Yeni Üyelik
22.
Bölüm

22. BÖLÜM

@2dreamreal

SELAM, HEYECAN DOLU BİR BÖLÜM GELDİ.... OY VE YORUMLARINIZI BEKLEMEKTEYİM....

YAZARDAN;

Gözükaralar ailesi hep birlikte salonda oturuyordu. Bir taraftan sohbet ederken bir taraftan da televizyon izliyorlardı. Kanalları değiştirirken son dakika haberi dikkatlerini çekmişti.

SON DAKİKA….

……. ALIŞVERİŞ MERKEZİNDE GENÇ YAŞTA BİR BAYANIN ÜZERİNE SÜRÜLEN ARACI, MADURUN ARACIN TEKERLERİ PATLATMASI SONUCU DİREKSİYON HAKİMİYETİNİ KAYBEDEREK ARAÇTAN ATLIYOR. MAĞDUR ADAMI BİR GÜZEL DÖVDÜKTEN SONRA ÇANTASINI ALMAK ÜZERE TERS DEVRİLMİŞ ARACIN YAKINLARINDA BULUNAN ÇANTASINI ALARAK UZAKLAŞMAYA ÇALIŞIRKEN, ARACIN PATLAMASI SONUCUNDA AĞIR YARANIYOR….”

Kendi canları olduğunu bilmeden iyi dileklerinde bulunuyorlardı. Oysa ki diğer tarafta ölümle yüz yüze gelmiş kızları vardı.

“Allah ailesine sabır versin” dedi Haldun bey.

“Amin kocacım, amin” dedi Simge hanım.

Onlar kendi aralarında konuşurken Nihan’ın dikkatini çeken durum bambaşkaydı. Görüntülerdeki çantayı geçen sene doğum gününde Işıl’a hediye etmişti. Eline aldığı telefon ile Işıl’ı aramaya başlamıştı ama açan yoktu. Bu durumu birkaç kez daha yapınca kalbindeki korku ile konuştu.

“Nilay Işıl’ın yerini bulur musun?” dedi.

Diğerleri ne olduğunu anlamadığından kaynaklı olarak Nihan’ ın yüzüne boş gözlerle bakıyorlardı.

“Nilay çabuk “dedi Nihan sert çıkan sesiyle.

“TAMAM.. tamam, hemen bakıyorum “dedi.

“Kızım bir sakin olur musun? Ne oluyor, neden telaşlandın bu kadar” diye sıraları Haluk bey.

“Allah kahretmesin! Lan bu ne “ dedi Nilay.

Endişeli gözlerle ailesine bakarken durumu anlayan Nihan ise “o mu?” demişti. Usulca başını sallayan kardeşini dinlemeden hızla dışarıya doğru koştu. Nilay ise ailesine durumu nasıl ifade edeceğini bilemeden dudaklarını aralamıştı.

“Sakin olun ama… Ama haberlerdeki mağdur sanırım Işıl” dedi Nilay.

“Kızım sen ne saçmalıyorsun, Işıl’ ın ne işi var orada” dedi.

…………………..

Ambulansın içinde başta kalbi duran Işıl’ın müdahaleler sonrasında hayata döndürmeyi başarmışlardı. Ambulansı arkadan takip eden Barın ve Güneş ise kokuyorlardı. Güneş annesini o halde gördüğü andan itibaren ağlıyordu ki bu çok normaldi. Annesinin hayatta olduğunu doğrulamak ister gibi babasına sorular soruyordu.

“Baba anneme biyşey olmaz değil mi? “dedi hıçkırıkları arasında.

“Olmaz güzel prensesim, annen canı acıdığı için bayıldı sadece” diye kandırmaya çalışıyordu genç adam ama onun da içinde korku hakimdi.

Duran ambulans ile geldiklerini anlamıştı Barın. Arabadan hızla indi ve hemen arka tarafa ilerleyip önce kızını arabadan indirdi ardından ise hastaneye doğru adımladı. Gördüğü danışma ile oraya gidip Işıl’ ı sordu.

“Işıl gözükaralar, patlamada yaralandı” dedi Barın görevliye.

“Ameliyathanede efendim” dedi görevli ve yerini tarif etti.

