@1senaswriting
|
Keyifli okumalar💕
Ne o ne ben ilerisi için hamle yapmıyorduk. Öylece durmuş birbirimize bakıyorduk. Buraya nasıl gelmişti bilmiyordum. Beni nasıl bulmuştu?
Gözyaşlarımı daha fazla tutamadım ve akmalarına izin verdim. Dudaklarımın arasından sadece bir kelime çıktı.
"Anne..."
Kollarını iki yana açtı. Tıpkı çocukken yaptığım gibi ona doğru koşmamı bekledi. Hızlı adımlarla yaklaştım yanına. Sımsıkı sarıldım bırakmak istemedim. Kokusunu derin derin çektim içime.
O da benim gibi ağlıyordu. Bu sefer ikimiz de mutluluktan ağlıyorduk. Biliyordum ikimiz de o an aynı şeyi düşünüyorduk. 5 yıl önce ayrılırken de böyle ağlamıştık.
"Buraya nasıl geldin?"
Ondan uzaklaştım ve yüzüne baktım. Akan gözyaşlarının arasından güldü ve sahte bir sitemle konuştu.
"Hoşbuldum. Sağ ol kızım iyiyim."
"Hoşgeldin anne. Nasılsın?"
" Hoşbuldum iyiyim. Seni gördüm ya daha da iyi oldum.Damat bey sağ olsun geldim."
Zeynel annemi nasıl bulmuştu ki? Kafamda çok fazla soru işareti vardı. Öncesinde gidip Zeynel'e sarıldım.
"Nasıl buldun annemi?"
Benim şaşkın hâlimin aksine o sanki her gün bunu yapıyormuşçasına omuz silkti.
"Sosyal medyada takip ettiğin insanlar arasında buldum. Sonra mesaj attım."
Annem sözünü keserek araya girdi.
"Attığı mesajı da ben söylemek isterim.Düğün davetiyesi. Şunu yazmış bir de. 'Müstakbel kayınvalideciğim düğünümüze davetlisiniz.' Önce bir şaşırdım sonra cevap attım. O da anlattı bana. Nasıl tanıştınız nasıl aşık oldunuz ve evlilik kararı aldınız. Hepsini anlattı.
Bizim düğün davetiyemiz mi varmış? Tanışma hikâyemiz üstüne bir de aşkımız ve evlilik kararımız da varmış.
"Bizim davetiyemiz mi var?"
"Var ya Almira. Nasıl unuttun?"
Bu konuyu daha sonra açacaktım. Annem ayakta kalmıştı. Onu sofraya oturttum. Biz de yerlerimize geçtik.
Yemekten sonra kahvelerimizi içiyorduk. Ben annemle ayrı bir köşeye çekilmiştim. Dünyadan bağımı kopartıp sadece onunla olmak istiyordum.
Arada bir gözüm Zeynel'e kayıyordu. Çocuğunun gösterisini izleyen bir baba gibi bizi gururlanarak izliyordu.
Konakta çalışan kadınlardan biri Zişan hanımın yanına geldi.
"Hanımım misafirimizin odasını hazırladık."
Zişan hanım başıyla onayladığını belli etti ve kadın gitti. O da bize döndü.
"Handan hanım istedeğiniz zaman odanıza geçebilirsiniz."
"Teşekkürler Zişan hanım. Ben müsaadenizle odama geçeyim."
"Yardımcı olsunlar size."
Annemle birlikte ben de kalktım. Odasına geçtik. Yatağa karşılıklı oturduk. Saatlerce sohbet ettik. 5 yılın özlemi vardı içimizde.
Saate baktığımda on ikiyi çoktan geçmişti. Uykum da gelmişti zaten. Anneme daha fazla rahatsızlık vermemin anlamı yoktu. O da yoldan gelmişti sonuçta. Odama gitmek için ayağa kalktım. Annemin yanağından öptüm.
"İyi uykular anneciğim."
"İyi uykular meleğim."
❄️
Sabah beni uyandıran Nalin'in yatakta zıplaması olmuştu. Gülerek onu tuttum ve yanıma yatırıp gıdıklamaya başladım.
Çok tatlı bir gülmesi vardı. 'Bırak' diyerek gülüyordu ama bırakamıyordum. En son yanağına kocaman bir öpücük kondurdum ve yataktan kalktım.
"Tamam yeter bu kadar oyun. Hadi gidelim baban merak etmiştir."
Hızlıca üzerimi değiştirip onu kucağıma aldım ve dışarı çıktık. Kapıda Zeynel bekliyordu.
"Uyandırmış seni. Aferin amcacım."
Tabi ya. Zeynel onu bilerek odama sokmuştu. O günün acısını çıkartmak içindi.
"Sen getirdin onu değil mi?"
"Evet ben getirdim."
Merdivenlerde Jiyan göründü. Nalin 'Baba' diyerek kucağımdan indi ve ona koştu.
Jiyan onu kucağına aldı bize de 'Günaydın' dedi ve gittiler. İçine kapanık bir adamdı Jiyan. Ona üzülüyordum doğrusu.
"Hadi gidiyoruz."
Zeynel'in sesi düşüncemden çıkarttı beni. Sabah sabah nereye gidiyorduk acaba?
