Yeni Üyelik
13.
Bölüm

13. Bölüm

@1senaswriting

Keyifli okumalar🎀.

 

Hep birlikte Hazan Ağa'nın konağına yerleşmiştik. Başta konaktakiler çok şaşırmışlardı. Kimse beklemezdi tabi bir anda.

 

Bugün Rozerin ve Berzan ile İstanbul'a gidiyorduk. Rozerin ne kadar itiraz etse de Hazan Ağa onu dinlemedi. "O da sizinle geliyor ve okulunu okuyor." dedi de başka bir şey demedi.

 

"İstemiyorum Berzan. Gelmesin bizimle. Kendi gitsin."

 

Berzan'a bir şey sormak için odalarına gelmiştim ki elim havada kaldı. Bir insan nasıl bu kadar kinli olabilirdi? Yürekler yakan güzelmiş bir de. İçi kapkara.

 

"Dedemi bilmez misin Dilefruz'um? Ben istiyor muyum o uyuz kızın bizimle gelmesini?"

 

Kapıyı şiddetle açtım. Hatta duvara çarptı. Rozerin ufak bir çığlık attı.

 

"Birincisi okumak için gidiyorum İstanbul'a ve de Hazan Ağa'ya ne kadar çok ayrı gitmek istediğimi söylesem de kabul etmedi. 'Kocan göz kulak olacak.'dedi. Meraklı değilim kocana. İkinci olarak da Berzan Ağa ben uyuz falan değilim. Burda uyuz varsa o da sizlersiniz. Ne kadar rezil olduğunuzun farkında bile değilsiniz.

 

Ben ne yaptım size? Ne ettim de bana bu kadar kin tutar oldunuz? Ben mi kendi isteğimle seninle evlendim Berzan Ağa?

 

O her yere dönen dilin dedene karşı dönemedi değil mi? Korkaksın sen. Karına sahip çıkamayacak kadar,dedene karşı koyamayacak kadar korkaksın.

 

Ama ben senin gibi değilim. Ben lafımı hiçbir zaman esirgemedim. İçimde ne varsa dışımdan da söyledim ve sen,sen Berzan Ağa benim daha fazlasını da yapabileceğimi bildiğin için benden korkarsın. Çünkü bilirsin dilimin kemiğinin olmadığını."

 

Sinirlenince akan gözyaşlarımı bu kez burda akmadıkları için tebrik ettim ve arkamı dönerek çıktım. Kapıyı çarparak kapatmayı da ihmal etmedim.

 

Merdivenlerden indiğim gibi Hazan Ağa'nın yanına vardım. Elini öptükten sonra yanına oturdum.

 

"Ağam,izin ver de ben bir başıma gideyim İstanbul'a. İznini almadan giderim normalde bilirsin ama sana kırgın gitmeyi istemem."

 

"Rozerin ile atıştın yine değil mi kızım? Sesleriniz tüm konakta."

 

Her zaman emrinde bekleyen adamına Rozerin'i çağırması için seslendi. Biraz sonra Berzan ile birlikte geldiler. Yapışık ikiz gibi geziyorlardı.

 

"Bak Rozerin kızım. İkiniz de benim gelinimsiniz. Ama Berçem bir taraftan da benim torunumdur. Ona saygısızlık demek,bana saygısızlık demektir. Onun kanında Moranoğlu kanı akar. Özür dileyesin. Saygıda kusur etmeyesin. Hem herkes sana hanımağa gözüyle bakar bu konakta. Kendini rezil etmeyesin."

 

Rozerin yarım ağız özür diledi. Berzan'a baktığımda birazdan gözlerinden ateş çıkartacaktı.

 

"Bunun kanında Moranoğlu kanı yoktur dede. Kan babadan gelir. Babası da bir Moranoğlu değildir."

 

"Dedesi Hazan Moranoğlu'dan almıştır kanını. Yetmez mi Berzan efendi?"

 

Dişlerini sıktığı çenesinden belli oluyordu. Oh olsundu ikisine de. Bu kadar kötü kalpli olunmazdı.

 

"Seni Bervan ile gönderirim kızım. Tek gitmene gönlüm razı değildir."

 

❄️

 

Valizlerim hazır olduktan sonra Bervan ile birlikte araca yerleştirdik ve havaalanına doğru yola çıktık.

 

"Sana da zahmet oldu. Oysa ki ben tek giderdim."

 

"Yok ne zahmeti yenge. Ayrıca dedem rahmetli babamdan dolayı kendini buna mecburmuş gibi hisseder."

 

"Neden ki?"

 

"Babamı trafik kazasında kaybettik yenge. Arabanın kamerası sağlamdı ve kaydetmişti her şeyi. Bir anlığına gözü dalmış ve o sırada arabası yoldan çıkmış."

 

"Başın sağ olsun."

 

"Dostlar sağ olsun yenge. İşte bu yüzdendir dedem kimi nereye gönderirse birbirimize emanet ederek gönderdi her zaman."

 

Havaalanına kadar Bervan'ın anlattığı en saçma olayları dinledim. En çok da ultra süper yakışıklı olduğunu düşündüğü yakışıklılık hikayelerini dinledim.

 

"İşte yenge kızdan kaçıyorum diye kapının üstünden bir atladım. Kapının arkasına da balta koymuşlar. Ben baltanın üstüne düş,balta benim bir taraflarımı kes. Kızın nazarı değdi sanırım bu yakışıklılığa."

