Yeni Üyelik
27.
Bölüm

27. BÖLÜM

@2dreamreal

MERHABA, AİLEMDEKİ SAĞLIK SORUN LARI SEBEBİYLE BURAYLA İLGİLENEMDİM VE BÖLÜM ATAMADIM. şİMDİ BOMBA BİR BÖLÜMLE GELDİM. BOL BOL YORUM VE OYLARINIZI KULLANIRSANIZ SEVİNİRİM. HEPİNİZ SEVİLİYORSUNUZ.

IŞIL’DAN;

Elimdeki telefona anlamsızca bakmaya devam ederken aynı zamanda Barın’ ın söylenmelerini de dinliyordum. Bende tıpkı onun gibi neden arıyor acaba diye düşünüyordum ki telefon kapandı fakat çok geçmeden tekrar çalmaya başlamıştı.

“Bu kendini bilmezin amacı ne de sabah sabah seni arıyor. Üstelik balayında olduğumuzu herkes biliyor’ diye söylenmeye devam eden kocama bilmiyorum manasında kafamı sağa sola salladım.

“Bilmiyorum ki, açalım ama sen sesiz ol bakalım derdi neymiş “ dedim.

Barın’ a tekrardan susması için işaret ederek telefonu hoparlöre verdim ve gelen aramayı cevapladım.

“Alo “dedim biraz sinirli olarak ki zaten öyleydim huzur bulmak için geldim ama huzurumuz bozuldu.

“Alo , günaydın biricik dostumun güzel ve seksi eşi” dediğinde ben göz devirirken, kocacığım ise ellerinin yumruk yapmış sessizce küfür saydırmaya başlamıştı.

Daha fazla uzatmak istemediğimden konuya girsin diye ne istediğini sormaya karar vermiştim.

Derdin ne? Neden aramaya gereği duydun beni? Eğer iş ile ilgiliyse şirketi aramalısın “diye tek tek sesimdeki sinirle sıraladım.

“Güzel, o muhteşem balayınızı bir süre bölmek için aradım ve iş ile ilgili değil özel “ dediğinde ikimizde ne saçmalıyor bu diye birbirimize bakmıştık.

“Bizim özel konuşabileceğimiz bir durum söz konusu değil “dedim.

“O kadar emin olma bence. Eğer merak ediyorsan attığım konuma bir saat sonra gelirsin” dedi ve ardından konum atıldığını bildiren bir bildirim geldi.

“Konumu gönderdim ister gel ister gelme ama senin için önemli bilgiler var elimde “ dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

“Bu neydi şimdi “ dedim Barın ’a bakarak.

“Bilmiyorum ama oraya gitmene asla izin vermem. Hiçbir güç oraya seni göndertemez “dedi sinirli olduğundan sesi birazcık yüksek çıkmıştı resmen.

Biraz düşündükten sonra Barın’ a dönüp ikna etmek amacıyla konuştum.

“Asıl gitmeme izin vermen gerekiyor yakışıklım” dedim ve dudaklarına ufacık bir buse kondurdum. Aynı zamanda kedi gibi de sırnaşmaya başladım. Normalde olsa asla yapmayacağım hareketlerdi bunlar.

“Olmaz asla ikna edemezsin beni, ne yaparsan da ikna olmam zaten. Seni durduk yere tehlikeye atamam onun derdi benimle “dediğinde bir anda kahkaha atmaya başladım.

“Pardon “dedim kahkahalarım arasında ve devam ettim “ sevgilim unuttun galiba ben tehlikenin asıl adıyım “dedim.

“Öyle, öyle ama benim yüzümden olmasını kabul edemem” dedi.

“Canımiçi anlaşılan first mankenimiz olan David bey, benim sadece şirketteki kukla kadınlardan sanıyor. Aslında kimim, ne konumdayım bilmiyor. Bu durum balayımızdaki eğlencelerden herhangi biri olsun hımmm” dedim.

