@2dreamreal
|
SELAM, MERAKLA SORULAN BÖLÜM GELDİ AMA AZ DAHA ŞAŞIRMA ZAMANI. BOL BOL YORUM VE OYLARINIZI ALMAK İSTERİM CANLARIM.... IŞIL’DAN; “Hatta kızını hastaneden kaçırıp kendi yanına aldı “ dediğinde bizimkilere baktım. Nilay hemen adamın yanına gidip “sen ne diyorsun lan ben kaç yıldır evlat acısı çekiyorum, bunun yalanı mı olur “dedi ve özel bölgesine tekme attı, yetmedi gözüne yumruk çaktı. Eğer Nihat tutmasaydı hala daha devam edecekti. Neler olduğunu anlamamıştım ama ailemin benden birşeyler gizlediğini düşünmeye başlamıştım. Ne demek kızını kaçırmak. Biz daha bebeğin cinsiyetini öğrenemeden düşük yapmamış mıydı. “Doğru düzgün anlat şu olayı ki yaşayabil “dedi Nihan çok nadir kullandığı buz gibi sesiyle. “Ne demek kızı” dedim. Sanki ortama bomba atmış gibi herkes sus pus olmuştu. Hepsi korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Tekrar sormaya kalmadan Nilay daha fazla dayanamadan kendini boşluğa bırakmıştı. “Nilayyyy” dedik hepimiz bir ağızdan. Işık hemen onu kucaklayıp dinlenme odasına götürmüştü. Biz de arkasından giderken korumalardan birine işaret ile adamı gösterip sıvıyı vermesini emrettim. Diğerleri çoktan odaya girmiş yatakta yatan Nilay başında beklerken bende girdim ve sessizliği bozdum. “O adam ne demek istedi “dedim parmağım ile içeriyi işaret ederek. “İkizim, bebek sandığın gibi düşmedi…. Hastanede doğumda öldü” dediğinde ağzımdan sadece “nee” diye ses çıkmıştı. “Bak, sen kendini daha fazla suçlama diye Nilay istedi böyle bilmeni “dedi Nihat. “Siz ne saçmalıyorsunuz yaa, sizin aksinize ben hala kendimi suçluyorum. O adamı ben soktum hayatımıza, kuzenimin bu halde olmasının sebebi benim, doğmuş evladının acısını yaşayamamasının sebebi benim “dedim. “Saçmalama lütfen “diyen kısık ses ile hepimiz o yöne döndük. “Nilay “dedim ve gözyaşları içinde gidip ona sarıldım. “Özür dilerim, özür dilerim, çok ama çok özür dilerim “dedim. “Dileme, senin suçun değil” dedi ve gözlerini odada gezdirip devam etti “ama o adam neden öyle söyledi ki “dedi yaşamasını gerçekten ümit der gibi. Açıkçası bende bunu isterdim. Gözlerini Nihat ‘a çevirip “abiii ‘yaşıyor dedi’ değil mi ben mi yanlış duydum” dedi. “Bilmiyorum, sen dinlen ben öğreneceğim “dedim ve hızla odadan çıktım. Onları ardımda bırakarak büyük kapının önüne tekrardan geldim. Büyük gürültüyle açılan kapı ile görüş açıma yerde baygın yatan adam girdi. Biraz uzaktaki buz dolu kovayı üzerine boca ettim. “AHHHHH, IIIMMM “diyen adama acıma duygum yok olmuştu. Yere doğru eğilip “ En baştan anlat ki yaşaman için bir neden olsun… yoksa iğneyi tekrar yapacağım ve ölümünü izleyeceğim sabrım kalmadı “ dedim. “Konuş “dedim. “Tamam, Allah kahretmesin tamam ama iğne yok” dediğinde sinsice güldüm. “Anlattıklarına bağlı o” diyerek iğneyi elime alıp gözlerinin içine bakarak sallamaya başladım aynı zamanda konuş diye başımla işaret ettim. “Benim ve annemin gerçekleri öğrenmesi üzerine amcamın yani babamın yanına gittik