Yeni Üyelik
14.
Bölüm

14. Bölüm

@2dreamreal

BOMBA BİR BLÜMLE GELDİM UMARIM BEĞENİRSİNİZ. BOL BOL YORUM VE OYLARINIZI BEKLİYORUM BİRİCİK OKURLARIM...

IŞIL’DAN;

“Si siz sizin ne işiniz var burada lan” dedi yüzsüz.

“Bilmem ne işimiz var acaba Tuğrul amcacım. Sen beni aptal mı sandın. Ben onca eğitimden sonra senin eski düzen beyinsizce kurduğun planlarına inanır mıyım?” dedim tek kaşımı kaldırıp.

“Bunu nasıl yaparsın baba. Hadi onları düşmanın belledin ya ben… ulan ben senin oğlunum bu kadar mı düştün” dedi Vedat haklıydı.

Söyleyecek söz bulamamıştım. Ses kaydının tamamını dinlediğinden beri gözünden kırgınlığı belli oluyordu. İnsan bile isteye oğlunu tuzağa çeker miydi diye düşündüm biran ama sonuç ortadaydı. Nasıl 1+1=2 ve bu değişmiyor ise bu yapılanın doğruluğu %100 değişmeyecekti. Planı onlara detaylıca anlatırken bile gözündeki kırgınlık değişmedi aksine öfke eklenmişti. Bu bize mi yoksa babasına karşı mı onu çözememiştim ta ki şu ana kadar.

“Siz nasıl. Nasıl anladınız yaptığımı bu imkansız “ dedi. Kendini inandırmak ister gibiydi.

“Koca beyinsiz aptal…. Bunu masada herkese anlatırken duyabileceksin merak etme “ dedim.

Baş hareketim ile ilk önce adamını daha sonra ise Tuğrul amcayı paket yapıp toplantı masasındaki diğer kişilere seslenerek yerlerine geçmelerini işaret ettim.

…..

Masadaki herkes yerini alınca bende projeksiyonun önündeki birkaç düzenlemeyi yapıp onlara doğru dönüştüm. Ufak bir gülümsemeden sonra konuşmaya başladım.

“Öncelikle hepiniz hoş geldiniz. Buradaki toplanma amacımızı konuşmadan önce yapılan hainlik durumunu çözelim” dediğimde herkes onaylayan mırıltılar çıkarttılar.

“Sensin, sizsiniz hain “diyen elbette ki Tuğrul amcadan başkası değildi.

“KAPA ÇENENİ. YETER… SUS, ÇOCUKLARI DİNLE” diye konuşan biricik babamdı.

“Öncelikle ekrandaki mesaja bakmalısınız lütfen “ dedim gülümseyerek.

Herkes ekrana bakınca Tuğrul amcanın gönderdiği mesajı gösterdim.

KİMDEN:TUĞRUL

“Vedat benden şüpheleniyor. Şuanda da kapımı dinliyor. Sana söylediklerimi yap. Herşey hazır olsun. Bende plandan bahsediyormuş gibi yapıp tuzağı anlatacağım aptal oğlum inanıp duyduklarını diğerlerine anlatacak ”

KİME: DEPO ADAM

“Tamam efendim. Buradaki herşey hazır. Alıcılar ile toplantıyı ayarladım.”

KİMDEN: TUĞRUL

“Tamam. Arıyorum şimdi seni.”

Bir süre herkesin şaşkın aynı zamanda da iğrenti ile Tuğrul amcaya bakılan yüzlerini izledim. Bu durum beni keyiflendirirken Vedat ‘ı oldukça üzmüştü. Daha fazla beklemek istemediğimden devam ettim.

“Yani buradan anlayacağınız Vedat kapı dinlerken bizi tuzak kurduğunu sandığı yere gönderdi ama durumu önceden bildiğimiz için bir de polis ile işbirliği yaptığımızdan oraya direk polisler baskın yaptı. Birde Tuğrul amcacığım emniyetteki köstebeğin önceden yakalanmıştı. Muhtemelen sen aradığında polis arkadaşları başındaydı ve istediğimiz konuşmayı yaptı.” Dedim keyiflice.

