Yeni Üyelik
30.
Bölüm

30. BÖLÜM

@2dreamreal

MERHABA, BU HAFTAKİ BÖLÜM GELDİ. BOL BOL YORUM VE OYLARINIZI BEKLİYORUM.

IŞILDAN;

Patlamadan sonra sinirle arabaya geçtim ve depoya sürmeleri için emir vermiştim. Resmen beni ailem ile tehdit ediyorlardı. Ama bilmedikleri şey beni veya masadan herhangi bir bireyi tehdit edenlerin şuan da toprağın altında olduklarıydı. Bir süre sessizlik içinde ilerlerken öndeki adamımım konuşması ile ona baktım.

“Efendim takip ediliyoruz “dedi.

“Ne takibi şimdi” dedim ve kafamı arkaya çevirdim.

“Bilmiyorum efendim, arkadaki aracımızdan uyarı geldi” dedi.

“Peki, kaybettirin izimizi . Bunun için eğitim almadınız mı zaten?” dedim sinirle.

“Aldık efendim…… zaten bunun için size bildiriyorum. Logar planını uygulamamız gerekli. Bir süredir farkındayız ama ne yaparsak yapalım takip ediliyoruz. B planını uygulamaya geçmeliyiz “dedi.

“Peki diğerlerine haber ver hazırlık yapsınlar. Biran önce depoya gidip sinirlerimi atmak istiyorum” dedim.

“Emredersiniz efendim “dedi.

Takip edildiğimiz için iz kaybettirme planlarından biriydi logar planı. Uygulamak için olan alana doğru giderken adamların misafirlerimize ulaşma çabaları taktide şayandı. Işıklara geldiğimizde önden uzatılan şapka ve gözlükleri aldım ve hazırlandım.

“Efendim son üç dakika arabanın altındaki bölmeyi açıyorum “dedi.

Bu bizim taktiklerimizden biriydi tüm aldığımız arabalara özel mekanizmalar ile donatıyorduk. Bu da onlardan biriydi arabanın ayak kısmından bir insanın geçebileceği boyutta bir alan açılıyordu. Işıklara yaklaştığımızda da diğer koruma araçlarının sağımızı solumuzu ve arkamızı kapatmaları ile tamamen görünmez olacaktım.

Korumanın “efendim hazır inebilirsiniz, sizi beşinci ekip bekliyor aşağıda” dedi.

“Yelekleriniz üzerinizde olsun. Birinizin bile burnu kanamadan akşam karşımda olacaksınız “dedim ve arabadan kendimi boşluğa attım.

“İyi misiniz efendim” dedi arkamdaki ses.

“İyiyim, tablet “dedim.

Arabadan insem bile arkamda bıraktığım kişileri düşünmem gerekirdi. Tableti elime aldığımda bizimkilerde plana başlayarak takip eden araçları boş, kullanmadığımız, tuzak dolu araziye çektiler. Salak adamlar ise arabalarımız önlerini ve arkalarını kesip bizimkileri indirmeye başladıklarında gülme isteği doğmuştu bana. Araçlara özel mekanizmalar yaptırma fikrini veren Ceren’ e bir ara tekrar teşekkür etmem gerektiğini aklıma not alıp tabletten izlemeye devam ettim. Adamlardan biri benim arabamdaki korumaya doğru gelip yüzüne yumruk attı. Korumam ise tepkisiz kaldı.

“Nerede lan patronunuz olacak o orosp…” dedi.

“Birincisi patronumuz gayet elit birisi, ikincisi siz bizi aptal mı sandınız, üçüncüsü ise patronumdan sizin yüzünüzden azar işiteceğim ve sonuncusu o gördüğünüz üzere burada değil ki asla korkusuzlar masasından biri istemediği sürece ulaşamazsınız “dedi.

Adam sinirlenip tekrar yumruk atacağı sırada elini havada yakalayıp burnuna kafa atan adamım ile gurur duymuştum.

