Yeni Üyelik
29.
Bölüm

29. BÖLÜM

@2dreamreal

SELAMCANLAR BEN GELDİM AKSİYON DOLU BİR BÖLÜM İLE KARŞINIZDAYIM UMARIM BEĞENİP OY VE YORUMLARINIZI BİLGİLENDİRİRSİNİZ..

IŞIL’DAN;

“Ne, sen ne dediğinin farkında mısın?” dedim sinirle aynı zamanda da etrafta gözlerimi gezdirdim.

“Doğru diyorum efendim, buyurun “diye elindeki tabletten uçurdukları dronun çekim alanını gösterdi.

İzlediğim görüntüden sonra gözlerimi etrafta gezdirdim. Burada çok sivil vardı. Belki herkes tehlikeli kişiler olduğumuzu biliyordu ama çocuklar ve sivil grup da fazla ve bu durumlara karışmalarını asla istemiyorduk. Aklıma gelenler ile direk seslendim.

“NADİDE ABLA“ dedim sesimin yüksek çıkmasını önemsemeden.

“Efendim kızım, bir sorun mu var?” dedi.

“Abla bilmediğim düşmanın mı var?” dedim.

“Yok kızım, tehdit dahi almıyoruz ki bu aralar ihalelere de katılmadık “dedi.

Gözlerim Azatlara dönünce onlarda bana bakıyordu.

“Azat “dedim.

“Bizim bu aralar Mardin de ihale işleri var ama masada gündeme getirmeye lüzum görmedik. Hatta Beril’ in ailesi ve birkaç yüksek statüdeki şirketlerle ile ortak bir ihale “dedi.

Gözlerim onlara kayarken bana anlamsızca bakıyorlardı. Umarım onlarla ilgili bir sorun değildir diye içimden geçirdim.

“Sizin düşmanınız var mı “dediğimde adamım konuştu.

“Efendim siviller, yaklaşıyorlar, sizlerin de hazırlanması gerekiyor” diye uyarı da bulundu.

“Nadide abla sivilleri güvenli alana götür, misafirlerimiz varmış “dedim.

Bizimkiler durumu anlamış gibi hemen ayaklanmışlardı buna annemlerde dahil olarak ama Beril’in öz ailesi durumu kavrayamadıklarından yerlerinden kalkmamışlardı.

“Ne misafiri şimdi, biz Beril için geldik buraya” diyen üçüzlerden birine gözlerimi çevirdim.

“Silahlı davetsiz misafir, umarım sizinle alakalı değildir “diye de ekledim sonunda.

Bunun üzerine onlarda telaşla birbirlerine baktılar ve ayaklandılar. Nadide abla ise içerideki tüm sivillere yol gösterirken gözüm Işık ve Beril’ e kaydı.

“Beril, Işık sizde aşağıya iniyorsunuz “dedim.

“Saçmalama ikizim, iyiyim ben ama Beril gitsin “dedi.

“Asıl sen saçmalama Işık yaralısın “ dedi babam.

“Ama baba “dedi ama babamın otoriter sesiyle o da güvenli alana doğru ilerlemeye başlarken Beril ile göz göze geldik.

“Hadi Beril zamanımız yok “dedim.

“Ben kalacağım Işık da yok yardım ederim “dedi.

“Sen bu işlerden uzakta kalacaksın güzelim, doğru aşağıya “dediğimde itiraz edecek gibi olduğunda “Masanın veliahtı olarak emrediyorum “dedim.

“Sen kimsin de üçüzüme emir veriyorsun lan “diye üzerime yürüyen kişiye karşılık Beril “ emredersiniz efendim” dedi.

Beril giderken arkasından seslendim “silahın yanında mı?” dedim.

“Yanımda merak etme aşağısı Işık ve bende “dedi ve güvenli alana doğru ilerledi.

Nadide ablalar da gelince gözüm içerideki herkes de gezdi.

