33. Bölüm

33. BÖLÜM

ESRANUR KAYA
2dreamreal

SELAM BOL BOL YORUM VE OYLARINIZI BEKLİYORUM.

IŞIL’DAN;

Bugün sabah aldığım telefon ile uzun zamandır beklediğim haber gelmişti. Hızla kalkıp hazırlandım ve gelen dosyalara baktım ayrıca kişilere ve isimlere göre de ayırmıştım. Bunu normal zamanlarda Nilay ve Işık yapardı ama son aylarda ailemden sırf kavga çıkmasın diye uzak duruyordum. Nilay’ ın öfkesinin önüne geçemiyordum, sanki beni tanımıyormuş gibi hareket ediyordu. Yine Nilay’ ın yapması gereken toplantı bildirimini tüm masaya gönderdim ve bende hazırlıklarımı yapıp evden ayrıldım. Sanırım geç kaldığımı herkesin çoktan gelmesinden anlamıştım. Masaya doğru yaklaşırken gelen seslere dikkat kesilmiştim. Herkeste biraz merak, biraz da endişe söz konusuydu. Kısa selamlaşmanın ardından neden toplandığımızı ve daha önceden yaptıklarıma açıklık getirdim. Bu durum en çok Nilay ‘da etki yaratmıştı bunu gözlerinden anlayabilmiştim. Son olarak ne yapmaları ve aklımdaki aşamayı söylediğimde hepsi memnun olmuş ifade ile gülümsemişlerdi. Birkaç konuşma daha yapıldıktan sonra toplantı bitmişti. Barın ‘a eve biraz daha gecikebileceğimi söyleyerek oradan ayrılmak için çıkışa yöneldim ama Nilay ‘ ın da bana doğru geldiğini gördüm.

“Işıl konuşalım mı?” dediğinde gözlerimi yumdum.

“Sonra güzelim, bil ki sana biraz kırgınım ama kızgın ya da küskün değilim “dedim ve hızla arabama atlayıp bugünkü son işini yapmak için gitmem gereken yere doğru ilerledim.

…………………………

Yol boyunca olanları ve son 5 ayı düşündüm. Çok büyük riskler alarak bu işe girmiştim ama sonunda ağaç meyvesini veriyordu.

Benim geldiğimi gören korumalar içeriye haber vermişti sanırım çünkü kapının önünde gördüğüm, bu durumda bana en çok yardımcı olan gizli koruma statüsünde bulunan Fikret abim karşıladı beni. Yanına gidince gülümsedim ki o da gülümseyerek karşılık vermişti. Adımlarken aynı zamanda konuşmaya da başlamıştık.

“Ne durumdalar abi” dedim.

“Aynılar sadece biraz daha kötü durumda bir psikolojideler “dedi Fikret abim.

“Peki diğer dediğimi hazırladın mı ”dedim ama aynı zamanda sinsice gülümsüyordum.

“Hazır işaret verdiğin anda açarım “dedi Fikret abi.

“Pekala ben bir ziyaret edeyim “dedim ve keyifle açılan kapıdan içeriye girdim.

“Selam “ canlarım dediğimde bön bön yüzüme bakıyorlardı bu daha da keyif almamı sağlamıştı.

“…”

Bir süre beklesem de konuşmayacaklarını bildiğimden ben konuşmaya başladım.

“AAAA AAA niye kimse konuşmuyor ki acaba “dedim ellerimi hava da çırparak.

“….”

Yine ses gelmeyince konuşmayacaklarını bildiğimden yüzümdeki gülümseme ve keyifle konuşmaya devam etmişti.

“Bakın ben buraya neden geldim. Size bir hediyem var “dedi ve tek bir kişiye odaklandım.

“Özellikle de sana dadıcık…Yoksa Buket Tepeli mi demeliyim “dedim.

Buket şokla yüzüme bakıyordu ki diğer iki asalağında ondan farkı yoktu. İlk konuşan Buket oldu.

“S. Sen nasıl “dedi kekeleyerek.

“Bilmem ki nasıl “dedim.

Buket aklına bir şey gelmiş gibi gözlerini büyüterek bana baktı.

“Söyle söyle içinde kalmasın “dedim.

“Ailem. Aileme zarar mı verdin? Lanet olası sürtük, manyak “dediğinde istediğime ulaşmıştım çoktan.

“HIMMM, sen aileni mi görmek istiyordun. Elbette, ama üzülme “dedim sahte bir üzüntü ile.

