Yeni Üyelik
11.
Bölüm

10.Bölüm

@1ev3lns4

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın keyifli okumalar

 

 

"Çiçek öldükten sonra istediğin kadar güneş ol, bir daha gökyüzüne yeşermez."

 

 

 

Bir varmış bir yokmuş,Evet her masalın başlangıçı ya bir varmış yada bir yokmuş biz bugün varız belki yarın yokuz hiç bir gün için yaşicağımızın garantisi yok bugün sevdiğimiz insanlar yanımızda olur yarın ise bir bakmışız ki yanlarımızda yok olurlar,o soğuk toprağın içinde bakarız onlara, biz onlarla konuşuruz ama onlar artık bizimle konuşamaz ne kadar özlesekte bir daha geri gelimiceklerdi, bir daha onlara sarılamicaktık. İşte o zaman insan anlıyor çaresizliğin ne demek olduğunu işte o zaman anlıyoruz imkansızlıkgın ne demek olduğunu.

 

İnci bana doğru namluyu uzatmıştı bana sıkıcaktı ama Aysu önüme atlamıştı kız kardeşim benim için iki kurşunun hedefi olmuştu Aysu kollarımın dan yere düşerken onu tutuyordum vurulan ben değildim vurulan kız kardeşimdi şok içindeydim.

Leventin adamları inciye doğru ateş etmişlerdi ama inci depodan kaçıp gittmişti bile.

 

"Aysu!" die bağırdım sesim o kadar yüksek çıkmıştı ki. "Aysu,Aysu iyimisin nolur ölme Aysu nolur bırakma beni!"dedim yüksek bir sesle.

 

Aysu bana bakarak "Abla ben ölmek istemiyorum" dedi sesi o kadar kısık çıkıyordu ki.

 

"Neden yaptın bunu neden önüme atlatin" dedim.

Daha sonra levnete bakıp "Nolur bişey yap ölmesi levent nolur tugay ya yardım etsenize!"dedim yüksek bir sesle o kadar çok bağırmıştım ki sesim bütün depoyu kaplıyordu.

 

"Ablacım ölmiceksin sen yaşicaksın ölmiceksin" dedim. Aysunun ağızdan kanlar gelirken bana gülümseyerek baktı. "Sanırım çok zamanım kalmadı abla" dedi.

 

"Hayır ölemesin hayır böyle konuşma yalvarırım böyle konuşma sana bişey olmicak " dedim ağlıyordum.

 

"Abla" dedi yorgun bir sesle. "Lütfen ablacım lütfen yorma kendini" dedim.

 

Arkama dönüp "Tugay nolur ambulans çağırın Ayşe, gece nolur yardım edin" dedim.

 

"Abla öldükten sonra gidicegim yer güzel bir yermidir." Dedi. "Ölmiceksin ki nie böyle konuşuyorsun sana bişey olmicak böyle konuşma" dedim.

 

"Lütfen soruma cevap ver abla gözlerim kapanıyor seni duymaya bilirim" dedi. Ağlıyarak ona baktım "evet güzel bir yer" dedim hıçkırıklarimı durduramıyordum.

 

"O zaman gidicegim yerde görüşmek üzere abla" dedi.

 

"Hayır, hayır bişey olmicak hayır" dedim.

 

"Seni seviyorum abla" diyip gözlerini kapati.

 

"Hayır nolur aç gözünü aysu beni bırakıp gitme Aysu nolur aç gözlerini" dedim. Kardeşimin sıcak bedeni ellerimde soğumaya başlamıştı. Ayağa kalkıp "tugay yardım et nolur yardım et" dedim sesini çıkarmıyordu. Diğerlerin yanına koşarak gittim "yardım etsenize ölmesin ölmedi o gece bana yardım et nolur" dedim.

 

"Elmir yardım et,nisa bişey yap,Berk nolur hastaneye götürelim, Ayşe bak kardeşim orda öyle yatıyor yardım et bana,Ece lütfen" sesim o kadar berbat çıkıyordu ki "Yardım etsenize neden öyle duruyorsunuz!" Dedim sesim tüm depoyu almıştı.