“Sana, size açıklama yaptık, şimdi ya gidin yada burada ölün” dedi bizimkilerden birisi.

“Lan siz şaka mısınız? Sizce sizi kolaylıkla bırakır mıyız “dedi karşı taraftan biri de.

“Bırakmak zorunda kalacaksınız çünkü” dedi ve saatine bakıp konuşmaya devam etti “yaklaşık olarak 3 dakika 40saniye sonra bunun bir önemi kalmadan öleceksiniz “dedi.

“Biz ölürsek sizi de sağ bırakmayız “dedi bir başkası.

“Biz buradan attığın yumruk hariç burnumuz kamadan çıkıp gideceğiz “dedi ve o sırada görüş açılarına giren diğer araçlarla sırıtıp “işte şimdi kaçışınız yok “dedi.

Karşı taraftaki adamlar ne dediğini anlamadıklarından konuşan adamın baktığı yöne bakınca gözlerindeki şaşkınlık artmıştı. Toplasan 12 kişi olmayan adamları için neredeyse 100 kişi onları kurtarmaya gelmişti. En öne çıkan adamlarımızın başı olan adam konuşmaya başladı.

“Eğer adamlarını toplayıp gidersen canın yanmaz yada canınız yanmaz mı demliyim bilmiyorum ama ya gidin ya da durun cesaretiniz varsa karşılık verin “dedi.

Takip eden adamlar hızla arabalarına binince tek başına kalan adam da el mecbur bindi ve uzaklaştılar.

“Korkak herifler” dedim ve tableti yanımdaki adamımıza uzattım.

“Efendim araç hazır depoya gidebiliriz “dedi.

“Olur gidelim ayrıca orada bulunan kişilere de avans verilsin amirine ilet “dedim.

“Emredersiniz efendim “dedi ve arabaya yönlendirdi beni.

Arabaya bindiğimde çalan telefon ile arayana baktım ki Nihat abiydi bu.

Alo Işıl, iyi misin, neredesin, sorun ne “diye sıralamaya başladı.

“İyiyim, ufak bir problem vardı hallettim, ayrıca depoya gidip misafirleri ziyaret edeceğim “dedim.

“Abicim ne deposu, hemen eve geliyorsun. Herkes meraktan çatladı “dedi.

“İyiyim abi, akşam yemeğine geleceğim ben hadi bay “dedim ve konuşmasına fırsat vermeden telefonu kapattım.

………………….

Kısa süre sonra geldiğimiz deponun önünde duran araçtan indim ve açık kapıdan içeriye girdim. Bakışlarım Fikret abiyi bulunca o da bana doğru geldi.

“Hoş geldin Işıl” dedi.

“Hoş-buldum abi, durumlar ne” dedim.

“Durumları gayet yerinde ama anlamadığım neden bu şekilde yaklaşıyoruz onlara “diye belirtti.

“Abim mafya diye söyleyince akla hep aynı taktikler geliyor ama şöyle düşün onlar bizim düşmanlarımız ve en az bizim gibi eğitimliler değil mi “dediğimde başıyla onayladı.

“Yine de bu şekilde ağızlarından laf alamayız “dedi bıkkınlıkla.

“Alırız, alacağız da zaten bu yüzden geldim buraya” dedim.

“Şimdi gidelim de laf alalım “dedim heyecanla.

“Anlamadım ama gidelim bakalım “dedi ve benimle birlikte ilerledi.

“Abi, her gün aynı dozda ilaçları veriyorsunuz değil mi “ dedim.

“Evet, hatta kimseye güvenemediğimden kendim veriyorum “dedi.

“Güzel, şöyle düşün abi üçünün de aktif şekilde hayatı vardı. Şimdi ise televizyon olmayan bir odada üstelik tek başlarınalar ve aynı odadalar…… ayrıca 7/24 izlendiklerini bilip de konuşmak isteseler de konuşamıyorlar çünkü ağızlarından yanlış bir kelime kaçırıp patronlarını tehlikeye atmaktan korkuyorlar. Sen onların yerinde olsan psikolojin nasıl olurdu üstelik az miktarda da olsa özel ilaçtan kullanıyorken “dedim ve göz kırpıp bana açılan 3 pisliğin bulunduğu odaya girdim.

