@1buluttangelen
|
Arkadaşlar öncelikle hepinize Merhaba Çok uğraştığım bir bölüm yani sözlendikleri bölüm aklımdan çıkmış maalesef ki şöyle bir karar aldım 5. Bölümü silip tekrar yazacağım ve böylece daha düzenli olmuş olacak ve aklınız karışmayacak bu hatayı fark etmemi sağlayan arkadaşıma sonsuz teşekkür ediyor sizden de özür dileyerek bölümümü okumaya davet ediyoruuum
Hala Yavuz Efe'nin olduğu arabayı izlerken araba birden durmuştu. şaşkınca o tarafa doğru bakarken Yavuz Efe buraya koşmaya başladı. Tekrar kapının önünde durduğunda cebinden kırmızı bir kutu çıkarmıştı. Bana yaklaşıp, ''Bunu vermeyi unuttum, ben gidince aç.'' dedi. elimde kırmızı kutuyla kalakalmıştım. Yavuz Efe tekrar aracına ilerlerken konağın kapısını kapatıp odama koştum. Evin ablam arkamdan gelip ''Bu çocuk seni seviyor'' Dedi ve pişkin pişkin sırıttı.
Kutuyu elime alıp heyecanla açmaya başladım. Kapağın üst kısmına yapıştırılmış bir kağıt vardı. İlk önce onu açtım. İçinde şöyle yazıyordu.
Sarı giyer Güneş olursun.
Mavi giyer deniz olursun.
Belki bir gün,
Beyaz giyer gelinim olursun..
Not: Sonuncu 2 gün içerisinde gerçek olacak. :)
Yazdığı not üzerine epey bir mutlu olmuştum. Nedense içim kıpır kıpırdı. Bu çocuğa karşı ne hissettiğimi dahi bilmiyorken böyle şeyler yapması aklımı karıştırıyordu. Notun altında kalan bir tam altın ve beyaz pembe arası taşlı bir yüzüktü. Bu beni daha da mutlu etmişti, beni düşünmeleri çok güzeldi.
Yüzüğümü parmağıma taktığımda tam oturmuştu. Yüzük ölçümü nerden biliyorlardı ki? Çıkarmayı hiç istemeden yüzüğümle beraber aşağı indim. Mutfağa girdiğimde Avzem ablam ve Evin ablam beraber oturup bir şeyler konuşuyorlardı. Yanlarına geçtiğimde ikisinin de gözleri parmağıma kaydı. Evin ablam konuşmuştu ilk önce. ''Kızım bu çok güzel, hep mutlu olun bebeğim''
Mutluluğuma mutluluk katılırken, ''Teşekkür ederim ablam'' dedim
Avzem ablam yüzünü buruşturup samimi ve gerçek olmayan gülüş göndermekten başka bir şey yapmamıştı ama gözü dolmuştu. Katı davranmaya çalışıyordu, başaramıyordu. biliyordum özleyecekti, bende özleyecektim ama yine gelirdim ki...
Daha fazla dayanamayıp Avzem ablama sarıldığımda gözyaşları boşalmaya başlamıştı. Birbirimize daha sıkı sarılıp ağlarken Evin ablam da bize sarılmış ve ağlamamıza eşlik etmişti. tek dert ortaklarımdı onlar.
Ağlamamızı bitirip mutfağı toparladıktan sonra herkes odalarına dağılmıştı. Ben de salona geçmek istemiştim çünkü babam evde değildi, zaten olsaydı değil salona girmek kapısına bile yaklaşamazdık.
Evet, salona girmiştim ve kimse yoktu! Pardon ben öyle sanmışım. televizyonu açıp izleyecekken hala babamın odada olduğunun farkında değildim, ta ki seslenene kadar...
'' Kız senin yakanda ki ne öyle'' Babam öyle sorunca altınımı çıkartmayı unuttuğumu fark ettim. Kendi kendime ahlanıp tekrar başlıyoruz dedim. Hakikaten nasıl unutmuştum ya? Hemen saklamaya çalışıp ''Hiç bir şey'' diye geçiştirmem işe yaramamıştı.
''Bir de altın almış damadımız, hayırlı çocukmuş. Ama biliyorsun ki evlenmeden gelen altınlar senin değil bizimdir kızım.''
'Hayır bilmiyordum. Onlar benimdi.'' Ama tabii ki babama cevap verirsem olacakları biliyordum. Beni kilere kilitleyip aç susuz bıraktığı 5 günü unutmamıştım. Daha doğrusu unutmak mümkün değildi. Ablalarıma hele ki anneme bile yapan adama akıl sır ermiyordu. Sadece arada sırada iyi şekilde konuşur sonra yine hemen kötülemeye başlardı. Tıpkı Yavuz Efeler istemeye gelmeden önce ki gibi...