“Anlamadığım bir şey var. Benim kapıyı dinlediğimi nasıl anladı ki” dedi Vedat.

“Vedat, canım arkadaşım evde sizin bilmediğiniz yerlerde gizli kameralar var. Tabi birde evin ve çalışanların yönetimi babanda olunca sizin de haberiniz yok. Benim koyduğum gizli kameraya göre “ dedim ve görüntüyü açtım “gördüğün gibi sen geldiğinde ve kapıyı dinlemeye başladığından itibaren baban seni izliyordu. Bile isteye seni ve de bizi tuzağa çekmişti.” Dedim.

“Saçma sapan konuşma bu tür durumlarda siz gidiyorsunuz. Vedat’ ımın ne işi vardı ki o sadece size haber verecekti” dediğinde Vedat kafasını sağa sola salladı ve kendi kendine gülmeye başladı.

“Savunman bu mu gerçekten baba. O silahlar ne kadar önemli haberin var mı? Hiç bir şey değilse bile kontrol etmek için, kutuları açmak için benim parmak izim gerekliydi unuttun galiba. En ve en önemlisi de babacım benim için çabalayan insanları nasıl yalnız bırakırım aklın alıyor mu? Bana, bize yakışır mı? Beni yetiştiren adam neler düşünüyor bana söylediğin, verdiğin öğütlerin tam tersi bu davranışın yazık çok yazık.” Dedi acı dolu sesiyle.

“Neyse devam ediyorum o zaman” dediğimde başıyla onayladı herkes.

“Bu da ses kaydının bizi tuzağa çeken tarafıdır” dedim ve ses kaydını açtım.

“Alo herşey hazır mı?” dedi Tuğrul amca.

“Evet efendim. Silahlar güvende ve dediğiniz depoda saklı” dedi karşıdaki adam.

Güzel bana konumu atın ki biran önce gelip satalım silahları.” Dedi ve kahkaha attığı sesinden dolayı herkes yüzlerini buruşturdu.

Efendim bu tehlikeli değil mi? Yani masadakiler ve küçük efendi öğrenirse…. Ayrıca bu işlerimize de etki edecek bir hamle olur” dedi.

Bir şeyler kazanmak istiyorsak eğer bazı şeylerden de fedakarlık etmeliyiz. Ben bu yaptığım ile bir taşla iki kuş vuracağım. En önemlisi de masadakilere güvenim artacak ve oğlum o Işıl’ ın yerine veliaht olacak” dedi.

Peki efendim size konumu atıyorum görüşürüz” dedi.

“Ses kaydı burada bitiyor ama asıl kayıt bu değil şimdi dinleyeceksiniz” dedim Vedat’ın gözüne bakıp devam ettim “çünkü Vedat buradan sonra ayrılıyor kapıdan “dedim.

Ses kayıt cihazını tekrardan çalıştırdım. Şimdi Tuğrul amca bile pür dikkat masadakileri incelemeye başlamıştı ama gözündeki korku bariz belli oluyordu.

Alo “ dedi pis pis sırıtıp.

Alo efendim şimdi kapatmıştık. Bir sorun mu var” dedi telefondaki adam.

Aptal, o yanıltmaca aramasıydı” diyen şahıs elbette ki Tuğrul amcaydı.

Anladım efendim. Talimatınız nedir” dedi adamı.

Şimdi beni iyi dinle o depoya Fikret ile anlaştığımız uyuşturucuları yerleştir. Ayrıca polise de sahte ihbarda bulunun ama saati belirtmeyi unutmayın salaksınız unutursunuz siz. Gerçi siz aradıktan sonra bende arayacağım ki gitmeleri garanti olsun. Onlar baskın yapıp silahları kurtaracaklarını sanırken biz silahları çoktan satıp parasını cebimize indireceğiz” dedi pislik.

Peki efendim emniyetteki adamımızı da bilgilendiririz takip de kalır” dedikten sonra sustu.

