@1ev3lns4
|
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın keyifli okumalar...
Severken vazgeçermi bir insan geçermiş işte ben vazgeçtim ben severken ölmeyi'de öğrendim kırılmış bir tabaktan farkım yoktu ben hiç mutlu olamicaktım ne ailem beni mutlu ede bildi ne arkdaşlarım neden sevdiğim adam ben herkes tarafından büyük bir hayal kırıklığı yaşadım yaşarken ölmek nedir onu tadım işte bende aslında bende tugaya aşıktım ama hiç fark etmemiştim hislerim'den emin olamamıştım ona ne kadar bağlı olduğumu bu süreçte anlamıştım keşki hiç sevmeseydim onu keşki değer vermeseydim keşki kalbimin bir parçasısı olmasaydı çabuk unuta bilirdim belkide o bana git demişti kendi yaptığı hatayı unutup beni suçlamıştı beni kendi elleri ile itmişti oysa ki eğer tüm bunlar olmasaydı belkide biz tekrar'dan beraber olabilirdik ama herşey çok geç o beni ikinci bir kadın yapmıştı,bana yalan söylemişti.
Levent'in evine geleli 2 hafta olmuştu bile benim toparlanmamı istiyordu bu yüzden beni yormuyordu yanıma gelmiyordu yemeğimi bile evdeki çalışanlara veriyordu onlar odama bırakıp gidiyorlardı evden dışarı çıkmıyordum benim için tehlikeli olurmuş dedi o yüzden sadece evde kalıyordum telefonum almıştı levent onun yerine başka bir telefon vermişti, aşağı inmiştim biraz hava almak istiyordum her yerde koruma vardı. Levent aslında Rusya'nın yer altında kirli işler yürüten bir mafyaymış incin'de beni öldürmek için tuttuğu adamlardan biri de orda çalışıyormuş levent rusya yer altının patronu olduğu için bu bilgi hızlıca kulağına gelmiş inci neden beni öldürmek istesin bunu anlamış değilim hala ona ne zararım vardı hiç bilmiyordum ama levent araştırma yapıcagını söylemişti ben de leventi bekliyordum 2 hafta boyunca.
Bana doğru çağrı geliyordu çağrı leventin kardeşiydi mühendisidi çok başarılı bir mühendis çünkü ismini baya duymuştum Çağrı çevik Öztürk her yerde baya konuşuluyordu çağrı yanıma gelmişti bana bakıp"iyimisin çok derin düşüncelere dalmış gibisin" dedi "evet öyle son 2 haftada yaşananlar beni çok yordu herşey bir rüya gibi geliyor ama aslında rüya değil" dedim elini omzuma koydu bir abi şefkati gibi bana baktı "Bunlarda geçer herşey zamanla" dedi "ne zaman gecicek çağrı ne zaman bitticek ben çok yorgun hissediyorum kendimi hiç bir şeyi anlamıyorum" dedim bana baktı gülümsedi çok içten gülümsüyordu "sabırlı ol" dedi ona bakıp "sabırlı olmayı denicem çünkü sabırlı olmak beni sıkıcı bir insan yapar" dedim gülümseyerek "hadi içeri geçelim ceren gelmiş seninle tanışmak istiyor" dedi "ceren kim" dedim "içeri geçelim tanışırsın" dedi.
Beraber eve doğru yürüyorduk levent evde değildi şirkete işleri varmış geç gelicegini söylemiş içeri girmiştik.
Ceren denilen kız salonun koltuğunda oturuyordu bizi görünce ayağa kalktı sarı saçları vardı dolgu dudakları boyu 1.65 gibiydi gerçekten güzel bir kızdı, cerene doğru yürüdük, ceren bana elini uzatarak "merhaba ben ceren levent abinin ve çağrı abinin kız kardeşiyim"dedi daha önce bir kız kardeşi olduğunu bilmiyordum açıkçası bende bana uzattığı eli sıkarak "merhaba bende evin" dedim.
