@1senaswriting
|
Keyifli okumalar 🌸
Babamın vefatının üstünden 4 ay geçmişti. Babam vefat ettiği için düğünü ertelemiştik. Oğuzhan daha fazla ertelemek istemiyordu. 10 gün sonra düğünümüz olacaktı.
Sürekli planlar yapmıştım ama hiçbiri tutmamıştı. Oğuzhan'ın haberi olmamalıydı. O yüzden hiçbir zaman nişan atmaya kalkışmadım. Madem o beni bırakıp gitmiyordu,o zaman ben onu bırakıp gidecektim.
Aklıma bir anda bir fikir geldi. Evde şu an tektim. Kaçabilirdim ama nereye? Beni arayan hiç kimse yerimi bulmamalı. Öyle bir yer olmalı ki daha önce hiç gitmediğimiz,abimin ya da Oğuzhan'ın aklının ucuna bile gelmemeli.
Yanıma hiç kıyafet almadım. Bütün değerli takılarımı ve paramı yanıma aldım. Evin,arabanın anahtarını ve kartlarımı bıraktım. Her gün nasıl çıkıyorsam bu evden bugün de öyle çıktım. Diğer günlerden tek farkı bu sefer geri dönmeyecektim.
Taksi hemen gelmişti. Nereye gideceğimi bilmiyordum. Taksicinin "Nereye abla?"sorusuna cevap vermedim. "Otogara."dedim çok ani bir kararla. Otobüs bulursam bu gece giderdim.
Otogara geldiğim zaman taksiciye parasını vererek indim. Biletlerin satıldığı yere yavaş ama emin adımlara yürüyordum. "Bir sonraki sefer için bir bilet lütfen."Bir sonraki sefer nereyeydi bilmiyordum. Gittiğim yerde beni ne bekliyordu bilmiyordum.
"Buyurun hanımefendi." teşekkür ederek bileti elinden aldım. Kendime oturacak bir yer bulunca da bileti açtım.
Mardin...
Bundan sonraki hayatım Mardin'de mi geçecekti? Daha önce hiç gitmediğim bir şehir. Tam da böyle olsun istemiyor muydun Almira? Hiç gitmediğin,kimsenin bilmediği o yer sana sunuldu. Bilet bir saat sonrası içindi. Beklerken Mardin hakkında biraz araştırma yaptım. Yaklaşık bir günüm yolda geçecek bu iyi değil. Uçak ile birkaç saatte gidebilirmişim.
❄️
Nihayet Mardin'e varmıştım. Telefonumdan bir otel buldum. Gecenin henüz erken saatleriydi otel de yürüme mesafesindeydi. Yürüyerek gidebilirdim.
Telefon dünden beri kapalıydı. Bir sürü bildirim gelmişti. Abim,Oğuzhan,Şeyma. Defalarca aramışlar,bir sürü mesaj atmışlar.
Göz alan beyaz ışık... Acı bir fren sesi... Sonrası mı? Sonrası yok...
Zeynel'den
"Abi dikkat et."
Keyan'ın söylediğini son anda duydum ve ani bir fren yaptım. Birine çarpmıştık. Hemen arabadan indik. Kafasında kan vardı. Dikkat ettim ve nabzını kontrol ettim yaşıyordu.
"Yaşıyor mu?"
"Çok şükür yaşıyor hadi hemen hastaneye götürelim."
Keyan kucağına aldı ve arka koltuğa yatırıp yanına oturdu. Ben de hemen arabayı çalıştırdım.
"Bu saatte yol kenarında ne işi vardı acaba?"
"Hayat kadını olmasın abi?"
Altındaki pantolon ve üzerindeki bluz ile pek de hayat kadınına benzemiyordu.
"Saçmalama Keyan. Hem hayat kadını olsa bize ne olmasa bize ne?"
"Abi hastaneye gitmeyelim. Çok olmasa da alkol aldık. Polis,soruşturma falan gece gece uğraşmayalım. Bizim çiftlik evine gidelim en iyisi."
Keyan haklıydı. Evdekiler telaş yaparlardı. Yön değiştirip çiftlik evine sürdüm.
Almira'dan
Başımdaki ağrı beni uykudan uyandırmıştı. Gözlerimi açıp bir süre tavana baktım. Sonra da etrafıma. Burda ne işim vardı?
Buraya nasıl geldiğimi düşünmeye başladım. Beynimde fren sesi uğulduyordu. Son anda durmuştu araba. Ben sanırım korkudan bayılmıştım.
İçeriye elinde tepsi ile bir adam girdi. Tepsiyi odadaki masanın üstüne bırakıp bana yaklaştı. "Ağrın ya da kırığın var mı?" Bunu söylerken de başıma ve kollarıma bakıyordu.
"Başımda ağrı var."
Başını olumlu anlamda salladı. Beni doğrulttu ve az önce bıraktığı tepsiyi getirdi.
"Adım Keyan. Senin ki?"
"Almira."
Çorbayı bana verdi ve konuşmaya başladı.
"Dün akşam sana arabayla çarptık. Hastaneye götürmedik çün-"
Lafını kesen odaya başka birisinin girmesi olmuştu. Tıpkı Keyan'a benziyordu. Sadece ondan biraz daha büyük ve uzun boylu duruyordu.
"Gel abi ben de Almira'ya olanları anlatıyordum."