“Şimdi Nihan sen nişan işini hallet ve onlarla irtibata geç, itiraz istemiyorum Işık’tan sonra en iyi sensin “dedim.

“Okey, zaten yorgundum. Ben çatıya çıkıyorum “dedi ve el sallayarak uzaklaştı.

“Nihat sen de adamlarımızı yönlendir” dediğimde başıyla onayladı.

“Nilay sen zaten işini biliyorsun” dedim.

“Elbette başladım bile “dediği sırada elleri hala çalışır vaziyetteydi.

“Azat bomba düzeneklerini kur “dedim.

“Bomba fazla değil mi?” diyen Azat’ a göz devirdim.

“Emirlerim ne zamandır sorgulanıyor acaba” dediğimde Azat anlamış gibi hızla uzaklaştı.

En son kalanlara göz gezdirdiğimde benim ne yapmaya çalıştığımı sorguluyorlardı. Boran amcalar ise çoktan siper almışlardı.

“EEEE ayakta mı dikileceksiniz yoksa bize yardım mı edeceksiniz “dedim.

“Sen az önce ne yapıyordun ki “dedi gençlerden biri.

Bir diğeri ise “elbette yardım edeceğiz “dedi.

“Işıl yaklaşıyorlar en fazla 5 dakika sonra burada olurlar” dedi.

“Herkes ve herşey hazır mı?” dedim hem kulaklığımdaki hem de içerdekilere kişilere hitaben.

Hepsi aynı anda “hazırız” dediğinde gülümsedim.

“Yardım edeceğiz dediniz ama hala bön bön yüzüme bakıyorsunuz farkında mısınız “dedim.

Bunu dememin üzerine onlarda siper alırken aklımda plan olmamasına ve bu durumun neden şuan yaşandığını düşünürken bir taraftan da geç kalmış olan kocama takılmıştı aklım.

“Son saniyeler ve arabalar durdu “dedi Nilay.

“Onlar atak yapmadan biz atak da bulunmuyoruz anlaşıldı mı?” dedi babam.

Yaklaşık 5 dakika bekledik lakin bir atak gelmemişti ta ki ne olduğunu anlamak için ayağa kalkan Azat ile camlara doğru ateş etmeye başlamışlardı. Azat da camların kırılmayacağını bildiğinden kaynaklı camın önüne daha da yaklaştı ve dışarıyı seyretmeye başladı. Bir süre sonra gözlerini büyüterek “ananı avradını “diyerek yere yattı.

“Ulan her kimin düşmanı ise hafife almış baya adamlarda roket atar var “dedi.

“Oğlum şimdi mi söylenir bu “dedim sinirle.

“Hallettim merak etmeyin. Yalnız içeriye sızmaya başladılar. Bizimkiler karşılık verse de yine de ilerliyorlar “dedi Nihan.

“Nihat oğlum bizimkilere geri çekilmesini söyle içeriye girsinler bakalım dertleri kiminleymiş” dedi babam.

“Tamam amca “dedi ve birkaç komut verdikten sonra sesler bize daha çok yaklaştı.

Biz içeride güzelce konum aldıktan sonra sazanların içeriye girmesini bekledik. Sonunda ilk baş göründü lakin misafirlerden biri adamı ayağından vurdu.

“Helal dostum “dedi Azat.

“Azat ciddi mi olsan azıcık “dedi Nihat da.

“Sen yeteri kadar ciddisin Nihat, bırak da ben olmayayım” diye göz devirdi Azat onunla beraber Nihat da.

İlk kişiyi vurduğumuz için tedbirli adımlar ile içeriye geçip kendilerine konumlandıran kişilere kaydı gözüm lakin ben bunları tanıyordum. Bir süre daha silahla karşılık verilse de sonuç alınamayacağını anladığımda konuşmaya karar verdim. Ama benim söylediklerim ile birçok kişi şaşkınlık yaşıyordu.

