Yeni Üyelik
2.
Bölüm

2. Bölüm

@1senaswriting

Keyifli okumalar🌸.

Berçem'den


"Berçem kapıyı açar mısın?"

 

Gittiklerinden beri odamdaydım. Kapıyı da kilitlemiştim. Annem ise gidip gelip kapıyı açmamı istiyordu.

 

"Çekil anne ben kapıyı kırıyorum."

 

Abim sırf odamın güzel kapısını kırmasın diye kapıyı açtım ve olduğu gibi yere düştü. Sonra da olduğu yere uzandı.

Tekrar yatağımın üstüne oturup başımı pencereden tarafa çevirdim. Annem gelip yanıma oturdu. O zaman dönüp yüzüne baktım.

 

"Sadece tek bir şey soracağım. Babam beni evli bir adama ne diye verdi? Fikrimi bile sormadı."

 

Annem derince içini çekti. Sanki söylemek istiyordu da söyleyemiyordu. Ondan önce abim girdi lafa.

 

"Berzan'ın çocuğu olmuyormuş o yüzden seni kuma alıyorlar."

 

"Ne?"

 

Abim pat diye söyleyince ani bir şok etkisi yarattı. Hayır bir de normal bir şeymiş gibi söylemişti.

 

"Doğru mu bu anne?"

 

Annem ise sadece kafasını salladı.

 

"Hangi yıldayız anne? Tedavi olsunlar ne bileyim tüp bebek denesinler. Hiçbiri de olmuyorsa evlat edinsinler. Çocuk olmuyor diye kuma mı alınır?"

 

"Ne desen haklısın kızım. Ama kararı Hazan Ağa vermiş. Biz ne yapabiliriz?"

 

Hazan Ağa da Hazan Ağa. Kimdi bu adam? Ne gibi bir özelliği vardı da herkes bundan çekiniyordu,her dediğini yapıyordu?

 

"Ben evlenmek istemiyorum. Evlenmeyeceğim."

 

Rozerin'den

 

"Hadi sevgilim yemeğini yer misin?"

 

"İstemiyorum Berzan."

 

"Ama doktor ne dedi?"

 

Düzenli beslen,spor yap,ideal kilo. Şu an hiçbiri umurumda bile değildi.

 

Dün gidip o kızı Berzan'a istemişti Hazan Ağa. Bir de doktor stres yapma demişti gel de stres yapma şimdi.

 

"Doktorun ne dediği umurumda değil. Ben buradan gitmek istiyorum."

 

Sarılıp beni kendine çekti. Kafamı göğsüne koydum. Saçlarımı okşamaya başladı.

 

"Gideceğiz sevgilim. Sabret 3 ay sonra gidiyoruz İstanbul'a."

 

Başımı göğsünden çektim gözlerine baktım. Akan gözyaşlarımı sildi.

 

"Ağlama bi'tanem."

 

Kollarımı ona sardım. O da bana sarıldı. Göğsüne daha çok sokuldum.

 

"Yemeğini yer misin canım?"

 

Getirdiği tepsiyi önüme koydu ve yiyene kadar da başımda bekledi.

 

2 gün sonra

 

Berçem'den

 

"Çok güzel oldun arkadaşım."

 

Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Cidden güzel olmuştun ama mutlu değildim.

 

"Kabuğum parıl parıl parlasa ne o olur içim çürük."

 

"Öyle deme kızım."

 

Olanlara hiçbir şekilde sesi çıkmayan anneme döndüm.

 

"Ne diyeyim anne? Oh ne güzel evleniyorum. 19umda kocaya gidiyorum mu diyeyim? Ya da sevinçten göbek mi atayım?"

 

Babam yapacağını yapmış, beni Berzan'a kuma diye veriyordu. Ama henim de yapacağım vardı elbet. Zamanla göreceklerdi.

 

Abim kapıdan seslenip odaya girdi. Bana sıkı sıkı sarıldı. Sarılmak yerine onu ittim.

 

"Ne diye beni savunup,korumadın? Abim değil misin niye yapmadın?"

 

Kafasını öne eğdi. Bir şey de diyemedi. Tamam belki ağır konuştum ama elimde değildi.

 

Araba sesini duyunca pencereden aşağı baktım. İşte gelmişlerdi bile.

 

Düğün alayı kurulmuştu. Gelini almaya geldiklerine dair bir el ateş edildi. Abim koluma girmek için elini uzattı ama girmedim. Sadece annemin elini öperek çıktım evden.

 

Araçların en önde duranına beni bindirdiler. Şoför ve benden başka biri yoktu. Berzan gelmemişti yani. Sanki kendimi zorla gelin ediyormuşum gibi hissettim.

 

Konağa geldiğimizde beni büyük bir salona aldılar. İmam nikahım kıyılacaktı. Hem de hiç görmediğim bir adamla.

 

Birkaç dakika içinde salon kalabalıklaştı. İsteme günündeki kadın başıma bir örtü bağladı ve herkes yerine geçti.

 

Yanıma biri oturdu ama dönüp bakmadım. Berzan buydu galiba. Karşımıza da imam olduğunu tahmin ettiğim adam oturdu. Birkaç duadan sonra nikah merasimine geçti.

 

"Mehir ne verilsin sana kızım? Ne istersin?"

