@1ev3lns4
|
Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.
Yalancı da şeref olmaz...
Sabaha yakın uyumuştum bütün gece uyku tutmamıştı düşünmekten, karnın ağrım çok fazlaydı kendimi çok kötü hissediyordum aşağa inip bir ağrı kesici alsama iyi gelicekti. Aşağı indiğim zaman mutfağa doğru yürüdüm, mutfak dolabının içinde olan ilaç kutusunu alıp açtım ağrı kesici alıp çıktım mutfaktan, yukarıya kendi odama çıkıyordum leventin sesini duydum çalışma odasında cesur ile konuşuyordu tugayın ismi geçmişti kapı dinlemek huyum değildir ama tugayın adı olunca dinlemek istedim.
"Abi tugayı kurtarıcakmıyız" dedi cesur tugayı kimden kurtarıyorlardı.
"Bilmiyorum tugayı kaçırma anlamları ne hala anlamış değiliz" dedi levent
Tugayım kaçırlımış kim tarafından, kendimi biraz daha kapıya yaklaştırdım.
"Mehmet Yalçınkayanın bir planı olması lazım yoksa tugayı neden kaçırsın" dedi.
Ne? Tugayı,incinin babası Mehmetmi kaçırmış. Çok zaman kaybetmeden içeriye girdim içeriye girer girmez cesur ve levent bana baktı.
"Evin bişeymi oldu?" dedi levent.
"Tugayı Mehmet Yalçınkayamı kaçırmış levent ne zaman oldu bu olay" dedim
"4 saat oldu" dedi sakin bir sesle.
"4 saat oldu tugayın kaçırılması ve sen bana söylemedin ben duymasaydim ne zaman haber vermeyi düşünüyordun" dedim.
"Evin anlamya çalışıyoruz olayı araştırıyoruz zaten şuan tugayın nerde olduğunu öğrendik" dedi.
"O zaman bende gelicem" dedim.
"Hayır evin senin gelmen baya tehlikeli olabilir o yüzden gelmiceksin" dedi.
"Gelicem levent"dedim
"Israr etme evin gelmiceksin"diyip ikiside odadan çıktı.
Gidicem tugayı ben kurtarıcam benim yüzümden kaçırıldı Mehmet Yalçınkayanın istediği kişi Tugay değil benim.
Odama doğru ilerledim üstümü değiştirmeye gittim siyah bir kombin yapıp odamdan çıktım levent'in odasına doğru ilerledim levent'in odasına girip silah olan çekmeceyi açtım ordan iki silah alıp belimin arkasına taktım ve levent'in çalışma odasına doğru ilerledim tugayın nerde olduğuna dahil bilgi çalışma masasının üstündeki dosayada olmalı odaya girip masanın üstündeki dosaya doğru ilerdim Tahmin ettiğim gibi dosyanın içinde tugayın nerde tutulduğu yazıyordu çok zaman kaybetmeden,aşağa doğru indim bahçeye çıktım arabaların olduğu garaj kısmına yürüdüm ordan arabaların anahtarlarından birini aldım arabayı çalıştırıp sürmeye başladım korumalardan sadece iki kişi kapının önündeydi onları atlatmam kolay olucaktı o yüzden çok hızlı gaza bastım onlar daha ne olduğunu anlamadan önlerinden geçip gittim arabanın dikiz aynasına baktığım zaman görünüşte bir şey görünmüyordu hızlı sürmem lazımdı peşimden gele bilme ihtimalleri fazlaydı. Arabayı hızlı bir şekilde sürüyordum hızlı olmam lazımdı tugay iyi değildi bana ihtiyacı vardı her ne kadar beni ikinci bir kadın yerine koysada.
Tugay Gözümü açtığımda karanlık bir odadaydım neler olduğunu anlamamıştım en son kolumdan vurulduğumu hatırlıyordum bir sandalyeye bağlamışlardı beni yaralı kolum sızlıyordu kan ter içinde kalmıştım bir şey daha aklıma gelip gidiyordu evet inci aklıma geliyordu onunla evden çıkmıştık yemek yemeğe gidiyorduk daha sonra etrafımızı saran bir kaç adam olmuştu sonra onlarla kavga etmiştim daha sonra beni kolumdan vurup yaralamışlardı kafama sert bir darbe almıştım ve gerisini hatırlamıyordum baya işkence gördüğüm için kafamı kaldıracak halde bile değildim kapının açıldığını gördüm beyaz ışık karanlık odanın her yerini kapılıyordu yanıma bir adam geldi yüzüme bir su dolu kova döktü.