…………………………

Uzun uğraşlar ve çabalarımın sonucunda Barın’ ın benimle gelmesi, üstelik kulaklık ve kameradan dinlemek kaydıyla ikna etmiştim. Her ihtimale ve müdahale olmasına karşılık bizimkilere de haber vermiştim. Şuanda ise attığı konumda first mankenimizin keyfini bekliyordum. Tüm duyularımı etrafımdaki ses ve tehlikeye karşı açmıştım ki merdivenlerden gelen ayak sesleri ile oraya odaklandım. Biraz bekledikten sonra yavaş yavaş arkamı dönmüştüm. İlk etapta derdini öğrenmek gerektiğinden saf kız ayaklarına yatmak mantıklıydı ki amacının ne olduğunu kolaylıkla çözebilirdik.

Ben yavaşça korku dolu gözlerle dönerken arkamdan alkışlama sesiyle birlikte “hoş geldin, şirketimizin CEO’ su ayrıca seksi patronum “dedi.

Söylediği kelimelere göz devirerek “evet derdin ne benimle, seni sadece işyerinde geçici çalışanım olarak tanıyorum ki oldukça yüksek ücret alıyorsun “dedim.

“Hımmm bir düşüneyim. Sence güzel patronum, onca şirketlerden mankenlik teklifi gelirken ve onlarda mankenlik yapmak varken neden Barın’ ın ortaklığı bulunduğu bir şirkette manken oldum “diye uzun uzun açıklama yaptığında gerçekten de derdinin Barın olduğunu tescillemiş oldum.

“Derdin ne kocamla “dediğimde pis pis sırıtıp etrafımda bir tur döndü.

“Derdim, hımm, bir düşüneyim, derdim ne mi?” dedi düşünürmüş gibi yaparak ve ekledi “derdim onun mutsuzluğu, hatta ölmesi veeee sende ondan ayrılınca hem mutsuz olacak hem de ölmekten beter olacak” dediğinde bu sefer ben kahkaha attım.

Bana deli mi acaba diye düşünen gözlerle bakmaya başladığında ise kahkahalarım arasında konuştum.

“EEEEE derdini söyle o nasıl olacakmış, yani kocamdan ayrılma durumu “dedim.

İlerideki kapının köşesinde yere bıraktığı çantasına ilerleyip önünde durup bana baktı. Ardından yere eğildi ve içinden önce son model bir leptop çıkarttı, sonra da bir düzine fotoğraf çıkarttı ve bana uzattı. Fotoğraflara baktığımda ise Barın ile sarmaş dolaş hatta birkaçının çıplak olduğu fotoğrafları görmüştüm.

Benim göğsümdeki kameradan fotoğrafları gören sevdiğim ise “ bu fotoğraflar çok eski, hatta sende de önce. Hani sana bahsettiğim kadın vardı, bu o ama çıplak olanlara nasıl ulaştı inan bilmiyorum” diye açıklama yaptı.

Ben Barın’ ı dinlerken ekranda gördüğüm görüntüler ile şoka girmiştim. O kameradaki Beril, Güneş ve ikizlerdi. Benim miniklerimi parkta oynarken onları takip eden üstelik silahlı, güvenilmez birileri vardı. Eminim ki benim kadar ailem de sinirlenmiştir bu duruma. Bize ait olanın arkasına adam takmak bir nevi kendi ölüm fermanını vermekti. Bu görüntüleri sadece Barın değil bizimkilerde izlediği için rahatlıkla artık kim olduğumu gösterebilirdim.

“Eğer dersen ki ben bu fotoğraflar ile ayrılmam ama bu görüntüler ayrılmana yardımcı olabilir Hatta” dedi ve arkasını döndü pis sırıtışı ile devamını getirdiği şey mide bulandırıcı kelimelerine devam ederek “çok sevgili kocacığını benimle aldatarak “dediğinde bu sefer son nokta diyerek sahte ama en korkutucu kahkahamı attım.