Tamam. Tamam. İkinci hususa gelelim yabancılar ile konuştun mu saati ve yeri kesinleştirelim” dedi.

Yer ve mekan kesinleşti efendim size de mesaj attım” dedi adamı daha sonra birkaç hışırtı sesinden sonra kahkaha attılar.

Tamam ben şimdi çıkıyorum aptallar tuzağa, bizde paralarımıza kavuşmaya gidelim.” Dedi ve telefonu kapattı.

“Evet ses kaydı burada bitiyor. Bana ilk hatasıdır affet hem baban hastanede dediniz affettim. Yerine masaya veliaht oğlunu geçirttik ama adam yine durmadı. Öyle ki gözünü iyice karartıp oğlunun işlerini baltaladı. Siz söyleyin şimdi ne yapılsın.” Dedim.

Babamda beni onaylar gibi ” evet kızımı duydunuz cevap verin. Nadide belki aklını kullandı ve sessiz ama bu durum oldukça ciddi bir mevzu” dedi.

“Ben dersimi aldım. Hem bu vesile ile emekliye ayrıldım benim açımdan iyi bir şey oldu” dedi Nadide abla gülümseyerek.

“İhanetin cezası bellidir. Ya ölüm yada sürgün” dedi Boran amca. Bu konularda bizden sonra en katı oydu nedense.

“Bu konuda söz hakkı veliaht olana düşer. Senin fikrin nedir Vedat” dedi babam.

“Ben açıkçası babama güvenemiyorum. Sanki tanıdığım adam değil bambaşka biri oldu” dedi.

O konuşmaya devam ederken bende sadece Tuğrul’ un duyabileceği şekilde kulağına “ya kendi kendini çek vur, ya benim veya o çok kıymetli oğlunun öldürmesini bekle yada sürgüne git” dedim.

Gülümseyerek doğruldum. Kafamı tam kaldırdığımda Tuğrul amcanın yüz ifadesi oldukça karışıktı.

“Vedat bir süre düşünsün bizde başkasının derdi var mı onu dinleyelim” dedi babam.

Ufak bir boğaz temizlemesinden sonra Barın söze girdi.

“Benim bir mekanımda uyuşturucu satıcısı yakaladım. Fakat diğer mekanları araştırdığımda temiz çıktı. Lakin bir çok eğlence mekanlarında satılıyormuş. Birkaç arkadaşım yardım istedi bende size dillendirmek ve çözüm bulmak istedim” dedi.

“Peki satanlar kimmiş. Yani elebaşı kim bulabildin mi?” dedi Boran amca.

“Yok efendim. Benim aldığım torbacıydı. Onun başını buldum ama bir şey yapamadım sizlere danışmadan” dedi.

“Bu aralar hastaneye çok fazla bağımlı vakası geliyor” dedi Gözde abla.

“Pekala bir araştıralım yapılacak bir şey varsa yapalım.” Dedi babam.

Medet amca boğazını temizleyip “ bunu araştırırız elbet ama bize silahları nasıl kurtardığınızı anlatır mısınız “dediğinde gülümsedim.

“Elbette anlatırım ama babam izin verirse” dedim.

“İzin senin güzel kızım” dedi babam.

“Şimdi” dedim ve Tuğrul amcaya baktım.

“Malum bizi tuzağa çekti ama bilmediği şey bizim tuzaktan haberimiz vardı az öncede gördüğünüz gibi. İlk başta emniyetteki köstebek yakalandı ve sorgu odasında bekletildi. Bu arada biz çoktan emniyet amiri ile konuşup olanı biteni anlattık sağolsunlar yardımcı oluruz dediler. Tuğrul amca bizi depoya baskına gidiyor sanırken bizim adamlarımız her ihtimale karşı onu takip etti ve telefondaki konuma gittiğini belirledik. O depodan ayrılınca, 3 tane olan yolun ikisini kapattık….. Kalan tek yola ise tuzak kurduk. Yolun ortasına kurduğumuz görünmez tuzak ile tekerler patlatıldı ve araçtan inen şoförleri etkisiz hala getirip kendi adamlarımız araçları oradan uzaklaştırdı. Bizde satın alan kişileri paketleyip polislere teslim ettik” dedim.