Ameliyathanenin önüne gelen Barın ve Güneş beklemeye başlamıştı. Sessizliği bozan ise Barın’ ın çalan telefonu olmuştu. Arayana baktığında ailesine haber vermediği aklına geldiğinden hemen cevaplamıştı.

Barın neredesiniz” dedi Nihan.

“Biz. Bizz hastanedeyiz” diye açıklama yaptığında Nihan korkuyla “iyi mi “ diye sordu.

Bilmiyorum ameliyatta” dedi Barın.

“Hangi hastanedesiniz” dedi.

Nihan inan bilmiyorum Güneş ve ben bekliyoruz sinyallerden bulsanız olur mu?” dedi.

Tamam. Bizi durumdan haberdar et” dedi ve telefonu kapattı.

Tamam “dedi Barın konuşmaya bile hali kalmamıştı.

Güneş ve Barın 1 saattir içeriden haber bekliyorlardı. Güneş neredeyse uyuyacak kıvama gelmişti ki dayısının ve diğerlerinin geldiğini görünce babasının kucağından inip dayısına koştu.

“Dayı annem iyi mi? İkizley hissedeyleymiş” diye sordu Güneş.

“İyi birtanem ve evet hissederler “ dedi üzgünce.

Birlikte bekleme devam ederken kapı açılmıştı. Önde başı sargıda Işıl çıkmıştı. Işıl’ ın hemen ardından çıkan doktor aile üyelerinin üzerinde gözlerini gezdirdi.

“Öncelikle geçmiş olsun, zor bir ameliyattı. Patlamanın etkisiyle yerde sürüklenmiş ve başına ağır şekilde darbe almıştır. Beyin kanasımı oluşma riskine istinaden bugün uyutacağız lakin durumu stabildir” dedi doktor.

Bunu duyan aile üyelerinin içine su serpilmişti. Herkes bir köşeye dağılmıştı. Güneş ise babasını gözlemliyordu.

“Babacım” dedi Güneş.

“Söyle güzelim “dedi.

“Seny annemi çoooooook çoooook seviyoysun “dedi bilmiş bilmiş.

Bu durama tebessüm eden Barın önce kızının alnına sonra da gerdanına öpücük kondurdu.

“Elbette seviyorum bebeğim. Seni de anneni de aklının alamayacağı kadar çok seviyorum “dedi.

“Biz de seni seviyoyuz” dedi Güneş.

“Bir tanem sen gel kucağıma uyu” dedi Barın.

Gözleri kapandı kapanacak kıvamda ama hala babasına destek olmak ve annesini uyanmasını bekleyen Güneş babasının dediğinden sonra esneyerek kucağına yerleşmişti. Barın onu uyuturken ileri de bir ileri bir geri giden Işık ise kafayı yemek üzereydi.

“Işık otursan mı acaba, başım döndü “dedi Nilay.

“Oturamam. Aklım almıyor arkadaş kim, niye, niye ya, ne istediler de bile isteye öldürmeye kalktılar” dedi Işık.

“Sakin ol, Işıl gözünü açsın elbet bulacağız o zaman hıncını alırsın” dedi Nihat da.

“Ben dışarıda hava alacağım biraz “dedi ve hızla dışarıya çıktı.

Geri kalanların aklındaki soru aynıydı. Tek istedikleri Işıl’ ın gözünü açmasıydı sonrası kolaydı. Bulup öldürmek isteyeni öldüreceklerdi.

“Abi, evet özel hastane ama bizimkilerin hastanesi değil koruma sayısını arttırır mısın? “dedi Nihan.

“Olur güzelim, inan aklımdan çıkmış, ilgilenirim şimdi “dedi ve biraz uzaklaştı Nihat.

“Bende Gözde ablayı arayayım belki buranın sahibini tanıyordur, kolaylık sağlasın “dedi.

…………………………

Bütün gece yoğum bakımın önünde bekledi tüm aile. Güneş babasının kucağında uyuyunca özel bir odaya yatırılmıştı. Beril ise Güneş’ i yalnız bırakmamak için onunla kalmıştı. Ara sıra diğer aile üyeleri de gelip Güneş’ e bakıp ihtiyaçlarının olup olmadığını sorup gidiyorlardı. Sabaha karşı daha fazla dayanamayan Barın doktor ile konuşup Işıl’ın yanına girdi.