“Kimin tarafından elçi gönderildiniz. Ayrıca kime sıktığınıza da bir bakın ve o patronunuz olacak adam ile de daha sonra konuşacağım “dedim.

Benim sözlerim üzerine birisi beyaz bayrak sallayarak ayaklandı ve tam ortaya gelerek konuşmaya başladı.

“Merhaba, kusura bakmayın bölüyoruz ama bize bu emir geldi. Boran ağa ve Mirza ağa girdiğiniz ihaleden çekilmenizi istiyorlar. Bunun sadece bir uyarı olduğunu da belirtmek istediler “dedi.

“Sen ne dersin ulan, cesareti varsa kendi çıksın karşıma “dedi Mirza ağa.

“Mesajınızı aldık, o patronuna da benim mesajımı söyle. Ayrıca işi aldığınız adama da söylesin geleceği varsa göreceği de var. İhaleden de çekilmiyorlar “dedim.

Adamlar mekandan çıktıklarında gözüm arkada kalmış Boran amcaya kaydı. Sinirle Azat ve Boran amcaya dönüp konuşmaya başladım.

“Kendi kafanıza göre iş yaparsanız olacağı bu “dedim sinirle.

“Ben bu kadar saçmalayacaklarını düşünmemiştim. İhaleye girenlerin çoğu güçlü aileler hatta aşiretler “dedi.

“Sen düşünme Azat, lütfen sen düşünme “dedi sinirle.

“Boran amca yarın bu mesele masada konuşulacak “dedim.

“Kızım ne gerek var zaten önemsiz bir ihale, çekiliriz olur biter “dedi.

“O ihaleye girilecek ve ne olursa olsun alınacak bu bizden çok misafirlerimize yapılmış saygısızlıktır” dedi amcam.

“Sen masayı filan bırak da aileni ara var mı bir hasar diye “dedi babam.

“Herkes iyi ama yine de evdekileri arayın korkmuşlar, özellikle de nişanlın “dedi Azat’ta bakarak.

“Senin nereden haberin var onların mahreminden “diye atıldı sazan olan abilerden biri.

“Tamam arıyorum hemen “dedi ve biraz uzaklaştı Azat.

“Düşman kimin için bilmediğimden adamlar yaklaşırken masa üyelerinin korumalarına acil kod gönderdim, haliyle herkesin durumdan haberi var “dedi Nihat.

“Kontrol altında diye bildirdin mi abi “dedi Nilay.

“Yok unuttum. Sen halleder misin “dedi.

Nilay bilgisayarın başına geçip birkaç işlem yaptığı sırada annemler de gelmişti. Kapıdan giren beden ile İpek koşarak güvenli kollara girdi.

“Abicimm” dedi sarılırken.

“Siz iyi misiniz? Sorun neymiş “dedi Ares.

“İyiyiz, siz nerede kaldınız “dedim.

“Cluplerden birinde kavga çıkmış tam geliyorduk ki haber geldi. Biz de geri dönüp karakola gittik. Çıkınca da kırmızı kod alarmı geldi.” Dedi Barın.

“Karakola düşecek kadar neyin kavgası bu “dedi Nihan alayla.

“Adamın biri genç bir kıza sarkıntılık yapmış. Bizimkiler müdahale etmeden bizim garson kızlardan biri adama dalmış. Adamda kendini haklı çıkartmak için gelen polislere bizimkini şikayet etmiş” diye açıkladı Ares.

“Neyse bugünlük bu kadar yeter gidelim mi Işıl yorgunum biraz. Eğer isterseniz yarın evinize gelirim “diye ekledi Beril.

“Beril’ im bizim evimize gel. Orada yaşa güzelim “dedi Mirza ağa.

“Üzgünüm, bu yaşıma kadar siz yoktunuz. Sizler ile yine konuşurum, yanınıza gelirim, sizinle vakit geçirerek sizlere alışmaya çalışırım ama….. zaman lazım “dedi sonlara doğru duraksayarak.

