Yeni Üyelik
16.
Bölüm

16. BÖLÜM

@2dreamreal

SELAM; 2 GÜNDÜR YOĞUNLUKTAN BÖLÜM ATAMADIM KUSURA BAKMAYIN. BOL BOL YORUMLARINIZI VE OYLARINIZI BEKLİYORUM.....

YAZARDAN;

“BARINNN. BARIN AÇ GÖZÜNÜ LÜTFEN BAK GÜNEŞ BEKLİYOR” dedi Işıl ama Barın gözlerini açmadı. Nihat’ın her ihtimale karşı çağırdığı son ambulanstaki görevliler Barın’ a ilk müdahaleyi yapıp oradan ayrıldılar. Işıl ise giden ekiplerin arasından donmuş halde kapıyı izliyordu. Nihat sinir ile Ferit ‘e yaklaştı ve yüzüne art arda yumruklarını geçirmeye başladı.

“Dur önce panzehir sonra istersen öldür abi” dedi Işık.

“Konuş lan sende” dedi ve tuttuğu yakasından geriye doğru tekrar attı sonra aklına bir şey gelmiş gibi konuştu ”Ama sen konuşmayacaktın değil mi neyse ya zaten şurada 10 dakika sonra ölmemek için yalvaracaksın” dedi Işık ve sırıttı.

Işıl dünyaya geri dönmüş gibi avına yaklaştı ve buz gibi sesiyle konuşmaya başladı.

“Nasıl… başladı mı içinin yanması, emin ol bu daha başlangıç pislik herif” dedi ve özel bölgesine tekme attı.

“AHHH LAN ÖLDÜRECEĞİM SENİ PİS SÜRTÜK” dedi Ferit.

“Bak yaa hala konuşuyor pezevenk” dedi Nihan.

“Neyse, ben çok sıkıldım. Eğlence ne zaman başlayacak” dedi Işık.

“Son dakikaları kuzen merak etme “dedi Nilay da burun kıvırarak gülmüştü.

Bir süre bekledikten sonra yerden inlemeler gelmeye başlamıştı.

“Veeee eğlence başlıyorrrrrr” dedi Işık ve Nihat aynı anda.

………………….

Işıllar adamdaki panzehir için uğraşırken diğerleri hastaneye yetişmişti çoktan. Nalan hanım ise gelen haber ile yıkılmıştı. Hangi evladına yanacağını bilememişti kadıncağız. Hastaneye geldiğinde ilk gördüğü yüz yoğum bakımda yatan ablasının emaneti idi. Kendi evlatlarından önce tutardı sırf anne eksikliğini yaşamasın diye şuanda da aynı şeyi yapmıştı. Odadan çıkan doktora ile konuştu.

“Oğlum. Oğlumun durumu nasıl doktor evladım” dedi Nalan hanım.

“Öncelikle sakin olun Ares beyin durumu stabil. Gelmeden önce müdahale yapılmış sanırım, bu durum işimizi kolaylaştırdı. Aldığı darbelerden dolayı bir problem yok sadece düşerken başını çarpmış ve yaralanmış. Asıl bayılma sebebi vücutlarındaki zehirmiş, tabi darbe alınca direnci düşmüş ve uyanamamış. Verdiğimiz serum ile birkaç saate kendine gelir ama panzehir şart. Panzehrin enjekte edilmez ise durumu ne kadar stabil olsa da tam tersi de olabilirdi” dediğinde Nalan hanım başı ile onayladı doktoru.

Doktorun ayrılmasından sonra oğlu ve kızının durumunu öğrenmek için danışmaya yürürken “anne “diyen oğlu ile duraksadı.

“Oğlum. İyi misin?” dedi.

“İyiyim de abim, İpek nasıl” dedi Barın.

“Abin iyi darbe aldığı için vücudu direnç kaybetmiş bir de zehir varmış üçünüzde de “ dedi.

Barın aklına gelen ile “Zehir. İpek. Anne İpek nasıl peki” dedi telaş ile.