“VAAYSS mükemmel plan eğer depodan alınsaydı silahlar Tuğrul amca birşeyler döndüğünü anlardı. Ama yoldan alınca masayı tuzağa düşürecek iken kendisi sazan gibi tuzağa düştü” dedi ve kahkaha attı Sinan.

“Aynen öyle dostum “dedi Vedat acı bir gülümseme ile.

“Oğlum düşündün mü?” dedi babam.

Bu sırada bende Tuğrul amcaya doğru eğildim ve kimsenin duyamayacağı şekilde konuştum.

“Oğlunu seçim yapmak zorunda mı bırakacaksın ama yaşamanı seçse bile öyle yere sürgün edileceksin ki yaşamamak için dua edeceksin” dedim ve doğruldum.

Ben onun gözlerine bakarken o ise birşeyler düşünüyordu. O sırada Vedat konuşmaya başladı.

“Biliyorum belki bana kızacaksınız özellikle de sen Işıl ama babama ölüm emri veremem sürgün edilsin “dedi masaya hitaben.

Bunun üzerine babam” ellerini çözün oğluyla vedalaşsın “dedi.

Ellerini çözen adam uzaklaşmaya kalkarken belindeki silahını çevik bir hareket ile alıp herkesten bir adım uzaklaştı Tuğrul amca.

“Ben asla sürgüne gitmeyeceğim burada kalacağım. Bu yolda gerekirse ölürüm yine de gitmem “dedi ve silahı kafasına dayadı.

“Baba yapma bırak uzakta da olsa yaşadığını bilelim” dedi Vedat.

“Ne yapma lan. Seni böyle mi yetiştirdim ben insan bir düşünür, babamı alıp yurt dışına kaçırayım der ama yok beyefendi kendi kıçını kurtarmak için gitsin sürgüne diyor” dedi.

“Saçmalama baba yeter en uygunu bu ne yapsaydım ölüm emrini mi bildirseydim” dediğinde güldü Tuğrul amca.

“Keşkeeeeee, o zaman benim oğlum derdim” dedi ve silahı ağzına dayayıp bir anda ateşledi.

Birkaç saniye kimse buna bende dahil ne olduğunu kavrayamamıştık. İlk kendine gelen Vedat oldu.

“BABAAAAAAAAAAAA” diye haykırdı.

“BABA UYAN BABA AHHH NE YAPTIN SEN BABA, NE YAPTIN BABA” diye haykırarak sayıklamaya başlamıştı. Onu yerden kaldırıp uzaklaştırdık. Bu sırada Gözde abla ve Merve müdahale etmeye başlamışlardı.

“Oğlum sakin ol. Gözde durum ne “ dedi babam.

“Ufak da olsa nabzı var hemen hastaneye götürmemiz gerekli “dedi.

“Tamam hadi götürün siz” dedi ve masaya bakarak konuştu “bugünlük burada bitirelim Barın senin söylediğini de araştırırız “dedi.

Hızlı adımlar ile babam önde ben arkada depodan çıktık.

………………

BARIN’DAN;

Olayların üzerinden 3 ay geçmişti. Bu 3 ay oldukça hareketli geçti ve en önemlisi de bizim 2 hafta sonra düğünümüz vardı. Işıl ile pek yakınlaştığımız söylemezdi ama aramızdaki çekim ilk günkü gibiydi. Tuğrul beyin kendini vurması işleri karıştırmıştı ne kadar Vedat’ ı kıskanmış olsam da aslında onun kalbinde birinin olduğunu öğrenmem ile rahatlamıştım. Mekanlara dadanan kişinin başını bulmak için masa başkanı araştırma yapıyordu ama bende yardım amaçlı araştırıyordum. Arkadaşlarımın mekanlarına casus yerleştirmiştim ve tahmin ettiğimiz gibi işe yaramıştı. Çürük elmalar ayıklanıyordu yavaş yavaş ama bu bana ve masadakilere sıkıntı çıkaracak gibiydi. Yeraltı dünyasının kuralı vardır. Kimse kimsenin çukuruna giremez gerçi bu yaptığımız kendi çukurumuzu korumaktı ama karşı taraf böyle algılamıyordu sanırım.

