Yeni Üyelik
24.
Bölüm

24. Bölüm

@1senaswriting

Keyifli okumalar💜.

 

Sabaha karşı uykumdan uyandım. Lavaboda işlerim bitince yatağa döndüm. Ama tekrar uyuyamadım. Sosyal medyada gezinirken portakal gördüm ve canım çekmişti.

 

Zeynel'i uyandırmaya çalıştım. Uykusu çok derin olduğu için biraz zor oldu ama uyandı.

 

"Zeynel ben portakal istiyorum."

 

Uykulu gözleri şaşkınla açıldı. Önce telefonundan saate baktı.

 

"Yavrum bu saatte canın portakal mı çekti? Hadi onu geçtim yaz ayındayız. İstesene kavun karpuz. Mardin kavunu yer misin?"

 

"Siparişle mi aşeriliyor Zeynel? Tamam istemedim bir şey."

 

Uyumak için yatağa yattığımda o yataktan kalktı. Üstünü değiştirip çıktı.

 

Biraz geç uyandım. Yanıma baktığımda Zeynel yoktu ama bir poşet vardı. Alıp içine baktım.

 

Portakallı kek,portakallı kurabiye,kurutulmuş portakal ve daha birçok portakallı şey ile bir not.

 

"Biliyorum istediğin bunlar değildi ama portakal bulana kadar idare et."

 

Gülümseyerek keklerden birini aldım. Sonra da Zeynel'e mesaj attım. Abartan ben miydim o muydu?

 

Aşağı indiğimde kahvaltı çoktan yapılmıştı. Yediğim kek bana yetmişti. Bahçeye çıktım.

 

Roza,Hivda ve Lorin bahçede oturuyordu ben de yanlarına gittim.

 

"Naber kızlar?"

 

Sorum Hivda ve Lorin'e yönelikti.

 

"İyi senden?"

 

"İyiyim bende."

 

Çalışan kızlardan biri hepimize kahve getirdi. Kahvelerimizi içerken sohbete daldık.

 

"Biliyor musun biz de Lorin ile aynı gün sezaryen olmayı düşündük. Keşke senin de son ayların olsaydı."

 

Onlarınki sanırım 7 ayı geçiyordu. Birlikte doğum düşünceleri de güzeldi.

 

"Çifte bebek gelecek desenize."

 

"Geliyor."

 

"Evet onu diyorum gelecek."

 

Lorin ellerini karnına sardı. Zorla nefes alıp veriyordu.

 

"Sabahtan beri sancım var-"

 

Lafının devamını getiremedi. Hâli kötüydü. Ama doğum için de erken değil miydi?

 

"Lorin henüz çok erken değil mi?"

 

Zaten konağa geldiğinde de yaklaşık 2 aylık hamile olduğunu söyledi. Roza hemen Jiyan'ı aradı. Kısa sürede geldi Jiyan ve hastaneye gittiler.

 

Biz de sonradan Zişan anneyi de alıp peşlerinden gittik.

 

Vardığımızda Lorin'i almışlardı. Jiyan düşünceli bir şekilde oturuyordu.

 

"İkisi de yaşar değil mi anne? Bir bebek daha annesiz kalmaz değil mi?"

 

Sözlerinden pek bir şey anlamadım. Zişan anne ağlayarak oğluna sarıldı.

 

"Bir şey olmaz oğul. Sağ salim çıkarlar Allah'ın izniyle."

 

Roza'nın da gözleri dolmuştu. Belki de hepsinin aklına Nalin'in annesi gelmişti. Acaba nasıl vefat etmişti ?

 

Birkaç saatin ardından bebek çıktı ve Jiyan'ın kucağına verdiler. Jiyan önce çocuğa ardından getirene baktı.

 

"Annesi nerde? İyi mi?"

 

"Birazdan onu da normal odaya alırlar."

 

Jiyan'ın endişesi yüzünden silindi. Ebeler gerekli işlemleri yaptıktan sonra normal odaya aldı bebeği. Az sonra da Lorin geldi.

 

O bebeğini severken Jiyan donuk hâlde onları izliyordu. Zişan anne Jiyan'ın koluna sarıldı.

 

"Harap ettin kendini oğul."

 

"Acaba o da Nalin'i bir kere olsun gördü mü?"

 

Zişan anne gözyaşlarını sakladı bizden. Anlaşılan o ki Jiyan'ın ilk eşi doğumda vefat etmişti ve Jiyan baktıkça onu hatırlıyordu.

 

Odadan birlikte çıktılar. Aralarındaki konuşmanın konusuna ben ve Lorin hariç herkes hakimdi anlaşılan. Zaten o da bebeğiyle ilgiliydi.

 

Zişan anne geri geldiğinde Rozayla ben kahve içmeye diye çıktık. Kahvelerimizi alıp karşılıklı oturduk.

 

"Jiyan'ın ilk karısına ne oldu Roza?"

 

Derin bir iç çekti Roza. Kahvesinden bir yudum aldı.

 

"Araba kazası. Yaklaşık 9 aylık hamileydi Dila. Bebek haberi beklerken aynı zamanda da ölüm haberi alacağımızı bilemedik."

 

Duyduklarım karşısında şok olmuştum. Yaşayan herkes için çok zor bir durumdu bu.