Nalan hanım ne olduğunu tam bilmediğinden “bende bilmiyorum oğlum sormak için gelmiştim” dedi.

Barın beklemeden “ İpek, bizimle gelen kız nerede” dedi.

“Kardeşin yoğum bakımda Barın. Işıllar panzehir olan maddeyi almaya çalışıyorlar ama acele etmeleri gerekiyor” dedi Merve.

“Tamam ben ararım Işıl ‘ı “dedi.

Nalan hanım ise kızının durumunun kritik olduğunu öğrendiği gibi yoğum bakım ünitesinin önüne koştu. Camın arkasında kızını izlemeye başladı. Barın ise Işıl ‘ı aradı.

“Alo” dedi Barın.

“Alo. Sen iyi misin?” dedi Işıl.

Barın ilk önce gülümsedi daha sonra ise “iyiyim ama kardeşim iyi değilmiş. Merve acele etmenizi söyledi “dedi.

Merak etme istemese de en fazla 45 dakika sonra konuşacak” dedi Işıl.

“Tamam sana güveniyorum Güneşimin annesi” dedi ve telefonu kapattı.

……………

Depoda eğlenen gençlere yaklaşan Işıl ile diğerleri o tarafa döndü.

“Acele etmemiz gerekliymiş ”dedi Işıl ve diğerlerine bakıp en son Ferit’ te bakıp devam etti “bu yüzdendir kiiii B planına geçelim” dedi.

“Emin misin pek senin tarzın değil be kuzen” dedi Nihat.

“O benim sevdiklerime zarar veriyorsa ben neden vermekten çekineyim kuzencim” dedi Işıl.

Ferit ne döndüğünü anlamadan konuşmaları dinliyordu ki ‘sevdikleri’ kelimesi ile duraksadı.

“N ne, ne demek sevdikleri “ dedi Ferit çekinerek.

“AAA Bak nasıl da biliyor ondan bahsettiğimizi “dedi Işıl ve sır veriyormuş gibi kulağına eğilip “ailen “dedi.

Ferit ise gözleri yerinden çıkacak gibi olmuştu ama sonradan kendini toplayıp “YALAN SÖYLÜYORSUN” dedi.

“Yalan. Ben. Ben ve yalan öyle mi “dedi Işıl tek tek üstüne basa basa.

“Evet sen, çünkü ailemi bulamazsınız. Daha kim olduklarını bilmiyorsunuz “ dedi kendinden emin olarak ama bilmediği çoktan içindeki dona kadar herşeyini bilmeleriydi.

“Pekala bakalım yalan mı? “dedi ve telefonunu Ferit ‘ te çevirdi.

Ferit gördüğü fotoğraflar ile neye uğradığını şaşmıştı. Karısı ve oğlu en önemlisi de yıllardır beklediği kızının fotoğrafları vardı.

“Bingo” dedi Nihat.

“VAY BEE adamın can damarını ortaya çıkardın” diye devam etti Işık .

“EEEE başlayalım mı pazarlığa “dedi Işıl.

“Pazarlık filan yok. Hem onlara ne yaklaşabilirsiniz ne de dokunabilirsiniz” dedi Ferit.

“Emin misin?” Bir düşüneyim bakalım. Karının üzerinde Mor bir elbise var ve vücut hatları pek beli değil. Oğlunun üzerinde ise çok sevimli bir papyon var sanrım sen takmışsın ve, ve en önemlisi de kızının bembeyaz kundağı birde pembe bebek arabası” dedi ve Ferit baktı.

“Bir de ekleyeyim şuan da parktalar” dedi.

“UZAK DUR AİLEMDEN” dedi Ferit.

“Tabi, ama önce panzehir” dedi ve alev çıkacakmış gibi gözleriyle devam etti “ yoksa bende acımam ailene sana verdiğim zehirden veririm” dedi Işıl.

“Yapamazsın o kadar acımasız değilsin. Ben kirli olabilirim ama onlar masum “dedi son çare Ferit.