“Selam millet” dedim.

“…” Tam tahmin ettiğim gibi üçünden de ses gelmedi yine.

“Biliyor musunuz bugün bir tehdit mesajı aldım. Hem de sizinle ilgili “dediğimde dadı olanın gözleri parladı.

“Buldular bizi sonunda “diye kendi kendine tekrarlamaya başlamıştı.

“Cık bulamadılar. Tamam çaba gösterdiler ama biz kadar zeki değiller maalesef “dediğimde öfkeli 3 çift göz beni buldu.

“Sen misin, siz misiniz zeki “dedi alayla.

“Bilmem, sence değil miyiz “dedim.

“Aptalın önde gidenisiniz, sizin düşmanınız içinize kadar girdi ama siz güllük gülüstanlık yaşıyorsunuz” dedi.

“Hımmm, girsin bende tek tek kazıyarak yok ediyorum kiiiii bu aralar sanırım tüm aktivitesini seni, yada sizleri bulmak için harcıyor “dedim ve kahkaha attım.

“Sonuç olarak arıyor ve eninde sonunda bulacak “dedi.

“Cık ben istemeden bulamaz “dedim.

“Bulur, siz ne kadar eğitim alıyorsanız bizde yıllardır sırf sizi devirebilmek için eğitimler alıyoruz “dedi tükürürcesine.

“Ne kadar alabilirsiniz ki hem ne kadar süredir alırsanız alın bize ulaşamazsınız ki bu gün gayet net ifade ettim bunu “dedim.

“Yine de burada bizi tutarak ve bu şekilde ağzımızdan laf alamazsın “dediğinde sinsice gülümsedim ve ayaklandım.

“Sen öyle san” dedim ve kapıdan çıkacağım anda duyduklarım ile duraksadım.

“Belki aileni korursun ama tüm masayı koruyamazsın. Hanginizden başlanır bilinmez” dedi bağırarak.

“Kapa çeneni aptal alacağını aldı zaten geri zekalıyı birde başımıza koymuşlardı “dedi sinirle adam.

Arkamı döndüğümdeki genç kadının yüzündeki ifade takdire şayandı. Fikret abiye doğru adımladım.

“Sanırım ne demek istediğini şimdi anladım “dedi ve sırıttı.

“Siz devam edin abi buranın güvenliğini de arttırın “dedim ve arabaya binip telefonumu elime aldım.

“Alo Nilay” dedim.

“Efendim kuzicim “dedi.

“Kırmızı kod geç ayrıca eve gelince canlı bağlantı kuracağımı bildir. Masadakilerin güvenlik sayılarını arttır “dedim.

“Anlamadım ama hazırlıyorum ve kodu da geçiyorum “dedi ve kapattı telefonu.

……………………

Sessiz geçen araba yolculuğundan sonra nihayet eve gelebilmiştim. Hızla içeri adımlarken annemlere selam vermeden direk toplantı odasına yöneldim. Kapıdan girdiğimde Ares ve kocam dahil herkesin burada olduğunu görünce gülümsedim.

“Kızım neler oluyor “dedi babam.

“Birazdan öğreneceksiniz baba sabret “dedim ve Nilay’ a hazır mı anlamında bakış attım o da başıyla onaylayınca tek tek tüm yüzler görünmeye başladı.

“Herkese iyi akşamlar, kusura bakmayın bu saatte sizleri acil toplantıya çağırdım ama önemli “dedim.

“Başımız mı belada yine koruma sayısı arttı, kırmızı kod geçmişsin “dedi Ceren.

“Evet yani sayılır. Bugün tehdit mesajı aldım ayrıca depoya giderken takip edilirken zor kurtuldum “dedim.

