Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. Bölüm

@1senaswriting

 

 

 

Keyifli okumalar🦋.

 

 

 

Ne olduğunu idrak edememiştim. O an öylece kaldım. Ne karşılık verdim ne geri çekildim. Öylece şoka girmiş gibi kalakaldım.

 

 

"Zey-"

 

 

Bir nefes kadar uzaklaştık birbirimizden. Dudakları dudaklarıma değerken fısıldadı.

 

 

"Şş. Seni öyle kolay bırakmam."

 

 

Yüzüme baktı. Bir ifade aradı belki de. Gözümden yine yaş akmaya başladı. Eliyle sildi akan gözyaşlarımı ve iki eliyle sardı yüzümü.

 

 

"Zeynel ben. Düşündüm ki ayrılırsak her şey senin ve ailen için daha iyi olur."

 

 

Ellerinden kurtulmak için hamlede bulundum. O biraz geriye gidince ben olduğum şekilde kaldım. Sözlerime devam ettim.

 

 

"Boşanırsak başkasıyla evlenirsin. Ama evliyken senin başkasıyla evlenmen ne benim ne de o kadının isteyeceği bir şey olur. Gururumuz ezilir."

 

 

Kalbim acıyordu. O Zeynel'i kabul etmişti de ben nasıl fark edememişim. Aramızda açtığı mesafeyi kapattım. Bu sefer ben onu öpmek için hamlede bulundum.

 

 

Biraz eğildi ve onu öpmemi sağladı. Bu sefer yüzünü avuçlayan bendim. Gitmem gerekiyordu. Onun için ondan gitmem lazımdı.

 

 

"Ulan sence bebe,kuma umurumda mı? Ne olursa olsun ben senden geçersem bana da Zeynel demesinler."

 

 

Tekrar dudakları dudaklarımı bulduğunda ben neden bu kadar çok ağladığımı anlamaya çalışıyordum. Bir yandan öpüyor bir yandan gözyaşlarımı siliyordu.

 

 

"Ağlama artık. Her şey güzel olacak."

 

 

Ağlama diyince burukça gülümsedim. O da gülümsedi. Pek fazla gülmezdi ama bazen de kahkahayla gülerdi. Değişikti işte.

 

 

Beni kucağına aldı ve odaya girene kadar da indirmedi. Herkesin hastanede olması işime gelmişti. Bu şekilde odaya çıktığımızı görmeleri utandırıcı olurdu.

 

 

Yatağa yavaşça bıraktı beni. Ardından da üzerini değiştirmek için dolaba yöneldi. Dirseklerimin üzerine doğrulup onu izlemeye koyuldum.

 

 

"Önce senin üstünü değiştirelim."

 

 

Elinde tek parça bir gecelikle bana doğru gelmeye başladı. Cidden o mu değiştirecekti üstümü? Elinden çekerek aldım.

 

 

"Ben ken-"

 

 

"Sen yorgunsun. İzin ver."

 

 

Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım. Yataktan hızla kalktım ve dolaptan başka bir pijama takımı alıp banyoya girdim.

 

 

Odaya geri girdiğimde Zeynel de üstünü değişmişti. Bana şöyle bir bakış attı. O da aynı benim gibi başını sağa sola salladı.

 

 

"Benim seçtiğim daha güzeldi."

 

 

Evet o kırmızı geceliğim gerçekten çok güzeldi. Hem kısacıktı hem de derin göğüs ve sırt dekoltesi vardı.

 

 

"Bak ne düşündüm biliyor musun karıcım?"

 

 

Soran gözlerimle ona baktım. Bir an duraksayıp suratıma baktı.

 

 

"Niye bu akşam fazla sessizsin? Normalde çok konuşan sen dinleyen bendim."

 

 

Ben çok mu konuşuyordum?

 

 

"Ben mi çok konuşuyorum? Ağzımı açtığım mı var?"

 

 

Kollarımı önümde bağlayıp kafamı diğer tarafa çevirdim. Güldüğünü duydum. Sonra kafamı çevirip ona bakmamı sağladı. Alnımı öptü ve geri çekildi.

 

 

"Düşündüm ki biz balayı yapmadık karıcım. Balayına gidelim mi?"