ama eve cenaze haberi geldi. Başta normal karşılasam da kimseye hala bir şey söylemedik. Cenazeden 4 ay sonra karşıma ölü bildiğim arkadaşım çıktı ve aklındaki planı anlattı. Bana da babanın intikamını alacaksın dedi. Bende ona inanıp plana bu zamana kadar sadık kaldım. Vallahi bildiğim herşey bu “dedi. “Plan neydi ve en önemlisi o adam ile yakın arkadaş mıydın “dedim. “İlk önce pek yakın değildik ama teklifi cazip geldi. İkinci olarak da sen zaten yurt dışına çıktın ve veliaht doğuracağını herkes duydu. Nilay’ ın doğumu yaklaşınca bebeğini ölü gösterip kaçırdık. Siz dönene kadar ve halen en iyi şekilde yetiştiriliyor. Siz, yani sen ve kızın ortadan kalkınca onu ortaya çıkartıp veliaht yapacaktı ve liderliği alıp sizi bitirecekti “dedi. Şen bir kahkaha attım başta sonra ise attığım kahkahayı durdurmak için kendime zaman tanıyıp konuştum. “Senin tanıdığın kişinin doğru kişi olduğuna emin misin “dedim. “An… Anla.. ma..dım , Anlamadım “dedi. “Bizim veliaht anlayışımız biraz farklı ve Işıl doğru bir noktaya parmak bastı “dedi Nihan. “Aptalsınız. Sizce yaşa ve kişiye göre veliaht seçmiş olsaydık en başta ailenin en büyüğü olarak Nihat seçilirdi yada amcam “dedi Işık. “Veee en önemlisi de o şerefsiz bunun böyle olduğunu biliyordu “dedim gözlerine bakarak. “Devam et anlat” dedi Nilay kısık sesiyle onun bile burada olduğu yeni fark ediyordum. “Nilay doğum yapınca bebeğe iğne yaptı ve sizin yanınıza gönderdi. Yarım saat sonra mosmor oldu ve kalbi durdu. Bizde başka bebeği yerine koyarak onu oradan götürdük ve büyüttük “dedi. “Nerde, benim kızım nerde “dedi Nilay. “Söyle lan nerede bize ait olan “dedi Nihat. “Bana ne olacak “dedi. “Öldürmeyeceğim söyle “dedim buz gibi sesimle. “Ama bize ait olanı alana kadar bizimle buradasın “dedi Nihan. “Adresi ver “dedim. ………………………… Aldığımız adres ile birlikte depodan ayrılıp eve geçtik. Olanları annemlere anlattığımızda amcam sinir krizi geçirmişti. Ona sakinleştirici yapıp verilen adrese ise takipçilerimizden birkaçını göndermiştik. Şuan ise toplantı odasındaydık. “Buna nasıl cesaret eder aklım almıyor, bizim kan bağımız olan birini nasıl bizden alır “dedi Nihan. “Benim aklımın almadığı nokta başka “dedim. “Aklını kurcalayan ne kuzen “dedi Nilay oldukça üzgün duruyordu ama bir yandan da kalbi heyecanlı gibiydi. “Ben yakından ateş ettim ve kalbinden, yaşaması imkansızdı “dedim. “Haklısın bunda bir iş olmalı “dedi bana katılan Işık. “Benim aklıma bir şey geliyor ama imkansız gibi “diyen Nilay ile hepimiz onu dinlemeye başladık. “Bana bir ikizinin olduğundan bahsetmişti. Tıpatıp benziyormuş ama yurt dışındaymış da, en azından bana böyle söylemişti “dedi Nilay. “Bu daha mantıklı bir teori “dediğimde diğerleri de güldü. “Ben aile geçmişlerini araştırıp emin olacağım “dedi Nilay ve bilgisayarın başına oturdu. “Gözcüleri bekleyelim alan analizini göndersinler “dedim. O adi bizim veliaht seçimimizin düzenini biliyordu yani bunu yapması saçmaydı