“Ne demek bu” dedi anlamaya çalışarak.

“Şu demek, senin “ellerim ile diğer ikisini göstererek “sizin için çok uzun süredir çektiğim bir film var. Sahnenin başrolleri de sizsiniz yada dur aslında sen olan sensin “dedim ve kahkaha attım.

“Ne saçmalıyorsun “dedi genç kadın.

“Bu film en çok da seni ilgilendiriyor Buketcik” dedim ve elim ile görüntünün gelmesi için işaret verdim.

Görüntü açıldığında ekrana ilk önce yaşlı bir adam geliyordu. Bu adam gemideki adamdı. Gözlerim Buket“ te kaydı. Pür dikkat izlemeye başladı ve belli belirsiz “babacımm” kelimeleri döküldü ağzından. Bu ise benim gülümsememe sebep olmuştu çünkü ekrandaki kişi kendisini amcası olarak tanıtmıştı kendisini, yani bu bizim için bir artı idi. Gözlerini ekrandan ayırmayan dadıcığa odaklayıp gülümsedim.

“Asıl kahraman giriş yapacak birazdan “dedim ve tam o sırada bizim kız girdi salona.

“Amcacımmmm, bu resimdekiler kim “dedi elindeki muhtemelen fotoğraf albümü ile.

Bakışlarım dadıya ve diğer ikiliye kaydığında şaşkınlıktan ağızları bir karış açık halde şoka girmişlerdi. İlk kendine gelen bizim amca bozuntusu olmuştu.

“Sen, sen, sen şeytansın “dedi korku dolu gözlerle.

Kocaman gülümseyerek “merak etmeyin siz ikinizin kopyası yok, amacım dadı idi “dedim ve göz kırptım.

“Manyak karı “dedi genç kadın.

“Ama böyle yaparsanız sizinde olması yakınır “dedim.

Diğerlerinin korku dolu gözlerine inat dadı sinirden delirmek üzere bakıyordu bana.

“Sen, sen bunu nasıl yaparsın. Nasıl anlamazlar o ben değilim “dedi sinirle.

“AAAAA aaaa ayıp ama o sensin. Parmak izinden göz taramana kadar, hatta bir miktar DNA’ a kadar” dedim.

“HAAAAA” dedi hepsi bir.

“Şöyle ki güzellik bunu bana sen mecbur ettin, düzgünce bana bilgi verseydin bende bu kadar uğraşmak zorunda kalmazdım “dedim.

“Bana açıklama borçlusun, kafayı yemem işine gelmez “dedi bilmiş bilmiş.

“Sence umurumda mı? Asıl konu birazcık geç kalmış olman “dedim.

“Ama hala aklım yerinde ve sanırım buradan kurtulmamın tek yolu sensin “dedi. Aklınca buradan çıkmak için beni kandırıyordu.

“Aynen öyle güzellik “dedim.

“O zaman bu nasıl mümkün “dedi ağlamaklı sesiyle.

“Uğraştığınız masa korkusuzlar masası ayrıca son teknolojiye sahip ve gelişmekte olan bir masayız “dedim.

“Yine de çok saçma” dedi ve ekrandaki görüntüleri izlemeye devam etti.

“Benden bu kadar, işlerim var bay bay. Bu arada bir süre daha izleyebilirsiniz, sizlere değişiklik olur “dedim ve odadan çıktım.

“GEL BURAYA AÇIKLAMA YAP. HAYIR, HAYIR, HAYIRRRRR” diye çığlıklarını duymaya devam ediyordum.

………………………

Yol ilerlerken son aylarda gerçekleştirdiğim oyunu düşünmeye başlamıştım. Benim için çok zor olmuştu ama sonunda gerçekleştirmiştim. En güvendiğim ve hasta olan adamlarından birinin hem sağlığına kavuşturmuştum hem de dadının kopyası haline getirip düşmanların içine sokmuştum. Bunu yaparken en önemli hamlem ise hafızasını silinmiş gibi göstermekti. Merve ve Gözde abla bu işlemi yapsa da son anda Merve’ ye farkettirmeden iğne yaparak giden hafıza sorunsalını ortadan kaldırmıştım ama masadaki herkes hafızası silindi diye biliyordu. Böylelikle içimizdeki çürük elmalar bu bilginin doğruluğunu teyit edecekti. Benim için en zoru ise kendi aileme bile yalan söylemek ve bana güvenip bir bildiği var demek olmamasıydı. Aklımdaki düşüncelerimi çalan telefonum bozmuştu.