Koltuğa oturduktan sonra yanımıza çalışanlardan biri geldi "efendim Erva hanım geldi" dedi. Çağrı çalışana bakarak "içeri alsana" bir süre sonra erva denilen kız içeri girdi "merhabalar" dedi erva. Çağrı ve ceren bir ağızdan merhaba dedi "çağır çıkmıyor muyuz"dedi "unutmuşum güzelim hadi çıkalım size iyi sohbetler" diyip ikiside çıkmıştı.
Ceren bana bakarak"Erva abimin sevgilisi aynı zamanda da benim yakın arkadaşım" diyip küçük bir açıklama yapmıştı.cerene bakarak"anladım" dedim. "Sen okul okuyormusun" dedi ceren. "Evet okul okuyorum bu sene üniversite sondu psikoloji bölümü okuyorum" dedim "aa ne kadar güzel" dedi ceren, "peki ya sen okuyor musun hangi bölümü okuyorsun" dedim "evet bende okuyorum ressamım bende" dedi.
Ceren'le baya kaynaşmıştık sohbetimiz baya sarmıştı birbirimizden bahsetmiştik Ben niye buraya geldiğimi açıklamıştım tabii bir sorunum olacağına onun yanına gelebileceğimi söylemişti buradaki herkese güvenmemi söylemişti tabii ben artık kimseye güvenmediğim için ona pek bir şey söylememiştim o da bir süre sonra yanımdan ayrılıp odasına gitmişti uyuyacağını söyledi Ben de salonda tek başıma oturup televizyon izliyordum tugay'ı merak ediyordum acaba ne yapıyor Bizim evdeki kızları da merak ediyorum şu an nasıllar 2 hafta boyunca onları görmedim tugay gerçekten beni aramamıştı onurlu biri olduğu için gururuna yenik düşmek istemediğini çok iyi biliyorum sonuçta onu iki senedir tanıyorum. Bir süre sonra evden çalışanlardan biri geldi yanıma "efendim bir istediğiniz varmı?" Dedi. Çok samimi bir çalışan olduğu için ona gülümseyerek baktım "hayır bir istediğim yok teşekkür ederim" dedim. İsmi çok merak ettiğin için tam gideceği anda ona seslendim "acaba ismin nedir?" Dedim. Bana bakıp "ismim hülya efendim" dedi ona gülümsedim sonra salondan ayrıldı mutfağa doğru gitti. Hiçbir şey yapmamama rağmen çok yorulmuştum kendimi çok yorgun hissediyorum salondan ayrılıp odama doğru çıktım biraz uzansam iyi olacaktı odama girip yatağa doğru uzandım ve gözlerimi kapattım...
*** Odamın kapısı çalmaya başladı kapı çaldığı için beni uyandırmıştı kapının sesi kalkıp kilitli olan kapıyı açtım kapıyı neden kilitledim bilmiyorum ama buradaki kimseye güvenmiyorum, sonuçta levent'in evinde kalıyordum ne kadar doğru bir seçim ben de bilmiyordum gelen kişi evdeki çalışanlardan hülyaydı ona gülümseyerek "bişeymi oldu hülya" dedim mahçup bir şekilde yüzüme bakarak "özür dilerim efendim sizi uyandırmak istemezdim ama levent bey geldi akşam yemeğine çağırıyor sizi" dedi. İyleştigim için levent artık yemeğimi yukarıya göndermiyordu bu yüzden beni aşağı çağırıyordu hülyaya bakıp "sorun değil hülya acıkmıştım bende sen git ben geliyorum birazdan" dedim. Beni onaylayarak gitmişti bende kenime çeki düzen verip aşağıya doğru indim, geldiğimde herkes yemek masasında oturuyorlardı erva,ceren, çağrı,ve leventin sağ kolu cesur vardı. hepsi beni bekliyorlardı onlara doğru ilerdim ve sandalyemi çekip oturdum.
