Yeni Üyelik
9.
Bölüm

9. Bölüm

@1senaswriting

Keyifli okumalar🌸.

 

1 ay sonra

 

Rozerin'den

 

Havalar iyiden iyiye ısınmaya başlamıştı. Berzan ile birkaç günlük şehir dışı tatil planımız vardı. Elbette Hazan Ağa'dan izin koparmamız lazımdı.

 

Akşam yemeğinde herkes masada yerini almıştı. Hazan Ağa bu akşam hâyli keyifsiz duruyordu. İzin vermeyeceği için bir şey demek riskli olurdu.

 

"Sakın açma konuyu."

 

"Açmayacağım zaten. Baksana hâline."

 

"Siz evleneli ne kadar oldu?"

 

Bana mı soruyor diye başımı kaldırıp baktığımda o Berçem'e bakıyordu. Berçem ise umursamaz bir hâlde yemeğini yiyordu.

 

"Berçem gelin! Sana derim."

 

Berçem biraz düşünüp sonra "1.5 ay kadar." dedi. Hazan Ağa bu kez Berzan'a,ardından tekrar o kıza baktı.

 

"Nerde bebe haberi?"

 

Böyle bir konuyu ne diye benim yanımda açıyordu ki? Benim olmadığım bir zamanda veya Berçem ile yalnızken konuşması daha doğru olurdu.

 

Odama gitmenin en iyisini olduğunu düşünüp yerimden kalktım. Peşimden Berzan da ayağa kalktı. Hazan Ağa masaya yumruğunu sertçe vurdu.

 

"Oturun." dedi Hazan Ağa'nın sinirli sesi. Kendini hiç bozuntuya vermeden yemeğini yiyen Berçem'e baktığını gördüğümde ben de baktım.

 

"Berçem gelinim, bebe diyorum. Nerde bebe? Aşiretin ağzına reklam olduk."

 

Kız dudak büzerek Berzan'a baktı. O an herkesin bize baktığını fark ettim.

 

"Hazan Ağa iki gelininden de torun sahibi olamadıysan demek ki sıkıntı gelinlerinde değil." derken hâlâ Berzan'a bakıyordu. Resmen Berzan'a kusurlu demişti.

 

Tabağındaki az bir miktarı da yedikten sonra "İzninizle Ağa." diyerek ayağa kalktı. Hazan Ağa ona da oturmasını söylerken o çoktan çıkmıştı bile.

 

"Berzan en kısa sürede doktora gidesin. Bundan sonrasında ise Berçem gelinimin odasında daima kalacaksın."

 

Berzan bu sefer sinirle kalktı sofradan. Öyle ki ardından sandalye yere düştü. Kimse durduramadı onu ya da durdurmak istemedi.

 

Berçem'den

 

Bebek nerdeymiş de,haber yokmuş da aşirete reklam olmuş da. Da da da...

 

Bitmiyor istekleri de bitmiyor,başımdan da eksilmiyorlar.

 

Bir de neymiş Berzan artık benim odamda kalacakmış. Aynı odada kalmakla çocuk oluyorsa hemen verirdim kucağına.

 

Kapı bir anda açıldı. Duvara öyle bir çarptı ki duvar bile hasar almıştır. Hayvan gibi kapı çarpmak neydi? Berzan biraz ayıya benziyordu gerçi.

 

Öyle bir nefes alıp veriyordu ki burun delikleri bile büyüyordu.

 

Üstüme yürümeye başladığında ben de geri geri gidiyordum. Yalan yok biraz korkmuştum. Tamamen gelip dibimde bittiğinde seslice yutkundum.

 

Elini kaldırdığında vuracağını düşündüm. Korksam da başımı dik tutarak gözlerinin içine baktım. Duvarı yumrukladı. Eli bir süre orda kalmıştı. Bense bir eline bir ona bakıyordum.

 

"Lan seni benim başıma bela diye getirmişler. Ben diyorum sabret Berzan, karışma Berzan, okulu başlasın okuluna gitsin. Ama yok,yok,yok. Hanımefendi illa bir şey buluyor."

 

Geri çekilince derin bir nefes aldım. Ellerini sinirle saçlarından geçirip sağa sola adımladı.

 

"Erkekliğime laf etmek senin ne haddine lan? Ne haddine? Al istediğin bu muydu? Beni karımdan ayrı düşürdün."

 

Tekrar dibime kadar geldi. Bana şöyle bir bakıp geri çekildi. Sanki bir şey sormuşum da cevaplar gibi "Hayır,hayır değildir." dedi. Korkmuştum içine üç harfli girmiş olabilirdi.

 

"Sen bana aşıksın değil mi Berçem? Amacın beni deliler gibi sevdiğim karımdan ayırmak,ondan boşanacağım seninle nikah kıyacağım değil mi bende?"

 

Aşk mı? Kafamdaki Pargalı 'Ne aşkı be?' diye bağırdı o an. Cidden ne aşkı? Kafasında kurmada üstüne yoktu. Neye göre böyle demişti?

 

"Ben sadece-"

 

"Sen sadece ne ulan?"

 

"İntikam almak istedim. Hazan Ağa beni zorla gelin aldığı için senden,ondan intikam almak istedim. Sana aşık falan da değilim. Evli adamlar ilgimi çekmiyor."

 

Deli gibi güldü. Hatta öyle ki kahkahaya boğuldu resmen. İlk kez böyle güldüğünü gördüm.