“Buraya gelirken dedim ki ‘bir insan bu kadar mı salak olabilir acaba ’ dedim, dedim de sen hakikaten de salakmışsın “ dedim ve üzerine doğru yürümeye başladım.

“A. Aa. Anl. Anlamadım” dedi kekeleyerek tek cümleyi zor kurdu korkudan. Bu içimden gülme isteği verse de kendimi tuttum.

“İnsan önce tehdit edeceği kişiyi araştırır adi pislik, haysiyetsiz” dedim.

Üzerine doğru yürürken sonunda duvara yapışan first mankenimin üzerine üzerine ilerledim ve cümlemin bittiği yerde duvarla bir bütün olan pisliğin belindeki silahı bir çırpıda çekip aldım. İlk önce dolu olup olmadığı kontrol ettim ki dolu olduğunu görünce David bozuntusunun alnına silahı dayadım.

“Oysa ki ben daha şirketimize adım atmadan araştırdım sizi. Tek fark şerefsiz olduğunu bilmiyordum” dedim.

“Sen kimsin ki bu kadar farklı davranıyorsun, şirketteki tatlı ve güler yüzlü kadından bambaşkasın “dedi.

“Pekala tekrar tanışalım, mafya olarak “ diye ekleyince gözlerini olabildiğince açtı.

“Yalan söylüyorsun “dediğinde omuz silktim.

Silahı başına iyice sabitledim ve konuşmaya başladım.

“O devirmeye çalıştığın Barın var ya, ha onun bağlı olduğu masanın ilerideki sahibiyim. Yani o masanın veliahtıyım “ dedim ve masanın üzerine bıraktığım fotoğrafları işaret ederek “ bu fotoğraflar bilmem kaç yılından bende hatta kızımdan bile önce “ dedim.

“Senden önce ya da sonra görüntüler elimde ve birçok kopyası var. Görüntüler internete yüklenirse hem masanız hem de şirketiniz büyük zarar görür. En çok da Barın ki asıl amacım bu” dedi ama ben aldırış etmedim üstelik hiç duymamış gibi konuşmaya devam ettim.

“HAAA bir de benim en ince çizgim ailem, özellikle de kızım ve ikizlerdir” dedim ve burnunu kırabilecek şekilde yumruk attım ama yavaş attım sanırım ki sadece kanadı.

“O zaman ayrıl. Ayrıl ki ailenin arkasındaki adamımım geri çekilmesini emredeyim” diye kendinden emin konuşunca kendimi tutamayıp güldüm. Bugün baya bir gülmüştüm resmen.

“Bence şimdi ara veeee öldür emrini ver….. Hadi ne duruyorsun arasana” dedim.

“Sen manyak mısın, bak şakam yok ararım “dediğinde gözlerimi gözlerine kilitledim arasın diye “ Ararım bak “dedi. Bunun üzerine ara diye gözlerim ile telefonu işaret edince arama tuşuna bastı. Biraz sesi mi titremişti korkudan acaba.

“Sesi dışarıya ver” dedim.

Dediğimi yaparak adamının açmasını bekledi ama ne hikmetse açan olmadı. Hemen ardından tekrar arayıp açmasını bekledi. Durumun ne olduğunun farkına varınca burnumu kaşıyarak bizimkilere işaret göndermem ile karşı taraf telefonu cevaplamıştı.

Alo oradaki herkesi öldür, tek bir canlı bile kalmasın “diye her bir kelimeyi bastırarak söylemişti.

Söylediklerine karşılık adamının verdiği cevap ise en ilginç olanıydı.

“Efendim görüntülü arıyorum “ dedi ve telefon şak diye kapandı.

“Ara, ara bakalım da biz de izleyelim “dedi ve pis pis kahkaha attı.