"Sonunda uyana bildin" dedi.
"Ya evin yada levent ikisinden biri seni kurtarmaya gelicek" dedi.
Ona doğru kafamı kaldırıp baktım "kimsin sen onlardan ne istiyorsun" dedim. Levent sikimde bile değildi ama eğer evinse konu herşeyin en önemli konusuna kadar bilmem gerekiyor.
"Kimiyim?" Güldü "ben kimim biliyormusun".
"Nerden bilicem oruspu çocuğu evinle bağlantın ne?" dedim.
Yüzüme sert bir yumruk at geriye doğru düştüm ve yanıma yaklaşıp "benimle düzgün konuş evlat yoksa sevdiğin kadını gözlerinin önünde öldürürüm" dedi. Adamlarını çağrıp beni düzeltmelerini söyledi.
"Ben Mehmet Yalçınkaya ölen kızım Miray Yalçınkayanın babası" dedi.
Hiç bir şey anlamamıştım miray kimdi bu adam kimdi evinle ne bağlantısı vardı.
"O kim? Evinle ne alakası var"dedim.
Gülüp bana baktı ışık tam yüzüne vuruyordu yüzünde bir bıçak yarısı vardı saçları hiç yoktu tamamen keldi. "Miray Yalçınkayanın katili Evin Aktan" dedi.
Duyduğum şeyle buz kestim evin bu adamın kızınmı öldürmüştü neden, ne için öldürmüştü.
"Yalan söylüyorsun evin kimseye zarar vermez evin yapmaz nasıl böyle bir şeyi İddaa edersin" dedim.
"Yalan öylemi neyin yalanı kızımın ölme sebebi tamamen evin aktan yüzünden ve suç ortağı levent çevik Öztürk yüzünden" dedi.
Ona bakarak "kanıtın varmı?" Dedim.
Adamlarından biri çantadaki bilgisayarı çıkarıp yere koydu bilgisayarı açtı bir kameradan çekilmişti dikkatli bir şekilde izlemeye başladım yerde yatan bir kız vardı ve cesedin başında evin yanında ise levent vardı bu nasıl mümkün olabilir.
"O yerde cansız bir şekilde yatan kişi benim kızım" dedi.
"Ne istyorsun" dedim.
" Önce evinin sevdiği herkeseten başlayıp tek tek onun gözlerinin önünde öldürürüp en sonunda onu öldürmeye planlıyorum" dedi.
"Bu asla mümkün olmicak elinden geleni ardına koyma hiç bir sikimde yapamazsın" dedim.
Adamlarını işaret edip üstüme yolladı yüzüme yumruk atmaya başladılar her yerim acıyla kıvranıyordu ama bunu beli etmedim evine asla dokunamicaklardı ben yaşadığım sürece sevdiğim kadına elini bile süremezlerdi eğer ona dokunmaya kalkışırlarsa onları diri diri yakıcağımdan hiç bir şüphe duymasınlar.
İçeriye biri girdiğini gördüm "efendim levent çevik Öztürk baskına gelmiş dışarda silahlı bir çatışma var çok kalabalıklar gitmelisiniz" dedi.
Levent buraya gelmişti beni kurtarmak için evindemi yanindaydı yoksa.
"Hiç bir yere gitmiyoruz bölgedeki adamları çoğaltın bugün onlardan biri ölücek burda" dedi.
Gülüp ona baktım "hiç şansın yok" dedim
"Dışarıya çıkıyoruz hızlı" dedi.
"Efendim bir dk"
"Noldu yine?"
"Efendim bir arabanın daha içeri girdiğini ve silahlı çatışmaya katıldığını gördük" dedi
"Kimiş o?"
"Bora yılmaz" diyip hızlı bir şekilde dışarı çıktılar.
Borada burdaydı bu sefer gerçekten hiç şansı yok gülüp bu iplerden kurtulmaya koyuldum.
