Yeni Üyelik
19.
Bölüm

16.BÖLÜM

@1buluttangelen

 

Kuzularımm çok teşekkürler diğer bölüme 7 oy sınırını 1 günde getirdiniz. Boş günüm olmamamasına rağmen geldiği için atacağım sizi çok seviyorum

 

En büyük destekçim ailem ve siz oldunuz. Beraber daha da büyüyeceğimize inanıyorum.

 

Bu arada takipçilerimden hikayesi için tanıtım veya destek isteyenler olursa her türlü desteği yapacağım. Ama benim kurgumun bölümlerine de oy vermelisiniz

 

İyi okumalar bebeklerim

 

Bu bölümümüz için emojilerimiz-🪐❄🦋 isterseniz sizde ekleyebilirsinizz

 

---------------------------------------------------------------

 

Ne işiniz var sizin burada!?

 

Babam, gelmişti işte. Hayır tamam sevmiyorsun beni, o kadar para aldın onların ailesinden bari o burdayken sakın ol. Niye bu kadar terssin. Ne yaptım sana ben. Benimde evim değil miydi burası?

 

Babamın bağırarak içeri girdiğini gören Yavuz Efe elini sırtıma koymuştu, bir şey olmayacak dercesine.

 

Babam direk gelip hararetli şekilde konuşmaya başladı. "Niye geldiniz, ne hakla. Olanlardan sonra gelebileceğini düşündün mü sen? "

 

Yavuz Efe'nin sadece benim duyabileceğim bir sesle, "Ne olayı amına koyayım, her şeyi sen yapmadın mı?" Dediğini işitmiştim.

 

Stresten titriyordum. Yavuz'un eli olmasaydı ayakta dahi durabileceğimi sanmıyordum. Yavaş bir tonda konuşmaya çalışarak,

 

"Ben şey, size bişey açıklamaya g-"

 

"Kısa kes ne konuştun, söyleyeceğini söyle çık artık. "

 

Annemin babamın sözüyle babama dönüp konuşmaya başlamasıyla şaşkına dönmüştüm. Sanırım artık karşı gelebiliyordu. Ben gittikten sonra mı olmuştu o da?

 

"Sen ne dersin ya? Kız demedi mi bi'şey söyleyeceğim diye sus da konuşşun hele. Sen onu kızın saymıyorsun ama suçlu sensin, bir daha bu kızla düzgün konuşma boşarım seni kalırsın bir başına"

 

Ne? Ne demişti o? Napmışlar anneme acaba, cesareti nerden bulmuştu bu kadın? Tabii ki inanmıyordum ben babamı boşayabileceğine. Seviyordu çünkü babamı yine ve yine.

 

Babam anneme bir bakış atıp el mahkum susunca bizde kendi yerimize oturduk tekrar. Yavuz başladı konuşmaya.

 

"Bugün size mutlu olduğumuz bir şeyi paylaşmak için gelmiştik ama lafı söylemeden ağzımıza tıktınız efendim. "

 

" Söyleyeceğimiz şey sizi pek ilgilendirmiyor olsa da Pelşin anneme söyleme gereği duyduk. "

 

İyi ki Yavuz.. İyiki o var.

 

"Nedir çocuklar? benim için herşeyiniz önemli. "

 

Annem demişti bunu ama babam yanındayken ben aramadan beni arayamıyordu bile. Ne değişmişti şimdi?

 

"Anne ben hamileyim. "

 

"Kızım iyi tamam da- Ney? "

 

"Hamileyim"

 

"Kızım" Diye bir şaşkınlık nidası dökülmüştü annemin dudakları arasından.

 

"Tebrik ederim kızım benim! "

 

Yerimden kalkıp anneme sarılırken iki üç gözyaşı döktük. Babam,

 

"Hamile misin? " Demişti sadece " İyi. "

 

Şaşırmamıştım zaten biliyordum böyle yapacağını. Ama tepki vermemesinden de iyiydi sanırım.