biraz. İkinci ihtimal eğer ikizi yaptıysa daha mantıklıydı çünkü ailemiz hakkında bir bilgisi yoktu. Aklıma geldikçe daha da sinir olmaya başlamıştım bizden can kaçırmışlardı. Bizim olanı bizden ayrı büyütüp üstelik düşman yapmaya eğitmişlerdi. Düşüncelerimi telefonuma gelen bildirim ile ara vermiştim. “Alo “dedi karşımdaki adamımıza tabiki hoparlör açıktı. “Efendim oldukça fazla koruma var burada, etraf ise açık alan, içeriye sızmamız da kolay evin içine kargocu olarak adamımızı gönderdim. Tam alanı da tarattık Nilay hanıma gönderdim” diye açıklama yaptı. “Tamam siz gözcülüğe devam edin” dedim ve telefonu kapattım. Gelen mailler ile Nilay görüntüleri ve analiz verilerini açıp bilgisayarında taratıp krokiyi çıkartmıştı. Bir süre hepimizin üzerindeki sessizlik ile ne yapacağımızı düşünmüştük. “Nilay içerideki kameralara bağlanabilir misin “dedim. “Yakında olursak olabilir IP adreslerini bilmiyorum ve teknolojik herhangi bir alet ile aktivasyon içinde değiliz. Kısacası uzaktan zor ama yakından bağlanırım “dedi. “O zaman kameraya bağlanma orada olacak yani önceden bağlanıp içeriyi görme hayal oldu” dedi Nihan. “Bence direk gidelim dalalım ve bize ait olanı alalım “dedi Nihat ellerini yumruk yaparak. “O kadar kolay değil. Bizi fark ederlerse ufaklığı kaçırırlar yada zarar verirler. En önemlisi de biz planlı hareket etmezsek belki biz zarar veririz “dedim. “Abi Işıl haklı sakince ve planlı hareket etmeliyiz. Evladıma kavuştum derken tekrar kaybedemem “dedi Nilay. “Tamam abicim, zaten buna asla izin vermem “dedi Nihat ve Nilay’ ın saçlarına öpücük kondurdu. “Bu arada depodakini ne yapacağız “diyen Işık ile sırıttım. “Onunla ben ilgileneceğim var aklımda birşeyler “dedim. “Bence hepimiz dağılalım akşam tekrar toplanıp bir yol buluruz” dedi Nihan. “Tamam. Ayrı ayrı düşünmek bence de mantıklı olur, malum düşünme tarzlarımız farklı “dedim. ……………………………. Düşünmek için ayrıldığımızda en son 6 yıl önce geldiğim büyük kapının önüne kadar geldim ama içeriye girmeye ve yapmak istediğimi yapmaya cesaretim var mıydı tekrardan düşündüm. Daha fazla kendimle çelişmeden arabadan inip kapıdaki korumalara doğru yürüdüm. “Merhaba Ece hanım ve çocukları evde mi?” dedim. Kapıdaki adamlar beni tanımadığı için sorgular nitelikte baktılar ve içlerinden biri konuştu. “Kimsiniz siz?” dedi. “Soruma cevap verir misiniz “dedim karşılık olarak. “Evdeler ya da değiller size ne “diye söyleyince evde olduklarına kanaat getirdim. “Haber verir misiniz Işıl Gözükaralar geldi diye “dedim ve gülümsedim. “Burada bekleyin biraz “dedi ve büyük görkemli kapıdan içeriye girdi. Yaklaşık 15 dakika kadar sonra kapı açıldı ve az önceki koruma karşıma geçti. “Buyurun sizi bekliyorlar ama misafirleri de var belirtmemi söylediler” diye ekledi. Hızlı adımlar ile eve doğru yürümeye başlamıştım. Kapıdan girdikten sonra başka bir koruma bana eşlik etmeye başlamıştı. Buna göz devirmek istesem de şuan uygun bir ortam yoktu. Evin giriş