“Umurumda değil, benim canım yandı senin de yansın” dedi ve eline telefonu aldı.

Tam adamlarını arayacağı vakit “Tamam “dedi Ferit.

“Ne tamam. Duyamadım” dedi Işıl.

Geçen her dakikada Işıl ‘ın sabrı tükeniyordu. Buna ek olarak da yapacaklarının sınırını kestiremiyordu, tek aklında olan şey ise panzehirdi.

“Panzehir. Panzehir. İstediğini vereceğim. Uzak dur ailemden manyak karı” dedi Ferit.

“Hayırdır” dedi Nihat ve Işık aynı anda ve göz kırpıp devam ettiler “ sen manyak karı filan eceline susadın galiba” dediler. Diğerleri ise onlara bakıyordu.

“Evdeki erkek ittifakına bakın valla aynı anda konuşuyorlar” dedi Nilay.

“Neyse” dedi Işıl ve elleri ile susmalarını sağlayıp Ferit ‘e döndü “söyle nerede panzehir “dedi.

“Karım, karımda yani onun boynundaki kolyede” dedi kesik kesik.

“Lan manyak karında ne işi var panzehrin. Gerçekten öldürecek miydin İpek ‘i “dedi Nihat ve yüzüne bir yumruk geçirdi.

“Kimin umurunda o güzellik. Benim gül gibi karım var. Ölse ben değil ailesi üzülürdü” dediğinde Nihat bir yumruk daha geçirdi ama bu sefer burnundan kırılma sesi gelmişti.

Işıl elindeki telefonu uzattı ve “ara karını. Söyle gelen kişilere versin zehri” dedi.

Ferit kahkaha atıp, konuşmaya başladığında sinirler daha da gerildi.

“Siz gitseniz bile çok geç yetişemezsiniz, boşuna çaba “dedi ağzından gelen kan ile duraksadı ve Işıllara baktı. “Bu ne “dedi.

Işıl sinsice gülümseyip konuşmaya başladı “sana söyledim itin oğlu benden can alırsan senin canında gider. Sen nasıl acımaz isen bende ne sana ne de iki çocuğuna ve karına acımam” dedi.

Ferit iyice korkmuştu. Bu kadarını yapacağını düşünmemişti.

“Ara karını yanına gelenlere versin panzehri” dedi.

Ferit uzatılan telefonu aldı ve eşini aradı.

Güzelim, nasılsın” dedi.

“İyiyim hayatım, parktayız. İşin bitti mi ne zaman gelirsin “dedi.

Az kaldı güzelim. Şimdi sizi izleyen korumalardan biri gelecek ve senden kolyendeki panzehri alacak” dedi.

Bu nereden çıktı sevgilim, sen onu kullanmayacağız dememiş miydin “dedi genç kadın.

Dedim ama işler istediğim gibi gitmedi güzelim. Bulaştığımız kişiler bizden daha güçlüymüş sadece dediğimi yap” dedi.

Pekala” dedi genç bayan.

Ferit telefonda konuşurken Nilay da takip eden ekiplerini aramıştı. Konuşurken ekibindeki adam bir anda telaşlandı.

Efendim birşeyler oluyor, kadın hızla uzaklaşmaya başladı” dedi.

Takip et, boynundaki kolye önemli kadın ve çocuklar değil “ dedi Nilay da.

Emredersiniz efendim “dedi ve telefonu kapattılar.

Nilay telefonu kapatıp Ferit’ e yaklaştı.

“Ne dedin lan, nasıl şifre verdin” dedi.

“Ne şifresi, ne oluyor onlar iyi mi “dedi Ferit.

“Zorluk çıkarırsa acımayın dedim “dediğinde Ferit korktu ve ağzını aralayıp” lütfen tekrar aramama izin verin “dedi.

“Niye. kaçmalarına yardım etmen için mi? Hayır” dedi Nihat.

“Bakın bir şey oluyor ben şifre vermedim . Lütfen kurtarın onları” dedi.