 

Biraz daha kaldıktan sonra çıkmıştık oradan. Hiç konuşmamıştık arabada Yavuzla da.

 

Kendi evimizin önüne geldiğimizde anlıma bir öpücük bırakıp "Üzme kendini, ben hep yanındayım, öyle olacağım" Demişti.

 

Bense sadece kafa sallamakla yetinmiştim.

 

Arabayı çalıştırıp şirkete giderken bir süre onu izledim. Araba gözden kaybolduğunda bende içeri girdim.

 

Üstümü değiştirmeye bile tenezzül etmeden koltuğa geçtim. Elimi karnıma koyup,

 

"Deden konusunda çok şanssızsın be miniğim. Ama çok güzel de bir dedemiz var. Babamız var anneannen var babannen var ona ihtiyacın yok güzelim. "

 

Bebeğimle sohbet etmek, onun benimle olduğunu bilmek beni çok heyecanlandırıyordu. Bu duygu çok güzeldi. Kafamdaki hiç bir şeyi takmayacak kocam ve çocuğum için yaşayacaktım. Bir ömür seni sevmeyenlere kafa yormayla geçmezdi.

 

Bugünden itibaren her hafta ona mektup yazacaktım. İlerde okuyabileceği, okuduktan sonra mutlu olabileceği anıların olduğu bir kutu yapacaktım. Üst kata çıkıp üstüme rahat kıyafetler giydikten sonra odamızın yanındaki boş odaya girdim kalem kağıt alarak.

 

Burası kızımın veya oğlumun odası olacaktı. Odanın dekorunu hayal ettim. Ve yazmaya başladım

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Oğlum veya kızım bugün tam 3 haftana girdin, en güzel hediyem oldun, bütün kırgınlıklarıma bütün üzgünlüğüme babanla bir güneş gibi doğdunuz. Seni o kadar çok seviyorum ki tarifsiz bir duygu bu. Sana bu satırları odan olacak yerde yazıyorum. Sağlıkla gel bebeğim.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

sevgiyle annen..

 

 

Yazımı tamamlayıp mutfağa geçtim. Her şeyi bir kenara bırakmış bir kadın olarak kendi için bir şeyler yapacak biri olarak en iyi saklanma yerim mutfaktı benim. Yemek yaparken rahatlıyordum. Uzaklaşıyordum hayattan.

 

Kulaklığımı takıp dolaptan malzemelerimi çıkarttım ilk önce. Mantarlı tavuk sote ve pilav yapacaktım.

 

Mantarlarımı soyup yıkadığımda mutluluğum on katına çıkmıştı şimdiden. Tavuk sote malzemelerini de doğrayıp hepsini tavama aldım. Güzelce pişirdikten sonra köşeye koydum.

 

Pilavımı suya bıraktığımda iyice çökmesi için biraz bekledim. O sırada da salata malzemelerimi çıkardım.

 

Salatam hazır olduğunda soslamadan Yavuz'u bekledim. Pilavı mı da ocağa koyup pişmeye bıraktığımda odama çıkup elime bir kitap aldım ve kendine bir kahve yaptım.

 

Mutfakta kendi kendime keyif yapıyordum. Ama telefonum bu anımı duraklattı.

 

Telefonu elime aldığımda arayan Gülfemdi. Hemen açıp,

 

"Nasılsın canım" Dedim

 

Heyecanlı heyecanlı konuştu o da.

 

"Ay ben bunu sana oraya geldiğimde söyleyecektim ama dayanamadım kuzum. Erdem'in tayini çıktı. MARDİN DE KALIYORUZ. "

 

"NE gerçekten mi? Ay yaşaşın be. Canım ya artık uzun zaman sonra yine birlikte olacağız desene. "

 

"Evet öyle olacak Aryinciğim çok şükür"

 

Konuşmamız sona erdiğinde pilavımın altını kapattım ve masayı da hazırladım.