İlahi bakış açısı İstanbul'un yollarında trafiği kapatan uzun bir konvoy görenleri şaşkınlığa düşürüyordu. En öndeki araba onlara eskortluk yaparken Levent çevik Öztürk onun hemen arkasındaydı. Arabaların içinde keskin nişancılar en az 3 arabadan oluşuyordu. Leventin gücünü hafife almışlardı çünkü levent Rusya yer altının en iyi mafyalarındaydı.
Ülke çapında bir güvelik şirketinin tek sahibiydi.
Yanında oturan cesur "borada oraya gidiyormuş" dedi cesur " depoya doğru yola çıktığını bilgisini aldık, tugay için oraya gidiyor."
Levent cesura bakıp "umrumda değil kimin gittiği tugay benim 10 yılık arkdaşımdı onun annesine söz verdim ve beni bilirsin sözümü hep tutarım ne kadarda aramızda bir düşmanlık olsada o her zaman benim kardeşim olucak"
"Ama şuan düşmansınız senin yardımını istemezse" dedi cesur kısacası.
"Şimdiye kadar öğrenmiştir evinin mirayi öldürdüğünü bu yüzden yardımı kabul edicektir"
"Çok hızlı gidiyrosun,biraz yavaşla" dedi cesur
"Kaybedicek tek bir saniyem yok evine ceza vermek için tugayı öldüre bilir"
Cesurun telefonu çaldığı an alıp açmıştı duyduğu şeyle korkuyla levente baktı "abi evin korumaları atlatmış buraya geliyor"
"Evin çok inatçı bir kız evin buraya gelmeden tugayı kurtarmamiz lazım"
Depoya doğru yaklaşmışlardı arabalardan inip levent tetikçilere bakıp "Deponun etrafını sarın!"dedi sert bir sesle. "Depodan çıkan her adamı indirin" dedi.
Levent'in nişancıları içinde uzun namlulu tüfekleri olan çantalarını alıp hemen işe koyuldular. Levent diğerlerine dönüp. Karşısında beş yüze yakın adam vardı. "Dağılın!"diyerek hızlı adımlarla depoya doğru yürüdü. Adamların bir kısmı önden depoya girerek levent için yolu temizlerken diğerleri onun için etrafına bir duvar örmüşlerdi. Gördükleri herkesi tek bir kurşunla indirirken hepsinin önceliği levent'i korumaktı.
Levent ve adamlarının depoya girmesiyle adeta yer yerinden oynadı. Yollarına çıkan her adamı acımasızca öldürüyorlardı.
Çok geçmeden adamların yarısını temizlemişlerdi bile.
Bora içeriye girmesiyle beraber levent'in işi kolaylaşmıştı.
Bora levente bakıp " burda neyşin var it herif" dedi. "Bende seni burdan gördüğüme çok sevindim diyemicem bora bey" dedi levent.
"Sen tugayın düşmanı degilmisin nie Kendi düşmanın kurtamaya geldin aklı hastası olduğunu duymuştum ama düşmanlığınızı unutucak kadar aklını kaybettiğini duymadım" dedi bora.
Hem konuşup hemde ateş ediyorlardı.
"Hiç bir sikim unuttuğum yok 10 yılık arkdaşım olduğunu için ve annesine söz verdim tugayı hep koricaktım"
Aşağıdaki tüm adamları nerdeyse temizlemişlerdi yukarıya doğru çıktılar.
"Bak kesin öyledir" dedi bora
Levent bir yandan ateş edip bir yandanda bu herifin sorduğu soruları cevaplıyordu. Bora bir kurşunu levent'in omzunun yanında gecicek şekilde ateş ettiği an levent'in sinirli bakışlarına denk geldi.
"Burdaki son kurşun sana sıkıcagım piç herif" dedi levent
"Noldu korktunmu levent bey"
"Burdan bir çıkalım ecdadını itinayla bellediğimde kimin korktuğunu anlicaz" diyip duvarın kenarına geçip ateş etmeye devam etti.
"Ben önden gidiyorum sen arkamdan gel bora"
" Ben neden arkandan geliyorum" dedi bora.