"Nasılsın evin artık iyleşmisin sanırım" dedi levent. Ona bakıp " evet iyleştim eskisi gibi ağrım yok" dedim. "Hadi yemeğini ye " dedi kafamı salladım onaylayarak yemek masasında kimse konuşmuyordu herkes aşırı ciddiydi normalde ben levent'i bu kadar ciddi biri olduğunu düşünmüyordum ama gördüğünden daha farklı biri gerçekten.
bir süre sonra levent ayağa kalkmıştı yemeğini bittirip bana baktı "yemeğin bittiği zaman çalışma odama gel" dedi. Kafamı salladım onunla beraber cesurda çıktı. Bende yemeğimi yemeğe devam etti.
Yemeğim bittiği için masadan kalkmıştım yukarıya çalışma odasına gidecektim yukarıya doğru ilerledim bu ev gerçekten çok büyüktü bu kadar büyük olmasına ve şatafatlı olmasına da gerek yoktu ama işte Levent dekore etmişti ama o kadar da göze batmıyordu evdeki dekorasyonlar. Çalışma odasının kapısının önüne geldim kapıyı çaldım İçerden levent'in gel sesini duydum içeriye girdim Levent koltukta oturuyordu cesur da levent'in tam yanındaydı bilgisayardan birşeylere bakıyorlardı.
Levent bana bakıp "evin gel inci ile ilgili çok önemli bir şey buldum" dedi ne bulduğunu çok merak ettiğim için hızlı bir şekilde levent'in yanına gittim levent bana bilgisayarı çevirip gösterdi, gördüğüm şeyle şok oldum gördüğüm kızı, "bu kız incinin ölen ablası" dedi levent, şok içinde levente baktım nasıl incinin ablasımı "nasıl levent bu nasıl gerçek olabilir" dedim o kadar korkmuştum ki sanki tekrar 5 yıl öncesine gitmiş gibiydim "evin bunun yüzünden senin peşine adam takmış" dedi levent, ona Bakarak "levent incinin bu adamlarla bağlantısi ne inci o kadar parayı nerden buldu" dedim hala şoktaydım o kızının incin ablası olduğuna inanmıyordum "evin inci Mehmet Yalçınkaya'nın kızı inci sizi kandırıyor ablasının intikamını almak için sizin aranıza girdi" dedi " Mehmet Yalçınkaya kim?" Dedim. "Oda bir mafya çok güçlüdür gücünün üstüne güç tanımıyordum" dedi "senden daha çokmu güçlü" dedim "o kadar uzun boylu değil sana yardım edicem bu ölen ablası yani Miray Yalçınkaya senin öldürdüğünü biliyorlar büyük bir intikam alicaklar bu yüzden bu kadar sessizler çok dikkatli olmamız lazım ondan önce davranıcaz " dedi korkuyordum ama korkum bunlar değildi korkum 5 yıl önce öldürdüğüm kişinin incinin ablası çıkmasıydı 19 Eylül benim en büyük travma sebebimdim...
**** Yarım saat önce levent'in odasından çıkıp kendi odama geldim hala şaşkındım çok kötü şeyler olucak buna eminim inci beni öldürmek istiyor,bana cafede dediği şey aklıma geldi çok canın yanıcak o zaman ne demek istedigini anlamamıştım ama şimdi daha iyi anlıyorum inci beni o gün cafede tanışmıştı o yüzden bana o kadar garip davranıyordu beni nasıl tanımıştı hala aklım almıyor miray Yalçınkaya'nın öldüğü zaman her yere bakmıştık hiç bir yerde güvenlik kamerası yoktu olsada yüzüm görünmezdi ben o gün mirayı isteyerek öldürmemiştim bilerek yapmamıştım kaza ile olmuştu, inci hepimize ailesi olmadığını söylemişti şimdi ise levent'e öğrendiğim kadarıyla mafya bir babası vardı bizimle aynı evde kalmak bile planlıydı bana dostça yaklaşıyordu ama ne kadar şeytani bir tarafının olduğunu bile bilmiyorduk herkes şuan onu melek ve saf bir kız sanıyor ama onun aklında dolaşan sinsi şeyleri kimse bilmiyor elbet yüzleşicez...