 

"Sana burda kim ne etti? Neyin intikamı? Dedem bile bana tanımadığı ayrıcalığı sana tanıyor. Bu konakta sana kim kötülük etti? Hanımım diyor çalışanlar,seni Rozerin'den ayırmadılar. Moranoğlu aşireti seni bir günde kabul etti be.

 

Gittin günlerce otelde kaldın,elinde kartımla ne istiyorsan aldın,yedin,içtin,helali hoş olsun. Bunların intikamını mı alıyorsun benden,bizden?"

 

Söylediklerinde haklı sayılırdı. İntikam almak istediğim tabi ki o saydıkları değildi. Benim meselem Hazan Ağa ile olmalıydı.

 

"Özür dilerim."

 

"Özür mü dilersin? Sözlerin şu an ne hâle getirdi bizi? Tek istediğim karımı alıp burdan gitmekken çomak soktun."

 

Kapıyı çarpıp çıktı. Kapı kırıldı sanmıştım ama sağlam kalmıştı o sarsıntıdan. Bu gece oturup biraz düşünecektim. Hayat bize bir şeyleri gösterirdi elbet. Yaşamadan bilinmez.

 

Birkaç saat öylece oturdum yatağın üstünde. Çok şey düşündüm,çok şeyi tarttım. Bazı kararlar aldım.

 

Kararlarımın en büyüğü ve aynı zamanda en önemli olanı benim okula gitmemdi. Sonuçlar açıklanmıştı ve şansıma İstanbul'da bir üniversite çıkmıştı. Tabi henüz Berzan'a söylememiştim. Şimdi bunu da yanlış anlar,onunla İstanbul'a gitmek istediğimi zannederdi.

 

Bir tarafım da ne derse desin git o okula diyordu ve ben sanırım o tarafımı dinleyecektim. Gidecektim o okula.

 

❄️

 

Akşam Berzan odama geldi. Bundan böyle haftanın 6 gecesi benim odamda 1 gecesi karısının odasında kalacaktı. Bunu da kendi dilimle etmiştim.

 

Konuyu açmak için bir süre bekledim. Berzan başı ağrıyormuş gibi sürekli şakaklarını ovuyordu. En iyisinin pat diye söylemek olduğunu düşündüm.

 

"Okulum belli olmuş. İstanbul'da bir okul."

 

Önce bana kaşları çatık bir hâlde baktı. Sonra yine kendi kendine gülmeye başladı.

 

"İsabet olmuş. Kaydını yaptırmaya diye gideriz hep birlikte."

 

Kızacağını ve hatta yine ona aşık olduğumu falan söylemesini beklemiştim. Bu hâline şaşırmamış değildim.

 

"Güzel. Her iki tarafın da istediği oluyorsa anlaştık."

 

Berzan ilk kez benim odamda yatacaktı. Her zaman oturduğu ikili koltuğa uzandığında sığmadı. Zürafa gibi boyu vardı adamın.

 

"İstersen sen yatakta yat. Ben orda yatarım."

 

Oturur hâle geldiğinde 'İstemem.' diyerek başını koltuğa yasladı.

 

"Ben de zaten vermeyecektim yatağı."

 

Oturduğu yerde dikleşip kaşlarını çattı yine. Ne çatık kaşlı bir adamdı bu böyle.

 

"Valla Rozerin'e yazık. Kız Urfa güzeli ama bahtı kötü. Ne yapsın gönül bu işte. Seve seve bu çatık kaşlıyı sevmiş."

 

"Ulan!" diyip yerinden kalktığı an kendimi banyoya attım. Biraz daha zorlarsa banyonun kapısını kıracaktı kesin. Hayır ne demiştim ki ben?

 

"Banyoda yat bu gece. Ben de yatakta yatarım rahat rahat. Oh be!"

 

"Yatarım be! Küvet çok rahat."

 

"İyi." diyip kapıya vurdu son kez. "İyi." diye bağırdım bende.

 

Birkaç saat sonra odanın kapısı açılıp kapandı. Gitmiş miydi acaba? Kapıyı aralayıp baktığımda ortada görünmüyordu. Koşarak gidip odanın kapısını kilitledim.

 

Sabah kahvaltıya indiğimde Hazan Ağa yine tüm suratsızlığıyla oturuyordu baş köşede.

 

"Rojbaş Berçem buke."

 

"Rojbaş Ağam."

 

Berzan sinsi sinsi gülüyor muydu yoksa bana mı öyle geliyordu?

 

"Ağa'yı odandan atmışsın.Git salonda yat demişsin kocana."

 

Ben mi demişim onu? Yok ben değilimdir. Rozerin'dir belki. Hazan Ağa bana bakıyordu.

 

"Berçem gelin sana derim. Ne yaptı da attın kapıya bu hergeleyi."

 

Hazan Ağa Berzan'ın üstüne oynuyordu. Görelim Berzan Ağa. Kimin aklı daha uzunmuş görelim.

 

"Hazan Ağam,beni banyoya kilitledi. Sonra geri çıkarttı. Ben de sinirlenip kovdum odadan. Gitti de zaten."

 

Berzan'nın sinsi gülüşü solmuştu. Bana geçmişti sinsi gülüş.

 

"Berzan Ağa. Seni 2 ay sürgüne yolluyorum."

 

Berzan yerinden sinirle fırladı. Ardından kalkan Rozerin'in de elini sıkı sıkıya tuttu.

 

"Hayır Ağam. Ben karımı alıp gidiyorum bu konaktan. Sevgili gelinin Berçem kalabilir."

 

Kendisi önde Rozerin peşinde çıkıp gittiler. Olan yine bana mı olmuştu bu olayda?

Loading...
0%