, siyah olamazsın, olmamalısın."
Dudaklarım titredi, ellerim titredi, bedenim onu kaybetme korkusuyla titredi. Her zaman yaptığım gibi yine ona tutundum. Kollarım ondan destek alırken beklemediği bir şey yaptım ve onu öptüm...
Onun aklında düşündüğü siyah ve beyaz o izbe depoda birbirine karıştı ve benim aklımdaki griyi oluşturdu.
O ve ben bir olduk ve bizi oluşturduk...
Gökçe 17 yaşında ailesinin yalan olduğunu öğrenmişti ne yapacaktı yeni ailesine alışabilecekmiydi ? Ünlü yılmaz ailesi ise yeni gelen kıza iyi davranacakmıydı ? Onların ailesinde huzur yoktu ki belki gökçe onları birleştirecekti zaman herşeyin ilacıdır diye boşuna dememişler diyip herşeyi zamana mı bırakacaklar yoksa çaba mı gösterecekler?
hadi gelin bunu da kitaptan öğrenin
Hey! merhaba ben Nida, Nida Aksoy. Namıdiğer yer fıstığı... burası da evim yani Erik mahallesi. Her mahallenin bir delisi vardır, bizim mahallenin delisi ise kesinlikle bendim.
Hayır, tabiki de tek başıma değilim. Siz birde benim saz arkadaşlarını görün.... Ben, mahallelinin eline doğmuş ve elinde büyümüş bir kızdım. Mahallemden dışarıda bir hayat var ise bile benim ilgimi çekemezdi. Ayrıca kim bu mahallenin insanlarından başka birini görmek isterdi ki... Bakmayın bana mahallenin delisi derler ama içerde benden daha beterleri var. Benim adım çıkmış dokuza inmez sekize.Ben biraz huysuz, biraz haylaz biraz da inatçı olabilirim ama bunlar benimde bir kalbim olduğu gerçeğini değiştirmezdi. Kimisi ben gülüyorum diye acılarımı yok saydı, kimisi de gülüşlerimden rahatsız olup onları soldurmaya çalıştı.
Ama hiçbir zaman başarılı olamadılar. Nihayetinde bir Nida Aksoy kolay yetişmiyor. Sizde bizimle beraber bu çılgın mahallenin içinde yolculuğa çıkmak istiyorsanız emniyet kemerinizi takın
Belki bir rüyanın peşinden koşmak birçoğunuza saçma gelebilir ama insan sezgilerini görmezden gelemez✓
Eğer rüyalarınız sizi aşka çağırıyorsa mesafeler buna engel değildir✓
Aşk her zaman inanmaya ve yaşamaya değerdir✓
Gözümün içine baka baka oynuyor ve keşfettiğimi bilmediği hatasını gerçekleştirmek için fırsat kolluyordu. Evet evet, bunu ona söylememiştim. Sonuçta aşkı ve profesyonelliği birbirine karıştırmamak gerekiyordu değil mi ?
Sıra bana geldiğinde kazanmam için gereken son iki hamlemden birini yaptım. Şimdi ise o hep yaptığını yapıp, yapması gereken ama asla fark etmediği hamleyi değil de diğer hamleyi yapacak ve ben onu şah mat edecektim. Plan kusursuz ve mükemmeldi.
Yüzüme bir mühlet bakıp gülümsedi. Ya da hayır, gülümsemeden çok pis bir sırıtış sergiledi demek daha doğru olurdu. Olsundu son gülen iyi gülerdi.
Sırıtışına karşılık verip gözlerimi ondan ayırmadım. O da bana bakarak taşı oynattı.
"Şah mat."
Yüzümden silinen sırıtış ile kaşlarımı çattım. Bu beklediğim bir hamle değildi. Aynı zamanda beklediğim bir söz de değildi.
"Dur, ne ?"
Gözlerimi tahtaya çevirdiğimde beklediğim değil de yapması gereken hamleyi yaptığını ve beni yendiği tüm Türkiye gibi görmüş oldum.
Yüzünü hafifçe benimkine yaklaştırıp, konuştu;
"Demek ki on yedinci piyona bu kadar güvenmemek gerekiyormuş değil mi? Ya da karşıdakini ezberlerken onun da seni ezberleyeceğini unutmamak gerekiyormuş. Olsun şansını seneye ben yokken bir daha denersin. Ve eminim ben olmadığım için, sen yine yenersin."
19 yıllık hayatının neredeyse tamamını yazmakla geçirmiş olan Ayaz ve arkadaşlarının gün içindeki eğlenceli zamanlarını anlatan eğlenceli bir hikayeye hazır mısınız?
Yumruğumu tuttuğunda kolumu kurtaracakken beni kendisine çekti. Sırtım onun göğsüne yaslanırken nefesinin saçımın üstüne geldiğini hissettim. "Yumruğunu kendine güvenerek ve sert at..ayrıca yumruk atarken herzaman bir ayağını önde tut." Dedi. Sesi içimi titretti.
(Bu Kitap küfür içerir ve sizi rahatsız edebilecek sahneler olabilir. Ayrıca bu Kitap hiç bir mesleği, ülkeyi, dini veya inancı kötülemek için yazılmamıştır. İyi okumalar dilerim<3)
Bu kurgu Fatma doğu ve Mizgin Akyüz tarafından kaleme alınmıştır...
Ersoy bir kafe açar. Kafe çalışanlarından biri Koreli Jea Sung `dur. Zaman geçtikçe Jae Sung ile ilgili esrarengiz şeyler öğrenir. Öğrendiklerini Yılmaz ve İlk Kan`a anlatmak için onları kafeye çağırır.