“Güzelim, ben geldim. Sadece 2 saat yalnız bıraktım. Bilsem bırakmazdım seni ama bir yandan da şükrediyorum Güneş orada olsaydı daha da zorlanırdın. Bak sabah oluyor aç gözlerini güzelim, iyiyim ben de “dedi ellerini öpüp süre dolana kadar izledi.

İçeriye giren hemşire ile başını kaldırdı “süre doldu beyefendi” dedi.

“Tamam” dedi ve son kez alnından öpüp dışarıya çıktı. Çalan telefonuna baktığında annesi olduğunu gördü.

Oğlum duyduklarım doğru mu?” dedi endişe ile.

Doğru anne hastanedeyiz “dedi Barın, yorgun sesiyle.

Ahh oğlum insan haber eder. Torunum nerede” dedi.

Burada Beril ile özel odada uyuyor “diye açıkladı.

Uzaktan gördüğü doktor ile annesine “ anne kapatıyorum “dedi cevap vermesini beklemeden kapattı.

“Doktor bey, sorun mu var “dedi.

“Hayır beyefendi hastayı uyandıracağız” dedi doktor.

Barın ve diğer aile üyeleri rahatlamış şekilde derin bir nefes verdiler. Uzaktan annesine doğru gelen Güneş ise herkesin ayakta olduğunu görünce korkmuş ve gözleri dolmuş halde koşarak babasına sarıldı.

“Neden heykes ayakta, annem iyi mi baba” demiştim boğuk sesiyle.

Barın kafasını bacaklarına gönmüş kızını kucağına alabilmek için yere eğildi ve gözleri dolu Güneş’ i görünce biran afallamıştı.

“İyi bebeğim, sen neden ağladın?” dedi.

“Sizi ayakta göyünce koyktum” dedi.

“Korkma bebeğim, doktor geldiği için ayaktaydık. Doktor amcan anneni uyandırmak için içeriye girdi” diye açıklama yaptı genç adam.

Kızını kucağına alarak ayağa kalkan Barın ile eş zamanlı olarak kapı da açılmıştı. İçeriden çıkan doktor aileye tebessüm etti.

“Işıl hanımın durumunun iyi olduğunu dün size söylemiştim zaten, şimdi ise ilaçları kestik. Işıl hanımı normal odaya taşıyacaklar” dedi doktor.

“Peki ne zaman uyanır, oda numarası kaç “dedi Işık.

“1 veya 2 saate uyanır. Oda numarasını danışmadan öğrenebilirsiniz. İyi günler “diyerek ayrıldı doktor.

Doktor ayrıldıktan sonra Nihan’ ın öğrendiği odaya hepsi bir girmişti. Güneş babasının kucağında gözlerini annesine dikerek bekliyordu.

“Nilay görüntülerden bir şey buldun mu kızım “dedi Haldun bey.

“Bakamadım amca Işıl gözlerini açsın inceleyeceğim “diye kısaca açıkladı.

“Nihat adam konuştu mu?” dedi bu sefer yaşlı adam.

“Amca bizimkiler konuşturamamış ama Işıl bir uyansın, gözlerimle göreyim, gidip eceli olacağım o itin “dedi sinirle.

“Tamam oğlum ama acele edin, kendi ellerim ile vereceğim cezasını her kimse “dedi yaşlı adam.

Evladının haberi ile canından can gitmişti. Bizzat eceli olacaktı bunu yapanın yanına bırakmayacaktı. Hiç kimse için değilse bile torunu için yapacaktı.

…………………

IŞIL’DAN;

“2 saati geçti hala neden uyanmadı” dedi birisi sanırım Işık’ dı.

“Dayııııı annem kötü mü?” diye soran benim canım kızımdı.

“Hayır dayıcım sadece biraz daha uyuyacakmış “dedi.

“Ben bi doktora mı sorsam acaba “dedi Nihan.