"Nereye?"
Merdivenlerden inerken bağırdı.
"Kahvaltıya."
Odadan çantamı ve ayakkabılarımı alarak ben de peşinden indim. Merdivenlerin sonunda beni bekliyordu. Birlikte diğerlerinin yanına gittik.
"Rojbaş ailem. Biz Almira ile dışarda kahvaltı yapacağız."
Dedikten sonra beni elimden tutarak dışarı çıkarttı ve aynı şekilde arabaya bindirdi. Bu acele ne içindi?
"Neyim ben süs eşyası falan mı?"
Söylediğime sadece güldü ve kapıyı kapatıp sürücü koltuğuna geçti.
Yaklaşık yarım saat sonra havaalanına gelmiştik. Kahvaltıyı burda mı yapacaktık?
"Kahvaltıyı burda mı yapıyoruz?"
"Hayır burdan alacaklarımız var. Hah onlar da geliyorlar zaten." diyerek arkamda bir yere el salladı. Dönüp baktığımda önce şaşırdım.
"Şeyma? Gökhan? Ne işiniz var burda?" diyerek ben de onlara doğru yürüdüm.
İkisine de sarıldım. Şeyma beni görünce sarılmayı geç resmen üzerime atladı. Sonra hemen benden ayrıldı ve kollarını önünde bağladı.
"Aşk olsun Almira. Eniştem düğün davetiyenizi atmasa arayıp haber edeceğin yok."
Ah Zeynel! Daha kaç kişiye davetiye gönderdin kim bilir?
"Kaç kişiye daha davetiye gönderdin?"
"Valla bunlar son."
Tek kaşımı kaldırdım ve sorgular gibi bir hâl aldım.
"Emin misin?"
"Evet Almira. Hadi kahvaltıya gidiyoruz. Sizi Beyazsu'ya götüreceğim."
Beyazsu mu? Orası da nereydi?
❄️
"Zeynel burası çok güzelmiş iyi ki geldik."
"Ben sizi kötü yere getirir miyim hiç?"
Suyun üzerine konulmuş masalardan birine oturduk ve kahvaltı siparişimizi verdik.
"Almira fotoğrafımı çeksene." diyen Şeyma telefonu çoktan elime vermişti. Birkaç poz çektim ve geri verdim.
"Ben de Zeynel ile seni çekeyim. Poz verin."
Zeynel tek kolunu omzuma attı ve kendisine çekti. Diğer eliyle de masada duran elimi tuttu.
"Çok güzel çıktınız." diyerek telefonu bize çevirdi. Güzeldi gerçekten.
"Enişte bir de üçümüzü çeker misin?"
Telefonu Zeynel'e uzattı. Beni de yanına çekti. Gökhan'ı aramıza aldık. Bizi kollarının altına aldı biz de ona sarıldık.
Kahvaltımızı yaptıktan sonra dışarı çıktık. Burası çok güzeldi ve tekrar gelmeyi isterdim.
"Zeynel yine geliriz değil mi?"
"Geliriz." diye kestirip attı ve arabaya bindi. Niye böyle davranmıştı ki?
Şeyma gelip koluma girdi.
"Bu hep böyle suratsız mi ya?" diye kulağıma fısıldadı.
"Yok. Gayet güler yüzlü biri. Bir şeye canı sıkılmış olmalı."
Canını sıkan bir olay olmuş olmalıydı. Yoksa böyle davranmazdı.
❄️
Eve geldiğimizde Şeyma ve Gökhan odalarına çekildi ben de Zeynel ile konuşmak için odasına gittim. Kapıyı çaldım ve cevap gelmesini bekledim. 'Gir' dediğini duyunca odaya girdim.
Aynanın karşısında saçlarına şekil veriyordu. Geldiğimi fark etmişti ama dönüp bana bakmadı.
"Bir yere mi gidiyorsun?"
"Evet."
Biraz önceki sinirli hâli devam ediyordu. Sorup sormamak arasında kararsız kalsam da sordum.
"Canın neden sıkkın?"
Tüm süre zarfında bir kez bile bana bakmamıştı. Parfümünü alırken gözünün ucuyla baktı sadece.
"Canım sıkkın falan değil."
"Neden arkadaşlarımın yanında öyle davrandın o zaman?"
Boy aynasının önüne geçti. Bir sağına bir de soluna baktı.
"Gitmem lazım Almira. Arkadaşlarım beni bekliyor."
"Kim ki o arkadaşlar?"
"Fotoğraf çekinip sana atarız."
Göz kırptı ve yanımdan geçip gitti. Kapı açılma ve kapanma sesi. Bense hâlâ olduğum yerdeydim.
Tabi ya Gökhan ve Şeyma ile öyle fotoğraf çekinince beni Gökhan'dan kıskanmış olmalıydı.
Acaba nereye gidiyordu? Yoksa kız arkadaşları ile mi buluşacaktı? Onlarla beraber fotoğraf mı atacaktı bana?
Bi tarafım nereye giderse gitsin sana ne derken diğer tarafım merak ediyordu. Takip etmeye karar verdim. Hem bana da eğlence çıkardı. Görelim bakalım Zeynel bey... |
0% |