Birkaç dakika bekleyişin ardından gelen görüntülü arama ile adamın gözlerindeki korkuyu görmüştüm. Demek ki bizimkiler baya bi korkutmuştu.

“Efendim komutunuz nedir “diyen adamım ile ben sinsice gülümserken karşımdaki adam şaşırmıştı.

“Sık kafasına “ dedim.

D. DU. DUR YALVARırım duuuurrrr “diye yalvaran adama karşı “ hayatında görüp görebileceğin en büyük hatayı yaptın sen “dedim sesimle bir kişiyi dondurabilme yeteneğim olsa kesin olmuştu.

Özür dilerim, özür dilerim, affedin nolur bende emir kuluydum “diye yalvaran adamdan gözlerimi çekip karşımdaki haysiyetsize baktım.

Karşımda pişmiş kelle gibi sırıtan adamın umurunda olmayan adama karşı gözlerinin içine bakarak “adamı depoya kaldır. Bu haysiyetsizin umrunda değilmiş gibi, yani bu demektir ki ölse benim için daha iyi” dedim gözlerimi ayırmadığım adam ise gözlerindeki tedirginlik ile “demek ki bildiği birşeyler var “dedim ve sırıttım.

Benim “EMREDERSİNİZ EFENDİM “diyen adamıma karşılık “ÖLDÜR ONU “diye komut veren kişi ile göz devirdim.

“Yalnız o benim adamım “ dedim sırıtarak.

Kapanan telefon ile karşımda sinirden köpüren adam ile zevkten dört köşe olmuştum.

“Evettt, şimdi senin cezana gelelim mi acaba?” dedim ellerimi çırparak.

“N.. n. Ne cezası “ dedi kekeleyerek.

“Bilmem ki ben çok yoruldum bir elimde silah senin kafanda bir elimde tetikte senin hamle yapmanı beklemekten ise cezanı verip buradan ayrılmayı umuyorum “dedim.

“Bana hiç bir şey yapamazsın sizin marka yüzünüzüm, ayrıca ünlüyüm başıma bir şey gelse zararlı siz çıkarsınız “dediğinde kafamı iki yana salladım.

“Yanlışın var benim cezalarım hayat karatmak ile ilgili olur. Hımmm şöyle ki yaşarken ölürsün “dedim.

“Nasıl yani, ne yapacaksın, ne yapabilirsin ki “dedi bilmiş bilmiş.

“Bilmem ki acaba magazin haberlerini mi açsak yada bağlı bulunduğun mafya kolunu mu arasak “dedim kendimden emin çıkan sesim ile.

“Asla yapamazsın o kadar güçlü değilsin” dediğinde tek kaşımı kaldırıp “cık cık cık “diyerek boşta olan parmağımı gözünün önünde salladım ve karşımda hafif de olsa gözlerinde yapabileceğime inanarak korku beliren adam ile şaşırsam da belli etmeden konuştum.

“Ulan madem bir halt yiyorsun iyi planla, başta kime bulaştığını iyi araştır. Boyundan büyük işlere kalkışırsan sonu bu olur işte “ dedim.

“Blöf yapıyorsun az önce adamıma ölüm emri verip geri çektin yine aynı olacak “ yine aynı olacak diye tabiri caiz ise çemkirince “pekala blöf mü değil mi birlikte görelim, seç birini yeraltı mı yoksa ün ve sosyete mi “dedim.

Biran düşünür gibi yapan haysiyetsizin aklından birşeyleri tartar gibi ya da plan kurar gibi olan haliyle beklerken aynı zamanda onu da gözlenmeye devam etmiştim.

“Kendinde emin gibi görünse de “yeraltı ulan “dediğinde amacının ne olduğunu kavramıştım ters mantık yapıyordu.

Eğer yeraltını seçtiği için onları ararsam alarma geçeceklerdi bu da onu bulup kurtarmaya çalışacaklarının göstergesiydi. Kafamı iki yana sallayarak aptallığa göz devirdim.