 

Kardeşim ölmüştü, kardeşim benim için kendini feda etmişti ölmüştü daha 18 yaşında hayata gözlerini yumuştu, kardeşim kollarımında kayıp gittmişti,bir melek olmuştu.

 

Aysunun cansız bedenine koştum ona sarıldım üşüyordu belki bu yüzden bu kadar soğuktu. Onu ısıtmam lazımdı üzerimdeki ceketi çıkarıp üstüne örtüm ama ısınmıyordu ne yapsamda kardeşim ısınmıyordu,onu ıstamıyordum.

 

Levent yanıma gelmişti beni ayağa kaldırmıştı ambulansın sesini duyordum burda,ambulans gelmişti kardeşimi almışlardı bir ceset torbasına koyup fermuarını kapatmışlardı.

 

Tugay yanıma gelip bana sıkıca sarılmıştı onun kollarında kendimi serbest bırakıp ağlamıştım o kadar çok ağlıyordum ki nefes almakta zorlanıyordum "gecicek güzelim" dediğini duydum.

"Neden tugay neden kardeşimi benden aldılar o masumdu o daha küçüktü" dedim.

 

Tugaydan ayrılıp arabaya doğru yürüdüm bora kolumdan tutup " bu halde araba süremesin" diyip beni bizimkilerin olduğu bir aile arabasına bindirmişilerdi araba önümüzdeki ambulansı takip ediyordu gece yanıma gelip bana sarılmıştı hiç bir tepki vermemiştim "evin nolur kendine gel" dediğini duydum " bana kardeşimi getir gece" dedim.

 

Gece sesini çıkarmamıştı o da benim gibi sessiz olmayı seçti. Hastaneye gelmiştik arabadan hızlı bir şekilde inip kardeşimi götürdükleri yere doğru onları takip ettim.

 

Doktora bakıp "lütfen bir bakın belki ölmemiştir" dedim. Doktor bana hüzünlü gözlerle bakıp "başınız sağolsun ölüm tarihi 18.12.2024 saat 22:40" dedi.

 

O an zaman durdu sandım evet gerçekten zaman durmuştu evet o an zaman 18 kasımda durdu benim küçük meleğim öldü şimdi anlıyordum benim ellerimde benim küçük yıldızım kayıp gitti ben onu tutamadım ben ona sahip çıkamadım ben onu kaybettim bidaha bana gelemicek bir şekilde kaybettim onu.

 

"Hayır!" sesim bütün hastane koridorlarında duyulmuştu. Ayakta durmamiyordum kendimi yere bıraktım ellerimi yere vuruyordum belki acım biraz hafifler die "ölmedi ölmez!". Yanıma tugay geldi "ağla güzelim biraz daha ağla belki içindeki acı hafifler" diyordu.

 

Doktor morgun kapısında çıkıp "aysu Aktanı görmek için odaya gele bilirsiniz." Dedi.

 

Tugay ve levent kollarımın arasına girip beni ayağa kaldırmışlardı morgun kapısına doğru yürüdüm.

Kardeşimin cansız bedeni orda yatıyordu bembeyazdı,ona yaklaştım dudakları çok kuruydu, ona sarıldım "ablacım nolur affet beni" dedim.

 

Bir süre sonra beni dışarı çıkardılar yarın sabah cenazeyi alıp götürüceklermiş.

 

"Başın sağolsun evin" dedi nisa, o kadar kötü bir haldeydim ki kimse ile konuşmuyordum gözlerimden yaşlar süzülüyordu.

 

"Eve gidelim burda durmamız anlamsız" dedi levent

Bana yaklaşıp " sakın yanıma gelme burda kalicam" dedim. "Burda kalmak faydasız" dedi levent.

 

Levent beni zorlamıştı ayağa kalkıp yürmeye başladım. "Tugay evini kucağına al düşüp bayıla bilir" demişti.

 

Tugay yanıma gelip beni kucağına almıştı hiç bir tepki vermiyordum hiç bir şey yapmıyordum. Arabaya bindirmişiti beni emniyet kemerimi takmıştı oda yaralı olmasına rağmen bunu dert etmemişti sadece benimle ilgileniyordu. Arabayı sürmeye başladı arkdada leventin arabalarını gördüm.