Yatağımdan oturup olanları düşünürken kapım çaldı "gel" dedim gelen leventi kapıyı kapatıp bana baktı "bir süre daha evde kal dışarıya çıkma ben hal edene kadar" dedi bende ayağa kalkıp pencereye doğru ilerledim "her napıyorsan banada söyle çünkü bu senin meselen değil benim meselem" dedim oda benim yanıma pencereye doğru yürüdü "tek başına hiç bir şey yapamazsın tüm öğrendiğim şeyleri sana bildiririm sıkıntı etme" dedi. Aslında sıkıntı ediyordum çok gergindim neler olabileceğini az çok tahmin ediyordum "Evin bana güven ben seni sadece kız kardeşim olarak görüyorum" dedi. "Sanamı güvenim?ben kimseye güvenmiyorum levent!" dedim "Haklısın evin ama yapıcagın tek şey güvenmek eğer benden habersiz hareket edersen sadece senin başın belaya girmez herkes çok acı çeker " dedi "ben bilerek yapmamıştım levent istiyerek öldürmedim" dedim artık göz yaşlarımı tutamıyordum bu vebal'in altından nasıl kalkacağımın bilmiyordum 5 yıldır vicdan azabı çekiyorum. Levent elini omzuma koyup "Biliyorum evin o gün bende oradaydım cesedi beraber hal etmiştik gözden kaçırdığımız bişey olmalı" dedi "bende öyle düşünüyorum levent" dedim beni Kendine çevirip"artık üzülme evin olan oldu şuana odaklanmamız lazım " dedi "nasıl üzülmeyeyim 5 yıl boyunca sürekli mezarına gidiyorum beni affetsin die ama bir türlü bu vicdan azabından kurtulamıyorum" dedim "Evin gecicek herşey gecicek" dedi. Ne zaman gecicek ne ben neden levent biliyor ne olucak hiç bilmiyorum levent odamdan çıkmıştı bende pencereden dışarıya baktım bu gece ne kadarda çok yıldız vardı ama aralarında tek parlayan bir yıldız görünüyordu.
Gece olur gün eskir, aylar geçer yıllar eskir yolun yarısından sonra,insan eskir Eskimeyen bir kaç şey varsa hayata dair. Bir umut... Bir intikam... Bir yarındır...
Levent Evin odasından çıkıp kendi odama doğru ilerledim Mehmet Yalçınkaya ile ilgili araştırma yapmam lazımdı ölen bir kızı olduğunu söylememişti, inci soy aydını değiştirip tugayların içine sızmıştı incinin planı öğrenmem için o evde ecrini kullanıyordum tabi tugay ecrini evden atmasaydı daha çok işime yaricaktı benim inciye yakın olmam için farklı şeyler gerekiyordu o evde nisa vardı tugaya çok yakın onunla birlik olmam lazım o evde biri bana yardım etmeliydi bunun en doğrusu nisa olucak hemen telefonumu alıp cesuru aradım.
"Alo cesur bana tugayın evinde kalan nisa hakkında tüm bilgileri toplayıp getir" diyip telefonu kapattım bakalım neler olucaktı inci hala o evden gitmedigine göre bişeyler peşinde onun oyunu bozucam bu iş git gide daha tehlikeli bir hale gelicek inci o evdeyse o zaman sadece evin için orda değil benim peşimde de değil cinayet günü ben ve evinden başka kimse yoktu yoksa başka biri dahamı vardı.
Odamın kapısı çalmıştı gelen cesur olabilirdi bu yüzden "gel" dedim gelen kişi cesurdu "abi buldum nisa aydın'la ilgili bilgileri" dedi. "Getir koçum" dedim dosyayı bana verdi "sen çıka bilirsin git uyu dinlen" dedim "tamam abi hayırlı geceler" diyip odadan çıktı.