Alo sevgilim nerede kaldın “diyen elbette ki canım kocamdı.

“Yoldayım aşkım, bir yarım saate evdeyim “dedim.

“Misafirlerimiz var ve ayrıca konuşulanlar için de gerekli düzenlemeleri yapmaya başladık “dedi.

Tamam canım, gelince konuşuruz. Bu arada misafirler kim “dedim.

“Ailen geldi “dediğinde göz devirdim.

Bu süreçte ailem arkamda gibi görünse de Nilay’ dan dolayı mesafe almışlardı. Belki de onu haklı buluyorlardı ama Işık her konuda yanımdaydı. İkiz bağlarından mıdır yoksa benim sebepsiz yere bir şey yapmayacağımdan mıdır bilinmez.

Sorduğuma ise “senin bir bildiğin olmasa asla salmazsın, başka yol bulur kurtarırsın “dedi.

Bu söylemine karşı ise sadece gülümsemiştim çünkü hoşuma gitmişti.

“Biraz daha hızlan, evde misafir varmış “dedim.

“Tabi efendim “dedi ve hızı biraz daha arttıran adam ile gözlerimi kapattım ve sessizlik içerisinde bundan sonra olacakları düşünmeye başlamıştım.

……………………..

Arabanın durması ile gözlerimi açınca geldiğimizi anlamıştım. Teşekkürlerimi sunup araçtan inerek evin kapısında 10 dakika nefes alıp kapıyı çaldım. Kapıyı en son görmek isteyeceğim bana pişman gözlerle bakan Nilay açmıştı. Normalde olsa asla açmadığı kapıyı sırf benim için açmış olması ile bir nebze yumuşar gibi olsam da yine sert yüzüme döndüm.

O ise neşeli sesi ile “HOŞ GELDİN KUZEN “diye resmen bağırıp boynuma atlamıştı.

Ben ise sessizce “hoş buldum “dedim ama sarılmasına karşılık vermedim.

Benden ayrıldıktan sonra üzüldüğünü belli etmemeye çalışarak içeriye doğru adımladı. Bende arkasından salona giriş yaptım. Köşede oturan ikizime gidip sarıldım. Başıma belli belirsiz öpücük kondurup ayrıldı benden.

“Hoşgeldiniz, sevgili ailem “dedim gülümseyerek.

“Hoş bulduk kızım ama sen neden bu kadar geç geldin “dedi annem.

Göz devirerek “işlerim vardı annecim” dedim. Bu kadın ne kadar büyüsek de hiç değişmeyecekti sanırım.

“Kızım bugün olanlar hakkında konuşsak mı acaba “dedi amcam.

“Önce yemek yiyelim amca açım ben “dedim ve Barın’ a baktım o da gözleriyle onaylayınca yemek odasına geçtik.

Uzun süre sonra neşe ve mutlulukla tüm ailemle birlikte yemek yiyebilmek beni sevindirmişti. Gözlerim Nilay’ a takılı kalıyordu çünkü üzgün gözleri ile bana bakıyordu. Öyle ki ikizler ile bile annem ilgileniyordu. Yemekten sonra annemler içeriye geçerken bizde çalışma odasına geçmiştik. Sanırım artık anlatmam gerekiyordu. Sessizliği bozan elbette ki bendim.

“EEE bakışmaya devam mı edeceğiz “dediğimde hepsi göz devirdi, buna babam ve amca da dahil.

“Sen konuş biz dinleyelim ikiz. Bu zamana kadar vardır bir bildiğin dedim sustum ama artık birşeyler duymak hakkımız “dedi Işık.

“Pekala başlıyorum” dedim ve hepsinde gözlerimi gezdirdim sonra ise “sadece kısa bir özet geçeceğim ayrıntıya girmeden ve buradan çıkmayacak bu durum “dedim.

“Tamam hadi “ dedi Nihan.

“Biz dadıyı ve diğer ikisini kapattıktan sonra kendi çapımızda güvendiğim adamlarım ile özel bir alan hazırlayıp işkenceler yapmaya başladık. Tabi işkence fiziksel değil psikolojik olarak yapılıyordu. Ne kadar çabalasak da Beril’ in olayı olduktan sonra gittiğim yerdeki patlamadan sonra dadının yanına gittim ve ağzından aldığım laf ile böyle bir oyuna başvurmam gerektiğini düşündüm “dedim ve soluklandım.

