Yeni Üyelik
15.
Bölüm

15. Bölüm

@1senaswriting

Keyifli okumalar🌹.

 

Gece çok geç saatte dönmüştük ve Zeynel ile konuşamayacak kadar yorgundum. Odaya girer girmez üzerimi değiştirip uyumuştum.

 

Sabah ondan önce uyandım. Banyoda işlerimi halledip uyanması için beklemeye başladım. Çok bekledim ama uyanmadı.

 

"Zeynel."

 

Cevap yok.

 

Dürttüm. Rahatsız olup diğer tarafa döndü.

 

"Zeynel kalk."

 

Yine kalkmadı. Sesimi biraz yükselttim.

 

"Kalksana be adam."

 

Benden tarafa dönüp gözlerini tam açmadan yüzüme baktı. Sonra beni tutup yatağa çekti. Ani olduğu için çığlık attım.

 

"Bağırıp çığırma da uyuyayım kadın."

 

Tek kolunun altına beni yatırıp uyumaya devam etti. Kayayı itsem belki biraz hareket ederdi ama Zeynel asla hareket etmiyordu.

 

"Bir şey konuşacaktım."

 

Ne gözünü açtı ne de ağzını açıp bir çift laf etti. Beni kolunun altında tutmaya devam ediyordu. Uykusu da çok derindi. O kadar şeye rağmen kalkma zahmetinde bulunmadı. Belki önemli bir şeydi.

 

Biraz daha uğraşsam da kalkmadı. Bir çözüm yolu düşündüm.Acaba kolunu ısırsam kızar mıydı? Denemeden bilemezdim ve kolunu tüm gücümle ısırdım.

 

Anında sıçradı yataktan. Ağzının içinde birkaç küfür ettiğini duydum. Ben ona gülerken o çok sinirli bakıyordu. Bu beni biraz gerdi.

 

Hızla yataktan kalktım. O da kalktı ve üstüme üstüme yürümeye başladı. Ben geri gittim o üstüme geldi. Nihayet kapıya geldiğimde o benden önce davranıp beni kendiyle kapı arasına aldı.

 

Ona fark ettirmeden kapıyı açmaya çalıştım. O ise bunu hemen fark ederek kapıyı kilitledi. Eli biraz anahtarın üstünde kaldı. Sonra anahtarı alıp yatağın üstüne fırlattı. Ben o boşlukta sıyrılmaya çalıştım ama ellerimi kavradı ve başımın üstüne koydu.

 

"Ne o karıcım? Aslan gibi ısırmıştın. Kediye mi dönmeye karar verdin?"

 

Utanmıştım. Hiç susmayan dilim lal olmuştu sanki. Yutkunurken bile zorlandım. Bacaklarımın arasına tek bacağını koydu. Kulağıma eğildi.

 

"Bu ısırığın karşılığı elbette olacak. Ama kolunu ısırmam."

 

Hâlâ sessizdim. Söylediğinde ciddi miydi suratına baktım. Hiç şaka yapar gibi bir hâli yoktu. Ellerimi yavaşça indirdi ve önümden çekildi.

 

Hemen yatağa koştum ve anahtarı aldım üstünden. İstese engel olabilirdi zaten ama olmadı. Kapıyı açıp kendimi dışarı attığımda Jade'yi görmeyi beklemezdim. Burda ne işi vardı ki?

 

"Yenge ne oldu sana? Kıpkırmızı olmuşsun."

 

Yerin yarılmasını ve içine düşmeyi çok istedim o anda. Konuyu değiştirmek istedim.

 

"Sabah sabah burda ne işin var Jade? Hayırdır?"

 

"Sabah değil dün akşam geldim. Aslında hastaneye gittim bir haber aldım ve dayanamayıp anneme söylemeye geldim."

 

"Neymiş o haber? Merak ettim bak."

 

Ellerini karnın üstünde birleştirip kocaman gülümsedi. Hamileydi anladım.

 

"Hamileyim."

 

Gülümseyerek ona sarıldım. Geri çekilip ben de elimi karnına koydum.

 

"Tebrik ederim sevgili görümcem. Allah tamamına erdirsin."

 

"Teşekkür ederim sevgili yengem. Allah sana da nasip eder inşallah."

 

Bir an düşündüm. Bir çocuğum olsa acaba nasıl olurdu? Ya da bir gün tekrar evlenir miydim?

 

Birlikte aşağıya indik. Kahvaltı sofrası hazırdı. Benim içim olan sandalyeye geçtim. Zeynel de gelmişti.

 

"Jade kızım da torun veriyor. Roza'm zaten yeni doğum yaptı. Ee diğer gelinlerim sizden ne zaman alırız güzel haberler?"

 

Zeynel'in babaannesiydi bunları söyleyen. Yutkunarak önümdeki tabağa eğdim bakışlarımı. Bu kadar insanın içinde böyle bir konun açılmasını hiç istemezdim.

 

"Size diyorum Hivda Almira. Ne zaman bebe?"

 

Ben konuşacaktım ki Zeynel elini elimin üstüne koyup tuttu. Ben ona bakarken o babaannesinin gözlerine mıhlamıştı gözlerini.

 

"Biz şu an için erken olduğunu düşünüyoruz dedâ. Saygı göstermenizi ve karışmamanızı bekliyorum."

 

Ona minnetle bakıp gülümsedim. Severek evlenmiş olsaydım her şey çok başka olurdu belki de. Belki cidden bir çocuğumuz olurdu.

 

"Aşirete de mi böyle diyeceksin Zeynel Ağa? Aşiret bebe bekler ağasından."

