Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@1senaswriting

Keyifli okumalar ✨.

 

"Al işte! Yaptığını beğendin mi? Benim yüzümden okuldan da oldun. Ne diye beni savunursun ki?"

 

"O iş öyle kolay değil. Berzan kim ki beni üniversiteye göndermiyor. Ayrıca anlaşmamız var. O anlaşmaya göre üniversiteye kendi elleriyle götürecek beni."

 

Peşinden yürüyüp içeriye girdim. Hızla üst kata çıkıyordu arkasından seslendim.

 

"Sana derim ağa. Dursana."

 

Durdu ve arkasını dönmeden omuz üstünden bana baktı.

 

"Dediğin gibi ağa benim,benim dediğim olur."

 

Aramızdaki mesafeyi kapatarak önüne geçtim.

 

"Sen Hazan Ağa'nın bir torunusun. Ben de diğer torunuyum. Yani sen ağaysan ben de hanımağayım ve benim de dediklerim olur."

 

Alaycı bir tavırla beni süzdü. Sonra odaya giren karısının peşinden odaya girdi. Ben de onun peşinden tabi.

 

"İkidir odamızı basar bu kız."

 

Şimdiye kadar hiç konuşmayan Rozerin'in tek derdi odasının basılmasıydı sanırım.

 

"Bu kocan konuşmam bitmeden gitmeye devam ederse daha çok basılır bu oda."

 

"Ne diyeceksen de. Sonra da çık git odamızdan."

 

"Hayhay hanımağam. Emriniz olur."

 

Derin bir nefes aldım ve bizi izleyen Berzan'a döndüm.

 

"Bana bak,Bervan'ı korumak için öyle dedim bunu sen de anlamışsındır. Bervan sırf biri bir şey dedi diye yapmaz,kendi isterse yapar. Benden iyi bilirsin kardeşini zaten.

 

Beni o okula kendin götürüp kaydımı kendin yaptıracaksın Berzan Ağa. Anlaşma bu şekildeydi. Ardından da bana bir ev alacaktın bunu da kendin söylemiştin. Sonra bu uyuz kızın yüzünü bir daha görmeyeceksiniz."

 

Kapıyı çarparak çıktım odadan. Aylardır aynı şeylerin tekrarlanmasından artık sıkılmıştım. Berzan Bey'in tüm ağalığı laftaydı.

 

❄️

 

Rozerin'den

 

Bu kız iyiden iyiye sinirimi bozuyordu. Hayatımıza girdiği günden beri beladan başka bir şey getirmemişti. Berzan da ne diye inatlaşırdı şu kızla anlamıyordum bir türlü.

 

"Ne düşünürsün güzeller güzeli karım?"

 

Belime sarılıp çenesini omuzuma koydu. Boynumu kokladı uzunca. Bir süre öylece kaldı. Sonra beni kendine çevirip dudaklarıma ufak bir öpücük bıraktı. Seviyordum ben bu adamı. Ne yaparsa yapsın kızamıyordum ki.

 

"Şu kız. İyiden iyiye sinirlerimle oynuyor Berzan. Daha fazla görmek istemiyorum onu. Stresten uzak kalalım diye buraya geldik,stres de bizimle birlikte geldi."

 

"Haklısın Dilefruz'um. Sabah ilk işim onu okula götürmek,ardından da bizim dairelerden birine yerleştirmek olacak."

 

"Ona ev falan vermiyorsun Berzan Ağa."

 

"Ben de istemem fakat kız arsız. Dedemi arar ortalığı velveleye verir,uğraş dur. En iyisi sus payı o daireyi ona vermek olacak."

 

Tekrar dudaklarıma yöneldiğinde aynı anda da beni kucaklayıp yatağımıza yatırdı.

 

"Çok özledim be yavrum."

 

❄️

 

Berçem'den

 

Sabah erken saate Berzan ile okula gittik. Okul işlemlerini hallettikten sonra bana ev bakmaya geldik.

 

"Yani,bilemedim ki. Başka bir yer yok mu? Aynı apartmanın içinde daire daire geziyoruz da."

 

"Daire daire diyorsun da bu 50. ev oldu Berçem Hanım."

 

Omuz silktim. Ellerimi belime koyarak ofladım. Bana kendi apartmanından ev iteliyordu resmen.

 

"Ben kendi evimi kendim bulacağım. Burayı sevmedim."

 

"Pardon? Anlayamadım?"

 

"Zaten ne zaman bir şeyi anladın ki. Boş ver bunu da anlama. Bir şey kaybetmezsin."

 

Bervan gülerken Berzan öfkeli bakıyordu. İkisinin arasından geçip evden çıktım. Hem ben zaten apartman sevmiyordum. Müstakil ev gibisi mi vardı.

 

"Yenge bir dur Allah aşkına."

 

Bervan'ın sesini duyunca durup onu bekledim. Hâlâ sırıtıyordu.

 

"Allah iyiliğini versin yenge ya. Karnıma ağrı girdi. Resmen abime gerizekalı dedin."

 

Onunla birlikte ben de kıkırdadım. Eh biraz gerizekalılık vardı abisinde.

 

"Ben müstakil bir ev istiyorum. Öyle aşırı büyük falan olmasına gerek yok. Sevimli bir şey olsun bana yeterli. Ha bir de bir araba istiyorum."

 

"Hayhay efendim. Buyurun lütfen gidelim."