“Nasıl, kim yine “dedi Barın.

“Sizi toplamamım sebebi de bu. İkizleri kaçıranların arkasındaki kişinin düşmanlığı sadece bize karşı değilmiş. Yani Gözükaralar karşı değilmiş. Düşmanlığı KORKUSUZLAR masasına karşıymış “dediğimde hepsi şaşırmıştı.

“İyi de kim bu yada bunlar “dedi Vedat.

“İnan bilmiyorum bu gün elçilerin yanından çıktığımda gözlerimin önünde araba patlattılar ondan öncesinde de tehdit etmek için kullan at telefon gönderdiler “dedim.

“Yani şimdi hepimiz mi tehlikedeyiz “dedi Sinan.

“Sanırım evet bu düşman kim bulunana kadar herkes dikkatli olsun. Hem işlerimizde hem de özel hayatlarımızda “dedim.

“Bir sorum daha var. Aslında daha çok büyüklere sorum “dedim.

“Nedir kızım yardımcı olacaksa cevaplayalım “dedi amcam.

“O sıçanın bana dediği yıllardır siz nasıl eğitim görüyorsanız bizde sizi devirmek için eğitim alıyoruz “dedi.

“Bu ne demek “dedi Vedat.

“Bu düşmanlık öyle sandığımız gibi kısa süre önce ya da 10 yada 15 yıl önce oluşan değil gibi. Yani büyüklerim dökün düşünün masaya düşman olabilecek kim var. Sizin büyüklerinizden duyduğunuz da olabiliriz “dedim.

“Duydunuz millet ben dahil herkes düşünsün, hadi şimdi kapatalım ailelerinize durumu bildirin “dedi babam.

“Bizimle uğraşan kişi her kimse bu geçmişe dayanan bir durum “ dedim.

“İyi de sen bu bilgiye nasıl ulaştın ki “dedi Işık.

“Bugün verilen tehditten sonra direk arabaya binip depoya sürmelerini söyledim. Komutum üzerine giderken arkadaki arabadan uyarı aldık ve izimizi kaybettirip öyle ulaştım depoya “dedim.

“EEEEEE” diyen Nilay ile gülümsedim.

“Uyguladığımız psikolojik şiddet işe yaramaya başladı diyelim biz ona. Sinirlerine hakim de olamayınca birkaç bilgi verdi dadıcık “dedim.

“Bu güzel haber, gerçi şuan öğrendiklerimiz ile de ilerleyebiliriz biraz” diyen Nihat ile bir an düşündüm haklıydı.

“Ben geçmiş kayıtların tutulduğu arşive iniyorum. Ares bana yardım eder misin?” dedi Nihat.

“Olur ederim” dedi ve onlar odadan ayrıldığında Nilay konuştu.

“Ben de bilgisayar kayıtlarına bakayım “dedi.

“Ben şu güvenlik durumlarını kontrol edeyim en iyisi “dediğinde onu da başımla onayladım.

“Bende seninle geleyim yetişemezsin hepsine “dediğimde beni onayladı ve oradan ayrıldık.

İlerlerken “kızım evlendin ama hala bu evdesin resmen Barın da içgüveysi oldu “dedi ve kıkırdadı.

“Olaylar bitsin de geçeriz ve Barın için biz neredeysek o orada olduğu için mutlu “dedim.

“Aklıma gelmişken İpeklerde burada kalsın da aklımız kalmasın “dedi.

“Haklısın hatta ben gidip alayım onları” derken arkadan gelen Barını’ ın sesiyle durduk.

“Gerek yok güzelim ben almaya gideceğim şimdi benim yanımda olmaları daha iyi, sen annene söyler misin oda hazırlasın “dedi.

“Olur aşkım “dedim.

O evden çıkarken biz de komuta odasına girdik.