Levent bıkın bir sesle " o zaman sen önüme geç ben arkandan gelim" dedi
Bora önden çıkıp onlara doğru ateş edenlere ateş etmeye başladı Levent de arkadan ateş edenlere ateş etmeye başladı ikiside sırt sırta verip ateş etmeye başladılar tahmin etkileriden fazla adam vardı bu kata "el bombası" dedi bora onlara hazırlanarak atılacak bir el bombası vardı levent tam ateş edicektiki arkalarında bir silah sesi duydular el bombası aticak adama ateş edilmişti ateş eden kişi evindi, levent ve bora şaşkınlıkla evine bakıyorlardı çünkü evin gelmeden levent bu işi bittirmek istyordu ama planladığı gibi olmamıştı evin leventle boranın yanına gelip "tek kelime bile etmeyin" dedi. "Buraya gelmen tehlikeliydi" dedi levent. "Konuşmayı bırakta tugayı bulalım" dedi evin.
Bu katdaki adamların yarısını temizlemişlerdi Tugay bu kata bir yerlerde olmalıydı evin tüm odaların kapısını ayağını vurarak açıyordu. Arkasından bir adam çıkıp evinin elindeki silahı ayağa ile yere atmıştı dövüşmeye başladılar bu esnada bora silahla adama ateş etmişti bora evinin yanına gelerek "iyimisin yenge" dedi. "İyim bora" dedi evin boranın yenge demesine evin hiç takılmamıştı bile "vay yengeme bak sen bu dövüş yeteneklerini nerden öğrendin ayrıca sen silah tutmayı nerden öğrendin" dedi meraklı bir ses tonuyla bora. Evin boraya bakarak "şuan bunlar konuşulucak konular değil" dedi. Ve yerdekini silahını alarak belinin arkasına koydu.
Diğer odadan bir ses gelmişti evin,bora ve levent hızlı adımlarla o odaya doğru gittiler. Kapı kilitliydi levent silahın namlusunu kapının anahtarına doğru ateş ederek anahtar kısmını kırmıştı.
İçeriğe girdilerinde tugay bağlı bir şekilde sandalyedeydi evin koşar adımlarla tugayın yanına gitti tugay evine şaşkın bir şekilde bakarak "senin burda ne işin var" dedi. Evin tugayın önce ayağındaki ipleri sonrada ellerini çözdü. "Seni kurtamaya geldim" dedi evin.
Tugay önce evine sonra levnete baktı çünkü leventin onu kurtara bilicegi aklına bile gelmemişti tugay tekrar evine bakarak " keşki gelmeseydin senin için tehlikeli olabilirdi" dedi.
Levent tugaya bakarak "benden izinsiz geldi ona gelme demiştim ama dinlememiş" dedi.
Tugay baya dayak yemişti yüzü gözü hepsi şişti evin tugayin bu haline bakerken onun canı acıyordu aslında canı acımaması lazımdı tugayı da acı çekmesini istiyordu ama bu şekilde işkence görerek değil.
"Burdan çıkalım" dedi bora. Levent ve bora tugayın koluna girerek ona destek oldular tugay levent bakıp "ne zamandan beri düşmanlarına yardım ediyorsun" dedi. Aynı soruyu borada sormuştu levente bir iç çekip "düşmanım olabilirsin ama ben sözlerimi tutan bir adamım annene söz verdim seni hep koricam demiştim" dedi levent.
"Bugünde sözünü tutucağın zaman yani bunun için beni kurtardın" dedi tugay.
Leventin bu hareketi tugayı istemsizce güldürmüştü çünkü aralarındaki düşmanlık sadece bir kız yüzündendi aslında ikisinde bilmediği bir şey vardı Melis ikisinide kullanmıştı Melis ne tugayı nede leventi sevmişti melisin tugayı bırakıp levnete gittme nedeni sadece paraydı ama levneten bir karşılık alamiyınca levente ayrılmıştı ikiside bur gerçeği kabul etmiyordu özelikle tugay anlamak istemiyordu leventin ona ihanet ettiğini düşünüyordu hala ama gerçeği levent öğrenmişti melisin nasıl biri olduğunu o gün tugayın evine getirdiği Zaman öğrenmişti melis hakkında detaylı bir araştırma yaparak.