“Nasıl bir oyun bu “dedi Nilay.

“İlk başta yerine geçebilecek bir robot diye düşündüm ama eğer bizim kadar ileri teknoloji kullanıyorlarsa yakalanma olasılığımız yüksek olur diye yerine başka birini koydum. Nihat’ ın laboratuvarından hasta olan birini ve özel bir doktoru gizlice çıkarttım “dediğimde Nihat bir hışımla kalktı.

“Ne demek bu şimdi Işıl” dedi.

“Sakin ol. İkisinin de izni vardı. Üstelik gerekli malzemeleri bulmak da aşırı zor oldu. Neyse işte önce hasta olan kişiye dadının DNA ‘sını kopyalamaya başladık ve bu sırada ise parmak izi ve göz taramalarına karşılık onu da kopyalayıp saydam mekanizma oluşturduk “dedim.

“Kızım nasıl bir oyun bu resmen bir kadının hayatını tekrardan inşa etmişsin “dedi amcam. Gülümsedim ve devam ettim.

“Neyse devam ediyorum. Ben ve adamlarım ise dadı ve diğer ikisinin ağzından ufak tefek laflar almaya çalıştık ama başaramadık. En sonunda onlar bizden birini kaçırınca da bu oyun geldi aklıma” dedim.

“Tamam iyi hoşta gönderdiğin kişinin hafızasını silerek göndermiştin o nasıl oldu” dedim.

“Orası daha zor sınavdı zaten” dediğimde bana anlamsızca baktılar.

“Kimse şüphelenmesin diye Gözde abla ve Merve ‘ye işlemi yaptırdım ama gemideyken Merve’ den gizli tekrardan iğne yaptım ve hafızasının yerine gelmesini sağladım “dedim.

“Bu söylediklerinden anladığım kadarıyla içerdeki kişi aslında dadının yerine geçmiş olan bizim adamımız “dedi Barın.

“Aynen öyle canım. Bu sabah arama geldi ve ne kadar kendi içlerinden olsalar da hafızasını kaybettiği için yeniden testlerden geçirmişler ve güvenlerini sağlamak için sürekli takiptelermiş ama bizim kız yine de fırsat buldukça bilgi toplamış ve bize göndermek için bir yol bulmuş ve şuanda güven sağladığı için üzerindeki gizli sinyal mekanizmasını aktif hale getirdi “dedim.

“Yani dadı ve o iki asalak hala elimizde “ diyen Nilay ‘dı.

“Evet hala elimizdeler “dedim.

Nilay’ a bakarak “artık herşeyi bildiğine göre bilgisayar konularını devralır mısın çok zor ve yorucu “dedim isyanla.

“Elbette alırım “dedi neşeyle ve bilgisayara uzandı.

“EEEEE bizim üzerimize düşen nedir “dedi Nihan.

“Önceliğimiz çürük elmaları ayırmak olacak. Bir de sanırım bu karşımızdakilerde bir piyon tam üstteki kişi ola da bilirler olmaya da bilirler “dedim.

“Haklısın karıcım, her ihtimali değerlendirmemiz gerekli “dedi Barın.

“O zaman herkes görevlerinin başına “ dedi babam.

“Ama şimdi birazcık içeridekilere zaman ayırmalıyız “dedi amcam.

Bunun üzerine herkes sırası ile odadan çıkınca Barın ve ben tek kalmıştık.

“Neden bana birşey söylemedin, senin için zor olmuş olmalı “dedi ve kolları ile sarmaladı beni.

“Kimseye söylememeliydim, bunun güvenle alakası yok. Tek bilmem yeterli geldi ve evet aşırı zor birkaç ay geçirdim, lakin farkında bile olmadan hem sen hem de Işık bana büyük destek oldunuz “dedim sevdiğimin kollarındayken.

“Hadi içeriye geçelim bizi bekliyorlar “dediğinde onu başımla onayladım ve birlikte ailemizin yanına geçtik.

………………………………….