“Kuzen dalmışsın” diyen elbette ki Ares’ ti.

“Belki biraz… sen ne yaptın” dedim.

“Metin ve ailesini ziyaret ettim ayrıca yarın iş başı yapacak. Eğer aklını kullanır ise güzel yerlere gelebilir “dediğinde gülümsedim.

Metin aylar önce çarptığın kişiydi onu tefecilerden kurtardıktan sonra araştırmıştık ve bizim için çalışması için karar kılmıştık. Babasını ve annesini bir kazada kaybettikten sonra kardeşlerine kol kanat germiş. Bu uğurda okulunu bırakmıştı. Birde üstüne kardeşinin hastalığı gelince el mahkum düşmüş vicdansızların eline. Her işte bir hayır var dedikleri buydu işte bizim arabaya çarptı bu vesile ile elinden tutabilmiştik.

“Başlasın bakalım ama önce eğitimlerini tamamlasın” dedim.

“Elbette kuzen önce tedbir” dedi Ares beni onaylayarak.

“EEEE takım elbise aldın mı düğünüm için” dedim.

“YOOO sen damatlık alırken bakarım bende birşeyler” dediğinde göz devirdim.

Güzel ve eğlenceli anlarımızın katili olan kapının çalması ile “gel” dedim.

“Efendim casuslardan haber var” dedi.

“Nedir” dedi Ares.

“Birkaç torbacı daha tespit etmişler. Hatta paketleyip depoya göndermişler” dedi. Bilerek uyuşturucudan nefret eden kişileri casus olarak yollamıştık bu fikir ise Işıl’ dan çıkmıştı.

“Tamam biz diğerlerine haber verip geçeriz. Siz işinizin başına dönün” dedim.

“Kuzen bu kadar sohbet yeter az da iş konuşalım “dedim.

“Olur kuzen konuşalım. Reklam için yurtdışından gelen manken Işıl ile aynı dönemde mezun olmuş ve bölüm birincisiymiş.” Dediğinde tek kaşım kalkmıştı. Kalbimi saran bir kıskançlık hissetmiştim.

……….

İşler hakkında konuşup, birkaç belgeyi inceledikten sonra imza işlerini de halledip şirketten çıktık. Tam arabaya biniyordum ki duyduğum ses ile o yöne döndüm.

“BABACIIIIIIIM” diye koşturarak gelen kızım ile yere eğildim.

“Güzelim ne işin var burada” dedim.

“Babacım annemden zoy izin aldım. Hımm ben bugün seninle uyumak istiyoyum da kızdın mı?” dediğinde iki yanağından öptüm.

“Sana kızar mıyım güzellik, sadece madem geldin neden yukarı çıkmadın “ dedim.

“Baban doğru söylüyor prenses” dedi Ares.

“Sizin işiniz vaydıy diye şoför abi ile bekledik” dedi.

“Efendim küçük hanımı size teslim ettiğime göre ben gidebilirim. Bunlar veliahtın eşyalardır” dedi ve uzaklaştı.

“Hadi gidelim” diyen Ares ile arabamıza bindik.

Araba hareket ederken Güneş ‘im bana bugün okulda yaptıklarını anlatıyordu.

“Babacım bugünden iki kişi kavga etti hemde biy eykek için salak bunlay” dedi.

“Aynen güzelim fazla salakmışlar peki onlar kavga ederken sen ne yaptın bakalım” dedi Ares.

“Ben ve gyubum onlayı izledik… Hımmm biy de kızmayın ama biyazcık ama biyazcık gazzzz veydikk” dedi.

“Güzelim güvenlik neden ayırmadı ki” dedim.

“Şimdi beyley öğyetmeni müdüye çağıydı. Zatem kavga da sınıfta oldu. Öğyetmen biy geldi ŞOOOKKKKK” dedi ve kahkaha attı.