…………………

YAZARDAN;

Işıl’ ın söylediklerinden sonra tüm masa sakinleri ailelerine gereken komutu verdi ve adamlarını da uyardılar. Zaten Haldun beyin çoktan uyarıda bulunmasından kaynaklı olarak herkes tetikte bekliyordu. Tabi içerdeki çürük elmalar tam anlamıyla temizlenmediğinden çoktan karşı tarafa haber uçurmuşlardı ve bunu masadaki kimse bilmiyordu. Lakin gelen haber karşı tarafın pek hoşuna gitmemişti.

“Nasıl bu kadar dikkatli olurlar aklım almıyor “dedi adam.

“Bilmiyorum efendim ama hepsi tetikte bekliyorlarmış” dedi sağ kolu.

“Kızım onların elinde ama ben hiç bir şey yapamıyorum. Ufacık şehirde bulamadınız kızımı “dedi adam.

“Efendim çok iyi saklanıyorlar özellikle de masanın başı olanlar. Evlerini bulamıyoruz, nerelere gittiklerini, kimlerle buluştuklarını da az buçuk bulabiliyoruz” dedi.

“Son büyük saldırıdan sonra böyle büyük bir tedbir alınmış olmalı. Zaten Haldun ve Haluk oldukça zeki ve uyanık kardeşlerdi” diye belirtti adam.

“Öyleler efendim, üstelik çocukları daha zeki ve etten kemik gibiler” dedi.

“Son olayda nasıl kaçırdınız elinizden hala anlamıyorum “dedi ve derin bir nefes çekti.

“Arabaya bindiğini kendi gözümle gördüm. Oradan nasıl çıktı nereden kaçtı inanın hala çözemiyorum “dedi. Bu onun için büyük bir bulmacaydı ve merak ediyordu doğrusu.

“Neyse tüm adamlara haber ver açık bulsunlar “dedi yaşlı adam.

………………..

Düşmanlar onlar hakkında plan kurarken evlerden birinde asi olmaya yüz tutmuş genç çocuk durumları bildiği halde arkadaşlarına gelemeyeceğini söylese de onu ikna etme çabaları ile evden kaçmayı planlıyordu.

Abi gelemem evden çıkışlarımız yasaklandı” dedi Ufuk.

“Abi sanki ne olacak gizli çık haberleri bile olmaz “dedi arkadaşı.

“Sen tanımıyorsun ki bizimkileri “ dedi Ufuk içine kaçmış sesiyle.

“Oğlum sanki ucunda ölüm var “dediğinde Ufuk asla bilinmesini istemediği mafyalık işlerinden dolayı sessiz kaldı.

“Neyse ya siz çıkıp eğlenin duyulursa büyük ceza alırım” dediği sırada kapısı çalındı.

“Ablacım müsait misin “ diyerek içeriye girdi Ceren.

“Müsait-im abla “ dedi ve elindeki telefonu kapatmayı unutarak aşağıya indirdi.

“Canım kardeşim biliyorum sevmiyorsun, istemiyorsun bu tip durumları ama bir süre idare etmelisin ki hayatın için endişe etmeyelim “dedi Ceren.

“Biliyorum abla, sizi endişelendirecek bir şey yapmayacağım “dedi Ufuk.

“Aferin, hadi iyi geceler “dedi ve odadan ayrıldı.

“İyi geceler abla “dedi ve kapandı sandığı telefonun açık olduğunu görünce sessize küfür saydırdı.

“Alo “dedi tedirgince.

Oğlum ablan ne diyor öyle, hayatın mı tehlikede “dedi arkadaşı.

“Yok ya her zamanki işler malum galeri olunca düşmanda çok ondan kaynaklı “diye kendini kurtarmaya çalıştı.

“Neyse oğlum sen kal evde bizde story atarız sana. HAAAA birde Melisa da geliyordu “dedi.

“Nasıl ya offf kapat ben bir yolunu bulup geleceğim “dedi genç çocuk.

Telefonu kapatan genç çocuk sinirle odada tur atmaya ve evden dışarı çıkmanın yolunu bulmaya çalıştı. Sevdiği kızı sadece bu ortamlarda görebiliyordu ve gitmeliydi. Kim olduğunu saklayarak yaşadığından biraz çekingen gibi davranıyordu dış dünyaya karşı.