kapısına geldiğimizde Ece abla beni kapıda karşılamıştı. “Işıl, tatlım hoş geldin “dedi ve sarıldı. Sarılmasında sahtelik yoktu. Bu kadına ve ailesine az sonra yapacaklarım için pişman olacaktım ama bilmeye hakları vardı. “Hoş buldum abla” dedim ve ekleyerek “herkes içeri de mi “diye sonlandırdım sarılmamızı. “Evet güzelim herkes içeride “dedi ve yolu açarak içeriye geçmemi sağlamıştı. Ben önde o arkada salona giriş yaptığımda görmeyi en son isteyeceğim yüz buradaydı. Güz abla zamanında bana çok yardımcı olmuştu. “Herkese merhaba” dedi sevimlice gülümseyerek. “O hayırsız, hangi rüzgar attı seni buraya “dedi Güz abla. Herkese göz gerdirdim ve “Size anlatacaklarım var geçelim mi?” dedim. “Tabi geçelim buyur “dedi Tibet. Koltuğa oturup derin bir nefes aldım ve tekrar herkese baktım. “Öncelikle Güz abla biraz sonra söyleyeceklerim için özür dilerim” dediğimde bana anlamayan gözlerle baktı. “O ne demek kızım “dedi bana. “Abla oğlun bir süre misafirim olacak…. çünküüüüü beni öldürmeye kalktı, tıpkı babası gibi “dedim. “Sen, senn nasıl “dedi. Sanırım neden burada olduğumu anlamış olacak ki “yapma güzelim, sakın “diye ekledi gözyaşları içerisinde. “Kuzenim ne alaka, hem babası neden seni öldürmeye kalksın ki” dedi Tilbe. “Güz abla nedenini anladı zaten bende size anlatayım “dedim. “Dinliyoruz tatlım “dedi Ece abla. “Abla birkaç gün önceki haberleri duymuşsunuzdur “diye giriş yaptım sanırım baştan anlatmak iyi olacaktı. “Evet duyduk da bunun bizimle ne alakası var “dedi Tibet. “Kuzeninizdi o kişi, yani beni öldürmeye çalışan kişi” dedim. “Onu bizim adamalarımız depoya götürmüştü ve orada sizi ilgilendiren bir bilgi öğrendim kendisi ve Güz abla da gerçeği biliyormuş “dediğimde Güz abla daha şiddetli ağlamaya başlamıştı. “Neymiş bizi ilgilendiren “dedi Tibet bu sefer. “Kuzeniniz olduğunu bildiğiniz kişi aslında babanızın başkasında peydahladığı bir çocukmuş. Yani Gürbüz bey yine yapmış yapacağını “dediğimde Güz abladan bir hıçkırık firara oldu. “Saçmalama babam yapmaz böyle bir şey” dedi Tilbe. “Kocam beni aldatmış mı yani “dedi Ece ablada. İşin ilginç yanı Tibet hiç tepki vermemişti. “Abi sen niye susuyorsun babam yapmaz desene” dedi Tilbe. “Yıllardır aradığım kardeşim burnumun dibinde miymiş “dediğinde ben dahil herkes şok olmuştuk. “O ne demek oğlum sen biliyor muydun “dedi. “Biliyordum anne, sadece tek değil birçok kişinin kanına girdi babam ama hasta bir kadından çocuğu olacaktı telefonda duymuştum çocukken…. ilk önce sorgulamadım ama daha sonra babamın karşısına geçip sorduğumda bebek ve annesinin doğumda öldüğünü söyledi. Yıllar sonra tekrar bir telefon konuşmasında sanırım doktordu, para isteyince bebeğin yaşadığını öğrendim ve aramaya başlamıştım. “dedi. “Güz bu ne demek sen bir şey söyle” dedi Ece abla. “Ben, biz 6 yıl önce öğrendik. Doğum aynı gün olmuş ve benim oğlum ölmüş abim de ikisini yer değiştirmiş. Biz hesap sormaya geldiğimiz gün abimin ölüm haberi geldi. Bizde