Babamın eli yakama uzanıp altını almaya çalışırken daha fazla sessiz kalamadım ve, ''Baba o altını bana aldılar, sana değil!'' dememe kalmadan ona cevap verdiğim için tokatının yüzüme inmesi bir oldu. ''Senin dilin de çok uzamış, bakıyorum da artık babaya cevap da veriliyor. Haddini bil!'' Dedi. Bende cevaben, ''Vermem. vermeyeceğim.'' Yüzüme bir tane daha tokat inmişti. Artık karşı koyamıyordum. Altını almıştı. Hiç bir şey diyemeden odama çıkmak zorunda kaldım. Allah'tan yüzüğümü görmemişti. Yoksa beni kimse durduramazdı.
yüzüğümü kutusuna koyup, üzgünce kutuya bakmaya başladım. O esnada içeri babamın girmesiyle yerimden sıçradım. Ben konuşmadan kurtulduğumu zannederken, elinde sopayla karşımda duruyordu.
Bir an afallasam da bunlara alışkın olduğum için artık ses etmiyordum. Kapıyı kapatıp kilitledi. Bugün beni kimse üzemez, artık üzülmem dediğim anda babamın varlığını unutmuştum. İyice yanıma yaklaşıp belime sopayla vurduğunda gözlerim kararmıştı...
😔😔😔
Bugün çok güzel bir gün olmasını Beklerken akşam yaşadıklarım yüzünden her yerim ağrıyordu. Odaya Evin ablamı çağırıp bana krem sürmesini istedim.
Ablam ne olduğunu bildiği için sorgulamadı. Belki de sorgulamak istemedi Çünkü daha çok üzüleceğimi biliyordu. Kremi sürdükten sonra çarşıdan aldığım en güzel kıyafetlerimi giyip kapının önüne indik.
Saçımı tamamen kapatmak istemediğim için bandana ile sabitlemiştim. Bizi almaya Yavuz Efeler gelecekti. Yine durduk yerde heyecanım artmıştı.Yarım saat bekledikten sonra gelmişlerdi.
Arabadan ilk önce Yavuz Efe indi. Bana doğru yaklaşarak "Kutuyu açtın mı? " Diye sordu. Bu soruyu sormasıyla dün yaşananlar aklıma gelince gözlerim dolmuştu. Yavuz Efe de bunu hissetmiş olacak ki sırtıma dokundu. Hemen kendimi düzeltip "Çok beğendim,çok güzel gerçekten" Dedim ve gözlerimin mutluluktan dolduğunu Yavuz Efe'ye inandırdım.
İki arabayla gelmişlerdi. Ben, Yavuz Efe ve Evin ablam bir arabaya, Annem, Rojbin anne, Avzem ablam ve Yavuz'un kardeşleri bir arabaya binmişlerdi.
Aslında Yavuz Efe tek ikimizin aynı arabada olmasını istemişti fakat Rojbin anne, "Olur mu oğlum öyle şey?''deyip yanımıza Evin ablamı vermişti. Ablam önde biz de arkada oturuyorduk. Yavuz Efe elini belime attığında aniden ona döndüm ve 'Ablam görecek' bakışı gönderdim
'Bişey olmaz' dercesine elini sallayıp göz kırpmıştı.
Hislerimi hala tam olarak çözemiyordum. Sonuçta zorla evlendirilmiş oluyordum fakat bu adam çok yakışıklıydı ve o böyle davrandıkça kalbim yerinden çıkıyordu.
Arabadan indiğimizde elimi tutmuştu. Bu sefer ona kötü bir bakış atıp elimi bırakmasını söyledim. Çünkü eğer insanlar görürse daha evlenmediğimiz için ayıplarlardı. Yavuz Efe el mahkum elimi bırakmak zorunda kaldı.
İlk önce nikahta giymek için bir elbise alacaktım. Dükkana girdiğimizde bir sürü kıyafet denemiştim ama hiç biri içime tam olarak sinmemişti. Yavuz Efe de giydiğim her elbiseye övgü yağdırıyordu. Nikahım yarın olacağı için bunu görebilirdi. Ancak çok kararlıydım, asla gelinliğimi görmeyecekti.
Hala dükkanın içinde gezerken gözüme bir elbise çarptı, çok güzeldi. Elime alıp bedenini söyledikten sonra denemeye gittim.
(Elbise bu)
Kabinden çıktığımda giydiğim şeyi sonunda beğenme hevesiyle elbiselerin olduğu yere döndüm. Herkesin gözü bana döndü. Yavuz Efe beni baştan aşağıya süzdü, büyülenmiş gibi bakıyordu.