“Yok ya, yeraltı diyeceğim ve onları alarma geçirip paçayı kurtaracaksın ama yemezler beyefendi. Bence birlikte magazin haberlerini izleyelim ne dersin “dedim.

“Saçmalama kariyerim biter……yapamazsın “dedi.

“Sence kariyerin umurumda mı?” dedim ve devam ettim “ sen beni ailemle, sevdiğim adam ile ayırmakla tehdit ettin ulan” dedim.

“Bak özür dilerim, kim olduğunu bilmiyordum yapamazsın “dedi tekrardan.

“Nedenmiş “ dedim düz bir ses ile.

“Derdim Barın ile o herif benim babamı öldürdü” dediğinde histirikçe güldüm.

“Sordun mu ona , babam ölmeden önce neden onun yanındaydın “diye.

“Sordum. Sordum ama anlattıklarıyla mantıklı değildi. Amcamların anlattıklarıyla kıyaslanınca” dedi.

“Oysaki senden uzak durmam için bana anlattıkları ve gerekçesiyle oldukça mantıklı geldi bana “dedim.

“Nesi mantıklı istediği arazi olmadığı için babamı öldürmesi mi?” dedi.

“Sence araziye ihtiyacı var mıydı, ya da yurt dışında yatırım yaptı diyelim neden Türkiye’ ye geri döndü” dedim.

“Benden korktu, yapacaklarımdan korktu “dediğinde kahkaha attım.

“Biliyor musun masanın birinci kuralı veliaht her toplantıda masada olmalı belli bir yaştan sonra yani senin korkuna değil planlanmış olduğu için geri döndü. Amcam dediğin insan seni kandırmış” dedim.

“Hayır onlar ailem benim “dedi.

Laftan anlamayacağını düşündüğümden “Hadi hazırmış magazin izleyelim ayyy çok heyecanlı “dedim.

“FLAŞ FLAŞ FLAŞ Dünyaca ünlü iş adamı ve manken olan David Boylarc’ ın uyuşturucu sattığına ve kadın pazarladığına dair görüntüleri medyaya sızdırılmıştır. Konu ile alakalı olarak açıklama yapmayan ajansı ile tüm gözler kendilerindedir. Hayranları ise görüntülerden sonra sokaklara dökülerek lanetler yağdırmaya ve işini bırakmalısın sloganları atarak sokaklarda yürüyüş yapmaya başladılar.” Diyen spiker ile gözlerini büyüterek bana baktı.

“Bunu, bunu nasıl yaptın. Nasıl ulaştın bu bilgilere “dedi.

“Ben Işıl’ ım tek parmağımı kaldırmam ile istediğimi elde ederim. Şimdi seni utancın ile baş başa bırakayım. HAAA birde tutsak ettiğin kadınları kurtardım ayrıca birkaç tane deponda bombalanmış olabilir sanırım “dedim.

Ellerimi sallayarak merdivenlerden aşağıya iniyordum ki arkamdan boş bir odaya ittirilmem ve ne olduğunu kavrayamadan boşluğuma gelmesi ile kendimi boşlukta bulmuştum. Buranın kaçıncı kat olduğunu hatırlayınca ve aklımın başıma gelmesi ile tutunabilecek yer arasam da bulamayacağımda aşağıya düşmeyi ve hastanede odasında gözlerimi açmayı umdum.

……………………..

BARIN’DAN;

Sabahki mutluluğumuzu bölen durum beni kendine düşman gören ve hayatımı zehir etmeye yemin etmiş olan eski dostum David’ ten başkası değildi. Ne kadar ısrar etsem de onunla buluşmak için attığı konuma gitmişti. Neyse ki arabanın içinde de olsa hem izleyebilecek hem de duyabilecektim. Yarım saat boş boş konuşulmanın ardında Işıl sabit kalıp bir noktaya bakakaldığında, baktığı yöne dönünce kan beynime sıçradı. Kızım lan, benim kızım namlunun ucundaydı üstelik ikizler ve Beril’ de vardı. İyi de benim takip ettirdiğim adamlar neredeydi diye düşünürken Nilay’ ın sesini duydum.