"Evet ve gördüğün gibi annene verdigim sözü tutuyorum" dedi. Levent tugayın annesini kendi annesi gibi gördüğü için ona çok saygı duyardı bu yüzden tugayın annesine verdiği tüm sözleri tutma gibi bir huyu vardı.
Levent ve bora tugayı odadan dışarıya çıkartırken evin belindeki silahı çıkarıp etrafı kontrol ediyordu evinin babası daha 17 yaşında silah tutmayı öğretmişti evin babası eski bir polis olduğu için ne olur ne olmaz bütün bilmesi gereken herşeyi öğretmişti ama tabi bunu ne tugay nede levent biliyordu, ama levent evini o halde görününce artık bişeyler bildiğine emindi.
Tugay evine bakarak " bırak o silahı elinde görmek hoş değil" dedi.
"Ne yapacağımı sana sormadım." dedi evin net bir sesle.
Tugay evinin ne kadar inatçı biri olduğunu bildiği için tekrar bir şey söylemedi gerçi konuşucak halide kalmamıştı o kadar dayak yemiştiki omrugaları ve kaburgaları iflas etmiş bir haldeydi.
En sonunda aşağıya inmeye başara bilmişlerdi aşağıya indikleri zaman Ayşe,Nisa,Ece,Gece,Berk,Elmir vardı bunlar buraya nasıl geldiler hiç bilmiyorlardı Ayşe koşar adımlarla tugayın yanına gitti "tugay abi iyimisin" ağlıyarak söylüyordu gerçekten tugayı abisi gibi görüyordu.
"İyim abicim ağlama bak bişeymi yok" dedi tugay onu rahatlatmak istiyerek.
"Tugay bu leventin burda ne işi var yoksa omu yaptı" dedi Berk.
Levent Berke bakarak " aynen amına koyim ben yaptım bir de üstüne üstlük tugaya yardım ediyorum" dedi.
"O yapmadı Mehmet Yalçınkaya diye biri kaçırmış beni" dedi tugay.
Evin ve levent birbirine bakmışlardı leventin tahmin ettiği gibi tugay öğrenmişti herşeyi Mehmet denilen adam tugaya herşey anlatmıştı peki neden hala evine ve Levente bişey demiyordu bu leventin aklını karıştırmıştı.
"Leventmi seni kurtardı" dedi nisa.
"Evet levnet, bora ve evin kurtardı beni" dedi tugay.
Herkes dönüp evine baktılar evinin elindeki silahı ve belindeki yedek silahı görünce gözleri kocaman açılmıştı evini tam tanmıyorlardı ayrıca tugayı terk edip gittmişti şimdi ise tugayi kurtarmak için geri gelmişti. Evin ne kadarda tugaya sinirli olsada onu asla ölüme atmazdi aralarındaki kızgınlığı bir kenara bırakıp gelmişti aynı şeyi levente yapmıştı aralarındaki düşmanlığı bir kenara atıp Tugayı kurtarmak için tüm adamlarını toplamıştı Levent aradaki düşmanlığı bittirmek istyordu ama oda gururunu düşünerek bunu yapmamışti bunun yerine tugayı kurtararak beyaz bayrak açmıştı.
Gece evine bakıp " evin seni çok özledim"diyip evinin yanına yaklaşıyordu ki "yanıma gelme gece çünkü benim fikrim hala değişmedi" dedi.
Evin hala sinirliydi bu öfkesini sadece tugaydan değil herkesten çıkarıyordu.
Gece olduğu yerde durmuştu evinin hala sinirli olduğunu biliyordu o yüzden ona pek bişey dememişti Berk geceye sıcak bir gülmesemeyle ona bakmıştı gece bunu görünce üzüntüsünü bir yana bırakıp evine hak vermişti.
"Çıkalım artık burdan her yer kan kokuyor" dedi ece.
Herkes çıkmaya koyulmuşken arkandan incinin sesini duymuşlardı leventin tüm adamları silahı inciye doğrultmuşlardı çünkü incin elinde bir silah vardı ve incin yanında evinin kardeşi Aysu vardı.
İnci aysuyu yanına silah tutarak getiriyordu levente bakıp "indir o silahları yoksa aysuyu vururum" dedi.