“Tamam kuzum, tamam annem, sen nasıl istersen “dedi ve arakasını dönüp “Hadi bizler de gidelim “diye ekledi yaşlı kadın.

……………………..

Gece yaşananların üzerine eve gelmiş ve herkes odalarına dağılıp uyumuştu. Tabi şuan yatakta babasına sarılıp yatan kızım ise bizimle uyumuştu. Rutin işlerimi halledip kısa süre de olsa onları izlemiştim. Barın yavaş yavaş kıpırdanırken Güneş ona daha da sokuluyordu. Bu durum beni gülümsetmişti. Baba kız hallerini görünce bazen pişman olmuyor değildim ama bazen.

“Günaydın güzelim “dedi uyku sersemi sesiyle.

“Günaydın kocacım “diye karşılık verdim.

“Erkencisin” dedi ve üzerimi süzüp “ayrıca çok resmi ve şıksın “diye de ekledi.

“Evet öyleyim ve baba kızı izlemek harikaydı “dedim.

“Şıklık neden peki güzelim “ diye sordu tek kaşını kaldırarak.

“Bugün masa toplantısı var unuttun galiba “dedim gülümseyerek.

“Unuttum ve unutmaya da devam etmek istiyorum. Bu en sıkıcı durum sen nasıl katlanıyorsun anlamıyorum “diye isyan ederken bende ona tebessüm ile bakıyordum.

“Küçük hanımı uyandır okula geç kalacak ayrıca hazırlan “ dedim ve odadan çıktım.

Aşağıya indiğimde annemler masayı hazırlıyordu. Yüzümdeki gülümseme ile Beril’ e girip arkadan sarıldım. Bu günler de en çok ihtiyaç duyduğu şey ona birinin sarılmasıydı. Onu ilk bulduğum andan beri sarıldığında sanki herşeyi unutuyormuş gibi geliyordu ona ki bunu sözlü olarak da dile getirmişti.

“Günaydın tatlım “dedim.

“Günaydın canım, çok şıksın “dedi.

“Bugün herkesin dilinde bu kelime oysaki her zamanki halim “dedim ve kurulan masaya oturdum.

Babasının kucağında hala uyuklayan prensesime “günaydın annecim “dedim ve saçlarına öpücük kondurdum.

“Anne bugün okula gitmesem lütfeeeennnnn, yatak daha güzel ve cezbettiyici” dediğinde herkes gülmüştü.

“Olmaz güzelim bak ikizler hazır bile “dedim.

“Onlay hep hazıylay yaaa offff “diye isyan ederken Barın da bir taraftan ağzına birşeyler tıkıyordu.

………………………

Sakin geçen kahvaltı sonrasında bizler işlere giderken küçüklerde okula gitmişti. Şirkette çalışırken vakit nasıl geçti hiç bilmiyordum çünkü saate baktığımda toplantının yaklaştığının farkına vardım. Tam kalkıp toparlanıyordum ki kapım çaldı.

“Gelll” diye seslenince içeriye tüm yakışıklılığı ile ikizim girdi.

“İşlerin bitti mi hadi gidelim artık “dedi.

“Bende toparlanıyordum, gidelim “diye gülümseyerek karşılık verdim.

Ben tamamen hazır olunca birlikte kapıdan çıkıyorduk ki bizimle eş zamanlı olarak babam ve kocam da odalarından çıktılar.

“Vallahi pes, kızım kendin gibi bir adam bulmayı nasıl becerdin. Bir sırrı varsa söyle…. Yada dur ben hissederim ne de olsa ikizinim “dedi böbürlenerek.

“Ne sırrı Işık’ cım “dedim.

“Ne güzel işte ben yatıyorsam gelinimde yan gelip yatar “dediğinde göz devirdim ve babama sarıldım.