İçimden oyunu biraz daha devam mı ettirsem diye düşündüm ama kızıma kıyamamıştım. Uyandığımı belli etmek için bir de susadığım için “ s su” diyebilmiştim kısık sesime. Beni duyan olmuş muydu bilmiyorum ama odadaki tüm sesler kesilmişti.

“Uyanıyor “dedi Barın ve birkaç hışırtı sesinden sonra ağzıma bardağın dayandığını anlamıştım.

Gözlerim kapalı suyumu içtikten sonra yavaşça gözlerimi açmıştım ki bir çift mavi göz ile kalakalmıştım.

“İyi misin “dedi sessizce.

İyiyim anlamında başımı salladım. Gözlerim ile etrafa baktığımda herkesin burada olduğunu gördüm. Gözlerim ilk Nihat ile keşişti.

“Kim yapmış, söyledi mi o it” dedim.

“Hayır, yani bizimkiler konuşturamamış” dedi.

“Nasıl yani. Sen gitmedin mi depoya “dedim şaşkınca.

“Kızım saçmalama seni bu halde mi bırakıp gitseydim “dedi hafif sinirle.

“ÖFF İYİ BEEE” diye resmen çemkirdim.

Gözlerim bu kez benim biricik küçük kızım ile keşişti. Kollarımı açarak gelmesi için işaret ettiğimde sanki bunu bekliyormuş gibi Beril’ in kucağından inip bana sarıldı.

“Annem, güzel annem, iyi misin ufff acıyoy mu?” dedi.

“Prensesim özür dilerim” dedim daha sonra sarılıp devam ettim “ veeee hayır hiç acımıyor “dedim.

Ben Güneş ile şakalaşırken kapı çaldı ama benim yerime birileri cevap verdi. İçeri giren doktor ile sessizlik çökmüştü ortama.

“Işıl hanım kendinizi nasıl hissediyorsunuz “dedi bana.

“Doktor bey ben iyiyim ve biran önce çıkmak istiyorum” diye açıkladım.

“Gözünüzü daha yeni açtınız en az bir gün burada kalmanız gerekli” diyen doktor ile gözlerim büyüdü resmen.

“Doktor bey işlerim var ve ben iyiyim çıkmak istiyorum “dedim.

“Bakın ne kadar iyi olsanız da zor bir ameliyat geçirdiniz” dedi doktor.

“Bakın iyiyim ve çıkmak istiyorum “diye ısrar edince mecburen kabul etti.

“Pekala, kağıt imzalayarak çıkabilirsiniz. Son kez kontrol edeyim sizi “dedi ve bana doğru yaklaştı.

O beni kontrol ederken ben bambaşka düşüncelerdeydim. Bunu kim yapmıştı. Ayrıca burası Gözde ablaların değildi yani buradaki herkes tehlike de bile olabilirdi. Düşmanlarımız bizlerin zayıf anlarını kollayan insanlardı.

“Pekala kağıtları imzalayıp çıkabilirsiniz, en ufak bir sorunda hastaneye gitmelisiniz “diye ekledi ve odadan ayrıldı.

“EEE hadi çıkış işlemlerini yapın da gidelim, değil mi prensesim” diye kızımın saçlarına öpücük kondurdum.

Babam başını iki yana sallayarak odadan çıkmıştı ama neden böyle yaptığımı da anlamıştı.

“Bir gün daha kalsaydın keşke “dedi Barın.

“Üzgümün ama biz burada olduğumuz sürece masum insanlar tehlikede olabilir “dedim.

“O neden öyle “ dedi Barın.

“Şöyle ki yakışıklım, bizim hata senin bile birçok düşmanın var ve şuan burada olmam tesadüf değil. Belki bir tuzak, belki de burada olduğumu öğrenen diğer düşmanlarımız bambaşka planlar yaparak beni öldürmeyi hedefliyor olabilirler. Burası Holiday hastanesi değil bu da demektir ki güvenlik yüksek değil “dediğimde ağzı açık beni dinlemişti.

“Sen hangi ara uyandın, hangi ara düşündün acaba “dediğinde tebessüm ettim.

“Bilmem ki “dedim.

……………………………..