Ünlü anonim bir YouTuber olan Ahu bir gün yurtta otururken gelen bir aramayla doğum esnasında karışmış olduğunu öğrenir. Ona önyargılı yaklaşan abileri büyük hayranı oldukları anonim YouTuber`ın kız kardeşleri olduğunu öğrendiklerinde tepkileri ne olacak? Ahu yeni ailesine alışabilecek miydi?
Soruların cevabı için kitabı okumaya davet ediyorum sizi.
✨
-Oha koşun Çiçek sonunda yeni bir video yayınladı.
+Sonunda bee, son çektiği videodan sonra ortadan kayboldu. Neler yaptı acaba. Kemoterapiye başlamış mıdır?
- Onu bunu bilmem ama kanser olduğunu öğrendiği andaki sesinin titreyişini ölsem unutmam.
Ahu merdivenlerden inerken abi tayfasının heyecanlı heyecanlı televizyonu açmaya çalıştıklarını gördü. Küçük kardeşine neler olduğunu sorunca büyük hayranı oldukları bir hesabın aylar sonra video yayınladığını söylemişti.
-Videonun başlığı `Ufak bir karışılma meselesi` mi? Ne alaka şimdi.
+Ben kanserle ilgili olur sanmıştım.
Furkan şaşkınca ekrana bakıyordu
- Allah aşkına bu ülkede her gün çocuklar mı karıştırılıyor önce Ahu şimdi de Çiçek
Aşık olmak sevmek çok güzel bir duyguydu Vera için, tabi annesinin yaptığından sonra kalbini birine vermeye korktu.
Ama inatla onu isteyen Kurt`un ellerine farkında olmadan emanet etti kalbini.
"Gitmem dedin!" diye bağırdım evet gitmiyordu ama beni zorla gönderiyordu, hayal kırıklığı doldu gögüsüme adını öğrendim diye miydi bu Kasırga?
Eğer öyleyse ben ona asla öyle seslenmezdim, kalbim yandı umut kelebeklerim ruhumun kırıklarını toplamaya çalıştılar ama o kadar paramparça olmuşlardı ki kelebeklerim öldü.
"İkimizden biri gitmek zorunda ben gidersem hedef olursun, o yüzden seni göndermek zorundayım" dedi başımı olumsuz anlamda salladım.
"Ya yanımda durursun ya da ben siktir olup giderim duydun mu beni o kalın kafana sok bunu adın gram umurumda değil Kurt öğrenmek başıma ne tür belalar açacaksa açsın umurumda değil" dedim gözlerinde ki sinir dalgalandı ruhunu aştı ve bana patladı. "Sence adımı öğrenmiş olman mı sorun Ahu?! Sorun o adamın seni görmüş olması, öğrenmiş olması her gün bir düşmanımın haberinin olacağı olması Kurt eve dönene kadar Kuzu korunmalı"
Gözlerine baktım yanına yaklaşıp sarıldım "Kuzu nereye giderse Kurt onu takip eder, Kurt beni bırakma sürünün dağılmasına izin verme göz önünde tut ki daha fazla dikkat çekmeyeyim" dedim bir şey demedi itiraz etmedi ama kabulde etmedi son kez öper gibi birleştirdi dudaklarımızı.
.....
Kurt eve döndü, elinde ki kalbin hasar aldığını görünce yutkunamadı Kurt geldiği yolu geri döndü emaneten aldığı kalbi Kuzunun görebileceği yere bırakıp gitti.
Bu sefer KURT nereye giderse KUZU onu takip etti.
Buse, yaşadığı son ilişkisinden aldığı yaralarla kalbini aşka kapatmış, hayatında sadece sınavına odaklanarak ilerlemeyi amaçlamaktadır. Ancak geçmişin gölgesinden kaçmak kolay olmayacaktır. Erim adında gizemli bir genç adam aniden hayatına girdiğinde, Buse`nin düzeni alt üst olur. Erim`in varlığı, Buse`nin kalbini yeniden keşfetmesini sağlarken, onunla ilgili gizli bir gerçeği de beraberinde getirir.
Erim`in gelişi, Buse`nin bilmediği karanlık geçmişleri ve tehlikeli sırları gün yüzüne çıkarır. Buse, hayatının en büyük sınavıyla karşı karşıya kalırken, etrafındaki her şeyin göründüğünden çok farklı olduğunu keşfeder. Sevdiği adamın gerçek amacı ne? Hayatına neden girdi? Ve asıl soru: Buse, bu tehlikeli oyunun içinde nasıl hayatta kalacak?
0537; Şimdi bu mesajı görünce büyük ihtimalle bir durup düşüneceksin
0537**:Kim bu diyip, korkacak hatta belki de engelleyeceksin
0537**: Ama her ne olursa olsun ben ilk defa cesaretimi toplamışken bunu yapmak zorundayım.
0537**: Ben o yeşil kaplı defterde üzeri karalanmadan kalmak istiyorum
0537**: Doğum günün kutlu olsun hanımeli
0537**: Ne olur bu sefer kutlu olsun.
Yazlığa yeni gelen ailenin oğullarından birisi ilk geldiği günün gecesinde deniz kenarında ağlayan kıza müzik çalar bırakır.
~
Gece yarısı deniz kıyısında ağlarken bir anda yanına bırakılan müzik çalarla şok olan sonrasında etrafına göz atarak gözyaşlarını silen Yakamoz.
Bu derin sularda bizimle yüzer misiniz?