 

"Ben bu insanlardan beni bırakmaları dışında hiçbir şey istemiyorum hocam."

 

En azından nikaha hayır ya da evet derken benim fikrim soruldu.

 

"Zorla mı evlendirilirsin? Ben bu nikahı kıyamam."

 

Hocanın ayaklanması ile yüzüme yayılan gülüşe engel olamadım. Gitmemesi için ikna etmeye çalışsalar da hoca gitti.

 

Olay hemen Hazan Ağa'ya aktarıldı ve Hazan Ağa salona girdi.

 

İnsanlar sanki ağa değil de Sultan Süleyman girmiş gibi ayağa kalkıp baş eğdiler.

 

"Gelmeden Destur Hazan Ağa desinler de tam olsun."diye kendi kendime mırıldansam da yanımda oturan adam duymuş olmalı ki bana ters bir bakış attı. İşte o an Berzan'ın suratını iki saniye de olsa gördüm.

 

"İmam göndermek nedir gelin xanım? Bir de sanki zorla tutulur gibi laf etmişsin."

 

Zaten zorla tutuluyordum burda. Bir de gelin demesi yok muydu şu adamın? İyice sinir ediyordu.

 

"Yeni imam getirin."

 

Ağa koltukların birine oturdu. Kendi kontrolü altında nikah kıyılmasını istemişti.

 

Yeni imam gelmişti. Herkes yine yerlerini aldı.

 

"Mehmet kızı Berçem, Salim oğlu Berzan'ı Allah katında kocalığa kabul ettin mi?"

 

"Evet."

 

"Kabul ettin mi?"

 

"Ettim."

 

"Kabul ettin mi?"

 

Acaba az önceki gibi olay çıkmasın diye kesinleştirme mi yapıyordu? İşi sağlama mı alıyordu? Yoksa kıymak mı istemiyordu?

 

"Ettim hocam."

 

Aynı şekilde üç kez de Berzan'a sordu. Berzan da üç kez ettiğini söyledi ve mehir olarak bir miktar para uygun görülerek nikah kıyıldı. Bir de talak hakkı vermişlerdi.

 

Yazardan

 

Düğün için hazırlıklar yapılıyordu. Nikahtan sonra hemen düğün başlayacaktı.Rozerin odasının canımdan avluya bakıyordu.

 

Ne gerek vardı şu düğüne? Berzan'ın zaten kendisiyle bir düğünü olduğunu düşünüyordu.

 

Düğünlerini düşündü Rozerin. Her şey o kadar güzeldi ki tüm Urfa o düğündeydi.

 

Hazan Ağa'nın aşiretine birçok aşiret bağlıydı ve Hazan Ağa hepsinin ağasıydı. Bu yüzden tüm aşiretlerden gelen sayısı çok fazlaydı.

 

Herkes Rozerin'in güzelliğinden bahsediyordu. Hepsinin de dediği şey aynıydı. Hiç bu kadar güzel gelin görmemiştik.

 

Kimi hayranlıkla,kimi kıskançlıkla bakıyordu ona. Hayrandılar çünkü çok güzeldi,kıskanmışlardı çünkü hem çok güzel hem de büyük bir aşirete gelin oluyordu. Her genç kız onun yerinde olmayı isterdi.

 

O gün herkesin aklında yer edindi Rozerin. Herkes günlerce onu konuştu. Can yakıcı güzelliğinden ötürü herkes ona Dilefruz demeye başladı.

 

Aşiretlerden sonra tüm Urfa'ya yayıldı. Artık onu gören,görmeyen,tanıyan,tanımayan herkes Urfa'nın Dilefruz'u Rozerin diyerek konuşuyordu.

 

Rozerin kapının çalınmasıyla daldığı düşünceden çıktı. Görümcesi Berivan içeriye girdi.

 

"Nasılsın yengem?"

 

"Nasıl olunur ki Berivan?"

 

Berivan yengesini çok severdi. Hemen gidip yanına oturup ona sarıldı.

 

"Bu düğüne ne gerek vardı ki? Canımı daha çok yakmak mı istediler?"

 

İkisi de başka bir şey demedi. Şevin hanımın sesi duyduldu. Berivan'ı arıyordu.

 

"Hadi git sen."

 

"Gitmeyeceğim. Yanında durayım."

 

"Git Berivan. Şevin anneye ayıp olmasın."

 

Yengesine yeniden sarıldı.

 

"Biliyor musun bu kız imamı kovdu."

 

Rozerin önce şaşırdı. Nikahın yapılmış olması gerekiyordu.

 

"Nikah olmadı mı yani?"

 

"Oldu. Dedem başka bir imam çağırdı. O kıydı nikahı."

 

Bir an sevinmişti Rozerin. Düğünün başlamadan iptal olacağını bile düşünmüştü.

 

Dışardan yeniden Şevin hanımın sesi duyuldu ve Berivan çıktı.

 

Rozerin tekrar camın önündeki yerini aldı. Berçem'in avluya gelinlikle çıktığını görünce daha fazla dayanamadı ve ağlamaya başladı. Tam o esnada yağmur da başladı.

 

Kaderine ağladı Rozerin.

 

Dilefruz'unun kaderine ağladı Urfa.

Loading...
0%