Herkes şaşkın bir şekilde inciye bakıyordu tabi bu duruma şaşırmayan levent,Evin,Nisa vardı.
Evin levente bakıp "indirmelerini söyle lütfen" dedi.
Levent elini yukarı kaldırıp işaret etti adamların hepsi levent'in işareti ile indirdiler silahlarını.
"Şimdi herkes susun ve beni dinlesin bu karşınızdaki gördüğünüz kız bir katil" dedi inci evini göstererek.
"Ne saçmalıyorsun inci" dedi tugay net ve bir o kadar sinirli bir sesle.
"Seni kaçırtan benim babam hepinizin buraya gelicegini biliyordum benim babam kim biliyormusunuz Mehmet Yalçınkaya"
"Neden bunu tugay abiye yaptın sen nasıl bir kızsın ayrıca evin hakkında doğru konuş" dedi Ayşe.
"Kes sesini muhatabım sen değilsin benim muhatabım evin ve levent" dedi inci.
İnci evine bakarak "5 yıl öncesini hatırlıyormusun Miray Yalçınkayayı nasıl öldürdüğünü benim ablama nasıl öldürdüğünü hatırlıyormusun evin!"
5 yıl önce İlk defa araba kullanmayı öğreniyordum bu sabah biraz sürümüştüm levent bana öğretmeye çalışıyordu gerçekten çok güzel araba kullana biliyor.
Bu gece parti vardı levnetle oraya gidecektik o yüzden hazırlanmam lazımdı bugün 19 Eylüldü havalar daha soğmamıştı ama yağmur çok fazlaydı parti için giydiğim kısa elbisenin üzerine bir ceket aldım belki üşürüm de giyerim die.
Leventi evinden ben almaya gidicektim ne kadarda yeni araba kullanıyorsun desede ben ısrar etmiştim sonunda ikna etmiştim arabanın anahtarını alıp evden çıktım arabaya binip sürmeye başladım hava güzeldi o yüzden sorunda yoktu leventin evine doğru yaklaştım telefonumu alıp onu aradım.
"Alo levent ben arabada seni bekliyorum gel hadi"dedim
"Hemen geliyorum" diyip telefonu kapattı.
Onu beklerken arabanın radyo kısmından müzik açtım, müzik beni bu hayata mutlu eden şeylerden biri olabilirdi.
Telefonumdann bir kaç fotoğraf çektim sonuçta bugün çok güzel hissediyordum kendimi o yüzden fotoğraf çekmek istedim.
Levent Arabının kapısını açıp içeriye girdi "bugünde çok güzel olmusun" dedi.
"Her zamanki gibi" diyip göz kırptım.
"İstersen ver ben sürim arabayı" dedi.
"Levent lütfen ya ben sürmek istiyorum alışmam lazımım" dedim.
"Biliyorum alışman lazım ama bu havalarda pek araba kullanmak doğru değil" dedi.
Ona göz devirip arabayı sürmeye başladım az kalmıştı parti yerine ulaşmamız. Birden bire şiddetli bir yağmur yağmaya başlamıştı önümü görmekten zorlanıyordum.
"Şimdi nerden çıktı bu yağmur" dedim sinirli bir şekilde.
"Yer degiştirelimi" dedi levent.
Korkmaya başladığım için kabul etmiştim sag park edip yer degiştiricektik ama bir anda karşıma biri çıkmıştı Arabının camın önünden görünüp aşağı doğru düşmüştü ellerim titriyordu şok olmuştum nerden çıkmıştı bu ben ona çarpıştım.
Levent bana bakıp "sakin ol ben şimdi bakicam" dedi.
"Ya ölmüşse eğer öldüyse ben naparim levent ben daha 20 yaşındayım hapse girmek istemiyorum" dedim konuşmaktan bile zorlanıyordum sesim hiç olmadığı kadar titiriyordu.
"Bekle evin bakıp geliyorum"
Levent arabanın kapısını açıp çıkmıştı dışarı ellerim o kadar çok titiriyorduki napicagimi bilmiyordum.
Levent benim olduğum kısmın kapısnı açmıştı "ölmüş" dedi.