 

Kitabımı kapatıp salona geçtim ve Yavuz'u beklemeye başladım. On dakika ya geçti ya geçmedi kapıda anahtar sesi duyuldu. Koltuktan fırladığım gibi kapıya koştum.

 

Yavuz kapıyı araladığında, "Hoş geldin. " Diye şakıdım.

 

"Hoş buldum güzelim benim, maşallah çok mutlusun. "

 

Yanağımdan öperken, "Evet çok güzel bir gündü, biliyor musun çocuğumuza bir mektup yazdım bugün. "

 

"Ne kadar güzel bebeğim bende okuyabilir miyim?

 

" Bu arada bu kokular ne mükemmel kokuyor"

 

"Tabii ki okuyabilirsin, yemek yaptım, en sevdiğin. "

 

Sırıtarak mutfağa gittiğimde peşimden geldi ve belime sarıldı.

 

"Ellerine sağlık benim karımın ya, ne güzel yemekler yapıyormuş öyle. "

 

"Hadi üstünü değiştir de gel canım "

 

Tamam diyerek gittiğinde bende salatamı soslayıp masaya koydum ve yemekleri de tabaklara boşalttım.

 

Geldiğinde sofraya bayılıyormuş gibi bir bakış attı.

 

"Yavuz biliyor musun Gülfem'in kocasının tayini çıkmış, buraya geliyorlar! "

 

"Çocukluğundan beri tanıdığın olan mı"

 

"Evet! "

 

"Ne kadar güzel artık beraber olacaksınız.

 

" Gülfem'in oğlu var hemde 4 yaşında adı Arda. Belki kızımız olursa evlenirler ha? "

 

"Ne diyorsun güzelim ya, vermiyorum ben kızımı kimseye ömür boyu babasının dizinin dibinde oturacak benim kızım."

 

"Tabii ki canım kesin öyledir. "

 

"Hadi Aryinciğim, hadi yemeğimiz soğudu bizim, yemek yicem ben ya"

 

Sırıtarak "tamam ye sen yemeğini bakalım " Dedim.

 

Güzelce sohbet ederek yemeği bitirdiğimizde sofrayı beraber kaldırdık.

 

İçeri oturduğumuzda kare beyaz bir kutunun içine koyduğum mektubu çıkarttım. Zarar vermeden açıp Yavuz'a uzattım.

 

Bir süre okuduktan sonra sessiz kalınca meraklı gözlerle ona baktım.

 

"Canım, bu çok güzel"

 

"Benimle ilgili böyle düşündüğünü bilmiyordum"

 

Son söylediğinden sonra omzumu omzuna vurdum

 

"Abartma Yavuzcuğum nerdeyse bir senedir evliyiz yani"

 

"Şaka yapıyorum hayatım arada bende yazayım bari. Kızımız senin gibi bir annesi olduğu için çok şanslı.

 

" Ay yeter Yavuz belki kız olmayacak sonra erkek olunca onu sevmezsen bende seni sevmem"

 

Al işte geliyo hormonlar/salak mısın kızım hormonların ne suçu var.

 

"Oğlum olursa tabii ki onu da sayılamayacak bir şekilde çok seveceğim ama kızım olcak bak gör. "

 

"Kızımız olursa o kadar şanslı olacak ki çünkü senin gibi bir babaya sahip. "

"Babacı olacak benim kızım, başka erkeklere yer yok. "

Güldüğümde mektubu zatfın içine koyup kutuya attım tekrardan.

Odamıza çıktığımızda ben kırmızı saten bir gecelik giydim. İçim birazcık gözüküyordu sanki.

(He kanka birazcık)

Yavuz Efe odaya girdiğinde sadece siyah eşofmanı vardı altında. Kasları yine göz önündeydi.