hayatımıza kaldığımız yerden devam ettik. Nasılsa kimse bilmiyor diye “dedi. “Bir dakika sen babamı bu yüzden sevmiyordun. Bu yüzden kavga ediyordunuz “dedi Tilbe. “Tilbe, babam sürekli annemi aldattı. Defalarca dedim sevmiyorsan ayrıl, söyle diye ama dinlemiyordu. Anneme söylediğimde bana inanamamıştı “dedi. “Neyse ben artık kalkayım. Güz abla oğlunu öldürmeyeceğim sırf senin hatırına ama bu değildir ki işkence yapmayacağım. Ölüm yok ama misafir olacağı süre boyunca da güzelce ağırlanacak “ dedim ve evden dışarıya çıkıp kendi evimize sürdüm arabayı. …………………………… Eve geldiğimde annem bizimkilerin beni beklediğini ve toplantı odasına gitmemi söylemişti ama ben rahatlamak amacıyla kısa bir duş aldım ve güzel prensesime bakıp aşağıya indim. “Kızım sen daha gitmedin mi babanların yanına “diyen anneme sevimlice gülümsedim. “Hayır. Duş alıp kızıma baktım “dedim ve hızla toplantı odasına giriş yaptım. Karşımda gördüğüm ailem konuşmayı kesip bana bakmıştı, tabi ki bende onlara. “Selam, geciktim biraz “dedim. “Neredesin kızım sen GPS’ den bulacaktık neredeyse “diyen Nihan’ a göz devirerek yerime oturdum. “İşlerim vardı. Malum ortalık karıştırmak bir numaralı işim “dedim ellerimi Güneş gibi çırparak. Kızım bazen bizi çocuk ruhlu yapıyordu. “Benim kızımdan daha mı önemliydi “diye gözleri dolu dolu olan Nilay ile kalkıp hemen ona sarıldım. “Asla güzelim, ama bizim çektiklerimizi de çektirmemiz gerekli değil mi ama?” dedim. “Neyse sonra konuşun da biriciğimizi kurtarmak için plan yapalım “dedi babam. “Planı olan var mı? “ diyen Işık ile kafamı aşağı yukarı salladım. “Benim var ama biraz yardım gerekebilir” dedi Nihan. “Anlat bir bakalım “dedi amcacım. “Şimdi bizim içeride adamımız yok, depodaki şerefsize de güven olmaz” dediğinde mantıklı gelmişti. “Kameralara da bağlanamıyoruz” diye devam eden Nihan ile onu dinlemeye devam ettik. ………………… Nihan’ ın planı hepimize mantıklı gelince onu uygulamaya karar vermiştik ve ona göre hazırlık yapmıştık. Şimdi ise araca binip oradaki adamlarımızdan bilgi almak için arayacağım anda onun beni aradığına dair çağrı düşmüştü ekrana. “Alo efendim burada tuhaf bir şey var bilgilendirmek için aradım sizi “dediğinde kaşlarımı çattım istemsizce. “Bende seni arayacaktım. Yoldayız biz ne oluyor, ilginç olan ne “dedim ama Nihat’ ın sesi ile ona odaklandım. “Bu ıssız yerde yol neden kalabalık, bu kadar araç normal mi acaba?” dedi. “Bencede tuhaflık var “dedi Işık. “Efendim sanırım eve gelen araçlar onlar “dedi telefondaki adamımız. “O ne demek. Bir açıklasan mı artık Semih ” dedim. “Işıl hanım ailenize düşman ne kadar kişi varsa şuan eve giriyor bende anlamıyorum “dedi Semih . “Nasıl yani, bize fotoğraf atabilir misin ? “dedi Nilay. “Elbette efendim, hemen size yönlendiriyorum “dedi . Gelen fotoğraflar ile Semih ‘in dediklerini doğrulamış olduk ama nedenini bilmediğimiz için bu bizi sıkıntıya sokabilirdi. İçeride bize düşman sürüsüyle insan vardı. Bodoslama dalsak