Elimdeki nisa aydın dosyasına bakıyordum kendisi bir yazar kitap yazıyormuş üniveristeyi bittirmiş 27 yaşında boyu 1.66 fotoğraflarına bakmaya başladım eğer bana ettiği küfürleri görmezden gelirsem gayet sakin biri derdim bu fotoğraflara bakınca ama asla değil şeytan tüyü var baya gözlemlenmiştim onu. Numarası adres bilgileri hepsi yazıyordu onu şimdimi arasam yarınmı arasam bilemedim şimdi aramaya karar verdim telefonumu alıp dosyada yazan numarayı yazdım armaya koyuldum.
"Alo kimsin?" dedi. Sesine bakılırsa uyumamış daha "merhaba nisa ben levent" umarım telefonu yüzüme kapatmazdı "nie aradın lan ayrıca telefon numaramı nerden buldun" dedi."nisa konuşmamız lazım çok önemli bir mesele var" dedim "nedir çabuk söyle"dedi "evde olan bitten herşeyi bana anlaticaksın"dedim "siktir git lan hainlikmi yapmamı istiyorsun kapatıyorum bir daha sakın arama beni" dedi. "Nisa dur anlatıcaklarım ilgini çeke bilir çok önemli evinin hayatı tehlikede" dedim. Eğer bunu demeseydim telefonu üzerime kapatacaktı nisa'ya olan biten her şeyi anlattım en sonunda kabul ettirdim evde olan her şey bana anlatacağını söyledi özellikle inci'yi çok dikkatli takip edecek ve onunla yakın arkadaş olacakmış eğer İnci ile yakın arkadaş olursa bu benim işime yarar İnci belki ona anlatabilirdi inci'nin davranışlarını gözlemleyeceğini söyledi.
Telefonum çaldığı an açtım arayan kişi linay'dı "Alo efendim güzelim bu saatte arama nedenin nedir? dedim. "Levent yanıma gelirmisin çok korkuyorum" dedi "Korkma nedenin nedir bebeğim" dedim "Bilmiyorum evde sesler geliyor lütfen gel" dedi "tamam ben geliyorum güzelim" diyip evden çıktıp arabama bindim.
Linanın evine gelmiştim arabayı park edip eve doğru yürüdüm kapının zilini çaldım kapıyı Lina açtı "hoşgeldin" dedi "Hoşbuldum" dedim bana sarılıp "seni çok özledim" dedi bende onu bakıp "bende seni özledim güzelim" dedim "gel içeri" dedi. İçeriye doğru ilerledim.
"Ne içersin?"
"Kırmızı şarap, lütfen" dedim
Mutfağa doğru ilerlerken topuklularından çıkan sesleri dinledim ev çok sessizdi.
Lina iki kadeh şarapla birlikte salona gelmişti bende çoktsn tekli koltuktaki yerimi almıştım.
Lina üstü oval biçimde cam olan sehpanın üzerine kadehleri bıraktığında Lina daha oturmadan uzanıp kadehimi elime aldım ancak içmedim kadeh tokuşturmadan içilmez çünkü.
"Çok sessizsin levent"
"Sessiz değilim aslında sadece seni izliyorum"
"Hiç yanıma gelmiyorsun beni ihmal ediyorsun"
"Üzgünüm güzelim seni ihamal etmek istemezdim ancak işlerim çok yoğun sanırım beni buraya çağırmak için küçük bir oyun oynadın değilimmi?" dedim.
"Yani birazcık ama seni gerçekten özledim"
Hiç cevap vermedim Lina sadece benim seks arkadaşımdı başka bir şey olmazdı kadehinden bir yudum daha aldıktan sonra dikkatlice sehpaya bırakıp ayağa kalktı. Aramızdaki birkaç adımlık mesafeyi kapatmak üzere yanıma geldi. Dizime oturdu ve ummadığım şekilde dudaklaarıma yapıştı. Evet bunu beklemiyordum ani bir hareket olmuştu benim için.