"Adın Almira demek. Benim de Zeynel." Elini tokalaşmak için uzattı. "Memnun oldum" diyerek elini sıktım.
Demek bana arabayla çarptıklarını sanıyorlardı. Çarpmamışlardı ben korkudan bayılmıştım.
"Bana çarpmadınız. Ben bayılmışım.Gayet de iyiyim. Sağ olun orda bırakıp kaçmamışsınız. Çantamı verin de gideyim ben."
"Önce seni bir hastaneye götürelim olmaz öyle."
Olan olmuş bu saatten sonra götürseler ne olacaktı?
"Bayıldığım zaman niye götürmediniz?"
"O an sarhoş değildik ama içmiştik. Polis falan uğraşmamak için sabahı bekledik."
En iyisini yapmışlar. Abimle Oğuzhan'ın işi belli olmaz tüm hastaneleri kontrol ettirir bunlar. Hatta başlamışlardır kesin.
"İyi yapmışsınız. Ben artık gideyim." diyerek ayaklandım. Çantamı verseler de bir an önce gitsem şurdan.
"Ee verin çantamı."
"Keyan ver Almira'nın çantasını. Sonra da gideceği yere kadar götür."
"Ben de çanta falan yok."
"Bende de yok."
Nasıl ya? Çantam kayıp mıydı? Her şeyim onun içindeydi. Sadece kimliğim telefon kılıfının içindeydi. Onu da sürekli kaybediyorum diye oraya koymuştum.
"Çantamı orda mı bıraktınız? Her şeyim onun içindeydi."
Çoktan çalan çalmıştır. Karakola da gidemezdim.
"Tamam polise gideriz bulunur."
"Polis mi? Asla olmaz."
O sırada telefonum çalmaya başladı. Şeyma arıyordu. Telefonu alıp salondan çıktım.
"Efendim?"
"Nasılsın?Nereye gittin?"
"İyiyim. Şu an nerde olduğumu söyleyemem. Bir de şey çantamı kaybettim. Banka hesabı açtıracağım. Bana biraz borç para ayarlar mısın?"
"Tabi arkadaşım ne zaman dersen hallederim."
"Çok sağ ol. Sonra yine ararım seni."
"Oğuzhan ve Yiğit abi deliye döndü. Gerekirse tüm dünyayı ararız diyorlar."
"Abartmasınlar. Neyse görüşürüz."
Telefonu kapattım. Tüm dünyayı arayacaklarmış. Arasında bulsun bakalım. Camdan dışarıya baktım ne bir ev ne bir araba. Her taraf ağaçtı.
Diğerlerinin yanına döndüm. Aralarında bir şey konuşuyorlardı beni görünce sustular.
"Anlat bakalım. Niye polise gitmek istemiyorsun?"
Tabi ben de hemen anlatacaktım zaten. Ne diyecektim abim ve nişanlım peşimde o yüzden gitmek istemiyorum mu?
"Çünkü gerek yok giden para olsun değil mi? Ben iyiyim ya."
Keyan'ın telefonu çaldı açmak için yanımızdan uzaklaştı.
"Bir şeyler karıştırıyor gibisin ama hadi bakalım."
"Yok ne karıştıracağım?"
Cevap vermedi Keyan geri döndü. "Jade aradı bizi merak etmişler."
"Sen ne dedin?"
"1 saatte geliyoruz dedim."
Kafasını olumlu anlamda salladı. Ellerini dizlerine vurarak kalktı. "Hayde gidelim o zaman."
Birlikte kalktılar. Ee bunlar gidecekti ben burda mı kalacaktım? Dağın başında.
"Ben nereye gideceğim? Burayı bilmem etmem."
"Şimdilik bizimle konağa gel. Sonrasına bakarız."
❄️
Yaklaşık bir saat sonra büyük bir evin önüne gelmiştik. Onlar inince ben de mecburen peşlerinden indim. Yavru ördek gibi peşlerindeydim.
Eve girdiğimiz zaman bir grup insan hep birlikte oturmuş muhabbet ediyordu. Bizi gören yaşlı bir adam elini sakalına attı düşünüyordu sanırım.
"Hoşgelmişsiniz. Gece nerdeydiniz?"
İkisi de yavru kedi gibi bakıyordu. Hâllerine gülmek istedim ama kendimi tuttum.
"Arkadaşımıza gittik baw. Geç olunca da orda kaldık."
Yalan. Ya da doğru da olabilir. Belki beni oraya bırakıp sabah gelmişlerdir.
Yaşlı adam sakalındaki elini çekip parmağı ile beni gösterdi.
"Kim bu hanım kız?"
O an sanki oradaki herkes bana bakmaya başladı ya da ben öyle hissettim.
Bir anda bir kadın ağlamaya başladı. Ne olduğunu anlayamamıştım.
"Keyan ağa yoksa üstüme kuma mı getirdin bu kadını?"
Keyan evliydi demek. Karısı da beni kuma mı sanmıştı?
"Saçmalama Roza. Ben senin üstüne neden kuma getireyim. Hamile hâlinle seni neden üzeyim?"
Hamilelik hormonları dedikleri böyle oluyordu sanırım.
"Öyleyse kim bu kız? Niye burda?"
Ben tam kendimi açıklayacaktım ki Zeynel benden önce konuştu.
"Ben kaçırdım. Birbirimize sevdalıydık. Abisi vermek istemediği için kaçırdım."
Instagram @1senaswriting |
0% |