 

 

Başımı hevesle yukarı aşağı salladım. Küçük bir çocuğa seni parka götüreyim mi demek gibi bir şeydi.

 

 

"Nereye gitmek istersen oraya gidelim o hâlde."

 

 

Nereye gidebileceğimizi düşündüm biraz. Aklımda birkaç yer vardı ama neresi daha iyi olurdu?

 

 

"Antalya veya Balıkesir olabilir."

 

 

"Balıkesir güzel olur."

 

 

Acaba Hivdalar da gelmek ister miydi? Yoksa Zeynel baş başa mı gitmek isterdi?

 

 

"Hivdaları da çağıralım mı?"

 

 

"Olur çağır. Gelirse Rozalara da sor."

 

 

❄️

 

 

Sabah erkenden Zeynel uyandırdı. Her yere erken mi gidiyordu acaba? Valizleri akşamdan birlikte hazırlamıştık. Hivda ve Roza da gelecekti. Bir haftalığına bebeğine annesi bakacaktı.

 

 

"Zeynel ne diye sabahın 7 sinde kaldırıyorsun?"

 

 

"Geç bile kalktın. Hadi giyin de çıkalım. Diğerleri bizi bekliyor aşağıda."

 

 

Hızlıca üstüme bir elbise giydim ve ayakkabılarımı da elime alıp merdivenlere yöneldim. Balıkesir sıcak mıydı acaba? Yine de her ihtimale karşı hem yazlık hem kışlık kıyafetler almıştım.

 

 

Aşağı indiğimizde diğerleri cidden hazırdı ve bizi uykulu gözlerle selamladılar. Hatta Adar hâlâ pijamalarıylaydı.

 

 

"Sen gelmiyor musun oğlum?"

 

 

"Geliyorum abi. Uyurum diye pijamayla kaldım."

 

 

Birlikte gülüştük. Zeynel ise memnun değil gibiydi. Sabah sabah gömlek pantolon giymişti. Hatta yola da böyle çıkıyordu.

 

 

"Hatçe deda hasta yatağındayken biz tatile çıkıyoruz. İçim rahat değil."

 

 

Diye ağzının içinde mırıldandı Hivda. Evet o kadın hâlâ hastanedeydi.

 

 

"Asıl bensiz gittiğiniz için rahatsız olsun için."

 

 

Elinde küçük bir valizle Jade merdivenlerden iniyordu. Keyan çıkıp valizini aldı elinden.

 

 

"Sen de mi geliyorsun Jade?"

 

 

"Siz de mi desen daha iyi olur abi çünkü Ömer de geliyor."

 

 

Peşinden de Ömer çıktı odadan ve elini kaldırıp 'Selam' dedi.

 

 

Oldu olacak Zişan anne ve Celil Ağa da gelseydi tam olsaydı. Alt tarafı kocamla tatile gidecektim.

 

 

"Adar git Jiyan abini çağır. Jade ara Havin ablanı hazır olsunlar. Önce Urfa'dan onları alalım."

 

 

Adar, Jiyan'ın odasına girerken Jade de Havin ablayı arıyordu. Ben ufak çaplı da olsa biraz şaşırmıştım. İşin ucu cidden Zişan anneleri bulursa şaşmazdım ama.

 

 

Jiyan ve kızı hazır bir şekilde geldiler. Onlar da küçük bir valiz yapmışlardı.

 

 

Jiyan çok sessiz sakin bir insandı. Hatta bazen varlığını unutuyordum da. Kızı da aynı onun gibiydi. İkisini de hep yemekten yemeğe görüyordum. Sessizce yemeklerini yerler sonra da yine odalarındaki o dünyalarına dönerlerdi.

 

 

❄️

 

 

Zeynel'in dediği gibi önce Urfa'ya gittik. Kahvaltı sofrasını hazırlamışlardı. Mecbur oturduk sofraya.

 

 

"Nerden esti Balıkesir?"

 

 

Havin ablanın sorusu hepimize yönelikti ama Zeynel cevapladı.

 

 

"Karım istedi."

 

 

"Ben de geliyorum."

 

 

Diyen Rezan'a Zeynel dik dik bakmaya başladı. Umarım aralarında kavga çıkmazdı.

