@1senaswriting
|
Keyifli okumalar🫶🏻.
Rozerin'den
Sabah Berzan'dan önce kalkıp bahçeye güzel bir kahvaltı sofrası hazırladım. Temiz hava ve kuş sesleri öylesine huzur vericiydi ki. Burdan hiç gidesim yoktu.
2 gündür buradaydık ve burası bize iyi gelmişti. Kendi dünyamızda bir bütün gibiydik. Sadece o ve ben.
Bir de çocuklarımızın olmasını çok isterdim. Çocuklarımızla beraber sakin bir şehirde yaşamak. Sadece o,ben ve çocuklarımız.
Evlendiğimiz günden beri kimseyle paylaşmasam da tek hayalim buydu. Berzan'a söyleseydim bir şeyler yapardı ama dedesine karşı gelmesini ve üzülmesini istemedim.
Hazan Ağa'nın ne zaman ne diyeceği belli olmuyordu ki. Bir bakıyorduk dünyanın en iyi adamı,bir bakıyorduk kimseyi düşünmeyen,bencil biri.
Ayrıca Hazan Ağa'dan sonra ağalığı alabilecek tek kişi Berzan'dı. Hazan Ağa torunlarına bırakacağını söylemişti ve en büyük torunu oydu.
Belki ağa olursa hayatımız bambaşka olur,ben de hanımağa olurum diye düşünürken kaderin bizim için başka planları varmış. Çocuk sahibi olamamak.
Henüz doktor sonuçları bile çıkmamışken Hazan Ağa üstüme kuma getirmişti.Berzan'ın o kızdan çocuk sahibi olmasını istiyordu. Benim olduğum tedaviler,kullandığım ilaçlar onun umurunda olmadı.
Doktorum bana stresten uzak durmamı söylüyordu ama ben o kızı gördükçe sinir oluyordum. Gel de böyle bir hayatın içinde stressiz yaşa.
Berzan ile ilk tanıştığımız günden beri ona aşığım ve her gün bir kez daha aşık oluyorum. Güzel yüzü,kahve gözleri,esmer teni ve uzun boyuyla gören herkesi etkileyen bu adamın kocam olması bana her gün şanslı bir kadın olduğumu hatırlatıyor.
Şimdilerde ise o aşık olduğum adamı başka bir kadınla paylaşmamı istiyorlar. İnsan aşkını nasıl paylaşır ki?
Onu uyandırmak için üst kata çıktığımda yine her sabah olduğu gibi birkaç dakikamı onu izlemekle geçirdim. Günün en anlamlı dakikalarıydı benim için. Uyurken bile çok güzeldi. Bebek gibi.
Yanına uzanıp biraz daha izliyorum onu. Saçlarıyla oynamaya başlıyorum.Dudağından öptüğüm an gözlerini aralıyor. Uykusu hiç derin değil,sabaha kadar defalarca uyanır. Gülümseyerek saçlarını okşamaya devam ediyorum. O da bana gülümseyerek dudağıma bir öpücük bırakıyor.
"Günaydın sevgilim."
"Günaydın Dilefruz'um."
Sadece Urfa'nın değil onun da yüreğini yaktığımı ve keşke sadece onun yürek yangını olarak kalacağımı söylüyor hep. O yüzden de bana "Dilefruz'um" der. Yüreğimi yakan güzelim...
"Kahvaltı hazır. Ben çayı koyuyorum. Kalk sende."
Beni başıyla onayladı. Gülümseyerek yanağına bir öpücük bıraktım. Çenemden tutup dudaklarıma kapandı. Kendimi geri çekince ofladı. Hâline güldüm.
"Kahvaltı biraz bekleyebilir karıcım." diyerek beni yatağa çekti. Keyifle izin verdim bu kez.
❄️
Kahvaltıdan sonra Berçem'i otelden almaya gittik. Biraz bizi bekletse de en sonunda gelmişti. Yanında da bir kız vardı.
Kocamla birlikte kocamın diğer karısını almaya geliyordum. Sabır ver Allah'ım.
"Günaydın Rozerin,günaydın Berzan."
"Günaydın." dedik Berzan ile aynı anda.
"Nasılsınız nasıl geçti? Benim için çok güzel geçti. Hiç bu kadar eğlenmemiştim. Sen de eğlendin değil mi Şilan?"
"Hıhı evet."
Önce Şilan'ı evine bıraktık. Sonra konağa geçtik. Berçem ise yol boyu bize oteldeki günlerini anlattı. Hiç susmadan hemde.
"İşte sonra kız Bervan'ın suratına tokadı bastı."
"Ne yaptı ne yaptı?"
Bu zamana kadar konuşmaya pek dahil olmayan Berzan,kardeşine tokat atılmasını ciddiye almıştı sanırım. Ben de kulak kesildim.
"Tokat attı. Bervan peşinden bağırsa da kız dönüp bakmadı. Helal olsun kıza. Harbi kızmış."
Berzan yine sessizliğe gömüldü. Ne vardı yani şu kızla hiç konuşmasa? Kız da illa konuşacak bir şey buluyordu.
