@1senaswriting
|
Keyifli okumalar 🌸
Hemen odasından çıktım. Merdivenleri hızla inerken aklıma arabasız takip edemeyeceğim ve ehliyetimin olmadığı geldi. Şeyma'nın odasına uğradım.
"Çabuk ehliyetini al gel aşağıda bekliyorum."
Cevap vermesini beklemeden odadan fırladım. O gelir beni bulurdu ne de olsa. Yani öyle umut ediyordum.
Dışarı çıktığım zaman Zeynel henüz gitmemişti. Ağaçların gerisinde beklemeye başladım. Çalışanlarla bir şeyler konuşuyordu ama duyamıyordum. Şeyma da hâlâ gelmemişti.
"Ne yapıyorsun Almira?"
Şeyma'nın sesini duyunca panik olmuştum. Bizi fark etmemeleri lazımdı. Elimle susmasını işaret ettim.
Zeynel arabasına bindi ve konaktan çıktı. Kapıda bekleyen adamlara koştum.
"Bize araba lazım. Şunlardan birinin anahtarını verin."
"Tabi yenge."
Ben arabayı alırken Şeyma da Zeynel'in ne tarafa gittiğini kestirmeye çalışıyordu.
"Hadi bin Şeyma. Bulalım da sonra sen geç direksiyona."
Şeyma'nın gösterdiği taraftan gitmeye başladık. Uzun süre gitmemize rağmen Zeynel yoktu. Kaçırmıştık işte.
"Dur Almira dur. Bak onun arabası."
Aniden durdum. Zeynel'in arabası bir mağazanın önünde duruyordu. Şeyma ile ellerimizi havada çak beşlik yaptık.
"Hadi direksiyona sen geç."
İndik ve yerlerimizi değiştik. Yan koltuğa geçerken mağazaya dikkatli baktım. Kadın mağazasıydı. Ne işi vardı burda?
"Şeyma ya bunun bu mağazada ne işi var? Burası kadın mağazası."
"Bilmiyorum canım. Belki annesine ya da kız kardeşine bir şeyler alacaktır."
Annesine ya da kardeşine bi şey alıyor olabilir miydi? Yoksa başka bir kadın mı vardı? Umarım kimse yoktur. Üstelik bugün nikah günümüzken.
❄️
"Kaç saat oldu kanka?"
"1 saat 36 dakika."
Bu kadar saattir bir kadın mağazasında ne yapıyor olabilirdi ki? Başka kadına alıyordu işte.
"Sevgilisine alacağı hediyeleri daha seçemedi demek ki. Üstelik bizim nikah günümüzde."
"Belki sana alıyordur Almira."
Annesi değil kardeşi değil. Ben hiç değilimdir. Bu başka kadındı.
"Bana ne diye bir şeyler alsın? Ben zaten alışveriş yaptım ya."
"İşte çıktı." dedi Şeyma. Elinde bir sürü paketle çıkmıştı hemde.
Arabası hareket edince biz de hemen harekete geçtik. Şimdi nereye gidiyordu acaba?
Yaklaşık 20 dakikadır ilerliyorduk. Bir mekanın önünde durdu ve içeri girdi.
"Mağazadan 2 saatte çıktıysa burdan 5 saatte anca çıkar müstakbel kocan."
"Bekleyeceğiz Şeyma."
Mekanın karşısında bir park vardı. İndik ve parka girdik. Mekan burdan çok net görünüyordu.
"Almira acıktım ben ya."
Ben de acıkmaya başlamıştım aslında. Burdan da bi yere gidemezdik.
"Şu büfeden bi şeyler al da gel."
Omuz silkti. "Ben gitmem açım."
"İyi ben giderim."
Yanıma ne çanta almıştım ne bir şey.
"Para verir misin?"
Çantasından kartını verdi aldım ve yürümeye başladım.Bir yola bir Zeynel'in olduğu mekana bakıyordum ama göremiyordum.
Bir şeyler alıp arabaya geri dönüyordum ki Şeyma'nın aceleyle arabaya bindiğini gördüm. Koşarak yanına gittiğimde nefes nefese kalmıştım.
"Hadi çabuk bin."
Hemen arabaya bindim o da hızla sürmeye başladı. Binerken Zeynel'in arabasının yerinde olmadığını fark ettim.
"Ne oluyor Şeyma? Nereye gitti bu adam?"
"Bilmiyorum arkadaşım. Mekandan bir kadınla çıktılar sonra da arabaya binip gittiler."
Mekandan bir kadınla mı çıkmış o? Doğru mu duymuştum?
"Bir kadınla mı?"
Biliyordum işte başka kadın olduğunu. Hayır kendime kızmalıydım dün tanıdığım adamla bugün evlenmeye kalktığım için.
Arabasını takip ediyorduk. Yol tanıdık gelmeye başlamıştı. Tabi ya beni götürdükleri çiftlik evinin yoluydu bu yol. Her tanıdığı kadını buraya mı götürüyordu?
"Dur Şeyma."
Ani frenle durdu. Soran gözlerle bana döndü.
"Bu yolun sonunda onun evi var. Kadını oraya götürüyor. Gitmeyelim ne göreceğimiz belli değil."