“Peki başka ne yaptın “dedim.

“Şaykı öğyendik, yesim yaptık, son olayak da kitap okudu bizde dinledik” dedi.

15 dakika kadar sohbet ederek ilerledikten sonra Ares tedirgince bir bana birde Güneş ‘e baktı. Bende birşeyler olduğunu anladığım için arkama bakmıştım. Kaç tane olduğunu bilmediğim arabalar sıra sıra bizi takip ediyorlardı. Muhtemelen içi de adam doluydu. Önüme döndüğümde Ares ile göz göze gelmiştik.

“Kuzen ne yapacağız şimdi kendimiz olsak sorun yok Güneş burada” dedi.

“Kapa çeneni kızımı korkutuyorsun” dedim.

“Babacım beny koykmam kii” dedi ve gülümsedi.

“Pekala şimdi koltukların arasına giriyorsun ve ben çık demeden çıkmıyorsun” dedim.

“Tamamdıy o iş benyde” dedi güzel prensesim.

“Aferin kızıma “ dedim bende gülümseyerek.

Onu tedirgin etmek istemiyordum ama sanırım ben onun için tedirgin oluyordum. Bu durumda bir şey fark- ettim ki Güneş hiç korkmamıştı aksine bize yol gösteren ve yardımcı olacak şekilde davranıyordu.

“Babacım, babacım bu hizla gideysek bizi yakalamaları an meselesi” dedi Güneş.

“Tamam hızlan sen bende silahla tekerleri patlatayım “dedim.

“Hedefini çapyaz vur kiiim hem tekeye hemde ayabanın motoruna yadam başka aksamına zayay versin” dediğinde onu onayladım.

“Aferin ufaklık sende iş var. Akıl küpü mübarek” diyen Ares ile gülmüştüm.

Ares hızlanırken bende pencereden tekerlere isabet ettirmeye çalışarak ateş açtım. Şerefsizler eğer bizi takip ediyorlarsa Güneş’ in arabada olduğunu da biliyorlardır. Bir süre daha ilerledikten sonra önümüzde kesilmişti.

“Sakın aşağıya inme ve anneni ara güzelim tamam mı” dedim ve saçlarını öperek aşağıya indim. Birkaç el birbirimize sıktıktan sonra vücuduma giren kurşun ile gözlerimi kapatmıştım.

……………..

Gözlerimi bir depoda açmıştım. Allah kahretmesin Güneş. Güneş kızım orada tek kalmıştı. Ya da onu da mı almışlardı. Onu da almamışlardır umarım. Biran önce buradan kurtulup kızıma kavuşmam gerekiyordu. Bu yüzden yanımdaki bedeni dürttüm, aynı zamanda da seslenmeye başlamıştım.

“Ares….. Aresss.. Lan Ares sana diyorum. Uyansana lan…” dedim her dürtmeden sonra.

“Hııı…. Ne … Ne oluyor lan…. Lan Güneş” dedi Ares de ben gibi.

Biz ayılmaya çalışırken fark ettiğim bir şey de ben vurulmamıştım sanırım bayıltmak için ok atmışlardı. Hangi yüzyıldaysak sanki. Benim bilimcim tamamen açılırken Ares daha ayılmaya çalışıyordu ki demir bir kapı sesi duyuldu. En önce çatıştığımız adam arkasında da bulduğumuz isimlerden biri vardı. Ben arkadaki adama odaklanmış bakarken Ares’ in sesi ile baktığı yere doğru çevirdim kafamı.

“LAN…. LAN PEZEVENK SENİ ÖLDÜRÜRÜM LAN…” dedi Ares.

“Sen öldün adi pislik” dedim dişlerimin arasında.

“Sen kimi öldürüyorsun Barın… Haddini bil elimdeki ufaklık buna yardımcı olur bence” dedi. Gördüğüm ile neye uğradığımı şaştım. Ben, biz şimdi ne yapacaktık…

İYİ OKUMALAR....

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%