bile içeriden çocuk ile çıkmak zordu. Düşünmeye devam edip zararsız bir yol bulmam gerekiyordu. Fotoğraflara bakarken dikkatimi çeken şey ise Tibet’ in de içlerinde olduğuydu. Onun ne işi vardı ki burada hem de Tilbe ile birlikte. Aklıma gelen ile Güz ablanın onlara birşeyler anlatıp tüm planımızı altüst etme durumunu göze alamazdım. Hemen telefonumda Tibet’ ti aradım. “Alo Tibet naber “dedim bilmemezlikten gelerek. “İyidir Işıl, senden naber “dedi. “İyi, Şuan ne yapıyorsun buluşmamız gerekli “dedim. “Şuan işim var Işıl başka zaman “dedi kestirip atar gibi. “Tibet yapmak üzere olduğun şeyden vazgeç işimizi berbat edeceksin “dedim konuya bodoslama dalarak. “Nasıl, sen, siz neredesiniz “dedi. “Bak normalde asla yapmam bunu ama seni tanıyorum ve orada ne işin var bilmediğim halde yapmak istediğin şeye odaklanıp seni aradım. Kardeşin benim elimde orada değil “dedim. “O zaman onu görmeme izin ver “dedi. “Eğer yardım edersen neden olmasın “dedim bende durumu fırsata çevirmek iyi olabilirdi. “Nasıl yardım edeceğim size “dediğinde yes diye yumruklarımı sıktım. “O evde ne dönüyor. Bizimle ilgili belli, maşallah tüm düşmanlarımız aynı yerde “dedim. “Doğru diyorsun. Eski nişanlın yaşıyormuş aradı ve sizi devirmek için harika bir planı olduğunu söyledi ve bizi topladı bende kardeşimin yakın arkadaşı diye teklifi kabul ettim. Belki görürüm diye ” dediğinde neden olduğunu anladım . “Oradan çıkınca zaten işimiz bitecek kardeşini o zaman göreceksin.” Dedim ve telefonu kapattım. Bizimkiler anlamaz gözlerle bana bakınca açıklamaya başlamıştım. “Planı erkene çektiler sanırım. Planı değiştirmemiz gerekli “dedim. “Bence bodoslama dalalım “dedi Nihan. Uzaktan gelen arabayı görünce gülümsedim ve orayı işaret ettim. “Şimdi ben, Nihan ve Nihat kılık değiştireceğiz. Işık evi rahat görebileceğin bir yer bul kendine Nilay Tibet’ in telefonuna bağlanıp içeriye hakim olabilirsin sanırım “ dedim. “Evet. Rahatlıkla yaparım. Birde daha çok adamlarımı çağırayım “dedi Nilay. “Pekala hadi gidelim de hem planlarını öğrenelim hemde bize ait olanı alalım “ dedim. Hep birlikte planın ilk aşaması için harekete geçmiştik. ………………………………….. YAZARDAN; “Hazırla şunları da işimizi yoluna koyalım, konuklar gelmeye başladı zaten” dedi. “Tabi efendim “dedi bakıcıları olan kadın. Yanına gülümseyerek gelen eşine kolları açarak sarılmasını sağlamıştı genç adam. “Sevgilim artık bitti mi?” dedi genç kadın. “Asıl şimdi başlıyor. Onlar yüzünden kardeşim öldü, şimdi ise onların kanlarıyla onları yakacağım” dedi genç adam. “İki sıçan artık bizimle olmayacak değil mi?” dedi kadın ümitle bıkmıştı artık. “O ne demek, onları ne kadar sevmesem de bizimle olacak kardeşime ait olan benimle kalacak. Annelerinin terk ettiğini sanmaya devam edecekler, onlara düşman olacaklar, içeridekiler ile bir olup onları yok edeceğim “dedi genç adam. Bilmedikleri şey ise arkalarında onları dinleyen ufak kızdı. Duydukları ile gözleri dolmuştu. Annesi