………………………

Telefonunu kapatan kadın etrafına bakarken gördüğü yüzler ile gözlerini büyüttü. Bunlar Fransa’dan kaçtığı kişilerdi. Korumaların ortadan kalktığını fırsat bildikleri için kadına yaklaşmaya başlamışlardı. Genç kadın alel acele toparlanmaya başlamıştı.

Kendi kendine “nerede bu korumalar “dedi.

Tek olsa sorun değildi ki, sorun çocuklarının yanında olmasıydı. Hızla uzaklaşırken yanlarına bir araba yanaştı. Telefonu kapatan korumaya tekrardan gelen arama ile kadının ve çocukların başının belada olduğu söylemişti ve bilgi verilmişti.

“Efendim beni eşiniz ve arkadaşları gönderdi çabuk olun “dedi.

“Size neden güveneyim “dedi genç kadın.

“Panzeri desem, inanır mısınız “dedi koruma.

Kadının eli kolyesine gitti ve başını olumlu anlamda salladı ve hızla ilk oğlunu daha sonra kızını bindirdi arabaya ve hızla uzaklaştılar. Cebinden telefonu çıkarıp Nilay’ ı aradı koruma.

Efendim aldık ve güvendeler “dedi.

Tamam ilk önce panzehri hastaneye götürün işe yaradığından emin olun sonra da yanımıza gelin “dedi Nilay.

“Tabi efendim” dedi ve telefonu kapattı.

Hastaneye yakın oldukları için 10 dakika sonra ulaşmışlardı.

“Arabada bekleyin. Sizi birazdan eşinizin yanına götüreceğiz “dedi.

Kadın çekinerek “ araba güvenli mi? Yani onlar çok tehlikeli kendim için değil” dedi kadın.

“Merak etmeyin araba da, bu hastane de güvenli etrafta başka korumalar da var “dedi ve araçtan indi koruma.

Hastaneden içeriye girdiği zaman danışmaya ulaştı.

“Merve hanımı görmem lazım. Emaneti getirdim “dedi.

“Buradayım ben “dedi arkasındaki ses.

“Kolay gelsin efendim “dedi önce saygıyla başını eğdi ve elindekini uzattı.

“Barın bey ve diğerleri nasıl” dediğinde Merve gülümsedi .

“Bu panzehirden sonra daha iyi olacaklar “ dedi.

Koruma başıyla tekrar selam verip hastaneden uzaklaştı. Sırada diğer emaneti vermek vardı.

………………..

Sessiz bekleyişin ardından gelen telefon ile herkes rahatlamıştı. Korumadan gelen bilgiye göre kadını ve çocukları güvenle almışlardı ve panzehri de Merve’ ye ulaşmıştı. Şimdi ise test aşamasına girip İpek ve diğerlerine enjekte edilecekti.

“Karım, oğlum, kızım. Onlar iyi mi?” dedi Ferit.

“Aile kötü insanlar için bile değerliymiş demek ki “dedi Nihan alayla birazda şaşkınlık ile.

“Elbette kuzen, ama bende şaşkınım güçlüler için önemli değil ama zayıflar için oldukça önemli bir zaaf aile “diye ekledi Işıl .

“Hastaneden mesaj geldi. Testler olumluymuş “dedi Işık.

“Bakın onlar kurtuldu şimdi bana panzehri verin” dedi Ferit.

Işıl panzehri çıkarttı ve konuşmaya başladı “normalde öl derdim ama ailen var. Eğer aileni düşünüyorsan bu işlerden uzaklaş “dedi Işıl.

“Söylemesi kolay. Kaç düşmanım var biliyor musun ya da kaç iş yaptığım adam “dedi genç adam.

Işıl kolunu açıp panzehri enjekte etti. Tam kalkacağı sırada “BABA “diye koşarak gelen çocuk babasının boynuna atıldı.

“Oğlum iyi misiniz “dedi bir gözü de eşine kaymıştı.

