Yeni Üyelik
23.
Bölüm

23. Bölüm

@1senaswriting

Finale son 2 🥹

 

Keyifli okumalar🏵.

 

Şeyma'nın kınası için İstanbul'a gelmiştik. Kınayı burda düğünü Urfa'da yapacaklardı. Yine Zeynel ile gelmiştik. O beni Şeyma'nın yanına bırakıp gitti.

 

"Nasıl heyecanlıyım bir bilsen Almira."

 

"Elbet olacaksın. Düğün bu."

 

Ayarladığı defleri süslüyorduk iki elden. Beni nedime yapmıştı. Bir de kurdele yaptırmıştı. Üstünde 'Sağdıç Almira' yazıyordu.

 

"Ya her şey iyi hoş da bu kurdele olmasa olur mu?"

 

"Olmaz tabi ki. Koluna bağlayacaksın onu. Hem kınada hem düğünde."

 

Özenmiş yaptırmıştı kırmak da istemiyorum ama çok saçma ve gereksizdi.

 

Benim kınamda o davul çalmıştı şimdi onun kınasında da ben davul çalacaktım.

 

Deflerin işi bitince onları bırakıp hazırlanmaya başladık. Kına bir otelin alt katında olacaktı. Bize de hazırlanmamız için odalardan birini vermişlerdi.

 

Ben ve Şeyma'nın başka bir arkadaşı nedime olacağımız için aynı renk tonlarında elbiseler giyecektik. Açık mavi tonlarındaki elbisemi giyip Şeyma'nın da bindallısını giymesine yardım ettim.

 

"Hanımağayı da nedime yaptık yetmedi bir de üstümü giydiriyor."

 

"İstanbul il sınırları içinde hanımağa değilim ki."

 

Kapı çalınca açmaya gittim. Şeyma'nın arkadaşı Nergis gelmişti. Gülümseyerek içeriye aldım.

 

"Hoşgeldin Nergis hanım. Biraz daha gecikip düğüne gelirdin."

 

"Aslında onu düşündüm de sonra ayıp olur kınaya da gideyim dedim."

 

O da hemen üzerini değişti. Ardından kuaförler gelip üçümüzü el birliğiyle hazırladılar.

 

"Demek buralardan gideceksin Şeymo'm"

 

Onların ikisi aynı mahalleden arkadaştı ve zamanlarını hep birlikte geçirmişlerdi. Evet ben Şeyma'nın daha eski arkadaşıydım ama öyle çok görüşemiyorduk. Yine de birbirimizi severdik.

 

"Tamam Nergis acıklı konuşmayı sonraya sakla. Makyajı bozulacak."

 

İkisinin de gözleri doluydu ama ağlamadılar. Hemen gülmeye vurdular işi.

 

Oda kapısı bir kez daha çaldı ve ben yine açmaya gittim gelen Rezan'dı. İçeriye girip Şeyma'yı şöyle bir süzdü ve boynuna nazar boncuklu bir kolye taktı.

 

"Hazırsanız inelim hadi."

 

Aşağıya gelin odasına indik. Organizasyon ekibinin dansçı kızları gelmişti onlara hazırladığımız defleri verdik. Ben de boynuma davulu taktım.

 

"Çalabilecek misin? İstersen Nergis'e verelim."

 

Hamile olduğum için daha önce de birkaç kez sormuştu ama bana bir engeli yoktu bebeğimin.

 

Önden ben davulu çalarak girdim. Peşimden Şeyma ve dansçıları girdi.

 

"Hey,mister policeman

I don't want no trouble

I just wanna drop my jiggelin' down the floor."

 

Onlar oynarken ben de şarkının ritmine göre ara ara davula vuruyordum.

 

Bitince herkes selamlanarak yerlere geçildi. Ben de Zeynel'in yanındaki yerimi aldım. Şeyma'nın yanında zaten Nergis vardı.

 

"Hayatım iyi misin?"

 

Onu başımla onaylayıp kafamı biraz omzuna koydum. Her ne kadar azaldıysa da ara sıra mide bulantısı yaşıyordum.

 

Kınanın yakılacağı haberiyle kalktım yerimden. Kına tepsisini ben tutacaktım. O malum şarkı çalmaya başlayınca insanlar ritmik olarak Şeyma'nın etrafında dönmeye başladı. Bitince kadınlardan biri Şeyma'nın önünde diz çöktü.

 

"Bak şimdi avcunu açma tamam mı?" diyerek kulağına fısıldadım.

 

"Gelin hanım avcunu açmıyor kayınvalidesi."

 

Rezan'ın annesi gelip Şeyma'nın koluna bilezik taktı. Kına yakmaya gelen kadına da bi tane altın verdi.

 

Kınadan sonra yine halaylarla devam edildi. Ben çok yorgun hissettiğim için eşlik etmedim.

 

❄️

 

Düğün için Urfa'ya geldik. Mardin'den de Roza,Hivda,Lorin ve Adar gelmişti.

 

Düğün saati gelince tüm Urfa sanki konak avlusundaymış gibi bir kalabalık vardı. Şeyma ise heyecandan bir hâl olmuştu.

 

"Her şey çok güzel olacak. Derin nefes al."

 

Nefesleri bile kesik kesik alıyordu. Rezan geldi ve biraz da olsa sakinleştirdi.

 

Önce nikahları kıyılacaktı. Onun şahidi ben oldum. Birbirimizin şahidi olacağımıza yıllar önce söz vermiştik.

 

Nikah için masaya geçtik. Nikah memuru çoktan gelmişti. Hepimiz yerleşince nikah memuru klişe laflardan sonra nikahı kıydı.