BARIN’DAN;

Sabah uyandığımda güzel karımın hala uyuduğunu gördüm. Bir süre izledikten sonra kalkıp duşa girdim. Son birkaç aydır hayatımız çok hareketli gidiyordu üstelik birde karşımızdaki düşmanımız tehlike boyutundan kaynaklı diken üzerindeydik. Çok değil yaklaşık yarım yıl öncesine kadar sadece annem, İpek ve Ares’ ı düşünürken şimdi karım ve kızımı da düşünmem gerekiyordu. Ölümden korkmayan ben şimdi ölürsem arkamda bırakacağım kızım için korkuyordum. İçeriden sesler gelince Işıl’ ın uyandığını anlamıştım. Bir süre sonra direk banyoya dalan Işıl ile gülümsemiştim. Neyse ki işlerimi bitirip çıkmak üzereydim.

Onun “Günaydın canım kocam” demesi ile bende gülümsedim.

“Günaydın karıcım, ne bu neşe “dedim.

Neşeli sesi ile “ harika haberlerim var ama akşam herkesle bir öğrenmelisin “dedi ve dudaklarıma ufak bir buse kondurup şaşkınlığımdan faydalanarak beni banyonun dışarısına attı.

Şaşkınlık ile bir süre kapıyı izleyip aşağıya indim. Yaklaşık 20 dakika sonra ise Işıl’ım geldi ve güzel bir kahvaltı yaptık. Biten kahvaltı ile değerlilerimi tek tek öpüp evden ayrıldım.

……………………………….

Şirkete geldiğimde birkaç dosya ile uğraşırken içlerinden birinde hata olması üzerine acil toplantı talebi yapmıştım. Müdürleri ve dosya ile bağlantılı olan herkesin geldiğine dair bilgilendirildiğimde bende toplantı odasına geçip ve yerime oturdum.

“Evet şimdi diyorsunuz ki bayram değil seyran değil biz neden toplandık. Öyle değil mi?” diye sordum.

“Estağfurullah efendim ama elbette ki merak ettik “dedi içlerinden birisi.

Bunun üzerine sinirle elimdeki dosyayı önlerine attım. Hepsi ne olduğunu anlamadığından suratıma bakınca daha da sinir olmuştum.

“Bu dosyadaki hata kimden kaynaklı “dedim.

“Ne hatası efendim, dosya size gelene kadar birçok kişinin elinden geçiyordu, bu imkansız “diye konuşan genel müdürüm ile olumsuzca kafamı salladım.

“Aç bak bakalım elinizden geçen dosyadaki hatayı. Ben fark etmeseydim ne olacaktı, kim karşılayacaktı milyon dolarlık hatayı “dedim dişlerimin arasından.

Dosyada kısaca göz gezdirdikten sonra küçücük olan gözlerini büyülterek bana bakınca anladım ki aslında dosyaya hiç göz atmamıştı. Çünkü dosyayı gözden geçirseydi bulma süresi daha kısa olurdu.

“Dosyaya kimler göz gezdirdi” dedim sakin gibi görünsem de asla sakin değildim.

Masadaki birçok kişi el kaldırınca sinirle masaya yumuk attım.

“ULAN BENİMLE DALGA MI GEÇİYORSUNUZ, BURASI ŞİRKET, SİRK DEĞİL “dedim.

“ŞİMDİ KİMLER DOSYAYI İNCELEDİ “dedim yüksek sesim ve sinir barındıran haliyle.

Birkaç kişi ellerini indirince kalan kişilere ise ‘emin misiniz ’ bakışı atıyordum. Bunu sesli olarak dile getirerek kimin sorumluluk sahibi olduğunu bulmak için hepsinde gözlerimi gezdirip konuştum.

“Emin misiniz, bakın bu son çıkış olur. Ya doğruyu söyleyin ya da çıkışınızı alın “dedim daha sakin şekilde.

“Eminiz efendim “dedi içlerinden birisi.

“Pekala hata nerede yada dosyadaki net istikrar verileri ile ilgili bilgiler nelerdir” diye sorduğumda tam cevap verecekken susturdum.

“Peki, hanım efendi bakmış dosyaya ya sen “dedim önümdeki şefe.

“Be be ben” dedi.

“Sen, sen, sen ne “dedim onu taklit ederek.

“Üzgünüm efendim aslında bakmadım dosyaya sadece imza attım “dedi pişkince.

“Öyleyse dışarı çıkın ve bir imza daha atın ama çıkış evrakları için. Size az önce söyledim son çıkış diye ama görünen o ki beni kaleye almamışsınız Volkan bey “dedim.

“Efendim özür dilerim, ben sadece “diye konuşmaya devam ederken onu susturdum.

“Çıkın ve işlemleri başlatın “dedim.