Eşini gören genç kadın hızla yanına gelip çömeldi.

“Ne bu halin. Ne oldu “dedi.

“İşler birazcık plandan saptı güzelim, iyiyim “dedi.

“Bizden bu kadar. Bir daha bizim masadan birine bulaşma ki bizde sana bulaşmayalım” dedi ve diğerlerine gidelim diye baş işareti yaptı.

“İpek dediğiniz kız panzehir alsa bile bağımlı olmuş olabilir” dedi ve ellerini iki yana açıp “üzgünüm “dedi.

Nihat arkasını dönüp dövmek için ilerlediğinde diğerleri onu durdurdu.

“Sakin ol çocuklar var “dedi.

“Allah belanızı versin “dedi ve hızla depodan çıkıp arabaya bindi. Diğerleri de bindiğinde hastaneye yol aldılar.

…………………..

Arabalardan inip hızla geldikleri hastaneye girdiler. Onları kapıda karşılayan aile büyükleri ile diğerlerinin olduğu yoğum bakım ünitesinin önüne ilerlediler. Köşeyi döndüğünde Işıl ‘ın gözü ilk Barın ‘da takılı kaldı. Barın da arkasını dönünce gördüğü yüz ile nefes aldığını hissetti.

“Selam bakışmanızı bölüyorum ama panzehir hazır enjekte edelim de duruma bakalım” dedi Gözde hanım.

Işıl yol verirken Gözde hanımda Barın ‘a doğru ilerlerdi.

“Kolunu aç “dedi nazikçe.

Kolunu açan Barın sandalyeye oturdu. Gözleri sadece Işıl ‘da idi, aynı şekilde Işıl’ ın da gözleri Barın da takılı kalmıştı. Gözde hanım enjektörü açan kola batırıp panzehri vermeye başladı. Barın zehrin girdiğini hissettiği anda vücudu tepki vermeye başlamıştı. İlk önce kendini kassa da Gözde hanımın fark etmesiyle göz göze geldiler ve “kasma kendini “ dedi Barın ‘a karşı ondan sonra kendini bırakan genç adam titremeye başlamıştı. Bunu gören Işıl aralarındaki 2 adımı da kapatarak ellerini tuttu .

“Az sabretmen gerekli, sanırım panzehrin kana karışana kadar etki edecek” dedi Gözde hanım.

“Bu durum İpek ve Ares içinde aynı mı? Zaten durumları kritik ölmezler değil mi “dedi Nalan hanım da endişe ile.

“Zehri pek incelemek mümkün olmadı ve az vaktimiz var ilaç enjekte edildikten sonra başlarında doktorlarımız bekleyecek merak etmeyin lütfen” dedi ve Barın’ a dönüp “ senin de odanda dinlenmen gerekiyor Barıncım “diye ekledi.

“Buna gerek yok Gözde abla iyiyim ben” dedi Barın.

Işıl elini okşayarak dikkat çekti ve “lütfen dinlen biraz” dedi gözleri ile etrafını işaret ederek “herkes burada uyanırlarsa yada herhangi bir şey olursa haber verirler. Hem biraz dinlenip Güneş ‘i arayalım merak etmiştir prensesim” dedi Işıl.

Barın ilk önce ellerini arasındaki ellere baktı daha sonra ise gözlerini kaybolduğu derinlerine dikti. Hayattaki tek zaafı ailesi iken şimdi kızı ve sevdiği olmuştu en büyük zaafı öyle ki annesi, ipek ve Ares’ ten bile üstündü bu. Onlar şu dakika öl dese ölürdü bu yüzden kızının sıradan hayatı olsun istiyordu. Veliaht demek tehlike demekti zaten sevdiği tehlikenin en ortasındaydı bir de kızı olursa kalbi dayanamazdı.

“Hımm. Biraz “diye tekrarladı Işıl.

“Biraz” dedi Barın da ve devam etti “Sonrada kızımı arayacağım “dediğinde Işıl gülümsedi.