 

İlk danslarının ardından hemen halay ekibi kuruldu ve takı merasimine kadar da halay çekildi.

 

"Değerli misafirlerimiz takı törenimiz başlamıştır."

 

Herkes takısını takıyordu. Zeynel'in takacağı 3 kadın tarafından getirildi.

 

"Gelinin manevi abisi Zeynel Ağa'dan geline bir altın kemer,bir gerdanlık,14 bilezik,bir set;damada bir altın saat,hem gelin hem damada sayamadığım miktarda da para."

 

Bu kısımda herkes gülmüştü. Adamın sayamadığı miktar kaçtı acaba?

 

"Sayılmış 50 bin dolar. Yani 1.5 milyon ediyor. Sağ ol var ol ağa."

 

"Damadın abisi Baver Ağa'dan bir adet altın kemer,12 bilezik,altın set;damada bir ev,yeni bir araba. Sağ ol var ol ağam."

 

Sonrasında diğer gelenler de altınları taktılar. Şeyma'nın üstündeki gelinlik görünmüyordu resmen.

 

Düğün bitince imam nikahı kıyılacaktı. İmam nikahından önce altınlarını çıkartıyordu Şeyma.

 

"Almira bu kadar altını daha önce bir arada hiç görmedim. Seyyar kuyumcu dükkanı gibi oldum."

 

"Alış alış. Bundan sonra bol bol takacaksın."

 

El birliğiyle onu altınlardan arındırdık. Sonra da imam nikahı için hazırladık.

 

İmamın geldiğini söyleyen bir çalışanla birlikte nikahın kıyılacağı büyük salona indik.

 

İmam nikahı kıydıktan sonra mehir sordu. Şeyma dudak büzdü. Düşünüyordu.

 

"Bilmem ki. Daha ne isteyeyim?"

 

"Araba ve talak hakkı iste."

 

Şeyma beni başıyla onayladı ve dediklerimi istedi. Rezan da 'hay hay' dercesine başını salladı. Baver abi de lafa girdi.

 

"Yarın sabah kapıda beğendiğin araba olursa onu al. Yok beğenmedim hiçbirini dersen yenisini alırız."

 

"Sağ ol ağam."

 

Ağam falan derken Şeyma iyiden iyiye buraya alışmış gibiydi.

 

Bi gece Urfa'da kaldıktan sonra Mardin'e döndük. İstanbul,Urfa,Mardin derken çok yorulmuştum. Sabah doktor randevum vardı.

 

❄️

 

Zeynel ile birlikte bebeğimizin cinsiyetini öğrenmeye gelmiştik. Doktor bizi görünce gülümseyerek karşıladı.

 

"Nasılsınız Almira hanım?"

 

"İyiyim doktor hanım siz?"

 

"Sağ olun ben de iyiyim. Hazır mısınız bebeğinizi görmeye?"

 

Başımı hevesle salladım. Beni ve malzemeleri hazırladı. Ben uzanınca Zeynel de gelip elimi tuttu.

 

Çocuk hakkında boyu,kilosu gibi bilgileri verdikten sonra asıl merak ettiğim konuya değindi.

 

"Almira hanım bebeğiniz büyük ihtimalle erkek. Bir sonraki ay tam olarak belli olur."

 

Bir oğlum olacaktı demek. Bana kız erkek fark etmezdi sadece merakımdan sormuştum. Zeynel elime öpücük bıraktı.

 

"Sağlıkla gelsin oğlumuz."

 

Konağa döndüğümüzde herkes merakla bekliyordu. En çok da Hatice hanım.

 

Bir oğlumuzun olacağını duyunca sevinçle zılgıt attı. Beni yine yanaklarımdan öptü ve koluma 5 bilezik taktı.

 

İçeriye geçtiğimizde Zeynel'in anneannesi ve dedesinin de burda olduğunu görünce onlara koşup sarıldım. Özlemiştim onları. İkisinin de elini öptüm.

 

"Hoşgeldiniz. Nasılsınız? İyi misiniz?"

 

İkisi de iyi olduklarını söylediler. Onlar da bana küçük hediyeler getirmişlerdi.

 

"Niye zahmet ettiniz?"

 

"Ne zahmeti kızım? Gelinimize hediyenin zahmeti mi olurmuş hiç?"

 

Hürü anneanne beni yanına oturttu. Bizi izleyen Hatice hanım hiç hoşnut değildi durumdan. O da bana başta o kadar kötülüğü yapmasaydı. Şimdi değil altınlar altın madeni serse ayaklarıma eskiyi silemez.

 

Müsaade isteyerek odama çıktım. Üzerimi değiştirdikten sonra biraz yatağa uzandım. Elimi karnıma koyunca sanki vuruyormuş gibi bir şey hissettim ama çok hafifti.

 

Odaya Zeynel girince gelip bakmasını istedim.

 

"Vuruyor sanki değil mi?"

 

Zeynel bir süre eli karnımda bekledi. Hatta kulağını da koydu.

 

"Hani bir şey yok."

 

Ben yanılmıştım sanırım. Hem daha 18 haftalıktı. Erken olabilirdi. Karnımın içinde yine aynı şeyi hissettiğimde Zeynel başını kaldırıp şaşkınca baktı.

 

"Hissettim Almira. Çok,çok tuhaf bir olay bu."

 

Cidden öyleydi. Nasıl anlatılırdı ki bunun olayı. Hani anlatmakla olmaz yaşaman lazım derler ya tam da öyle bir şeydi bu.

Loading...
0%