O çıkarken bir diğerine döndüm. El kaldıran herkes tek tek ilgiyle cevap verirken en son hatayı bulmaları için dosyayı incelemelerini istedim ama bulamadılar tabi ki. Kiii bu normaldi çünkü farkında olsalardı bu dosya önüme kadar bu vaziyette gelmezdi. En son genel müdür hatayı gösterince anladılar. Tam bitirecekken telefonuma gelen bildirime baktım.

Korkusuzlar masası grup konuşması;

Sevgili korkusuzlar masası yetkilileri ve veliahtları akşamüzeri saat 18:00 da acil toplantı yapılacaktır. Önemlidir ve evdeki güvenliklere de önem veriniz. Görüşmek üzere…

Işıl’ ın bildirimine şaşırmamıştım zaten akşam toplantı olacağını ima etmişti. Toplantı bittiğinde saatin daha erken olmasıyla odama geçip birkaç evrak işlerini hallettim ve saatin yaklaşması ile şirketten ayrıldım. Arabayı genellikle kendim kullanmayı seviyordum ama bugün Ares kullanıyordu.

“Kuzen takip ediliyoruz” dedi.

Arkama baktığımda gerçekten de takip edildiğimizi anladım.

“İzimizi kaybettir, büyük ihtimal ile düşmanlardan birisi “dedim.

Ares hızını arttırıp izini kaybettirmeye çalışırken bende diğerlerine mesaj atmıştım.

“Takip ediliyoruz, herkes dikkatli olsun “ diye yazıp gönderdim.

“Allah’tan erken çıktık yoksa toplantıya geç kalırdık “dedi Ares.

“Haklısın kuzen, iyi ki “dedim bende.

İzimizi kaybettirdiğimizde biraz daha hızlanarak ara sokaklardan geçerek binaya gelmiştik.

…………………………..

Depoya girdiğimizde konuşmalar ile bizim başımıza gelenlerin birkaç kişinin de başına gelmişti ama diğerlerine mesaj attığım için kolaylıkla atlatmışlardı. Kaçış ve iz kaybetme prosedürü aşırı işe yarıyordu. Yerime geçip oturduğumda pek eksik kalmamıştı. Yaklaşık 15 dakika sonra gelenler ile masada sadece güzel karım gelmesini bekliyorduk ki o da giriş yapmıştı.

Gelişinde sonra kısaca selamlaşma ve Ceren kardeşi için alınan ortak kararlar bildirilmişti. En son ise Işıl’ ın konuşması ile ona odaklandık. Işıl’ ın anlattıkları ile sadece ben değil tüm masa şok olmuştu. Ben ise biraz kırılmıştım sanırım çünkü bu kadar olayla mücadele ederken ben ona destek olmamışım gibi kendimi eksik hissetmiştim. Bize açıklama yapmış ve bizden istediğini belirtmişti. Üstelik daha planının devamının olduğu bildirerek toplantıyı sonlandırmıştı. Bir işi olduğunu ve eve geç geleceğini söyleyip ardında bir adet üzgün ve kalbi kırık beni bırakıp gitmişti.

……………………….

Arabayı Ares kullanırken bende düşünüyordum ki benim düşüncelerimi dile getiren Ares olmuştu.

“Kuzen senin olaylardan haberin var mıydı?” dedi.

Olumsuzca başımı sallayıp “yoktu “dedim.

“Eminim bir açıklaması vardır. Hem sadece senden değil ailesinden de saklamış. Bu da bir bildiği olduğunu gösteriyor “dediğinde bir nebze olsun içim rahatlamıştı.

“Umarım sen haklısındır kuzen yoksa bu içimdeki ses ile kalbim sıkışıyor “dedim.

“Saçmalama oğlum Işıl bu ben en az senin ve Işık kadar inanıyorum ki bizleri bu zor durumdan kurtarmaya çalışıyor “dediğinde gülümsedim.

Öyleydi bu zor durumda en başta Işık daha sonra ise biz inanıyorduk yaptığının doğru olduğuna. O manyak dadıyı salmıştı ama bir bildiği ya da tedbiri olmadan salmayacağını bilecek kadar tanıyordum karımı. Ares ile konuşarak çoktan eve varmıştık. Kapının önünde bir koruma ile oyun oynayan Güneş ile biraz onu izledim. Beni fark eden kızım koşarak bana gelmeye başlayınca eğilerek kollarımı açtım.

“Babacımmm” diye neşe ile seslenmeyi de ihmal etmemişti güzelim.