 

Arabının radyo kısmında hasretinle yandı gönlüm çalıyordu.Ağlamaya ihtiyaçım vardı kafamı cama yaslayıp şarkıyı mırıldandım gözlerimde kanlı yaşlar... diyip ağlamaya başladım tugayın bana baktığını biliyordum ama hiç onun yüzüne bakmadım ve şarkıyı mırıldanmaya devam ettim çaresizlik yolu bağlar yokluğundan öldü gönlüm...

Bir süre şarkıyı kendi içimden söyleyip ağlamaya başladım o kadar çok ağlıyordum ki göz yaşlarım Arabının camlarını temizlemiş gibiydiler..

 

Tugay hiç bana karışmıyordu ağlamama izin veriyordu eğer ağlamayıp içme atarsam daha çok kötü olacağımı biliyordu. Eve gelmiştik tugayın git ama bir daha gelme dediği eve, bana git demişti ama kendisi beni buraya geri getirmişti.

 

Araba durmuştu tugay benim olduğum kapıyı açıp kucağına alıcağı sırada "bırak kendim yürüye bilirim" dedim.

 

Hiç sesini çıkarmadı arabadan inmemi bekledi, herkes arabadan inmemi bekliyordu, hepsi bana bakıyordu arabadan inince eve doğru yürüdüm gözlerim artık çok boş bakıyordum, kapıyı nehir açmıştı "evin iyimisin?" Olanları duyumuş olmalı evdekiler. İçeriye doğru girdim tugay arkamdaydı her an bayılma ihtimalime karşı arkamda duruyordu. "İncinin yaptıklarını duyduk evin başın sağolsun" dedi ela.

 

Koltuğa doğru oturdum boşluğa bakıyordum içimden ağlamak geliyordu dayanamıyordum nasıl bir acı böyle hiç hafiflemiyor. Kardeşimi yarın Sabah toprağa vericektik ama ben hala öldüğüne inanmıyordum inanmak istemiyordum.

 

Yanıma bora oturdu "gecicek kardeşim" dedi.

Ona bakıp "Ne gecicek neyin geçmesini bekliyorsunuz!" Dedim yüksek bir sesle. Tugay elimde tutarak "Evin biz seni çok iyi anlıyoruz zamanla herşey düzelicek."dedi.

 

Elimi onun elinden çekip ayağa kalktım "Neyin anlıyorsun tugay sen, ne anladın senmi beni anlıyorsun sen hiç bir zaman beni anlamadın,neyin anlamasından bahsediyorsun" dedim.

 

Gece yanıma gelip "Evin yorma kendi hadi gel biraz uyu" dedi. Elimden tutup yukarıya götürdü beni eskiden olduğum eşyalarımı alıp götürdüğüm odaya götürdü. Kapıyı açtı içeriye benimle beraber girdi.

 

Yatağa doğru yürüdüm, yatağın yanına oturdum gece yanıma gelip "istediğin kadar ağla"diyip bana sarıldı başımı onun dizlerinin üzerine koydum ağlamaya başladım.Gece saçlarımı okşayıp nini söylemeye başladı.Günde on çeşit giyer alelim nenide kınalım nenide belalım neninde neni...Cennete gönderseler alelim nenide kınalım nenide belalım neninde neni...

 

Gece saçlarım okşayıp nini söylerken ben hıçkırıklarımın içinde boğulmuş bir şekilde ağlıyordum. Benim güzelim yarın o toprağın içine giricekti.

 

Ben inci'nin ablasını bilerek öldürmemiştim ama o benim kardeşimi bile istiye öldürmüştü. Ben ondan ablasını almıştım o ise benden küçük kız kardeşimi almıştı.

 

Ben iki kadının katili olmuştum...

 

***

Sabah olmuştu giyinmiş aynaya bakıyordum gözlerimin altı morarmıştı öyle boş bir şekilde oturmuş kendimi izliyordum aynada karşımdaki katile bakıyordum.