 

"Aşiret beklemesin ağasını. Bir bebe lazımsa Keyan olsun aşiret ağası."

 

"Benden önce abilerim varken bana düşmez ağalık."

 

Babaannesi çok sinirlenmişti Celil ağa da sessizliğini koruyordu. Sanki düşünür gibiydi.

 

"O vakit Jiyan'a gelin alınacak. Bir düğünle de duyuracak ağalığını."

 

Neden bu kadın başkalarının adına karar veriyordu ki? Belki Jiyan evlenmeyi istemiyordu.

 

"Yeter ana. Ben daha ölmedim. Aşiretimin ağası Zeynel'dir. Ben ölene kadar da öyle kalacaktır. Zamanı gelince bir bebesi olur elbet. Her şeyin bi zamanı vardır.

 

Jiyan'ı da evlendirecek değiliz. Bilmez misin Eroğlu hiçbir zaman kimseyi zorlamaz. Zorla evlilik de buna dahildir."

 

Şu an kalkıp Celil Ağa'nın alnından öpebilirdim. Adı haklı falan olmalıydı. Zaten kimsenin de ağalık gibi bir isteği yoktu.

 

Kadın yine hoşnutsuzdu. Ağzının içinde bir şeyler geveleyip masadan kalktı. Giderken de söyleniyordu.

 

❄️

 

"Ağam ağam!"

 

Çalışan kadınlardan biri telaşla girdi avluya girdi. Yüzü ağlamaktan ıslanmıştı. Celil Ağa'nın önüne gelince durdu. Bir an nefes almak için duruldu.

 

"Ne oldu? Ne bu hâl?"

 

"Ağam,Hatça hanımım kalp krizi geçirir. Yetişin ağam."

 

Herkes koşarak Hatice hanımın odasına yöneldi.Ben de merakımdan peşlerinden gittim. Çalışan kadın bir taraftan da durumu anlatıyordu.

 

"Kahvaltıda bir şey yemedi diye yemek götürdüydüm. Bi baktım Hatça hanımım kalbini tutar."

 

Odaya girer girmez Zeynel kucağına aldı babaannesini. Keyan ile Jiyan da yardıma koştu. Arabaya yatırdılar hep birlikte. Yanına Zişan anne oturmuştu. Biz de başka arabalarla düştük hastane yoluna.

 

Ne kadar süre içerde kaldı bilmiyorum ama doktor en sonunda çıkmıştı. Herkes merakla etrafında toplandı. Doktor gülümsedi.

 

"Durumu iyi. Kalbi sıkışmış sadece. Geçmiş olsun."

 

Doktor gittikten sonra odaya sırayla girdi insanlar. Biz de Zeynel ile birlikte girdik. Beni gören kadın başını diğer tarafa çevirdi.

 

"Bana bunu yaşatanı bi de yanıma sokarsın ha evlat? Yazıklar olsun sana."

 

Niye olanlardan beni suçluyordu ki? Ben nasıl sebep olmuştum?

 

"Onun ne suçu var deda? Ne yaptı kızcağız sana?"

 

Hışımla yüzünü bizden tarafa döndü. Suratını yine asmıştı.

 

"Onun yüzünden töremize,ananemize karşı gelirsin. Almışsın bir kusurluyu. Şimdi düzgününü al da beben olsun derim. Lafımı çiğnersin.

 

Ne zamandan beri lafımı çiğner oldun sen? Ne desem yapardın hep bu zamana kadar. Bu karın mı senin aklını karıştırıyor,kanına giriyor? Sözünü geçiremiyor musun karına ağa? Sussun diye ağzına iki tokatı atamıyor musun? Aşireti nasıl yönetirsin daha karını yönetemiyorsun."

 

Söylediği sözler çok ağırdı. Daha önce dediklerine tek bir kelime dahi etmemiştim ama bu sefer ki çok ağırdı. Gözümden akan bir damla yaşı hemen elimin tersiyle sildim.

 

Odadan çıkmak istedim. Zeynel beni durdurmaya çalışsa da buna izin vermedim. Çıkarken de hâlâ sesi kulaklarımdaydı.

 

"Sana kuma getireceğim bilesin. Baver'in bacısıdır kuma gelecek kız."

 

Gözümden akan yaşları kimse görmesin diye silmeye çalışıyordum ama beceremiyordum. Bir kadının gururu en güzel nasıl kırılır göstermişti bize Hatice hanım.

 

Araçlardan birinin anahtarını zor da olsa şoförlerden aldım ve hızla konağa gidip aynı şekilde de odama çıktım.

 

Gidecektim buradan. Nasıl geldiysem aynı o şekilde gidecektim. Bana alınan elbiseleri,değerli takıları her şeyi bir kenara bırakıp gidecektim. Gelirken hiçbir şey getirmediğim gibi giderken de hiçbir şey götürmeyecektim. Sadece biraz yol parası aldım ve çıktım odadan.

 

Konağın dışına geldiğimde Zeynel arabadan iniyordu. Onu görmemiş gibi davranarak diğer arabaya yöneldim. Önce onu aldığım gibi geri verecektim.

 

O bana yetişti ve beni durdu. Sabah nasıl duvarla kendi arasına almışsa şimdi de o şekilde arabayla onun arasındaydım.

 

"Bırak beni."

 

Dudaklarını yaladı. Kaşlarını olmaz dercesinde indirip kaldırdı. Ben çekilmek için bir hamlede bulunacaktım ki dudaklarıma kapanan dudakları buna engel oldular.

 

Aşk aşk dediniz buyurun efendim ilk adımları atıldı kaksksk

Loading...
0%