“Prensesim, ne yapıyorsunuz “dedim.

“Bizzz koyuma abiyle oyun oynuyoyduk” dedi tatlı tatlı.

“Aferin kızıma “ dedim ve saçlarından öptüm.

Korumaya yaklaşınca “efendim özür dilerim küçük efendi ısrar edince oynadım “ diyen korumaya tebessüm edip “önemli değil” dedim ve içeriye girdik.

Kapıda beni karşılayan annem ile Güneş hemen ona atladı. Beril birkaç haftalığına öz ailesi ile vakit geçirmek ve onlara şans vermek için ailesi ile yaşamaya gitmişti. Hergün Işıl ve Güneş ile konuştuklarını biliyordum sadece ki gerisi beni asla alakadar etmezdi.

“Biricik torunum sen terlemişsin ama “diye isyan eden anneme gülümsedim.

“Ama oyun oynadık kim bizzz “dedi Güneş.

“Hemen odana ve baban üzerini değiştirsin “diyen anneme dehşet ile baktım.

Güneş kıkırdarken annem “ne var eşek sıpası, senin sıpan değil mi de hayde yukarı “diye bizi kovaladı.

Kızımı kucağıma alıp hızla yukarıya çıktım. Odaya gelene kadar kıkırdamıştı ufaklık.

“Bakıyorum da babana eşek sıpası denmesi hoşuna gitti küçük hanım “dedim ve burnuna öpücük kondurdum.

“Biyazcık babacım” dedi ve o da yanağımdan öptü.

“Hadi ilk önce duş sonra ise üzerimizi değiştirip aşağıya ineriz “dedim.

…………………….

Kızımı duş aldırıp aşağıya inerken kapı çalmıştı. Büyük ihtimal ile Işıl diye düşünerekten kucağımda Güneş ile kapıyı açmıştık ki hüsrana uğramam bir olmuştu.

“Hoş geldin demek yok mu enişte “dedi Nihat.

“O ne demek oğlum hoş geldiniz geçin tabiki, Işıl geldi sanmıştım ben “dedim.

“O daha gelmedi mi?” diye üzgün gözlerle sormuştu Nilay.

“Yok gelmedi ben arayayım bir “dedim ve telefonumu alıp bahçeye adımladım.

Çalan telefonun açılması beklerken aynı zamanda içeriyi de izliyordum.

Alo sevgilim nerede kaldın “diye sordum çünkü işinin kısa olacağını söylemişti.

“Yoldayım aşkım, bir yarım saate evdeyim “dediğinde içim biraz rahatlamıştı.

“Misafirlerimiz var ve ayrıca konuşulanlar için de gerekli düzenlemeleri yapmaya başladık “dedim.

Tamam canım, gelince konuşuruz. Bu arada misafirler kim “dediğinde içeride olan gözlerimi hepsinde gezdirip en son üzgün olduğu her halinden belli olan Nilay ‘ da kaldı.

“Ailen geldi “dediğimde sessiz kalmıştı.

Kısa vedalaşmadan sonra içeriye geçip diğerleri ile birlikte beklemeye başlamıştık ki yarım saat yada kırk dakika sonra kapının çalması ile Nilay hızla açmaya gitti. Kapının önünde ne olduğunu bilmiyorum ama Nilay beş karış suratla geri geldi ardında da Işıl’ım girmişti. İlk Işık ile sarıldı sonra ise bana gelip sarılmıştı. Misafirler ile yemek yenildikten sonra annemler içeriye geçerken bizde bu evdeki toplantı salonuna geçmiştik.

Işıl bize yaptığı planları ve oyunu anlatınca üstelik neden tek başına hareket ettiğini belirtince içimdeki kırılma yok olmuştu. Sevgili karım bizi düşündüğü için kendisi hareket etmişti ve biz farkında olmadan ona desteklerimizi zaten sunmuşuz. İleride ne olur bilmiyorum ama karıma destek olmaya devam etmem gerektiğini çok iyi biliyorum.

…………………………..

Not: Arkadaşlar öyle DNA oynaması filan var mı bilmem ama bu hikayede var.

Not: Şirket işlerinden pek anlamadığımdan oraları direk geçtim.

İYİ OKUMALAR…………

 

 

Bölüm : 23.11.2024 16:37 tarihinde eklendi
Okur Yorumları Yorum Ekle
Hikayeyi Paylaş
Loading...