 

 

İkisi de birbirlerinin gözlerinin içine içine bakıyordu. Yine de Zeynel dişlerini sıkarak 'Tamam.' demişti. Rezan ise sanki bir savaşta galip olmuş gibi gülüyordu.

 

 

Yemekten sonra araçlara bindik. Burdan Balıkesir'e kadar arabayla gitmeyi düşünmüyorlardır umarım.

 

 

"Zeynel Balıkesir'e kadar arabayla mı gideceğiz?"

 

 

"Yok be yavrum. Uçakla gidilecek."

 

 

Buraya geleceğimiz anda belli olmuştu. Ne ara uçak biletleri alınmıştı? Hadi onu geçtim dün Mardin'den almış olsa bile şu an Urda'daydık.

 

 

"Mardin'den gidecek olsaydık benim uçağımla gidecektik. Ama Urfa'da olduğumuz için Baver'in uçağıyla gideceğiz güzelim. Kafan karıştı anladım."

 

 

Uçak bileti alır gibi Uçak almış adamlar. Tamam ben de iyi bir aileden geliyordum. Hatta sosyetede bir adım vardı ama babamın ya da üvey abimin bir uçağı olduğunu hiç görmemiştim.

 

 

2 saatlik bir uçuş sonrası Balıkesir'e vardık. Yine hepimizi araçlar karşıladı. Çok kalabalık gelmiştik. O da yetmezmiş gibi bizi karşılamaya gelen insanlarla daha çok dikkat çekmiştik.Havaalanından çıkana kadar insanlar bize bakmıştı.

 

 

Cunda'ya vardığımızda 2 katlı bir evin pardon villanın önünde durdu araçlarımız. Otel bekliyordum ama böylesi daha iyiydi.

 

 

Kapılar otomatik açılınca büyük bahçeye girdik. Bahçesi çok güzeldi. İnsanın böyle deniz manzaralı evi olduktan sonra hiç çıkmazdı evden.

 

 

Bahçeden bir adam elinde bahçe malzemeleriyle bize doğru gülerek geliyordu.

 

 

"Hoşgelmişsiniz Eroğlu ağaları. Hoşgelmişsiniz Karaca ağaları."

 

 

Adam bizi selamladıktan sonra bahçıvan kulübesine girdi. Acaba orda mı yaşıyordu adamcağız? Yaşlıydı da. Kimsesi de mi yoktu?

 

 

"Yazık adamcağız orda mı yaşıyor?"

 

 

Zeynel gülerek beni göğsüne yasladı.

 

 

"Güzel kalbini sevdiğim. Endişe etme Müslüm abinin evi arabası bizimle çalışmadan önce de varmış. Burada yaşamıyor yani. Bahçe işlerini hallediyor evine gidiyor."

 

 

İçim biraz da olsa rahatlamıştı. Kapıya geldiğimizde Zeynel zili çaldı. Sanırım evde de çalışanlar vardı.

 

 

Kapı birkaç saniye içinde Şeyma tarafından açıldı. Evet açan Şeyma'ydı.

 

 

"Ay nerde kaldınız? Bir an beni ektiniz sandım."

 

 

Herkesten önce benim boynuma sarıldı hatta atladı. Burda ne işi vardı ki?

 

 

"Zeynel eniştem sağ olsun. O çağırdı ben de geldim."

 

 

Zeynel de benim arkadaşlarımla benden daha çok görüşür olmuştu. Şeyma'nın uzun bir ıslık çaldığını duydum.

 

 

"Kim bu yakışıklı?"

 

 

Baktığı noktaya baktım. Rezan'a bakıyordu. Rezan da ona bakıyordu. Şeyma beni geçip onun önünde durdu.

 

 

"Rezan ben."

 

 

Diyerek elini uzattı Rezan. Şeyma da kendini tanıştırdı. Bu kız böyleydi işte. Aklından da kalbininden de geçeni pat diye söylerdi.

 

 

El sıkışıp tanıştılar. Zeynel hiç hoşnut değildi. Rezan ve Şeyma ise gayet mutluydu. Bunlar birbirlerine aşık olmazdı değil mi?

Instagram @1senaswriting

Loading...
0%