 

kapım biri çalıyordu ama yine sesimi çıkarmıyordum "evin içeri giricem müsait misin" diyordu bu ses levent'in sesiydi. Ama ben yine cevap vermemiştim "evin iyimisin?" Yine susmayı tercih etmiştim sadece aynada kendimi izliyordum "evin içeriye giriyorum, cevap ver iyimisin?" Sesi baya korkuyla geliyordu. Kapımın açıldığını gördüm levent içeriye girmişti korktuğu yüz hatlarında beli oluyordu kendime zarar vereceğimi düşünmüş olmalı.

 

Rahat bir nefes vererek yanıma geldi "sen cevap vermeyince korktum" dedi. Yine konuşmamiştim "hazırsan çıkalımı?" dedi. Ayağa kalktım "annenle babanda aşağıda, haber vermişler"dedi. Ona bakıp "iyi yapmışlar" dedim.

 

Odadan çıkıp aşağıya doğru indim kimseden yardım istemediğim için tek başıma iniyordum aşağa levent tam yanımdaydı. Tugay ne kadar da bu durumdan memnun olmasada hiç bir şey demiyordu. Annem ve babam ayakta durmuş bir şekilde bana bakıyordular.

 

Babam bana bakıp "ne zaman söylicektin" dedi.

Öğrenmişti herşeyi katil olduğumu öğrenmişti

Yanıma doğru gelip "sen bize ne zaman söylicektin katil olduğunu" dedi. Babama bakıp "ben" diye bildim sadece.

 

Annem bana yaklaşıp sert bir tokat attı, attığı tokatla yere düştüm "keşki onun yerine sen ölseydin Allah'ın cezası" dedi. Annem herkesin içinde bana tokat atmıştı. Kafamı kaldırıp ona baktım "keşki anne" dedim.

 

Annem tekrar tokat atmak için elini kaldırmıştı'ki tugay annemin kolunda tutmuştu"üstüne gitmeyin o da iyi değil" dedi.

 

Annem ondan uzaklaşıp babamın yanına doğru gitti Tugay beni ayağa kaldırıp yüzümdeki tokat izine bakıp yumruğunu sıktığını görmüştüm.

 

"Bizim katil bir çocuğumuz olmaz" dedi babam. Evet haklıydı babam ben katildim.

 

"Senin gibi bir kızmız yok artık ben bugün küçük kızımı toprağa gömüyorum,ben bugün büyük kızımı toprağa gömüyorum" dedi annem.

 

Beni annem evlatlıktan red etmişti. Annem zaten beni hiç sevmemişti sevgisini hiç göstermemişti aslında annem beni yıllar önce evlatlıktan red etmişti ama bunu sözle söylemişti sadece davranışları ile dile getiriyordu şimdi ise hem davranışlarıyla hemde sözleri ile beni evlatlıktan red etmişti.

 

Babam bana bakıp "artık senin gibi bir kızmız yok ne halin varsa gör" demişti.

 

Çok büyük bir boşluk hissetim çünkü babam beni o evde tek seven kişiydi artık o da bana sevgiyle değil nefretle bakıyordu babam beni hayatından silmişti. Babam beni öldürmeden üstüme toprak atmıştı.

 

Duyduğum şeylerle ayakta duramicak haldeydim tugaya beni sıkı bir şekilde tutuyordu eğer o beni tutmasa şimdiye kadar yere düşmüştüm.

 

Tugay annemle babama bakarak "yeter görmüyormusunuz kızın halini susun artık" dedi. O kadar çok sinirlenmişti ki sinir damarlarını göre biliyordum.

 

Tugay beni alıp dışarı çıkarmıştı annem ve babamın daha fazla konuşup beni üzmesin istemediği hızlı bir şekilde arabaya bindirdi.

 

Levent'in adamları evin etrafını sarmıştı. Leventin evden çıktığını gördüm adamları arkdasindan geliyordu borada levnetin arkasındaydı onunda adamları her tarafı sarmıştı ikiside arabaya binmişti.