Ne geriye dönüyorduk ne de ileriye gidiyorduk. Olduğumuz yerde kalmıştık.
"Bence gitmeliyiz basarız."
Hangi vasıfla basacaktım? Sevgili? Nişanlı? Eş? Bekar bir adamdı sonuçta.
3 tane arabanın peş peşe oraya doğru gittiğini gördük. Bu arabalar onların arabasıydı. Çiftlik evine gidiyorlardı.
"Niye oraya gidiyorlar?"
"Belki de piknik yapmaya falan gidiyorlardır. Oğullarını orda basacaklarından haberleri yok."
"Biz de gidiyoruz." diyen Şeyma arabayı çalıştırdı. Engel olmak istedim ama başaramadım. Daha fazla bir şey yapıp kazaya sebep olmak istemedim.
Vardığımız zaman bahçenin süslendiğini gördüm. Bir alanda büyük bir masa, 4 sandalye, onların karşısında yine bir sürü sandalyeler diziliydi.
Dizilmiş sandalyeler de Zeynel'in ailesini ve kendi annemi görünce yanlarına gittim.
"Neler oluyor anne?"
Annem cevap vermedi. Zişan hanıma da sordum o da cevapsızdı. Sorularımın cevabını alacağım isim yanıma geliyordu.
"Ne oluyor Zeynel? Bu kadar insan niye toplandı burda?"
Onu birlikte takip ettiğimiz kadın da Zeynel'in yanına geldi. Gülümseyerek elini bana doğru uzattı.
"Almira hanım merhaba. Arzu ben. Organizatörüm."
Elini isteksizce tuttum zoraki gülümsedim.
"Benimle gelin Almira hanım. Buyurun lütfen."
Peşinden gittim. Evdeki odalardan birine girdim. Yatağın üzerinde 3 tane beyaz elbise vardı. Hepsi birbirinden güzel duruyordu.
"Almira hanım beğendiğiniz bir elbiseyi giyin. Ben sizi kapıda bekliyorum."
Beyaz elbise? Organizasyon? O an kafama dank etti. Bunlar nikah içindi. Nasıl da anlayamadım. Elbiselerin hepsi birbirinden güzeldi ama bir tanesi çok hoşuma gitmişti onu seçtim.
Giydikten sonra dışarı çıktım. Arzu hanım dediği gibi beni kapıda bekliyordu.
"Çok yakışmış Almira hanım. Buyurun makyaja geçelim."
Bir diğer odaya girdiğimizde kuaförler hazır bekliyordu. Gülen yüzleriyle beni aynanın karşısına oturttular.
"Nasıl bi saç istersiniz? Makyajınız nasıl olsun?"
Bir taraftan bu sorular sorulurken diğer taraftan Arzu hanım elindeki tabletten bana saç makyaj modelleri gösteriyordu.
"Tamam bu olsun." diyerek bir tanesini rastgele seçtim.
"Başka bakmak istemez misiniz? Daha çok var."
"İstemiyorum."
Saçım ve makyajım da bittiğinde artık hazırdım. Odadaki herkes çıkınca Zeynel girdi.
"Güzel olmuşsun."
"Teşekkür ederim."
O kadar şeyin arasında neredeyse unutacaktım. Benim onu takip de buraya geleceğimi nasıl bilmişti.
"Bütün bunlar? Seni takip edeceğimi nasıl bildin?"
"Aslında bilmiyordum. Bir şekilde seni buraya getirecektim. Ama beni takip ettiğini fark ettiğimde bu daha da kolaylaştı."
Demek takip ettiğimi fark etmişti. Çok mu belli etmişim?
"Neden burası?"
"Çünkü burda tanıştık."
Mantıklıydı. Ona baktım. Evden çıktığında giydiği takım hâlâ üzerindeydi. Nikahımıza hazırlanmış meğer.
"Çıkalım mı?" diyerek kolunu uzattı. Gülümseyerek koluna girdim.
Alkış sesleri eşliğinde yerimize geçiyorduk. Aklıma Oğuzhan ile olan nişanım gelmişti. O gün mutsuzdum,zoraki gülümsüyordum. Bugünse gerçekten gülüyordum.
Masaya geçtiğimizde nikah memuru ve şahitler zaten hazırdı. Benimki Şeyma,Zeynel'inki tanımadığım birisiydi.
Nikah memuru klasik laflarını ettikten sonra bana döndü.
"Muhsin kızı Almira Gençer,Zeynel Eroğlu ile evlenmeyi hiçbir baskı tesir altında olmadan kendi rızanla kabul ediyor musun?"
"Evet."
Biraz sessiz bir evet olmuştu sanırım. Nikah memuru biraz daha yüksek sesle söylememi rica etti. Daha yüksek sesle 'Evet.' dedim
Aynı soruyu Zeynel'e de sordu. Zeynel gür sesiyle 'Evet.' diye bağırdı. Alkışlar koptu.
"Ben de belediye başkanın bana verdiği yetkiye dayanarak sizleri karı koca ilan ediyorum."
Ve evlilik cüzdanını bana uzattı. Artık Zeynel ile evliydim. |
0% |