……………………………

Gözükaralar ailesi toplanmış evde otururken Nilay’ ın adamlarından biri onlara doğru elinde bilgisayar ile ilerleyince Nilay şüphe ile ona bakıyordu.

“Efendim bu konuşmayı dinlemelisiniz “dedi.

Nilay kulaklıkla Ufuk ve arkadaşı arasındaki konuşmaları dinleyince kaşları çatıldı. Mırıldanarak “Bu çocuk aklını mı kaçırdı “dedi. Dinlemeyi bitirince adamına döndü.

“Ceren veya Feyyaz amcayı aranızı mı?” dedi.

“Size danışmadan bir şey yapmak istemedik efendim “diye açıklama yaptı adam.

“Tamam ben hallederim sen çık, adamlara da hazırlıklı olmalarını emret “dedi Nilay.

Aile üyeleri neler döndüğünü anlamak ister gibi Nilay ‘ın yüzüne bakıyorlardı ki Nilay 1 dakika işareti yapıp çıkarttığı telefondan Ceren’ i aradı.

“Alo Cerencim nasılsın “dedi.

“İyiyim Nilay, bir sorun mu var “dedim.

“Tatlım Ufuk odasında mı bakar mısın?” dediğinde Ceren ve aile üyeleri tedirgin oldu.

“Sorun ne?” dedi Ceren ama hızla kalıp kardeşinin odasına gitti.

“Yok odasında sanırım aşağıda “dedi.

“Bi bakar mısın onu gözünle gör “dedi Nilay.

“Tamam haber ederim sana “dedi ve telefonu kapattı.

…………………………..

Ceren tüm evi aramıştı ama kardeşini bulamamıştı. Hızla salona girip babasına ve annesine haber verdi.

“Ufuk yok baba, Allah kahretsin uyardığımız halde yok. Büyük ihtimalle yine gizlice kaçtı” dedi.

“Ne demek yok kızım. Dışarıdaki onca adam ne halt ediyor o kaçarken “dedi Feyyaz bey.

“Bilmiyorum, şimdi onlara da göstereceğim ama önce Nilay’ a haber vermem gerekli” dedi ve telefondan arama yaptı.

“Alo Nilay” dedi.

“Alo Ceren, sesinden de anladığım kadarıyla Ufuk kaçmış evden “dedi Nilay.

“Öyle adamlara soracağım şimdi ama siz kardeşimi aramaya başlayın bende size katılacağım dışardaki işe yaramazlara hesap sorup “diye açıkladı.

“Tamam biz kırmızı alarm veririz “dedi Nilay ve vakit kaybetmeden tüm herkesi bilgilendirdi.

……………………….

Tüm herkes Ufuk’ u ararken genç adam arkadaşları ile bir barda eğleniyorlardı. Ufuk masadan herhangi birine yakalanma korkusuna arkadaşlarını yabancı bir mekana getirtmişti. Deli gibi eğlenirken uzaktan onu izleyen gözlerden bir haberdi. Genç çocuğu izleyen kişiler patronlarına çoktan haber uçurmuşlardı. Takip edip ıssız bir yerde Ufuk kaçırıp hedeflerine ulaşmayı planlamışlardı. Vaktin iyice geç olduğunun farkına varan genç tayfa mekandan ayrılmış ve yola çıkmışlardı. Bir süre sonra direksiyon başındaki arkadaşının konuşması ile Ufuk tedirgin olmuştu.

“Millet sanırım takip ediliyoruz” dedi.

Ufuk arkasına baktığında gerçekten de takip edildiklerini anlamıştı. Arkadaşları durumu kavramasa da Ufuk tehlike olduğunun farkına varmıştı çoktan.

“Samet hızlan ve ilk sapaktan geri dön barlar tarafına doğru “dedi.