terk etmemişti. Ondan ayırmışlardı, bir piyon yapmışlardı, bile isteye işkence dolu yıllar yaşatmışlardı. Geri geri giderken sehpaya takılıp vazoyu düşürdü. Duydukları ses ile kafalarını çeviren genç çift gördükleri yüz ile sinirlenmişlerdi. “Sizi duldum ben. Bizi pilon yaptınız “dedi ufaklık. Tıpkı Güneş gibi o da zeki bir kızdı. Annesi gibi teknolojik alanda oldukça iyiydi. “Bana bak küçük sıçan değerline bir şey söylesen seni de onu da ayırırım “dediğinde küçük kız gözlerini korkuyla açtı. “Bugün sorunsuz geçecek ve sen ne dersek onu yapacaksın anladın mı? “dedi genç adamda. “Halır istemilorum “dedi.( hayır istemiyorum). “O toplantıda en ufak terslik yap ikinizi de zincirlerle, kızgın sopalarla döverim. Ya da işime yaramazsınız diye direkt öldürürüm küçük sıçan “dediğinde küçük kızın gözlerinden yaşlar akmaya başlamıştı. Duyduklarından sonra tek umudu annesini varlığını bilmesi ve onu, hatta onları kurtarmasını beklemekti. ………………. Diğerler içeride plan yaparken Gözükaralar ise içeriye çoktan sızmayı başarmışlardı. Kılık değiştirip rahatça hem düşmanlarına yakınlardı, hem de içeride rahat rahat dolanıyorlardı. Işıl garson olurken, Nihan mutfakta görevliydi, Nihat ise kapıda koruma olmuştu. Kulaklıkları ile rahatça iletişim halindeydiler. “Ben etrafa bakacağım, sende bombaları yerleştir “ dedi Işıl kulaklıktan. Onların çıkış bileti korkakça kaçmak değil gözlerinin içine baka baka tehdit edip çıkıp gitmek olacaktı. Tabi bunun için istediklerini elde etmeleri gerekliydi. Işıl tam çıkmak için harekete geçmişti ki içeriye giren 25 yaşlarındaki bayan ile duraksadı. “Çocukların yemekleri hazır mı? “dedi Nihan’ a bakarak. Önünde neden olduğu belli olan tepsiyi eline alan Nihan aklına gelen ile konuştu. “Evet efendim, buyurun “dedi. Kadın tepsiyi tutmaya bile tenezzül etmeden Işıl’ a dönüp. “Sen gel buraya” dedi. “Buyurun efendim beni mi çağırdınız “dedi Işıl. “Evet seni” dedi ve tepsiyi işaret ederek “ al şunu ve beni takip et “dedi. Işıl belki yiyeninin yanına gidiyorum diye düşünerek hiç itiraz etmeden tepsiyi alıp Nihan’ a bakış atıp kadını takip etmişti. Üçüncü katta bir odanın önüne gelip durdular. “İçerideki veletlere yemeklerini yedir. Ben gelene kadar da yanlarından ayrılma özellikle de kızın “dedi. Işıl, kadının çoğul konuştuğundan dolayı içindeki yeşeren filiz tek tek solarken kapıyı açmıştı. Kafasını dahi kaldırmadan “ merhaba çocuklar yemek zamanı “ dedi ve arkasındaki kadına rağmen kafasını kaldırınca put gibi kalakalmıştı. Gördüğü görüntü ile şok olmuştu. Bu nasıl olabilirdi. Bildiğinin dışında, bilmemelerinin imkansız olduğundan anlam veremiyordu. ………………………………. NOT: Nilay çocuğunun ölme durumunu en baştan belli idi . Güneş ile aynı yaşta olarak yaşamalarını daha ilk andan itibaren aklımdaydı. Düğünden önce de gelmesini istedim. NOT: Ufaklık ‘y ‘ harfi yerine ‘ l’ harfini söylüyor. NOT: Altı çizili ve italik olan yerler kulaklık konuşmalarıdır. İYİ OKUMALAR……
|
0% |