Ağlamaya başladım istiyerek öldürmedim onu ben onu öldürmek istemedim nasıl karşıma çıktı bilmiyorum ama ölmesini istemedim ben bilerek öldürmedim onu hızlı bir şekilde arabadan çıkararak çarptığım kişiye baktım yerde kanlar içinde yatıyordu bizden başka kimse yoktu sokakta.
Levent bana bakıp "cededen kurtulucam sen hapse falan girmiceksin evin" dedi
"Nasıl kurtulucaz?" Dedim.
"Arabanın bagajına koyucaz daha sonrasinı düşnücez" dedi.
"Lütfen onu bir hastanenin önüne bırakalım hiç bir şeyden kurtulmayalim ben hapsede girerim" dedim.
"Evin saçmalamayı kes" dedi.
"Nolur bari hastanenin önüne bırakalım" diyip onu ikna etmeye çalıştım bir süre sonra bu dediğim şeyi düşünüp kabul etti ölen cesedi bagaja koydu daha sonra sürücü koltuğuna geçerek arabayı çalıştırıdı.
Bir süre sonra kameranın gözükmicegi bir yere cesedi bıraktık ölen kişinin kimlik bilgileri üstündeydi ismi miray Yalçınkayaydı ben bir kadının katili olmuştum.
Cesedi hastanenin önüne bırakıp bir uçurumun kenarına gelmiştik levent arabayi uçurumdan atıcagını söylemişti arananın içine bomba yerleştirmişti daha sonra arabayı iterek uçurumdan aşağı atmıştı arabanın içindeki bomba patlamıştı araba tamamen kül olmuştu.
19 Eylül benim en büyük yaramdı ben geçmişimden ne kadar da kaçmaya çalışsam yaralandığım yerden bir türlü kopamıyordum... Şimdiki Zaman/ilahi bakış açısı
İnci evine bakıyordu evet evin 5 yıl öncesini hatırlıyordu hiç unuta bilirmiydi o lanet günü.
"İnci ben bilerek yapmadım bilerek öldürmedim ablanı" dedi evin.
"Ne fark eder sen ablamı benden aldın!"
"Biliyorum hataliyim çok özür dilerim nolur affedin beni ben bu vicdan azabı ile yaşıyamıyorum zaten"
"Bir özür ile ablamı geri getire bilicekmisin"
"Hayır geri getiremem sadece beni affetmenizi istyorum"
"Hiç bir hatanın afi olmaz" Yalancı'dan şerefte olmaz!" dedi tugay yüksek bir sesle inciye bakarak.
"Benmi yalancıyım burda en büyük yalancı varsa o da evin!" Dedi inci
"Kes sesini düzgün konuş evinle" dedi tugay.
"İnci nolur Aysuyu bırak onun hiç bir suçu yok" dedi evin.
"Bırak inci kızı birazcık hatırım varsa sende bırak aysuyu" dedi tugay.
"Neden? sadece evin için bu kadar çabalıyorsunuz neden sadece o benim ablamın katili o ama burda hatalı suçlu olan benim" dedi inci.
"Evini duydun o zaman görmeden ablana çarpış bile istiye olmamış bu evin istiyerek birini öldürmez" dedi tugay
"İyi peki bırakıyorum aysuyu hadi Aysu ablanın yanına git."
Aysu evinin yanına doğru koşar adımlarla gidiyordu herkes rahat bir nefes vermişti Aysu evine yaklaşıp sarılmıştı "iyimisin ablacım" dedi evin. "İyim abla" dedi Aysu.
Evin inciye bakarak " teşekkür ederim inci" dedi.
"Hadi gidelim artık burdan" dedi levent.
Herkes dışarıya yavaş yavaş çıkıyordu İnci arkandan "evin" demişti. Evin incinin olduğu tarafa dönmüştü inci namluyu evine doğru uzatmıştı "rica ederim" diyip ateş etmişti.
Herkes evin die bağırmıştı ama vurulan evin değildi vurulan Aysuydu.
İnci aysuyu vurmuştu.
Wattpad bölümleri yayınlıyorum burayı yeni keşfettim çok fazla okur burda olduğu için yeni kitabımı burayada yayınlamak istedim.
|
0% |