"Seni çok özledim" Dedi "aklımı başımdan alıyorsun. "

Masummuşcasına cevap verdim. "Ne yapıyorum ki? "

"Ben göstereceğim şimdi sana ne yapıyorumu"

Üstüme eğildikçe bende yatağın başına doğru kayıyordum. Tamamen üstüme geldiğinde gücünü vermeden öylece bir süre beni izledi..

Bu sefer dayanamamaktan olsa gerek ensesinden tutup dudaklarımı onunkilerle birleştirdim.

"Seni seviyorum Yavuz" Nefes nefeseydim. Ama onu istiyordum. Sonuna kadar.

Eli geceliğin açıkta bıraktığı çıplak sırtımda geziyordu. Tırnaklarımı tenine geçirdiğimde bundan zevk almış gibi vücudumdaki keşiflerine devam etti.

Geceliğin göğüs kısmını sıyırırken sütyen gitmediğim için direkt açıktaydı göğüslerim.

Orada biraz oyalandığında kendini yanıma attı. Ona bir bakış attığımda,

"Çocuğumuz zarar görebilir, ayrıca kızım içerde sallantı yaşamasın. "

Dediklerine kıkırdamak istesem de kendimden geçmiştim. Ayrıca yarım bıraktığı için de kızgındım.

Kendimi yatağa iyice gömüp uyumayı bekledim fakat uykum yoktu. Kasıklarım feci şekilde sızlıyordu.

Yavuz Efe durumu fark ettiğinde dönüp bana baktı.

"İyi misin canım"

"Hiç değilim Yavuz, kızdım ben sana"

"Ama daha fazla ilerleseydik tutanazdım kendimi"

"Tamam pek de kızmıyorum ama şuan çok kötü durumdayım. "

"Yardım etmemi ister misin? "

"Evet, beni bu hala getirdiysen zorundasın. "

Eşofmanımı indirdiğinde külotumu da indirdi ve ıslaklığımla oynamaya başladı.

Zevk almam kendimi ona bastırmak istememe sebep oluyordu.

Yavuz dayanamıyormuş gibi üzerime eğilip beni tutkuyla öpmeye başladı. Ve sonrası.....

(*Çok uzatmak istemedim siz tahmin edinn)

Gece sularında uykum bölündüğünde bir daha uyumak istememiştim. Yataktan sessizce kalkıp oturma odasına geçtim. Canım bir şeyler yemek istiyordu. Oradan da mutfağa yöneldiğimde gözüme kestirdiğim pastadan bir dilim aldım tabağıma.

Masaya oturup yemeye başladığımda mutfak dışından adım sesleri işitmeye başladım. Yavuz kafasını içeri uzattığında suç işlemiş kedi gibi yavuz'a baktım.

Uykulu olmasına rağmen gülüyordu.

"Ya bakmasana öyle, naptım sanki, hem ben değil çocuğun istiyor bunları. "

"Güzelim bu saatte madem canın çekti söyleseydin bana da"

"Yok sen sevmeyeceksin beni kilo alınca. Çocuğum doğunca göstermeyeceğim Yavuz, küstüm. "

"Ne alaka canımın içi, seni her halinle çok seviyorum ben. "

Ağlamaya başladığımda sanırım artık şaşırmayacaktı. Kafamı göğsüne yaslayıp biraz öyle durduktan sonra beni kucağına alıp odamıza götürdü.

"İndirsene beni ağırlaştım ben"

"Normalde taşıdığım ağırlığın 3 de 1i bile değilsin karıcığım. "

"3 de 5 i olunca görürsün sen"

Gülümsedi. " Hayatım inan umrumda bile değil ben her halinle seni sevmeye devam edeceğim.

Yatağa uzandığımda o da yanıma uzandı. Yavuz'a sıkıca sarılıp başımı göğsüne yasladım..

 

 SON

BİTTİİİ inşallah beğenmişsinizdir.

Oy vermeyi unutmayın lütfen

oy sınırı 9

yorum sınırı 3

şimdilik bu kadar yeter canlarım

Sizi seviyorum 🦋

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%