“Enişte, endişe etme peşlerinde biri olduğunu biliyoruz zaten “dedi.

“Nasıl yani bildiğiniz halde neden müdahale yapmıyorsunuz “dedi ellerimi yumruk yaparak.

“Sakin ol, Işıl komut verince müdahale yapacağız” dedi Işık.

“Ne komutu yaa kızım tehlike de “dedim.

“Sadece senin değil benim çocuklarımda tehlikede sakin ol plana sadık kal “dedi Nilay sinirlenince tersi pis bu kızın diye içimden geçirdim ve beklemeye başladım.

Işıl’ ın sinirlendiğini sesinden anlıyordum ki bu çok normaldi. Bir süre sonra ise yansımadan görünen burun kaşıma ile Nilay “Başlıyoruz “dedi. Başta anlamasam da bunun bir işaret olduğunu anladım ve beklemeye başladım. Beklerken çalan telefonum ile kim arıyor diye baktığımda Ares olduğunu görünce ters giden birşeylerin olduğunu anlamıştım.

“Alo Ares” dedim.

“Barın, Güneş tehlikede ama adamlarımıza müdahale yaptırmıyorlar senin bir bilgin var mı “dedi.

“Var David boş durmamış. Adamlarımıza geri çekilmesini ve bizimkilere yardımcı olmasını söyle “diye komut verdim.

“Tamam kapatıyorum “dedi ve telefonu kapatınca tekrar Işıl’ a odaklandım.

Işıl’ ın sinirle karışık eğlendiğini belli eden sesiyle işlerin yolunda gittiğini anladım. Ne kadar zaman geçti bilmiyorum ama konu ceza gibi birşeylere gelince David de küçümseyerek konuşmaya başladı. En sonunda cezanın ne olduğunu anlayınca David’ i tanıdığımdan kaynaklı olarak tedbir amaçlı araçtan inip binanın önüne doğru ilerledim.

Tam merdivenlere yöneliyordum ki “BEN BİTTİYSEM, SENDE, SİZDE BİTİN “diye koşturma sesi ve boğuşma sesi duyduğumda ters giden birşeyler olduğunu anlayıp kafamı kaldırdım. Ama keşke kaldırmasaydım. Gördüğüm görüntü karşısında kalbime bir hançer saplandı sanki. Uzaktan bana doğru gelen kum kamyonu ile darbeyi azaltmak amacıyla gel gel diye işaret ettim. Neyse ki adam bir bana birde baktığım yere bakınca hızla geldi ve durması gereken yerde durdu. Işıl kamyonun üzerine düşünce hızla şoförle birlikte çıkıp baktık. Düşmenin etkisiyle baygınlık geçirdiğini anladım ve kendine gelmesi için hafif hafif yüzüne vururken gözlerini açmayınca “Ambulansı arayın lütfen “dedim.

Adam ambulansı ararken bende yukarıdan pis pis sırıtan leş kargasına baktım . Bu sondu. Bu sefer kaçmasına izin vermeyip öldürecektim. Işıl basit bir ceza vermişti bana göre, ben ise hayatını alarak cezalandıracaktım. Ambulans sesiyle birlikte gözden kaybolan David ile bende karıma odaklandım.

………………………..

Gelen ambulans karımı alıp giderken beni almamıştı. Prosedür gereği yasak olduğunu söylemişti bende el mecbur ambulansı takip etmeye başlamıştım. Kamyon şoförüne ise zor da olsa yardımlarında dolayı bir miktar parayı alması için ikna etmiştim. Başta almamaya yemin etse de sonra da Allah rızası için çoluğuna çocuğuna birşeyler alırsın sırf onlar için diye ekleyince kabul etmek zorunda kalmıştı. Yaklaşık 10 dakikalık mesafeden sonra ambulans hastaneye giriş yaparken bende hemen ardından girdim. Kapılar açıldığında ise gördüğüm görüntü karşısında gülmemek için kendimi zor tuttum. Işıl ambulanstaki görevliler ile iyi olduğuna dair tartışıyordu.