“Oğlum saçmalama ceza yeriz, kaza yaparız lan, babamdan gizli kaçırdım arabaya bir şey olursa sıçar ağzıma “diye sıralarken Ufuk çoktan babasını aramıştı.

“Oğlum dediğimi yap lan sıfır araba alırım gerekirse, başımız belada “dedi ve arkasındaki arabaya baktığında silah doğrultulduğunu gördü.

Hızla babasını arayan Ufuk bir taraftan da arkadaşlarının güvenlikleri için kafalarını yere eğmeleri söylüyordu. Arkadaşları neler olduğunu anlamasa da şaşkınlıkla denilen yapıyorlardı ama korku da bedenlerini esir almıştı çoktan.

“Kahretsin. Alo baba, arkamızda araba var ve silahları var “dedi Ufuk bir çırpıda.

Feyyaz bey telaşlı olan oğlunun sesine istinaden oldukça sakin cevap vermişti, eğer panik yaparsa oğlu da hata yapar ve istenilmeyen sonuçlarla karşı karşıya gelirlerdi.

“Oğlum yanından ayırmanı istemediğim çakın yanında mı” dedi.

“Yanımda baba ama çakı şuanda çözüm değil, adamlarda silah var ve ateş etmeye hazırlanıyorlar “dedi.

“Sus eşşek sıpası sus da dinle. Şimdi çıkar çakını altında bir tuş var sana demiştim acil durumlarda kullanman gerekiyor diye “ diyen babası ile o görmese de başını salladı Ufuk.

“Evet baba hatırladım, hızlan kanki Allah aşkına hızlan ve ilk sapak unutma “dedi.

Bas şimdi oraya, sonra da sana verdiğim yanından ayırma dediğim kutuyu çıkart” dedi.

Ufuk babasının dediklerini bir bir yaptı. Düğmeye bastığında silaha dönüşen çakı ile arkadaşları şaşkındı ama Ufuk için normaldi. Diğer kutudan da mermileri çıkarttı Ufuk ve yerleştirdi. Arkadaşı ise çoktan geldikleri yola geri dönmüştü.

“Samet neredeyiz. Ayrıca arabanın üstüne aç ve geri kalan herkes başını yere eğsin sende Samet “ dedi Ufuk.

Samet arkadaşının dediğini yaptı. Ufuk kafasını çıkartınca Güneş bara yakın olduğunu anladı ve telefondaki babasına istinaden konuştu.

Baba Güneş bara gidiyoruz 15 dakikaya oradayız. Arabanın plakası” dedi ve duraksadı.

Samet hemen “34 AAY 205” dedi.

“Duydun baba. Samet son hızda Güneş bara sür “dedi.

Başını çıkarttığında silahı ile şoförü hedef aldı. İlk denemesi başarısız olsa da ikincisinde adamın koluna isabet eti ve üçüncünde ise diğer kolunu vurdu araba hızla bariyere çarparken karşılık gelmeye başlamıştı. Samet daha da hızlandı ve karşıda gördüğü siyah giyimli adamları görünce şaşırdı.

“Ufuk bunlar mı bizi bekleyen yoksa arkamızdaki adamların mı devamı “dedi arkadaşlarından biri. Ufuk arkasına baktığında kendi adamlarını görünce gülümsedi. Biran dikkatini dağıttığında ise duyulan silah sesi ve acı bir feryat ile arabaya oturdu.

“Oğlum vuruldun lan. Şuradan kurtulayım vallahi bir daha babamlardan gizli iş çevirmeyeceğim” dedi Samet.

“Hızlan sen çabuk, sinyal yak söndür “dedi.

Samet denileni yapınca adamlar bir terslik olduğunu anlamıştı. Araba hızla kendi adamlarının ortasında durunca hemen çember etrafına alınmıştı. Arabadaki herkes şaşırırken açılan kapı ile Ufuk zorda olsa konuştu.

“Arkadaşlarımı güvenli alana götürün hemen. Bu bir emirdir “dedi.