Yanıma gelip "Çok güzelsin, çok yakışmış" Dediğinde gülümseyerek "Teşekkür ederim" Dedim.
Elbiseyi aldıktan sonra düğünüm için elbise almak için başka bir dükkana girmiştik. Üzgün olmam gereken yerde ben çok mutluydum.
İçeri girdiğimde birbirinden güzel gelinlikler bizi karşıladı. Yavuz Efe ne kadar ısrar edip yalvarsa da asla kabul etmedim ve dışarı gönderdim. Somurtarak çıkmıştı dışarı.
3-5 gelinlik denedikten sonra çok yorulmuştum. Tüm herkes çok güzel oldun dese de hiç birini beğenmemiştim. Evin Ablam ve Yavuz Efe'nin küçük kardeşi Heval benim için gelinlik seçmeye başlamışlardı. Derken ben etrafı gözetleyip yorgun gözlerle gelinlikleri incelerken gördüğüm gelinlikle ağzım açık kaldı. Evin ablama ve Heval'e söyleyip aramalarını bırakmalarını istedim.
Elime aldığım gelinlikle gözlerim ışıldarken hemen denemek için kabine koştum. Kapatması için annemden yardım almıştım.
Kabinden çıktığımda beni ilk annem görmüştü. Gelinliğimin arka sırt kısmı 5-6cm kadar açık olduğu için sırtımdaki morluklar gözüküyordu. Krem belimin ağrısını az da olsa geçirse de canım hala acıyordu. Annem derin bir iç çektikten sonra "her şey gönlünce olsun kızım" deyip yanağıma bir öpücük kondurmuştu. Bende gülümseyip anneme sarıldım.
(Gelinliğik için çok kararsız kaldım hangisini daha çok beğendiyseniz düğünde onla hayal edin benim gönlüm birincisinde:) )
Gelinliğimi diğerlerine gösterdikten sonra Rojbin anne yanıma gelip iki tane bilezik vermişti bana. "Hayırlısıyla gelinimiz ol kızım. " Deyip anlıma bir öpücük kondurdu.
Alışmaya başlıyordum bana çok iyi davranıyorlardı. Gelinlikçiden çıktığımızda Yavuz Efe'yi heyecanla beklerken buldum. Yazık sanırım ona gerçekten göstereceğime inanıyordu avcunu yalardı.
Bez poşeti eline almaya çalıştığımda vermedim. Aksine ona sinsi bir gülüş göndermiştim.
İşimiz bittikten sonra evlere geçmek için yine aynı sırada arabalara geçmiştik. Ben yüzük de alacağımızı zannederken Yavuz Efe bana sürpriz yapıp aldığını ve kendisinin de yüzükleri göstermeyeceğini söylemişti.
Buna kızsam da ses etmedim. Yoldayken gözü elime kaydı. Dün onun bana aldığı yüzüğü taktığımı yeni fark ediyordu sanırım.
Yüzüme baktığında çocuk gibi sırıtıyordu. Çok mutlu olmuştu demekki. Bende çok mutlu olmuştum ama dün olanlar sayesinde bu mutluluğun elimden alınmıştı.
Moralimi bozmamaya çalışarak Yavuz Efe'ye baktım. Ne zaman geldiğimizi bile anlamamıştım. Arabadan ilk Evin ablam indi. Arkasından ben de inecekken Yavuz Efe'nin elimi tutmasıyla ona döndüm. Yanağıma bir buse kondurmuştu. Şaşkınca ona bakarken sırıtıyordum.
İnmeden önce bir şeyi daha hatırladım. bu Yavuz Efe'nin saçlarımı da ilk görüşüydü! Bunu da saçlarıma bakıp, "Kızıl saçların o kadar güzel duruyor ki neden bunu daha önce görmemişim diye üzülüyorum." Dediğinde fark etmiştim.
Bu adam aklıma başımdam alıyordu. Kendime gelip arabadan kaçarcasına çıktım. Arabanın kapısını bile kapatmayı unuttuğum için Yavuz'un kahkasını duyabiliyordum.
Kimsenin bişey demesine müsaade etmeden odama çıktım. İlk önce babamın bulamayacağı bir yere saklayıp üstümü değiştirdim. Daha sonra da direk yatağıma yattım. Bugün olanlar gerçek olamayacak kadar güzeldi ama gerçekti.
Battaniyemi kafama kadar çekip bugün olanları düşündükten sonra uykuya daldım.. ------------------- ❤🔥❤🔥❤🔥-------------------- Vee bölüm sonuuu Bölüm nasıldı. Yazmak için çok uğraştığım bölüm oldu. Umarım beğenirsinizzz Görüşmek üzereee 🪻🪻
|
0% |