 

Tugay arabayı çalıştırıp sürmeye başladı bahçeden çıktık arabanın dikiz aynasında anne ve babamı görmüştüm son bir kere.

 

Tugay,levent ve bora arabalarından inmişti bende onlarla inmiştim. Cenazeyi önce yıkayıp daha sonra gömücektik.

 

Kız kardeşimi yıkamak için içeriye girmiştim annemde içerdeydi bizim kızlarda içerdeydi kardeşimin o soğuk bedenine bakıyordum cenazeyi yıkayan kadın bize nasıl yikicağımızı söylüyordu.

 

Bir süre sonra yıkama işlemi bittiğinde cenazeyi hazırlayıp tabutun içine koymuşlardı. Cenazeyi dışarda caminin tam ortasına bırakmışlardı.

 

Erkekler önde kadınlar arkada durmuştu "hakkınızı helal ediyormusunuz" diyordu hoca. "Helal olsun" diyordu herkes.

 

Tabutu almışlardı gömek için götürüyorlardı onların arkasında gidiyorduk. Aysu için kazılan mezara doğru ilerlediler ve tabutun yere bırakıp beyaz kefene sarılmış kız kardeşimi çıkardılar içinde mezarın içine dikkatli bir şekilde koyuyorlardı.

 

Toprak üstüne atıyorlardı herşey o kadar hızlı ilerliyordu ki ben sana boş bakışlarla kardeşimin cenazesine bakıyordum dualar okunduktan sonra herkes baş sağlığı dileyip gitmişlerdi.

 

Ben sadece mezara bakıyordum bir süre sonra annemle babamda gitmişti

"Bizde gidelim evin hadi" dedi nisa. "Siz gidin ben kardeşimle konuşmak istiyorum" dedim.

 

Mezara doğru yürüdüm ve o soğuk toprağa sarıldım "neden gittin neden beni bıraktın" dedim. "Senden başka kimsem kalmadı Aysu annem ve babam beni evlatlıktan red etiler biliyormusun nie konuşmuyorsun Aysu benimle" dedim ağlıyordum hemde çok dayanamıyordum canım çok acıyordu iliklerime kadar titriyordum "evin tek başına degislin ben varım " dedi tugay arkamdan ayağa kalkıp ona baktım " senmi varsın, sende artık yoksun tugay senin istemiyorum yanımda'da çevremde de hayatımdan çık git istemiyorum artık seni" dedim. Susmuştu hiç bir şey demiyordu bana "git istemiyorum seni git artık" dedim.

 

Herkes hayatımdan tek tek gidiyordu onun benim hayatımda kalması doğru değildi zaten kalmazdı artık çünkü ben onu kendi ellerimle ittiyordum onu istemiyordum hayatımda gitmesi daha doğru olacaktı annem ve babam beni hayatında istememişken onun beni hayatında istemesi doğru değildi zaten.

 

Tekrar dönüp kardeşimin mezarına oturdum ağladım olmuyordu yapamıyordum dayanamıyordum onsuz nasıl yapıcaktım ben.

 

Arkamdan birinin sesini duydum "Evin Aktan miray Yalçınkaya'nın cinayetinden sizi tutukuluyoruz" dedi.

Ayağa kalkıp arkama baktım polisler vardı karşımda.

 

"Eliniz de bir delil olmadığı sürece evini tutuklayamazsınız ayrıca tutuklama emriniz varmı" dedi tugay.

 

Ona git dememe rağmen gitmemişti burda kalıp beni korumaya çalışıyordu.

 

"Tutuklama emrimiz var evin aktanın babası Yavuz aktan kendi kızında şikayetçi olup elimize o güne dahil bir video verdi" dedi polis.

 

Duyduğum şeyle şok olmuştum babam beni şikayet etmişti babam kendi kızını polisin elinde vermişti ama doğru artık onun kızı değildim ben o da artık benim babam değildi onlar bugün bir kızını daha kaybetmişlerdi.

 

Anne ve babam kendi elleriyle kendi öz kızını toprağa gömüşlerdi...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bu bölüm nasıldı yorum yapmayı unutmayın.

 

Loading...
0%