Sonunda hastaneden çıkıp eve gelmiştik. Annem beni hasta moduna sokarak salondaki kanepeye yatırmıştı. Oysaki hafif bir baş ağrısından başka birşeyim yoktu benim. Herkes bir tarafa dağılırken Beril ise Güneş’ i uyutuyordu. Bende televizyon izliyorken uyuklama moduna girmiştim. Çalan telefonum ile gözlerimi açıp arayana baktığımda İpek olduğunu görmüştüm.

Alo güzelim “dedi direk.

Alo tatlım “diye karşılık verince bir süre kıkırdadık ikimizde.

Geçmiş olsun, nasıl oldun “dedi.

Şükür iyiyim. Zaten pek bir şeyim yoktu “dedim.,

Geçmiş olsun yengelerin sultanı, veliahtım” diyen Ares ile gülmeye başlamıştım.

Teşekkürler Ares” dedim.

“Beni bırakın asıl siz nasılsınız “dedim bende.

Biz iyiyiz, ben tedavi görüyorum Ares ise yarın taburcu olacakmış “dedi üzgün çıkan sesiyle.

En kısa sürede sende çıkacaksın tatlım “dedim. Şuan en ihtiyacı olan morali vermek istedim.

“Neyse ben kapatıyorum, doktor geldi “dediğinde gülümsedim.

Görüşürüz “ dedi ve telefonu kapattım.

Telefonu kapatınca başını kapı pervazına yaslanmış Nihat görüş açıma girdi.

“Naber, konuştu mu it? “dedim.

Kafasını iki yana salladı olumsuz anlamda “konuşmadı “dedi sadece.

“Anlamıyorum ki, bilmediğim düşmanımız mı var acaba” dedim.

Aslında hastaneden beri düşündüğüm tek şey buydu. Nilay tüm kayıtları incelemişti. Bulduğu tek şey çalıntı bir araç ile uzaktan bizim olayı izleyen bir araçtı. Belli bir noktaya kadar kamere kayıtlarında görünüyordu. Uzun ve dolambaçlı yollardan sonra araba kameraların olmadığı bir alana giriyor oradan sonrası ise yoktu. Polislere bildirdiğimizde arabanın ara bir sokakta terk edilmiş halde bulmuşlardı. Neyse ki hasar yoktu da sahibine teslim edilmişti. Aklımdaki bir diğer soru ise yeni evin konumunu biliyorlar olma ihtimaliydi.

“Yarın kendim gidip konuştururum kuzen, yine de sağol “dedim.

“Saçmalama dinlenmen gerekli, söyle aklındaki neyse ben uygulayayım “ dedi.

“Şuan yok ama düşünmem gerekli diğer türlü konuşturamayacağız “dedim.

“Tamam ben dosyasını getireyim sana “dedi ve odasına doğru ilerledi.

Bir taraftan televizyon izlerken bir taraftan da son 3 günde yaptığım gibi bana bu tuzağı kimin kurduğunu düşünüyordum. Kızdığım nokta orada tek olmam tesadüftü, eğer planlarımızda değişiklik olmasaydı Güneş de yanımda olacaktı. Düşüncelerim birbirini kovalarken az önceki uyku halim geri yerine gelmiş olacak ki yavaşça bilincimin kapandığını hissediyordum.

………………………………

Gözlerimi açtığımda salon sessizlik içindeydi ve karanlıktı. Yemek salonunda sesler geliyordu. Telefonumdan saati kontrol ettiğimde yemek saati olduğunu analdım. Ayağa kalktığımda kollarımı ve bacaklarımı esnetip lavaboda işlerimi halledip yemek odasına adımladım.

Kapıdan girerken “ bensiz yemek hiç yakıştıramadım doğrusu “ dedim.

“Sen uyuyordun annecim kıyamadım “dedi annem.

Ona uzaktan öpücük atıp yerime geçtim ve servis edilen çorbamdan içmeye başladım.

“Kuzen sehpaya bıraktım evrakları “dedi Nihat.

“Tamam yemekten sonra bakıp birşeyler düşüneceğim” dedim.

Nihat ve benim konuşmamdan sonra yemek sessizlik içerisinde sonlanmıştı. Şuan salonda oturuyorduk ben ise yakaladığımız adamın dosyasına bakıyordum. İlgimi çeken yeri ise ‘Demirçelen ‘ soyadı idi. Ben bu soyadını bir yerlerden hatırlıyordum ama nereden acaba diye düşünmeye başladım.