“Babacım Işık saçmalama modunda yine “ çocuk gibi şikayet ederek yürümeye başladık.

“Boşver kızım sen onu” dedi babamda.

“Resmen ayrım var görüyorsun değil mi eniştem” dedi Işık.

Işık’ ın yakınmaları ile önce asansöre binip sonra da araçlara geçmiştik çoktan. Ben Barın ile giderken, Işık da babamla gidiyordu. Diğerleri ise direk oraya geleceklerine dair mesajlar çekmişti.

“Bugün seni hiç göremedim” dedim sohbet etmek amaçlı.

“Odadan çıkmadım işlerim birikmişti. Hem şirketin hem de mekanların “dediği esnada kucağımdaki elimi tutmuştu.

“Senin günün nasıl geçti” diye sordu.

“Aşırı yoğun. Öyle ki buradan sonra siz eve geçerken ben birini ziyaret edeceğim “dedim.

“Kimi ziyaret edeceksin, bende eşlik edebilirim sana “dediğinde olumsuzca başımı salladım.

“Olmaz, dün ki elçilerin patronları ziyaret edip gözlerini korkutmamız gerekli ki bir daha böyle bir işe kalkışmasın “dedim.

“Haklısın, resmen misafirlere ayıp oldu. Her ne kadar sorun onlardan kaynaklı olsa da “dedi sonuna ekleme yaparak.

“Öyle ama bilm” dememe kalmadan “geldik “dedi Barın.

Arabadan indiğimde sadece birkaç kişinin arabalarını görememiştim ki saate baktığımda daha yarım saat olduğunu gördüm. Yanıma gelen kocamın koluna girerek babamların yanına geçtik ve içeriye adımladık. Herkes tam gelmediği için ben yerime otururken Barın ise Vedatların yanına gitmişti. Bugün aşırı derecede yorgun hissediyordum kendimi. Başımı masaya koyamadığım için koltuğun kenarlıklarına kolumu dayayarak gözlerimi dinlendiriyordum ki yanımdaki hareketlilik ile gelen kişiye baktım.

“Gideceğin ziyareti yarına ertele istersen aşırı yorgun görünüyorsun güzelim” dedi Barın.

“Olmaz, işlerimi asla ertelemem ben “dedim.

Beni başıyla onayladığı sırada babamın sesiyle herkesin geldiğini anlamış olduk.

“Herkes geldiğine göre başlayalım artık “dedi babam.

Herkes yerine yerleştiğinde Nadide abla konuşmaya başladı.

“Biliyorsunuz ki dün mekanlarımdan birine saldırı düzenlendi. Sorun benden kaynaklı sandım ama düşmanım olmadığını da biliyordum. Sonradan öğrendiğimiz bilgiye göre gelenler elçi imiş ve en önemlisi de Boran ve misafirlerimize mesaj iletmek için gelmiş “diye açıkladı.

“Peki ama neden” dedi bir başkası.

“Bizim memlekette bir arsa ihalesi vardı. Merkezde olunca da orayı alıp alışveriş merkezi kuralım dedik ama arsa değerli olunca birçok şirket ve şahıslar girmiş. Bize mesaj gönderen kişide bunlardan biri lakin bu kadar ileri gidebileceklerine ihtimal vermediğimizden önlem almamıştık “dedi.

“Boran nasıl böyle yaparsın ya ailene zarar gelseydin dostum “dedi Medet amca.

“Bizim oğulun aklına uyduk Medet. Bana kalsa şuan bile çekilirim ihaleden de işte “diye beni işaret etti “Işıl ‘çekilemezsin ‘diye dayatıyor “diye de eklemeyi ihmal etmedi.

“Işıl haklı bence, eğer şuanda çekilirsen onlara pabuç bırakmış olacaksınız “dedi.

“İş inada bindi gerekirse masa sermayesinden de ekleme yaparak ihaleyi kazanmamız gerekli. En fazla bir düşman daha edinmiş oluruz” dedi Azat.