“Ne oluyor burada “dedim gülmemek için kendimi tutarken.

“Birşeyler söyle şunlara iyiyim diyorum ama dinlemiyorlar “dedi Işıl’ ım.

“Karıcım bırak işlerini yapsınlar, ufak bir kontrolden sonra evimize gideriz “dedim.

Somurtarak inen ve tekerlekli sandalyeye oturan Işıl ile arkasında gülümsemiştim. Çok şükür bir şey olmamıştı. Karım bugün sağsalim kurtuldu ama o pisliği bulup kendi ellerim ile öldürecektim. Düşüncelerimi bölen doktorun gelmesiydi.

“İyi günler, geçmiş olsun. Kendinizi nasıl hissediyorsunuz” dedi.

“İyi günler doktor bey, inanın çok iyiyim. Kontrol edip, çıkış işlemlerini yaparsanız daha da iyi olacağım” dedi Işıl.

“Doktor bey yaklaşık 10 katlı yeni yapılan bir binadan kum dolu kamyonun üzerine düştü ve bilincini kaybetmişti eşim bu yüzden ambulansa haber vermiştik” diye açıklama yapınca Doktor hemen bir hemşire ile gerekli yerlere yönlendirmişti bizi.

…………………………

Hemşire hanımın yardımlarıyla ve yönlendirmesiyle yapılan işlemlerden sonra bizi bir odaya almışlardı. Sanırım Merve’ ye durumu anlatınca dalga geçmiş olsa da duruma müdahale etmişti. Biz takılan serumun bitmesi ve sonuçların çıkmasını beklerken Işıl uyuyakalmıştı ve bende fırsattan istifade onu izliyordum. Yavaş yavaş gözlerini açan karıma gülümseyerek baktım.

“Günaydın Güneş ışığım “dedim.

“Günaydın ama son söylediğini küçük hanım duymasın “dedi.

“Duysun o da sende benim Güneş ışığımsınız “dedim ve dudaklarına buse kondurdum.

“Doktor gelmedi mi daha, ne zaman bitecek, ne zaman çıkacağız “diye söylenmeye başlayan Işıl ile gülmemek için kendimi zor tutuyordum.

“Gül gül sakın çekinme ama bu gece koltukta yatarsın ona göre gül “dediğinde gözlerimin büyüdüğünü hissettim.

“Ama bu nasıl tehdit, olmaz biz balayındayız, daha prensesime kardeş yapacağız” dedim.

“O zaman ana göre davran kocacım “dedi cilveli cilveli.

Biran hormonlarım tavan yapmaya başladığında doktor bey odaya girdi.

“Daha iyi misiniz?” diye sorduğunda sadece Işıl değil bende göz devirdim.

“İyiyim doktor, çıkabilir miyim “dedi Işıl.

“Sonuçlarınız temiz, çıkabilirsiniz ama bu gece uyumayın “dedi.

“Olur doktor, çıkmak için herşeye razıy” daha kelimesini tamamlamadan koridordan duyduğumuz kelime ile doktor dahil panik olmuştuk.

“BOMBA VAR, BOMBAAAAAAAAA “

………………………..

NOT: David başından beri planlı olarak şirkete girdi sırf intikam için.

Not: Bazılarının aklında park olayı vardır. Şöyle düşünün her çocuk dışarıda parka gitmek ister ve evden gizli gizli kaçtılar ama izlendiklerini bilerek kendilerini güvende hissettiler.

İYİ OKUMALAR………….

 

Loading...
0%