“Tabi yaaa buldum “ dedim biranda.

“Ne buldun ikiz “dedi Işık.

“Ben onu dışımdan mı söyledim “dediğimde herkes kahkaha atmaya başladı.

“Neyse millet size doyum olmaz ama ben odamdayım yarın bende depoya geliyorum “dedim.

Bu adam eğer düşündüğüm gibiyse piyon olarak önüme atılmıştı. Çünkü tahmin ettiğim ve az da olsa tanıdığım kişi ise asla böyle bir şey yapmazdı. Odama çıkınca başımdaki sargıya dikkat ederek kısa bir duş alıp yatağıma yattım. Bilincim kapanmak üzereyken kapımın açılıp kapanma sesi geldi. Birkaç saniye sonra ise yatağıma çıkıp kollarımın arasına giren Güneş ile tamamen uykuya dalmıştım.

………………………

Sabah güneş doğarken uyanmıştım. Güzel prensesimi uyandırmadan kalkıp rutin işlerimi hallettikten sonra hazırlandım. Sessizce evden çıkıp korumalardan arabamı istedim. Dün gece düşündüğüm planı uygulayacaktım. Gelen arabama bindim ve evde hareketlilik olup olmadığına batkım. Çok şükür daha kimse uyanmamıştı. Evden uzaklaşarak slow bir müzik dinleyerek depoya ulaşmıştım. Beni gören korumalar baş selamı vererek kapıyı açmışlardı.

“Hoş geldiniz efendim” dedi sağ kolum.

“Nerede adi pislik “dedim.

“İçeride bizimkiler tüm gece ilgilendi, tam istediğiniz gibi” dedi.

“Tamam. Siz çıkın gerisi bende, sesleninceye kadar kimse içeriye girmiyor “dedim sert bir şekilde.

Herkes çıktıktan sonra önümdeki odaya girdim ve kapıyı arkamdan kapatıp yarı baygın olan adama yaklaştım.

“Evet, orosp…. Ğu gelelim sana “ dedim.

Baygın gözlerle benim kim olduğumu algılamaya çalışıyordu, ben ise elimdeki enjektöre sıvı enjekte ediyordum.

“Konuşmak için son şansın “ dedim elimdeki sıvıyı göstererek.

Kafasını iki yana salladı olumsuzca.

“Pekala” dedim ve elimdeki ile yanına ilerleyip sıvıyı enjekte ettim.

“Ne verdin bana “ dedi kısık sesle.

“Çok eğleneceğimiz ve benim en çok zevk aldığım işkenceden başladım diyelim “dedim.

“O o ne demek” dediğinde kahkaha attım.

“Birazdan anlarsın yada anlamadan direk bana isim verirsin “dedim.

“…”

“Peki sen sus ben konuşayım. Gürbüz amca yüzünden beni öldürmek istemen saçma “dediğimde göz ucuyla inlemeye başlayan adama baktım.

“Afallamış yüz ifadesi ile “ s sennn nas… ıl “dedi.

“Benim işim bu bilinmeyeni bilmek, yerini bilmeyene haddini bildirmek, doğru yolu göstermek ve himayemizde olanları korumak” dedim.

“O za…man babamı neden korumadın “dedi.

“Baba “dedim anlamsızca.

“Gü,, gür..büz öz babam..mış “dedi kesik kesik ve sona doğru sesi kısılarak.

“Saçmalama “dedim ve kendine gelmesi için biraz su uzattım ama ilaç etki göstermiş olacak ki “ahhhh” diye inledi.

Ona dokunmamaya çalışarak suyu içirdim ama içerken bile canı yanıyordur eminim ki. 10 dakika kendisine gelmesini bekledikten sonra konuştum.

“Şimdi düzgün anlat. Ne babası “dedim.

“Gürbüz benim dayım değil babammış. Anne bildiğim kadın ise halammış “dedi.

“Bu nasıl olmuş peki “dedim.