Işıl gülümsemeye devam ederek başını aşağı yukarı sallayarak genç adamı onayladı ve birlikte el ele ayağa kalktılar. Bütün gözler onlara döndüğünde Işıl açıklamak amacıyla konuştu.

“Gözde abla haklı Barın biraz dinlensin, bende başındayım bir şey olursa haber ederim, sizde edin ki habersiz kalmayalım” dedi ve birleşik şekilde olan ellerinden sürükleyerek Barın ile hastane koridorunda ilerleyip asansöre bindiler. Açılan kapıdan görünen yaşlı bir çift ile göz göze gelerek onlarda asansöre binip odanın bulunduğu kata bastılar. Birkaç kat sonra inen çiftten sonra tek kalan genç çift sessizce birbirlerine baktılar.

“Çok korktum “dedi Işıl sessizliği bozarak “Güneş arayıp babamları sürükleyerek götürüyorlar dediğinde size bir şey oldu sandım “ diye devam etti.

“Oldu da. Kardeşim, kardeşlerim yoğum bakımda daha ne olsun güzelim “dedi buruk bir tebessüm ile.

Işıl ilk kez içinden gelerek önce gülümsedi daha sonra da parmak uçlarından yükselerek Barın ‘ın yanağına öpücük kondurdu. Barın ansızın gelen öpücük ile donup kaldı. Bu sırada kata gelen asansör ile Işıl yüzündeki gülümseme ile dışarı çıktı tabi arkasındaki adamı sürükleyerek. Odaya girdikleri gibi kendisini duvar ile Barın arasında buluştu Işıl.

“Sen az önce beni öptün mü?” dedi Barın.

“Evet kızımın babası, müstakbel kocam değil misin? “diye sordu Işıl da.

Barın bir anlık şoktan sonra bir şey demeden Işıl ‘ın dudaklarına yapıştı. Üst dudağını dudaklarının arasına alırken karşılık gelmemesinden dolayı hafif ısırdı Barın, bir süre daha üst dudağını talan ederken Işıl da karşılık vermeye başlamıştı. Anın etkisiyle Barın Işıl ‘ın belinden tutup kendisine daha çok yasladı Işıl ise kollarını ensesinde birleştirdi ve saçlarını okşamaya başladı. Bir süre sonra ayrılan çift alınlarını birbirine yaslayıp aynı anda “dinlenmelisin” dediler.

“Benim değil senin dinlenmen gerekli Barın” dedi Işıl.

Barın ise başını sağa sola sallayıp “ senin de dinlenmen gerekli güzelim, bütün gün koşturdun, yetmedi panzehrin için koşturdun “ dediğinde “”değerdi “diye fısıldadı Işıl.

Barın biraz tereddüt etse de “o zaman birlikte uyuyalım mı?” dedi ve Işıl’ ın gözlerine baktı.

“Olur, uyuyalım” dedi Işıl da.

Kendisini geriye çeken Barın Işıl ‘In elini tutarak yatağa doğru ilerledi. Tekrar aynı anda “iyi dinlenmeler” dediler ve gözlerini huzur ile kapattılar.

…………………

Ayrılan çift ile başka zaman mutlu olabilecek Nalan hanım şuan sadece buruk bir tebessüm ediyordu çünkü içeride iki tane canı yatıyordu. Gözde hanım ise iki kuzeni aynı odaya aldırtmıştı. Ares’ e yaklaşıp önce muayene etti daha sonra Barın ‘a yaptığı gibi iğneyi seruma enjekte etti. Bir süre durumu izlerken Barın’ ın verdiğine benzer ama daha kolay tepkime verdi Ares, 10 dakika daha onu izleyen doktorlar ile son kontrolleri yapıp İpek ‘in başına gelmişlerdi. Doktorlar için en zor olanı İpek ‘ di çünkü yüksek doza mazur kalmıştı. Bunun sonucunda belki de bir süreliğine bağımlılık için tedavi görmesi gerekecekti. İlk muayeneyi yaptıktan sonra durumunu stabil olmasına dolayı onunda serumuna iğnedeki sıvıyı enjekte ettiler. Yarım saat zehir yavaş yavaş kana karışırken İpek ‘ de titremeye başlamıştı. Bağlı bulunduğu makineden nabzının ve kalp ritminin aşırı hızlandığı görülürken doktorlarda panik yapmıştı. Panik yapan bir diğer kişi ise Ares’ di. Yavaş yavaş gözlerini açarken nerede olduğunu sorgulamaya çalışıyordu içerideki kişilerin dikkatinin kendinde değil de yan tarafta olduğunu ve seslerin yükseldiğini görünce yarım açık gözlerini tam açtı ve İpek ‘i gördü. Bir kuzenine, birde makineye bakıyordu ki istemsizce dudaklarından “İpek “diye adını dillendirdi.