 

"Onların sevdası tüm Midyat'ın dilindeydi desem yeridir. Jiyan her gün bana onu anlatırdı. Tam 2 yıl boyunca her gün anlattı. Düğün günü görsen nasıl sevinçliydi. Ama hep derler ya bir şeyi çok sevme diye."

 

Demek Jiyan da bir zamanlar çok mutluymuş. Eşinin ölümü onu tepe taklak etmiş anlaşılan. O zamanlar çok anlatmış,çok konuşmuş,şimdi hiç konuşmuyor.

 

"Yazık olmuş Jiyan'a. Çok üzüldüm."

 

Jiyan'ın çıkıp gittiğini pencereden gördük. Lorin yeni doğum yapmışken nereye gidiyordu ki?

 

"Dila'ya gidiyor. Her gün orda."

 

Her gün üstü başı toprak içinde,bi çare gelişinin sebebi buydu demek ki.

 

"Onların kaderine bütün Midyat ağıt yaktı."

 

❄️

 

Akşama doğru Zeynel beni eve getirdi. Diğerleri bir gece Lorin ile birlikte hastanede kalacaktı. Evde çalışanlar ve Hivdalardan başka kimse yoktu. Akşam yemeğimizi yedik.

 

"Hadi oyun oynayalım."

 

"Ne oyunu Adar? Çocuk gibi."

 

"Okey atalım o zaman abi. Katlamalı 101."

 

"Hanımlar size öğretirim ben. Abimi hep yeniyorum."

 

Zeynel Adar'ın kafasına bi tane geçirdi. Adar başını ovaladı.

 

"Ben biliyorum 101."

 

"Ben de biliyorum." diyerek Hivda'yı onayladım. Adar hemen takımları almaya gitti.

 

"Katlamalı değil mi?"

 

"Evet. Ben karımla eş oluyorum."

 

Başımı olumsuz anlamda salladım ve Zeynel'in yanından kalkıp Hivda'nın karşısına oturdum.

 

"Kızlara karşı erkekler."

 

Zeynel 'hay hay' dercesine başını salladı ve taş dizmeye başladı.

 

"Yenge bak biz yeneriz sizi."

 

Ona gözümü devirerek baktım. "Görürüz."

 

"Nesine oynuyoruz?"

 

"Kaybeden hesap öder." diye Zeynel'e karşılık verdim. Kabul etti.

 

İlk elden çift okeyim vardı ama elim kötüydü. 63 el mi olurdu? Ne kadar beklesem de 101 olmadı. Adar el açtı. Peşinden de hemen Zeynel elini açtı.

 

"Yenge yok mu el?"

 

"Yok."

 

Adar bıyık altı gülerken sıra Hivda'ya gelmişti.

 

"Merak etme elticim. Ben bittim."

 

Elini masanın üstüne açıp,taşlarını işledi ve bitti. Masanın üstünden ellerimizi havada çak yaptık.

 

"Kaça kaç şimdi?"

 

"2-1 biz öndeyiz. Bence burda bitsin."

 

"Olmaz öyle. 2 el daha atacağız."

 

İki elin ilkini onlar ikincisini biz aldık ve kazandık. Sırada ödül vardı.

 

"Hadi yemeğe gidelim."

 

Tatlı yemeye gelmiştik. Zeynel elini yıkayacağını söyledi biz de siparişleri verdik. Gelince Zeynel bi önümdekilere bir bana baktı.

 

"Almira onları tek başına mı yiyeceksin yavrum? Yiyemezsin ki?"

 

Alt tarafı 2 waffle,3 porsiyon künefe sipariş etmiştim. Yerdim hatta daha fazlasını da yerdim.

 

"Tek yemiyorum ki. Poyraz Deniz de var. İki kişilik siparişler bunlar."

 

Siparişler gelince zor da olsa bitirdim. Üstüne de dondurma yiyecektim.

 

"Ben bi dondurma alabilir miyim?"

 

Dondurmam da geldi.Diğerleri beni bekliyordu. Bitince kalktık.

 

"O kadar şeyi nasıl yedin yenge?"

 

Midem biraz rahatsız olmuştu ama çaktırmadım. Dudak büzdüm.

 

"Aslında daha çok yerdim de size ayıp olmasın diye onlarla idare ettim."

 

Eve gelip üzerimi değiştirir değiştirmez yattım. Yoğun ve dolu dolu bir gündü. Zeynel de gelip bana sarıldı. Yüz yüzeydik ve oğlum deli gibi tekme atmaya başlamıştı.

 

"Bir dur da annenle sarılalım oğlum."

 

Güldüm ve elimi karnıma koydum. Tekmeleri azaldı.

 

"Anlaşılan o ki oğlum şimdiden seni kıskanıyor Zeynel."

 

"Vay sıpa vay."

 

Kahkaha atarak ona arkamı döndüm. Omzumun üstünden ona baktım.

 

"Oğluma sıpa deme Zeynel."

 

"Belki sen benim sıpama oğlum diyorsun Almira."

 

Bu ne biçim bir bakış açıcısıydı. Göz devirerek önüme döndüm ve kollarımı karnıma sardım. O da gelip belime sarıldı.

 

"İyi geceler sıpam ve güzel karım."

 

"İyi geceler canım."


Instagram @1senaswriting

Loading...
0%