Alt dudağımı arsızca emerken dilinin kaçamak dokunuşları arzularımı harekete geçiriyordu.
Belinden kavrayarak kendime daha çok çekip göğüsüme yasladım. Lina'ın sakinlikle başladığı öpücüklerini alevlendirerek daha şehvetli olan öpücüklerle hislerini uyandırdım.
Ciddi anlamda dudakları çok lezzetli...
Gömleğimin düğmelerini açtığı eli usulca aşağı kayıp bacaklarımın arasına bacaklarımın arasına vardığında istediği yere rahatça ulaşabilmesi için bacaklarımı daha fazla açtım.
Onu kendime doğru çekip daha ihtiraslı öpücüklerle devam ettirdim. Kollarım var gücüyle lina'nın zayıf vücudunu kavradığında hırçınlığımın hazzı onu inlettmişti.
Belinden yukarı doğru kayan elim göğüsünü avuçladığında sertçe okşamaya devam ettim. Vücut sıcaklığının hızla arttığını hissedebiliyordum.
Pantolunumun düğmesiyle birlikte fermuarı açtıktan sonra elini boxerimden içeri daldırdı.
Onu öpmeyi bıraktım ve geri çekildim ikimizde nefes nefese kalmıştık.
"Yatak odasına çıkalım" sesim çok derinden çıkmıştı.
Lina'nın dudaklarına küçük bir öpücük kondurarak ayağa kalktım.
Yatak odasına girer girmez lina'nın sırtını duvara yasladım ve öpüşmeye devam ettik. Ellerim kalçalarını kavradığında pantolonum bacaklarımdan kayıp yere düştü. Topuklularıyla kalçalarıma baskı uygulayarak beni kendine bastırıyor,sertliğimi hissederek tüm hücreleri zevkle titretiyordu.
Yatağa ulaşmıştık çoktan linayı kucagimdan indirirken gömleğimin kalan düğmelerini açmıştı. Gömlegimi çıkarıp atmıştım yere. Boxerimin kemer kısmına parmaklarını takıp aşağı çekiştirmeye başladı.
Çıplak bacakları sarmış ve geceliği tamamen yukarıya çekilmişti. Dantelli külodunun ince kenarlarına parmağımı takarak ağır ağır çektim.
Uyluklarına kondurdugum sert öpücüklerle altımda kıvranmaya başladı.
Lina düşüncelere daldığım kısa sürede boynuma doladığı kollarıyla sertçe baskı uygulayıp beni yana devirip ve üzerime çıktı. Kalçalarıyla kasıklarıma baskı uygulamaya devam ederken geceliği başından çıkarıp yatağına kenarına attı.
Çıplak göğüslerine kayan gözlerim kocaman açılmıştı.
"Sevişirken altta olmaktan hoşlanmam" dedim net bir sesle.
" Sana izin vermelimiyim" dedi
"Ancak, bu gece benim kurallarım geçerli". Alt dudağını dişlediğinde bacaklarının arasına yasladım kasıklarımı. Sertçe baskı uyguladım. Kulağına eğilerek, "Anlaşıldım mı?" diye sorduğumda titrek nefesiyle sadece bir inliti döküldü dudaklarından.
Daha sert, daha arsız ve bu kez küçük ısırıklarla baskınlıgımı belli ettim. Bir süre daha seviştikten sonra onun nefes nefese kalmasıyla geri çekildim.
İkimizde yatağın kenarına uzanmıştık sevişmenin sonuna gelmiştik...
Telefonum'da mesaj bildirim sesi gelmişti ancak pantolunumu nerde çıkardığım bilmediğim için ayağa kalktım ve aramaya başladım önemli bir şey olabilirdi kapının orda düşmüştü pantolonum onu alıp telefonumu çıkardım gelen mesaj cesurdan'dı
"Abi Mehmet Yalçınkaya tugayı kaçırmış"..
Nasıl tugayı neden kaçırmış ne için amacı neydi.
|
0% |