Yanında onu izleyen hemşire uyandığını fark edince “BAŞHEKİMİM HASTA UYANDI “dedi yüksek sesle sırf dikkat çekebilmek için.

Gözde hanım Ares ‘e bakmadan “DURUMUNA BAKIN VE NORMAL ODAYA ÇIKARTTIN HEMEN” diye emir verdi diğerlerine.

“Gözde hanım, İpek “dedi Ares.

“İYİ OLACAK SEN KENDİNİ TOPARLA. ÇABUK OLUN ÇIKARTTIN ONU “diye tekrar bağırdı Gözde.

Ares’ in başına bir doktor gelip gözüne ışık tutup “kendinizi nasıl hissediyordunuz “dediğinde Ares “iyiyim” dedi ama gözü kuzenindeydi. Birkaç kontrolü de yaptıktan sonra işini bitirdi doktor bey.

Doktor hemşireye dönüp “normal odaya alınsın “ dedi.

“Peki efendim “diyen hemşire görevli arkadaşlarını çağırmak için dışarıya çıktı ve bir süre sonra geri gelip hastayı odaya götürmek için kapıdan çıkarken Ares’ in duydukları ile korktu.

“DEFİBRİLATÖRÜ GETİRİN HASTAYI KAYBEDİYORUZ “dedi Gözde.

Ares hemşire ile birlikte dışarıya çıktığında Nalan hanımın biraz olsun içi rahatlamıştı. Ares ise son duyduğu cümlede takılı kalmıştı ‘hastayı kaybediyoruz’ gözleri teyzesini bulunca küçük bir çocuk gibi doldurdu.

“Teyze İpek” dedi Ares.

Nalan hanım Ares ‘in ağzından çıkanı duymamıştı bile canından birinin gözünü açması ona yetmişti bir nebze de olsa.

“Oğlum, gözünüm nuru açtın gözlerini şükür “ diye öpüp kokladı Nalan hanım emanetini.

Hemşire ise “hastamız kendine geldi, genel durumu iyi olduğundan normal odaya alınıyor “diye açıklama yaptı.

“Peki diğer hasta ona da ilaç verilmişti “dedi Nihat.

Merak ediyordu nedenini bilmese de en çok İpek’ i merak ediyordu. Kaybolduğunu ilk duyduğu andan itibaren kalbinde bir acı oluşmuştu nedenini çözemediği ama illaki çözebileceğine inandığı.

“O durumda bir bilgi veremem iyi günler size” dedi ve Ares konuşmasına izin vermeden odaya götürdü.

Bi 15 dakika sonra dışarı çıkan Gözde hanım ve yanındaki doktor ile bütün gözler ikisine döndü.

“Hastamızın kalbi durdu tüm uğraşlar sonucunda…” daha sözünü tamamlamadan dışarıdan silah sesleri yükselmişti. Tüm gözler doktorlardan ziyade oraya kaymıştı.

……………………..

Not: Dedim ki biraz aksiyona ara verelim aşk meşke bakalım ama olmadı kendimi durduramadan silah patlattım….

İYİ OKUMALAR……

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Loading...
0%