“Asıl toplanma konumuza gelecek olursak, hepimiz tehlikeli hayat yaşıyoruz ne olursa olsun bizi bilgilendirin ki önlem alalım. Dün belki elçiler geldi ama gerçekten birileri gelebilirdi üstelik önlem de almayabilirdik” dedi babam.

“Haklısın Haldun bir daha böyle bir şey olmayacak “diye açıkladı Boran amca. Diğerleri de onu onayladılar elbette.

Bir süre daha yapılan işlerden ve ortak alınan kararlardan bahsedildi. Ben ise birçoğunu dinlememiştim bile.

“Bugünlük bu kadar, tekrar hatırlatıyorum en ufak bir şey de bilgimiz olursa tedbir alırız dün ucuz atlattık “diye ekledi babam.

Herkes yavaş yavaş dağılırken bizde ayaklandık. Çıkışa yaklaşırken ben Barın’ ın kolundan çıkarak seslendim.

“Ben kaçar evde görüşürüz “dedim ve tam kapıdan çıktım ki Nihat’ ın sesiyle durdum.

“Işıl nereye gidiyorsun” dedi.

“İşim var siz eve geçin. Nihan adamlar hazır mı?” dedim.

“Hazır 2 araba ve 6 şar kişi yeterli diye düşündüm “dedi.

“OKEY, hadi ben kaçar “dedim ve arabaya bindim.

……………………………

Arkamdaki şaşkınları bırakarak geldiğim binanın önünde durduk ve kapımın açılması ile araçtan indim. Arkamdaki adamlarımız ile kapının önüne geldiğimizde güvenlik önümüzü kesti.

“Efendim bu şekilde giremezsiniz” dedi.

Elimle bizimkilere dur işareti yapıp önümdeki görevliye diktim gözlerimi.

“Emin misin? Burayı yok etmem sadece yarım saatimi alır” dedim ve elimle içeriyi işaret ederek “bence patronuna sor. De ki Işıl Harzemşahoğlu geldi eski soyadı ise Gözükaralarmış diye ekle “dedim.

Adam yanındakine işaret vererek içeriye gitti. Birkaç dakika sonra bize elçi olarak gelen adam hızla yanımıza geldi.

“Efendim arkadaşların kusuruna bakmayın sizi tanıyamamışlar, buyurun “dedi elleriyle içeriyi işaret ederek.

Arkamdaki adamlarıma işaret vererek sert adımlarla ilerliyordum. Önce bir asansöre ardından da bir kapının önüne gelince durdum.

“Burada mı?” dedim.

“Evet efendim sizi bekliyor “dedi.

“Tamam sen gidebilirsin” dedim.

Beni başıyla onaylayıp gözden kaybolunca kapıyı çaldım ve içeriden gelen “gel “komutu ile kapıyı açtım.

“OOOOO kimleri görüyorum buralarda, seni hangi rüzgar attı” dedi Yamaç.

“Hem ziyaret hem de iş için geldim “dedim.

“Ziyaret okey ama iş ne alaka sizin bana ihtiyacınız olmaz ki “dedi.

“Yok zaten Yamaç. Dün bastığın mekan bizim masaya ait yer ayrıca benim masamdaki kişiye elçi göndermek nedir Allah aşkına “dedim sonralarını alaya alarak.

“Ne demek senin masandan birisi” dedi.

“Yapma, sakın bilmiyormuş ayaklarına yatma lütfen “dedim.

“İyi de sizin masada Mirza diye biri yok ki “dedi.

“Azat ve Boran ağalar var ama “dedim.

“Lannn bizim Azat mı?” dedi.

“Heeee bizim Azat. Ulan kendi arkadaşına mesaj gönderdin hem de silahlı “dedim.

“Bana mesajın başını söylediler kızım ne bileyim ben, sonunda bizimkilerin adının geçtiğini bilsem size yada Azat haber ederdim “ dedi.