 

Arabanın kapısını açtı. Ufak bir şok geçirdim. Berzan gibi bir adamın nasıl böyle kibar bir kardeşi olmuştu. Acaba Hazan Ağa başka bir kadından daha çocuk yapmıştı da Bervan da onun çocuğu muydu?

 

"Yenge binsene. Bak abim gelecek şimdi yine tatsızlık çıkacak."

 

"Tamam biniyorum."

 

Bervan ile birkaç ev gezmiştik. Aklıma yatan bir iki tane ev olmuştu. Akşam bir kez daha düşünecektim ve birini seçecektim.

 

Arabada ne istediğim belli olduğu için onu sipariş etmiştik. Şimdi de Bervan beni kesin yemelisin diye boğaza balık yemeye getirmişti.

 

"Efendim hoşgeldiniz. Siparişiniz hazırlanıyor. İçecek olarak ne alırdınız?"

 

"Rakı alalım biz koçum."

 

Rakı mı? Daha önce hiç alkol almamıştım ve ilk alkolümü burda içmeyi istemiyordum.

 

"Ben de sade soda alayım."

 

"Hayır ya. Balık varsa rakı vardır. Rakı balık yapacağız."

 

"İstemiyorum Bervan."

 

"İstersin." dedi sondaki i harfini uzatarak. İyi madem isteyelim bakalım.

 

Biraz sonra masa çeşitli mezelerle dolmuştu. Garson da rakıyı getirmişti.

 

"Sek içine bir tane buz at koç.Yenge sen de sek içiyorsun."

 

İçer misin diye sormuyor da. İçelim Bervan. Sek neyse artık onu içelim.

 

"Eyvallah,gerisi bizde birader."

 

Bervan rakısını tek seferde yarıya kadar içerken ben de meze yiyerek ona bakıyordum. Su gibi içmişti. Zaten tipi de suya benziyordu.

 

"Hadi Berçem." bardağını uzattı ve benimkiyle tokuşturdu. Masada duran bardağa bir bakış attım ve dudaklarıma götürdüm. Kokusu midemi bulandırmaya yetmişti.

 

"Çürümüş üzüm gibi kokuyor."

 

Kahkaha atarak bardağın devamını da içti ve kendine yeniden doldurdu. Onu taklit ederek bardağı ben de tekte diktim tepeme. Genzimi yaka yaka zorla içtim rezillik olmasın diye.

 

"Hop yenge yavaş."

 

"Allah belanı versin Bervan bu ne böyle?"

 

"Peynir ye üstüne şurdan. İyi gider."

 

Bir parça peyniri attım ağızıma. Biraz daha iyiydi evet. Bervan endişeli bakıyordu. Gülümsedim.

 

"İyiyim merak etme." diyerek bardaktaki kalanı da içtim ve yine bir parça peynir.

 

"Alıştın bence." dedi ikinci bardağımı da doldururken. İyiydi böyle. Diğer mezelerle birlikte iyiydi. Balık da gelmişti az önce.

 

Altıncı bardağın yarısında gözlerim kararır gibi oldu. Bervan'a yüzümü yıkayacağımı söyleyerek ayağa kalktığım zaman da başım dönmüştü. Koşup koluma girdi.

 

"Dur Bervan dur."

 

"Asıl sen dur yenge. Hay sıçayım,sarhoş oldun. Pardon yenge."

 

"Ben de sıçayım anasını satayım."

 

Beni tekrar yerime oturttu. Kendi tarafında duran telefonunu aldı ve birini aradı.

 

"Alo abi ye-"

 

"Abine de sıçayım Bervan."

 

Telefonun diğer ucundan Berzan'ın sesini duydum. Yine bağırıyordu.

 

"Abi yengem sarhoş oldu. Sıça sıça boğazda yer bırakmadı."

 

Berzan'ın ne cevap verdiğini duymadım. Sadece yüksek sesi geliyordu.

 

"Ne diyor Merzifon eşeği abin?"

 

"Abim duymasın yenge. Bizi Merzifon'a sürer vallaha."

 

"Senin o abin Urfa'nın bir taşını bile sürgün edemez. Korkak Behlül'den daha korkak."

 

Bardağa yeniden rakı dolduruyordum ki Bervan şişeyi elimden aldı.

 

"Yeterli yenge. Hadi gidiyoruz."

 

"Ben daha balığım bitmedi ama."

 

"Paket yaptırırım yersin."

 

Çantamı alıp kalktım ama başım hâlâ dönüyordu. Bervan'ın koluna girdim.

 

Kısa bir araba yolculuğundan sonra eve vardık. Kapıyı açan çalışan Berzan'ın bizi beklediğini söyledi. Direkt salona geçtik. Berzan koltukta tekti. Karşısına oturduk.

 

"Ne bu şimdi? Ne yapıyorsunuz siz? İçmeye gitmek ne demek?"

 

"Abi biz sa-"

 

"Eh be! Yeter!" diyerek Bervan'ın sözünü kestim ve ayağa kalktım.

 

"Her yaptığımız şey için sana hesap mı vereceğiz? Sıkıldım ben bu durumdan."

 

Bervan beni geri oturtmaya çalıştı ama ben Berzan'ın üzerine yürüdüm ve tam önünde durarak eğildim.

 

"Boş ol,boş ol boş ol,Berzan Ağa."

 

Sonunda Berzan'ı boşadık ha.

Düşünceleriniz neler?

Instagram: @1senaswriting

Loading...
0%