“Annem ve babamın yasak aşkının meyvesiymişim. Anneme risk var deseler de dinlememiş ve beni doğurmuş. Doğumda da ölmüş. Benim doğduğum sıralar annem de yani halam olan annem de hamileymiş ve çocuğu ölmüş. “ dedi.

“Gürbüz şerefsizi de aile huzuru bozulmasın ama aynı zamanda mirastan hak alabil diye ölen çocuğun yerine seni koydu” dedim.

“Aynen, bunu yapmış. Bizde 6 yıl önce öğrendik tesadüfen “dedi.

“Neyse, kim ölüm emrimi verip seni piyon yaptı” dedim.

“….”

“Bak söylemezsen başlarım işkenceye “dedi ve hafif koluna dokundum.

“DOKUNMAAAA” diye bağırdı.

“Söyle o zaman “dedim.

“Söylesem de bir şey değişmez ki asla ama asla tahmin edemeyeceğin birisi” dedi.

Alayla güldüm “tahminde bulunmuyorum direk sana soruyorum ben “dedim.

“Sorsan da söylemem. Uzun süredir planlanan bir şey sen de, kızın da ölmeli “dedi.

“Kızıma ulaşırsan belki “dedim.

Sinirlerim bozulmuştu. Madem öyle dedim ve soğuk bezi koluna bastırdım.

“AHHHHH” diye inlemeye başladığında gözlerimdeki merhametin çoktan kaybolduğunu görmüştü.

“Söyle “dedim. “ Plan neydi anlat” diye ekledim.

“Plan siz caddeye çıktığınızdan itibaren takip ettik ve alış veriş merkezine girdiğinizde kaçış planının üzerinden geçtik. Tabi sen işi bok ettin “dedi.

“Nasıl “dedim sadece.

“Arabayı üzerine sürüp altında kalmanı sağlayacaktım sarhoş gibi, sonra da bombayı patlatacaktık” dediğinde gözlerimi açtım.

Peşimdeki her kimse beni öldürmeyi kafaya koymuştu. İşini garantiye almak için bir de bomba yerleştirmişti arabaya.

“Daha bitmedi. Eğer ben işimi tamamlasaydım kızını da tetikçi öldürecekti” dediğinde kan beynime sıçradı.

“Ne demek lan tetikçi. Öldürürüm lan hepinizi, soyunuzu kuruturum “dedim.

Ardı ardına ölümünü bile düşünmeden yumruklamaya başladım. Arkadan kapı büyük bir gürültü ile açılıp üzerinden çekilmem bir olmuştu.

“ Sakin ol güzelim, sakin ol “dedi Işık.

“Güneş diyor, kızımı öldüreceklermiş “dedim.

“Konuş yoksa şifa olan sıvıyı enjekte etmem acı içinde kıvranırken ölürsün “dedi Nihan.

Adam sessizliğini korurken beni sakinleştirmeye çalışıyorlardı. Gözüm sadece adamdaydı kıvranması bana zevk veriyordu. Diğerleri ise bir bana bir de acısı dakika dakika artan adama bakıyorlardı.

Yarım saat sonra acı içinde “tamam konuşacağım “dedi.

“Konuş “dedi Nihat.

“Se.ser…kan “dedi.

“Kim. Düzgün söyle lan “dedi Işık ve bir yumruk attı yüzüne.

“Serkan, eski nişanlın olan “ dedi sonra Nilay’ a baktı. “Kocan olan, kızının babası olan “diye ekledi.

Nilay’ ın gözleri dolmuştu. Anlamamıştım ne kızı bu. Bebeğin cinsiyeti belli olmadan düşük yapmamış mıydı Nilay. Bilmediğim neler oluyordu acaba burada diye düşünmeye başlamıştım.

“Saçmalama öldü o, ellerimle öldürdüm “dedim.

“Ölmedi, hatta “dedi ve gözlerini Nilay’ a dikip duymak istemeyeceğimiz o kelimeleri söyledi.

……………………..

NOT: Adama verilen sıvı enjekte edildikten sonra tüm kasların gerginleşiyor ve nefes almak bile zor hale geliyor. Uzun süre kullanıldığında sonucu ise ölüm veya felç oluyor.

İYİ OKUMALAR…..

 

 

Loading...
0%