“Öyle olsun bakalım. Şimdi sen bir elçi çıkart bakalım, bize elçi gönderenlere “ dedim ve sırıttım.

“Olur, bekle hemen çağırıyorum “dedi ve telefonu kaldırıp “ bu arada ne içerisin “diye ekledi.

“Kahve olsun “dedim.

Birkaç dakika sonra gelen kişi ile konuşmaya başladım.

“Öncelikle” dedim ve gözlerimi Yamaç ve adamının üzerinde gezdirdim “bizi geldiğinizin 5 katı adam ile gidiyorsunuz ve kimseye zarar vermiyorsunuz “dedim.

“Tabi efendim, mesajınız nedir” dedi.

“Korkusuzlar masasını karşılarına aldıklarını ve Boran ağaların asla ihaleden çekilmediklerini ve çekilmeye yanaşmayacaklarını, eğer bir kere daha zarar vermeye kalkarlarsa… en sevdikleri ile korkusuzlar masası olarak gayet makul şekilde ilgilenileceğini üstelik adil bir ihale olması için bizim el attığımızı iletiyorsun” dedim ve gelen kahvemden keyifle yudumladım.

“Duydun, hemen çıkın ve iletin “dedi Yamaç.

“Eeeee o zaman bana müsaade dostum. Yengeye selamlarımı ilet” dedim.

“Emrin olur, bende bizimkini arayayım da yanlışlığı düzelteyim “dedi göz kırpıp.

Yamaç’ ı odasında bırakıp çıktığımda bizim adamların her an bir olay çıkacakmış gibi beklemeleri beni gülümsetmişti.

“GİDEBİLİRİZ “diye bağırarak konuştum ve sesimle hepsi toplandı.

Asansörün hazır beklemesi sanırım bizimkilerin yaptığı birşeydi ve bu benim hoşuma gitmişti. Aşağıya inip binadan çıktığımızda küçük bir çocuk koşarak bana doğru geldi ve elindeki telefonu bana uzattı.

“Bunu sana vermemi söylediler abla “dedi ve ben bir şey diyemeden uzaklaştı.

Bizimkiler tehlike algıladıkları için benim etrafımı sarmışlardı. Aynı zamanda etrafı kolaçan etmeyi de ihmal etmiyorlardı. Ben ise bu hareketin amacını çözmek için aklımdan tartıyordum ki çalan telefon ile duraksadım.

“Alo” dedim.

“Alo “diye konuşan robotik ses ile kaşlarım mümkünmüş gibi daha çok çatıldı ve bizimkilere durmaları için işaret verdim.

“Kimsin sen, bana ulaşmak için bu kadar çabalamana gerek yoktu” dedim.

Kim olduğum değil ne istediğim önemli “dedi ve bir süre sustu sonra ise “sende değerlimi bana iade et ki senin değerlilerine zarar gelmesin “ dediği esnada önümüzdeki araç patladı.

Ben ve korumalar geriye doğru sarsılırken etraftaki birçok kişi patlamanın etkisiyle panikleyerek sağa sola kaçışıyorlardı.

Bu sadece uyarıydı. Eğer değerlimi vermezsen bir dahakine sen veya değerlilerinden biri bu araç gibi patlar “dedi ve telefonu yüzüme kapattı.

Kapanan telefon ile karşımda yanan araca bakakaldım. Bu kimdi veya değerlisi kimdi bilmiyorum ama karşıma çıkmaktan korkan bir düşmanın salakça hamlesiydi kesinlikle.

………………………………

Not; Korkusuzlar masasındaki tüm üyelerin mekanlarında ve evlerinde güvenli alan ve koruma kalkanı gibi kurşun geçirmez kalkanlar var ve tehlike anlarında çalıştırıyorlar.

İYİ OKUMALAR…….

 

 

Loading...
0%