 

"Yazık olmuş."

 

"Ya ya sorma. Neyse işte geldik. Abimden önce geldiğimiz iyi oldu bak."

 

"Neden ki?"

 

"Uçağı çalacağız."

 

Uçak mı? Çalmak mı? Bervan hava korsanı mıydı yoksa?

 

Kafamda bir sürü soru işaretiyle peşine düştüm. Biraz ileride bir adam bizi karşıladı.

 

"Merhabalar Bervan Bey.Uçağınız hazır. Berzan Bey aradı az önce.Beklemenizi rica etti."

 

"Valizler yerleşsin. Uçak piste çıksın. Pilota haber et.Ben kullanacağım."

 

"Peki efendim."

 

Etrafta koşturan insanların üstlerinde gözlerimi gezdirdikten sonra Bervan'a baktım.

 

"Uçak sizin mi? Sen pilot musun?"

 

"Evet özel uçağımız ve evet pilot benim."

 

"Vay be."

 

Valizler yerleştikten sonra uçağa geçtik. Berzan yine aramıştı ve 15 dakikaya geleceğini söylemişti. Bervan ise son kontrolleri yapacağını söyleyerek kokpite geçti.

 

Birkaç dakika sonra uçağın hareketlendiğini hissettim. Yoksa hareket etmedi mi? Camdan baktığımda ilerlediğini gördüm.

 

Kokpite gitmek için kalktığımda uçak havalanmaya başladığı için başım döndü ve az kalsın düşecektim.

 

Normal seyirine döndüğünde kokpite girdim. Bervan tüm dikkatini uçağa vermişti.

 

"Neden havalandık? Berzan'ı beklemiyor muyduk?"

 

"Havadan alacağız abimi."

 

"Ne? Nasıl yani?"

 

Gür bir kahkaha attı ve kısa bir süre bana baktı. Yanındaki yardımcı pilot koltuğuna oturdum.

 

"Kaç gündür Berzan'dan ayrı gitmek istiyorum diyen sen değil miydin? Al işte ayrı gidiyoruz."

 

"Ha! Baştan deseydin ya."

 

Koltukta rahatça yerime kuruldum. Bervan haklıydı. Şimdi Berzan burda olsaydı her şeye bir kulp takar,bağırıp çağıracak bir şey bulurdu kesin.

 

❄️

 

2 saatlik uçuştan sonra İstanbul'a indik.Burdaki evleri için kısa bir araba yolcuğu yaptıktan sonra en nihayetinde eve varmıştık.

 

Berzan bizi uçaktayken defalarca kez aramış. Şu an Bervan ile telefonda kavga ediyordu. Bervan'dan geri dönmesini ve onları da almasını istiyordu.

 

"Sanki alt sokaktan çağırıyor. Al iki tane uçak bileti gel."

 

"Hay ağzın bal yesin yenge ya. Değil mi al bilet gel. Ne diye tutturur anlamam ki."

 

Ardından Hazan Ağa ile de ufak bir münakaşa ettiler. En sonunda Bervan Urfa'ya geri dönmeye mecbur kalmıştı.

 

Ben de o süre zarfında evi keşfe çıkmıştım. Urfa'daki konak kadar büyük bir villaydı burası. Mutfağın en alt katta olduğunu tahmin ederek aşağı indim.

 

Çalışanlar yemek hazırlığına girişmişlerdi. Beni görünce durdular. Ellerini önlerinde bağlayıp başlarını eğdiler. Her girdiğim ortamda aynı şey yaşanıyordu.

 

"Buyrun Hanımağam. Bir isteğiniz mi vardı?"

 

"Siz işinize bakın. Ben şurdan bir şeyler atıştırırım."

 

"Olur mu hanımım? Sofra kuralım."

 

"Hayır hayır. Berzan Ağa geldiğinde kurulsun sofra."

 

"Peki hanımım."

 

Dolaptan biraz peynir,bir parça da ekmek alarak bahçeye çıktım. Çalışanlar arkamdan baksa da ne yapabilirdim? En favori atıştırmalığım peynir ekmekti.

 

Bahçedeki hamakta ne ara gözüm dalmıştı ne ara bu kadar uyumuştum bilmiyordum. Berzan'ın sesiyle uyanmıştım.

 

Bervan'a söylene söylene geliyordu. Eminim ki 2 saatlik uçuş boyunca hiç susmadan Bervan'a kızmıştı. Ayaklanıp yanlarına gittim.

 

"Ne oluyor be? Canını mı alacaksın çocuğun? Ne bu öfke?"

 

"Sen karışma Berçem. Ayrıca seni ne ilgilendirir?"

 

"Ben dedim abini bekleme gidelim diye."

 

"Öyle mi?"

 

Bervan'ı savunayım derken okları kendime çekmiştim iyi mi?

 

"Hayır. Berçem bir şey demedi. Kendi kararımdı."

 

"Beni savunmana gerek yok Bervan. Ben savunurum kendimi."

 

Berzan ve Rozerin ikimizi de geçerek içeriye ilerledi. Arkasını dönmedi ama sesi yetti.

 

"Suçlu sensen eğer Berçem,üniversiteyi unut."

 

Instagram @1senaswriting

Loading...
0%