Arkadaşları emir veren Ufuk ile ufak çaplı şok geçirmişlerdi çünkü ilk kez bu yüzünü görmüşlerdi asıl şok ise karşısında kendinde yaşça büyük olan adamın verdiği cevaptı.

“Emredersiniz küçük efendi “dedi.

Şaşkınlık içerisinde içeriye giden adamlardan sonra Ufuk arabadan inmişti ve o da içeriye ilerlemeye başlamıştı. Uzaktan gelen Ares ise hızla Ufuk’ un yanına gelmiş ve durum kontrolü yapmıştı.

Gördüğü ile “Ufuk kolundan yaralanmışsın iyi misin “dedi.

“İyiyim abi ablamlar nerde kaldı “dedi.

“Gelirler az sonra. Bu yaptığının büyük bir cezası olacak biliyorsun değil mi “dedi Ares.

Ufuk başını sallamakla yetindi. Uzaktan gelenleri görünce genç çocuğun gözleri dolmuştu.

“Abla “dedi ve ilerledi.

Arkadaşları gelenleri görünce iyice merak etmişlerdi Arkadaşları onlara yalan mı söylemişti diye içlerinden geçirmeye başlamışlardı çünkü abla diye sarıldığı kişi ünlü galericilerden birini kızıydı.

“Ablam iyi misin? Niye söz dinlemiyorsun be ablacım “dedi.

“Sadece eğlenmek istemiştik “dedi suçluluk ile.

“Bak sadece kendinin değil arkadaşlarının hayatını da tehlikeye attın” dedi Ceren.

Ufuk aklına gelenler ile direk arkadaşlarına baktı. Gözlerinde gördüğü hayal kırıklığı ile bir açıklama yapması gerektiğinin farkına vardı. Arkadaşlarına doğru adımladı.

“Ben özür dilerim” dedi ve başını aşağıya eğdi ama devam da etti konuşmaya “başınıza bela açtım” dedi.

“ Ufuk sence sorun şuan başımızdaki bela mı?” dedi Samet trip atar gibi.

“Özür dilerim. Sizden kim olduğumu saklamak istemedim. Sadece başta sakladım çünkü sizden önce etrafımdaki herkes param için bana yaklaştı siz ise farklıydınız. Sizi tanıdıktan sonra söylemek istedim ama söyleyemedim ki ben ismimi ve soyadımı da tam kullanmıştım” dedi Ufuk.

“Adam haklı beyler bu kısmen saklamak oluyor “diye dalga geçti Tarık.

“Dalga geçme, gerçekten özür dilerim. Benimle görüşmek istemezseniz anlarım da “dedi Ufuk ama bu ihtimal onu korkutuyordu.

“Saçmalama oğlum ya “dedi ve sarıldı Cüneyt.

“Şimdi ne olacak “dedi.

Arkalarında duyulan ve Ufuk’ un asla duymak istemeyeceği o ses konuştu.

“Ufuk bey kurallara aykırı davrandığı için büyük bir ceza alacak “dedi.

Ağır adımlar ile arkasını dönen Ufuk içinden dualar etmeye başlamıştı ki çalan telefon ile onlara doğru gelen Işıl duraksayıp aramayı bakmadan cevaplandırdı. Telefondan duyduğu robotik ses ile ellerini yumruk yaptı. Ona anlamsızca bakan insanlara karşı gidip Ufuk yüzüne yumruk attı daha sonra ise sinirle konuştu.

“Mutlu musun? HAAAA… Senin kurallara uymamandan kaynaklı adamlar biz tuzağa çekmiş ve biz senin saçmalıklarınla uğraşırken fark-edemedik” dedi.

Işıl’ ın sözleriyle ortamdaki tek ses veya sesler birliği “NEEEEE” diye olmuştu.

…………………………..

NOT: Kısa sayılabilecek bir moladan sonra kaldığımız yerden devam ediyoruz.

İYİ OKUMALAR…..

 

Loading...
0%