Konağa vardığımızda onlardan önce inip odama çıktım. Berzan'a kızmıştım. Haddinden fazla olmuştu o kız.
Berzan elinde valizlerimizle odaya girdi. Başımı diğer tarafa çevirdim. Gelip yanıma oturdu. Ellerimi tuttu.
"Sevgilim bakar mısın lütfen?"
Bakmadım. Çenemden tutup yüzümü kendine çevirdi.Öpmek için dudaklarıma eğildiğinde kendimi geri çektim.
"Ne oldu güzelim?"
"Berzan ben o kıza daha fazla tahammül edemiyorum. İstanbul'a gidecektik hani. Erken gidelim."
O kızla nikah kıyarken 3 ay sonra gideceğiz demişti. Neden 3 ay bekleyecektik ki? Üstelik henüz 2 hafta geçmişti daha 2.5 ay vardı önümüzde.
"Bak sevgilim kız üniversite tercihleri yapıp gitmek istiyor. Tercihlerini yaptı mı bilmiyorum. Onu istediği yere gönderip ordan da İstanbul'a gideceğiz. Çocuğumuz olduktan sonra dönmek istersek döneriz."
"Yani o kız geri gelmeyecek mi?"
Başını olumsuz anlamda salladı. Gülümseyerek boynuna sarıldım. Bu sefer dudaklarını öpen bendim.
"Gece gelirim sevgilim."
O kızın odasına gidiyordu yine. Benim koynumdan çıkıp o kızın odasına gidecekti. İstemiyordum gitmesini. Ama gitmesi gerekiyordu.
❄️ Berçem'den
Henüz duştan yeni çıkmıştım ki odamın kapısı çalındı. Ardından da Berzan'ın sesini duydum.
"Berçem müsaitsen geliyorum."
"Değilim."
"Her seferinde bunu yapıyorsun."
Kapının açılma sesiyle panikledim ve banyoya girdim. Zamanında girmiştim. Görmemişti beni. Hayır yani müsait değilsem değilimdir.
Kıyafetlerimin yatağın üstünde olduğu aklıma gelince bir kez daha panikledim. Çıplaktım,adamın biri kıyafetlerimle odamdaydı ve banyoda kalmıştım. İyi ki bornozumu henüz çıkartmamıştım.
Bu herif banyoya da girerdi. Banyonun kapısını hemen kilitledim. Kırar mıydı peki? Suyu açıp beklemeye başladım.
"Az önce sesin odadan geliyordu. Şimdi ise duş alıyorsun."
Suyu kapatıp kulağımı kapıya yasladım. Başka bir şey demedi. Sanırım her zamanki yerine geçip oturdu.
Kıyafetlerimi bu adamdan nasıl isteyecektim ben şimdi? Kapının altından telefonumu vermesini istesem kimi arayacaktım?
"Berzan bak cidden müsait değilim. Dışarı çık ve ben seni çağırdığım zaman gel olur mu?"
Bıkkın sesini duydum. Ardından kapının açılıp kapanma sesini. Çıktığını umut ederek önce banyo kapısından kafamı dışarı uzattım. Berzan yoktu. Derim bir nefes alarak dışarı çıktım ve kapıya koşup kilitledim.
"Cidden müsait değilmişsin."
Arkamdaki sesini duyunca önce korkup sonra şaşırdım. Hayır ikisini de aynı anda hissettim.
Odanın içinde yoktu. Ama burdaymış işte. Hayır öyle küçük de bir adam değildi ki bir yere saklandı diyeyim.
"Evet gözünle görüp inandığına göre artık çık şu odadan."
Bana bakmadan çıktı. Üstümü giyinsem de içeriye çağırmadım. O da gelmedi. Karısının yanına döndüğünü umduğum anda kapım tekrar çaldı.
"Gel."
İçeri girdiğinde her zamanki yerine geçip oturdu. Şimdi bu adamla saatleri geçir geçirebilirsen.
"Tercihlerini yaptın mı?"
"Yaptım."
"Ne zaman açıklanıyor?"
"1 ay sürüyor sanırım."
Anladığını söyledikten sonra yine sessiz kaldı. Başka bir şey söylemek istedi sanki ama vazgeçti.
"Odan değişmemiş. En kısa sürede başka kata geç."
"Emredersiniz Sultan Süleyman Hazretleri."
Bana çatık kaşlarla ters bir şekilde baktı. Ben de ne bakıyorsun dercesine ona baktım. Başını iki yana sallayıp ceketinin cebinden telefonunu çıkarttı.
Onun telefonuyla oynamaya başladığını görünce ben de hem daha fazla sesini duymamak hem de kafa dağıtmak için kulaklığımı alıp tabletten dizimin yeni bir bölümünü açtım.
Birkaç saatin ardından Berzan en sonunda gitti. Gelip burda anlamsızca oturması çok saçmaydı. Gelmesine gerek bile yoktu. Ama geliyordu işte. Hem de hiç engel tanımadan geliyordu.
Instagram @1senaswriting |
0% |